2 Ekim 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

2 Ekim 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

poru o heyete verilmiş midi 6— VAKIT 2 Teşrinevel 1930 Mecliste Neler Konuşuldu ? B.M. Meclisinde geçen hararetli münakaşaların Zaptını neşre devam ediyoruz (Dünkü nüshamızdan mabaat) zin samimi ve kat'i surette miltevazin olması lâzımdır. (Doğ- ru sesleri) burada ehemmiyetle görüştük, başımızdan istiklâ- İlimizi tehdit eden belâları defettikten sonra ilk kuvvetle sa rıldığımız şey bütçe muvazenesidir efendiler. Ve bugün biliyo- ruz ki bütçemiz mütevazindir. Ve hükümetin tediyatı, gerek dahili ve gerek yeni harici broçlara karşı olan tediyatı mun- tazamdır. İstikrarın ikinci şerâitinden biri de, dahilt borçların olmamsıdır. Fransızların (detflotant) dedikleri - ki biz bu nok- İal nazardan da müsait bir vaziyetteyiz - ve mütehassısların ittifak ettikleri bir nokta vardır ki, sizin için bu (detflotant) asla mucibi endişe bir şey değildir. Yani miktarı azdır. Üçüncü mes'ele efendiler, ticaret muvazenemizin tekâmül etmesi yani mütevazin olması keyfiyetidir. Ticari ve tediye muvazenesi hakkında hükümetimiz bize mükerreren bu kürsü. den izahat vermiştir. Ciddiyetle tediye muvazenesi üzerinde- dir ve bunun biz kat'i delillerini de borsada görmekteyiz. Ticari müvazenemize gelince efendiler maalesef yegâne #leyhimizde bulunan mesele budur, çünkü biz zirai memleke- tiz bütün istihsalâtımız, memlekete servet getiren, para geti- ren bütün mevadı ziraiyedir. Sanayii tekâmül etmiş bir millet gibi ithalât ve ihracatı kolaylıkla hesap edebilecek bir mevki- de değiliz. Maalesef bizden daha evvel istikrarını yapan mil- letler az çok ithalât ve ihracat üzerinde muntazam hesaplara ve muntazam istatistiklere istinat ediyorlar. Çünkü sanayi memleketi olduğu için istihasl edebileceği miktar kendilerince az farkla malüm idi. Bizde ise efendiler, istihsalâtı ziraiye ü- zerine bir hesap yapmak haylıca müşküldür. Bir sene mahsuw- Jün az olması ve gelecek senenin mahsulâtında feyiz ve bere- ket olması bizim İstediğimiz muvazeneyi ihlâl eder. İşte bu moktadandır ki, ticari muvazenemiz bizim aleyhimize bir man- zara göstermektedir. Hepimiz biliyoruz ki bir çok kuraklık se- neleri geçirdik, hepimiz biliyoruz ki mahsulâtımız beynelmi- Jel borsalarda çok kuvvetli rekabete maruz kaldı. Fakat buna rağmen geçen her safha lehimizdedir. Dahili istihsalâtımız v günden güne çoğalmakta ve intizam altına alınmaktadır, ve bu da bizi asla meyüs edecek bir hal değildir. Şu halde demek istiyorum ki, fili istikrar ve onu takip edecek kanuni istikrar arzuya tabi değildir. İttihaz olunacak tedbirlerde tabiate kar» mücadele edileceği için bu; bizim yedi ihtiyarımızda de dildir. Ve ancak bir an evvel o yola girmek lâzımdır. Hepimiz biliyoruz ki onun yolu üzerindeyiz ve şüphe yok ki muvaffa- kiyetle bunu temin edeceğiz. Maruzatım bundan ibarettir (Alkışlar). Bundan sonra Sivas Meb'usu Remzi Bey söz almış ve Celâl Beyin söylediklerini teyit etmiştir. Reis — Kanunun heyeti umumiyesi hakkında başka söz istiyen var mı efendim? Maliye Vekili Saraçoğlu Şükrü B, (Izmir) — Efendim, Fethi Beyefendi; eğer maliye vekili bilihare vermiş olduğu izahatın şu kısmını daha evvel vermiş olsaydı, benim tarafım- dan o noktanın tenkidine mahal kalmazdı buyürdülar. Bende- niz buraya kanunun heyeti umumiyesini müdafaa edici ciim- leleri söylemek için gelmiştim. Herkesin neyi bilmediğini bil. miş olmak san'atına vakıf olsaydım, belki onu da söylerdim. Binaenaleyh benim sadece sözlerim kanunun heyeti umumiye- sinin istilzam ettiği cümlelerden ibarettir. Yoksa herhangi bir kimsenin bilmediği bir şeyi behemehal söylemek kudretine malik olduğum iddiası yoktur. Fethi Bey (Gümüşane) — Bildiğiniz şundan belli ki gös- terdiğiniz istatistikleri buradan tashih ettim. Maliye Vekili Saraçoğlu Şükrü Bey (Devamla) — Müllerin raporu niçin Meclise verilmedi, diyor. Aklım erme di, Hükümet Meclise tefsir sevkeder, kanun sevkeder, Herhangi bir ecnebiye ve ya herhangi bir vatandaşa hükümet- çe süreti mahsusada yaptırılmış olan raporu Meclise gönder- mek gibi Teşkilâtı Esasiyede ve ya mevzuatı kanuniyede ve ya teamüllerde böyle bir şey yoktur. Maamafih arkadaşlardan arzu edenler, bunu görmüşlerdir. Okumuşlardır. Bittabi biz bunu tetkik ediyoruz. Hatalı ve savaplı noktalarını ayırdıktan #onra savaplı noktalar hakkında idari işlere ait olanlar için idari mukarrerat ittihaz edilecek, diğerleri için kanun olacak Büyük Meclise takdim edilecektir. Fethi Beyefendi iflâs hakkmdaki sözlerimi « çok ıstırapla tekrar ediyorum - yanlış anlamışlardır ve yahut ben tamamen - vazih ifade edememiş mevkiindeyim. Demek istedim ki, tica- rette piyasanın sağlam olabilmesi, alış veriş yapanların ala- © ocak ve verecek senedi izma edenlerin kâffesinin sağlam bir vaziyette iş görebilmeleri için iflâs etmesi lâzım gelen adamla- rım sun'i yardımlarla, sun'i himayelerle herhangi bir perde ar- kasma saklanarak iflâsına mâni olmak değildir. Eğer iflâs edecekse piyasanın sağlamlığı namına onun iflâs etmesi heye- ti içtimaiyenin âli menfaatleri iktızasıdır demek istedim. Kim- sede Türk parası kalmamak için bu paraları çekmişim, hayır arkadaşlar! sadece yaptığım iş, Maliye Vekâletine doğrudan doğruya ve ya dolayısile ait olan mebaliği bankalardan çek- mek ve kendi kasalarımın altına almaktan ibarettir. Demek istedim ki ayni şeyi halka vergi tarhetmek üzere yapan Devletler vardır, Halkın elinde mümkün olduğu kadar milli parayı azaltmak için vergi tarheden devletler var. Biz ise kendi paramızdan bankalara tevdi ettiğimizi, kendi kasa: mıza çekmek suretile biraz marştan darlık yaptık, kendilerin- den istirham edeceğim, Ziraat Bankasmın bilânçosunu tetkik etsinler orada göreceklerdir ki Ziraat Rankasının sermayesi- nin çok fazlası zürraa ikraz edilmiş bir vaziyettedir. Söze başlarken; Maliye Vekili Beyefendi vaki olan bazı tenkitleri- mi biraz fazla hararetle, biraz fazla infialle karşıladılar... de- diler. Hayır efendiler, infial yoktur, hararet vakidir. nun sebebini kendisi nasıl izah ediyor bilmiyorum, fakat ben göyle izah ediyorum, çünkü ben daha hararetle resmi vazifelerime merbut bir adamım. (Alkışlar, bravo sesleri), Nuri Bey (Kütahya) — Merkez Bankası kanunu Meclisi Aliye sevkedilmezden evvel bu kanunu müzakere için vücuda getirilmiş nim resmi bir he et, bir komisyon vardı. Müller ra- Maliye Vekili Saraçoğlu Şükrü Bey (İzmir) — Bu sorulan sual! zannediyorum ki bana ait bir şey değildir. O heyte aittir, Ve ben şurasını söyliyeyim ki, esasen Müller raporu o heyte tevzi edilmiştir. Tevziatta belki birer tane düşmemiştir. Fakat hepsi dinlemiştir. Nuri Bey (Kütahya) — Sualime cevap olmadı. Müsaade buyurursanız biraz izah edeyim: buyurdular ki mevzuatı ka- muniyede, Teşkilitr Esasiyede, herhangi bir ecnebi raporunun Meclisi Aliye sevkedilmesine dair bir madde bilmiyorum. Çok doğru! Böyle bir mecburiyet yoktur. Fakat arzettiğim Merkez Bankası kanunu müzakere ve yahut mütehasstsların karar ve reyi alınmak Üzere vücuda getirilmiş olan heyte bu rapor sevkolunmus mudur? Buyurdular ki arzu eden herkes görebilirdi. Heyetin arzusu lâhrk olmadan bu rapor kendileri- ne gönderilmemiş midir? : Maliye Vekili Saraçoğlu Şükrü Bey (İzmir) — Gönderil- miştir ve benim bulunmadığım bi rcelsede okunmuştur. Nuri Bey (Kütahya) — Teşekkür ederim efendim, bunu anlamak istiyordum. Ağa oğlu Ahmet BR. (Kars) — Bir sual soracağım; Müller raporunda, bütçe muvazenesinin hakiki olmadığını....(Gürül- tüler). Reis Bey! sükünet isterim. Reis — Devam edin Ahmet Bey, siz söylerken gürültü ke- silir, Ağa oğlu Ahmet Bey (Devamla) — Efendim, Müller ra- porunda bütçe muvazenesinin hakiki olmadığını ve bütçeye ait Maliye Vekâletinin verdiği rakamların mhutelif olduğunu ve verilen rakamlar arasında münasebet olmadığını binaena- leyh bu memleketin bütçesi hakkında sarih ve muayyen bir fi- kir edinmeğe imkân olmadığını sarahaten yazıyor, bu tekzip edildi mi, edilmedi mi, Meliye vekâletniden soruyorum? Bun- lar çok büyük ithamlardır ve bir hükümet için, bilhassa mali- ye için muhtelif rakamlar verilmi ve o muhtelif rakamlar arasında nisbet yoksa, (ki bunu âlemşümul bir mahiyeti haiz olan bir âlim yazıyor) ve bu tekzip edilmemişse cidden şaya- nı dikkattir. Maliye Vekili Saraçoğlu Şükrü Bey (İzmir) — Muhterem efendiler; Ağa oğlu Ahmet Beyefendinin susline cevap vere- bilmek için evelemirde Ağa oğlu Ahmet Beye bir noktayi sor- mama müsaade buyurunuz. Ağa oğlu Ahmet Bey, Müller denilen adamın, Rist denilen adamın ve ya herhangi bir hariçteki adamın kanaatlerini bilâ- kaydüşart buraya gelip müdafaa etmekle kendisini mükellef mi addediyor, orada gördükleri tamamen kendi kanaatine mutabık ise bu noktayi izah etsinler. Aksi takdirde suallerini birinci mülâhaza ile karşılamak mevkiindeyim. Ağa oğlu Ahmet Bey (Kars) — Söz isterim. Maliye Vekili Saraçoğlu Şükrü B, (İzmir) — Cevap ver- mek için cevap bekliyorum Ahmet Bey! oğlu Ahmet Bey (Kars) — Reis Hz. bütün tes- müllere muhalif, bütün parlamanter sistemlere zıt bir vaziyet hasıl olmuştur. Vekil meb'ustan sual sormak hak ve salâhiye- tini haiz değildir. (Gürültüler).. Maliye Vekili Saraçoğlu Şükrü B. (İzmir) - Müsaade « diniz arkadaşlar; Ağa oğlu Ahmet Bey arkadaşımız bir sual sormuştur. Yalnız bu suali sorarken bunu ne dereceye kadar benimsediğini bilmek istedim. Ağa oğlu Ahmet Bey (Kars) — Sual sormağa hakkınız oktur. 2 Reis — Ahmet Bey! cevap vermeğe mecbur değilsiniz. Maliye Vekili Saraçoğlu Şükrü Bey (Devamla) — Ar. kadaşlar! bu benim kendisine vaki olan sualim, isticvap şek- linde telâkki edildiğinden dolayı cidden mütessirim. Ağaoğlu Ahmet Beyi na sormadım. Sualinin membanı tama- mile anlamak Kendilerile beraber cevapları kalsin; artık ona ihtiyaç kalmadı. Cevâbımı arzediyorum. Bizim büt- çemiz mütevazin değildir Kelimesi gerek Müllerin raporunda, gerek gelecek olan Ristin raporunda ve sonra bize muhalefet eden fırkanın ağızlarında ve matbuatında (Gazeteleri var mi, sesleri) görüp, işidip duyuyoruz. Ve arzu ediyorum ki müte- vazin değildir diyen adamlar niçin ve ne kadar mütevazin de ğildir desinler. Ve bunu bir mesele olarak ortaya koysunlar. Çünkü kaniim ki, kendileri manasını baştan nihayete kadar kavradıktan sonra böyle bri sualin üzerine belki avdet etmi- yeceklerdi. Sual şudur: bütçeniz mütevazin değildir, Çünkü 222 milyon lira râddelerinde olduğu halde hakikatte 210 mil- yon bir varidat alıyorsunuz ve hakikatte masrafınız bunun üs- tündedir! Bundan bir milyon yukarıda veya aşağıdadır. Niçin hakikatte bütçeniz 222 milyon değilken ve 210 milyon iken bu- nu 222 milyon göstermek hevesindesiniz diyorlar, Gerek Müller, gerek Rist ve gerek diğer mütehassıslar pek âlâ biliyorlar ki, Büyük Meclise tevdi edilmiş olan hesabı kat'i cetvelleri bu memleketin varidat ve masarifinin yekünu umu- misi arasında tâm bir tevazün olduğunu göstermiştir. Arzede- yim niçin kat'i hesap cetvellerimiz 210 milyon ve bütçemiz 222 milyondur: Bizim memleket yeni taazzuv ve teşekkül eden bir vaziyet- te idi. Biz memlekette bütün memurin ve Devlet kadrolarını tamamen dolgun olarak farzetmek politikasını bugüne kadar takip ettik. Yani Maliye Vekâletinin on bin memuru varsa, bu on bin memuru üç yüz altmış gün hazır gibi hesapladık ve bunlar için parayı da karşısına koyduk. Bundan manda dev letin diğer masarif fasıllarında Devlet makinemizin ve vesai- ti hakliyemizin az olmasından naşi mevsimlerin bazan çok sıcak ve bazan çok soğuk olmasına reğmen kabul ettiğimiz ra- kamlar her vakit son santimine kadar sarfedilen paralardır. Binnenaleyh, maaş ve ücret fasıllarına konmuş olan mebeliğ takriben yüzde üç, bes, sekiz muhtelif vekâlet ve servislere nazaran sarfedilmez. Kezalik Devlet bütçemize konmuş olan masraf fasıllarını teşkil eden bütün mebaliğ behemehal son santimine kadar her sene sarfedilmez. Dazı masraflarda yüz- de on, bazılarında yüzde elli sarfedilmiyebilir ve bu vakidir. Muhtelif senelere tatbikatımizın bize vermiş olduğu neticeler şunu göstermiştir ki, let bütçesinde sekiz, on milyon lira kadar bir para sarfedilmiyerek kalmaktadır. İstersek Fran- sızların dediği gibi (Restdordır) yaparız. Varidat yekünunda da bazı varidattan müsamahakâr davranmak suretile tenzil ederiz. Biraz kabarık olmasını arzettiğim esbaba binaen ter. viç ediyoruz. Büyük Meclise senenin hesabi kat'ileri ve- rilmiştir. Orada göreceksiniz ki Meclisi âlinin bize müsaade ettiği tahsisat ve bizim memlektte tpoladığımız varidat tamı men mütevazin bir vaziyettedir. En son tetkikat yapmış olan Rist dahi ayni kanaattedir ve benim yüksek kürsüden söyle. diklerimi Ağaoğlu Ahmet B. zahmet ederek görmek isterlerse bilâçoları, pasajları kendilerine gösterebilirim. Bütçemiz mütevazindir. Aldığımız varidat kadar sarfedi. yoruz. Bu parayı israf etmeksizin ve açık vermeksizin hir se- neden diğer seneye fazla herhangi bir masraf nakletmeksizin o kadar ki, bizden evvelki adamlarm sarfetmiş oldukları pa- raları dahi şu ve ya bu tasarrufumuzla ödemekteyiz. Borçla- Timiza yukarı kâmilen ödiyecek vaziyete geçmemiz çok uzak değildir. Her halde şimdiye kadar ödediklerimiz bundan EE ödiyeceklerimize nazaran lâakal yüzde seksen teşkil e- er, Jiyas Sami Bey (Muş) — Usul hakkında söyliyeceğim: Bundan sonra sık sık münakaşa edeceğiz. Müzakerenin selâ- meti namın bir noktanm tavazzuh etmesi lâzımdır. Ağaoğlu Ahmet Beyefendi, Vekilin mebusa sunl soramıyacağını söyle- diler. Bu nokta tenevvür etmelidir. Malâmu âliniz iki türlü sual vardır. Birisi; teşkilât esasiye kanununda musarrah olan sualdir ki netayici kanuniye tevlit eder ve bu suali ancak meb'us vekile sorabilir ve bu kanuni sualdir. Bir de ikinci sual vardır ki, herhangi bir meselenin tavar- zuhu içindir. Bu suali müzakere esnasında herkes dizlerine sorabilir ve bu meyanda vekil de meb'ustan sorabilir. Bu da lügavi süaldir ki, bu suale. cevap vermek mecburiyeti yoktur. Mugaleta yapılmasın bu nokta tavazzuh etmelidir ve teamül lerimizin arasına girmelidir. Ağaoğlu Ahmet Bey (Kars) — Efendiler; Muhterem Ma- liye Vekili biraz evvel bendelerine Türkçe öğrenmemi tavsiye buyurdular, teşekkür ederim. Şimdi benim bir sualime cevap verirken beni ve mensup olduğum fırkayı Müllerle, Ristlerle karıştırarak sözlerinde muammalı, ima ile onların fikirlerini... (Şiddetli gürültüler). Durunuz efendiler durunuz! dinleyi- niz, burası fikir mücadelesi yeridir. Gürültü yeri değildir. Buraya biz fikir mücadelesi için geldik yoksa gürültü ve kav- ga için gelmedik. (Soldan alkışlar). Dinleyiniz, kimseye mem- leket ve millete merbutiyet inhisarını veremeyiz. Lütfen dinle- yiniz. Muhterem vekil Beyefendi ikinci izahlarında beni, mu- halefet fırkasını Mülleri, Risti karıştırarak memzuç bir süret- te bir takım şeyler söylemek istediler. Çok muhterem tanıdı gım, zekâsına, irfanına - kendileri de bilirler - çok meftun ol- duğum bir zatın me seviyeyei irfaniyesine, ne de seviyyei ah- lâkiyesine bu gibi tavurlar lâyık ve şayan olmadığını kendisi- ne arzederim. (Soldan bravo sesleri). Bu gibi kimin nesi varsa çıkar, açık olarak söyler ve cevabını alır. Yoksa Müllerler, Ristler, Ağaoğlu Ahmet, Fethi Bey, bunlar karıştımimaz efendiler. Buna müsaade etmiyeceğiz, buna hakkınız yoktur. (Gürültü. ler), Ali Saip Bey (Urfa) — Fethi Beyi ne karıştırıoyrsun? yal- nız sana söylüyorlar, Ağaoğlu Ahmet Bey (Kars) — Sen kim oluyorsun? Reis — Heyeti Umumiyeye hitap ediniz Ahmet Bey! Ağaoğlu Ahmet B. (Kars) Devamla — Arkadaşlarımızın izzet ve şerefile alâkadar olan ilerşde imalı müphem kelime- lere lüzum görülmemelidir bu, bir ahlâk meselesidir. Bu, ah- lâk meselesi memleketin mukadderati âtiyesile alâkadardır. Eğer biribirimize karşı bu vaziyeti alırsak... Rasih Bey (Antalya) — Sizden mi alacağız bu dersi? Ağaoğlu Ahmet B. (Kars) — Sen benden ulacaksın, ben senden alacağım. Rasih B. (Antalya) — Ben senden alamam. Ağaoğlu Ahmet B. (Kars) — Efendim sinirlenmeyiniz. Sinirlenmek zayıflara mahsustur. Size ne oluyor? memleket meselelerinde haksız da olsa burada söylenen sözlere hürmet edeceksiniz. Şimdi Maliye vekili Beyefendinin cevabının ilk kısmına benim sualim şu idi, Bizim bütçemizde tevazün olmadığı için bütçe tetkikatını yapmak üzere Hükümetin getirdiği Müllere mütenakız rakamlar verilmiştir. Müller bu rakamlar arasında bu memleketin. maliyesi ve bütçesi hakkında doğru bir fikir edinmek imkânı hasıl olmadı diyor. 3“ Efendiler! Müller ve Risti ne Fethi Bey ne de muhalefet fırkası davet etti. Hükümet davet etmiştir. İlmi salâhiyeti ha- izdir diye buraya davet etmişlerdir. Hakikaten bu adamlar âlemşümul bir şöhreti haizdirler. Bütün dünya bunların Tür. kiyeye geldiğini biliyorlar. Bizim maliyemizi tetkik ettikleri ni medeni dünya öğrendi. Bu mütehassıslar o kadar salâhiye- ti ilmiyeyi haizdirler ki: bütün cihanda dikkatle dinlenen fi kir ve mütalealarını Maliye vekili Beyefendi gibi istihfaf et- mek doğru olamaz. Bunların bu raporunu hiç şüphe yoktur ki Avrupanın muhtelif aksamı okumuştur. Türkiye ile alâkadar her memleket okuyacaktır. Efendiler! bu raporlardan alınan intiba (impresyon), Türkiye maliyesinin yolunda olmadığı merkezindedir. Dogrudan doğruya bizi iki türlü rakam ver- mekle şaşırtmak istemekle zimnen itham etmektedirler, kümet buna cevap vermedi. O zatlar iddia ediyorlar ki; rünen tevazün sun'idir, zahiridir. Ha-“&i tevazün yoktür, Bu- nu yalnı mütalca ile değil vesikalarla da teyit ediyorlar. Me- selâ: ezcümle hatırımda kalan bir şeyi arzedeyim. Bizim bono ile mübayaatımız her sene vaktinde verilmiyor. Bir seneden öteki seneye naklediliyor. Bu suretle bonolar imtidat ede ede dalgalı bonolar (datfotant) tekerrür ediyor. Meclis ebu sene verilen bütçe mütevazindir. Fakat hakikatte tevazün yoktur. Bunu bu adamlar yazıyor. Hükümet te buna karşı süküt et miştir, lâkayt kalmıştır. Bu sükütu menafii âliyei memleketle kabili telif görmüyorum, Bugün ben kendimi bahtiyar addedi- yorum ki; Maliye Vekili Beyefendiye bunu izah ettirmek için kendilerine fırsat vermiş oluyorum. Acaba Mülleri ve Risti tatmin edebilirler mi? Onlar da tasdik ederlerse febiha...... Bunda büyük kusur etmişlerdir. Maliye Vekili Beyefendi ku- surlarmı itiraf edecekler mi? Yöksa valdızir cümlelerle set retmeğe kalkışmak nihayetünnihaye bir oyundan başka bir şey değildir. Maliye Vekili Saraçoğlu Şükrü #. (İzmir) — Ağaoğlu Ah- met Bey benim sözlerimden bir takım tariz şemmsleri hisset- mişler. Vaki olan sual biraz evvel arzettiğim gibi asla tariz manasını taşımamaktadır. Sualim, suallerinin hakiki manasi- Mi iyi kavrıyabilmek içindir. Ben Müllerin ve Ristin isimleri, bana onların raporları hakkında sual sorulduktan sonradır ki bu kürsüde zikrettim. Verdiğim izahata gelince ben ne Mül- leri, ne Risti ikna edeyim diye değil Büyük Millet Meclisi aza- sının arzu ettikleri malümatı vermiş olmak için söylüyorum. Onun için Ağaoğlu Ahmet Bey arkadaşıma şunu söylemek is terim ki, bütçe hakiki ve mütevazin değilmiz, Maliye Vekili yanlış hesaplar vermiş ve binnetice mevcut olmıyan bir muva- zeneyi var gibi göstermek san'atını ihdas etmemelimiş, Bu cümleden daha büyük bir hakikat var mıdır. O da bu memle- kette yerli ve yabancı herkesin ita emrine iktiran etmemiş tesviye edilmemiş bir tek matlüpları kalmamıştır. Bu büyük hakikat dururken filân yere verilen rakamların biribirini tut- mâmâsından dolayı oradan başlıyarak bir silsilei muhakeme ile bu memleket bütçesinde, varidat ile masarif arasında te yâzün yoktur, açıkları vardır, açıklarını setretmek için biltçe-- lerini san'atkârane yapıyorlar fehvasına gidiyorlar. Hakikat budur ki bütçemiz mütevazindir. Aldığımız kadar hareryoruz. Aldığımızla da mütemadiyen borçlarımızı ödüyoruz ve ödiye- ceğiz. Bu yoldayız. Yalnız hakikaten Müllerin arzettiği bir çok erkam arasında bir tanesi farklı olarak verilmişir. Bunu daha o zamandan biliyoruz. Muhtelif iki daire arasındaki he- sabın ara yerinde bir tehalüf mevcuttur. Yukarıda yapılmış olan bir masrafın diğer bir daire tarafından dolduruluncıya kadar geçmiş olan zaman mefhumundan katı nazar edilirse alt taraftaki defterle üst taraftaki defterin arasındaki (muha» sebe kalemi ile muvazene kaleminin defterleri arasında) fark

Bu sayıdan diğer sayfalar: