19 Ağustos 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

19 Ağustos 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 4 — VAK'T 19 Ağustos 1930 ez ALSİN Doğru yoldan şsaşmıyalım Son talar ile gelen Avrupa güze telerine nazaran Paris sefiri Fethi Be- yin istifasile yeni bir fırka teşkili te- şebbüsü hariçte bir takım yanlış telük- kilere, beyhude ümitlere yol açmıştır. Bu yanlış telâkkilerin ve beyhude ü- mitlerin sebebi Fethi Beyin dahili si. yasete avdet etmesi İsmet Paşanın ik- tidar mevkiinden çekilmesi zamanının geldiğine delil görülmesidir. Fethi B,, siyasi hayata birdenbire avdet kararı vermiş imiş. İktidar mev- kiine geçmek için kat'i kanaati olmasa böyle bir karar vermiş olmasına ihti. mal verilmezmiş. Onun için nihayet üç dört ay içinde İsmet Paşanın iş başm- dan çekildiği, onun yerine Fethi Beyin geldiği görülecekmiş. Geldikten sonra da hariçte İsmet Paşa hükümetinin ta- kip ettiği mali ve iktisadi siyasette mühim #ahavrüller Ovükua gelecek imiş. Ezcümle İsmet Paşa hükümeti- nin ismen tecile tübi tutmak istediği! Düyunu umumiye taksitlerini Paris iti- lâfı mucibince tamamen ödiyecekmiş. Evvelemirde şunu haber verelim ki İsmet Paşa ile Fethi Bey arasında İk-! tsadi ve mali prensipler noktasından! bazı esaslı ihtilâflar mevcut olmakla beraber Düyunu umumiyenin tarzı te- diyesi hususunda herhangi bir ihtilâfı nazar yoktur. Bundan dolayıdır ki, Fethi Beyin neşrettiği program içinde) Düyunu umumiyenin tediyesine dair hiç bir kayıt konmamıştır. Bununla beraber Fethi Beyin Düyunü umumiye| meselesinde İsmet Paşa hükümeti ile; kendi arasında hiç bir ihtilâf bulunma- dığını sarahaten ifade etmesine intizar edilebilir. Diğer taraftan Fethi Beyin dahili siyasete avdet etmesinden mutlaka İs- met Paşanın iş başından çekilgesi lâ- zim geldiğini istidlâl etmek ayrı bir hatadır. Bu hatanın sebebi de henüz! garp memleketlerinde Türkiyede yeni bir fırka teşkilindeki mananın anlaşıl. su Mamaış- olmasıdır. v Eğer İsmet Paşanın herhangi biri sebep ile iş başından çekilmesi, onun yerine Fethi Beyin gelmesi mevzuba- his olsaydı bunun için en kısa yol her- halde Fethi Beyin Cümhuriyet Halk fırkasından çekilerek ayrı bir fırka teşkil etmesi değildi. Bilfarz İsmet Pa- şa esbabı sıhhiye dermiyan ederek çe kilir, onun yerine Fethi B. gelebilirdi, Binaenaleyh, mevzubahis olan şey İsmet Paşanın iş başında durması ve ya çekilmesi olmadığı gibi Fethi Reyin de iktidar mevkiine geçmesi ve ya geç- memesi değildir. Fethi Beyin yeni bir) fırka teşkil etmesinin sebebi İsmet Pş. mun tatbik ettiği bazı esasların Büyük Millet Meclisi kürsüsünden aleni ola- rak “tenkit ve münakaşasıdır. Şimdiye kadar bütün yaptığı işlerin doğrulu. #una ve memleketin hakiki menafii icabatından bulunduğuna kani olan İsmet Paşa ise bu tenkitlere karşı hattı hareketini müdafaa edecektir ve hiç şüphe etmemek lâzımdır ki bu. müda- İaalarında Büyük Millet Mecisinin ek- seriyeti külliyesini kendi yanında bula- caktır. Büyük Millet Meclisinde yapılacak tenkitlerin ve müdafanların asıl mü- him neticesi gelecek intihabatta görül. mek lâzım gelir. Bununla beraber ge| lecek intihabatta da Cümhuriyet Halk fırkasının en büyük ekseriyet alacağı şüphesizdir. Bu itibarla İsmet Paşa Hz.nin dediği gibi Serbest Cümhuriyet fırkasmın normal şerait dahilinde ik- tidar mevkiine geçmesi ancak beş sene sonra mümkün olabilir. Bu vaziyete göre şimdiki hükümet ile Düyunu umu- miye meselesini müzakere edenlerin bir takım hükümet tebeddüllerine ümit; bağlıyarak çıkmaz yollara sapmaları bizzat kendi menfaatlerine de muhalif olacaktır. Mehme' Asm Budapeşte kongresi Budapeştede aktedilecek olan Âli iktsat mektepleri cemiyeti kongresine o Türkiye (namına Triyeste (o konsolcsumuz (Fuat Nebil B. iştirak edecektir. ! kalardı. Söylendiği fazla, çünkü ME) S5 Bir müsamera Korgredeki arkadaşlar bir müsamere verdiler. Mek- tep ve talebe hayatına tamamiy- le intibak için bu zaten lâzımdı. Korgrenin aile reisi kıymetli | müfetişimiz Bedri Bey, bu uğurda günlerce didindi. Fakat dün geceki muvafla- kıyet, onun tesellisi olmuştur. Mektebin - darısı bütün mektep- lerin başına - cufes bir konferans | salonu ve sahnesi var. Akşam sekiz buçuktan sonra davetliler (ogelmiye başladılar. Temiz kibar ve münevver bir kalabalık muhitin havasında ye- ni bir dalga uyandırdı. İstiklâl marşı, riyaseticümhur orkestrası (tarafından çalındı. Meğer Bedri bey, sade mektep- çi değil aynı zamanda kuvvetli bir keman san'atkârı imiş. Garbın en büyük üstatlarının ruhunu bi- ze sazının tellerinden dinletti, Proğram, nağmenin şiiri, “se- sin şiiri, müzahın. şiiriyle örül- müştü. Alafranganın güzel dedikleri eserlerini dinledik. Şairler ağ- zından kendi şiirlerini dinledik. Fakat bana sorarsanız, gecemin en cana yakın demleri Halk şar- kılarının çalınıp söylendiği daki- yliyenler hem acemi, hem u- tangaçtılar. Fakat Piyano cidden mükemmeldi. Tuşlar sanki can- Janmışlar, sesi beliğleştiren has- ne birer gönül kubbesi olmuş- Piyonoda milli makamların en kıvrağını teşkil eden «Daği» yi çalmak, ısındırmak “Meredya,,yı tercemeden daha Zordur. Bedri -beyin- hemşireleri Mihriye hanım efendi bize bütün hususiyetleri bütün ayrılıkları ve bütün ince- likleriyle bir piyano alaturkası dinletiler. Mazhariyetleri karşı- sinda ben, ırkım namına #evin- dim, gururlandım. O gecenin daha başka numa- raları da var; amma me Esat Mabmuttan dinlediğim Halit Fabri ve Baykuşun çektikleri, ne de Osman Cemalin zengin şive taklitleri bana halk şarkı- larının zevkini unutturamadı. Bu satırları karalarken bile, hâlâ ol hassasiyetini içim e e Sazını kendine rameden san'- atkârlara ne mutlu | küme, beyik Herman Sie | Avrupa matbuatı Amerikada kuraklık Bir yeğmur yamaseydı felâket olacaktı Amerikada kuraklığın şiddete hüküm- ferma olduğunu ve mahsulün tamamen Kuruyarak büyük bir felâket olmasından korkulduğunu bildirmiştik. Son günlerde kuraklıktan müteessir olan mıntakalara bir miktar yağmur yağmış ve balka biraz sükün gelmiştir. Geçen sene hububat fazlası Sstılma- mışa ve mahsulün bereketli olacağı ha- beri bir çok çiftçileri düşündürüyordu. Bunlar fiatların fevkalâde düşmesini bek- liyorlardı. Bu sene mahsulünün bir kısmınm harap olması piyasada hububat flatını yükseltmiştir. Bu tereffü hasara uğramı- yan mıntakalar çiftçilerinin yüzünü gül- dürmüştür. Çayırların kuruması mes'elesi daha mühimdir. Çiftçiler hayvanlarının yiye. ceksiz kaldığını görünce ne yapacaklarını şaşırarak ber ne fiata olursa olsun sal. hanelere satmağa başlamışlardır. Bundan hem çiftçiler mutazarır olmakta hem de memleketin süt menabii kurumak tehik kesini göstetmektedir. Nevyork sütçüleri AES fi e Son vapur dediko- duları girerken vakit geçirmek için beni iskeleye kadar getiren arkadaşımın çantasından bir ki- tap istedim: — Bana lâzım! dedi. — Bir gazete var! dedim. — Evdekilere ( götüreceğim! diye itizar etti. Çantamı evde bırakmıştım, va- purda ne okunacak tek bir sa- tarım, ne de akşamın bu yorgun saatinde sohbetinden, zevk ala- cağım bir tanıdığım yoktu. Yukarı güvertenin en geri si- ralarından birisine oturdum. Sa- ğımda iki hanımla bir bey vardı. Bir müddet boş duran salona bir az sonra biri sarhoş, biri a- yık iki delikanlı gelip oturdu. Deniz kapkaranlıktı. Mehtap olsa denize dalar, tabit hayalen eski günleri yadedeyim, derken Çengelköyüne gelirdim, Buna im- kân bulamayınca ister istemez yanımdaki çalçene gence kulak misafiri oldum. Genç dört bir tarafa duyurarak anlatıyordu. “Dünkü yağmur öyle bir işime yaradı ki sorma. Vapurda iki kiza tesadüf etim. İkiside biri birinden güzel. Göz, kaş ışaret filân neyse abbap olduk. Dişar- da bardaktan boşanırcasına yağ- mur yağarken biz adam akıllı dost olmuştuk. Çıkınca hemen bir otomobil tuttuk.,, Gencin arkadaşı, boyuna tak- dir ediyor: — Yaşa be, olurşey değilsin kâfir! diye; ikide bir sözünü ke- siyordu. Vapur Üsküdara gelincive ka- dar sarhoş genç o kızları Sul- tanahmede, oradan Beyoğlunda bir birahaneyo götürdü. Orada sarhoş etti. Bir otelde birkaç saat geçirdiler. Iki genç Üsküdara çıktıktan sonra sağımdaki hanımlar ken- dilerinin davet edilmedikleri bir yaş gününden bahsettiler. Birisi : — Davetli değiliz ama zararı yok, gidelim! dedi. Öteki ; — Olmaz! diye itiraz etti, Neticede bu muhalefet, birçok muhalefetler gibi tesirsiz kaldı. (t93€ Oraya gitmek üzere çıktılar. » » * Yolculuğun ondan sonrasi zor değildir, çapucak geti. Okuyacak bir şey bulamadı- ğın bu yolculuktan bu seferde yazacak bir şey çıkarıverdim. TFopln İğne m—— 70 eczacı Etibba odasına yazıldı Etnbba odasına yazılan eczacıların miktarı 7Oşi bulmuştur. 24 ağustosa kadar mürscaat etmiyenlerden 50 lira ceza alinacak, genede Kâydedilmezse #an'atlarını feradan meneğileceklerdir. — ———— şimdiden sür fıktanını vesile tutarak her şişe süre bir çent (2 kuruş) zammetmiş- lerdir. Kuraklığa maruz kalmış olan hüka. metler dahilindeki bir milyonu müteca- viz ailenin fakirleşmesinden husule ge- lecek daha vahim netayiç varsa da bun- lsr sonradan görülecektir. Şahsi yeis ile vukua gelecek facialar mahdot isede, heyet umumiyenin iştira kuvveti tene kus ettiğinden bütün milletin faaliyeti Iktısadiyeşinin bundan mutâzarır olma- sina intizar edilmelidir. Frenkler Bu şerait onların he bulunmaz —41 İslâm askerleri Kudüsü zaptet- mek üzere idiler. Fakat burasını harp ile zaptetmek, daha bir çok kanların dökülmesi demekti. Ku- düstekiler hayattan ümitlerini kes- İmiş bulunuyorlardı. Onun için mu- hakkak ki, mezbuhane hareketler- de bulunacaklardı. Bu hareketler, onlara pahalıya mal olacak, fakat ayni zamanda Sultanın askerleri de mühim zayiata uğrıyacaklardı. Madem ki firenkler, merhamet di- liyorlardı, merhameti yalnız mağ“ lübiyet ve âciz zamanlarında ha- tırlıyan bu adamlara, zavallı ço cuklar, âciz kadınlar ve biçare ih- tiyarlar namına merhamet göster- mek icap ederdi. Sultan Salâhattin hemen vezir- lerini çağırttı ve onlara düşündük lerini söyeldi. Hepsi de bu esası tasvip ettiler, Sonra bunun tatbik ciheti düşünüldü. Kudüsteki bü- tün firenklerin esir olarak teslim olmaları tekarrür etti. Bu esirlerin her biri, hürriyetini yeniden satın alacaktı. Bütün bu esaslar tekarrür ettik- ten sonra Sultan Salâhattin, vaktin! gece olmasına bakmıyarak Melike- yi getiren firenkleri çağırttı ve on- lara şu sözleri söyledi: — Siz derhal Kudüse hareket edecek ve Kudüs kumandanı (Bal- yan) a şu sözleri nakledeceksiniz: Şehir bu sabah teslim olunacak, orada bütün firenkler benim esi rim olmayı kabul edeceklerdir. Bu- nun mukabilinde bunların birine de birgüna zarar İmiyecektir. Kırk gün zarfında" Girenler esa- retten kurtulmak için fidye. vere- ceklerdir. Bu fidye adam başına on, kadın başına beş, çocuk başına birer altındır. Bunu veremiyecek olan fakirelri orsrbest bırakmak bana aittir, Bu şeraiti Balyana bil- diriniz ve şafakla şehri teslim et- menizi beklediğimi söyleyiniz. Bu şerait kabul edilmiyecek olursa muharebe devam edecek ve şebir harp ile teshir olunacaktır. Hemen hareket ediniz! Firenkler, sevinmişlerdi. Bu şe- rait onlar için en büyük nimetti. Hepsi de canlarını kurtarıyorlar. dı. Sultanm istediği fidye ise, hiç- ti. Kudüs altmla dolu idi. Kiliseler altın içinde yüzüyordu. Firenkler, Sultanm ayaklarına kapanarak gösterdiği merhamete i kkür etmişler, ve hemen atları- na binerek yola dökülmüşlerdi. Bunlar Kudüse büyük bir müjde götürüyorlardı. Bir saat sonra bun- lar Balyan tarafından kabul olun- muşlar, Salâhattinin sözlerini ay- nen tekrar etmişler, (Balyan) Sul- tanın bu âlicenaplığına bayran ol- muş, ve hemen firenk prenslerini ve larını toplıyarak bun- ları onlara tebliğ etmiş, hepsi de bu şeraiti kabul ederek şehri tesli-|i Yalnız!li; Patrik Herakliyüs para meselesin-!; me muvafakat etmişlerdi. de firenklere yardım etmek memişti. Balyan ona: — Siz de kilisedeki altmlardan fedakârlık ederseniz bir tek esir bırakmadan gideriz! demiş. Patrik: — Hayır, demişti, kilisenin ser» vetine kat'iyen dokunamam. Gü- nahtır. — O halde bir kaç bin hiristi- yanı esir mi bırakacağız? — İster bırakınız, ister bırak- mayınız. Ona karışmam. Fakat ki- lisenin servetinden bir habbe ver- mem. Topunuz esir kalsanız da ayni hattı hareketi takip ederim. Kudüs patriki Herakliyüs, ha- kikaten tuhaf bir adamdı. Onun için kilisenin yalnız menfaatları vardı. Ehli salibin iflâsı bile onu zerre alâkadar etmemişti. Onun iste- IFEDAYİLERİ çev akşam son vapura | CENNET sevinmişti sabına en büyük ve bir nimetti 17 — bütün düşündüğü kilisenin altın İhaçlarını, altın şamdanlarını v6 sair kıymetli eşyasını toplayıp gö” türmekti. Kilisenin altmları 28! olmadıktan sonra her şey kurtul muş sayılırdı. 1 Balyan, Kudüs patriki ile sözü uzatmağa lüzum görmiyerek Sul tan Salâhattinin şeraitini halk ars” sında ilân etti. Muzaffer ordunun ayakları altında çiğnenerek, onun kılıçlarile parçalanarak, onun at nalları altında ezilerek ölüm, esa” ret ve zillet bekliyen halk derin bir nefes almış, Sultanın bu kader kat'i bir zafer karşısında bu kadar halim davranmasını, bu meri göstermesini derin bir hayret v€ daha derin bir memnuniyetle kar” şılamıştı. Mukaddes şehri kaybet” mek, salibi sernegün görmek endi- şesi, hayata ve selâmete kavuşmak inci içinde unutulmuştu. Gece l sevinci gündüz ağlamakla, yarınım facis* larını düşünerek acı acı feryatlar ve sıkıntılı düşüncelerle vakit ge“ çiren halk, Sultanın şeraitini anla dıktan sonra yolculuk hazırlığına başlamıştı. Gelenler, ta uzaklar- dan gelerek türlü türlü zulümler ve itisaflarla kendilerini buralara iliş- tirenler, geldikleri gibi gidecekler di, Adalet, ancak bu kadar merha- metle tecelli edebilirdi. Bu gece, 583 senetinin Recep yının yirmi yedinci cuma gecesi . Bu mübarek gecenin sabalır, tarihi bir sabah olacaktı. Geceleyin, firenkler şehrin tes Timi için hazırlıklarını tamamla mışlar, erkenden şehrini kapilarmi açmışlar ve islâm askörlerinin şeh” ri teslim almalarını beklemişlerdi. Gün ağarır ağarmaz Sultan Sa” lâhattin askerlerini teftiş etmiş, kumandanlara son emrini vermiş” ti: — İlerliyeceksiniz. Kapılar tes- lim olunur ve bir mukavemet gös- terilmezse bir kimsenin kanını dök meden, bir kimseye zarar verme den şehre girecek, askeri mevkile- ri alacaksınız. Mukavemet göster“ dikleri takdirde dakika fevtetme- den, içerdekilerin şehri her hangi şekilde tahrip etmelerine fırsat vermeden onu zaptedecek, silâh- kların silâhlarını alacak ve yeni emirlerimi bekliyeceksiniz. Şimdi Kudüse doğru ilerliyen ilk aske» ri kıt'a mukavemet görmemiş, şeh” rin kapısını teslim alarak sancaklarını dikmişti. Bu hareket, harbin nihayet bul- duğunu ilâna kâfi idi. Ordu, bir a sır devam eden bir yolun son adım- larını katetmişti. Hattin de mezar! kazılan Kudüs kıralı, bugün tarihe gömülecekti. > nüz şehrin haricinde ve zeytin te- pesinde idi. Sultanın ilk emri, şehrin tathiri (Bitmedi) idi Romanva sefiri Dün şehremini ile. görüştü Romanya sefiri M. Karp dün vali vekili ve şehremini Muhiddin beyi ziyaret etmiş, 26 Ağustosta şehrimize gelecek olan Roman- ya ricali siyasiyesi ve erkânından mürekkep 300 kişilik bir hey'e- tin mazharı teshilât olması için uzun müddet görüşmüştür,

Bu sayıdan diğer sayfalar: