21 Mart 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 3

21 Mart 1937 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21:3:71937 İbdidat madde konferansı B ptidai madde meselesini tetkik Iedecek olan Milletler Cemiyeti on altı devlete mensub iştirakiyle komisyonu, iktısad mütehassıslarının Cenevrede toplandıktan sonra iki tâli komisyon teşkil ederek dağıldı. Bir hafta devam eden bu ilk temas, an- cak mevzuun çerçevesini çizmeğe in- hisar etmiştir. Malümdur ki bu iptidai madde ko- misyonu, ingiliz dış bakanı Sir Sa- muel Hoare tarafından 1935 senesi eylülünde yapılan teklif üzerine top- lanmıştır. İtalya ile Habeşistan ara- sındaki ihtilâfın en hararetli bir saf- hasında iken ve İtalya Habeşistan ü- zerindeki iddiasını nüfusunun çoğlu- ğuna ve sanayii için lâzım olan ham- madde tedarikinde maruz kaldığı zorluğa istinad ettirirken, ingiliz dış bakanı, hammadde meselesinin tetki- ki için bir milletlerarası komisyonu- nun içtimar fikrini ileri sürmüştü. Sonra hammadde ihtiyacına dayana- rak Almanya da sömürgelerinin iade- sini isteyince, Milletler Cemiyet umu- mi heyeti, 8 martta Cenevrede içtima eden komisyonu seçti. Fakat İtalya ile Almanya, sömürge meselesini, ba- sit bir hammadde tevzii meselesi te- lakki etmediklerinden komisyon me- saisine iştirak etmemişlerdir. Binaen- aleyh komisyonda İtalya ve Almanya mütehassısları bulunmamıştır. Fakat Milletler Cemiyetinde aza olmıyan Japonya ve Amerika mütehassıs gön- dermişlerdir. Komisyon, sözde bir mütehassıslar heyeti olarak içtima €edecek iken, her mütehassıs bu ham- madde meselesindeki milli noktai na- zarını müdafaa etmiştir. Ve mütehas- sısların çoğu da - denilebilir ki Ja- ponya ve Lehistandan başka hepsi- sömürge sahibi ve hammadde yetişti- için da- ren memleketlerden geldiği vanın yalnız bir tarafı müdafaa edil- miştir. Varılan netice şöyle hulâsa edilebilir: 1 — Sömürge meselesiyle ham- madde meselesi arasında bir münase- bet yoktur. Çünkü hammaddelerin çoğu sömürgelerden istihsal edilmi- yor. Amerika, Sovyetler, Avustural- ya ve Kanada gibi müstakil memle- ketlerde yetiştirilmektedir. Hiç bir memleket kendi sanayii için ihtiyacı olan hammaddelerin hepsini sömür- gelerinden istihsal etmiyor. 2 — Hammadde tedarikindeki zor- luk, bu maddelerin tevziinde herhan- gi aykırılıktan ileri gelmiyor. Ticaret üzerine konulan tahdidattan doğ- maktadır. Ve zorluk, satılacak ham- madde bulunmadığından ziyade sa- tın alınamamaktan çıkıyor. Hammad- de çok. Fakat Almanya satın alamı- yor. Çünkü parası yoktur. Para teda- rik edemiyor; çünkü kendisi mamul eşya ihraç edemiyor. Komisyon davayı böyle basitleş- tirdikten sonra bir takım tâli ko- misyonlar seçerek içtimalarını nisa- ine talik etmiştir. Arada tâ- toplanarak, hangi nm on b K memleketlerin ne gibi hammaddele- re ihtiyacı olduğunu, bu maddelerin nerede yetiştiğini ve bunları tedarik komisyonlar ne gi- araş- etmek için tediye şartlarında bi kolaylıklar yapılabileceğini tıracaktır. Komisyon müzakereleri, Almanya ve İtalyanın korktukları çığıra gir- miş bulunuyor. İki “aç devlet”, bu meseleyi, sömürzeye sahib olmak için bir sebeb olarak ileri s “rmüşlerdi. “Tok devletler” sömürge meselesini hammadde meselesinden ayırarak i- kinci meseleyi basit bir ticaret ve te- 'diye Mmeselesi şekline kalbediyor!ar. Demek istiyorlar ki: “İstediğiniz ham- madde ise onun tedariki için sömür- geye sahib olmak lâzım değildir. Si- ze hammadde satın almanın yolunu göstereceğiz”. Fakat bu yolu gördükten sonra Al- manya sömürge istemekten vaz geçe- ceğe benzemiyor. Esasen Cenevre ko- misyonunun meydana çıkaracağı ha- kikatleri, Almanya iktısadçıları, bu- gün de pekâlâ biliyorlar. Fakat umu- luyor ki, bilinen hakikatlerin Millet- ler Cemiyeti komisyonu tarafından teyidi, sömürge istiyen devletleri, bir silâhtan mahrum edecektir. İşte ham- madde komisyonu mesaisinin manası- nı anlamak için meseleye bu zaviye- den b>'cmak lâzımdır. - A, Ş, ESMER =—( DIŞHABERLER , İspanya'da asiler kaçıyorlar Hükümetçilerin bir taarruzu asileri bozguna ugrattı Valensiya, 20 (A.A.) — Hava ve deniz bakanlıkları ta. rafından çıkarılan bir tebl. yürüyüşlerine devam etmektedir, Cenub cephesinde, Pozablanco mıntakasında tayyarele- rimiz bilhassa alman ve italyanlardan mürekkeb olan bol ve en son sistem silâhlarla cihazlı olan düşman mevrilerini bombardıman etmiştir.” Hükümetin zaferi nasıl oldu? - Valensiya, 20 (A.A.) — Cumhuriyetçi orduya mensub olup geçen hafta Brihnega mıntakasında italyanların boz- gunluğu ile neticelenen harbı takib eden büyük rütbli bir “— Muvaffakıyetimizi en uygun bir anda başlıyan mukabil taarruzumuzun çok iyi hazırlanmış olmasına borçluyuz. Harb sahası üzerinde uç- bir hava subayı şunları söylemiştir : tum ve diyebilirim ki ilk defadır ki italyanlar, yanlarında dayanacakları alman veya ispanyol kıtaları olmaksı- zın hrb etmişlerdir. Ben de hasıl olan intira şudur ki, italyanlar habeş seferi kahramanlarını yalnız başlarına da ne- lere kadir olduklarını göstermek isti. yorlardı. Fakat hiç bir şey göstereme. diler. Bizimkiler kuvvetli bir taarruz karşısında onların kolayca bozguna uğ- ratılabileceklerini isbat ettiler. İtalyan kıtalarının bütün vasıtaları da italyan mamulâtından idi. Yalnız tayyareleri en son sistem alman Yunkerslerdi. Bunlar ağır yağlarla işliyen dizel mo- törlü bombardıman tayyareleri olup bir ton ağırlığında bombayı saatte üç yüz kilometre süratle nakledebilmek- tedir. Bu tayyarelerden şimdiye kadar ancak altı tane gördük. Fakat birini Pozablanko mıntakasında ikisini de Gu- adalajara cephesinde düşürdük. Diğer üçü de takib tayyarelerimiz tarafından ehemiyetli surette hasara uğratılmış- Yir.” Hükümet kuvvetleri şimalde ilerliyor Madrid, 20 (A.A.) — Havas ajansı- nın muhabirinden: Brihuega'nın hükü- met kuvvetleri tarafından alınması sıra- sında ele geçirilen bir âsi bayrağı, Mad- ride gönderilerek gazetecilere gösteril- miştir. Bu bayrağın bir tarafında kırmızı - sart - kırmızı renkler, diğer tarafında da mavi zemin üzerine italyanca ”Bru- ciamo non luciano,, ibaresi yazılıdır. Bu ibarenin manâsı şudur: ”Şevk ve gayretle yanıyoruz, fakat parlamıyoruz.,, General Miaja, gazetecileri kabul e- derek milislerin ileri hareketlerine de- vam ettiklerini ve âsilerin de şimal is- tikametinde kaçtıklarını bildirmiştir. Hükümet, Brihuega'nın zaptındar sonra ele geçirilen B. Musolini tarafın- dan çekilmiş bir telgrafım metnini ga- zetecilere vermiştir. Bu telgraf Guada- lajara mıntakasında çarp:şan italyan kı- talarına hitaben yazılmıştır. Telgrafın metni şudur: ”Pola gemisiyle Trablusgarba - git- mekte olduğum şu sırada Guadalajara- da vuku bulan büyük harb hakkında malümat aldım. Lejiyonerlerimizin düş- manın mukavemetini kıracaklarından eminim. Eneternasyonal kuvvetler, e- zilmelidir. Çünkü bu kuvvetlerin yenil- mesi bize askeri ve siyasi büyük bir mu- vaffakiyet kazandıracaktır. Lejiyoner- lerin cesurca hareketlerini yakından ta- kib ettiğimi kendilerine söyleyiniz.,, Bu telgraf 16 martta Brihuegada hususi bir yevmi emirle italyan kıtala- rına bildirilmiştir. Karışmazlık komitesinin, içinde bulunduğu zorluk Londra, 20 (A.A.) — Havas ajansı muhabirinin öğrendiğine göre, İspanya- nın Londra elçisi B. dö Azkarate, dün akşam B. Eden ile Valensiya hükümeti- nin cumartesi akşamı gönderdiği nota hakkında görüşmüştür. Bu nota ile İn- giltere'nin süratle karışmazlık komite- sinde İtalyanın İspanyadaki müdahale- sini bahis mevzuu etmesini istediği ha- tırlardadır. '(de deniyor ki: “Cumhuriyetçi tayyareler, bu sabah Guadalajara cephesinde keşif uçuşları yapmışlardır. Göymenler, yolların geriye giden larla dolu olduğunu görmüşlerdir. Bu da, italyan fırkala- rının ricatta devam ettiklenini göstermektedir. yetçi piyade kuvvetleri hiç bir zorluğa uğramaksızın ileri kamyon. Cumhuri- İspanyada mit- ralyöz ateşi bombardımanı neticesinde kal- bura dönen bir. bina Öte yandan Fransa'nın Sovyetler bir- liğinin bu teşebbüsüne yardım edeceği söylenmektedir. Karışmazlık komitesi mahfillerinde vaziyetin bu yeni gelişimi bazı kaygılar doğurmaktadır. Bu mahfiller, komitenin esasen iki güç mesele karşısında bulun- duğunu ehemiyetle kaydetmetkedirler. Bu meseleler şunlardır: 1. — Sovyet delegesinin yabancı memleketlerde bulunan ispanyol altın- larının tarafsızlaştırılması meselesini görüşmeden kaçınması. 2. — İspanyol altınları meselesi hal- ledilmedikçe gönüllülerin İspanyadan geri çağrılması meselesinin alman ve i- talyan delegeleri tatafından görüşülmek istenilmemesi.... B. Van Zeland halk cephesine karşı cephe alıyor Brüksel, 20 (A.A.) — B. van Ze- land, dün ağzına kadar dolu bir salon- da ilk seçim toplantısını yapmıştır. Başbakan komünizme karşı vaziye- tini izah ederek bu mesleğe karşı şid- detle muarız olduğunu söylemiş ve Bel- çikada bir halk cephesi kurulmasına da muhalif olduğunu ilâve etmiştir. Hatibin bu sözleri uzun karş:lanmıştır. alkışlarla B.Tataresko Praga gitti Bükreş, 20 (A.A.) — Başvekil B. Tataresko, yanında müdafaa müsteşa- rı general Glatz olduğu halde, bugün Praga hareket etmiştir. İyi haber alan mahfillerde sanıldığına göre B. Tata- reskonun Pragdaki konuşmaları esna. sında bilhassa Romanya , Çekoslovak- ya ve Romanya - Fransa münasebetle- rinin gelişmesi tetkik edilecektir, Son zamanlarda romen - politika mahfillerinde, Prag ile Bükreş ve Bükreş ile Paris arasında küçük an- tantla tamamiyle telif edilecek iki ta- raflı yeni anlaşmalar aktedilmesi ihti- mali ısrarla söylenmektedir. Irak ile Yemen arasnda anlaşma Kahirer 20 (A.A.) — Yemen imamı Yahya'nın nezdine gitmekte olan Irak heyeti buraya gelmiştir. Heyet, Irak ile İbnisuud arasında imzalanan dostluk ve ittifak anlaşmasına Yemenin de girme- sini temine çalışacaktır. Bu muahede bir arab ittifakr olup bir harb veya ihti- lâl vukuunda karşılıklı yardım taahhü- dünü ihtiva eylemektedir. Taç giyme töreninde Göring'in Londra'ya gelmesi istenmiyor Paris, 20 (A.A.) — Havas ajansının iyi bir kaynaktan öğrendiğine göre, İngiltere dış bakanlığı alman dış bakanlığı nezdinde gizli teşeb- büste bulunarak aşırı solcu partileririn General Göring'e karşı duyduk- ları düşmanlık dolayısiyle taçgiyme töreninde generalin, alman hükü- metini temsil etmemesini istemiştir. İşçi partisi şeflerinden bazılarının bu hususta dış bakanlığına evelce başvur- muş oldukları hatırlardadır. Bunların ileri sürdükleri deliller, hükümete ge- neral Göringin Londrada bulunması- nın tehlikeli olacağı kanaatini verdiği tahmin edlimektedir. İngiliz talebeleri. nin geçende elçi von Ribbentropa karşı yaptıkları düşmanca nümayişler belki al manlara son cenah partileri tarafından tahrik mahiyetinde görülebilecek hare-< ketlerden kaçınılmaları lâzım geleceği- ni göstermiştir. Sanıldığına göre ingiltere hükümeti almanyanın von Noyrat tarafından tem. sil edilmesini teklif edecektir. Führer, Bu teklifi kabul etmesse italyan hükümetinin B. Grandi hakkın-« da tatbik ettiği bir usule uyarak von Ribbentropa fevkalâde elçi adının verile mesi ihtimali uzak değildir. Genenal Göring Harb, hayat ve edebiyat Bugün İstanbul gazetelerinin çoğu makaleleri dış meselelere hasredilmiş ol- duğu için zikre değer bir şey yoktur. Cumhuriyette Peyami Safanın bir edebi makalesini kaydedelim. Muharrir, bizde harb edebiyatının pek az örnekleri mev- cud olduğunu, bunların da harbı hiç gör- memiş edibler tarafından masa başında çırpıştırılmış olduğunu söyliyerek, ede- biyatımızın hayata yabancı kalma'c der- dine işaret ediyor: “— Sayısını unuttum; Fransanın bü- yük harbte ölen edebiyatçıları ve mu- harrirleri yüzlercedir; yaralanan, sakat- lanan, fakat sağ kalanlar da büyük bir cemiyet teşkşil edecek kadar çokturlar. Bu cemiyet halâ vardır. Azası harbe gir- miş muharrirlerdir. Avrupada bir tek harb romanı göremezsiniz ki b zde ol- duğu gibi - tahmin ve tahayyül rıahsu- lü, ezbere, devşirme, içindeki senneler ve menkıbeler ondan bundan toplanmış, bir kahraman subayın hatıra defterlerin- den aparılmış, yaşanmamış ve doğru- dan doğruya müşahede 2dilmemiş olsun. Dubamel, Dorgelös, Barbusse, Remar« gue ve daha böyle, harb taraftarı veya aleyhtarı yüzlerce muharrir arasında cepheye gitmiyen bir tanesi yoktur ki ancak tüfek tutan bir elin kahramanlık edebiyatı yapmak için kalem tutmak hakkına sahib olabileceğini idrak etme- sin. Bizde bugünekadar yalnız harb ve edebiyat değil, bütün hayat ve edebiyat birbirinden ayrı şeylerdi. Muharrir ya« şamadığını yazmak hakkını kendisinde gören, bakışının zaviyeti yazı masasiyle duvar takvimi arasında dönüp dolaşır- ken tasarlayabildiği vakaları habire ya- zıp çizen, muvaffakiyet sandığı şey isti- are ve teşbih bulmaktan ibaret kalan; tecrübesiz ve hatırasız bir hayal ada- miydı. İşi gücü, hayatı ve realiteyi mü- şahede etmek değil, tembel ve boş zaman- larını dolduran bir edebi istimna içinde ; hayal meyal tahmin etmekten başka bir | sey olmadı. Ancak inkilâbtan sonra ede- biyatımızın miskin bir romatizmadan çı- karak hayatla mesud bir buluşmaya doğru gittiğini gö O zamana kadar bir Kârb-edebiyatır—— —— mız olmadığı gibi - türk muhayyilesinin hayal ve mazmun yolundaki büyük mu- vaffakiyetleri inkâr edilmemek şartiyle « enikonu bir sulh edebiyatımız da yoktu. Türk edebiyatı harbten de, sulhten de ayrı yaşadı; çünkü hayattan uzakta, bilmem, kahramanların kılıcını takmıya çalıştığı arşı âlânın hangi -tabakasında idi. Toprağa ineli bir kaç sene var. Onun için, yeni bir âlem içinde imiş gibi şaş- kın görünüyor.” Amalia Erhartın tayyaresi bir kazaya uğradı Honolulu, 20 (A.A.) — Dünya et- rafındaki uçuşuna devam etmek üzere hareket ederken, Bayan Amalia Er- hartın tayyaresi yere düşmüş ve derhal ateş almaya başlamıştır. Erhart yaralı değildir. Tayyare, hareketten sonra, 300 metre kadar gitmiş, sağa sola doğ- ru inhinalara başlamış ve nihayet ka- nad tarafına doğru eğilerek yan düş- müştür. Eahart ile birlikte bulunan iki arka- daşına da bir şey olmamıştır. Eahart, tayyaresinde sendelemeye başlar başlamaz alumaji derhal kesmiş olmalı ki, alevler birGenbire kesilmiş- tir. Tayyarenin iki pervanesi ile teker- lekleri zedelenmiştir. Tamir ameliyesi en az on beş gün sürecektir. İtalyan — filosu manevraları Trablus, 20 (A.A.) — B. Musolini- nin Gaete ve Tobruka seyahati esna- sında deniz manevralarının birinci kıs- mını yapan iki filo, dönüşte çok daha mühim manevralar yapacaktır. Bu ma- nevralara, on bin tonilatoluk yedi kru- vazör, beş bin ve yedi bin tonilatoluk altı kruvozör, iki torpido muhribi fi- lotillası, üç tayyare filosu ve bir çok denizaltı gemisi iştirak edecetkir. B. Musolini, gidişde olduğu gibi, dö- nüşte de Pola gemisine binecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: