6 Eylül 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

6 Eylül 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

VAKIT 6 Eylül 7 / Ta vi) 1 1930 SPOR Yaz at koşularının sonun- cusu da dün yapıldı Yaz at yarışlarının sonuncusu da dün kalabalık bir seyirci kütlesi yapılmıştır. Birinci koşu Üç yaşındaki yerli ve arap erkek ve dişi taylara mahsus- tur. 3 hayvan girdi ve birincili- gi Mr. Binsin “ Sunlayt ,u 2 inciliği Fikret Beyin “Maltayı,, 3 üncülüğü Nail E£.nin A! Dervişi kazandılar. o Aldıkları 200, 75, 25 liradır. İkinci (o koşu Üç ve daha yukarı yaşta ve 30 senesi zarfında kazandığı ik- ramiyeler yekünu 800 lirayı te- cavüz etmemiş bhaliskan İngiliz at ve kısraklarna mahsuslu. 3 hayvan girdi birinciliği Ah- met Beyin Drakuru, ikinciliği Refik beyin Mispikeli üçüncülüğü Akif Beyin Pammanderi kaza- narak sıra ile 500, 75, 25 şer lira mükâfat aldilar, Üşüncü koşu 1 önünde muvaffakıyetle | mükâfat | Uç ve daha yukarı" yaştaki | yalnız haliskan arap at ve kıs- raklara mahsustu. 4 hayvan gir- di, birinciliği Prens Halim Beyin “Poruj,, u 2 inciliği Hüseyin ef. nin “Gümüş,, ü 3 üncülüğü Sup- bi Paşanın,, “Al ceylânı,, kazan- dılar ve 7200, 75. 25 şer lira mükâfat aldılar. Dördüncü koşu 3 hayvan iştirak ederek 1 in- ciliği Mitat beyin “Stadivarius yu Z inciliği Akif beyin “Andranı- küs, ü 3 öncülüğü de gene Akif beyin “Panpalina, sı kazandılar. Mükâfatları 600, 75, 25 liradır. Beşinci koşu Dört ve daba yukarı yaştaki yerli ve arap at ve kısraklarına mahsustu. 4 hayvan girdi ve 1 in- chiği Prens Halim beyin « Ruç- hanı, 2 inciliği Ferhat beyin *küçük ceylânı,, 3 üçüncülüğü Ibrahim ef. nin «Tayyar» ı ka zandılar ve bunlarda sıra ile 300, 75, 25 şer lira mükâfat ak dılar. Güreş müsabakaları Dün Kumkapı spor kulübüne mensup güreşçilerimiz de birin- cilik müsabakalarına hazırlanmak için * Beyoğlundaki Halk fırkası spor salonunda kendi aralarında talimler yapmışlardır. K. Kemal galip Kıymetli boksörumüz Yunan şampiyonunu sayı hesabile mağiip: etti Maçtan Bir görünüş Dün mevsimin en mübüm spor hareketine ring üzerinde şahit olduk. K. Kemal Yunan kaydedelim ki, rakibini sayı hesabile mağup Angelides üç hafta evvel Se- lâmi ile karşılaşmış ve maçı Se- lâminin pek durgun oyunu kar Şısında sayı hesabile kazanmıştı. bu mavaffakiyet karşısında Yu- Fakat Kemal idmanlı Zaten hazırlanmasi için kâfi kit te yoktu. Buna ra; Wevelce bu sütunlarda © mız macerayı takip ederek dün ' geldi çattı. Boks heyeti reisi 12 ravant olarak (kararlaştırılan eme pm olmasında israr Kemalin Henüz müsabaka ringe ravunt döküşmek üzere çıktı. Sonra dişindeki Ofunet ve arka- daki yara da onu rahatsız edi- Yunanlılar Türk mallarını elân iade etmediler Murahhaslarımız teşebbü - satta bulunuyorlar Gümülcünedeki dokuzuncu tali mübadele komisyonu Garbi Te- rakya mıntakası haricinde em- lâk terketmiş Yünan tabiiyetin- deki Türklere verilecek olan 150 bin İngiliz lirasının tevzii işlerini tanzim için bir pfoğram hazır- lamıştir. Tazminat alacak olan türkler bes yüz kişi kadar tahmin edil- mektedir. 150 bin sterling bu beş yüz kişi ârasında taksim edilecektir. Bunun için evvelâ terkedilen em- lâkin kıymetleri “taktir edilen kıymet yekünu mevcut 250 bin lirayı tecavüz ederse bir nisbet tayin edilerek tevziat o nisbet ü- zerinden yapılacaktır. Diğer taraftan Yunanlıların itilâfname (O ahkâmmı tamamile tatbik etmek istememekte yeni birçok müşkilât çıkarmakta ol- dukları söylenmektedir. Hükümetimiz vaz'iyet edilmiş Yunan emlâkini itilâfnamede gös- terilen iki ay müddet bitmeden sahiplerine iade ettiği halde Yu- nan hükümeti el'an Türk emlâki üzerindeki haczi kaldırmamıştır. Murahhaslarımız bu müşkilât Üzerine Yunan murahhaslarının nazarı dikkatini celbetmiştir. Bu müracaattan bir netice elde edi- lemezse bitarafların o mudahalesi istenecektir. Yeni Irak sefiri bugün geliyor kak hükümetinin yeni Türkiye sefiri Naci Şevket Beyin bugün şehirimize gelmesi bekleniyor, defa olarak behemehal kaza- nılması lüzumlu olan bir rakibin karşısına bu gayrı müsait vazi- yette çıkmak (mecburiyetinde kalmıştı. Fakat kımetli boksö- rümüz bu imkânsızlığa ve bütün bu aleyhindeki sebeplere rağ- men çetin, ele avuca sığmıyacak kadar seyyal bir oyun oynayan rakibinin karşısında şerefini, daha doğrusu şerefimizi koru- mayı bildi. Onnn için kendisini takdir ve tebrik ederiz. — CENNET IFEDAYİLERİ Er: : Haldun geri döndü — 140 — Haldunla kaçmağa karar vermişti. Bu genç kız, bir rol oynamak için çıkmış, fakat kendini kaptırmıştı. Haldunun temiz ve ha- raretli aşkı, Mesrurenin ruhundan, sanki onun kalbine intikal etmişti. Bu gençten ayrılmak onün için ö- lümdü. Mebrure mutlaka gidecek- ti Ertesi sabah, Mebrure Haldunu! teşyi etmiş, Haldun doğru karde-! şinin yanına gitmişti: — Kardeşim Zeydun, senden izin almağa geldim. — Ne için? — İstediğim yere gitdi için! Bu akşam hareket edeceğim. Doğ- ru Endülüse döneceğim. — Mesrure ile birlikte mi? — Evet. — Pek âlâ. Git kardeşim. Ben de bu işleri bitirdikten sonra sana iltihak etmeğe çalışırım. İki kardöş biribirlerine sarrldı- lar ve göz yaşları içinde ayrıldılar. Haldun iki at hazırlattı. Yol için lâzmm olan her şeyi tedarik etti ve bekledi. Mebrure, akşama doğru Cebel şeyhine gitti. Onunla konuştu: — Muazzam şeyhimiz! Bu ak- şam emir Haldun gelmiyecek. Ken- di karargâhında kardeşine bir zi- yafet verecek ve bu ziyafette ben de hazır olacağım. İkimiz Zeydunu ikna için çalışacağız. Ben, Zeyduna harbin bütün şiddetile: başlıyacas ğını anlamıştı. Şeyh, dailerini ve kumandanla- rını davet ederek onlara vaziyeti anlattı: — Sabahleyin harp başlıyor. Ona göre hazırlanmiz. Biz harbe mâni olmak ve düşmandan kurtul" imak için her çareye “baş vurduk. Fakat neticede harpten başka çare bir halâs çaresi olmadığını gördü Sabahleyin düşmana hücum &diniz ve bizim satvetimizi gösteriniz ki, kendisi sulhe talip olsun. Sabahleyin Cebelden büyük bir fedayi kuvveti! çıktı. Fakat ( Zey» dun geceden hazırlanmıştı. Kanlı bir döğüşmeden sonra bu kuvvet erimiş, onu diğer bir kuvvet talip etmişti. Üç gün, üç gece fedayiler, düşman muhasarasını yarmağa-ça- lışmışlar, fakat muvaffak olamıya- rak mevhum cennetlerine' kavuş rauşlardı. Cebelin belkemiği kırılmıştı. Onlarm son mukavemetlerinden hedefleri orduyu, bir kapılarının önünden bertaraf ederek, hiç ol mazsa buradan çıkıp gitmek, Ce belin servetini kaçırmaktı. Fakat buna imkân kalmamıştı. (Bitmedi) Deba gazetesi Fethi B. Fırkası hak- “54 gitmek istemem. Ona münasip hediye isterim, — İstediğini söyle kızım! Dün- yada senin kadar kimseyi sevdiği- mi bilmiyorum. — Meselâ bana' 'mehir* olarak verdiğiniz yüz bin altın. — Onları da şimdi hazırlatırım. iydi. En nadir mücevherlerle süs- ndi. Ortalık karadıktkan sonra, onu bir at ve iki yüklü katır bekli- yordu. Mebrure ata bindi ve kalenin kapısına doğru ilerledi. Şeyh, onu burada bekliyordu: — Kızım, bütün ümidim sende- dir. Senin hayırlı haberlerini bek- Maç gittikçe hareketi ve heye- liyorum. canı artan bir cereyan takip etti, İlk ravuntlarda Kemal daha fazla rakibini kollayarak onun nerelerden açık biraktığına ve daha fazla hangi yumruğunu daha isabetli kullandığına dik- kat ediyordu. Yunanlı eski şam- piyon Artinin oyununu hatırlatan çok kaçak ve seyyal bir oyun oynıyordu. Yumruk tutturmak çok güçtü. Bilhassa Kemal id- manlarım tamamlıyarak çalâki- sini tamamen elde edemediği için buişi birkat daha güç oluyordu. Nihayet üçüncü ravunt- tan sonra Kemalin müsabaka üzerinde mahsus bir faikiyet al- dığını görüyoruz. Sert yumruk- ları Yunanlınm üzerinde tesirini göstermiye başlamıştır. Oyun bu cereyanla son ravuntları bulur- ken Kemalin yine ilk devreler- deki gayretle çalıştığın görü- yoruz. Kesilmemiştir ve Yunan- lıya faikiyet imkânı vermeden döğüşüyor.. Müsabaka bu suretle 10 uncu ravundi tamamladığı zaman Stad- yümdeki halk sevinç içinde Ke- | malin galibiyetini alkışlıyorlardı. Mebrure kaleden çıktı. Bir elile arka, arka gelen ve biribirine bağlı katırların ipini tutuyordu. Nöbetçiler, Halduna haber gö- türmüşler; Haldun karısmı karşı lamış, bir kaç dakika sonra bir mu- bafız kıt'a ile birlikte hareket et- mişlerdi. Muhafızlar onlara sabaha kadar refakat etmişler, gün doğar- ken onlara veda ederek geri dün- müşlerdi. Mebrure ile Haldun, meşakkate tahammül ederek, kısa bir. istira- hatten sonra ilerlemişler, ertesi gün Beruta varmışlardı. Mebrure, şayet Haldunun en cüz'i şüphesi kalmışsa onu da izale için Mesrurenin evine götürmek is- temiş ve oraya götürmüştü. Şeyhin yüzüğü hâlâ onda idi. Bu ev, ona açılmış, Haldun ile Mebrure bura- da bir gün istirahattan sonra tesa- düf ettikleri ilk gemiye binerek geri dönmüşlerdi. Cebelde vaziyet çok nazikleş- mişti. Cebel şeyhi mühletin bittiği üçüncü gün sabahtan akşama ka- dar beklemiş, fakat Mebrureden bir haber gelmemişti. Demek ki Haldun, bu kızı karargâhında alı- koymuş, belki de onu psetmişti. i Şeyh, bütün geceyi uyanık . geçir- mis, gece yarısına kadar bir gelen İgiden olmadığından sabahleyin kında ne diyor? Pariste çıkan Jurnal de Deba gazetesi Serbest : Cümburiyet fırkası hakkında uzun bir makale neşretmiştir. Yeni fırkanın hariçte nasıl karşılandığını göstermesi itibaril şayanı dikkat olan bu makslede muharrir Gazi Hazretlerile Fet- bi Beyin Yalovada uzun konuş- maları neticesinde yeni bir fırka teşkiline karar verildiğini bu konuşmalara bazan Ismet Paşa- nın da iştirak ettiğini söylemekte ve Gazi Hazretlerinin hemşiresi Makbule Hanitnm yeni fırkaya girmesini çok karaktertik ve sem- bolik bir mahiyette bulmaktadır. Mubarrir, İsmet Paşanın yolu Üzerine çikan bu muhalefete karşı bir hırçınlık ve memnuni- yetsizlik göstermemiş olduğunu kaydetmekte: ve fırkanın teşki- line Gazinin gösterdiği müzaha- retin sebeplerini aramaktadır. Muharrire göre son senelerde tatbik edilen iktısadi ve mali siyaset oldukça müşkül bir va- ziyet ihdas etmiştir. Birçok sar- fiyat yapılmış ve yanlış bir ka- naatle «Türkiyenin hariçten vaz geçebileceği zannedilmiştir.» Mu- harrir «hakikatleri daha ziyade nazarda tulan bir siyasetle gek İmek lâzım idi» demekte ve bu tarzda bir tekâmülün birden- bire yapılamıyacağını söyliyerek vaziyeti ancak yeni bir fırkanın kurtarabileceğini o kaydetmekte ve şunları söylemektedir. «Türkiye çokdanberi bir kirpi gibi toparlak bir şekilde toplan- dı. Dikenleri hariçten daha zi- yade görülüyordu. Muharrit bundan sonra Cemi- yeti akvama karşı olan vaziyeti- mizi tetkik etmekte ve «bu değişikliği Cemiyeti akvam ile mukarenetten dahaiyi kaydede- cek birşey yoktur.» demektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: