14 Aralık 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

14 Aralık 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mes 4 —VAKIT 14 Könünevel ME Çalğılı gece Kanlı bir facin ile neticelendi Evelki gece Üsküdarda Kâmil isminde bir genç Üvey babası Ahmet ef. ile bir arkadaşını teh- ikeli bir surette yaralamıştır. Hadise, tertip edilen içkili ve alğılı bir gece eğlencesinin sa- saha kadar devam edip etme- nesi münakaşasından çıkmıştır. &hmet ef. saat ikide eğlentiye ihayet vermek istemiş, Kâmil se sabaha kadar devamında ısrar stmiştir ve bu teklifinin kabul »dilmemesinden müteessir olarak bıçağını çekmiş evvelâ üvey ba- basını, sonra da araya giren İb- rahim ef. yi yaralamıştır. Kâmil yakalanmıştır. Kasımpaşa fırınında bir hadise Kasımpaşada Gamii kebirde oturan Halil Ibrahim ile Sıvaslı Kadri, dün gece saat 22de Ya- ninin fırınnı açtırarak ekmek almak istemişler, fakat fırın a- çılmamıştır. Bundan muğber olan Halil fırında çalışan Mustafayı sustalı çakı ile tehlikeli surette yara- lamıştır. Polis Halil Ibrahimi ya- kalamıştır. Rakı parası yerine bıçağını çekti Pangaltıda Tahsin efendinin lokantasına gelen Esat isminde biri içtiği rakı parasını verme- mek istemiş ve Tahsin efendiye biçak çekmiş olduğundan yaka- lanmıştır. Saraçane cinayetinin sebebi Saraçhane başında seyyar ma- .,nav Celâlı bacağından cerhede rek ölümüne sebep olan Siirtli Hayri dün yakalanmıştır. Haber aldığımıza göre, cina- yöle neticelenen bu hadiseye, kumardan kazandıkları müşterek bir paranın taksiminde anlaşa- mamaları sebep olmuştur. Kumar oynarken yakalandı Asmail mesçitte çerkez Kâmil kumar oynarken meşhut cürüm halinde yakalanmıştır. © — Kâmil hakkında kanuni taki- bat yapılmaktadır. Beynelmilel değil yerli! Dünkü gazetelerden biri zabı- tanın beynelmilel bir dolandırıcı kumpanyasını meydana çıkar- dığını ve bazı tevkifat yaptığını yazıyordu. Haberi, polisten tah- kik ettik. “ Aldığımız malümata nazaran: beynelmilel denecek derecede bir kumpanya yakalanmış değil- dir. Alelâde dolandırıcılık yapan bazı kimseler hakkında takibat yapılmaktadır. Haydarpaşa rıhtımında bir Keza Dün Haydarpaşa nhtımında Doçlant vapurundan vinçle çıka rılmakta olan demir borular hammal Mehmet ile Tosuna çar- parak Mehmedi ağzından Tosu- nu da elinden yaralamıştır. Mehmedin yarası ağır oldu- ğundan tıp fakültesine yatırıl- mıştır. Polis merkezleri teftiş edildi Dün akşam bilümum polis merkezleri ve noktalar teftiş e- dilmiştir. Haber aldığımıza göre saât dirde başlayan ve beşe kadar devam eden bu teftiş memnu- niyeti mucip bir netice vermiştir. 1920 Aiışmış kudurmuştan beterdir Fransızcadan ; Dominik, Sen nehrine bakan büyük|mar müptelâsı olmuştu. Bir akşam tali elbise mağazalarından birinde kasadar-|iyi gitmedi bir saat içinde onbin frank dı. On senedenberi hör sabah erken-itan fazla verdi. Bu onu çileden çıkar- den gelir, sarı pirinç çubuklarla ay.) Mi$t. Verdiğini kurtarayım derken da rlmış bölmesine girer. Askı düğmele- ha çok veriyor ve bataklığa saplanmış Kızıl Gömlek - YAZAN : Ömer Rıza » 9 Bu sözlerden İmat kızdı ve Eb musayı muahaza cfti Eş'arı onları da kabul etti, Onları da alıp mesçide götürdü. Halk yine top- lanmıştı. Eş'ri ayağa kalkarak söyledi: — Biz fitneye karışmak İstemeviz. Kardeş kanı dökmek istemeyiz. Bizim kılıçlarımız kınımda kalacak, oklarımı- öyle bir harekette bulunmayız ima salâhı fesada tercih edeceği” Küfeden gelenlerin başımda ”| da bulunuyordu. Hazreti Ali, onu dayet ederi şunları söyledi: 3 rine takılı anahtarlarını çıkararak ka.) bir adam gibi her kımıldayışında biraz sayı açar ve paraları sayarak, defter- deki yekünla karşılaştırırdı. Onun rahat etmesi, huzuru kalple işe başlıyabilmesi için bu ameliyenin müsbet netice vermesi şarttı. Mağaza sahibinin kendisine karşı beslediği iti-| mat hiç ölçüye sığmazdı. Gençti, yakı! şıklı idi; fakat mağazadaki kızların hiç birine yan bakmaz, iltifat etmez, zevkini muhitten başka yerlerde arar- dı. Dominik, bekârdı. Ame haşari çap- kın, derbeder bir ömür sürmezdi. Ço- cukluk arkadaşlarına rasladıkça: — Eh, ne yaparsın, benim işim ağır. başlığığe muhtaç, Siz güle güle gidip eğ lenin Der ve dudaklarında merhametli bir gülümseme ile onlardan ayrılırdı. İşte tam on sene böyle geçmiş, pat- ronları onu bir melek gibi tanımıştı. dominik, en çok görüştüğü, en fazla seviştiği “Viktor, ile pazarları beraber İgeçirir. Ve ancak o akşamlar neş'elene cek kadar içerdi. Bir akşam şarabın tesirile oyun oynıyan klüplerden biri- ne gittiler. Bakara ve rolet oynanı- yordu. Dominik, bütün iyi huylarile beraber biraz paraya düşkündü. Yeşil içuha kaplı,büyük, geniş masalar üstün- ce, içi gıdıklanmış ve ta ruhunun de- rinliklerinde bir canavarın gerinip es- niyerek uyandığını duymuştu. Rolet masanın kenarında dururken kazanan- .ri görüyor, kaybedenlere gözü gitme: yordu. Uzun bir mücadeleden sonra /o da cebinden yirmi franklık bir kaime içakarıp bir numara üstüne koydu. Krupiye tekerleği çevirdi. Küçük yur varlak madeni cidar üstünde garip bir ses çıkararak döndü. Bütün sesler ke silmiş, bütün gözler gittikçe ağırlaşan tekeleğin durmasını bekliyordu. Nİ- hayet durdu. Yuvarlak Dominiğin nu- marası üstünde durmuştu. Krupiye (Plen1) diye bağırdı ve kasadar koydu- ğu paranın otuz altı mislini aldı. Tekrar ve bu sever beş lira koydu. Fevkalâde bir tesadüfle yine tam İsn- betle kazandı. Evvelâ ayakta oynar ken sonraları bir sandaliyeye oturdu. Dönerken cebinde yirmi bin franktan fazla bir kazanç vardı. Odasına gi: rince yalnız saatin manzarası onu Şa- şırttı. Dörde geliyordu. (Halbuki on senedenberi gece yarısından sonra dişarıda kalmamıştı. Ertesi gün zah- metle uyandı. Vücudu kırıktı, Fakat akşamki kazaneınm sevincile ıstırabı avutuyordu. Kendi parasını da götü. rüp kasaya gilitledi. Ömründe ilk defa olarak, işinden sıkıldı ve gün ona pek uzun göründü. Akşam olunca, canı sı. kılıyor ve kulağında (Plen!) (Plen!) diye gağıran Krupiyerin müjdesi çın- lıyordu. Gece tekrar klübe gitti. Yine kazan- idı ve bu defa uykusuzluğun menfaati gidermek için mükemmel bir süipe et- ti. Daha fena hep, bu şekilde geçince yüzünün rengi fark olunacak kadar sararmış ves üzülmüştü. Hatta pat- ron bir sabah ona: Dominik, galiba sıhhatin yolunda de gil. Biraz istirahat etsen! Dedi. Uykusuzluk hakikaten canı- na tak demişti. Her geçe dönüşünde kendi kendine; — İşte artık elli bin franktan fazla! para edindim. Sıhhatime itinaya mec- burum. Bir daha beşliyeyim. Diye telkin yapar; fakat sular ka- rarmes İçindeki iblisin sesine uyarak yine giderdi. İki ayda müthiş bir ku- daha dibe doğru çöküyordu. Parası bitmişti. Sapsarı bir halde kalkacağı sırada kumar arkadaşların. dan kazanan biri ona ödünç para teklif etti. Oynadı ve tekrar kaybetti. Nih“-; yet ancak elbise değiştirecek kadar ve- kit bulabilerek hiç uyumadan işine git meğe mecbur oldu. Kaybettiği altmış bin frankın acısı, dökülmüş bir cam İkölçe gibi içinde bin bir yerine batarak onu harap ediyordu. Kasa, bir gün ona başka türlü görün meğe başladı. Kendi paralarının dar- duğu boş göze hasretle bakındı. Ora da birkaç gün evel adeta bir servet sak tr idi, İçinden vine o İblis ses: — İstersen yine zengin olürsun! Diye yükseliyordu. Biraz sonra İm sesi daha açık ve anlaşılır bir şekilde duyulmağa başladı: — Kasa elinde, Dün akşam taliin fena idi kaybettin. Bu gece buradan on bin lira a), klübe git iki misli kazan. Sermayeyi getir yerine koy ve bir daha oynama! Dominik, öğliye doğru adeta kendin canı burnuna geldi. Sonra mevcudu sa yarken büyücek bir desteyi kendi çan- tasma atarak sokağa fırladı. O akşam onu da kaybetmişti, Ertesi zadan çıkarılışı feci bir şeydi. Geddi ye çıkınca ellerindeki kelepçe, bilekle. rinPyakıyor Ve Kimsenin yüzüne bakmı düşündü ve bu zillete dayanamıyarak kendini Sen nehrine fırlatıp attı, Kara kış geliyor mu? Almanyada kar başladı irtifa 70 santim Birkaç gündür lodos olarak esen rüzgâr dün istikametini değiştirmiş ve yağmur hafifle- miştir, Rasatanenin verdiğ ma- lümata göre rüzgâr bugün mü- tehavvil olarak esecek, hava ka- palı olacaktır. Yağmur da muh- temeldir. Diğer taraftan Avrupadan ge- len haberler karlı kışın başla- dığını haber veriyorlar. Alman- yada yağan karın irtifa (70) santimi bulmustur. Izmirde resatane İzmirden gelen bir habere gö- re İsviçreli bir şirket Akdeniz havzasında bir sismoğraf mer- kezi tesisine karar vermiş ve merkez için İzmiri seçmiştir. Bu şirket bir de rasatane vücuda getirecektir. Belediye şirketin teklifini tetkik etmektedir. Maliye Vekil şehrimizde istirshat edecek Ankaradan gelen haberlere gö re hastalığı iyileşen ve nekahet devresinde bulunan Maliye Ve- kili Şükrü Beyin iki üç hafta kadar Büyükadada tebdili hava etmesine, doktorları tarafından lüzum gösterilmiştir. Bu münase- betle Şükrü Beyin bugünlerde Istanbula gelmesi beklenmektedir. Bu devre esnasında kendisine Milli Müdafaa Vekili Apdülhalik Bey Vekâlet edecektir. zn yayları kesilecek, mızraklarımız kullanılmayacaktır. Zulme uğrayanlar istiraptan inliyenler, buraya iltica ede- cek. Ve biz, bu fitne zail oluncaya ka- dar, bu vaziyetten ayrılmıyacağız. Bütün halk Eş'arinin bu nutkunu te- yit etti, İbni Abbas ile Eş'ari de geri dön- mekten başka bir çare bulmadılar, Ge. ri döndüler ve gördüklerini anlattılar. Fakat Küfeyi kaybetmek çok elim olurdu. Esasen Basra elden çıkmıştı. Şam, Muaviyenin elinde idi. Köfe de kaybolacak olursa vaziyet çok vahim olurdu. Onun için Küfeyi kaybetme mek için her şeyi yapmak lâzımdı. Hazreti Ali oğlu Hasanı ve anasını çağırdı. Onları Küfeye götürmek isti- yerek haydi, gidiniz ve şu işi düzel tiniz! Dedi. Bunların ikisi de hareket ettiler. Kö- feye vararak mescide girdiler. Eş'a- ri, Hasanı istikbal etti ve onu bağ-İZübeyr de buraya gelsin ve rma bastı. Sonra onu yanma alarak/sözlerimi işitsinler. oturttu. Hasanı ona sordu: — Siz niçin halkı birden soğutuyor-|İkisi de geldiler. Onlar da Kİİ den geçmişti. Akşamı edinciye kadar sunuz. Bizim maksadımız ıslahlan İ-İzaten tanıyordu. O da vesalet barettir. — Bana bak evlâdım. Biz kardeşiz,|kurulduktan sonra Ka'ka' tekrs” haram.lactı: Biribimizin kanını dökmemiz dır, Onun için biz fitneye karışmak is- İde altın ve bankonot yığınlarmı görün-| gün bir paket daha ayırdı ve aksi gibi temeyiz. ibononun tediyesi yüzünden işi meyda” sözlerd Ve Ebu/&eldiklerini anlamak “İstedim. na çıktı. Fazilet, namus timsali diye pr Tera ede Ar. anılan adomın polisler arasmda mağa.)“. Sen zaten bir işe yaramaz bir 5- ©“ damsım. Dedi, | Ahaliden biri İmadım bu hareketini! yordu. Birdenbire eski mağrur halini| denkit etti: — Sen dün ayak takımile bir oldun. Bu kümede gelmiş bize kafa tutuyor-! sun! Dedi, Herkes söze karışmış, mühim bir palırdı kopmuştu. Eş'ari, halkı (o teskine çalışmış.on-İ memek kanunumuzun lara bir vak'a daha beyanatta bulun-İetmek olur. muştu”: — Eynas! Efendiler karışmayınız.|katline iştirak edenlerden Ben size bu nasihatta bulunmakla si-Jkılıçtan geçirdiniz. O gördi ze hayırhavahlık görüşüyorum. Sizi alİğamlar altı yüzden fazla idi 5 datmıyorum. Beni dinlerseniz, dinini-'yüz adam yüzünden altı bin zi de, dünyanızı da kurtarırsınız. Eş'ari bu sözleri halkı haylice tes-İçok adamlar sizi bırakıp kaçtı kin etmiş, fakat Imad ile Hasan! da)katillerin gerisini takibe ka mübahasaya iştirak etmiş, sükünet bu-layni vaziyet ile karşılaşacak lam ahali yeniden heyecana uğramışlı.| günüz her adam mukabilinde Herkes kalkıp söylüyordu. Cemnaa-|adamın adaletini tin bir kısmı Ayşenin lehinde, bir kıs-İdi aleyhinizde büyük bir husumei mı Alinin lehinde idiler. Nihayet Hasan, ayağa kalkarakibu yoldan aramak doğru halkı tehyiç eden bir nutuk irat etmiş onu birkaç kişi teyit etmiş, nihayet Ha- dinlemiş, ondan sonra Ka'ka'8 san son sözü söyliyerek: tu — Ey nas! Ben yarın hareket ediyo- rum! Benimle beraber gelmek istiyen- ler bana iltihak etsinler! Demiş ve mescitlen ayrılmıştı. Ertesi gün Kâfelilerden beş altı bin i ir. Siz de basi, kişi çıkarak Hasan ile birlikte hareket)“, da Faksf etmişlerdi. Hasanla birlikte hareket bizden ayrı işler hareket ede! beş altı bin kişiyi harekete getiren on-| sat giri de, bizi de yere seref ları yürümeğe sevkeden âmil, (Hasa) için ben sizi birliğe davet nın sulh ve salah için tertibat aldıkla- rını söyler miydi. O(Al), bu sırada (Zikar) mevkiine hareket etmiş bulunu- yordu. Bunlar oraya vardıkları zaman tu. Hepsi de bu fikir üzerinde (Ali) onlara irat ettiği nutukta (Ha- san)ın verdiği söz teyit etmişti. Ali, şu sözleri söylemişti: — Siz Kâfeliler, İran hükümdarı ile döğüşmüş, onları mağlüp etmiş ve on- larm mirasına konmuştunuz. Şimdi sizi Basralı kardeşlerinizle görüşmek) 2elsin- Hep bir arada için davet ediyorum. Onlarla görüş. leyi tesviye edelim. tükten sonra onlar geri dönecek ve davalarından © vazgeçecek bir harekette bulunmazlarsa biz de olurlarsa) (O Ka'ka' Basradan kalkarak mesele yoktur. Israr ederlerse onlara|(AM) nin bulunduğu (Zikar) karşı refik ve mülâyimetle hareket e|zitmiş, vaziyeti ona anlat” diniz. Onlar bize karşı mütecavizane)de son derece memnun — Kalk! Basraya git Oradaki zatı (Talha ile Zübeyri) gör. “ birlikte ve cemaata çağır. rikanın fenalığını anlat. —Baş üstüne. Ben gider © rür ne istediklerini anlatırım. — Yalnız o kadar değil, dah si için çalış! — Ne yapayım? — Adamları bul. Ohalde mühim bir vaziyet K da kalırsam sizin nammıza “© ederek söz veririm! — Sana bu salâhiyeti veriyor” — O halde gidiyorum. Kaka. hemen hareket etti, P ed gitt. Ayşeyi gördü. Ona selin isonra şu sözleri söyledi: — Aziz validemiz! siz de bu şeh” geldiniz? — Sulh ve salâhr temin için — O halde emirediniz, » 435 LA Hazreti Ayşe, adamlarında” k gönderdi. Talha ile Zübeyri 1 sss ni idrak etmiş adamlardandı. — Ben müminlerin yalidesin€ dum. (Mekke) den niçin çıkıp , salâh için geldiklerini söyledik” #1 de ayni fikirde misiniz? Yoks8 bir fikirde misinizi — Talha ile Zübeyr cevap İlsiemier dermyz 3 203-050 0000 2 — O halde bana anlatmız. nasıl tahakkuk eder? Bunu d8”.# nız da doğru ise size iltihak edeli” gilse sizden ayrılalım, ; Talha cevap verdi: Islahın ilk şartı Osman katil! tedip etmektir. Çünkü onları imkânı — Siz Basralılar içinde ada tarip oldu. Ve size düşman sidir hesi teşkil edeceksiniz. © hald€ olmass Hazreti Ayşe bu sözleri 2 ; — Sen ne düşünüyordün? Ka'ka' cevap verdi: — Bana kalırsa bu işin 118“ nettir. Sükünet tesiz ettikten his” — İsabet ettin! Ayşe'de, Talha de, “Zübeyr ' fikirde idiler. Ka'ka' muvaffak tiktken sonra Hazreti Ayşe sordu: — Hazreti Ali de bu fikirde Bu fikirde ise mesele kapan: tir. (Ali) bu fikirde ise kalksın: -— Hay, hay! 7) (Bite)

Bu sayıdan diğer sayfalar: