17 Eylül 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

17 Eylül 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— 4 — VAKTT 18 Eylal 1930 Jşaretler : pm nimel Demokrat ve demagok *Muhalif bir fırka lâzımdır! serbest münakaşa işlerin rehberidir. Hürriyetin zararları, istihdadın faydalarından faz Tadır,, Bu sözler son ayların dilden dile do- laşan en bahtiyar cümleleridir, Uzun bir süköttan sonra Fethi B. bü tümlelerin ve sözün timsali gihi or- taya çıktı, Fırkasmı yaptı... Nerede ise Millet Meclisinde kendi kürsüsünü bat! lacak... Ötede beride teşkilât yapılıyor. Fırka binaları dolap, dolüp boşalıyor. Fırka mensupları adrm başma ağızları mt açtılar mr, bir türlü susmak bilmi- yorlar. Söylüyorlar, söylüyorlar... söy» lüyorlar... söylüyo... Her şeyi söylüyor- Tar. Her şeyden bahsediyorlar. Yana yakıla dertlerden dem vuruyorlar. Aç. lara açsın, fakire fakirsin, canı yanan. Tara ennm yanıyor Diyorlâr.. Fakat, tek bir şey, söylemiyorlar: Hastalara reçete! Çünkü: Hder ve fırkası, henüz, hükümeti i- dare eden fırka tarafmdan kensoltas yon için davet edilmiş hekim vaziyetin- dedir, Fakat Lider ve fırkam bakinız bu yvezifeyi nasl yapıyorlar? Kensil. tasyon için davet edilen hekim, davet edildiği yere girer girmez alâtını, ede vatını açıp hastalık hakkında tetkikler yapacağına, derhal üstünü başrnı ywrte- yor. kalkıyor gidiyor... Bu her nedense şöhretli adamm et- rafını alan insanlar saruyor: “— İliç veriniz... Reçete yazmız... He kim.. hiddetli, hiddetli başını sallıyor: “—Vah, vah diyor vah... sizi bu hat de mi görecektim? Işte demagoji buna derler. Halkın ıstirabını,halkın hissiyatını kamçılamak tan ne çikar? Gözyaşından traktör ya pılmaz, ah ve vahtan çelik dökülmez... “Vah, vah,, diye sihirli bir asa yok ki vergiler mes'elesini halletsin! Biz, demagojiyi değil halkın halk f- çin idare edilmesini istiyoruz. Halkın halk için idare olunması, halkın hisleri mi İstismar etmek hatta ons mutlaka haş görünmek demek değildir. Halkçı olan; halkın hisleriyi değil, hakiki ve ferdiyetlerin fevkinde olan 41 yük faydaya koşandır. Onun içim halk $r, kütlenin ardında, gösyaşları ve! döküntü hisleri ie geçinen bir kervan dümdarı değildir. Yeni ufka, halk. büyük faydaya sürükliyen hakiki iskı- Jâpçıdır. Biz muhalif fırkadan hâlâ ba şiarı bekliyoruz, belki de ben çok nikbinim! Liberalim Softa söyleniyor: *— Liberalizm... Çünkü hürriyet Şer'i şeriffin iadesi için Haremi şerif. ten gelmiş bir zemzem mesabesinde, Ona göre liberallik bir cihad fisebi- Jullahdır. Komisyoncu fısıldıyor: “-Liberalim? Çünkü, naşıl olsa bir gün gümrük- “.« Liberalim !.... Liberal! Çünkü o halkın sırtında, kazancı İşsiz münevver söyleniyor: — LUiberalim.. Ah ey didarı hürri- yet! “Gelin vatandaşların gözyaşlarımı a- ramızdüâ taksim edelim, diyor. Çünkü o halkın hürmetinde, kazanca taksim etmeği çok iyi bilir. Ne aç gözdür 6!... o Asırlardır omuzdan inmedi bir kemik ve bir deri Obıraktığı köylünün kazançi- mi taksim etti, alnım terini taksim et- ti, tarlasını taksim etti, evini barkını taksim etti. Taksim edilecek bir Şeyi kalmayınen şimdi de gözyaşını taksim edelim diyor. Belki frenklerin Pjyerle- ti vari şark salonlarında para eder; bir kaç akşam bar masrafını çıkarır bir me| MR ra *.B. Dil yolunda Son nefeslerini sayan edebi mazinin hâlâ kudretli bir kalemi soluk benizli maşukasmın zara- fetine geçenlerde mensur bir kaside yazmış, veya yazmak is temişti. Bem öyle sandımdı. Me- bir enin dile gelsin, Lâkin yük» görmesi ihtimali yok değil batta çok büyüktür. Amma böyle olsa van (edebiyatının müntahabat ghşekapı gi bir hal aldı, Otomobillerden Tram- vaylardan dolayı değil, Onlara | alıştık. O Bahçekapıyı geçilmez bir hale sokav yazın çimleri fena halde burunları alan pas- tırmacı dükkünları ile günün her saatinde cıyak cıyak bağıran gramofonlardır. Asabisiniz, işiniz yolunda git- memiştir, bermutat paranız da yok. Beyninizin üzerine kayna” miş hamam suyu gibi dökülen güneşin altında terliye terliye ilerliyorsunuz. Tam bu esnada sağ taraftan madeni bir feryat: — Amaaan,. medeecet! Daha sonra yılışık bir ses: — Adalardan bir yar gelir bizlerel.... İleri gittikçe çeşit çeşit gazel- ler, öğleden evel ninniler, aç karnına çifte telliler.... Zavallı kulaklarımız... Bahçekapıdan geçerken ku- laklarımız bayide güfteli gazel- lerle, burnumuz pastırma çimle- rile harap oluyor. Şimdi artık izi kalmamış olan eski, bahçenin bölbüllerile çi- menlerinin yerine bu mu kaim olmalidi!..... » Balatta eski dubalar Çpranet, bozulan eski dubaları eskiden başka yerlerde fazla masraflarla tamir ettirirmiş. Istanbul belediyesi artık bu işi Balattaki kendi kızağında yapıyor ve ucuza mal ediyor. daşma sormuş: — Kuzum, bu eski dubaları tamir için neden Balata götürü- yorlar, başka yerde kızak kuru- lamaz midi? demiş ve şu cevabı almış: — Başka yerler eskiler almı- yor da ondan... Toplu İğne ———- Mersin Liman reisi tev- kif edildi eshabı mesalihten rüşvet âlırken cörmü meşhut halinde yakalanmış ve evrakile ciheti adliyeye teslim ken birçok müşkilât çıkarttığın- karşı da, Muğireye karşı da buna dan ve kendilerinden para alma- iıkça işlerini a a Hazreti Ömer irtihal ettikten sonra bunlar toplanmışlar, evvelâ! bunlardan üçü, diğer üç lehinde namzetliklerinden feragat etmişler di. Zübeyr reyini Aliye, Talha reyi- ni Oşmana, Sad reyini Abdürrah- mana vermişti. Bunu müteakıp Ab- den feragat etmiş ve ortada iki nam zet kalmıştı. Bu iki namzet, içlerin- den birinin intihabını Abdürrahma- na biraktılar, 1| Abdürrahman, üç gün, üç gece bütün halk ile temas ederek, herke- sin reyini sormuş, ondan sonra ekâ- birin fikrini almış, daha sonra bü- Peygamberin mescidine davet ede- miş herkes te ona biat etmişti. 2| İvi yoktu. Sonra Abdürrahman da man Zübre kabilesindendi. söylemeğe imkân yoktu. lerde kullanması da fazla mübalâ- gaya mütehammil değildi. Bizzat Hazreti Peygamber, sonra Hazreti Ebu Bekir, sonra Hazreti Ömer de onlara ayni şekilde muamele etmiş- gönderilen Ebu Süfyan, Muzbice, ve San'aya gönderilen Halit, Tey- ma ve Haybere gönderilen Osman ibni Sa'd, Bahreyne gönderilen E- ban ibni Sait hep Emevi idiler. Da- ha sonra Hazreti Ebubekir, Muavi- yenin kardeşi Yezidi Suriye fethine memur etmiş, Hazreti Ömer onu ma) kamında bırakmış, o irtihal edince Muaviyeyi onun yerine tayin etmiş ti. O halde Osmanın bu ricalden istifade etmesine (3) bir mâni yoktu. Bu rical tecrübe görmüş, li- Bİ GÖMLEK Ebuzerin fikrina göre Para biriktirmek, öldükten sonra mal hırakmak günahların en büyüğü idi tün ashabı, ümerayı, ricali ve halkı rek efkârı ammenin Hazreti Os- man üzerinde toplandığını söyle- Sonra Hazreti Osmanın Emevi» lerden bir çok adamları memuriyet lerdi. Hazreti Peygamber zamanın» da Mekke valisi “Attap,, Necrana! YAZAN: Örer Rıza teakip binlerce dirhem vererek Ru ma kuyusunu satın alarak müs! ü* manların su yüzünden zahmet çek” memelerini temin eden, Hz. pe” gamberin mesçidini genişletmek için büyük bir mebliğ sarfedei Tebuk seferi esnasında ordunun dürrahman da kendi namzetliğim- teslih ve techizi için yüz binlere” dirhem veren 6 idi. Kendisine bey” tülmali sui istimal ettiği söylendiği zaman Osman şu cevabı vermişti” “Diyorlar ki ben akrabamı © İver, onlara ihsanda ( bulunurum” Doğrudur. Ebli beytimi severim Fakat ben bu muhabbetimi hek“ sızlığa alet etmiş değilim. Belki ben, hak hususunda onlara zerr kadar taraftarlık göstermem. On lara verdiğim para ise, münhasirs” kendi servetimdir. Ben müslüme" ların malını ne kendi şahsım, ne d9 Bütün bu altı namzet içinde bir kimse için helâl görerek almant* Hazreti Osmandan başka bir Emc-! Resulü ekrem devrinde, Ebubekir ve Ömer devirlerinde kendi ser onun akrabası değildi. Abdürrak.| vetimden büyük mühim hediyeler hd halde Hazreti Osmanın intihabına itiraz, yabut onun gasıp olduğunu takdim etmiş bulunuyorum. O 3” man genç, dinç (servetini yemesini bilir) bir adamdım. Bunu o zaman yapmadığım halde ömrüm tükem diği zamn mı müfteriler bu sözleri söylüyorlar? Ben herhangi bir $© hir ve ya vilâyete fazla bir vergi mi tarhettim de onu aldım? Bana an cak beşte birler gönderiliyor. V4 bunlar müstahak olanlara verili” yor. Bunlardan bir şey almak be* nim için caiz değildir. Ben de bum lardan bir almış değilim, bütün sarfiyatım kendi öz malımdam dar (8). Esasen Hz. Osmanın beytülma” li israf ettiğine akrabasına ve evlöt“ larına binlerce, milyonlarca paralar verdiğine dair biç bir mevsuk na” kil yoktur. Mevsuk olan nokta © nun herkese ihsanlarda bulunduğu dur (6). Hz. Osman bazı ashaba fena muamele ettiği ithamı, efkârı umü” miyede en fena iz bırakacak her” kesin kalbini kıracak olanı idi. Bunların başında Ebuzer bulunu” yakat ve ehliyet göstermiş kimse-|yordu. Kendisi son derece zahil : lerdi. Onün memüriyet verdiği a-İbir adamdı. Onun telâkkisine göre Mersin liman reisi ARF Bey İdamlar içinde Velit gibi kusurlarılzahit olmak her insan için vacipti. görünenler hem azledilmişler, hem| Bunun en birinci şartı da her insa” ceza görmüşlerdi. Kâfelilerin Asin kazanecımdan kendi zaruri ikti” oğlu Saidi şehirlerinden kovmaları|yacına lâzım olan şeyi sarfettikte pe pek mühim değildi. Kâfeliler dahajsonra geride kalan bir şeyi sakla“ edilmiştir. Bu yakalanmadan sonra) vel İran fatihi (Sa'd ibni Ebivak|maması idi. Saklıyacak olursa 6 Afif bey aleyhinde işlerini görür- İkas) a karşı da, Ammar bin Yesere|hennemlik olurdu. Bu telâkkiye #ö benzer muameleleri tatbik etmi;- lerdi. Basra valisi İbni Amir o dev- rin en birinci ricalindendi. Basra- re hiç bir kimsenin elinde avucun” da bir şey bırakmaması lâzım geli" yordu. Halbuki ortalıkta refah var dı. Herkes kazanıyor, bir çoklari hisle birkaç kayıkçı daha şikâ (4. cn iyi, en nafi eserleri birakan|9€!vet sahibi oluyordu. Ebuzerin yette o bulunmuştur. Afif bey ewvelcede böyle bir meseleden dolayı mahküm olmuş, fakat hü- küm tecil edilmişti. (Yeni Mersin) nan siyasi sınırımız dışındaki Türk kardeşlerimizin edebiyat- lanma ve dillerine velev cüz'i bir âşinebk peyda etmek kaygısı yüksek o mekteplerimizin edebi tabsili çerçevesine alınmış bu- lunmadıkça, acaba milliyet fikrine (garbi) surette telâkki ettiği- mizi ve tabsilimize şuurlu bir istikamet (Ovemiş (olduğumuzu iddia etmemiz doğru olur mu? Bu sorgunun karşılığını her gerçekçi Türk, öz vicdanında bulacağına imanım vardır. Köse Raif Puşa oğlu M. Fuat ve herkes tarafından sevilen bu va- li aleyhinde söylenecek söz bulmak çok güçtür. Mısır valisi (İbni Sa'd) ım zulmü hakkında sübut bulmuş üşünüşüne göre bunların hepsi cehennemlikti. Hatta, en güzide ashaptan Abdurzahman ibni As. vefat ettiği zaman onun bir mikta* mal bırakması Ebuzerin naza" bir şey yoktu. Bilhassa Muaviye, bül dikkatini celbetmiş, Ebuzer, onun tün Suriye halkını memnun eden, onların refahını arttıran bir vali i- di. Bütün bu ricalin mazileri | var- dı. Osmanın azlettiği ve ceza ver- diği Velit, Ömer zamanında Cezisi re valisi idi.. As oğlu Sait Taberis- tan ve Ermenistan fatihi idi. Daha sonra İbni Âmir, Kâbil, Herat, Si- cistan, Nişaburu fethetmişti. Daha valisi İbni Sa'd, Trablusgarp ile Kıbrısı teshir eden, Bizans donan- malarını tarü mar eden adamdı. Mervana gelince onun aleyhindö! ve lehinde münakaşalara i mamıştı (4). Hz. Osman beytülmali sui timal ettiği hakkındaki töbmetler de esassızdır. Osman, ashabın en zengini idi. Medineye hicretini mü' sebebi-; yet veren hadiseler henüz vukubu!; bu kadarcık servet bırakmasını bi” le ubrevi cezaya lâyık görmüştü Bu kanaati besliyen Ebuzer, het yerde mal ve servet toplıyan kâfir“ lerin en şiddetli azaba uğrıyacak” larını mütemadiyen söylüyor ve bu İmezhebine muvafık zannettiği 8“ yetleri okuyordu. Ebuzerin bu ha reketi, herkesi rahatsız ediyor, ©“ nun gibi ashaptan bir zatın bu $€“ kilde hareketi, halkı ister isteme? mustarip ediyordu. (Devamı var) U) Minhacüssüna: İbni Teymiye di Buhari ve Müslim. (31 Höni Teymiye, cilt. 3, sa. 176. 147 Sadri islâm, cilt 8, aa. 38. (5) Tabari tarihi sa, 2952. (6) Jbni teymiye cit 3, sa. 190.

Bu sayıdan diğer sayfalar: