4 Eylül 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

4 Eylül 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

P W0 FOY — Z OA FN ğ l b e > la #.omşularımızda neler oluyor? YUGOSLAVYA'DA: $ Yugoslavyanın yeni Paris el- çisi olup geçenlerde fransız cu- mur başkanına güven mektubu veren B. Puriç'in baş yardımcısı, kendi karısıdır. 44 yaşında olan B. Puriç, 1928 de, kendisine “Sırp, Klemanso,, su adı verilen büyü devlet adamı Nikola Paşiç'in kızı ile evlenmiştir. Madam Paşiç de kocası gibi kültürlüdür ve birçok güzel şiirler yazmıştır. İRAN'DA: 8 İranda son yıl içindeki ba- yındırlık hareketi geçmiş yıllara göre pek ileridir. İran demiryol- larından ziyade otomobil yolla- rına önem vermektedir. Yeni yol programında dokuz büyük şehir arasında şosa yapılması vardır. $İranda şapka sanayii gün geclikce inkişaf etmektedir. De- ve tüyünden bir cins şapka yapıl- maştır ki ucuz oldugundan halk a- rasında çok çabuk yayılacağı sa- mıliyor. &$ İvan, tarım maddelerinin 1s- lahı için Almanyadan dört uzman getirmiştir. Bunlar İranda yetişen türlü tarım maddelerinin yeğriti- mi ve tipleştirilmesi ile uğraşacak- lardır. Uzmanlar lüzüum gösterir- lerse Tahranda bir tarım enstitü- sü kurulacaktır. $ İran okullarında spor için bir program hazırlanmış ve beden e- ğitimi esas dersler arasına sokul- muştur. Okullarda izci örgütlerine büyük önem verilecektir. $ İranda diplomasız doktorlar- la büyük bir savaş başlamıştır. En çok ufak kendlerde ve köylerde o- lan ve birçoğu da yer yer dolaşan diplomasız. doktorlar, has - talara bakacak olurlarsa büyük ce- zalara çarptırılacaktır. $ İran'ın Avrupada okuyan ta- lebeler sayısı 934 de 933 e göre yüzde otuz fazlalaşmıştır. Tale- belerin okuduğu memleketler sı- da hocalık yapmak üzere Avrupa- ya 10 talebe daha gönderilecektir. $ Geçen hafta İsfahanda du- ruşmaları yapılan yirmi iki kişilik bir kaçakçı grupundaki kaçakçı- harın duruşması bitmiş ve içlerin- de üçü bu suçu birçok defâlar iş- lemiş olduklarından ve iki jandar- manın ölümüyle ilgili oldukların- dır, Diğerleri on üç yıldan dört yı- la kadar hapis cezası yemişlerdir. tarafında kaçakçılıkla İranın her BULGARISTAN'DA: $ Bir bulgar - elen cemiyeti ku- rulması için Sofya'da bir toplan - ti yapılacağını yazmıştık. Bu top- lantı 29 ağustos tarihinde yapıl - mış, cemiyetin kurulması için uçı- len iğreti büro başkanlığına eski elçilerden B. Radef, üyeliklere de BB, Kerekof ve Trifonof seçilmiş- lerdir. Bu cemiyetin hedefi, bul - gar ve elen uluslarının yakınlaş - masına çalışmak, aralarındaki e - konomi ve tecim ilgilerini geliştir. mek ve bu hedefleri gerçekleştir- mek için lâzımgelen bütün çalış - maları yapmaktır. $ Bulgar hükümeti, yabancı memleketlere satacağı tütüne kar- şılık demiryolu vagonları satın al- maktadır. Bu ayın içinde gelecek olan ilk partide, 50 tane üçüncü mevl-i vagonla, 50 tane marşandiz vagonu vardır. Bunların gelmesin- don sonra Bolgaristan mal taşın - ması ve yolcuların çabuk gönderil-' mesi bakımından güçlük çekmiye- B ASN | | | Bugünkü buhran ve ingiliz düşüncesi İtalya - habeş anlaşmazlığı bütün dünyanın sinirlerini gerdi. İtalyanlar, bu meselenin yer. sel bir sömürge işi olduğunu ve her sömürgeci devletin bugüne kadar yaptığından fazla bi şey yapmadıklarını ileri sürüyorlar. İngilizlere gelince, işin rengi değişiyor, Onlar, uluslar sos- yetesinde üye olanların anlaşmazlıklarını barış yoluyla düzeltmeleri lâzım geldiğini ve bu ha- dise barış yoluyla düzeltilmi yecek olursa, arsıulusal felâketlere çığır açacağını - söylüyorlar, Nitekim, aşağıdaki yazıda, ta nınmış bir ingiliz diplamatı olan Lord Robert Sesil de diyor ki: Son zamanlarda ingiliz hükümetine karşı İtalya gazetelerinde yapılan hü- cümlar, bir bakımdan Üzerlerine çok dikkati çekmektedirler. Bu hücümlar, yalnız İtalyayı ilgilendiren değil, Av- rupa çerçevesini de aşan ingiliz dış &- yazası esaslarının bilinmediğini — ispat etmektedir. Biz İngilizlerin, en çok saş. tığımız şey, güye İngilterenin daha çok büyümesi için büyük bir önemle hazır- lanmış plânları srağı — kostiren bir gö- rüşle tatbik etmek Üzere, ingiliz dış bakanlığını ve diplomasi — işletini adı sanı İşitilmemiş veyahud da üsnomal buluşları olan bir takım şeytanların i. dare etmekte olduğu gibi bir fikrin her yana yayılmış olmasıdır. Bana kalırsa, tarihte, böyle bir düşünceyi ispat ede- cek hiç bir şey yoktur. Halbuki tarih, böyle bir düşüncenin büsbütün tersine olmak üzere, ne çok ilerisini görmek arzumnuz ve ne de belki, kapasitemiz bi- 1€ olmadığını, gündelik durumun em. rettiği biçimde hareket etmeği daha Üstün tuttuğumuzu ispat eder, Hattâ İngiltereyi bir tehlikeye bu tarzda hareketimiz, defa değil, birçok kereler düşürmüş ve Lunlardan yakamızı sıyır. mak bizim için çök zor bir iş olmuştur. Bu güçlükleri başarmaklığımızı, belli başlı ulusal bir tabiat vergisi diye kâ- bul ettiğimiz, taliimize ne çıkarsa ona göre hareket etmek fikrine ve takındı- ğımız tavrın şart koştuğu, çok faydalı olduğu anlaşılan iki esasa borçluyuz. Bu esaslardan birincisi, sitem edil. meği hakettiren bir iki istisna bir yana bırakılacak olursa, türlü olan müllkle- rimizi doğrudan doğruya ana yurdu faydalandıracak tarzda — değil, her do- miniyon veya sömürgenin ilk önçe ken. di asığlarını göz önünde tutarak yönet. mekliğimizdir. Büyük Britanya devletinin bu tarz- daki idaresi için İngiltere'nin hangi yollardan yürümüş — olduğunu araştır- mağa, bu yazının çerçevesi yetmiyecek. tir. Ancak bazı kimseler var ki, bu d rumun rastgele olduğunu — söylüyorlar. Ben ise buna karşı diyebilirim ki, bu sonuç, ana yurdda kendi kendimizi u- zun zaman yönetmekteki büyük tecrü. belerimiz ve oryn faydalarını kavramış olmamız dolayısiyle elde edilmiştir. Birçok tehlikeli günler olmuştur ki, bu tarzdaki yönetimin — İngilterenin i. çinde olduğu kadar acunsal Britanya imapratorluğuna da çok faydalı oldu. ğu görülmüştür. İkinci esas da, çok keskin feraset taslayan diplomasinin oynadığı oyun- | bozduğunu lar, gene kendi gayesini anlamış olmaklığımızdır. -Diplamatın hakiki gayesi karşısındakini kafese | koymak deği), kendi hükümet sıyasası- nın dayandığı esas ve sebepleri ema an. databilmektedir. Ancak bunun her va. kit kolayca yapılabilen bir iş olmadığı da ayrıca acı bir hakikattir. İmsan ty- netindeki, başkaları hakkında daima en kötü düşünceler beslemcik meyli, sade bir izahın içinde başka bir şey saklı ol. madığını, insanların anlamasına engel oluyor. İşte bu gibi güçlükler, İtalya gazetelerinde son zamanlarda başlamış olan taşkınca gösterilere de esas ol. muştur. Bakanlarımız, habes meselesi. nin barış yoluyla düzelmesinden başka bir şey istemediğimizi, italyanların ya- yılma isteklerini, yalnız anlamak değil, hattâ bunu sempati ile karşıladığımızı, italyanların arzularını barışla ve h: sızlık etmeden tatmin edebilmek için bir çare olup olmadığını araştırmağa hazır olduğumuzu, uluslar - sosyetesi paktını tanımış olmaklığımız dolayı. siyle Üzerimize aldığımız yükümleri saymak zorunda olduğumuzu söyleyin-. e€e, bütün bu izahlara, riya imiş gibi gözlüye bakılıyor. Halbwki, bütün bu söylenen şeylerin hepsi de birer haki- kattir. Sade bir düşünüş bile, bunların birer hakikat olduğunu her tarafsız in- sana kanaat getirtebilir. Aşağıda, ingiliz dış sıyasasının va. surları neler olduğunu anlatmağa çalı. şacağım. İngiliz imparatorluğu, küçük ve nüfusu sık Büyük Britanya adası i le kendi kendilerini yöneten büyük sö- aların bir araya top- lanmasiyle meydana gelmiştir. Geçmiş- teki sömürge . haklı haksız olarak, dan itiraz edil oluyor ki, İngiltere devlet adamlarının çoğunluğu, acunsal dünya İmparatorlu. Gunun artık ye ş duğuna kanaat getirmişlerdir. Pek ta, bij olarak, İngilterenin en büyük asığı barışın korunmasındadır. Biz, barışın, her medeni Ülke için en büyük asığ ol duğuna kanaat getirmiş olan insanlarız. Harpların kazanç getirı tan geçmiştir. Hayatlarının son günle. tinde, gerek Bismark gerekse Napolyon yaptıkları harpların yurdlarma fayda- h olüp olmadığını kendi kendilerine sormuşlardır. İngiliz ulusu, barısın, in- giliz imparatorluğu için olduğu kadar bütün dünya için de, yalnız arzu edi. len bir şey değil, bir ihtiyaç olduğu fik. rini en köklü bir kanaat halinde taşı. maktadır; bu düşünce, ingiliz sıyasası- nın âdeta bir anahtarı demektir. Bu kanaatin temelleri ise, ingiliz ruhunun en derin noktalarına kadar varmakta, onun toöleransına hiristiyanlık moraline karşı beslediği içtem saygısına dayan- maktadır. Bu görüş tarzının özü anlaşılınca, yabancı ülkelerde bulanık ve pek de hoş olmayan bir biçimde bize karşı ten. kidlerini yapanlar, bu tetâkkinin, İngil- terenin birçok hareketlerine bir ölçü ol- duğunu anlayacaklardır. Meselâ, her. hangi bir Jenmemek kaygi- suyla, İngi maktan çekinmesi uzun zaman bir pren sip haline girmişti. “Muhteşem tecer- rüd. ingiliz sıyasasının bir zamanlar tlküsü olmuştu; battâ bugün bile, ha. 1â Lord Beverbrok ve dostları, modern dünyada, göz yummakla harp tehlikesi- nin de önüne geçmek mümkün olacağı hulyasındadırlar, Fakat geçenlerde, uluslar sosyetesi hakkında kameyun reyi alınınca, ingi- liz ulusunun ne derece barışa bağlı ol. duğu ve onun korunması için de biricik çare olan uluslar sosyetesimi ve dola. yışiyle genel bir silâhsızlanma V:'“'f' ne ölçüde tuttuğu anlaşılmıştır. İngi. liz hükümeti, harba tutuşmak zorunda kalır korkusuyla Uzakşarkta cnerjik hareketlere geçmek — kararını veremc- mişti; eğer onu yapmış olsaydı, belki şıklığa katıl. orada da barış korunmuş elurdü. Bu | bakımdan tecrübelerimiz bize — göster- miştir ki, eğer uluslar sosyetesi — var kuvvetiyl korunmayacak olursa, ıl_ıbı. ten daha az bir zaman içinde yeni ve korkunç bir harbı hesaba katmak lâzım gelecektir. Bu hüküm, ingilizlerin ha- beş meselesinde takımdıkları tavrr an- Tatmağa yetecek kadar açıktır. İtalyanın büyümesi kıskanılıyormuş gibi tuhaf bir düşünce hiç bir ingilizin aklından bile geçmez. Bir İtalyadan Son düzeltmelere sö_r Kılavuzdaki : yeni Bu adla çıkan kitapta (Ulus) daki (Kılavuz dersleri) toplanmış ve en son türkçe yazılardan örnek- ler konmuştur. Kitabın sonunda 32 sayfalık bir endeks vardır. Burada kılavuzdaki birçok yeni kelimelerin türkçeden osmanlıcaya ve osmanlı. çadan türkçeye karşılıkları gösteril- miş ve bunların “erek yazılarda hangi sayfalarda sullanıldıkları da îı'”“ edilmiştir. Kitap 168 sayfa- irr. İstanbulda Ahmet Halid ve An- karada Akba kitapevlerinde 50 ku- ruşa satılmattadır. ği devirler çok- korkmuyoruz; hele kıskanmayı düşün. düğümüz bile yoktur. — İtalyanlarla u. zun müddet süren dostluğumuzu unut- madık. Habeşistana gelince, bu ülkeye kar- şı beslediğimiz her hangi bir ihtirası. mız da yoktur. Bugünkü anlaşmazlıkta doğrudan doğruya bir rol oynamayan Tsana gölü bir yana bırakılsın, İngilte- Yenin Habeşistanda hemen hemen hiç bir asığı olmadığı gibi, daha açıkçası, İngiltere, Habeşistan hükümetine kar. Şt pek büyük bir sempati de besleme. mektedir. Fakat, şu kanaatteyiz ki, u. Tuslar sosyetesi, kendi üyelerinden bi- rine yapılmak istenilen bir saldırışım önüne geçmek tecrübesini başaramaz- sa, dünya harbı bittiği gündenberi kur. mağa uğrastığımız barış — orgânizasyo- nunun bütün sistemi çok ciddiğ bir dar. be yimis olacaktır. Bu işte İngiltere, bir memleketin, uluslar sosyetesi üyesi olan öbür memleketin hem sıyasa ve hem de toprak erkinl tehdit etme- Si gibi apaçık bir hadise karşısındadır. Bundan başka, ingiliz ulusu, bu hadi. senin uluslar sosyetesi paktmın onuncu maddesi hükümleri altında olan bir me- sele olduğu düşüncesindedir. Biz, bu maddenin apaçık olan hükümleriyle, bu ülkenin toprak egemenliği ve erkinli ği- ni korumak için öbür üyelerle birlikte hareket etmek yükümü altma gitmiş bulunuyoruz. Şüphesiz ki, bu yükümle. rimizi yerine getirmek İçin miz yolun, nasıl bir yol tutacağı- olması lâzım düşünmek 20. rundayız. Fakat, paktın ön altıncı mad. desi, yalnız küru lâfla yakamızı işin i. çinden kurtaramıyacağımızı göstermek- tedir. Sinizm mezhebinden olanlar, yü- kümlerimizi bu kadar ciddiğ tutmaklı. Bimiz İâzım olmadığını ileri sürebilir- ler. Habeş meselesi nemize lâzrmmış? Zayıf ve gelişmemiş bir memleketin, ondan daha kuvvetli bir memleket ta- rafından hücüma uğramış olması tarih. te il kdefa olan bir hadise değilmiş. Fa. kat işin özü bu değil ki! Mesele bundan çok dâha ciddiğ bir durumdadır. Âsıl mesele şudür:, — barışın N'ııc bir bhareketle korunabileceği umudunu besliyelim mi, yoksa bu düşünceden vaz geçelim mi? Avrupadaki duruma bir göz gezdir. mek bu meselenin, akademik bir mese- le olmadığını anlamağa yeter. Nereye bakılsa, kargaşalıklar, silâhlanma yarı- Şı, itimatsızlırk ve kıskançlık görülüyor. Öyle anşamamazlıklar var ki, her an a- levler içinde kalabilir bir durumda olan | barış için en büyük tehlikeyi ifade et- mektedir. Felâketin önlüne geçmek için beslediğimiz biricik umud, bacışın ko. Tunması fikrinin, bütün ulusların asığı Olduğu esasını kabul etmisş olmaklığı. Mızda ve herkesin bu esası korumağa hakkı olduğu ve hattâ bu yüküm altın- da bulunduğu davasındadır. Dava, sefalete çığır açacak bir çare bulmak veya kaçamak yollara sapmak değil, kendine bütün medenr dünyanın mukadderatı bağlanabilecek bir karar- vermektir. Bir yanda, her devletin canı istediği devletle harb etmek için hü- kümranlık hakkı olduğu, yani arsıulu- sa? anarşinin kanlı teorisi ileri sürük mekte, öbür yanda da, harh veya harb tebdidinde bulunmanın bütün uluslar sösyetesini ilgilendiren bir mesele oldu Bu, herhangi bir harbın - önüne geçmekr için bu sosyete üyelerinin hepsi birtik te harrket etmek zorunda oldükları dü şüncesi gibi aramılusal golidarite fikri güdülmektedir. Bugün bulunduğumuz nokta, yolun kruazman noktasıdır: Yo- hun biri geriye, arsmılusal kaosa, öbürü de, devlet adamlarının, filozofların sık sık hayallevuden geçirdikteri âtideki dünya birliğine de7cu sidiyar.. Ürre Prava Preca'den 4 EYLÜL 1935.ÇARŞAMBA- — « | Biliyormusunuz Yda o FU $Büyük harptan önce bir buz dağma çarparak batan Titanik vapurunun başına ge len bu kazayı göz — önünde bulunduran — yeni — Normandi gemisinin — sahibi kumpanya, vapurun yolu üzerine çıkabilecek herhangi bir yabancı cismi hemeri haber verecek bir radyo - elektrik makinesi yaptırmıştır. Bu makine çok kısa dalga veren ve alan bit alettir ki çıkardığı bu kısa dalga geminin yolu üzerindeki yabaner cisme çarpıp i dönmekte ve böylece tehlike anlaşılmaktadır. $ Bir fransız sosyetesi, her bi- ri 12 franga, (bir türk İirasına) tabii güneş Iişığı veren yeni bir e- lektrik ampulü yapıp satmağa baş: lamıştır. Bu ampuller, evlerimizde kullanmakta olduğumuz elektrik ceryanı ile işlemekte ve güneşin yazın neşretliği ültra viyole ışığı vermektedirler. Ampulün özel ca- mı 2800 angströmden aşağı tâkim edici hüzmeleri dışarıya bırakma- maktadır. $ Amerika cumur başkanı B, Ruzvelt, hükümet borçlarının ak tınla ödenmesi vâdinin kaldırıl. mış olmasından dolayı yapılacak davaların 1 sonkânun 1936 dan i- tibaren hakyerlerince görülmeme- si hakkında yeni bir kararname imzalamıştır. $ Paris itfaiyesinin çıkardığı bir istatistiğe göre, 1934 yılmda en çok yangın, ambalâjcılar ve ma- rangozlarda çıkmıştır. Bundan sonra sırasile lokantalar, kapıcı- lar, terziler, otelciler, sinemalar ve tiyatrolar gelmektedir. Fakat ista- tistik, itfaiye kışlasında 1934 yı- hnda çıkıp söndürülen üç yangın- dan hiç bahsetmemektedir! &$ Hindistanda Bombayda Hay- darabad'da mecusilerle müslüman lâarın yeniden çarpışmalarında el- li kişi yaralanmış birçoğu ölmüş- tür, Yetiştirilen polis kuvvetleri kargaşalıkları bastırmışsa da, du- rumdaki gerginlik henüz kalkma- mıştır. $ Bundan birkaç gün önce, Ja- ponyanın batısında sağnaklarla karışık yeni bir tayfun felâketi ol- muştur, Hele limanlardaki ziyanlar çok büyüktür. Koba, Ozaka ve Tokyoda şimdiye kadar 21 kişi ölmüştür. Tayfunun dolaştığı alan- larda 25,000 ev su altında kalmış- tır. Fırtınaların arkası henüz ke- silmemiştir. $ Fransaya ötedenberi her yıl birçok ingiliz turisti gelmekte idi. 1929 da Fransaya gelen turistlerin sayısı 781.000 di. Bu sayı 1931 de 703.000 e, 1934 de 482.830 a dü:- tü. Aradaki fark aşağı yukarı yüz- de elli nisbetindedir. Bu mevsim i- se, turistlerin sayısı geçen yıla gö- re daha azdır. Fransanın bundan gördüğü zarar büyüktür. Turizm yüzünden memlekete giren para 1928 de 15 milyar frank, 1932 de de üç milyar franga düsmüş, 1933 de ise 7 milyara çıkabilmiştir. Bu azalışın sebebi, İsviçre, İtalya ve Almanyanın turistlere gösterdik- leri kolaylıklardır. $ Sıcak memleketlerden İngil- tereye yük getiren vapurların am- barlarında, parasız yolculuk yap- mak istiyen “anaforculara,, — öle- denberi rastlanmakta idi. Fakat anbarlarda başka cinsten ve tehli- keli yolcular da bulunmeaktadır. Bunlar da, yılan, Aakrep, ze- birli. örümcek — v. s. — gibi hayvanlardır. Vapurlarda çalışaın işçiler bu bali bildikleri için, calı- şirken çok dikkat etmektedirler Londradaki hayvan bahçesi bLun dan birkaç yıl önce, bir vanımın anbarında bulunan bir ağaç kur bağası satm almıştır. Vapur an- barlarında dikkate değer hayvan- lar bulup getiren işçilere ikram!ye verilmektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: