29 Mart 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1

29 Mart 1936 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ON YEDİNCİ YIL NO: 5267 Buşbetke HALK VE TÖRENLER Evet, her tarafta her gün yeni bir şey: ray, bina, yol, fabrika, elektrik, —mekteb, hergün bu memleketin şarklı ve geri bir par- çasını bayındırlık ve garblılaş- tırmak! Durmaksızın büyük kül- tür merkezlerinden dışarıya doğ- rvu hoca, hekim, mühendis, zira - atçı, Kamâlizmin yapıcı ve sağla- yıcı unsurlarını yollamak! Son ve tam fetih böyle tamam olacaktır. Ve çocuklarımıza mekteblerde, yetişkinlere parti — ocaklarında hep bu fetih aşkınm ve iradesinin terbiyesini vereceğiz. On altı yıl - danberi, memleketi maddi ma- nevi parçalayan ne varsa kaldıra- rak, onu birleştirici, yugurucu ve şuurlandırıcı müesseselerle cihaz- lamaktayız. Kültür, bayındırlık ve teknik olmaksızın, bu küçük kıtayı yekpareleştirmek imkânı var mı idi? Cehalet ve geriliğin, kan birliğini bile bir vahdet ma- yası olmaktan çıkardığı zaman- lar ve hâdiseler, hep hatırımızda- dır. Vahdet ve tecanüs: İşte cumu- riyetin rayları ile, yolları ile, fab- rikaları ile, hocaları, hekimleri ve teknikçileri ile Rumeli ve Anado- lu Türkiye'sine verdiği maâde ve ruh kurtuluşu! Topraklar, kasa - balar, köyler ve kazalar, kalbler, şuurlar hergün biribirine daha yaklaşıyor. Toplu, artan, mü- temadiyen yaklaşan ve birleşen Türkiye'nin bu vahdet ve teca. nüs hali, türklüğün ebedi emniye- ti demektir. Türklük, asırlardan- beri bu topraklarda böyle bir emniyet ve devam hasreti ile yan- mıştır. Herhangi bir inşa töreni karşı- sında halkın sevincine ve heyeca- nına bakınız: Bunlar yalnız b.ır şimendüfer uğrağına, yahud bir fabrikaya, veya bir anıta kavuş- muş değillerdir. Bunlar, nihayet, bunca fedakârlık ve umusalar- dan sonra, yaşamak, sürmek, iler- lemek ve mesud olmak ümidini elde etmektedirler. Biz yalnız memleketimizde halk saadetini değil, birleşik, şuurlu, kalabalık ve uyanık Türkiye ile, dünya coğrafyasının nazik ve hassas bir noktasında, bütün insanlık için bir huzur ve güven kalesi kuru- yoruz. İsmet İnönü'nün çıktığı kürsü ve dolaştığı yollar etrafında haykı- rışarak Atatürk'e sarsılmaz, gevşe- mez ruh bağlılıklarının haberini yollıyan halk yığınları, Kamâlizm eserinin milli ve insani yüksek vazife ve mesuliyet değerini se - zinmişlerdir. , F. R. ATAY ADIMIZ, ANDIMIZDIR MOĞOL - MANÇU SINIR HÂDİSELERİ Sovyet ve Japon hükümetleri karşılıklı protestoda bulunuğorlar Moskova, 28 (A.A,) — Sövyet Rus- yanın Tokyo büyük elçisi B. Yurenef, 26 martta japon dış bakanlığına gide- vek silâhlı japon müfrezelerinin sovyet sınırını geçmesini ve sovyet devriye kol. larına hücum etmelerini protesto etmiş, ciddi tahkikat yapılmasını istemiş ve i- leride tazminat istemek hakkını muha- faza ettiğini bildirmiştir. 27 martta Japonyanın Moskova bü- yük elçisi B. Ohta, dış kamiser muavini B. Stamoniakof'u ziayret ederek, ayni mesele hakkında mukabil bir protesto'. da bulunmuş ve japon müfrezelerinin sovyet sımırını geçmediğini tersine Man- yet sınır muhafızlarının hiç sebebsiz a- teşine uğradıklarını temin eylemiştir. B. Stomoninkof, bu protestoyu şid. detle reddetmiş ve aşağıdaki — tebliğde bulunmuştur: “— Japon askerlerinin savyet sınırı- nt geçmeleri 8 numaralı budud işareti- nn yanı başında olmuştür. ki, bu, hu- dudun belli olmadığı hususundabu defa hiç bir şey iddia edilmesine meydan ver. miyecektir. Sovyet sınırmmım geçilmiş ol- duğu keyfiyeti de savaş yerinde, sov- yet topraklarında ve sınırdan 250 metre içeride japon ordusundan ölen iki kişi- nin cesedinin bulunması, japon harb ci. hazlarınını mühimmatmı, dolu 27 el Tekaüt kanununda değişiklik Ahlak noktasından tekaüt edilenler devlet, belediye, hususi idare ve devletin ilgisi olan şirketlerde kullanılmıyacaklardır.. - Kamutay yarınki toplantısında as- keri ve mülki tekaüd kanununun bazı maddelerine fıkra eklenmesi hakkında bir kanun projesi görüşecektir. Hükümet bu projenin esbabı mu- cibesinde projenin hazırlanma mak- sadlarını söyle anlatmaktadır: “Ordu mensubları ile sivil devlet memurlarının tekaüd usullerini müm- kün olduğu kadar birleştirmek — için orduda olduğu gibi sivil devlet me- murluğunda sicillen tekaüd usulünün VAazı, Asker veya sivil memurlardan ah- lâk noktasından sicillen tekaüd edi- lenlerin bir daha hiç bir devlet hiz- metine alınmamaları, İkramiye ile tekaüd olmak hakkı- nr kazanan memurlardan tekaüd ol- madan ve ikramiyelerini almadan ö- ——— Kâğıt fabrikamız işlemeye hazır Fabrikanın kazanları ilk olarak öteygün yakıldı İzmit kâğıd fabrikasında karton makinesi perdah kısmı İzmit, 28 (ALA.) — Dün saat 15 de kâğıt fabrikasının kazanları ilk fabrikanın tütmüştür. defa olarak yakılmış ve Bacscmdan ilk duman Fabrikanın açılma hazırlıkları biti - rilmok üzeredir. Önümüzdeki ayın 15 inde bütün hazırlıklar bitmiş ola- caktır. bombasının, 85 harb hartuçunun, 1600 boş kovanm bulunmasiyle sabittir.” B. Stomoniakof, 26 martta sovyet elçisinin Tokyoda yaptığı protestoyu ve isteklerini tekrarlamıştır. B. Stomoniakof, ayni zamanda i- kinci bir protestoda daha bulunmuştur ki, hâdise şudur: “— 27 martta saat 13 de beş japon suvarisi Mançuriden Argum ırmağında kâin Sovyet Rusyaya aid adaya giderek sovyet sınır devriyesine taarruzda bu- sunmuştur. Müsademe neticesinde mü- tecavizlerden üçü ölmüş ve diğer il de savaş yerinde iki hafif mitralyöz, mavzer ve bir tülfek bırakarak kaçmış. lardır” B. Stomoniakof, sınırlarda güvenlerin sağlanması için gereken tedbirlerin alı- nacağı hakkında japon hükümetinin yapmış olduğu vâde rağmen son gün- lerde sovyet sınırlarına tecavüzlerin art- mış olduğu hususuna elçinin dikkatini çekmiş ve bunu, savyet - japon münase- betlerinin iyileşmesini hoş görmiyen mahalli japon askeri mahfillerinin bir tahrik eseri olmasından bahsetmiştir. Diğer taraftan japon elçisi, B. Sto- moniakof'un bir önceki görüşmelerinde karmaşık sınır komisyonları kurulması meselesi hakkındaki — sualine cevab ve- (Sonu 5. inci sayfada) lenlerin kazanılmış bir hak olan ikra- miyelerinin, bu ölümle daha muhtaç ve himayeye lâyık bir vaziyete düşe- cek olan kanuni mirasçılarına veril- mesi muvafık görülmüş ve ilişik lâyi. ha bu mahksadlarla hazırlanmıştır.” Hükümetin teklifinin bazı kısım- ları maliye ve büdco encümenleri ta- rafından değiştirilmiş ve umumi he- yetin tasvibine şu şekilde sunulmuş- türt (Sonu 2. inci sayfada) ——— Dış bakanımız geliyor B. Litvinof da Moskova- ya hareket etti Paris, 28 (A-A.) — Türkiye harici. ye vekili B. Tevfik Rüştü Aras bagün Ankara'ya, B. Litvinof da Moskova'ya hareket edeceklerdir. Albay Velçet idam- dan kurtuldu Sofya 28, (A.A.) — Kıral, Vel- çef ve Stançef'in idam cezalarını müebbet küreğe indirmiştir. ULUS: Albay Velçef'le arkadaşı binbaşı Stançef, kıralım şahsma ve rejimine karşı bazırlanmış bir kom- plo suçuyla tevkif edilerek mahke- meye verilmiş ve suç sabit görüldü- * günden idama mahküm edilinişler- di . Temyiz emesince de tas- dik edilmiş olan bu ölüm cezaları, şimdi kıralın müdahalesiyle, icra e- dilmiyecek demektir. B, Velçef, 19 şubat ihtilâlini meydana getirmiş o- lan zümrenin en mühim şahsiyeti ol- duğu için, âkıbeti, yalnız Bulgaris- tanda değil, bütün dünyanın siyasal mahfillerince takip edilegelmekteydi. Son haberler ücüncü ULUS | 29 MART 1936 PAZAR saylamızdadır ALMAN CEVABI BEKLENİYOR Lokarno devletleri delegeleri yakında yeniden toplanacaklar - Paris, 28 (A.A.) — Sıyasal ve dip- lomatik mabfillerde söylendiğine gö- re, salıya yapılacağı söylenen alman teklifleri alımdıktan sonra, Lokarnocu devletler konferans halinde ve müm- kün olduğu kadar süratle, toplana- caklardır. İngiliz, fransız ve Belçika dış bakanları ile bir italyan delegesi- nin 3 nisanda Brüksel'de toplanmala- rı muhtemeldir. Bununla beraber bu hususta hiçbir kesin karar alınmamış- tır, Bir fransız gazetesinin düşünceleri Paris, 28 (A.A.) — B. Flanden'in gelecek söylevi hakkında “La Repüb. lik” gazetesi diyor ki: “Almanyanın hukuki vaziyetini i- zah etmek hiçbir zaman bahse mev- zu değildir. Fransanm, sendelemekte olan sulhu kuvvetlendirecek bütün teklifleri dinlemeye hazır olduğunu dünyaya isbat etmesi lâzımdır. Fran- K aK sanın senelerdenberi sükütu muhafa- za etmesine karşı, birçok söylevler ile, B. Hitler, diğerlerinin Versay antlaş- masınm kendilerine verdiği avantajlı vaziyeti kıskanç bir şekilde muhafaza etmek istedikleri, halbuki sulhu isti- yen ancak kendisi olduğu tesirini ver- miştir.” Fransa, karşılıklı yardım ve silah- sızlanmaya dayanan büyük bir Avru- pa plânıma önayak olmıya hazırdır. Fransa, Ren bölgesinde istediği inan- cayı elde ettiği, ve Almanya silahsız- lanma ve karşılıklı yardım - hususun- da teahhütlere giriştiği takdirde Rayş hükümeti ile görüşmelere girişmeye hazır bulunduğunu açıkça söylemeli- sosyalist — mahfillerin in ihtirazi kayıtlar altında - görüşmeye olan arzusunu anlatan ra- dikal sosyalist partisi eski genel sek- (Sonu 3. üncü sayfada) Vaziyetin gerginliği dolayısiyle Fransızlar Ren sınırında mühim yolların başına makineli tüfekler kaymuşlardır. “Ulus,, un Dil Yazdları Güneş -Dil teorisi ile kelime tarihi ve tarihi tetkik yapmak tecrübeleri VI Eridu ve Ordu yer isimleri: Sümer sitelerinden her birisin- de bir zigurat bulunduğunu bili- yoruz. Bunların en eskisi Eridu'da yapılmış olanıdır. Zaten Eridu Sümerin en eski bir şehridir. Bas- ra körfezi kıyısında geniş bir sa- hada ve dağınık olarak yapılmış- tı. Suru ve çarşısı yoktu. Çamur- dan ve gelişi güzel yapılmış hafif evleri biribirinden uzaktı. Halk henüz bir şehir ve mabet zapt ve raptı bilmiyordu. Hususi Allahla- rının adı enki, ank veya ea (1)| idi. Gök ve güneş tanrı adına bir de müşterek mabet lâzımdı. Onu yaptılar (yedi bin yıl önce) bu ı::ı Sümer kulesi, Eridu ziguratı idi. Eridu gerçekte nasıl söyleniyor- du ve ne ifade ediyordu: Âlimler, Eridu biçiminin Akat. ça olduğunu ve asıl Sümercesinin —C. (1) Sümerce yazısı (A 4 A 4 Â ) idi. H. R. TANKUT (urudug) olduğunu söylerler. Ep- hraim'a göre, speiser'in bu keli - me hakkındaki mütalâası şudur: Eridu Sümer dilince site mana- sını lâyıkiyle ifade ettiği şüphe- siz olan eri ve lehçe farkı ile uru ve daha doğrusu urudu'dan olma- dır (2). Bu eski has ismin bugün Karadeniz sahilinde güzel bir sa- hil şehri olan Ordu ile alâkasını araştıralım: Eridu'nun Sümerce urudu ve u- ruduk biçiminde telâffuz edildi ve site demek olduğunu öğrendik. Bir de lügat manasını arıyalım: Sümercede; H. De Barenton'a göre (3): Uri — mesken Uru — temel, kaide Uru — şehir, mahal, kapı Urugi, urugal — mezat, demektir. « Sayfayı çeviriniz » 121 Mezopotamian origins t ie population of the neer (3) EL'origine des röligianes et des p

Bu sayıdan diğer sayfalar: