30 Mart 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

30 Mart 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

re mem ee emk e e ne eme geri Belediyeci kadının en mü- him vazifesi, memlekette- Içocukları kurtarmaktır! Eee “Belediyeci, hâkim, meb'us... kadın tekâmül ve tenevvürü nisbetinde | merhale merhale bu mevkilere sahip olmalıdır ,, Avukat Güzide H.ın fikirleri a tg Avukat Gözide H. adınların belediye işlerinde tin, Söz sahibi olunca yapılma- ve düşündükleri işler. hâkım deh b'us olmak imkânı muva- Magi deki intibaları ... Bu hu- kaş Börüşmek istediğimiz avu- Ka, Güzide H.ın is raköy Palasın karşında eski le Kigork Bey, yeni smile Griye hanında Nigâr, Şüküfe, , | bip liği Ü,. imsakdaş,, 1 Birine syakın yerlerde Çalı- | Yorlar. Güzide H. a yanıhanesinde Pas mümkün olmadı. Bu- vd erde davalarıle çok meşgul ğunu öğrendik ve nhayet anbul adliye dairesinin kori- t nda bulduk. Mak eket mi? Fakat şimdi Bey, kemeden çıktım, muhake- * gidiyorum. İp Şöyle beş, on dakika kâfi, © Ama pek hazırlıksız o'acak. EN te ücelerinizi ana hatla- "ir. Ve . m Kısa ve veciz W u da herhalde sualle- esasma cevap teşkil eder. 4 Süzide H.. çok nazik dayran- ve İsrar üzerine « Peki » dedi ni salonuna girdik. Karşı Ya otururken, ilk "evabı, İn mühim vazife — Minaj adımların belediye azası Vey 1 bu işerle uğraşmaları a çoktan halledilmiştir. Vilnni Yarım asırdanberi buna di, dar, Ve bundan çok istifa- Sdilmiştir, Hp Bilhassa hangi cihetlerden — tir, Belediyeci kadının en mü- ya en, memleketteki çocuk nin hallidir. ya caklar Avrupada altı ya” heder bakım everinde &, .. uyorlar, memlekete mü- İnd * Ve ruhları, vücutları Mek, iriyorlar. Çocuk de- t, Yarının adamı demektir. A, bilhassa bu mesele ile ük lâzımdır. e, Bihanma Meşgul €v işinden başka olan, hariçte çalış- yazıhanesi , | i beklerler. Akşam olunca onlar- sua| ve | i Jak mağa mecbur kadınların çocuk- ları için bu bakım evleri o ka- dar faydalı olacaktır kil Güzide H., bir lahza durdu ve kat'iyetle şunları söyledi: | Çocukları kurtarmalıdır: Onları kurtaracaktır. Muhak- kak böyle! Düşünün, anası işe gidiyor, evde bakacak kimsesi yok, çocuk ne olacak? Evde yalnız bırakamıyan anne, komoşu- larına emanet edip sokağa bıra- kıyor! Toz toprak içinde sa- bahtan akşama kadar dolaşan çocuk, hem sıhhatinden kaybe- diyor, hem terbiyesinden, İyi mükemmel insan yetiştirmek için , sonradan tedbir almak, yarım bir tedbir almak olur. Daha minimini iken, böyle anasının her an meşgul olmağa imkân (bulamadığı çocukların elinden tutmalı, bakım evlerine, şefkat kucağına o götürmelidir. Ru çok hayırlı bir iş olacaktır. Hem fert, hem cemiyet hesa- bına. Güzide H., bir an sustu, sonra bu bahis üzerinde söz söylemeğe devam etti: — Bazan tütün fabrikası önünden geçerken görüyorum. Çocuklar, kapının önünde, civa- rında oynuyorlar. Bunlar fabrikada çalışan ka- dınların çocuklarıdır. Analarını la birikte eve döner, sabahle- yin gene gelirler. Halbuki ba- | kım evleri olsa, ... çocuk bah- çeleri olsa, vaziyet ne kadar başka türlü olurdu! Bakınız çocuk bahçeleri. Bu- nu da ihmal etmemeli. Şehrin | her tarafında vecuda getirmeli- | dir. Ve bunlar hakiki çocuk bahçeleri olmalıdır, — Hakiki, dediniz, değil mi H£.? — Evet, belediye, çocuk bah- çelerinde sırf çocukların istifa- desini temin edecek tertibat yeyeekde. Gülhane parkında bir çocuk bahçesi var, ama ço- cuklardan ziyade büyükler isti- fade ediyor. Çocuk bahçelerini çocuklara bırakmalı, başkaları- nın girmesine müsaade etme- melidir, Ruso nazariyesi Genç ve kıymetli hukukçu, bu bahiste, düşüncesini derin- leştirdi, çocuk ruhunu ve cürüm karşısındaki vaziyetini tahlil etti: | — Çocuk, aslan iyidir. Jan | z mazariyesine göre, Al âhın elinden mut ak eyi ola- 13 yaşın” dei e aya gelmiştir. Her na- sılsa ir cü e alelade müceii değidir. ve Amerikada, çocukları es del lara mahsus mahkemelerde ni dınlar muhakeme ediyor, ruhla- rının aslında olduğu gibi mu- saffa bir hale gelmesi için kendilerini o islâhhanelere tevdi ediyorlar. Ruhtaki beyazlık, si- yahlığa galebe ediyor, çocuk, tekrar eski halini alıyor. Hem kendi kurtuluyor, hem cemiyet onu kazanıyor. 4 Yaşar 0 Bir facıa karşısındayız! 13 YAŞINDA RAKI İÇEN MEKTEPLİ ÇOCUKLAR VAKIT 30 Mart 1930 — Türk yavrularını kasten zehirliyen kara vürekli vo kara niyetli bir rum ele geçti jetanbulun kenar bir semtinde senelerdenberi yerleşmiş bu- lunan bir Rum bakkalın mini mini Türk yavrularını rakıya ve ağaraya alıştırdığı anlaşılmış, bu mel'un faaliyeti haber alan alâ- kadar makamlar tahkikat icrası- | na başlamışlardır. Hadisenin te- ferrüatını yazıyoruz: , Topkapıda Mevlâne tekkesi d a Sava isminde bir bak- kal vardır. Savanın dükkânı 22 inci ilk mektebe pek yakındır. Sava mektep levazımı ile bera- ber müskirat satmaktadır. Mek- tebin 300 Ü mütecaviz talebesi daima yakın. olduğu için Sava- g3 veriş etmektedir. Bir iki ay evvel Sayanın mek- tep çocuklarma teker, teker ciğara sattığı mektep idaresince naber alınmış, kendisine lâzım Sava son zama a İşi azıtmış, istiyen çocuklara rakı vermeğe, hatta — Mersinde gençlik Mersin idman yurdunun tenis şubesi tarafından Mersin yapılan erkekler maçında Mahmut Devriş ve Feyzi Kâmil Beyler finale ka için lar ve iki buçuk #nat süren oyundan sonu Mahmut Derviş Bey 980 Mersin | İ bu hususta kendilerini | Aşağıda solda bakkal ; Saranın habaset ocağı 99inci ilk mektep ci : varındaki bakkal dükâni ii İ gelen tenbihat yapılmıştır. Fakat İ teşvik etmeğe başlamıştır. Niha- yet iki gün evvel bu katı yürekli ve kara niyetli adam cürmü meşhut halinde yakalanmıştır. faaliyeti Ki” ii 1930 tenis biri biri ciliğini kazanmıştır. Resmimiz Alahmet Derviş ve Feyzi Kömil Beyleri Mersin valisi Ali Rıza Bey ve arkadaşları arasında göstermektedir. Bunlardan başka Güzide H. , hamamlana ıslabı, muayyen günlerde fakir haika bedava açık (o bulundurulması lüzumuna da işaret etti. — Hâkimlik ve meb'usluk ? — Yavaş yavaş bunlarda olacak. Evvelâ biri, sonra diğeri, derken hepsi. Kadın tekâmül, terakki gösterdiği nisbette ha- yatta mevki alıyor. Hepsi ayrı ayrı bir zaman meselesidir. Biri bugün, öbürü yarın... Mubakemeye gidecek olan güzide H.ı daha fazla alıkoy- mak, nezaketine karşı nezaket- sizlik olacaktı. (Son söz olarak ağzından şu sözü duyduk: — Merhale merhale, zaman zaman, münevverlikleri, terakki ve tekâmüleri nisbetinde, bun- larla müvazi olarak kadınların bütün bu mevkilere sahip olma- ları, tabiidir ve elbette mem- nun olunacak şeydir) - be gelirken 2) inci ilk mektep muallim- lerinden Fikret bey iki gün evvel mektepten (o çıkmış, (ogiderken arkasından iki mektep talebesi e Bey. o dördüncü sınıftan Yaşar Efendi talebe olmıyan iki çocukla beraber Savanın dükkândan 35 kuruşa yuvarlak şişelerden rakı ve beş kuruşa da sucuk aldılar. Sava şişeyi açtı, Yaşarla diğer iki İ çocuk dükkânda içtiler, Sur ye- rine doğru gittiler, demişlerdir. Bunun üzerine muallim Fikret Bey kendisine vak'ayı haber veren talebelerile üç çocuğun peşine düşmüş, Sur üzerinde iyice sarhoş olan çocuklardan | ikisini yakalamıştır. Yaşar ele geçmemiştir. Mektep talebesinden olmıyan iki çocuk” polise teslim edilmiş- tir. Ertesi günü Yaşar evinden getirilmiş, 13 yaşında O'an küçk Yaşar mektep müdürünün odasına girnce ağlamıya baş- amış, O kabahatıni itiraf etmiştir ; — Ben beş gün evvel mekte- Potur Yakup ve Şükrü önüme çıktılar. Beraberce Savanın dükkânına girdik. onlar rakı aldılar. Bana da biraz içir diler Evvelki gün gene rakı aldılar. Sava şişeyi açtı, Beş kuraşa sucuk ve balık verdi. Ben biraz içtim » Bunun üzerine mektep idaresi bakkal Sava hakkında polise müracaat etmiş, zebit tutulmuştur şu suretle

Bu sayıdan diğer sayfalar: