7 Şubat 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

7 Şubat 1937 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ee mar ULUS Anayasalar Anayasamız NW S üörkeenin en talili ve vahui yetli kelimelerinden biri ana- yaza'dır. Ana; kerre yazılan ve hergün okunan yazadır. Anaj yarlayan - ve ahenkleştiren yasadı Anayasa, milletle devleti, milletle yurddaşı ve millet #a ile beraber doğmuş, daha doğrusu bu anayasayı doğurmuştur. Fakat en özlü anayasa, kendi beşiği - başmda, hem büyük hâdiseleri, hem büyül meelisleri ve hem de ve bilhasa, bunların hepsi üzerinde hâkim olan büyük bir şahsiyetin dehâsını topla- yabilmiş olandır. Türk anayasası, bu hususta en talili yasadır. Gelen nesi lerin yurd, millet ve devlet bakımın- dan vazife ve haklarını tayin eden ftürk anayasasının Atatürk devrinde 've onun yüksek mürakabesi altında kademe kademe yazılarak bugünkü mütekâmil şeklini almış - olması; bu yazanın milli kortuluş / havası içinde eseridir. bu sebebler yüzünden, çok sevmeliyiz. Ve onu, her türk yurddaşı, kendisine - ve ço. cuklarına en büyük terbiye esası ola- ak kabul etmelidir. “Anayasamızda yatan büyük me- deni manâyı ne kadar iyi anlar ve bu manâdan kendimize, ferdi ve maşeri 'ne kadar sağlam bir ahlâk çıkarır. sak devletimizle milletimizin hakları © kadar sağlam olur. İngiliz anayasa- 41 için yazılı değildir, derler. Bunda bir mübalega olduğu malümdur. Şu var ki, ingiliz yasası, yazı ve metin- 'den ziyade AHLAK olarak mevcut- tur. Ve bu ahlâk, her ingilizin âdeta fizyolojik bir vasfıdır. İngiltere, bu- muştır. Anayasamızı, kendimize ve ço. cuklarımıza bir ahlâk yapacak vası- taların başında, Atatürk sevgisi ve bilgisi, inkılâb sevgisi ve bilgisi, yurd Parti ile Hal- ; hepli lerini tam kılabilirsek, ileriki mesiller, yurd ve anayasa terbiyesi bakımın- dan, herhangi bir telkin ve kontrol yasıtasının müdahalelerinden azâde 've müstağni dahi kalabilirler. Fakat, © güzel ve bahtiyar nesiller yetişin. ceye kadar bizlerin irade ve feraga- “ye ve büyük türk milleti, onu yaratan Büyük Adama ve bu Adamla bera. ber çalışan büyük nesle karşı borcu- nu, ancak böyle ödiyebilecektir. AA iaşalır hl ga ekir e h yarlar, yahud kendilerini tatbik ede- cek adamları bulamaz. Genel Sekre- ter, bu noktayı da tam yerinde işa- ret ctmiş ve kanunları, onlarda yazılı kelime ve satırların değil, onlarda mevcud manâyı daima ileri bir zihni- da şiki türlü hukukçu mevcuttur. Bunlardan birisi, kanunun kelime ve satırlarından ayrılamaz. Bu, for- hukukçudur. Hukukçı karşısında çen ileri bir kanun, sararır, solar ve - ölür. Bir za- manlar “Mecelle,, bu memleket için ileri bir hukuk görüşünü temsil edi yordu. Gün geldi ki, aynır “mecelle,, , bu milletin “idam beratı, oldu. Niçin? Çünkü Cevdet Paşa'nın nesli devam edeceğine mecelle, yobazların yahud yobazlaşmış — hukukçuların / elinde kaldı. Öteki türlü hukukçu, kanunun kelime ve satırları arasında yatan manâyı dipdiri yakalayabilen ve bu manânın ileriye doğru ve organik bir sürette inkişafı zaruretini ahlâkında et / ölçüsünde ka- bul eden adamdır. Büyük ve âdil hâ- kümler, daima bu türlü bukukçuların tir. Öteki fa hep “hilci şeri- ye,, tarafında kalmıştır. kanun için doğru mukadder olan bu hal, herhangi bir anayasa için de doğru ve mukadder- dir. Yalnız burada, “kanun,, un yeri- sa”, “hukukçu,, nun yerini milletin kendisi yahud münevverleri alır. Yukarda da söylemiştik: on doku- xrın anayasaları hep birbirle. rine benzerler. Bunların hepsinde li- beral ve individualist bir esas yatar. Böyle olmakla beraber, bu anayasa- lar, her memlekette aynı neticeleri verememiştir. Bazı memleketlerde, milletler ve bunların münevverleri, idrak bakımından, anayasalarının se- viyelerine yaklaşmışlar hattâ bu se viyeyi aşmışlar ve bahtiyar olmuşlar- dır. Bazı memleketlerde ise, milletler- le bunların münevverleri, tıpla for malist hukukçular gibi, anayasaları- 'am kelime ve satırları arasında kay. bolarak, kabahati anayasalarına at- feylemeğe kalkışmışlardır. Anayasalarınn seviyelerini —aşan milletler arasmda, ingilizleri, ameri- kalıları ve fransızları sayabiliriz. Bunlar bugün, anayasalarıı tadil ve tekâmül ettirmekle — meşguldürler. Muvaffak da olacaklardır. Diğerleri. ni saymağa lüzum görmüyoruz. Yal nız, sözümüzü / bitirirken, şunu ilâ- ve etmeğe lüzum görüyoruz ki, “yeni türk anayasası” ni canlı bir. halde tutmak için, bu nesil ve gelen nesil ler şu noktaları asla gözden kaçırma. malıdırları * 1. Atatürk'ü ve onun inkılâb cee- rini anlamak ve sevmek. 2. Anayasamızı anlamak ve sev- İÇ HABERLERİ 7-2-1937 Mi Gümrük müfettişleri toplantısı Gümrük mütfettişlerinin mesleğe aid umumi biliglerini artırmak tük ve İnhisarlar vekâletinin toplantılar yapmak kararını verdiği ön- ce yazılmıştı. Bu defa öğrendiğimize göre yalnız müfettişlerin ve diğeri müfettiş. lerle birlikte idare rücsasının buluna- cakları iki türlü toplantı yapılacaktır. Müfettişler toplantısı yarın yapıla. caktır. Müfettişler bu toplantıda ken- ilerinden evelce istenip hazırlamış ol- duklar zarlarını bir. tez halinde bildirecekler ve bu tezler münakaşalı” konferanslar şeklinde görüşülecektir. 10 gün kadar devam edeceği tahı edilen bu toplantılardan sonra umumi bir toplantı aktedilecektir. Güm- Gümrüklerde imtihan Bu ayın onunda bütün gümrük mer- kezlerinde gümrük komisyoncusu, tüc- car müstahdemi ve maiyet “memurları imtihanı yapılacaktır. Umum — müdür- lük imtihan suallerini kapalı zarflar i- ginde gümrüklere bildirmiştir. Haliç işletmesi kâr bıraktı Istanbul, (Telefonla) — Belediye tarafından idare edilen muvakkat Ha- liç vapurları işletme İdaresi 14 çalışma ayına aid bir bilanço hazırlamıştır. Bi- Jançoda gelir, yapılan birçok tesis ve tamir masraflarına rağmen, tamamen karşılamıştır yı, kendi menfaatlerimize değil Ata türk devrinin - ileri ve tolerant zih. niyeti ile Atatürkün şahsiyetinde ve eserinde yatan dinamik ve medeni- yetçi mantıga tefsir ettirmek. Kendimizi — ve çocuklarımızı bu ahlâka ve bu terbiyeye alıştırırsak, “türk anayasası,, türk milleti kadir paydar kalacak ve türk anayasasına uş olan “inkılâpçılık,, esası irti- ca'a karşı her zaman bir “sürgü”, ile. B. Şükrü Kaya İstanbulda Tatanbul, (Telefonla) — Dahiliye Vekili ve Parti Genel Sekreteri B. Şükrü Kaya bugün geldi. İstasyonda vali, Pafti ve vilâyet ileri gelenleri dacileri Şarafandan kargdandı. Belediye büdçesinden bazı rakamlar İstanbul, (Telefonla) — Belediye büdeesinin gelir kısmının bazı esaslı rakamları şunlardır: bina ve erazi ver Bisi; 415 bin; kazanç vengisinden bele diye hissci: 265 bin; gümrük munzam zesimleri 720 bin; tanzifat: 380 bin; tenviriye 220 bin; oyun eğlence 100 bin; öprü resmi 1.100.000 İstanbulda fakir talebeler için yürd İstanbul, (Telefonla) — Üniversi. 'tenin Süleymaniye tarafında gelecek ders yılına kadar yetişmek üzere fakir talebe için bir yurd yapılacaktır. Yurd, gelecek ders yılına kadar açılmış ola» caktır. Balık ihracatımız İstanbul, (Telefonlay — Yunanis- tan ve İtalyaya balık satışı devam edi- yor. Son beş gün içinde 9 italyan ve $ yunan vapuru 115 bin çift torik yük- dedi. Fiatlar 25-29 kuruş arasındadır. —— ——— ——— çati M AY M aktar * Meşhür Ressam — Tz L F Çallı, yağlı bir yaka ile gittiçi Rusyadan paltosunun yaka. ada bör krkle Tstanbula döcmüş, Şice di kendini uzaktan, yakından tanıyanlar arasında şu şayia dolaşıyormuş: — Çallı zengin oldu! Eğer Nasrattin bocanın meşbur hikâ- yeti doğru ise meşbur ressam yaşadı de- taektedir. Artık kendisine akşamları: — Buyurun! diyenin baddi, hesabı Glmyacak. Çallı'an, eline, bir heykelin derine saklanacak mikdardan fazla, para geçeceğine, zeçse bile kalabileceğine i mananlardan değiliz. Fakat yakasındaki bu kürk yüzünden kendisi — Buyurun! diyenler artacak olur. #a bunu da büyük bir servet sayabiliriz; kem de Çallı'nın neviden bir servetl Hâdiseler ve gazeteler Dün Ankaraya gelen İstanbul gaze- telerinden bazılarında bir zavallı kızın resmi ve başından geçen Feci hâdisenin hikâyesi vardı. ir kaç zaman evel gazetemize, in- giliz basınının bu gibi vakaları nasıl ak- settirdiğini, daha doğrusu bur mamışcasına nasıl örtbas ettiği den bir tetkik yazısı koymuştuk. Bir genç kazın maruz kaldığı alçakça tecavü- zü ismi ve resmi ile dünyaya ilân etme. Ü gazetecilik sananlara bu yazıyı oku amalarını tavsiye ederiz. Ahlâkın çirkin gördüğü hâdiseler, intibah uyandırmak bahanesiyle, istsmar edilmek ne zalimce bir gaflettir! Kaliferinya kadın kulübleri birliği Bu birlik kadınlara, kocalarınm şef- kat ve sadakatini muhafaza edebilmeleri için bazı tavsiyelerde bulunuyor. — Sabah kahvaltısında zarafetle gi- yinmiş bulununuz. — Kocanızla haftada iki kerre soka- çılnız, diğer günler onu rahat bıra- kınız. — Bulaşıkları yıkamasını katiyen kocanızdan istemeyiniz. — Pazar günleri ananızı evinize da. 'vet etmeyiniz. — Kocanız hithbetten - hoşlanıyorua dinleyiniz. — Tavsiyelerini takib etmiyecek da- hi olsanız kocanızı dinler görününüz. — Kocanızın karşısında zayif ve yu- küvvetli ve sert olsa- b muşak görününi maz bile... irnek Miadam Shmeder adında bir tayyare- ci kadın, bindiği iki kişilik tayyareyi kul- Janan arkadaşını vurmuş ve sonra, bir. diğer tayyare ile İngiltereye kaçmıştı. Ga- zeteler bu kadının türlü pozlarda resim- derini koyarak hakkında uzun neşriyat yaptılar. Madam Shmeder'in bu süretle meşhur olduğunu gören bir genç kız bir fransız gazetesine şöyle bir mektub gön- deriyor: “Namusluyum, ci hattâ güzelim. Bir iş arıyor ve bulamı- “yorum. Dikkati üzerime çekmek için ben Madam Shmeder'i mi taklid edeyim?” Hayır Madmazel, hayır! Kötülük kötülüktür ve iyilik getir. Nüfus bereketine doğru Fransız hükümetinin bir kanan çır karmış olduğunu gazetelerden öğreniyo- ruz. Bu kanun evlenmek istiyen gençle- re beş bin ve dünyaya çocuk getirmek ü- zere olan kadınlara da on beş bin frank borç alabilmek salâhiyetini vermektedir. Nüfusu çoğaltmak için bunlar fena ted- birler değil. Fakat yapılan borçların na- sıl ödeneceğini gazeteler yazmıyorlar. Meşhur hikâyeyi hatırlarız: Oğlunu evlendirirken karısmın zoriyle borçla- an baba, alacaklı kapıya geldiği zaman; apıyı çalanı mi soruyorsun? Müri vetl” demişti. Hukuk ilmini yayma kurumunun Halkevinde dünkü konferansı «Ticarette mahdut mesüliyet” İstanbul Hukuk Fakültesi profe sörlerinden B. Hirseh dün Ankaı Halkevinde Hukuk İlmini Yayma Kurumunun bu kış için tertib ettiği seri konferansların onuncusunu ve rmiştir. Konferansta mebuslar, prolesör ler ve temyiz mahkemesi reis ve a« zâları ve daha birçok adliyecilerimiz bulunmuştur. olarak verdiği konlerans sonuna kadar alâka ile dinlenmiştir. Konle« ransın kısa bir hulâsasını sütunlarımıza alıyoruz Profesörün türkçâ "— Mesuliyet tabiri, muhtelif fikir- leri ifade etmek için üç muhtelif ma» ada kullanılır: 1 - Borç, 2 » İanat, 3 - vazı'yed (elkoyma). - Borç mesuliyete tâbi bir mütadır. Mahdut mesuliyet ta- biri mahdud bir borç demektir. Diğer ballerde mesuliyet tabirinin manası is- 'nat mefhumuna yaklaşmaktadır. Mesu- diyet demek: hukukt / muamelâtta ka. 'nun tarafından tesbit ve taleb - edilen ahaf ef'alin mikdarı Cera hukukunda olduğu caret hukukunda da mesuliyetin vüs'a- tına dair kaideler mir hükümlerden- di Kanun tarafından tesbit edilen şahst ef'alin mikdarı ancak sarahaten müsa- 'ade edilen nisbette akdi - anlaşmalarla tadil edilebilir. Mesuliyet tabiri bu şe- kilde tefsir edildiği takdirde devletçi» lik ekonomi telâkkisiyle kabili telif mee ticelere varılabilir. Bir kimsenin ihmal, teseyyüb veya tedbirsizlikle hareket e- dip etmediğini tesbit için hareket eden kimseye terettüp eden ihtimam derecee sini objektif bakımlara göre tayin etmex liyiz. Buna rağmen mesuliyetin vüs'ate takdir edilirken işin tipik mahiyeti de aynı branşa mensup bir tüccardan vasak ti bir ölçünün tatbikinde beklenen timamdır. Şerikler, meclisi idare azâ- ları ve müdürler kendi umurunda mu- tad olan dikkat ve basireti umuru kette dahi ibraza mecburdur. Bu işçinin 've adi vekilin mesuliyetine karşı göze batan bir tahfi£ ve tehlikeli bir haksız. dktar. Ancak mesuliyetin teşdidi dolayı- #iyle şirketi idare edenlerin mesuliyet duygüsunün sağlamlaştırmak suretiyle sulistimallerin önüne geçilebilir. Bu- 'nun için idare eden şerik ve meclisi İ dare azâsı ve müdürler tıpkı bir vekil va işçi gibi mesul olmaları lâzımdır. Dee niz ticaret hukukunda da mahdud mee suliyete dair meseleler ticaret kanunu- 'nun tadilinde büyük bir dikkatle göze 'den geçirilmelidir. para kazanan müteşebbis bu yüzden do- İfacak zararları da üzerine almalı ve is- tihdam edilenlerin intihabında ve fa- aliyetinde hiçbir tesiri olmıyan kimse Nihayet üçüncü bir manâda mesuli. yet alacaklının — istifayı hak zımnında bir mameleke el koyabilmesidir. Gayri mahdud mesuliyete mukabil bazı hal- derde mahdud mesüliyet - vardır. Mah- düd mesuliyet ya muayyen bir meblâğa kadar uzanan bir mesuliyet şeklinde ve» 'ya ayni mesuliyet tarzında tecelli eder. Sırf ayni mesuliyetten maada mal liği mesuliyetinden bahsedilir. Ticaret kanununda mahdud mesuliyetin muh- telif nevileri için tipik misaller bulu- nabilirler., Kamutay Çağrıları * Dahiliye Encümeni yarın saat 10 da toplanacaktır. #Arzulal Encümeni yarın toplana- caktır. 5 * Müli Müdafaa Encümeni bugün heyeti umumiyeden sonra toplanacak. '& Büdce Encümeni pazartesi - günü saat 10 da toplanacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: