26 Şubat 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 6

26 Şubat 1937 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Ankara röportajları Kömür sergisine hazırlı Ankaramn jeolojik hüviyeti bakımından bütün bilinenle- ri altüst eden yeni bir keşif karşı- sındayız: Ankaranın tam ortasın- da ve en işlek caddesi üzerinde o- lan sergi evi binası içinde zengin bir maden kömürü damarı bulun- muştur. İksit_ad vekâleti, rasyonel işleme kabileyti olan bu ocağı iş- letmeye karar vermiş ve lâzım ge- len tesisatı yaptırmıştır. Ocak, 26 marttan itibaren kömür istihsali- ne başlayacaktır. Mütehassısların verdikleri ma- lümata göre bu kömür; kömür havzamızdan çıkarılmakta olan bütün türk kömürlerinin orijinal vasıflarını ,topyekün ihtiva et- mektedir. İşin asıl garib taratfı, yıkanmış temizlenmiş, kırılımış ve kalitesine göre — ayrılmış o- larak çıkmasıdır. Bu itibarla fen âlemi kömüre aid bütün bilinenle- ri değiştirecek bir hâdise muvace- hesindedir. Bu bakımdan 26 mart- ta, kömür ve kömür yakan vasıta- larla alâkalı ve dünyaca tanınmış muhtelif milletlere mensub birçok firmaların, mamulleri ile beraber, şehrimize gelecekleri haber alın- mıştır.,, Sigarayı söndi A man sigaranızı söndürünüz..,, Maden ocağının tam ağzındayız: içeriden soğuk bir hava gelmektedir. -Yol hafif meyilli. Karanlığı her 50 met- rede bir asılmış madenci fenerleri an- cak loşluğu çevirebiliyor. Kapıda nöbet bekliyen madenci a- mele, hiç birimizde ne sigara ne de s: garaya benzer yanan bir şey olmadığı- na dikkat ettikten sonra bize yol verdi. bir sigara, maden ocağı için de bir fe- lâkettir. Sinsi ve zalim grizo, ufak bir kıvılcımı bir alev sütununa çevirmek i. çin fırsat bekler, Kara elmas i çeri girdikten sonra soğuğu daha iyi hissediyoruz. Ratıb ve taze bir toprak kokusu, hava zerrelerine hâ- kim. Daima sağı takib ediyoruz: maden ocağındaki bu “seyrüsefer,, kaidesinin mutlak tatbikini, hiçbir şehirde bula- mazsınız. Çünkü maden ocağında sol- dan gitmenize imkân yoktur. Durma- dan gidip gelen vagonetlere çarparsınız. İki metreyi pek geçmiyen tavanda çaprazvari konmuş kalaslar arasından kömür damarları gözükmektedir. Üzeri sık demirle örülmüş kafes içindeki o- Ankaranın içinde bir made kömürü damarı var! Ocaktan 26 martta istihsale başlanacak Bize kara elma- sı beyaz elmas kadar sevdire- cek olan kömür sergisinde ça- lTışmalar cak lâmbasının yetişemediği en karan- lık köşelerde bile bu damarlar gene el- mas gibi parıldamaktadır. Siyahın ide- al rengi olan kömürden, bu beyaz pa- rıltıların nasıl çıkabildiği karşısındaki hayretimin farkına varan genç mühen- dis; “— Siyah rengin içindeki bu ay- dınlık kudreti, ancak maden kömürün- de vardır. Sanayici - edebiyatçıların kö- müre karaelmas adını verdiklerini ha- tırlayınız..,, diyor. Bir demiryol şebekesi B ol nüfuslu en işlek şehirler ara- sındaki demiryol gidiş gelişini kıskandıracak bir canlılık var. Deko- vil hattı üzerindeki vagonetler birbiri- ni kovalıyor. Ocağın ağzından, aşağı yukarı, 20 metre kadar içeri girdikten sonra lâbirente benzer birçok yollar ay- rılmaktadır. Öğreniyoruz ki, bu yollar, kömür damarlarının teşekkülü vaziyetine göre kazılmıştır. Bazen tabiat, belki insan oğluna kömürün değerini daha iyi an- latmak için, onu ya yerin yüz metreye varan derinliklerine saklar veya kömür tabakalarını ufak damarlar halinde kur- muş. Yerin altındaki derinliklere in- mek ne kadar güçse, birbirinden uzak ve dağınık kömür madenlerini işlemek de o kadar zahmetli yormuş... ve verimsiz olu- Mühendis arkadaşımız, bu izahları. nın arkasından, içimizdeki endişeyi anlamış gibi, hemen ilâve ediyor: “..Fakat bizim için bunlar, hiç bahis mevzuu değildir. Bizim kömür secvetimi zin gözle görünen kısımlarını bile bir- kaç nesil harcayamaz...” On beş günde yaratılan ocak ömürün ocaktan çıktığı vere giden bir yüklü vagoneti takib ediyoruz. Dönemeçte,. giden ve gelen vagonetlere yol vermek için mukabil tertibat yapmışlar. Aynen demiry a. rında olduğu gibi. Elinde yeşil bir fe- ner tutan makasçı sıra ile gelenlere yol veriyor: “Dolu ge boş geç.., her : 'n den sonra yürüyen bir vagonetin — li tıkırtısını işitiyoruz Ankara kömür sergisindeki sunt maden ocakları -— ULUS Birkaç kıvrıntıdan sonra, yarı ay. dınlık bir meydancığa geldik, mü! dis arkadaşımız bir kapıyı açarak bizi Sergievinin bahçesine çıkardı ve güle- rek dedi ki: “— Bizim; memleketin büyük ser- veti kömür havzasının sayısız ocakları-- nın bir küçük örneği olarak kurduğu- muz suni maden ocağı, işte burada bit- ti. Bu maden ocağını, kömür sergisine gelecek olan yabancılarla, havzamızı bilmiyen vatandaşlara yeraltı hazine- miz hakkında bir fikir vermek için kur- duk. Burası, bütün sergi müddetince kömür çıkartmanın bütün hususiyetle- rini tatbik ederek faaliyette buluna- caktır. Bu gördüğünüz olukların her birinden, ayrı ayrı vasıflar taşıyan kö- mür cinslerimiz akacak, içerde * il- hakiki bir ocakta imiş gibi çalışacak- lardır. Bu olukların üzerine ç kan ko- mür cinslerimiz hakkında grafikler ve tablolar koyacağız. Böylelikle kömür ve kömür yakan wasıtalar milletlerara- sı sergisinin bu köşesi, Türkiye ki mürcülüğünün hakiki bir minyatürü olacaktır. Sizi; burayı gezdikten son- ra, Sergievinin ortasında maden kö- mürü bulunmuştur. diye çağırmamızı haklı buluyor musunuz,” Tabiati kıskandıran eser ğer bu maden ocağının sonu gel- meseydi ve biz içinde günlerce dolaşsaydık, buranın insan eliyle ya- pılmış bir eser olduğunu, imkânı yok, anlıyamıyacaktır: tabiatin binlerce se- ne içinde yapabildiği bir eseri, huriyet teknisiyenleri on beş gün için- de, onu bile kıskadınracak bir mü- kemmellikte taklid etmişler ve Anka- ranın yanıbaşında kurmuşlardır. Bu kö- mür ocaklarından şu kanaatle çıkacak- sınız: Bizde olmıyan, fakat bize lâzım olan her şeyi yapacağız! Memleketin bağrında üzeri örtülü yatan büyük kömür servetini ilk bul- duğu için bir saltanat mülteziminin satırı altında can vern şehid — uzun Mehmed bugünü düşünebilse kim bilir ne kadar mesud ölürdü. cum- Her türkün yaktığı kömür T ürkiyede her vatandaşın, ne ka- dar kömür yaktığını biliyor mu- sunız2” Gördüğüm istatistiklerimizden hiç birinde rastlamadığım bu rakamın, nü- fus başına senede 67 kilo olduğunu söy- liyen serginin teknik işler şefi, şunları İ eti — Cumhuriyet :dareyi ele aldığı zaman bu mikdar 35 kilo idi. Yani va- sati olarak 13 senede bir misli artmış bulunmaktadır. Yeni mahrukat kanunu ile bu mikdar, bir ânda yüz kiloyu aşa- caktır. Demiryollarımızın yapısı ilerle- dikçe, fabrikalarımız den kömürümüzün istihlâki artacaktır. kuruldukça ma- memleket içindeki “ömür istihlâki -bugün, medeniyet sevı esinin bir miyarı olarak telâkki e- diliyor. Endüstrisi ileri garb memleket. leri bu hususta çok iyi birer misal teş- kil ederler: İngilterede her vatandaş bir L Halid Ba 26 .2 - 1937 —a yrak kupasını Ankaragücü kazandı n İkincilik ve üçüncülük için yeniden karşılaşılacaktır Spor kurumu as başkanı B. Halid | çüncü bir gol daha yaptı, Bugünkü mas Bayrak tarafından konan, kupa maçla- rına pazar gününden beri devam edili- yor. Bugüne kadar alınan neticelere göre tasnif şu şekildedir: 1 — Ankara gücü: 7 puvan. iki be- rabere, bir galib. 2 — Demirspor: 6 puvan. Üç bera- bere. 3 — Kırıkkale: Bir galib, bir mağ- lub, bir berabere. 4 — Çankaya: Bir mağlub, iki bera- bere Bu vaziyete göre Ankara gücü bi- rinciliği, Demirsporla Kırıkkale de i- almaktadırlar. general Kâzım Özalp, Ali Rânâ Tarhan, spor kurumu as başkanı Halid Bayrak kinciliği ve üçüncülü Dünkü maçta Şükrü Saraçoğlu, Halid Bayrak kupası ve daha pek çok kimseler hazır bulu- nuyordu. Demirspor: 2 — Kırıkkale; 2 Saat 13.30 da hakem B. İskenderin idaresinde oyun başladığı zaman takım; ları şöyle karşır karşıya gelmiş gördük: Demirspor: Hayati, Cihad, Nuri, Salih, Ali Rıza, İbrahim, Kemal Şefik, Murad, Arif, Şemsi ve Refik. Kırıkkale: Cavid, Cemal, Sabri, Şükrü, Abdül, Fuad, Mükrimin, Rıdvan ve Nuri. Hikmet, Ahmed, Herkes Demirsporun çok faik oynı- yarak kolaylıkla galib geleceğini tah- min ediyordu. Oyun zaman zaman her iki tarafın sıkıştırmasiyle geçti. Birinci haftayım tamamen Demirsporluların hakimiyetiyle geçti ve bu devre 1 - 0 Demirsporun galibiyetiyle bitti. İkinci devre İkinci devrede Kırıkkale çok çalış- mağa başladı. Lâkin Demirspor daima daha üstün oynıyor, karşı tarafa göz açtırmıyordu. Arif ve Kemal Şefik an- laşması Kırıkkalelileri pek yoruyor. Kemal Şefik'in ortaladığı bir topu Arif iyi bir vuruşla gole tahvil etti. Biraz sonra Demirspor Arif'in kafasiyle ü- senede isabet eden kömür istihlâk his- beti 3400, Almanyada 2200; Fransada 1600 kilogramdır.” Kömür kültürü S erginin enstrüktiv bir mahiyeti taşı sası istenmiştir:Bu gaye, s-rigi- nın her tarafında göze çarpıyor. Birbi- riyle hiç alâkası olmadığı zannedilen sa lonlar arasında bile bir münasebet var. dır. Kömürün, toprak altında saklı dur- duğu zamnandan başlayarak, yer yüzüne çakışı doğrudan doğruya veya vasıtalı olarak iş sahaları, bugünkü medeniyet i- şindeki yeri ve bir tek cümle ile: Kö- Mür kültürü.... Mahrukat kanunu projesinin hazır- landığı şu günlerde kömür sergisinin başka bir değeri daha var: Koskoca bir binayı, aylarca süren emekleri, deniz a- şırı yerlerden ge'en ve her biri medeni: yet, konfor, huzur ve iyi yaşama vası- tası olan mamülleri gördükten sonra, kati ve sarsılmaz bir karara varacağız: Tezek yakan cumhuriyet vatandaşı is- temiyoruz. Kömür sergisi, bize kara elması be- yaz elmas kadar sevdirecektir. çı fena idare eden İskender her nedens se evvelâ gol kabul ettiği halde bilâhae re karşı taraf oyuncularının ısrarı üze« rine gol olarak kabul etmedi. Saha ortasında Kırıkkale oyuncula- riyle hakemi münakaşa halinde yoruz, hakem bir aralık elinden düdü- ğü düşürerek sahadan çıkmak mecburi- yetinde kalmışken, Kırıkkalelilerin te- siri altında kalarak tekrar hakemliğe başladı. Bu vaziyetten sinirlenen Demirspor- lular çok bozuk oynamağa başladılar. Bir aralık Demirspor aleyhine bir pen- altı oldu. Şükrü bunu güzel bir çek'5- le göle tahvil etti. Oyunun doğru Kırıkkale bir gol daha yaptı ve bu maç 2 - 2 berabere bitti. görü- sonlar'na maçında hazır bulunanlar Ankaragücü: 0 — Çankaya- 0 Günün en mühim maçı olan ve —u- panın 'kime kalacağını bildirecek olan maça sıra gelmişti. Bu oyunun hal Altınordudan B. Servet idi. Dd Bugün çankayalılar Kırıkkale mağ- lubiyetinden sonra daha düzgün olarak eski takıma Orhanıda alarak şu şekil- de sahaya çıktılar - Sıddık, Fuat, 'Gazi, Nihad, İbrahim, Kâmil, Musiafa, Fethi, Orhan , Ömer, ve Abbas, Ankara güçlüler şu şekilde yer aldı- lar : Osman, Ali Rıza, Necdet, Musa, Enver, Abdi, Bilâl, Y si ve Hamdi. Bugün Çankaya çok munta. Nazmi, ar, Şina- n öy- nıyor. Birinci haftaym çankayalıların hakimiyeti altında geçti çok güzel pas- laşmalar ve sürüşler nazarı dikkati cel- bediyordu. Hamdinin ileri topu Kâmil kurtararak korneye götürdüğü attı. Hamdi çok güzel çekti. Top Yaşarın a- yağiyle kaleye gönderildi. Çankaya ka- lecisi çok güzel bir yatışla bunu kurtar- dı. 32 inci dakikada Orhanın sağa gün- derdiği bir pası Mustafa ileri sürdü ve Nazmiyi peşine takarak süratle kaleye akmaya başladı. Bu aralık Nazmi - ile Mustafa birbirlerine takılarak yere düş tüler açıkta kalan top kaleye çankayalı- lar tarafından sokuldu. Herkes gol di- ye bağırırken, Nazmiyi bu düşüş neti- cesinde sakatlanarak sedye ile sahadan çıkarılırken gördük. Bugünkü oyunu çok güzel idare eden hakem Servet ne- dense bu sayıyı vermedi. Oyundan çı- kan Nazminin yerine meşhur Gırgır Ah: med girdi. Birinci devre sıfır sıfıra hi- tam buldu. İkinci devre İkinci devrede Çankaya biraz gev- şedi buna mukabil Ankara güçlüler çok muntazam oynamağa başladılar. Bu devre de hiç sayı yapamıyan iki taraf sahadan sıfır sıfır berabere çıktı- lar. Bütün bayram maçlarının neticesine göre birinci gelen Ankara güçiülere kupa mi'li Müdafaa Bakanı General Kâzm Özalp tarafından her oyuncunun eli ayrı ayrı sıkılarak verildi. Demir Spor ve Kırıkkalenin puvanla- 6 - 6 müsavi olduğundan ikinci ve üçün cülük kupaları mıntaka reisine verildi. Bu maç tekrar oynanacak ve bayram kur pasının ikincisi belli olacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: