August 30, 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

August 30, 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

N iç | i N i . | | 2— VAKM Adiiye Vekili Feth 30 Ağustos 1930 i B. e Cevap Verdi İngiliz donanması i Fırkamın nizamnamesi- Köstercey. ziyareti Rus- i muhalele t liderinden “öğrenecek değilim!,, Esat B: Konya yanatta mühin Konya, 28 (A.A.) — Adliye vekili nut Esat Beyefendi bugün akşam Üzeri trenle şehrimize gelmişler hara- Petle istikbal edilmişlerdir. Vilâyet ko- lordu Belediye ve makamatı ssireyi zi- t etmişlerdir. Bu akşam belediyede reflerine mükellef bir ziyafet tertip #dilmiş ve bir çok zevat hazır bulun kuştur. Ziyafetten evvel Babalık ga- ©si muharririnin vaki olan muhtelif İlerine karşı atideki izahatı vermek funda bulunmuşlardır. e Ezcümle i Beyefendinin gazetelerde intişar beyanatına temas ederek demiş- ir ki: “bu cevabı adliye teşkilâtmı İeftiş ederken bana gösterdiler. Reya- “Mahmut ir 'natımı azasından bulunduğum Cümhu- Halk fırkasının nizamnamesine muhalif buluyormuş. Fırkamm nizam- ini muhalefet liderinden öğre değilim. Ben teşkili esasiye ka- ia hükmüne menfaatimize karşı bü. in mes'uliyetini taşıdığım Cümhuriyet idliyesi etrafında Fethi Beyin vaki ifleritin doğru olmadığını söyledim. gene tekrar ediyorum, o sözlerle hataya düşmüşlerdir. Beyanatlarında ki vaitleri mucibince adliye etrafında Hi görüştüklerini Büyük mecliste söy- fenkitlerinin nasıl ve ne olduğu- sillet kürsüsünden kendilerine bir daha isbat sandetini bana bah- etmiş olacaklardır. Bunu bekliyorum, z beyünatım meydandadır. Onda ia dahi verecek hesabı yoktur de: Bunu tekrar ediyorum. Mensup m seere v4 veeen ma e A ea Bear era aa “dülhâlik Recep, Şükrü Kaya yle#; gâzeteci meb'uslar, Halk erkânı, Himayei Hilâliahmer reisleri o bulunuyor- lardı. © Heyeti vekileden Başvekil, Sıh- hiye vekilile beraber geldi. Meb'- İuslarla halk konuştu. “ Başvekilimiz vagona binince: "Ankara dünyanın her tarafına Böyle yataklı vagon'arlar mer- olursa ne iyi olacak. Her yeni bir adım atıyoruz. Mü- diyen ileri gidiyoruz.,, dedi. fırka Tiren yediyi kırk geçe tezahü- | kalacaktır. Arjantin konsolosluğu |) bir merak içinde okuyacaklar “rat arasında hareket etti. Sıh- ve Adliye vekili Ankarada VAKıT in tefrikasız: 71 A “ >. e | > LL İni) MUHARRIRİ 2. SEL e ere o bücum ere önündeki asma çarda- ğu dalları ve yaprakları ara- sında kendilerine kaçacak bir i bulmıya uğraşıyorlardı. “İki adam mumlar yandıktan Sonra paşanın üzerine eğildiler; © Filbakika öldüğü saniyeden eri, hiç kimsenin ona el sür- ediği meydanda idi. Başı kar- nın kenarından sarkıyordu. Mor, şişkin yüzü, donuk sarı bir mermer halini almıştı. Göz- açık olarak tavana saplı idi. zene düşmüştü. Paşanın ağzın- gelip sakal ve bıyığından erek yatak örtüsünü ıslatan töpük ve salya, yatak çarşafın- da henüz yaşlılığın muhafaza diyordu © Odada derin bir sükön var- dı. Mumun ziyası manzaraya bir bet veriyordu. Iki odam sü- n ile duruyorlardı. Etfal, ! ediyorlar | belediyesinde verdiği be- n sözler söyledi İle Fethi Beye cevap veren Mahmut Esat B. olduğum fırka bu kadar yüksek bu ka- Jdar temizdir. Fırka ve onun adliye ve (kili yalnız Türk milletine hesap verir, Bu onun borcu ve vazifesidir. Muhale İdet bu hesupları sık srk verdirmek fır. satımı bahşetmek isterse şüphesiz kuv- vetimiz artar ve artacaktır. Kayseride (bunları söylemiştim. Muhterem Fethi Bey bu açık HMadelerde mutlaka tezat görmek istiyorsa ben ne yapayım. Mu- halefet lideri bu cümlelerde diktatör- ; İç bir tezat yoktur. Ben Cümhuriyet|lük kokusu da seziyor gibi kelimeleri!) lerinden öirinde t sek'ğl e lak fırkasının azasından biri sıfatile' kullanmak âdet haline getirilmezse iyii) den, bilâhare birçok inkişaf bu fırkanın bir can borcundan baska| gir, Türk milletine hürmetkârlık olur|) /ara, | fikrindeyim... İ l Arjantin gemisi Dün Veli musvini tarafından ziyaret edildi Şehrimizde bulunan Arjantin mileri saat onda Presidente Sarmiente g sizde kumandan M. Marten Avonoyu iadei ziyarete gitmiş | i toplar atılarak selamlanmıştır. Gemi limanımızda beş gün akşamları Taksim meydanında gemi muzikasına konserler ver- o dirmeği düşünmektedir. MAHALLE S5 AHATTIN ENİS Rüştü: — Boş durmak faydasızdır... Dedi ve sonra gözlerile ce- sedi tarttı: Paşa, adamdı. Ölüye evvelâ yatakta bir va- ziyet vermek lâzımdı. Sonra gözlerini örtüp çenesini bağla- mak iktiza ediyordu. Onun için Taayyip Efendiye döndü. Bir tülbent istedi. Paşanın bulunduğu ortta katta kimseler yoktu, ses ve seda işitilmiyordu. Taayyip efendinin sesi, ilk defa bu sükönu tehziz etti ve merdi- venlerde medit bir aksi seda hasıl ederek uzandı. Rüştü, yatak içindeki ölüyü kucaklıyarak başını yastığa uzat- mak istedise de ölünün kaskatı olduğunu gördü. Gözbebekleri ölünün gözlerine takılmıştı. Par- ağırca vücutlu bir yayı kuşkulandırıyor Moskovadan İngilizçe Obser- ver gazetesine kaber verildiğine göre İngiliz donanmasının kösten- ceyi ziyareti Pravada gazetesi tarafından (Rusya aleyhinde bir nümayiş mahiyetini haiz gö- rülmektedir. Pravoda gazetesi Romanyamın resmi o ricalinden bazılarından Oo son zamanlarda Rusya aleybinde beya - beyanatta bulunmalarının da bunu teyit ettiğini, Romen siyasetinde hususunda faâl bir vazife ettiğini isbat ediyor.» ) beki İ) dayilerini lezzetle karilerimis bu eseri gr .. gor istedise Sanki göz kapağı de toplanan bir halinde idi. Gözler, Rüştünün kapatmak hususundaki ısrarına rağmen açıklığını mubafaza edi- yor, örtülmemekte teannüt gös- teriyordu. e Bunlar, artık hayat ve hareket dolu birer göz de- gil, buzlu ve donuk bir cam halinde hareketsiz iki korkunç delikti, O vakit Rüştü, çeneyi ka patmayı tecrübe etti. . Fakat bunun da imkânsız olduğunu gördü. Çünkü hayatiyetini kay- betmiyen ve bir taş katılığı almıyan vücutta hiç bir kısm kalmamıştı. Ölüm, gayri kabili inkâr olan delillerile meydanda idi. Tayyip Efendiye dönerek: — Ne gözleri kapatabileceğiz, ne de çeneyi bağlıyabileceğiz.. çünkü vücut katılaşacak kadar vakit geçmiş. Dedi, Tayyip Ef. yukardan bunu ii S$. C. Fırkası Fethi B. dün dinlendi Karadeniz sahillerinde ve Bursada teşkilât yapmağa kimler gidecek? Cevdet Kerim Bey veni fırkava hücum edioyr Dün Serbest (O Cümhuriyet fırkasında cuma olduğuiçin faa- liyet yapılmamıştır. Lider Fethi B. Büyükderedeki < köşkünde bazı dostlarının ziyaretlerini ka- bul etmiş, akşam üstü bir oto- mobil gezintisi yapmıştır. Bursa vilâyeti dabilinde fırka- | nın teşkilâtını yapmağa memur elilen Bursa meb'usu Senih B. dün buraya gelmiştir. Karadeniz sahil vilâyetlerinde fırka teşkilâtını vücuda getire- cek olan Erzurum Omeb'usu Tahsin B. de bu hafta içinde Trabzona hareket edecektir. Ağaoğlu Ahmet B. £tarafın- dan kaleme alınan fırka nizam- namesi müsveddeleri lider Fethi B. ve fırka erkânı tarafından görülmüş uzun müzakerelerden tesbit edilmiştir. Nizamnamenin bir suretini Gazi Hz. lerine arzetmek üzere Yaloyaya götürmüş olan Fırka kâtibi umumisi Nuri B. bugün Yalovadan dönecektir. Sekiz kısına ayrılan ve altmış maddeden ibaret olan nizamna- | me yakında ( neşredilecektir. Cümhuriyet halk fırkası İstanbul şubesi erkânından Cevdet Ke- rim B. yeni fırka hakkında üzün beyanatta bulunmuştur. Cevdet Kerim B. ezcümle diyor ki: — Düne kadar bir proğramı olmıyan ve yalnız bir makale bülasası mahiyetinde üç, beş madde neşreden serbest cümhu- riyet fırkası bugünkü gazeteler- de görüyoruz ki proğram yapma- | ğa kalkışmış ve umdelerimizi kelime tadillerile (o almağa çaliş- mıştır. Teessürle görmekteyiz ki | memlekette Derviş Vahdeti, Ser- besti, Silâh, Volkan tarzlarını andıran neşriyata kapı açmış ve lüzumsuz yere çok kisa zamanda | kaldırım politikacılığı vaziyetine Hanımların duymaması için süküt işareti yaptı: — Malöm ya kadınlar. dedi. bundan da bir mana çıkarırlar. Sonra manzarayı tülbenti getire- cek olan hizmetçi kızın görme- mesi için merdivene kadar gitti | ve getirilen tülbenti alarak odaya avdet ekti, ; Allah paşanın © taksiratını affetsindi. Tayyip Efendi, hayatın- da paşanın çok eyliklerini gör- müştü. Fakat elinden ne gelir? Bir gün, ayni şey herkesin ba- şına gelecek değil mi idi? Rüştüye sordu: — Ben gideyim artık... Bana bir diyeceğin var mı, Rüştü Efendi? Ve kapıdan çıkarken sıkı sıkı tembih tmeyi unutmadı: — Sakın kapıyı açık bırakma. Üstünden kedi atlamasın. Malüm | a hortlar derler... Zaten sükün içinde alan ko- nak, gece yarısına doğru el ayak çekilmesile tamamen meflüç ve ölü bir hal almıştı. Rüştü, oturduğu koltukta sık sık cıgara içiyor, odanın sükünunu | i mek fena olmazdı. ne yapıyor? düşülmüşlür. Çok samimi söylüyorum ki biz bundan cidden mütesssiriz. İngilterede sıcak dalgası Londra, 28. (A.A.) — Son günlerin serin bava'arından sonra İngiltere dün- denberi bir sıcak dalgası alundadır. Ila- taret gölgede A4tür. 1911 senesindenbe- ri bu kadar sıcaklık kaydolunmamıştır. İkinci #eriip kur'amız İlk kupon cumartesi günü tevzi edilecek İlk tertibin bitmesine 2 gün kaldı Gazetemizin başındaki hediye ku pönlarının son Rumaralarızı takdim ediyoruz. Biriktirmeğe devam ediniz. Okuyucularımızın aşağıdaki izahat dikkar etmelerini rica ederiz: 1 — Kuponlar biriktikten sonra bi- riktirenler isim ve adreslerini Vak müsabaka memurluğuna bildirecekler fakat kuponların kendi yanlarında saklıracaklardır. 717 9 — İlân olunan günlerde ve ssar lerde kupon birii trenler nlarını “ Vakıt,, ideresine geti » bizzat kur'a çekip çıkan hediyeyi alabilecet- lerdir, 3 — Gerek İstanbul, gerek taşra oku- yucularımız için İsim ve adres bil- dirme (o müddeti SO gün olsak tesbit edilmiştir Okuvucularımız.. bu müddet zarfında meklunlerngönder-— miş bulundca yirmi gün Zatfında müracaat etmiyen kariler hakkından vaz geçmiş addolunacaklardır. 4 — Taşrada bulunan “kerilerin kur'aya iştirak etmek istedikleri al dirde küpmnl birisine gönder memur etmiş oldu! amıza gelip bizzat hediyesini alacıkr. İkinci tertip kur'amızın ilk kuponu önümüzdeki cumartesi günü neşredi- lecektir. Ta) E mumaralı kupa vektar. Yeire altı sumaralı kupondan İki tave konacaktır. | ni kimse mato: rencide etmekten çekiniyordu. Yalnız bir sıra; keskin ilâç kokularına irizımam eden cıgara dumanlarının başıni ağrıttığım bis- setti. O kadar çok cıgar içmiş- tiki mumun ziyasile kendi ara- sında dumandan bir tabak teşkil etmişti. Odanın havasını yen'le- Oturduğu yerden yavaşça kal- karak pencereye gitti. Dişarda gece yarı karanlıktı. Gökte ay yoktu, Sadece sert ve keskin yıldızlar, öbek öbek parlıyordu. Camı kaldırdı. Başını pencere- den uzattı, Hava nemli idi. Pens cerenin önündeki asma yaprak» ları rüzgârla hışırdıyordu. Fakat birden bu hışırtı arttı. O zaman Rüştü, karanlığa he- müz alışmamış olan gözlerile pür“ dikkat kesildi. Ve birden bir kaç adım ilerisinde yusyuvarlak iki fosforlu gözün parladığını gördü. Bütün vücudundan soğuk bir ter geçti. Bir saniye içinde iki göz dört,dörtsek'z, sekiz o altı göz oldular. Karanlığın içinde ve asma yapraklarının ars& (Gümedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: