28 Ekim 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

28 Ekim 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Di — 4—VAKITT 28 Teşrinevvel 1931 Günün Haberleri Muhtelit M. komisyonun- daki ihtilâf halledildi Evelce köylerinden uzaklaştırılmış Garbi Trakyalı müslüman köylüler yerlerine dönecekler Muhtelit mübadele komisyonu umumi beyeti dün toplanmıştır. Yunan murahhas O heyetleri aralarında yaptıkları müzakere- ler neticesinde Yunan hüküme- tile aramızdaki muahedelerden evvel yerlerinden uzaklaşlırılmış olan Garbi Trakya'ı müslüman: köylüler hakkında (mühim bir karar vermişlerdir. Bu köylüler bundan sonra es- ki köylerine dönebilecekler, ber birisine Yunan hükümeti ellişer dönüm erazi verecektir. Diğer taraftan Yunan murah- has heyetile, murahhas heye- timiz arasında Garbi Trakyalı Türklere dağıtılacak 140 bin in- giliz lirası tazminat (o hakkında çıkan noktai nazar ihtilâf bi- taraflar tarafından lehimize hal- ledilmiştir. Yunan hükümeti evvelce vazı- yet edilen © mallarına mukabil Garbi Trakyalı Türklere Anka- ra muahedesile 150 bin sterling tazminat vermeği kabul etmiş- ti. Komisyondaki Yunan murah-, basları bu mukavelenin aktinden evvel Yunan hükümeti tarafın dan sahiplerinden satın alınan emlâke verilen paranın 150 bin sterlinden çıkarılmasını ve geri kalan paranm tazminat olarak dağıtılmasını istemişler, murah- baslarımız aksi fikri müdafaa elmişlerdi. Bitaraf murahhaslar hakem- liklerine verilen bu meseleyi tetkik ettikten sonra Türk nok- tai nazarını kabul ( etmişlerdir. Binaenaleyh « Garbi o Trakyalı Türklere verilecek 150 bin in- giz lirası tazminattan hiçbir şey esilmiyecektir. Adliyede : Sabatay Hayim E. iflâs etti çık miktarı 550,000 küsurlira raddesinde tahmin ediliyor İstanbul birinci ticaret mah- kömesinde bir müddet evvel Beyoğlunda “Perepalas , oteli karşısında büyük bir mağaza sahici olan antikacı Sabatay Ha- yim efendinin iflâsı istenilmiş, *“ Memalikişarkıye » bankası ta- rafından açılan bu davanın tet- kikine başlanmıştı. Mahkemece yapılan o tetkikat © neticesinde, Hayim efendinin borçlarını te- diye edecek vaziyette olmadığı görülmüş, iflâsına karar verilmiş- tir. Açık mıktarı 550,000 kü- sur lira olarak tahmin ediliyor. Maamafih kat'i netice alacaklılar toplandıktan, iflâs (o muamelatı ilerledikten ve büroca rapor ve- rildikten sonra anlaşılabilecek- tir. iflâsa tekaddüm eden zaman- da, vaziyeti sulban halletmek için müzukereler yapılmış, fakat bu husustaki teşebbüsler akim kalmıştır. Piyango davası Müddelumumilik ceza p ikinci ceza mahkemesinde tay- yare piyangusu Fatih bayii Bur- hanettin beyle bir arkadaşı aleyhine iki hanım tarafından kendilerine isabet eden piyango bedelinin noksan verildiği kay- dile açılan davanın rüyeti son safhasına gelmiştir. Müddeium- mi Ahmet Hulüsi bey maznun- ların tecziyesi istemiştir. Müdafaa yapılmış mahkeme karara kal- mıştır, Şirlnyau efendi hakkindaki tahkikat devam etmektedir Melek hanımın ölümü hadise- sinden dolayı tevkif edilen doktor Şirinyan efendi hakkın- daki tahkikata devam olunmak- tadır, Evvelce yazdığımız veçhile, Melek hanımın bir hastahanede çocugu düşürülerek (o ölümüne sebebiyet verildiği ve kalp sek- tesinden öldüğüne dair rapor verildiği mevzu bahistir. Hadise etrafında, yeni bir vaziyet yok- tur. Tahkikat tabii seyrini takip Vilâyette Irakın yoni dahiliye nazırı gidiyor Irak Kabinesinde bazı tebed- dülât olduğu malümdur, Irak sefiri Naci beyin yeni kabinede dahiliye nazırı mevkiine geçi- rildiğini yazmıştık. OÖğrendiği- mize göre sabık sefir, ve İrakın yeni dahiliye nazırı buradan ha- reketinde parlak merasimle teş» yi olunacaktır. Dün vilâyete bu hususta tebligat yapılmıştır. Naci bey bugün olmadığıtak- tirde cumartesi günü memleke- tine hareket edecektir. Dilsiz mektebi açmak isteyenler Istanbulda bir dilsiz mektebi tesis için vilâyete müracaat e- dilmiştir, vilâyet müracaatı tet- kik etmektedir. Valimiz geliyor Birkaç gün evvel vekaletle te- mas etmek üzere Ankaraya gi- den vali ve belediye reisi Mu- hittin gey bugün dönecektir. Maarifte: ilk mektap muallimlerinden bir kısmı Yunanistana gidecek Sömestr tatili esnasında bir kısım ilk mektep muallimleri de Yunanistana bir seyahat tertip etmektedirler. 100 kişilik bir kafile halinde gidecek olan muallimler kânu- nn evvelin 19 unda buradan Seyrisefain vapurlarından birile Pireye ve oradan Atinaya gi- deceklerdir. Seyahat 1l gün sürecektir. Birinci mevkile seyahat edecek olanlar 90, ikincide 55, üçüncü- de 38 lira verilecektir. İstiklâl lisesi izcilerine teşekkür Darülfünua tarafından balkan birliği kongresi murahhasları şe- refine verilen çay Zziyafetinde istiklâl lisesi izcileri de bulun- muşlardı, o Darülfünun emaneti istiklâl lisesi talebesinin göster- dikleri intizam ve mesaiden do- layı mektep idaresine tabriri te- sergisi Müstakil Ressam ve Heykeltraşla- rin beşinci sergisi, eski Türk ocağı, binasında açıldı. Çok çalışmalarına | rağmen manevi bir rahatsızlık içinde ancak asabi birkaç eser çıkarabilen) “Otomobilini k dostlarım, müstakil ressamlar, hükü- geç kaldıkmı ifrit metin ve belediyenin vaktile kendile. rinden daha az kabiliyetlilere ibzal edip şimdi esirgediği yardım olmadı- ğı, halkın İse resim san'atının daha içine giremediği için, sergilerini rşık-| “Kahve altısile beraber iki de Sa- sız, biçimsiz bir binada açmak mecbu.| bah gazetesi getirirdik. Garba bunla- riyetinde kaldılar. Ne zaman bir ga- mın temaşa kısmını açar ve kendisine leri olacak, ne #aman bir stadyum?, dair bir yazı intişar edip etmediğini Ve belediye bunların lüzumunu ne arardı. Bir şey bulursa derhal keser zaman anlıyacak? İ küçtük bir şekmeceye yahut gelişi gü- Sergide yeni resimleri: beraber,| zel bir masanın gözüne birakırdı. müstakiller eski eserlerinden de birer) Sonra bunlar işlerini takip eden ada-| ikişer tane (retrospeetif) bir halde teşhir etmişler. Bunların içinde, yapıştırılarak itina ile saklanırdı. Fakat daha sıra buraya gelmeden “Sabahları Garbo, çok sevdiği kö serginin ilk günü, oraya gelenlerin en| peğinin muhakkak yanında bulun-| başında İngiltere sefiresi Lady Clarkin| dururdu. o Fimsi'yi Oemil'in kizi in yanımda da, sefarethanede yetim! Rut Yanings bırakmıştı. Bundan baş- çocuklar için temsillerin san'at kısmı-| ka Polli diye bir papağan, fkj de ufak ma verilir ve bir deflera muntazaman | | Garbo bir işçi kızı gibi ye- meğini kendisi taşırdı ku gibi uçurmam lâzımdı. | kesilirdi, fakat hiç de erken gidemezdik!,, —)— nı idare eden mösyö Campan da var- dı. Lady Clerk umumiyetle şöyle dü- şünüyor: — Sergide eser teşhir edenlerin (ialent) leri var, yalnız renk husu- sunda nispeten Zaiftirler, Belki de (empatement) kusurları kendilerine vaktile yapılmış olan tedrisatın sk sikliğinden olsa gerek, Lady Clerk'in bu sözleri kıymetli- dir. “Çünkü bizzat ressam olan Lady Clerk bu eksikliği herkesten çok tak- dir edebilir. Misafirlerimiz Bulgar ve Yunan gazetecileri de sergiye geldiler. Bul- gar gazetecilerinden biri, Nurullah Cemalin (Çiçekler) ini satın aldı. Yunan gazetecilerinden bazıları, simle fazla alâkadar olmıyanlar, Elif Nacinin (Köprü) sünü beğendiler, Bu da gösteriyor ki, ecnehiler, bütün dünyada güzelliği tanınmış İstanbul manzaralaririm Teşimlerini istiyorlar, Satış noktai pğzarından olduğu ka- dar, san'at noktai mazarından da dik- kate almacak bir meseledir, ... Elif Nacinin (köprü) sünden bah - sederken resimden pek iyi anlamıyan! lar beğenmişlerdi, demiştim, Bu, Elif Nacinin aleyhinde değil. Çünkü Elif! Nacinin sergide (Küfür) isimli. bir tablosu var ki güzel, ötekinden ve öteki eserlerinden çok güzel, Elif Na- ci ölçüsüz bir ressam, İnsen onun e- serleri hakkında kat'i bir hüküm ve- remiyor. İyi ile fenayı nefsinde top- lamış bir artist, Eminim ki bu satır. ları okuduktan sonra — şayet okur- sa — Bana: — Fa, diyecek, bilmem, kızayım wa, kızmıyayım mı, ne biçim yazı bu! .. Sergide en > beğendiğim eserler, kataloğda yazılı olmıyan iki üç aku- rael. Bunları, Turgut isminde çok kıy- metli olduğuna şüphe olmıyan — bir Tessamımız yapmış. Yerini size tarif edeyim: Kapıdan girince birinci, ikin- ci salona geçiniz, üçüncü ve orta sa- lona gelince sağa dönünüz, dipteki pencerenin iki tarafma asılı dört a- kuareldir: Pek güzel şeyler. ... Hâle Asaf Hanımın, kendisi Pa- riste olmasına rağmen, teşbir etliği eserlerden Bürhan Ümidin portresi çok muvaffak, Bundan iki sene evvel! gene aynı salonda teşhir etmiş oldu- ğu İsmail Hakkı Beyin portresi ka- dar muvaffak, Fakat bu portrenin| yanındaki kadın portresi şüphesiz, serginin en iyi resimlerinden. Tıpkı Guirand de Scevola'nın bir portresini andırıyor. Hâle Asaf Hanrmın en mu. vaffak olduğu tarz ise, (desen) ler.) dir. Bunlar ohakikaten görülecek şeyler. Esasen, Berlinde kan bir kaç alman gazetesi Hâle Asaf Hanı. mm desenlerini alrp koymaktadır. | “ Muhittin Sebatinin (Ankarada sir)! (Ankarada sabah). isimli iki eseri var. Mariz bir ruhun ve Ankara ui fuklarının tam birer aksi, ,. . Şeref Kâmilin Ankara iaanzarala. rı ve kağmıları, hep aynı tarzm sıka- ka bu san'atkârın (tek) bir YE: sererresanarasarası cak kadar yeknasak eserleridir. Va. var, bilmem? kedi vardı. “İki Küçük sokak serser'si olan bu kedileri, bir sivacı dükkânmın önün- de bulmuş ve ben eve getirmiştim. “Bunlar, yatağının üstünde oyna-! şırlar. Papağan güler, konuşur ve ke dile tepsiden kırmtı çalmaya çalışır. lardı. “Derken, Garbo snatin dokuza geldiğin; görür sevdiklerini derhal bırakır, giyinir, ve garaja koşardı, “Otomobilini kuş gibi uçurmam lâzımdı. Geç kaldık mi; ifrit kesilii rdi. Fakat hiç erken gidemez dik, “Garbe, stüdyoya gitmeden önce, daima yemek hazırlatırdı. Çilek, r- gaç çileği, böğürtlen biraz da şeker yette oluşudırr amma, kendi kendini tekrar da demektir, ki nihayeti bık- kınlığa müncer olur. San'atkâr (€vo- lwer) edendir. Mahmut Cemalettin Reyin bir tek (natürmort) u var. O da esi eserle rinden, ve o kadar da (fotoğrafik bir eser ki, merede İse kitabın üze rinde ser levha, müellifin ve. tâbiin ismi okunacak. Fiatı da. » . * Nurullah Cemal, eski eserlerine nazaran büyük bir fark gösteriyor. Olgunluğa daha yaklaşan, cesareti ve nefsine itimadı daha artan bir fark, (Kayıklar) ve (Çamlar) da bu- nu, iki portresinden daha bariz görü- yoruz. .».. Refik Fazıl, desenleri ve (Eoks- trot) u ile'ilk plâna geçiyor. Şahsiye- tini daha çok tebarüz ettirebildiği yerlerde, yani, tesirlerden kurtuldu. ğu ve kendinj en çok verdiği eserler. de muvaffak oluyor. Bazan ceki üs tatlarm azameti onu korkutuyor gibi. Halbuki, bunları bir tarafa birakmak lâzım artık. Dostüm Refik Fazıla, bu ay çıkan Noüvelle Revue Fran- çalse deki (Andr& Lhofte) un (Genç ressamlar, Louvre müzesini gezmeyi- niz) serlevhalı yazısını tavsiye ede riri, Pen Ahmet Zeki, resim tarzında iyi, (Tasavvur) larda öyle sade biraz âce- le görünüyor. e Ahmet Mitatın dekoratif resimle. rinden İstanbul sokaklarını gösteren| ile (rekolte) si iyi, ve güzel. (Bre tagne) afişi de güzel. Memlekette a- fiş yaptırmak istiyenler, bu genci muhakkak hatırlamalıdırlar. o Artık kopye edilmiş alman tarzı afişlerden gına getirdik. “.» Dekoratör ve seramist İsrail Hak- kı Beyin boynu çarpık mavi vazosu şayanı dikkat. S.a Müsyö Manovilin kostüm resimleri bazan güzel buluşlar ve renklerle do-| lu. . . Ali Hadi Bey sa'at kabiliyetini resim İle heykel arasında, 'kincinin lehine taksim etmiş. Böyle san'atkâr- larrmız varken ecnebilere ne lüzum fa, İ lanır, nasıl kızartılır, bilmezdi. lamussuzlar Yazan : Rilla P, Palmborg ve nişasta ile pişirilir. Sonra ka onu küçük bir kavanozun İçe; ,yarıya kadar koyar ve üstünü ka) makla doldururdu. Bununla be biraz peynir yahut et, sadoviçle ti yemiş konülurdu. “Garbo, bir işçi kızı gibi: Yen | ni, kâğıttan bir paket içerisinde ke” di elile götürürdü. ğ “Lokantada herkesle beraber Y€& mekten hoşlanmıyordu. Gece od ! kapanır ve yemek vaktinin soni kadar onu bir daha göremezditiz.» Garbo, yemeklerini muhakkak e de yemeliydi. Hizmetçilerinin izim olduğu günler bile evde kalmayı tef cih ederdi. Fakat kendisi de bir beceremezdi. Onun için Gustav, izil li günlerinde daima bir azap di ğunu söyler; “Garbo, Kir çocuk gibiydi. Kı #lie kendisine bir şey hazırlıyam dı denilebilir. Bir patates nasıl bs$ nun için, biz çıkarken, tavada ki miş patatesler bırakır ve (sık sık G0 viriniz, yoksa yanar) diye bir kâğif” yazar ve tâvahın başına koyardı. “İşini bitirdikten sonra mutf. her şeyi yerli yerine koyardı, Yem yeniden buz dolabına girer, kirli #8 baklar yerine bırakrlırda Tatlı gili yapışacak bir şey yemişse, tabağı koyar öyle: bırakırdı. Bir işaretile, en usta şeflerin hİ# metini kendisine hasrettirebilecek bunu temine can atan binlerce ti dirkâr dururken: Garbonün pat lerini, bifteğini, Kendi elile kıra yalnız başına mutfakta yemeye mâsmı düşünmek tuna gölir insas Işi olmadığı zamanlar, Garbonüf kaçta kalkacağı bilinmezdi. ! Çok defa, daha sabahın havuzda yıkandığı görülürdü. hemen yatağma koşar, zili kahvaltısmı ısmarlar, > gazeteleri terdi. Bazan öğleye kadar yataktan madığı olurdu. Gene bazan — güneş banyoları ve yüzmeler mi na olmak üzere — iki üç gün ye! den kımıldamazdı. Zigti “Garbo, görünüşte pek kuvvetliydi yor. Jimnastiği de severdi. Buna men fazla dinlenmeye ihtiyacı Iki üç gün yatakta kaldıktan bütün tazeliği yerine gelmiş ve si içinde yeniden çalışmıya hazırl: dı, “Garbe, gezintilerin; ekseriyi geceleyin yapardı. O zamanlar mıyordu. Düz bir palto giyer, bir şapka geçirir, ellerini cepli sokarak kapıdan çıkardı. “Bazan, saatlerce yürürdü. yağmur yağdığı zamanlar, yürümeyi hiç kaçırmak ii Yağmurun başlamasile beraber, boyu dışarda bulurdunuz. Otomobil geçenler, onu çamur, yağmur için& bocalar gibi gördükçe; yanlarma al evine kadar götürmeyi teklif ederi” lâkin o, tanınmaktan kaçındığı cevap bile vermezdi. —Bitmedi — , Darülbedayi Temsilleri Bugün akşam saat İSTANBUL BELEVİ yaszlar KKK Ez İlim Zabitan gecesi Yakında Kalbin Sesi i f iğ i Piyes 3 perde Ayıs komedi “1 perde Yazan: Gerelomo Rovetto

Bu sayıdan diğer sayfalar: