Ulus 7 Ağustos 1937 sayfa 4 | Gaste Arşivi

7 Ağustos 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 ULUS idi K Ta Si < CP F 7-8-193 Uzak şarkta Japonya ile Sovyetler arasında bir ihtilâf çıkarsa .. Sovyet Rusya'nın ve Japonya ile Çin arasında pat- Jak veren ihtilâf hiç şüphseiz Mi- kado ardularının Mançurideki za- ferinden — sonra kâh gizli, kâh a- çık surette devam eden mücadele « nin bir safhasıdır. Bununla beraber, » Amur nehrindeki adalarda cereyan e- den rus - japon ihtilâfından sonra - bu eski dramın yeni perdesi, bir bardak suyu taşıracak bir damla vazifesini gö « rebilecek vaziyettedir. HKR Japonlar, Mançukoyu kolaylıkla a- lıp orada bir hükümet teşkil ettikten Kore ve Kvantung topraklarını ele ge- çirdikten sonra, bir genişleme arzusu beslemeğe başladılar. Tokyo hükümeti bunu, dolup taşan ahalisine ve umumi- leşen Taylorizim sayesinde genişleyen is- tihsalâtına bir mahreç bulmak zarure- tiyle tefsir ediyordu. “Asya asyalıla. rındır” fikri “japon hükümranlığı al- tında” manasına alınmağa başladı. San- ki, bir asyalı olmaktan ziyade bir okya- nuslu olan japonların menfaati Asya- nın öbür kısmındaki ahalinin menfaat- lerine uyuyormuş gibi. Kikel Felâket şuradadır. Bu hakimiyet poli- tikası, bazı nikbinlerin hasretmek iste- dikleri çerçeveyi aşan bir takım akis- ler doğurabilecek kabiliyettedir. Doğan güneş memleketi, bilhassa madeni servetleri sayesinde tamar celb eden şimali Çine yürüyüşü esnasında, Sovyet Rusyanın muhalefetiyle karşı- laşmakta gecikmiyecektir. Çünkü bu- günbilküvve Mogolistanda nüfuz sahibi olan sovyet Rusya, hiç olmazsa ekono- mik bakımdan japonların üstünde emel besledikleri eyaletlerde bu nüfuzun kırılmasına razı olmıyacaktır. Bundan başka japonların istedikleri sade bu değildir. Sibirya topraklarında hiç olmazsa Amura ve Sakalin adası- nın garb sahillerine kadar hükümrani- yetinin — yayılmasını — istemek Japon- yanın hoşuna gitmiyen bir hareket de- ğildir. Sakalin adalarımım garbinde ge- niş petrol madenleri vardır. Halbuki kendi elinde bulunan şark sahilleri bundan mahrumdur. Bu ekonomik faydalardan başka, böyle bir hareket, Japonyayı, Vladivos- tok'un Sovyetlerin elinde bulunmasiyle tevlid edebileceği mütemadi tehlikeden kurtaarcak, ve bu denizlerde ona tam hakimiyet temin edecektir. Fakat Rusya, burada Japonyayı is - tediği gibi harekette serbest bırakmıya- caktır. vit Daimi tehlikeyi menfaat ihtilâfınım perestij ihtilâfında aramalıdır. Bu teh- likeyi beklenilmiyen bir hâdise derhal maddileştirebilir. Vaziyet bu şekilde ol- Japonya'nın kuvvetleri İki bahriye ara- sındaki nisbetsiz . Hik şu bakımdan da nazarı dikkati cel- beder: Sovyet rus- yanın — filosundan mühim bir kısmı Baltık denizinde ve bir parçası da Ka - radenizdedir. — Bir ihtilâf çıktığı tak - dirde kutub deni - inden bir geçid bulmak, ve Baltıktan La tribün de Nasiyon da Lusiyen Loren yazıyor duktan sonra şimdi iki tarafın kuvvet- lerini tetkik edelim: Bahri sahada, sov- yet Rusya ile japon donanması arasın- da tam müşterek bir mikyas yoktur. Japonya, 9 saffı harb gemisi çıkara- bilir. Bunların mecmu tonajı 272.000 dir. Bunlardan 6 sı zırhlıdır. Bunlar 12.355 lik, ve iki 8.406 lık silâhlarla mü- cehhezdir. Diğer üçü harb kruvazörü- dür. 8.355 lik silâhları vardır. Bunlardan sonra 5 tayyare gemisi gelir. Bunun mecmu tonajı 79.000 ton- dur. 12 modern kruvazör vardır. Bunlar , 33 mil süratindedir. 18 tane 'daha eski kruvazör vardır. Bunların süratleri bi- raz daha azdır. Bunlardan başka 75 mo- daren torpido ve 25 eski gemi vardır. Bu gemilerin mecmu tonajı ise 340.000 tondur. Japonyanın deniz altı gemisi 53 ta- nedir. Mecmu tonajı 70.000 dir. Diğer taraftan iki tayyare gemisi ve 16 hafif torpido ve 7 denizaltı gemisi daha inşa edilmektedir. Bunların tona jz da 75.000 dir. Bu suretle japon filosu 825 bin tona baliğ olmaktadır. Dünyada üçüncü gelen bu bahri kuvvete mukabil sovyet Rusyanın va- ziyetine gelince o da şudur: 26.000 tonluk ve süratleri 23 mil o- lan dört zırhlı; 7000 - 8000 tonluk yedi kruvazör, 12 tanesi son zamanlarda inşa edi- len 35 torpido. 15 i modern olan 35 denizaltı gemi- si. Fakat bu nokta üzerinde resmi su- rette verilen malümat haricinde başka rakam zikretmek imkânsızdır. Salâhi- yettar mahfillerde söylendiğine göre, sovyet Rusyanın bu kuvvet hakkında mütevazi gözükmesine rağmen deniz- altr gemilerinin yüz kadar olduğu tah- min edilmektedir. Nihayet, yeni inşaat programına gö- re, 2 saffı harb gemisi, 7 kruvazör ve 50 kadar denizaltı gemisi yapılmaktadır. Beyaz denize bir kanal açmak gibi ça - lışmal ğ bunl uzak şark denizlerine nakli oldukça zor olacaktır. Binaenaleyh deniz üzerindeki vazi- yet Japonyanın lehindedir. değik Fakat hava harbı bakımından mese- le hiç de öyle değildir. Sovyet rusya- nın daha şimdiden, hava inşaati bakı- mından yaptığı çalışmalar, müttefiki- mizi yakında hava kuvvetlerinin birin- ci safrna çıkaracaktır. Sovyet Rusya- nın hava filosunun 6.000 parçadan mü- rekkeb olduğunu söylemek hiç bir za- man mübalagalr sayılmaz. Bunun 1000 tanesi bombardıman tayyaresidir. Bu kemmiyete, keyfiyeti de ilâve etmek lâzımdır. Çünkü İspanyada ce- reyan eden harb esnasında bu isbat e- dilmiştir: İster avcı, ister bombardr man tayyaresi olsun, rus - tayyareleri, kendilerine rakib olarak çıkarılan bü- tün tayyarelerin fevkindedir. Mürettebatına gelince, bunlar da dünyanm en mükemmel tayyare filola- rındaki mürettebattan kuvvetlidir. Bu mühim silâhın karşısında Japonyanın ancak 1000 kadar tayyaresi vardır. Bu- nun 800 zü de deniz tayyaresidir ve beş tayyare gemisi bunların kuvvetli üssül- harekeleridir. Bu tayyare kuvvetlerinin kıymeti oldukça azdır. Çünkü bunlar eski mo- dellerdir. Diğer mühim bir nokta da şu- duür: Japonlar mükemmel denizci ol- malarına rağmen vasatın dununda hava pilotudurlar. Zaten bu sahada - bun- dan bir kaç hafta evel Tokyodan kal- kıp, Burje'ye ve sonra Croydon'a giden ”allâh ruzgârı,, gibi nadir hâdiseler is- tisna edilirse - hiç temayüz etmemiş - lerdir. ttit Ama denilebilir ki, rusların bu a- dedce tefevvuku, bahriyesinde olduğu gibi bir çok tayyarelerinin Avrupa kı. tasında bulunması dolayısiyle azalmak- tadır. Fakat Sovyet rusya da hava fi lolarının bir yerden bir yere nakledil. mesi azami sürat ve emniyetle yapıl- maktadır. Çünkü bunun için hususi ter- tibat alınmıştır. Her türlü ahvale karşılık olmak ü. zere sovyet hükümeti pasifik okyanusu sahilinde harbe hazır 1000 tayyare bu- lundurmaktadır. Eğer Vladivostok'un 'Tokyoya 1.150 kilometre mesafede bu- lunduğu nazarı dikkate alınacak olur. sa, böyle bir hava filosunun japon ada- Ipeklilerin kalitesini korumak için Asgari evsaf tesbiteden bir nizamname çıkarıldı Sanayi Umum Müdürlüğünde 1 — Harcrmalem ipekli mamülâtı. mızdan olan Bursa krepdöşini, krepdö. şin, krepbirman, krepdamur, krepjor. jet, krep ken ve krep nevile- rinin bütün dünyaca tanınmış olan ev- safı muhtelif — sebeblerle ve bilhassa maliyeti ucuzlatmak gayesiyle fena ve karışık iplik kullanmak, kumaş enleri. ni düşürmek, çözgü ve atkı ipliklerini azaltmak neticesinde bozulmuştu. 2 — Piyasada alelfüimum yerli ma. mülât ipekli kumaşlar namr altında mağşuş kumaş satılryor ve halk muta. zarrır oluyordu. İpekli sanayiimizi te- denniye doğru götüren bu halin önüne geçmek üÜzere yukarıda yazılan ipekli mamülâtm asgari evsafı tayin ve yüz- de yüz halis ipekten kumaşları sunt ve karışık ipekten tefrik etmek üzere hazırlanan nizamname Devlet Şüra. sından geçmiş ve Heyeti Vekile kara- rına iktiran etmiş bulunmaktadır. Bu nizamname ile bir taraftan ne. vileri yukarıda yazılı kumaşların asga- rt evsafı tesbit edilerek kalite bozuk. luğunun önüne geçilmiş bulunmakta- dır. Diğer taraftan ipekli namı altında ıt şlar üçe ayrılarak yüzede yüz tabii ipekten olanlara “ipek,, yüzde yüz suni ipekten olanlara “suni ipek, ve karışık olanlara “karışık ipek,, iba- resinin kumaş kenarlarına açık bir sü. rette damgalanması mecburi kılımarak halkın alacağı eşyanın mahiyetini ko- laylıkla tayin edebilmesi temin edil- Bundan başka ile ipek- li kumaş imâl eden müesseselerin fir- ma ve rumuzlarının kumaşlara vazedil. mesi mükellefiyeti de — konulmuştur. Bununla da malın hangi fabrikadan çıktığının tesbiti imkânı elde edilmiş bulunmaktadır. Nihayet nizamname tesbit edilen vasıflara göre memleket dahilinde imâl edilecek kumaşları halen mevcud mem- lekette imâl edilmiş stoklardan ayır- mak için bu stokların üç ay zarfında ticaret odaları veya bulunmıyan yer- lerde belediyeler tarafından kurşunla damgalanmasını emretmektedir. Bu kurşun damga müşteriye satın aldığı malın nizamnamenin neşrinden evvel imâl edildiğini göstererek kumaşın mahiyetinin meçhul olduğunu anlata- caktır. (A.A ) ları için ne büyük bir tehlike olduğu kolayca anlaşılır. Çünkü bunlardan bir çokları bombardıman tayyaresidir ve hiç yere İ den 3000 kil re uça- bilirler. Süratleri 1400 kilo bomba ta- şıdıkları halde saatte 272 kilometredir. Japonlar l iyeti çok iyi ş lar, ve bir hava müdafaası kurmak için yarım milyar yenlik tahsisat kabul et- mişlerdir. Buna mukbail şunu da kay- detmek lâzımdır ki, Sibiryadaki en- düstriyel merkezler çok uzaktadır. O- nun için Japonyadan ve hattâ Mançu- riden gelen tayyare tehlikesinden aza- dedir. Bu bakımdan da rusların tefev- vuku vardır. Hai Kara kuvvetlerine gelince: Mikado ordusu, 16 fırkadan ve dört ağır topçu livasından mürekkebtir. Sulh zamanında ordu mevcudu 300.000 kişidir. Harb zamanında bu mikdar 5 milyona çıkabilir ve bunun üçte ikisi harb hattına sevkolunabilir. Bu ordu gayet iyi bir surette techiz edilmşitir. Ve motorlu kuvvetlere dayanmaktadır. Fakat ordunun motörleştirilmesi henüz tamamiyle yapılmış değildir. Bu maddi unsura, japon askerinin dünyanın en iyi harber askerlerinden biri olduğunu ilâveyi de unutmamalı- dir. Hdi Sovyet Rusyanm kuvvetleri de mu- dır. Ordü du sulh da 1.600.000 kişidir. Harb zamanında, 36 milyon seferber edebilir. Bunun 10 milyonu talim terbiye görmüş, techiz edilmiş askerdir. Sovyet Rusya ordusunun motörleş- tirilmesi çok ilerlemiştir. İspanyadaki kanlı tecrübe bunu isbat etmiştir: Hü- kümetçilere gönderilen tanklar, Alman- ya ve İtalya tarafından gönderilenler- Yüzme ve atlama müsabakaları Su sporları ajanlığından: 8 ağustos pazar günü yapılacak yüz- me ve atlama müsabakaları programı şudur : 1 — 100 metre Serbest 2 — 100 metre Sırtüstü 3 — 50 metre serbest (Bayanlara) 4 — 200 metre kurbağalama 5 — 800 metre serbest 6 — Atlamalar : A) Kırlangıç B) Öne toplu balrklama C) Geriye balıklama 7 — Türk bayrak yarışı: 100 sırtüstü x 200 kurbağalama x100 serbest. Hakemler: Sabri Mengül, Ali İleri, Yekta, Şinasi, Ziya. : den daha az süratli olmasına rağmen çok daha iyi muhafazalı ve daha iyi mücehhezdir. Fakat eğer uzak şarkta bir ihtilâf çıkarsa sovyet Rusyanın karşılaşacaği büyük zorluk, orduların oraya nakli bunların iaşesidir. İşte sovyetler buna karşı koymak i- çin Siberya şimendüferinden ayrı ola- rak, daha şimalde stratejik bir hat da- ha yapmışlardır. Bundan başka, Bay- kal gölünden Vladivostok'a kadar olan Burada general Blücher'in 450,000 as- keri her türlü ihtimale karşı her gün vtalim görmektedir. Nihayet Çin asker- lerinin alacakları vaziyet de kara har- bında mühim bir rol oynayacaktır. Bun- lar ne kadar fena techiz edilmiş ve si- I;hlanmış olurlarsa olsunlar, japonların hareketlerini mühim miktarda işgâl e- debilirler. Tefrikaz No 02 TEEAN ARK CK VAA K TARRERLT MA ST EPGRRTRAT TELERELERAREAN Ö hakkındaki kanaati bir kat daha kuvvetlen- rünmediğini söylüyordu. dirmekten başka bir şeye yaramıyordu. Dro- Şimdi Adri ana onun yanma gelmiş ve 0- — İhtimal ki karısı olan sizden başka bir kadına gönül verdiği için bu hale gel- Şekspirden Hikâyeler Yazanlar: Mary ve Charles Lamb Çeviren: — Nurettin ARTAM Yanlışlar komedisi Adriana, kocası kendisini kapının dışarı- sında bıraktığı için çıkışınca, yemek yerler- ken onun kendisinin kocası olmadığına, bun- dan önce asla Efesde bulunmadığına dair söylediği sözleri de hatırlayarak bu kadının söylediği sözün doğru olduğuna inanmıştı. Antifolus hiç şüphesiz delirmişti. Bun- dan dolayı istediği parayı verip gardiyanı savdıktan sonra bütün uşaklarını çağırıp kocasını sım sıkı bağlattı; sonra zavallıyı karanlık bir odaya kapatarak bu deliliği te- davi edecek bir doktor çağırttı. Bütün bu müddet içinde zavallı Antifo- lus kardeşine eli elifine benzemek yüzün- den başına gelen bütün bu hallere isyan ve bütün bu ithamları red ediyordu. Fakat bü- tün bu öfkeler, hiddetler zavallının deliliği mio da ayni hikâyeleri teyid ettiği için o- nun için de çıldırdığına hükmedilmiş, o da bağlanmıştı. Adriana, kocasımı böyle bir odaya tecrid ettikten biraz sonra gelen bir uşak, Antifo- hus'un bağlarımı çözüp kaçmış olduğunu ha- ber verdi: Çünkü kendisi, o uşağı Dromio ile birlikte ilerideki sokakta yürüyüp gidiyor- lardı. Bunu duyan Adriana, yanma bir kaç kişi alarak, kocasını yeniden zabtedip bağ- layabilmek için sokağa fırladı. Kız karde- şi de beraberinde idi. Söylenen sokağa var- dıkları zaman bir mabedin cümle kapısınm önünde Antifolus ile Dromio'yu gördüler ve aradaki fazla benzerlikten bunu kendi Antifolus'ları sandılar. Siraküze'li Antifolus, bu benzerlik yü- zünden başına gelenlerin halâ şaşkınlığı al- tında idi. Kuyumcunun vermiş olduğu kös- tek boynunna idi. Halbuki kuyumcu da bu- nu almamış olduğunu söylediği ve parayı vermediği için ona çıkışmıştı. Antifolus da o sabah kuyumcunun doğrudan doğruya bu kösteği kendisine verdiğini, bir daha da gö- na “muhafızlarının elinden kaçmış deli ko- cam” diye hitab etmişti. Beraberinde getir- miş olduğu adamlar tam Antifolus'u ve Dromio'yu yakalayıp bağlamak üzere idiler ki onlar mabede kaçtılar ve rahibeden'ken- lar. . Bunun üzerine rahibe, meseleyi tahkik et- mek için dışarıya çıktı. Bu kadm, ağır başlı, hürmet telkin eder, hükümlerinde acele et- mez, gördüğüni iyi görüp anlar akıllı bir kadındı. —— Onun için kendisine sığınmış olan iki a- damı öyle kolay kolay bırakacağa benzemi- yordu. Rahibe, kocasının delirdiğini anla- îink'kadm sıkıdan sıkıya sorguya çekip de- - — Kocanızın birdenbire böyle aklını oy- natmasının sebebi nedir? Varını yoğunu de- nizde mi kaybetti? Yoksa yakın dostların- dan birisinin ölümü zihnine mi dokundu? Adriana verdiği cevabta bu kabilden hiç tâi_rkşey olmadığını söylüyorlu. Rahibe de- i ki: Adriana, bir müddettenberi, kocası ev- den sık sık kaybolduğu için böyle bir şeye ihtimal verdiğini söyledi. Halbuki adamca- ğızı bu suretle sık sık evden uzaklaştıran başka bir kadına olan sevgisi değil, karısı- nın dayanılmaz kıskançlıkları idi. Rahibe Adriana'nın tavırlarından bunu sezip şüp- helenerek: — Siz bunu önlemeli idiniz, dedi. Adriana: — Ne diyorsununz, dedi, yaptım. Rahibe: g — Belki de kâfi derecede yapmamışsı- nızdır. Dedi. Adriana rahibeyi ikna etmek için: — Aman efendim, bütün konuşmaları- mızın mevzuunu bu teşkil ediyordu, dedi, yatakta bile bu lakırdıyı söylemek için onu uyutmazdım. Yemekte bu lafı etmeden ker- disine yemek yedirmezdim. Baş başa kal- dığımız zaman, başka hiç bir şey konuşmaz” dık. Kalabalık içinde bulunduğumuz zamanl (Sonu var) L ğ FÇ

Bu sayıdan diğer sayfalar: