14-1-193 —ti Yeni ziraat müsteşarı ( Başı 1 inci sayiaaa ) lâl Aybar, yarın Ankara'ya gelerek ye- ni vazifesine başlıyacaktır. Celâl Aybar İstanbul hukuk fakül- tesini bitirdikten sonra Belçika'da UKRANYA DÂVASI Büyük harpten önce Almanya Ukranya'yı ele geçirmek istiyordu ( Başı 1 inci sayfada ) nin ispanyol meselesini hemen hiç münakaşa etmediğini söylemektedir- ler. Musolini askeri vaziyetin yakın - da halledileceğini ve italyan kıtaları- nın Franko'nun zaferinden sonra geri çağrılacağını söylemekle iktifa etmiş- tir. Roma resmi tebliği Görüşmeler açık fikir H];'_tler'ı'ı:ı Berlin'ığe_kı' sösleri PS lyöy ee ; 2 İ oI f öT Lı?:ieas — tahsilini — yapmış — kısa a bıiîe:- cihetten salâhiyetli maıhî'i;- teatl Sİ ıı e n etıceıendı t' a devıetıe rı nı n ir müddet —hâkimlik ve milli Roma görüş pılırken bir yandan da Hitler'in yılba- şı dolayısiyle Berlin'de sefirler heye- tini kabul ederek sulhun muhafaza e - dileceğinden ümitvar olduğunu be- yan ettiğini ehemiyetle kaydetmek- tedirler. Aynı mahfiller Almanya'nın şimdiki veya ilerideki diplomatik teşebbüsünü takviye etmiyecek o- lan bir askeri harekette bulunmr- yacağını söylemektedirler. Hâlâ kati malümat yok hükümetin teessüsünü mütcakip ku- rulan ilk Ticaret Vekâletinde dahili ticaret müdürlüğü vazifesini yapmış ve bir müddet sonra memleketimizde istatistik dairesini teşkile memur edi- len profesör Jakar'in gösterdiği lü- zum üzerine kendisine muavin olarak verilmiştir. Fransızca ve ingilizce li- sanlarına bihakkin vakıf olan ve Ja- kar'ın hareketinden sonra da sistemli olgun çalışmalariyle Türkiye istatis- tik dairesini bugünkü mükemmel, mo- dern ve makineleşmiş seviyeye yük« Roma, 13 a.a. — İtalyan - İngiliz görüşmeleri hakkında bu gece bu - rada aşağıdaki tebliğ neşredilmiştir : Son günler zarfında Duçe ve B. Çemberleyn arasında iki memleket hîırıcıyc nazırları BB. Ciano ve Halifaks'ın iştirâkiyle, vukua gelen gö- rüşmeler esnasında, hali hazırın en mühim meseleleri ve iki imparator - !u.k münasebetleri tetkik edilmiştir. Görüşmeler, büyük bir samimiyet ı?ınde cereyan eylemiş ve geniş ve açık bir fikir teatisi ile neticelenmiş - tir. İki memleket arasında mevcut münasebetleri 16 nisan paktının dostluk zihniyeti dahilinde inkişaf ettirmek niyeti bir kere daha teyit o- lunmuştur. Bu paktta mevzuu bahis hususi anlaşmanın mümkün ol- duğu kadar çabuk bir surette aktedilmesi de kararlaştırılmıştır. harbi kazanmaları bu plâna nihayet verdi Noye Zürher Saytung'dan H SERT p Roma, 13 a.a. — İngiliz ve italyan nazırları arasında yapılan müzakere - ler hakkında bugün akşam üzerine ka- dar kati malümat almak mümkün ola- mamıştır. Roma'daki fransız mahfilleri, vakıa fransız tezinin zaferinden ve ingiliz nazırlarının Paris'ten geçerken içtik- leri — dostluk çayından — bahsedi- yorlar. Ancak bütün bu iddiaların Fransa'ya müsait bir haleti ruhiye ya- ratmak için olduğuna şüphe edilemez. Hususiyle ki, bu düşünceler olsa olsa nihayet ingiliz nazırlarının hattı ha-- reketine taallük edebilir ve İtalya'nın meşru ve mutalebatı üzerinde hiç bir veçhile müessir olamaz. Her ne de olsa ciddi mahafilde te - Cenevre mefhumlarına değil, hakikat - lere istinat eylemelidir. Bu sulh kuru- cu bir eser olmalıdır.” Zecri tedbirler devresi kapandı Gazetta del Popolo da şöyle yazı - yor: “İngiliz nazırlarının Roma'ya yap- tıkları ziyaretin hedefi meşum zecri tedbirler devresinin bütün izlerini sil- mektir. Kehanette bulunmaksızın şirrF diden söylenebilir ki, ingiliz - italyan barüz ettirildiğine göre, müzakerele - rin neticesi hakkında henüz kati bir hüküm vermeğe imkân yoktur. Papa'yı ziyaret Roma, 13 aa. — İngiltere hariciye nazırı Lord Halifaks, bu sabah saat 10 da İngiltere büyük elçiliğinde Ame- rika'nın Roma elçisini kabul ederek kendisiyle yarım saat kadar görüşmüş- tür. Bu mülâkatta İngiltere büyük el- çisi de hazır bulunmuştur. f Öğleye doğru Çemberleyn ve Hali- faks, Vatikan'a giderek Papa tarafın- batı bu mülâkatlardan daha zi- yade kuvetlenmiş olarak çıkacaktır. Öyle ki, ileride daha feyizli ve ahenk- li bir teşriki mesai beklenebilir. Sene- lerdenberi mevcut muahedelerin tadi - li siyasetini takip eden İtalya, bütün meselelerin sulh yolu ile halline çalış- mıştır. Tecrübe göstermiştir ki, sulh hedel lığındı ortaya çıkan ve umumi vaziyetteki değişiklik- ler üzerine müstacel bir mahiyet alan bütün leleri harp yap hal - inin hak Görüşmeler esnasında, İtalya ve Büyük Britanya'nın müessir suret - te sulhun idamesini istihdaf eyliyen ve iki hükümetin gayretlerini ken - disi üzerinde cemetmiş ve cemetmekte bulunmuş olan politikaya devam âzmi bir kere daha müşahede edilmiştir. akşam İngiltere büyük elçiliğinde BB. Musolini ve Ciano şereflerine verilen bir ziyafetle neticelenmiştir. Ziyafeti parlak bir kabul resmi takip etmiş ve kabul resmine Kordiplomatik de işti - rak eylemiştir. Almanlara göre vaziyet Berlin, 13 a.a. — Gazeteler, ingiliz italyan görüşmeleri hakkında çok tem- kinli yazmakta ve Roma muhabirleri- nin telgrafları bazı, hayal sukütlarına tercüman olur gibi bulunmaktadır. Börsen Zeitung'a göre, görüşmeler neticesinde ingili zve italyan noktai nazarları arasında karşılıklı bir anla - yış vücut bulmuş, fakat mesele Paris ile Roma arasında bir ingiliz tavassu - tu gibi pratik neticeler şimdilik elde edilememiştir. Berliner Tageblatt'a göre, görüş - meler çok dostane bir zihniyetle ya - pılmış, fakat hususi talepler ileri sü - rül İi letmek pekâlâ mümkündür.” dan kabul edilmişler ve öğle yemeğini İngiltere'nin Papalık nezdindeki elçi- liğinde yemişlerdir Kardinal Pacelli, Papa namına bu ziyareti İngiltere büyük elçiliğinde ingiliz nazırlarına iade etmiştir. Roma, 13 a.a., — opew—*vışıw suvareden sonra, B Ciano Ekselsiyor etelinde BB. Çemberleyn ve Halifaks şerefine 130 kişilik bir supe vermiştir. Roma, 13 a.a, — Çemberleyn bugün Mısır ve İrak'ın Roma elçilerini kabul ederek kendileriyle uzun müddet gö- “Roma, 13 aa. — Hariciye nazırı Kont Ciano bu sabah Almanya'nın Ro- ma büyük elçisini kabul ederek ingiliz nazırlariyle yapılan konuşmalar hak- kında izahat vermiştir. İngiliz gazetelerinin tefsirleri Londra, 13 aa. — Tayms gazetesi - nin Roma muhabiri yazıyor: Derpiş edilen çerçeve dahilinde in- Görüşmelerin havası Londra, 13 a.a. — Havas muhabiri- nin bu akşam iyi haber alan salâhi- yetli ingiliz mahafilinden topladığı malümat şu suretle hulâsa edilebilir: Roma'daki İngiliz - İtalyan görüş- laştırabilecek bir hava yaratmıştır. İngiliz nazırlarının bu ana kadar İtalyan devlet adamlariyle şahsi te- maslarda bulunmamış olduklarını te- barüz ettiren bu mahfiller, görüşme- lerin hiç bir müsbet neticeye varma- dığını ve umumi bir fikir teatisine inhisar ettiği hakkındaki gazete ha- berlerini teyit eder gözükmektedir. Filhakika, hiç bir meseleye sureti hususiyede temas edilmemiştir. Nite- kim, meselâ, Fransa'ya karşı olan İ- talyan taleplerinin görüşülmesinde Cibuti'nin ismi bile geçmemiştir. Esasen Fransa hakkındaki İtalyan ta- lepleri, İtalyan nazırları tarafından anlatılırken, İngiliz nazırları yalnız giliz - italyan müzakerıl.eri, h?r ikı hükümetin memnuniyetini mucip bir tarzda nihayetlenmiştir. Bu mülâkat - tan heyecanlı neticeler bekliyenler bit- tabi sukutu hayale uğramışlardır. Da- ha bidayette bu mülâkatın munh:ıf- ran malümat alma mahiyetinde olacağı kararlaştırılmıştı. Her iki taraf Akde- niz meselelerine ait vaziyetlerini ga - yet açıkça bildirmiştir. Her iki taraf diğerinin noktai tamamiyle anlamıştır. Bu mülâkatın asıl ehemi - yeti Musolini'nin bütün kuvetiyle u - müumi sulhu korumıya çalışacağına da- ir verdiği teminatta mündemiçtir. Av - rupa'nın umumi vaziyeti hakkında ya- pılan tetkikin İspanya'ya ve İtalya'nın Fransa'dan olan isteklerine de - teşmil edilmiş olduğuna şüphe edilemez. Mülâkat umumi vaziyeti değiştirmedi Deyli Telegraf, aynı mütaleada bu- Junmakta ve bu mülâkatın uümümi va- ziyeti değiştirmediği kanaatini izhar etmektedir. Bu gazete, büyük devletlerin silâh larını bir nisbet dairesinde azaltmala- ri hususunda ısrar eylemiş olduğunu haber veriyor. Niyüz Kronik! gazetesi ise, Roma mülâkatlarının katiyen menfi bir ne'tı- ce verdiğini ve esasen böyle bir neti - ceve Londra'nın intizar ettiğini yazı - yor. İtalyan gazetelerine göre “umumi sulh adalete Roma, 13 a.a. — Messagero gazete- si, italyan - ingiliz müzakerelerinden bahsederek diyor ki: *“Roma'da yapılmakta olan müzake- relerin umum? sulh yolunda yeni bir ileri adım teşkil etmesi hususunda in - gilizler tarafından yapılan temenniye herkes iştirâk eder. Ancak bu sulh a - dalete istinat etmelidir. Binaenaleyh dinlemek ve bu lelerin İtalya ve Fransa'yı alâkadar ettiğini İngiltere- nin ise karışmıya hakkır olmadığını bildirmekle iktifa eylemişlerdir. İspanya meselesi hakkında da, bir- çok defa teyit edilmiş bulunan İngi- liz noktai nazarr değişmemiş olduğu için ingiliz nazırları bu meselede de Franko'ya muhariplik hakkı verilme- si bahsindeki italyan beyanatını da- ha ziyade dinlemişlerdir. ş Mülteciler meselesine de umumi surette temas edilmiş ve İtalyanlar yahudi meselesinin her şeyden evel alâkadar devletlerin bir dahili mese- lesi olduğunu kaydetmişlerdir. — Netice olarak, ingiliz mahafili şu ciheti tebarüz ettirmektedir: Görüş— melerin neticesi, ziyaretten evel bir rüzname yapmaktan kaçınmak hak- kındaki kararı haklı çıkarmıştır. Lord Halifaks, yarın akşam Cenev- re'ye geldiği zaman görüşmelerin ne- ticesinden Bay Boönne'yi haberdar e- decektir. Esasen Kont Ciano'ya son görüşmesini yaptıktan sonra bu neti- celerin Roma'daki fransız büyük el- çisine ve aynı zamanda Amerika Bir- latmıştır. Musolini kayak sporu yapıyor Roma, 13 a.a. — B. Çemberleyn ve Lord Halifaks öğleden sonra B. Stara- co ile birlikte italyan madeni sergisini ziyaret etmişlerdir. Bilahara Roma va- kabul resmi tertip etmiştir. varında sporu yaparak mak üzere Roma'ya dönmüştür. Dün akşamki ziyafette leşik devletlerinin büyük elçisine an- lisi Prens Colona Kapitol sarayında ingiliz nazırları şerefine parlak bir B. Musolini, bütün günü Roma ci- Terminillo dağında kayak geçirmiştir, İtalyan hü- kümet reisi, ancak akşam üzeri ingiliz büyük elçiliğinin ziyafetinde bulun- Roma, 13 aa. — İngiliz nazırlarının Roma'yı ziyaretinin üçüncü günü bu Deutsche Allgemenie Zeitung'a göre, görüşmeler, evelce tahmin edildiğin - den daha kısa olmuştur. Bundan çıkan mâna, görüşmelerin umumi bir çer - çeve içinde cereyan ettiği — ve yakın müsbet hal çarelerinin mevzuu bahis olmadığıdır. Görüşmeler, değişmemiş olarak kalan karşılıklı noktai nazarları ü—l—l._m—_ Macaristan antikomintern pakta girdi (Başı 1 inci sayfada) yapacağı ziyaret da iki l ket arasında zuhur eden suitefehhüm- lerin izale edileceğini söylemiştir. “Müselles” in elçileri hariciye nezaretinde Budapeşte, 13 aa. — Almanya, İ- talya ve Japonya elçileri bugün macar hariciye nazırını ziyaret etmişlerdir. Macar hariciye nazırı Macaristan'ın ikuminist pakta lekötiğin gir miye hazır olduğunu resmen bildirmiş- tir. * b Budapeşte, 13 aa. — Macaristan, resmen antikomintern pakta iltihak etmiştir. Elbistan'da çiçek hastalığıyle mücadele Maraş, 13 a.a. — Elbistan ve havali - sindeki çiçek hastalığını önlemek i- çin Ankara'dan Elbistan'a gelen dok - torlardan mürekkep bir heyete vilâ - yetimizde teftişte bulunan sıhiye mü- fettişi Nihat ile vilâyet sıhiye müdü - rü Ragıp da iltihak ederek Elbistan'a hareket olunmuştur. Maraş merkezinde bütün sıhiye me- murları okülları ve mahalleleri kol kol dolaşarak her insana çiçek aşısı tat- bik etmektedirler. Şimdiye kadar Ma . raş vilâyeti dahilinde 2 bin kişiye çi - çek aşısı yapılmıştır. Almanya konserve istiyor Geçen sene Almanya'ya sevkedilen konserve domateslerimiz çok beğenil - miş ve rağbet görmüştür. Bu sene gön- derilen az miktarda diğer konserve sebzelerimiz de italyan konservelerin- den daha iyi çıkmıştır. Şimdi birçok alman firmaları memleketimizden kon- serve istemektedirler. Bu sene Alman- ya'ya mühim miktarda ihracat yapıla- caktır. Üniversite rektörünün hukuk- çu talebeye ziyafeti İstanbul, 13 (Telefonla) — Üniver- site rektörü B. Cemil Bilsel bu akşam Hukuk fakültesi son sınıf talebesi şe- refine bir çay ziyafeti vermiştir. Zi- yafette dekan profesörler ve talebe bulunmuştur. lk muhtariyet hükümetindeki beş âzadan üçünün “rus” ol- ması ve bu memleketin eski adı olan “Karpat Rusyası” adını muhafaza etmesi işte bundan ileri gelmiştir. Fakat bundan sonra, almanların yap tıkları müdahale bu memleketin ka- rakterini, hiç değilse harice karşı her gün başka bir şekle soktu. Hatta memleketin adı bile, muvakkaten “karpat ukraynası” na çevrildi; uk- raynaca resmi dil ilân edildi. Bu gün kü hükümet sırf ukraynalılardan mürekkeptir. Almanların bu politi- ka ile güttükleri gaye, sarihtir. Mos- kova ile Varşova işin nereye gittiği- ni çok iyi biliyor. Alman nüfuzu- nun kuvetli bulunduğu karpatlarda yarı otoman bir devlet kurmak sure- tiyle, / lmanya, şarka doğru bir ha- reket noktası ve aynı zamanda ge- rek Lehistan gerekse Sovyetler Bir- liği için bir tehlike mahiyetini haiz olan bir Ukranya yavrusu meydana getirmiştir. ovyetler ukraynasına iki dev let göz dikmiştir: Bunun biri Lehistan diğeri de Almanya'dır. 1920 nin acı tecrübelerine rağmen, Mare- şal Pilsudski ölünceye kadar “bir denizden öbür denize” yayılacak o- lan bir büyük Lehistan hülyası pe- şinde koşmuştu. Onun yerine geçen- ler de aynı rüyayı görmeğe devam ettiler ; Bu rüya, Almanya bir karpat ukraynası meydana getirinceye ka- dar sürdü. Mareşal Pilsudski bir a- histan, Litvanya ve Ukranya'dan mü- rekkep bir devlet federasyonu kur- mak projesinin gerçekleşmesine uğ- raştı. Petljura ile yaptığı ittifak bu gayeyi istihdaf ediyordu. Leh ordu- sunun hezimete uğraması, mareşali bu projeden vazgeçirmedi, sadece o- nu tahdit etti. Mareşal artık Sovyetler Birli- ği'ndeki tekmil Ukranya toprak- larını ele geçirmeği düşünmiyordu. Onun arzusu, Dinyeper'in garbin- den itibaren Karadeniz'e kadar o- lan toprakları memleketine kayır- maktı. Mareşal, Ukranya'nın büyük bir kısmını bu suretle ele geçirdik- ten sonra, Sovyetlerin Lehistan için artık bir tehlike ifade edemîchek derecede zayıf düşeceğini tahmin e- diyordu. Hatta, Pilsudski'nin halef- leri, Ukranya'yı rıp almak için, Almanya ile birlikte hareket etmeğe hazır idiler. Leh dip lomasisinin bütün — manevralarıma rağmen, kurulmuş olan karpat uk- raynası muhtariyeti, almanların bü- tün plânlarını meydana çıkarmak ve bu suretle Lehistanımn üçüncü Rayhş ile birlikte hareket etmesini güçleş- tirmiştir. Fakat o tarihten beri sov- yetlere karşı takip edilmekte olan yaklaşma politikası, belki de alman- ları düşünmeğe sevketmek maksa- diyle yapılan mukabil bir manevra- dan ibaretir. Nitekim, Hitler iş başına geçer geçmez, Varşova ile Moskova'nın bir yaklaşma hareketi görülmüştü. Fakat, lehliler Almanya ile anlaşın- ca, Sovyetlerle önceden yapılmış o- lan anlaşmalar bir anda değerini kay bediverdi. ü Ancak, Ukranyayı Rusyadan ayır- mak fikri pek de boş 'olmakla bera- ber, Hitler rejimi hüküm sürdüğü müddetçe, asıl Ukranyanın herhangi bir suretle Lehistan'a ilhakı hemen hemen imkânsızdır. İki millet ara- sında asırlarca sürmüş olan müca- dele, aşılmasına imkân olmıyan de- rin bir uçurum meydana getirmiş- tir. Lehliler, uzun zamandanberi Lehistan'ın nüfuzu altında bulunan şarki Galiçya'daki Ukranyalılarla bile geçinmemektedirler. “Lehli geleceğine şeytan gelsin,, diyen Rusya ukranyalılarla hiç ge- çinebilirler mi? kranya'yı — sömürgeleştirip U istismar etmek plânı, Ro- zenberg ile Hitler'in bir icadı de- ğildir. Rusya'da ilk alman koloni- leri, İkinci Katerina tarafından sovyetlerden kopa- - Volga kıyılarında Samara eyaletin- de kurulmuştur; Ukranya'da da ilk alman kolonisi I inci Aleksandr'ın eseridir. Bu koloniler pek çabuk in- kişaf etmiş olup, geçen asrın orta- larına doğru Ukranya'daki alman- lık geniş ölçüde üremiş, Karadeniz kıyılarını boydan boya kaplamış, tâ Kafkasya'ya kadar yayılmıştır. Fakat, alman ekonomicileriyle po- litikacıları, asıl bu asrın başlangı- cından itibaren, almanların “Drang nach Osten” (Şarka doğru yayılış) meselesiyle ve hüususiyle rette meşgul olmağa başlamışlar- dır. Mamafih, Saray - Bosna'da öl- dürülmüş olan Avusturya veliahdı Franz Ferdinand da Ukranya'nın fethi meselesiyle meşgul olmuştur. Rusya'da III üncü Aleksandr ile II inci Nikola'nın milliyetçi olan hükümetleri, bu inkişafı büyük bir kaygı ve tasa içinde takip ve mü- şahade altına almışlar, kendi top- raklarına almanların daha fazla ya- yılmalarının önüne geçmek maksa- diyle Fransız ve Belçika sermaye- sinin bu yerlerdeki faaliyetlerini tercih etmişlerdir. Bir alman hakimiyeti fikri ve Ukranya'nın istismarı meselesi asıl cihan harbinde bariz bir şekil almıştır. Ludendorf gibi ordu kumandanları, sırf zahire al- mak igin Ukranya'ya gidildiğini te- min etmekte olmalarına Trağmen, hmmMİdmh[nîMYîmlf' püblisistleri çok daha ilerisini he- def olarak göstermişlerdir. Bunlar, açıktan açığa, Ukranya'nın Rusya"- dan ayrılmasını ve alman himaye- sinde müstakil bir Ukranya devleti kurulmasını ileri — sürmüşlerdir. 1918 de merkezi Avrupa devletleri, müstakil bir devlet diye ilân edil- miş olan Ukranya'yı işgal ettiler. Fakat, Ukranya köylüsünün çok çetin bir mukavemeti ile karşılaş- tılar; tedip ve tecziye bakımından geniş ölçüde faaliyete koyulmuş ol- malarına rağmen, işgal ettikleri bölgeler, büyük şehirlerin etrafın- da 20 yahut 30 kilometre kutrunda- ki daireleri geçmemişti. Ukranya'- da almanların iskânı imkânı ve ih- timalleri etrafında mahallinde ya- pılan tetkikler, böyle bir düşünce- nin tatbik kabiliyeti olmadığını almanlara göstermiştir. ünkü, Ukranya'nın en mün- bit ve zengin toprakların- olduğu, toprağın az gelmesi yüzünden Uk- ranya'lı köylülerin bile göç etmek- te oldukları görülmüştür. (1897 ve 1910 nüfus sayımında Kiyef - ve Poltava vilâyetleri, nüfus kesafeti daki nüfusun çok yüklü bakımından tekmil Rusya'da en 'başta bulunuyordu. Ukranya'da iş- lenmeğe elverişli toprakların yüz- de 80 i sürülüp ekilmişti.) Bundan dolayı, alman çiftçi ve köylüsünün getirilip iskân edilme- si düşüncesi yerine, Ukranya'nın maden ve cevher servetini Alman- ya lehine sömürmek plân ve proje- si ortaya çıktı. Bundan başka, Uk- ranya, Almanya'nın zahire anbarı vaziyetinde göz önünde tutuldu; Ukranya ile Almanya arasında bir gümrük ittihadı yapılması ve bu suretle, alman pazarlarının, Ukran- ya zahire ve hayvanları için yegâ- ne sürüm yerleri olması düşünül- dü. ç İtilâf devletlerinin harpten galip çıkmaları bu plânlara bir nihayet verdi. Lâkin, Rozenberg, Rohrba. ch'ın plânlarını tekrar ele alarak, Hitler'i ikna etti. Hitler ile Rozen- berg, evelâ, alman köylüsünün Uk- ranya'da iskân edilmesi projesini tatbik etmeğe girişti. Eski Hetman Skoropadski ve daha bazı Uktan- ya avantüriyeleri bu plânları tas- vip eder gibi oldular; mamafih, şimdi bu projenin tatbikinden vaz geçmişe benziyorlar. Filhakika evel emirde Ukranya köylüsünün elin- Ukran- ya'daki almanlık ile çok ciddi su- seltmiş bulunan Celâl Aybar arkadaş - larr arasında yalnız çalışkanlığı ve ol- gün irfaniyle değil, aynı zamanda teş- kilâtçılığı ve idare kuvetiyle de müte- mayizdir. Muhtelif vesilelerle ve muh« telif vazife ve unvanlarla Avrupa ve Amerika memleketlerinin hemen belli başlılarının da - bul şturs — Milli hükümetin teessüsünü müteakip Ticaret Vekâleti tarafından tetkikat için ilk defa Avrupa'ya gönderildiği zaman şimdiki Ziraat Vekilimiz Kurd- oğlu ticaret umum müdürü olarak bu- lunuyordu ve kooperatifler, zirai te- şekküller ve köylü teşekkülleri kendi- sine verilmiş tetkik mevzuu idi. Celâl Aybar kendisini çok cezbetmiş olan bu mevzula alâkasını hiç kaybetmemiş ve her vesile ile aynı mevzu üzerinde tet« kik ve taharrilerine fasılasız devam et- miştir. Mülkiye mektebinde profesör« dür. Barem bak dan yani şlart bakımından istatistik umum müdürlü- ğü ile müsteşarlık arasında fark yok- tur. Celâl Aybar Ziraat Vekâle- tinin birinci köy ve ziraat kalkınma kongresinde de tasvip edilen bugünkü faaliyet programı içinde daha geniş ve kendisine çoktanberi yabancı da olmıyan bir çalışma imkânını bulmuş olacaktır. N Celâl Aybar'ın Ziraat Vekâleti müsteşarlığına tayini ciheti Ankara'- da büyük bir memnuniyetle karşılan- mıştır. Kendisine muvaffakiyetler te- menni ederiz. # _âgh'*mpukıu istimlâk ederek, £ dan, değil 'nm;'un'ı.n.'î arman îğbşî lüsünü, yüz bin kişiyi bile Ukran- ya'da iskân etmek mümkün değil- dir. Bundan — dolayı, salâhiyetli mahfiller, Ukranya'nın maden cev- herini, metalurji endüstrisini, za- hiresi de dahil olduğu halde tek- mil ham madde kaynaklarını Al- manya'ya mal edecek olan proje ve plânlanla hareket edilmesini muva- fık gördüler, Karpat Ukranya'sı ör- neğinde Almanya'ya tabi bir hü- kümetle belki bu gayeye kolayca varılabilir. İhtimal ki, Ukranya köylüsünün göstereceği mukave- met, 1918 yılına nisbetle daha az olur. yabilmek için, her şeyden evel bu memleketi zapdetmek, (Uk- ranya'da isyanlar çıkıyormuş diye ortaya çıkarılan şayiaların hepsi de muhacirlerin uydurdukları şeyler- dir.) Ukranya ile Almanya arasın- Şu var ki, Ukranya'ya el ko- da muvasala yollarını emniyet al- tına almak lâzımdır. Ancak, bu yol- ların hepsi de Şarki Galiçya'dan geçmektedir. Bu da, bugünkü al- man politikasının mânasını izaha kâfidir. M Almanya, Ukranya'nın taksimi yahut bu memleketin müştereken istismarı için Lehistan'la anlaşma- yı aklından bile geçirmiyor. Al- manya'nın gayesi, Şarki Galiçya da dahil olduğu halde, Ukranya'dan kendisi için müstakil bir vasal devlet meydana getirmek ve bu devleti kendine, bir nüfus sömür- gesi değil, ham madde sömürgesi yapmaktır. Şimdi, Varşova ve Moskova'da büyük kaygılara sebebiyet veren bu projenin ne dereceye kadar ger- çekleşmek imkânı olduğunu insan kendine soruyor. Şayet Almanya serbest bırakılacak olursa, Çekoslo- vâkya ve şarki Galiçya üzerinden Ukranya'ya dalabileceğine şüphe yoktur. Bu takdirde, Sovyet ordu- sunun ve ihtimal Lehistan ordula- rımın mukavemet küdreti ne ölçüde olacağı, alman ordusunun Ukran- ya'da nasıl' karşılanacağı, bu mü- lâhazalar bakımından alman “kur- tarma hareketi” nin nasıl neticele- neceği çok derin düşünülmesi ica- beden bir meseledir. Bu meseleler hakkında kati bir hükümde bulun- mak güçtür. Toprakları Fransa'dan büyük ve nüfusu kırk milyonu bu- lan Ukranya'yı fethetmek her hal- de kolay bir iş olmıyacaktır. K . R İ Ve » İ