9 Temmuz 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

9 Temmuz 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—8 — VAKIT 9 Temmuz 1931 En önce, Allah dünyayı ve sema- ları yarattı. Dünya biçimsiz ve boştu: boşluğun sathında karanlıklar vardı ve Allahın düşüncesi suların üzerinde dalgalanıyordu. Allah “aydınlık olsun!, dedi o ve aydınlık oldu. Allah aydınlığın iyi o) duğunu gördü; Allah aydınlığı karun- liklardan ayırdı. j Allah aydmlığa “gündüz, karanlik lara “gece,, ismini koydu. Bu suretle bir sabah, bir de akşam oldu: bu ilk gündü. Allah dünyaya insanı getirip Koydu; Sonra haftanm ilk gününü ge| çirmek için çekilip gitti. Bu esnada, insan şaşkın şaşkın et- tafına bakıyordu. Birdenbire bağırdı. Bu fik ses idi. Önünde boylu boyuna uzanmış göl gesini, ilk müteharrik gölgeyi görmüş. tü. Sinematoğraf icat edilmişti, Fakat bu insan, bir nesi hayvan ok! duğu için bu fevkalâde icattan istifa.) O Lillian Bond 18 kânunusanide Lon de edemedi; gitti Havva isminde ken.) drada doğmuştur. Bahası vekilharç Vil disine yarım elma (*) teklif eden kadr.|Yam Bond ve validesi o çocukluğunda nı okşamayı tercih etti. bir artist olan Herriettir. Pek âlâ biliyorsunuz o ki, bu, hadi Beş kadem ve dört buçuk pus w seyi buber alan Allahı kızdırmıya kâ.)zunluğunda 117 libre ağırlığında olup fi geldi. Dünya cenneti ilk çifte yasak|kırmızı saç ve fındık kabuğu rengirde| edildi ce umumi bir bahçe yapıldı, ((sözleri vardır. Londrada St. Vincent) Bundan bir müddet evvel Münih şehrinde bulunan bir artist acentesi, Almanyanın sulhperverliğini göster mek ve bir (Avruçs birliği) (o fikrini propaganda etmek için bir film mevzu u düşünmüştü. Bu mevzun nazaran bütün Avrupa devletlerinin en tanınmış bestekârları ve mugannileri arasında bir mlsaba- ka açılacak ve (Avrupa birliği) marşı yapılıp kazanan besteyi, yine bir müsa- bakada birinciliği kazanan muganni okuyacaktı, Filmin ismi de (Milletler Şarkısı) olacaktı. Alman artist acentesi bu fikrini bir Fransız sinema şirketine açtı, fikir ka- bul edildi ve işe başlandı. Bütün Avrupa devletlerinden muğar niler, bestekârlar seçildi, Nis şehrinde! toplanıldı, şarkılar söylendi, sinemaya alındı. Hatta, hatırlardadır, bizden de Hüdadat Şakir Hanım Türkiye namına gitti ve Cemal Reşit Beyin aym on dör dü eserini, alt üst ederek ve çok fena bir sesle okudu. O kadar fena ki, fil Asırlar geçti, İnsanlar çoğaldılar.)manastırında ve katolik o mektebinde min Türkiyeden manda bütün dünyada ve büyük amcaları Kabilin gösterdiği| tahsil etmiştir. En evvel on dört yaş gösterildiği yerlerde bu kısrm çıkarıl.| çirkin nümüneye uymakta gecikmedi. da Dick Vhittington tiyatrosunda sah (dı, ler. Müteaddit gruplara ayrıldılar, ve)meye çıkinıştır. Şarkı söylemekte şöh- Haddi zatında film de, kötü “bir harp en tercih ettikleri meşgaleleri ol.İret almış ve Picadiliy Revelde çalışmış) şeydi. Alman artist acentesi, filmi gö- da, Fikri icatları mızrak, ok, yay, ilh.|tir. 1927 de sahneden çekilmiş ve 1958'rür görmez bütün dünya matbuatırı! gibi silâhlar bulmıya inhisar elti de yeniden sahneye avdet etmiştir. Dir Henüz sulh icat edilmemişti. Fa-|çok filmler çevirmiş ezcüble Ellie itt kat kalkan kullanılıyordu. Asırlar tek-İ Nugent ile (Candan uzak) (Luana) rar geçti. Birkaç mancınık ve koç ba-i (Kontrol altında) filmlerini çevirmiş-|le ne çıkar? Hiçi, şı maçından sonra bir tevakkuf dev- resi geldi. tir. Paramuntta uek az şarkı söylemiş ve bilâhare Metro Goldvin Mayer ile İnsanlar tesiri olmıyan silâhlarınİkonturat aktederek (Stepping Out) (1 'dan»fıkımş gibi görünüyorlardı. Daha mini çevirmiştir. iyisini aradılar, Bulamadılar Dinlendiler, Eğer Çinliler olmasaydı, belki bu Jamadıkları için sinematografla meş gul olurlardı. Fakat Çinliler vardı. Barıtı keşfederek kullanma usulü. nü öğrettiler, ve daha şiddetle harp başladı. Ö zaman insanlar kubur, piştov ne- vinden silâhları tanıdılar. Sonra tüfek icat edildi ve bu ha- kiki bir buluş oldu. ... Gençler harp meydanlarında Züşürken, geride âlimler bu yeni silâ- hr mükemmelleştirmiye uğraşıyorlar» dr. İşte sinemanın kat'i icadı bu z1- mana rasgelir. 1822 de Marey isminde zeki bir 2- dam, yanlışlıkla kurşun atacak yerde, mekanizmasına resim çeken bir tüfen yaptı. Bu âlimler ne dalgın adam. lardır. Bu tüfeğin bir nevi makarası nlduğu için, mekanizma birçok resim- ler alabiliyordu. Şüphesiz avam arasında “resim çek mek,, tabiri bu zamandan kalmıştır. Buluş hurikulâde idi, Marey birdenbire sulhçü oldu. Yal nız bu garip makinesi ile meşgul olmu. ya başladı. Bir gün şarjör yerine kol-, Todyon doldurarak ava gitti. Bir şey yYuramadı ama, kuşların uçuşlarını çekmişti. “Talebesi Demesi ve Melies sonrala- re bu aleti daha ziyade tekâmül ettir. diler. 1595, Liülmiyer biraderler bir ka- ranlık odaya kapanarak sinemayı gös terdiler. Mucit, rütbesini bilfül aldı Tar. Bu sekizinci O(acaip)i görmi- ye merak eden muharipler, harp meydanlarından döndükleri zaman on lara büyük bir dram gösterildi: Arşidük Fransuanın katli Bu bir san'at eseri idi. Hayrete duçar olan muharipler derhal silâh başına koştular. Bu vak'a 1914 senesinde - cereyan ediyordu. CARLO RİM'ZEN; fa. İbir sebebi yok değildir. i Greta Garbo, geçenlerde, (Suzan İnin jenerali esir olur, Esir jeneralin Kısa hikâyeler yazmıya cok meriki vardır v- sporun hiçbir kısmından hoş lanmaz. Güzel şarkı söyler ve ayni za manda yüksek bir dansördür. Amatör bir ressamdır. Mütaleada şiri tercih e- der. Hiddet ve şiddeti ile pek ateşin 0.. Son günlerde Greta Garbo hakkın da birçok şayialar intişar etmiştir. »İBazıları onun hasta olduğunu söyle-İkonserve mukabili verebiliriz. mişlerdi. Halbuki Greta (o Garbonun hasta olmadığı anlaşılmıştır. Bundan başka Gretanın bir filmi çevirirken bir buhranı duçar olarak düştüğü de söy lenmiş, fakat bunun aslı, esasi olmadı ğı tebeyyün etmiştir. Nihayet Greta nm Amerikayı terkederek Avrupaya) & geleceği ve sinemadan vazgeçeceği SÖ lenmiş, fakat vaziyet tahkik edildikten sonra bunun dâ yalan olduğu anlaşıl| ayağa kaldırdı, protestolar yağdırdı ve fikrinin katledildiğini iddia etti. Bizee bunda huklı idi. Fakat söylemek Alman bunu anladı, bu sefer de mahkemeye müracaat etmiş (o bulutu yor. Şindi bu muhukeme Pariste yayı” lacaktir. , f Bu muhakemenin en şayanı dikkat! tarafı, bir filmin bir san'at eseri mi yoksa lâalettayin ticari bir mal olarak| mı telâkki edilmesi | lâzımgeleceğini, mahkemenin tayin etmek (vaziyetinde oluşundadır. Zira,Alman, davasını,(ma' In kıymeti hakkımda iğfal) noktasın- dan açmış bulunuyor. i Meydana gelen filmi perdeye aksettirmek sini n ini vazifesidir. Sinema makinesinin bulunduğu daireye pröjeksiyon kamerası derler. Bu kamera bil- hassa filmin parlamasile zuhur edecek her türlü tehlikeye karşı betondan yahut iki kat tuğladan inşa edilmiş olmalıdır. Projeksiyon makinesinin baş- lıca aksamı herkesin malümudur. Bu makinelerden memleketin ber sinemasında mevcuttur. m a a yet veren ordu dört miralaya on kay- makam daha ilâve eder. Fakat mükü- lemeyi idare eden galip tarafm zabiti bu teklifleri reddettikten sonra mu'xa- bil teklif olarak şunu söyler: Filmi perdeye aksettirmek — Size jenerali, ancak bir düzüne! için O dünyanın her tarafında - “ elektrik (o kuvvetinden muştı. Bununla beraber bu şayiaların| S8 Senaks) adımı taşıyan bir filmi çeviri- yorken Klarens Bravni ile kavga et miştir. Klarens film çevrilirken Gre- we tayı tenkit etmiş, Greta bu tnekitlere taharemül edemiyerek çok şiddetli mu| ” kabelede bulunmuştu. Fakat Metro Goldrin Mayer) Gre-| ta Garboyu kaybetmek istemediğinden) © ona başka bir rejisör tayin etmişler. dir. Bu yeni rejisör King Yidordur. I. Malek'in- Gülmiyen adam, şu fıkrayı anlat! makla herkesi güldürür, fakat kendi gülmez. Vak'a bir harp sahasıdır. İki düşman kuvvetler çarpışırken birisi- maiyeti (odüşman kuvvetlere, jenerali geri verirlerse buna mukabil dört mi- ralar (o yereceklerini söylerler. Teklif (9) Bu, Vedat Nedime göre İzmir inciridir — fa. reddolunur. Jenerallerine pek ehermi- Joan March ile Mary Carlisle tahta *tlam ile “Polo,, oynamak istiyorlar Lupo Velez, şahirde ne kadar zarif, şık ve şuh ise, Hİ suvari kadın rolünde, o kadar mahir ve gene şuhture Sinema o Tekniği Projeksiyon kamerası istifade | İ .v İ edilmektedir. Projeksiyon 4 nesinin dahilinde bulunan lâmbası sayesinde elde küvvetli elekirik ziyası pertavsızlardan geçerek resimleri ocesameti (tabi hatta daha büyük olarak İ deye aksettirir. Elektrik ocereyanının olmadığı yerlerde her n idrojen, eter, asetilen ve gibi maddelerle ark lâm yakmak kabil isede bu ler pahalıya malolur ve vakit elektrik ziyasının y tutamazlar, i Projeksiyon o makinesi ! saniyede 16 resim geçirm setile perdeye aksettirir. sinemacılar müşteri celbi için programlarina doldur. muhtelif filmleri muayy man zarfında geçirmek içi kineye sür'at verirler, Lü dan fazla sür'atle geçen imlerde hareketlerin ne sakat ve gayri tabii ol hepimiz görmüşüzdür. Sinema salonu * perde i Filmleri iki suretle p f iğ aksettirmek kabildir. Perdenin ön tarafında ka tarafında. Birinci şekilde | proji kameraları sinema (salol arka tarafında ve yüksek mevkidedir. ikinci şekilde denin arka tarafında bul Bu takdirde projeksiyon” merası sahnenin arkasındi uzak bir mesafede bulunuf salondakiler projeksiyonun * sını görmezler. Yalnız bu yapılan projeksiyonlarda di lerin parlaklığını muhafar4 ” perdeyi sık sık ıslatmak isi dır. Gliserinli su ile ıslana” | de ıslaklığını birkaç saat (Lütfen sayıfayı çeviri

Bu sayıdan diğer sayfalar: