21 Ekim 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

21 Ekim 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Istanbul B Şehrin dün geceki olmuş söylenen nutu fikrinin Yugosi alkanların *. -payıtahtı! ziyafeti pek parlak klar Balkan birliği yürüdüğünü göstermiştir! — — lavya murahhası demiştir ki: “Biz Balkanlılar için ii bazıları vahşi, barbar diyorlar. Onlara diyeceğiz ki geliniz Istanbulda Balkan medeniyetinin merkezini görünüz.. Dün gece şehir tarafından ikinci balkan konferansı murah- basları şerefine Takatliyanda üç Bundan sonra Romanyalılar- dan Prenses Kanla Güzen söz aldı. Selis bir Fransızca ile irat yüz kişilik mü- ettiği nutukta, kellef bir ziya- İktisadi kuvvetterimizi, Balkan ittiha- fet verilmiştir. | idari kuvvetlerimizi askeri Ü dın hararetle Ziyafette Tev- | Kuvvetlerimizi birleştirmek ( selâmladıktan fik Rüştü bey Şi Istiyoruz" Bu, olunca dünya” Ö sonra devrinen de bulunuyor. İ da bize taarruz edecek bir büyük adamı du, Balkan kon- İ kuvvet bulunamaz. ve en büyük feransı nurah- “Yugoslavya murahhasınıa nutkundan. Ş ıslahatçısı olan haslarından $, Gazinin, dün- başka malbuat cemiyetinin mi- | ya (beldelerinin incisi olan safirleri olan Bulgar ve Yunan gazeteciler heyetleri de davetli- ler arasında idiler, Ziyafet enat 85 ta başlamış ve 12 ye kadar sürmüştür. Bah- riye muzikası İhsan beyin şefliği altında ziyafete güzel bir musiki ziyefeti de katmıştır. Ziyafetin sonlarında belediye resisi Muhittin bey Fransızca bir nubık irat etmiştir. Muhitin beyin nutkundan son- ra Arnavut murahhası söz almış- tır. Arnavut murahhası nutkun- da, Balkan birliğinden, burada gördükleri emsalsiz hüsnü ka- bulden bahsetti. Müteakiben Yu- nan murahhaslarından (sabık Serfiçe meb'usu M. Vamvakas söz aldı. Balkan birliğinden bahsederken: “Kendi kendimizi tedavi et- menin müşkül ve çetin bir iş ol-! duğunu biliyorum. Fakat bü iş mukaddestir. Hatta, bu hususta ki lisanmda müstamel olan arz imesini o kullanacağım. o kanaatteyim ki bu iş al ve bakkuktur. Esasen ahval ve şe- raiti hazma buna her zamandan ziyade pek müsaittir. Öyle bir devirde yaşıyoruz ki harpten ey- velki zamnda pek farklıdır. Bugün realite devrini yasıyo- ruz. Ben o sağlam kanaati besli- yorum ki Balkan milletlerinin u- huvveti yolu üzerinde meti dımlarla yürüyoruz. Bu bizim, en ulvi ve en mukaddes bir va- zifemizdir. Bize bu kadar hararetli bir misafirperverlik gösteren mem- leketin, mümtaz reisi hülümeti- | nin, güzide Hariciye vekilinin | ve büyük mefküremiz olan Bal- kan misakının ekti şerefine içi- | , Sabah olmuştu hayvanlara su ve riyorlardı. Bağlı ellerimle si kab» na doğru iğildim, bir yudum su için kıvranıyordum. Zabit iterek mâni ok! lu. — Yaptığınız gayri İnsani bir hare ket, diye bağırdım. Fakat zabit cevap yerine gülüyordu. Cahil adamlarin karşı karşıya olduğumu anladım. A- raha harekete başladı. Mülâzim, as - kerlere benim hakkımda izahat ve. riyordu. o Benim gibi adamlara daha fena muamele etmek lâzımgeldiğin- den bahsetti. Benim gibi adamların asker olduğu takdirde kurşuna di. zilmesini, sivil olduğu takdirde asıla- cağını da ilâve etti. Fakat çerkesle rin, mülâzimin sözlerine hiç de ehem- miyet vermedikleri yüzlerinden belli idi. Akşam olmuştu. Biz de ordu ka- rTargâhma gelmiştik. Bursa Robro- viça kasabasışdı. Uzun bir o binanm önünde beni piyade nöbetçileri teslim aldılar, Binamn Dencerelerinden mik 5 | zl Keler içinde ve Balkan murahhaslarına bu kadar hararetli bir misafirper- verlik gösteren İstanbul şehri- nin saadeti şerefi enkadehini idare ettiğini söyledi ve şiddetle alkışlandı. Yugoslav murahhaslarmdan M. Topalof bunu takip etti. De- di ki: — İstanbul, biz Balkanlılar için mühim bir merkez, mühim bir payitahttır. Dolmabahçe sa- rayı, bizim için hayreti mucip bir abidedir. İstanbul Balkanla- rım aynasıdır. Biz Balkanlılar için bazıları vahşi ve hat- ta, barbar diyorlar. Onlara diyeceğiz ki geliniz, İstan- bulda Balkan medeniyetinin merkezini görünüz. Biz, mil- li bürriyetimizi oOmuhafaza et- mek istiyoruz. Onun için kuv- vetli bulunmak lâzımdır. İktrsa- di kuvvetlerimizi, idari kuvvet- lerimizi, askeri kuvvetlerimizi birleştirmek istiyoruz. Bu olun- cübize tdütruz' edebilecek bir kuvvet dünyada bulunamaz. İs- tanbul, bir çok defalar, bazı devletlerin göz diktiği yer oldu, İstanbul icin bir çok muharebe- ler oldu. Onu Osmanlı İmpara- torluğu muhafaza ve müdafaa ediyordu. Fakat, bugün onu mü- | ” dafan edecek biz Balkanlılarız. İstanbul, Balkan şehri, Balkan pavitghtıdır.,, Dedi ve bu nutuk sürekli al. kışlandıktan sonra Türk murah- | hasları namına müderris Muzaf- fer bey söz aldr. Muzaffer bey nutkunda, şimdiye kadar Bal- kanlar için ancak elim sahifeler yazmış olan müverrihlerin fima- bat, Balkanların refah ve saade- tinden bâhis sahifeler yazmasını temenni etti ve Dolmabahçe sa- rayını konferansa tahsis etmek lâtfunda bulunan Gazi Hz. nin hhatine, Balkan milletlerinin tecessis birçok zabitan başlarmı u- zatmış bana bakıyorlardı. Büyük bir, salona (o geldik. Eli kadar zabit bu salonu doldurmuştu. o Yer yer zabit kümeleri beni göstererek hararetli su. rette konuşuyorlardı. Bana doğru yaklaşan bir süvari yüzbaşısı rusça konuşup konuşmadığımı sordu. Rus- ça bilmediğimi söyledim. O sırada madalyalarla süslenmiş bir jeneral bana doğru geldi bunu diğer Jeneral.! ler takip ediyorlardı. Galiba başku- mandan olacaktı, Süvari yüzbaşısma bir şeyler un- ae Yüzbaşı tercümanlığa başlamış- — Ekselâns cenapları sizin divanı- harbe sevkolunacağınızı emir buyu- ruyorlar. o Siz casuslukla bu tarafa geçmişsiniz, maksadınız askerlerimizi Amirlerine karşı itaatsizliğe sevket- mek imiş. Bu işi ancak bir domuz, sizin gibi âdi hir alman casusu yapar. İşte bu sizsiniz. Sizin İmperatorunuz da bir domuzdur. Sizi kurşuna dize TÖS tarafı 1 inci sayıfada) sımda © karşılıklı duran Ye bir manlar içinde balmumları yanan 21 kollu büyük iki şamdan bu şiddetli ziya ile pırıl pır parlıyor. Salonun döşenmesi için saray mo- bilyesinin bitün renk (Zenginlikleri ortaya konulmuş, Riyasete ayrılan Empir tarzında &üzel bir masanın iki tarafına İsabet eden yerlere koltuklar sıralanmış: Sağda sefirler, meb'uslar, yüksek mevki sahibi ecnebiler, büyük me murlar. Solda yerli ve ecnebi güze- teciler yer alıyorlar. Kadın murahhaslar Murahhaslar için salonun orta- smda maroken koltuklar (hazırlan. mış. İki tarafta dinleyicilere mahsus yerler var. Saat dokuz buçuk. Sa- lonlarda güzetecilerden (başka he men kimse yok. Yalnız Ruşen Eşref bey yanında iki memur, son hazır. Iklara o nezaret ediyor. Bir aralık bir zil sesiişitildi, Acaba içtima haş- yor mu? Denilirken anlaşıldı: Zil ler tecrübe ediliyormuş Saat ona yirmi var. Murahhas lardan ilki salondan içeri giriyor. Bu bir madamdı, Salona ilk giren mu- rahhasın kendisi olduğunu görünce biraz şaşırıyor, zeri dönüyor ve otu- racağı yeri o seçmekte bİr tereddüt) devresi geğiriyor, İkinel gelen mu rahhas gene bir madam, Üçüncü ge ne öyle... . Saat on buçuğa geliyor. Amerika sefiri ve kızları, İngiliz (o Fransız, İtalyan, Alman, Rus, Bulgar, Avus- turya, İran, Japon, Romanya Yu goslavya, Danimarka, İsve sefirle ri, Şükrü Naili Paşa; İş bankası müdürü Celâl hey ve diğer vezat bi- rer hirer geliyorlar, Ismet Pş, geliyor Sant onu yirmi heş geçiyor. Salon- da umumi bir hareket oldu. Bütün m ve onları parlak bir surette tem- sil eden murahhasların şereline kadehini idare etti. Nutkun. sonunda omuzika,o nutku söyliyenin memleketi mar- sını çalıyor ve ayakta dinlenerek alkışlanıyordu. Ziyafetin sonunda (Hariciye vekili Tevfik Rüştü bey Balkan milletlerinin şeref ve saadetine ve Gazi Hz. nin sıhhatine kade- bini kaldırdılar ve şiddetle ak kıslandılar, Dün geceki ziyafet hakikaten parlak geçmiş ve mevcut sami» miyeti nutuklarım verdiği hara- ret arttırmıştır. Tokatlıyan oteli” nin sofrayı idarede gösterdiği muvaffakıyet de zikre değer de- recededir. Dondurma Balkan devletlerini temsil eden renkler- le yapılmış, hizmet pek munta- zam geçmiştir. Bütün misafirler dün gecenin hatırasını muhafaza edecekleri kanaatile ayrılmıslar, belediye reisimize ve hati Söz sırası bana (gelmişti, Ken- dimden geçercesine buğırdım: e uz , sizin da domuzdur!., a üye beri ri kavradılar. Pnseme gelen bir darbeyle salonun merdivenlerinden aşağ, erene) Askerlerin dipçik darbeleri birbirini tevali ediyordu. Hâpsedildiğm odada baygınlıktan gözümü açtım. Rus ha- pishaneleri hakkında kâfi © derecede malümatrm vardı. Bulunduğum oda oldukça büytik idi. Pencere gibi ufak; tavana yakm bir delikten ziya geli- yordu, Odanın döşemesini sert biri çimento tabakası kaplamıştı. Kalm bir kapı iki ağaç Sıra hizasına tesadüf ediyordu. Mobilye namına bu iki tahta sıradan başka bİr sey yoktu, Yatmak için ot yatak bile koymamışlardı. Ka- pınım önünde devriyeler dolaşıyordu. İçeri giren bir asker etraf, yokladı. Çıkarken kapıyı kapadı, kapı kilidinin demir gıcırtrları da kesildikten sonra nöbetçinin şarkı söylediği işitiliyordu. Tedrjel surette gece olmuştu. CH varda iskambil oynıyan rus askerle : v 5 — VAKIT 21 Teşrinevvel 1931 —— Istanbul konferansı dün açıldı gözler salonun Sol tarafına issbet e- den kapıyı çevrildi; (kulaktan kulağa hürmetkâr bir fısıltı seyyalesi dolaştı. İsmet Paşa Hazretleri gö- rünmüşlerdi. Başvekilimiz matbuata ait koltuk- Irın önünden geçiyordu. Gazetecilerin hepsi ayağa kalkmışlar, Başvekili- mizi hürmetle selâmlıyorlard. Pa- sa Hazretleri büyük bir nezaketle ya. vaşça? — Oturumuz. Dedi ve eli ile işa- ret etli, Salona girdi ve riyaset ma- sasının arkasına isabet eden kısımda, Hariciye vekili Tevfik Rüştü beyle yan yana oturdu. Hasan bey kürsüde Bu sırada Türkiye Balkan birliği relsi Trabzon meb'usu Hasan bey ge lerek riyaset mevkiine geçti. Alkış lar başladı. Hasan bey eğilerek mu-| kabelede bulundu. Ve hazır bülu- nanları selâmladı. Sol tarafında We mumi kâtip Ruşen Eşref bey yer al mışt. Artık tarihi celse başlamak üze redir, Bir orkestra sesi işitildi. Salo nun kubbeye yakın bir yerinde olan mahfelde yer alan ve aşağıdan bakım- ca görünmiyen bahriye orkestrası Ar- navutluk maşını çalmağa ve herkes ayağa kalkarak hürmet vaziyetinde marşı dinlemiye başladı. Arnavutluk marşından sonra Al- fabe tertibile srrasile, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Türkiye, Yu- goslavya marşları çalındı ve ayakta dinlenildi. Bundan sonra (Balkan bir liği marşı çalındı ve bittikten son-i ra şiddetle alkışlandı. Konferans artık başlamıştı, Ha san hey ayağa kalkarak celseyi açtı. Hasan bey kısa bir mukaddemeden sonra birliğin bir senelik fnaliyetini anlatan ve muhtelif yerlerinde alkış larla kesilen mutkunu okudu. Hasan beyden sonra gene alfabe tertibile ve srasile Arnavutluk, Bul- garistan, Yunanistan Romanya, Yu. goslavya başmurahhasları Tgıtukları- nı söylediler. Bütün murahhaslar nutuklarını okudukları halde Bulgar başmurah-| hası M. Sakazof nutkunu irticalen ve kelimeleri yavaş, yavaş telâffuz ederek söyledi. Başvekilimiz kürsüde Yugoslavya baş murahhasının kuy-i vetli bir sesle söylediği nutkundan sonra Başvekilimiz İsmet Paşa Haz. retleri yerlerinden kalktılar. Hür. metle ayağa kalkan murahhasların ve davetlilerin önlerinden geçerek al- kışlar arasında hitabet © kürsüsüne a Ağır, ve vakur bir ses ve selis bir ifade ile muhtelif yerlerinde hazır bulunanların şiddetli (alkışları ile kesilen mutuklarını Fransızen olarak söylediler. Paşa Hazretleri konfe- ransa muvaffakiyet temennisile nut kunu bitirirken salondan şiddetli hir; alkış koptu ve Paşa Hazretleri yerle- başlamışlardı. Volga, Volga.. Çok gü- 1 teganni ediyorlar, Şarkının (Okederli bestesi si- nirlerime yayılmıştı. oMüthiş bir yorgunlukla sıranın üzerine uzan - dım. Binlerce tahtakurusunun hücumu-! na uğramıştım, tekrar kalktım. Bu hayvanların okerih kokusundan uyu manın imkânı yoktu, Gecenin birkaç saatini (çimento üzerinde uyumakla geçirmeğe koyul- dum. o Çizmelerimi yustık o yapmış- tım. o Fakat yine bir susuzluk bas- mıştı. Kapıyı içerden vurdum. — Su. Sul, Voda (Yoda rusça su demektir.) Voda? müsaade yok. Nöbetçi 0- muzlarını silkerek cevap verdikten sonra kapıyı kapadı. (Şafak atımen-| ya kadar odada gezmeğe başladım. Baeklarımda takat kalmamıştı, tah. ia sıranın (o Üzerine uzandım. Tahta kurularmın hücumuna rağmen gör. erim kapandı — birkaç dakikan sonra beni uyandırdılar. — Kalk. çizmelerini tak! emri ve rildi. Son kuvvetimle askerleri ta- kibe çalışıyordum. Sarhoş gibi iki rinin seslerini duyuyordum. Şarkıya) * bekliyorlardı. kalkarak bir gün evvelki meclis içti mamda teşkil edilen muhtelif komis yonlara iştirak eden murahhasların isimlerini ve muhtelif teşekküllerden gelen muvaffakıyet temennisi telgraf larını okuduktan sonra Yunan baş- murahlası M. Papanastasyo OsÖZ alarak Başvekil Hazretlerinin konfe ransın fahri reisliğine intihabımı tek- Uf etti Bu teklif alkışlarla ve ittk fakla kabul edildi. Celsenin taliki Ruznamede görüşülecek başka bir şey kalmamıştı, Orkestra tekrar Bal. kan marşını çalmağa başladı, A- yakin dinlenilen bu marştan sonra Hasan beyin: “.. Celse talik edilmiştir., sözleri ile içtimaa nihayet verildi, Murahhasların, saray methalinde i büyük merdivenler üzerinde grup ha- linde fotoğrafları alındıktan sonra otomobillerle otellerine döndüler, Yıldızda faaliyet Evvelki gün teşkil edilen komis- yonlar dün saat 15 te Yıldız sara- yında ilk içtimalarmı yapmışlardır. Murahhaslar saat iki buçuğa doğ ru saraya gelmişler ve çok büyük bir itina ile tertip edilen mesai bürola- rında faaliyete başlamışlar, müzake- reler geç vakte kadar sürmüştür. Bu münasebetle sarayda bir de büfe hazırlanmıştı. Siyasi yakınlaşma kemis- yonunda Romanya (o murahhaslarından M. Pellanın riyaseti altında toplanan “Siyast yakınlaşma,, komisyonu içti- mamda Ralkan misakı meselesine te mas edilmiş, bu hususta evvelce ha» zırlanmış olan projenin münakaşası zamanı gelip gelmediği tetkik edik miş, bu cihetin tesbit edilmesi için komisyon azasından mürekkep bir ko- mite teşkil edilmiştir. Içtimada teslihatın tahdidi mese- lesi de mevzuu bahsolmüş ve şubatta toplanacak olan terki teslihat konfe- ransına muvaffakıyet temenni edil mesine ve Romanya murahhaslarm- dan prenses Kantagözenin teklifi, Gs zerine de terki teslihat fikri etrafım- da propaganda yapılmasına karar ve rilmiştir. Iktısadi komisyonda İktasadi komisyonda murahhas he- yetimiz Balkan memleketlerinde lü- zumu halinde tütün zeriyatının tah- dit, dahil ve hariçteki rekabetle müs cadele etmek ve şark tütünlerinin fazla satışmı temin etmek üzere Bal- kanlar arasında bir tütün ofisi teşki- Vini teklif etmiş ve raportör Muvafs fak B. bu hususta hazırlanan yaporu okuyark izahat vermiştir. Raporda Balkan memleketleri A“ rasında en mühim tütün ihracati yar pan Türkiye, Bulgaristan ve Yuna- nistan arasında bir teşkilât yapılma- sı lüzumundan bahis beyanattan son raYugoslar murahhası Yugoslavya" nın da bu teşekküle dahil bulunmasi: nı İstemiş, rapor Yugoslavyanın da bu Lütfen sayıfayt çeviriniz tarafa yalpa vuruyordum. Askerler konuşuyorlardı: — Baksana, casusun (o suratında renk kalmamış. Gene silâh sesleri bahçedeki duvar tarafından gelmiye başlıyacak, Yolumuz şehrin sokaklarından ge çiyordu. o Ben etrafımı saran sün“. gülüler arasmda, ayaklarım biribiri- ne dolaşarak İlerliyordum. Kadın, çocuk lalabalığı bize bakıyordu. Kas dınlar muhafızlara (o benim hakkım. da birtakım şeyler soruyorlardı. As kerler cevaben benim büyük” rütbeli bir alman zabiti ve bas casus oldu gumdan bahsediyorlardı. Bir kadr nın dediğine göre ben hiç de casusâ benzemiyormuşum. Tecessüsle (o akibetimj soranlara, kurşuna dizilecek diye cevap veriyofs lardı, Şuşkinin pençesinde Getirildiğim odada ik isüngülü k ki tarafımda, iki süngülü de kapıda Masa başında otü- ran üç şahıstan birisi âlf divamharp azasındandı. (o Bugün için (relslik ediyordu. ( İkincisi de m ci da kaymakam n şahıs pi deki id aliniz e lek | A — e a

Bu sayıdan diğer sayfalar: