21 Ekim 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

21 Ekim 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“önce kendimden onun ruhunu, arkam “dan bir elbiseyi o çıkarır gibi sıyırıp ——i — VAKIT 21 Teşrinevvel 1931 —— Venediğe ayak basınca in- sanı saran kurunu vusta!. Senmark meydanı, Doçlar sarayı, kiliseler ve Kore müzesindeki Amele yazılı topla Triyeste tepelerinde güneş husu-| si bir güzellikle doğuyor. o Vapurun hareket hazırlığnm gürültüsü mü uyandırdı, yoksa bir daha gelip gel miyeceğim meçhul olan bu şehrin sa- bah manzarasını mutlaka görmem mi lâzımdı, nedir, gece pek geç yatmış! olmama râğmen saat beş buçukta w- yandım. Lombozdan seyrettiğim Tr'yeste,i bu şehrin ticari hüviyetini bana ta mamen unutturan bir temaşa İdi. Mağazalar, müesseseler, dükkânlar, çarşılar, & alışveriş Triyestesi benim kamâarmın penceresinden görünmü - yordu. o Bu şehrin denizden başlıya- rak güzel ağaçlar, güzel yollar, gü- zel evler, güzel ormanlar ve güzel dağlar halinde yükselen bir sayfiye tarafı var ki geceleyin ışıklı yerleri iki heybe halinde görünüyor ve ba- na iki gecedir (uzaktan Heybeliada. nin hayalini yaşatıyordu. — Sahahle yin kaybolan bu tayfm yerinde şimdi toz penbe bir silüet halinde tepeler uzanıyor, (Sarı bir ateş yumağı bu tepelerin arasından ( birden fışkırdı, sarı bir ışık çizgisi (iki tarafa uzan. dı ve oklar, sağı, sola, yukarıya, aşağıya, dört tarafa oklar, oklar, yüz binlerce, milyonlarca oklar değildi. Ege, Triyeste limanından ayrılmış, dönüyordu. O Birkaç dakika sonra! mor sular ve sarışm bir aydınirkla! yıkanan dağlar, daha sonra bir ha- yalden uyanan şehrin umumi panora- ması, Jombozun yuvarlak ekranın- dan bir sinam"ı şeridi gibi geçti. Triyeste uyanırken ben tekrar ya- tuğıma girdim ve gözlerimi kapadım. Beş saat sonra Venediğe gelmişiz. ... Bu şehri size anlatabilmem için “sarmalıyım. o Zira Venedik, ziya reiçilerini o masseden ve bir müddet için onlarm bütün ihtisas ve tefek- kür kabiliyetlerine hâkim olan fer. kalâde orijinal bir şehirdir. Büyük bir kara parçasma uzunca bir şimendifer köprüsü ile bağlı bir ada.. Fakat bir ada mı, bin ada mı, bunu saymadım, — bilmiyorum. Çün- kü kanallar, büyük, küçük, dar, ge niş, eğri, büğrü kanallar, bu adayı Yiyme liyme, parça parça etmiştir. Denilebilir ki hemen her iki bina bir başka kara parçasının üstüne yapıl mıştır. Fakat zannetmeyiniz ki (O Venedi- ğin benim bahsetmek istediğim hu susiyeti o böyle su üstüne yapılmış bir şehir olmasıdır; hayır, evleri bi. ribirine taş köprülerle bağlı, sokak: Tarı deniz, nakil vasıtası gondol o lan Venediği, herkesin mektep Sıra» larında coğrafya kitaplarından öğ- rendiği Venediği tekrar anlatmak İs-| temiyorum. Burada karaya ayak ba- sar basmaz insanı istlâ eden öyle kuvvetli bir kurunuvusta var ki işte bu, yazılması lâzrmgelen belli baş N hadisedir. Bu bir (hâdise) dir, de! dim, çünkü, Venediğe gelen bir sey- yah buradan ayrılacağı güne kadar onu yaşıyor ve Venediğin 170,000 mü- fusu bu yüzden yaşıyor. ... Sen Mark meydanı Venediğin mer- kezi sayılıyor. Bizim vapurumuz da bu meydanm karşısında demirledi. Ve bu andan itibaren artık tarih, başlamış sayılabilirdi. — İşte Doçlar sarayı, Göze çarpan ilk muazzam ve muhteşem bina. Kadim Venedik dev- letinin reisleri burada (yaşadılar, hükümet yıllarca (oburadan idare e dildi ve son Doçe 1792 de Napolyo nun İstilâsı üzerine istifasını burada verdi. Doçlar saraymın bir baştan bir başa gezilmesi, (o doçlara ait husust| dairelerin, (o #alonları, senatörlerin içtima ettikleri yerin, (siyasi müc. rimlerin muhakeme edildikleri ma - hallin, içine ihbar mektuplarınm atıl. dığı aslan ağızlarının, gizli kapılar. i cak asılmıştı, asan Bey yan yana... dan girilen uzun o ve loş dehlizlerin, mahkümların son defa ailelerile gö- rüştükleri odemir parmaklıklı küçük pencerenin, Üzerinde son nefesin &- lındığı kanala bakan ecel köprüsü - nün, tahtelarz zindanlarm, taş oda- Jarm, hapishanenin, idam yerlerinin görülmesi bir buçuk iki saat sürüyor. Salonların duvarlarını o bir boy- dan bir boya kaplıyan tabloların, bü- yük ve kıymetli san'at eserlerinin ön- Terinde (o daha dikkatli durmak ve herbirini ayrı ayrı içinize sindirmek isterseniz (bu müddeti daha fazla uzatmanız icap eder. (Doçlar sara yının karşısında Korer müzesi var. Eli iki odalı bir bina. Teodore Ko- rero İsminde bir adamır tek başma kurduğu bir müze; fakat bir memle- ket için yalnız bu binadaki eşya belli başlı bir servet teşkil edebilir. Bu elli #ki odada, resim tablo- ları, para kolleksiyonları, < silâh - lar, eski kitaplar ve ev eşyası var. Eski OVenediği, bütün ihtişamile gösteren resimler, İnsanı maziye ç€ kiyor, deniz muharebelerinin ve kor: san gemilerinin manzarası haşyet ve riyor, türlü türlü silâhlara ârpertile bakıyorsunuz, odalardan birinde du. vara (o eski muharebeleriden birinde Türklerden almmış (bir yeşil san-| kenarında (Müuham- medün resulâllah) okudum, odanın bir köşesine yerleştirilmiş o topun ü- zerinde de arap harflerile (Amele Hasan Bey) yazılı idi. Bu eski o Türk mütefennini kim- dir, hangi devirde yaşadı, Venedikli bu topu hangi seferde kapıp (bura ya getirdi? Buna ait (hiçbir işaret) ve malümat yoktu, fakat bu öksüz, vatandan uzak topun namlusu bana burada asırlardan beri seyircilerine elemli gözlerle bakıyor gibi geldi. Meydanın üçüncü dıl'ında meş hur ve müzeyyen Sen Mark kilisesi var. Siyahlar içindeki ihtiyar ve sü- küti rahip, kemerinden çıkardığı a- nahtarı (yavaşça kilitlere sokup çe- viriyor, büyük ve nakışlı tahta ka» pılar, yavaş yavaş ve sessiz, aç:lıp kapanıyor ve biz arkasmda, bir az sinmiş ve susmuş, büyük ( mabedin dehlizlerini, hücrelerini, köşesini bu- cağmı o dolaşıyoruz. Dışarıya çıktığım zaman, havaya ve hürriyete karuşmaktan gelen be- İirsiz bir sevinç (o ve huzur ile geniş Yunan muhtelitine karşı hazırlıklar Yakında şebrimize gelecek on KUF'an, isanın salbedilmediğini, fakat öyle göründüğünü bildirir | Yunan futbul mubteliti ile Kar- şılaşmak için Galatasaray-Fener takımları hazırlıklara başlamıştır. Galatasaray Fener muhtelitinin nasıl teşkil edileceği henüz ma- lüm olmamakla beraber bu işin hararetli o münakaşalara sebep olacağı tahmin ediliyor. iki muh- telit iki defa karşılaşacağı için birinci mubtelitin Galatasaray, ikinci muhtelitin Fenerbahçe er- kânı tarafından tertip edilmesi ihtimal dahilindedir. Lik maçları istanbul, 20 (A.A) — istanbul futbul heyetinden tebliğ edilmiş- tir: 23-10-931 tarihinde Taksim stadyomunda icra edilecek lik maçları şunlardır ; Süleymaniye-istanbulspor“'ikin- ci takımları, saat 11 (bakem Nuri bey), Beykoz-Vefa “ikinci takımları ,, saat 12,15 (hakem Şahap bey ), Süleymaniye - istan- bir nefes aldım ve başımı yukarıya kaldırıp baktım, Kilisenin büyük ka- psı Üstünde yan yana duran at heykellerini gördüm. Ayasofya kilisesinin üzerinden alı nrp evvelee Mısıra, oradan da Vene- diğe getirilen bu atlar, bilâhare Na- polyon tarafmdan almıp Parise gö türülmüş, sonra tekrar getirilip Sen Mark kilisesinin üstüme, (eski yeri- ne konulmuş. oOnlara daha başka seyahatler mukadder mi? Artık bunu kimse zannetmiyor. Şimdi (Oburada meydanm denize bakan cephesindeki sütunun üstünde yükselen ve şehri Afetlerden koruyan (Sen Markın ka- natir aslanı karşımda bu camit ve taştan atlar, ogökremiş ve meydana atılmağa hazırlanmış gibi duruyor- lar ve sanki bir emri bekliyorlar. ... Venedikte benim gibi ancak dört gün kalâcaksanız Sen Mark meyda- nmın büyük kemerler arasmda sıra- lanan O kahvelerine, lokantalarına, dtikkânlarına ve meydanı dolduran ve seyyahların (o avuçlarından mısır yiyen güvercinlerine (ancak kuş ba- kışı bir gözle bakmıya vaktiniz var, demektir. Geliniz, biraz da genişliği birçok yerlerde nihayet (bir metre Yirmi santimi bulan kara sokaklarını, yük- sek ve eski, asırlık taş binaların a ralarmı, sağa, sola, öne, arkaya, mütemadiyen saparak ve şimdi biri kanalla karşılaşıp, şimdi bir taş köp- rüyü geçerek, şimdi bir gondolun loş, bulspor “ birinci takımları ,, saat 13,30 (hakem Sedat bey), Beykoz-Vefe “Birinci takımları,, saat 15,15 ( bakem Niyazi bey). Ankara maçları Ankara futbol heyetinden; 23 -10- 931 cuma günü icra edilecek lik maçları: istiklal sabasından ; Saat 13,15 de Ankara tekaüt- leri maçı ( hekem : Hadi Müştak bey), saat 15,15 te Çankayı- Gençlerbirliği birinci takımları maçı (hakem: Süleymaniyeden Hüsnü bey). Cebeci sahasında; Saat 10 da Çankaya * imalar ikinci takımlar maçı (hakem: Mubarek Emin bey) | Küçük Haberler | Pansiyonların sıhhi vaziye- $ — Pansiyonlar eskiden valız Be- yoğlu semtinde iken son seneler zarfında İstenbalan o birçok yerlernde pansiyonlar açılmıştır. Bunların bir kısmında yapılan sefişlerde sıhhi olmadığı, bir tek aptes- bare bulunduğu görülmüş, sıhhiye mü- fettişlerinin bunları #ıkı bir surette göz- den geçirmeleri kararlaşmıştır. İnşaat bu sene çok fazla— Harırlanan bir istatistiğe göte yirmi se- nedenberi bu seneki kadar Istanbulda fazla inşaat yapılmadığı tesbit edilmiş. dr. Darülfünun divanı toplan- mıyor — Bugün toplanması mukar ter olan o Darülfünun (o divanı Balkan konferansı dolayısile başka bir güne ka- mışvr. Ecnebi mekteplerin kadro- ları — Ecnebi ve akalliyet snekteple- cinin kadroları dün tamamen tebliğ edil- miştir. Yeni musllimler vezifelerine baş- lamışlardır. Avukatlar imtihan edildiler— Dün maarif müdürlüğünde bir kısım avukatların yeni harflerden imtihanları yapılmıştır. 21,0 da m. İl 111 | Zabita Göcesi MAUN “Suyun üstünde süzülüp yan Kanallar. da kaybolduğunu görerek, biaaların perde Yı kapılarındaki (o taş merdivenlerde şı. ç ————— Darülbedayi Temsilleri azan: Carbuccio Tercüme eden: pırdıyan sulardan tarihin sesini din- Tiyerek dolaşalım ve öteki müzeleri I Galip görmeyi de başka güne bırakalım. Refik Ahmet | (Yakıt) ın Tefrikaşı No.: 80 Çünkü isa haç üstünde ölmemiş, sonradan tabii olarak vefat etmiştir Kur'an, İsanın öldüğünü ( apaçık bir surette takrir ettiği halde müslü- manlar arasında henüz (yaşadığına kaildirler, Fakat gerek kur'anda, ge rek hazreti Muhammedin hadislerin. de bü zihabi teyit edecek hiçbir şey yoktur. İsa, salbedildiği haç üzerinde mi öldü, oyeksa tabii bir surette mi öl dü? Kur'an bu noktadan bahseder. Buna müteallik olan âyet şu me. aldedir: “İsayı katletmediler, salbet- mediler, fakat onlara öyle göründü. Onlara salbolunmuş gibi göründü!,, Birçokları (o bundan İsanm haça gerilmediğini fakat ona benziyen bi. rinin haça gerildiğini (anlamışlardı. Bu doğru değildir. (Bu âyetin ifade ettiği iki mana vardır. Birincisi (o İsanm bilfül salbolun- duğu, yani haça gerildiği, fakat haç üzerinde ölmediğidir. Bundan anla- şılacak mana şudur: İsa, haça geril miş, haç üzerinde birkaç saat kalmış, ve haçtan indirildiği zaman heniz öl memişti, İncillerde bu noktai nazarı teyit edecek delâil vardır. o Bunlar İsa. nm haçfan indirildikten sonra taraf. tarlarından birkaçı ile birlikte yeyip içtiğini, ondan sonlra önlarla beraber (Celil) e gittiğini kaydetmektedirler. O halde Isanın slip üzerinde öl- müş gibi göründüklen sonra indirii-| diği, fakat indirildiği oanda henüz hayatta olduğu, ve bu hadiseden! sonra tabii bir surette öldüğü salaş | yor. içki fabrikası emye Tekirdağındaki şarap fabri- kası bu sene İşliyecek Hususi muhabirimizden: Yedi, sekiz aydan beri; içki in- hisar idaresinin oTekirdağıma on da kika kadar yakın olan Mumcu ve Macar çeşmeleri okarşısında, Mar: mara denizine nazır, güzel bir dür lükte yaptırdığı oObüyük şarap fab- rikası, vilâyetimizin o genç ve faal müskirat o müdürü ve hali hazırdı şarap fabrikasınm müdür vekili bulunan (o Hadi beyle, bu seneki ü zxüm (mahsulünden istifade etmek için fabrikanın O çalışkan mühendis, san'atkâr ve amelelerinin geceli, gün. düzlü (çalışmaları suretile, © fab- rikanın inşası, (makinelerinin yerle rine takılması, (o tesisutı ve salresi bitmiş gibidir. Diğer ufak, tefek in- şant, makine, fesisat ve sairelerin ikmali (için çalışılmaktadır. Şarap fabrikasının — Şimdilik lâzım olan — makineleri vilâyetimizde bulunan (Marelli Türk - Italyan) anonim şir- ketinin O cereyanile faaliyete © geç- miştir. Fabrika Oo yakmda kendi di. mâmosunun o çıkardığı çalışacaktır. Fabrikayı, geçen pazartesi günü meb'uslarımız oCemil, Faik beyler le vali Rifat, vilâyet mektupçusu Sa-/ Hm, belediye reisi Ekrem beyler, ATLA DREYFU,Z MeMlekette VAKIT hane ve Ayni Zeliha parklarmd. İhsan bey idaresindeki kırk k halk bu heyetin temsillerine hoşça vakit geçirmektedirler. Te: verilen yer fazla kalabalık olmakf#" dır. Operet heyetinin gördüğü r& bet pek ziyadedir. Heyet buradi” Gazi Ayıntap, Adana, Mersin le Mısıra kadar gidecektir. i devar müdür ve memurları, bağ #” cereyanla| hipleri ve birçok (halk ziyaret eti” tir. tasile üzümleri (o şıra halinde Y# Bu hafta GLORYA sinemasında Müthiş bir temaşa — Hissi ve müessir bir dram E. A. DUPONT'un 24 Teşrinevvel Cumartesi akşamından itibaren Nadia Sibirskaya ve Alcover MAHKUMUN KIZI tim / ğ Bu âyetten anlaşılacak ikinci mana da şudur: İsayı ölüme mahküm edenler öldürmekle (kendisinden ve on başladığı hareketten (o kurtul. rmı zanneğiyorlardı. o Halbuki nin ölmesi veya öldürülmesi, nın başlıca hedefi olan irşadatı bu irşatlar İle başlıyan hareketi dürmemişti. İsanın ölümüne onun eseri devâm ettiğinden, on fani şahsiyetinin ortadan kalkınasi! onun eseri de zevale uğramadığın dan, İsayı öldürülmemiş ve salbedi miş, fakat böyle bir akibete zannolundu. o Öldürülen veya lunan İsa, fani İsa idi. oFakat İsa ve İsanm eseri yaşıyordu. Her ne hal ise, İsa her insan doğmuş ve her insan gibi ölmüş peygamberdi. o Kendisi temiz ve rüst bir hayat sürmüş, Beniisraili fl şada ve onları kurtarmağa çalış fakat İsrail oğulları onu İstemem onun aleyhinde suikastlar tertip © mişlerdi. Hatta İsrajl oğulları, İ: ya karşı bir takım tefevvühatta lunmuşlar, onun validesine dil mışlar, onun için, kur'anı kerim h reti İsa ile validesini yahudilerin Kur'anm hazreti İsa hakkında” beyanatı bundan ibarettir. Bu itibt ile hazreti İsanın İsrail © oğula! nasıl kurtarmak istediğine dair babı ilmin tahkikatını kabul beis yoktur. Ömer Riza — Bitti — : Ksm ee öl eğ Urfada bir operet heyeti temsiller veriyor Muhabirimiz Urfadan yazıyor: Bu sene burada gölgede de hararet kırk beşi bulmuştu. O manlar ter döke döke bunalan teşrinievel gelip de havalar biraz 9” gumaya başlaymca ferah bir aldı. o Bağ, bahçe eğlencelerinin zamanı geçti, (Akşamları soğuk rüzgâr estiği için artık Urfanm güzel eğlence mahalleri olan küt incesazlar da paydos ettiğinden di halk kapalı yerler aramaya ladı. Bir hafta evvel buraya (Ankara operet heyeti) geldi. Şii Fabrika, her gün yüzlerce küf üzüm © satm alıyor makineler vs rak büyük deposuna doldurmakta” N TI K aheseri

Bu sayıdan diğer sayfalar: