3 Mart 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 6

3 Mart 1937 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

X Kültür seferberliği ULUS — —— 3.3-1937 - .va/ var 32.000 türk köyü 10 senede| *trafında okula kavuşacak (Başı 1 incıde) ler Çiftliğinde açılan kursta yetiştiril. mişler ve Ankara köylerine öğretmen 0- larak gönderilmişlerdi. Vazifelerinin daha üçüncü — ayında, yeni öğretmenler, köylerinin mekteb ça- ğında olsun olmasın bütün vatandaşları na alfabeyi öğretmiş bulunuyorlar. Sıkı bir kontrola bağlı oldukları halde, hiç birinin işinde en ufak bir aksaklık bile görülmemiştir. Zaten köylü olan yeni öğ- retmen köy hayatının bütün tezahürle- rine kolaylıkla intibak edebilmiştir ve içlerinden biri olmak itibariyle de bu hayata verilmek istenen yönü kolaylık- la, şaşırmadan ve sıkıntı çekmeden ta- yin etmiştir. Bugün Ankaranın 79 kö« yünde oturan vatandaşlar; ahırla birle- şik evden gelecek hastalıkları; sıtmanın sebeblerini, dereceyi, ağacın değerini iyi tohum kullanmayı, pulluğun fayda- larını, köy kanununu öğrenmişlerdir. 10 yılda 32.000 öğretmen: İlk öğretmen okullarının bugün ye- tiştirmekte olduğu öğretmen sayısına göre bütün türk köyleri ancak 96 sene, yani bir asır sonra tamamen okula ka- yuşmuş olacaktır. Kültür Bakanlığının yeni programı ise bu bir asırlık müddeti 10 seneye indiriyor. Meselâ bu sene nısan ayımua Kars'e ta 50, Erzincanda 100, Eskişehirde 300, 'Trakyada 100 mevcudlu kurslar açıla- caktır. Ayrıca üç yerde daha kurs açıl- ması ihtimali vardır. Önü zdeki sene de bunlara ilâve olarak Van, Diyarbe- kir, Kayseri, Adana, Konya, Antalya, Akhisar, Balıkesir, Karacabey ve Koca- eli'de kurslar açılacaktır. Netice şudur: Kültür Bakanlığı, Bu kurslar vasıtasiyle 10 senede 32.000 köy öğretmeni yetiştirecek ve nufusu 400 den az olan 32.000 türk köyü de o- kula ve öğretmene kavuşacaktır. Yeni öğretmenin hüviyeti: Yeni kültür seferberliğinin üzerinde bilhassa durmaya değer taraf, yeni öğ- retmenin hüviyetidir. Yeni öğretmen, devletin köy için düşündüklerini gerçek- leştirmek, köy kanununu tatbik etmek ve bir cümle ile Kemalist köyü yaratmak için cihazlanmış ve hazırlanmış olarak köye gönderilmektediır. Bakanlık, geçen yılın tedris progra- mında bazı değişiklikler yapmıştır. Bu senederslere nisan başında başlanacak ve ikinci teşrin sonuna kadar, yani bir üretim mevsimi boyunca devam edile- cektir. Bu sene kurslara daha çok ilk Öğretim müfettişleri gönderilecektir. Bu- nun sebebi gelecek yıllar diden hazırlanmış öğretmen yetiştirmektir. Bütün hayat bilgisi: Kursa gelen erbaşlar beşer ve onar kişilik gruplar halinde ayrıldıktan son- Ta birer öğretmenin ıdaresine verilmek- tedir. Ayrıca bütün namzedler için müş- terek dersler de vardır. Bu derslerden bazıları, Ziraat' Vekâletinin mütehassıs- ları tarafından verilmektedir. Kurstaki ders öğleden evel ve son- Ta olmak üzere iki kısma ayrılmıştır. Öğleden evelki çalışma tamamen pra- tiktir: iyi tohum nasıl eki'ir; pulluk na- sıl kullanılır, selektör nedir, hayvana na- sıl bakılır, hastalık'arı nasıl tedavi edi- lir, köy kanununun köyde tatbiki gere- w.-.se 5 öTmenleri Köylü çocuklara ders veriyorlar | BiRiNCi.YIL KiTABI Yeni okulların ilk sınıfı için Kültür bakanlığının hazırladığı bir yeni yıl okuma kitabının kabı ken hükümleri nasıl yerine getirilir, sı- hi meskenin tabanı, penceresi, çatısı na- sıl olmalıdır, köyde yaşıyacak olan spor- lar nelerdir? Atçılık, atıcıl:k, avcılık nasıl gelişecektir, ağaç sevgisini yayma, köyün fidanlığını kurma işi nasıl o.a- caktır? Çeşidli tarım, toprağı dinlendir- me, gübreleme, köye yeni gelir kaynak- ları bulma işi nası! başarılacaktır? Öğleden sonraki program daha faz- la kültüre ve sosyal hayata aiddir: Oku- ma, yazma, hesab, yurd, yaşama bilgi- si ve bir köy öğretmenine lâzım olan mesleki bilgiler... Köy odasında köylü- nün akşamları toplanarak köy işlerini görüşme'erini, okulun kitablarından fay- dalanmaları, çocukların vermesi; öğretmenin memlehet.n müsamereler ana işlerini köylüye aa atması, iyi yaşama, bol hava, iyi uyuma, de ec kullanma ve bir cümle ile basit shat bi'gleri; köylü a menin yavrusunun s:ğlam ve gü:büz o.mesı için yapması ger ken işler; ve nihayet köyde canlı, har:'et- li bir hayat; okuması ve yazması olan, tohumunu ne alacağını bilerek atan, şen ve mesud, cemiyetçi türk köylüsü... Kursun sonlarına doğru, öğre men namzedleri, bütün bu büyük iş'eri ken- di köy'erinde başaras k'arını iki ay sü- recek olan bir tatLikatla isbat etmeğe mecburdurlar. Bu itibarla onlar, tecrü- be edilmiş ve muvaffak o.muş bir unsur halinde köye gönderilmektedirler. Köy- de altı ay staj görenler tekrar imtihan edilecekler ve muvaffak olur'arsa öğ- retmen olabileceklerdir. Diğer taraftan Kültür Bakanı köyün öğretmeni, doktoru, mühendisi, mimarı, sanatkârı, idare memuru, bankacısı, mu- hasebecisi, tetkikçisi ve tek kelime - ile kadrosu olan yeni öğretmeni, lâzım olan vasıtalarla cihazlanmış olarak köye sok- maktadır. Öğretmenin zengin bir kitab- hanesi vardır. Bu kitabhane bir taraftan onun bilgisini artıracak, diğer taraftan köylüyü aydınlatacak kitablarla — dolu- dur. Öğretmenin kütüphanesi: Bu kitabhanede köyde yapılması i: tenen ve düşünülenlerin tatbik şekilleri- ni veren sağlık, tarım kitablariyle insan teşrih modelleri, kılavuz ve saire vardır. Milli Şef Atatürk'ü anlatan kitablar, ço- cuk bakımı öğütleri, insan bedeni, yecekler, dört azgın canavar, hayat bil- gisi, insan yaşayışı, seri halinde coğraf- ya, istiklâl savaşı ve savaş hikâyeleri, hayvanlar âlemi, yeryüzü gök yüzü se- Ti halinde akuma ve tarih kitabları köy öğretmeninin zengin kitabhanesinden yalnız bir kısmıdır. Bu kitabhane dur- madan ve devamlı olarak zenginleştiri- lecektir. Vekâlet, için yeni bir neşriyat serisi hazırlamaktadır. Bir kitabdan öğrendiklerimiz: Kültür — Bakanlığının bu neşriyat serisine verdiği ehemiyeti elimize gelen birinci yıl kitabına bakarak anlıyoruz. Ankaranın 79 köyünde, üç aylık bir za- man içinde bu alfabeyi bitirmiş olan ye- ni öğretmenin birinci yıl kitabı olarak hazırlanan bu 145 sayfalı okuma kitabı, gerçekten, övülmeye değer bir eserdir. Kitabdan bir parça: Kitabın birinci bölümü hesaba, ikin- ci bölümü yurd ve yaşama bilgisine, ü- çüncü bölümü de okuma parçalarına a- ittir. Kitabta bütün bilgiler en yeni pe- dagojik yollar'a çocuklara veriliyor. Sa- hifeler birer birer çevrilirken aydınlık bir görüsün bütün teferrüata hâkim ol- duğu farkedilmektedir. Şimdiye kadar terbiye mecmualarımızda yalnız naza- riye halinde kalmış olan ilmi telkinler bu kitabla tatbiki bir mahiyet alıyor. Öğretimin muhite uygun olması, reali- köy mektebleri teyi hiç bir zaman göz önünden kay- betmemesi, aile vasıtasiyle — çocuğun, çocuk vasıtasiyle ailenin terbive edil- mesi 'tetmen okullarında muallim nam- zetlerine söylenir. Bunların nasıl yapı- lacağını filen gösteren değerli müreb- bilerimiz de yok değildir. Ancak bütün bu icabların kitablarımızın yazılış tar- zına tesiri bucüne kadar nek az olmuş- tur. ğ Kitabdan bir parça: Yeni eserin bu eksiği nasıl karşıla- dığını anlamak için şu parçayı okuya- lım : TOPÇU DAYININ EVİ Topçu dayı (Işıklar) köyüne yerle- şeli on iki yıl oluyor. Yerleşmeden ön- ce köyün suyunu, havasını yokluyor. Bakıyor ki;; havası da suyu da iyi (Ey buraya yerleşeyim) diyor. Evini kuracağı tarlanın dört yanını duvarla çeviriyor. Yapıya başlamadan önce, ne biçim ev yaptıracağını iyice düşünüp .Edenin dış politika beyanatı B. Eden'e göre ingiliz silâhlanması dünya sulhun Londra, 2 (A.A.) — Avam kamara- sında, dış politika hakkındaki — görüş- meyi açan işçi mebus Grenfelden sonra söz alan dış bakanı B. Eden ilk önce İspanya işlerinden bahsederek daha başlangıçta İngilterenin karışmazlık siyasetine ilgi gösterdiğini ve bu siya- setinin takibi gereken siyaset olduğu- nun bugün gerçekleştiğini hatırlattık- tan sonra demiştir ki: “— Kontrol projesi, ümid ettiğimiz gibi, önümüzdeki hafta yürürlüğe girer girmez vasıtalı müdahale ve hele bugün İspanyada harb eden yabancıların geri alınması işleriyle uğraşmak gerektir. Eğer bu elde edilebilirse, iç harbın son hal suretine doğru diğer bir adım atıl- mış olacaktır. Birkaç ay süren endişe- lerden sonra İspanya anlaşmazlıkların- da aldığımız vaziyet neticeler vermeye başlamştır. Ve bu yolda sebat etmek fikrindeyiz. Bundan sonra B. Eden Milletler ce- miyeti meselesine geçerek demiştir ki: «“— Milletler Cemiyetinin ha- beş anlaşmazlığında uğradığı mu- valffakiyetsizliğe ve ötedenberi karşılaşabileceği diğer birçok zor- luğa rağmen mezara konulacak vaziyette olmaktan çok uzaktır. Daha geçenlerde fransız - türk anlaşmazlığıyla — muvaffakiyetle meşgul olmuştur. Görüşmeler uzun sürmüş ve çetin olmuştur. Fakat | zorluk ortadan kaldırılabilmiştir. Yeni bir Lokarno B. Eden Milletler Cemiyetinin bu- güne kadar hallettiği büyük ehemiyeti olan on anlaşmazlığı saydıktan — sonra yeni bir Lokarno anlaşması hususunda ilerlemeyi gösterir cesaret verici bir şey söyliyemiyeceğinden dolayı derin acıla- rını bildirmiştir. Sömürgeler meselesi Sömürgeler meselesine dokunan dış bakanı avam kamarasında Kranborn'un geçenlerdeki beyanatına — ilâve edecek bir sözü olmadığını söylemiştir. Eden bundan sonra umumi siyase- ti ele alarak ingiliz silâhlarının tahrik- siz vuku bulacak herhangi bir taarruza karşı Fransa ve Belçikayı müdafaada kullanılacağı hakkında evvelce yaptığı beyanatı tekrarlamış ve yeni bir anlaş- ma yapabildiği takdirde bu ingiliz yar- dımının Almanyaya da yapılacağını ilâ- ve etmiş ve demiştir ki: “Eğer hükümet Milletler Cemiyeti paktından kendisi için doğan umumi teahhütler hususunda bu kadar kati konuşmuyorsa bu, teah- hütleri tanımamak — istediği için değil fakat pakttan İngiltereye — düşebilecek askeri hareketlerin Lokarno teahhütle- rinden daha az şümullü ve daha az sa- rih olduğu içindir. Milletler Cemiyetinin tensiki Milletler Cemiyetinin tensiki is- tasarlıyor. İstiyor ki, bu suyu ve havası iyi köyde güzel bir ev yapsın . Evin içini dörde bölüyor. Yatılacak Ve oturulacak odalarını büyük yapıyor. Hem de içine güneş girecek yana koyu- yor. En küçük odayı mutfak birini de buğdayını, bulgurunu koymak için ki- ler yapıyor. Doğu ve batı yanlarına da birer sundurma koyuyor. Topçu dayı, karı, kızan, çoluk ço- cuk evi yapmağa girişiyor. İki ayda ya- pıyı bitiriyor. Üstünü kiremitliyor. İ- çini, dışını, kireçle güzelce badana e- diyor. Köyün içinde herkese parmak 1- sırtacak kadar güzel bir ev yapıyor. Evin karanlık hiçbir odası yok. Her odaya güneş giriyor. Her tarafı ter te- miz, çiçek gibi bir ev. Netice: Bu kitab bile bu büyük davanın ga- yesini anlatan bir vesikadır: Bu iş bir bütün olarak ele alınmıştır. Bir taraf- tan gerek kafa, gerek beden cihetinden köyün türlü ihtiyaçlarına cevab verebi- lecek öğretmenler yetiştirilirken, diğer taraftan da yeni ilmi esaslara göre bu öğretmenlerin okutacakları kitablar hazırlanmaktadır. Kültür bakanlığına giriştiği büyük i- şinde başarılar dileriz: Çünkü bu dava- nın sonunda bol nüfuslu, şen, mesud, bayındır Kemalist Türkiye vardır. a çok yardım edecektir. teniyor. Tamamiyle açık olarak söylis yeyim ki, bu husuta fikirlerde anlaş, mazlık vardır. Bazıları Milletler Cemi« yeti paktından her türlü zecri tedbir- lerin kaldırılmasından memnun olacakş lardır. Diğer bazıları ise askeri tedbir., leri otomatik bir hale getirmek isti- yorlar, Eğer biz şimdi ferdi görüşme- lerimizi başkalarına kabul ettirmeğe kal kışırsak nekahat devresinde bulunan Milletler Cemiyetini tamir kabul etmez bir şekilde parçalanmak tehlikesine maruz bırakırız. Bir hastaya tehlikeli iki ameliyettan birini tercih etmesini teklif ctmek zamanı değildir. Hastaya kuvvetlenmek çin zaman vermek daha iyidir. Slâhsızlanma meselesi Eden silâhsızlanma hakkında da şum ları söylemiştir : “— Eğer mebuslar silâhlanma prog' ramımızın dışarıdaki tesirlerini tetkik ederlerse görürler ki bu program he- men hemen bütün dünyada elverişli bir şekilde karşılanmıştır. Bunun sebebi ise gayet basittir. İngilterenin Millet- ler Cemiyeti paktı taahhütlerine aykırı hiç bir harbe girişmiyeceğini hariçte anlamayan hiç bir kimse yoktur. Bu silâhlanma zaruretine hepimiz esef e- delim. Bizim kanaatimiz ve bu kamara- da bulunan ve dünya sulhunun gerçek- leşeceğini ümid eden herkesin de kana ati şudur ki: Sulh kuvvetlerine yardım etmek için Büyük Britanya azami kud- rete sanib olmalıdır.,, Ve B. Eden, ugünkü silâhlanma programının hükümet tarafından dün. ya sulhuna yapılabilecek azami kardım olduğunu kati bir lisanla söyliyerek beyanatını bitirmiştir. Başbetke : Y—eni büdce (Başı 1. inci sayfada) rak öğrenmek, öğrenerek yapmak gerekti; den pek az zararla, ayağımızı sağ- lam toprağa bastık. Nazariyeler bize hiç bir zaman memleket ha- kikatlerini ve bilhassa hürriyet ve şerefimizi korumak esasını unut- tahmin olunabileceğin- turmamıştır. Buhran tazyiklerine göğüs geren, belki, bu tazyikleri Türkiye lehine kullanan bir fi- nans, bir ekonomi politikası kur- duk. Büdce denkliği ve söz tutma ananemiz, boğazlardan bu tarafa bir daha geçmiyeceği tahmin olu- nan emniyeti Ankaraya getirmiş- tir. Hükümet 1937 senesinde, bir defa daha, düşürücülere karşı pa- rayı müdafaa etmiştir. Düşürücü- leri gayrete getiren son misal, fransız frangı idi. 1937 büdcesi- nin Kamutaya verildiği gün Fran- sadan gelen haberler, enflasyon tecrübesi hakkında pek nikbin de- ğgildir: Fransa kadar finans işle- rinde müesseseleri ve halkı olgun bir memleket bu misali verirse, kalbine emniyet hissini yerleştir- mek için büdce denkleştirmek ka- dar zorluk çektiğimiz bizim halkı- mızın ve bu memleketin şartları i- çinde hükümetin böyle bir tecrü- beye yanaşmamış olmasının bir- kaç defa daha doğru olduğu ken- diliğinden anlaşılır. On dördüncü cumhuriyet büd- cesi dahi Türkiyenin umumi kal- kınması, kurulması ve gelişmesi, yani her şubede iş ve faaliyetler büdesei olarak Kamutaya geliyor. Falih Rıfkı ATAY —H İLÂN Bir sanat mektebi mezununa ihti- yaç vardır. Taliplerin kabiliyetine gö- re ücret verilecektir. Her gün Yüniş Mensucat fabrikasına müracaat edilme- si.

Bu sayıdan diğer sayfalar: