28 Ekim 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

28 Ekim 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Muhtelit takım maçını Taksimde yaptı Yunan “Futbolcularından bir kısmı dün geldiler Cuma ve pazar günlü, Galatasa-| ray — Fenerbahçe (Omuhtelitile iki maç yapacak olan Atina muhtelit ta- krmı oyuncularmdan yedi futbolcu dün sabah Konvansiyonel (o trenile Solyadan şehrimize gelmiş ve sporcu- larımız tarafından parlak bir suret te karşılanmıştır. Misafir futboleu- İere Türk — Yunan bayraklarile süs denmiş mükellef bir çiçek buketi ve rilmiştir. Yunanlılar, otomobillerle Beyoğluna çıkarak sabık Hidivyal o- teline nazil olmuştur. Gelen oyuncular kalec; Yamalis, müdafi Maliyos muavin Lekkos Bal tasis, B. O Andonopules, Andrianopulos, kistir. Kafileye M. Aldis ile refikası ri- yaset ediyorlar. Atina spor muhar- rirlerinden G. Hanlotis ile M. Lover. dos da gelmişlerdir. Muhtelit takıl mın diğer oyuncularile maç: seyrede-' cek olan 200 Yunanlı sporcu bugün Öğleden sonra Romanya vapurile şeh Timize geleceklerdir. | Yunanlı sporcul bir telgrafı Atina, 27 — Gençliğin bütün güzel kabiliyetlerinin çiçeklendiği sahada &por klüplerinizle karşılaşmak üzere| oraya gelmekle (O bahtiyarız. Yarm Daçia vapurile geliyoruz. Bu spor tezahürünü alkışlamak üzere bize re fakat edenlerle beraber sporcu genç- Jerinizi selâmlar ve bunu sütunlarmız vasıtasile yapmamıza (müsaadenizi rica ederiz. Klüp reisi Panatinalkos meb'us, Xiros, klüp reisi Enossis Spanoudis Olimpiyakos klübü müşaviri Avdis. Dünkü talim maçı Galatasaray — Fener (Omuhteliti dün de üçüncü maçını Kurtuluş Rum muhacim H. Baltasis, Mijin- Aptülmecit kızını | ta bu sebepten Fener İ tuluş takımını bire karşı Iki sayı ile dün son talim takımile yaptı. Fakat keşke mümkün olsaydı da bu maç yapılmasaydı ve seyredenler de büyük bir inkisarı ha- yale uğramasaydı... m değildi. Hat- eeisi Rıza bir devrede haf hattında, bir devre-| de de sol açık muhacim oynatıldı. Re bil olmadığı ve Fikret oyun başladık- tan on dakika sonra çıktığı için mu; hacim hattı çok bozuktu. Müdafaa da Burhan çok ağırdı. Çorbaya ben- ziyen hir oyundan sonra takım Kur- yenebildi ki Kurtuluş eline geçen fır- satları dağıtmasaydı bu netice daha başka türlü olacaktı. Dünkü son hazırlık maçını da gör. dükten ve Beşiktaş kulübü cu alınmıyacağını da öğrendikten sonra dün teklif ettiğimiz £ takımın! den oyon- mevcut kadroya nazaran en iyi takım olacağına dair (kanaatimiz bir kat daha kuvvetlendi. * Son dakikada haber aldığı- mıza göre Beşiktaş kulübü, muh telite iştirak ettirilmemesi dola- yısile bugün Galatasaray-Fener kulüplerini protesto etmeğe ve ayrıcada mahkemeye müracaata karar vermiştir. Beşiktaş kulübü Yunan muh- telitile maç yapmak üzere anlaş- manın evvelce üç kulüp arasın- da yapıldığı ve bilâhare Beşik. taşa ait bakkın mütalâasındadır. Haberin geç alınması dolayı- sile bu hususta tafsilât vermeyi yarına bırakıyoruz. satıyor tanınmadığı Dürrüşehvarın kayınpederi sabık halifenin velinimetidir Son posta ile gelen Deyli Ekspres Bazelesi, sabık halife o Aptülmecidin kızı Dürrüşehyarla o Haydarabat ni. zamının veliahtı arasındaki izdivaç hakkında mufassal malümat vermek- tedir. Deyhi (OEkspresin İstihbarma göre Haydarabat veliahtr Azam şahla Dürrüşehvarın düğünü Londrada ya- pılacaktır. Deyli Ekspres bu müna sebetle şunları yazıyor: “Bu İzdivacın içtimai, siyasi, dint ehemmiyeti olacaktır. Haydarabat nizamı, zengin adamıdır, Nizamm oğlu Azam han, hali ha- geni dört yaşındadır. Kendisi Bilmdlsikee e yerine geçtiği zaman ce n satvetlj prensi olacak- Sabık halifenin kızı ise hali hazır. da yirmi dört yaşmdadır. Kendisi se- kiz lisan? kolaylıkla konuşabilmekte. dir. Dürrüşehvar, eski Osmanlı an'a nesini muhafaza ederek mürzeviyane yaşıyor. Haydarabat veliahtı geçen mayıs- ta Londraya geldiği zaman maksadı garp medeniyeti ile yakmdan temas etmekti, Fakat asıl maksat, daha mü himdi. Veliaht, babası ile sabık hali- fe arasında cereyan eden muhaberatı kolaylaştırmak istiyordu. Hali hazırda bütün ihzari müza kereler nihayet bulmuş ve bu senenin hitamından evvel düğünün yapılma- # takarrür etmiştir. Düğün merasimi son derece muh- teşem olacak ve bu sayede Londra nadir görülür bir manzara görecek tir. Merasimde Mısır, Hindistan, Mekke, Medine Kudüs eşrafından bir çok zevat hazır bulunacak ve düğün Uç dört gün devam edecektir. Bu mi- nasebetle erkek tarafı ile kız tarafı arasında çok kıymetli hediyeler teati edildikten sonra fıkaraya da birçok Ihsanlar dağrtılacaktır. Fakat bu İz- divaç siyast ve dini bir mahiyeti del ai bulunuyor. dünyanın en —— e er. ih ip Ğ Mirrtişehvarı #racak olan Hindi Prens Azam Han Abdülmecit, Türkiyeden teb'it edil l dikten sonra Haydarabat nizamından aldığı aylıkla geçiniyordu. Bu aylık 300 ingiliz Tirasından ibaretti, Onun kızt ile Haydarabat veliahtının evlen. mesi sabık halifeyi sıkmtıdan kurta- racak, aynı zamanda İngiltere ile müslümanlar arasındaki münasebet leri takviye edecektir. | Haydarabat nizamının yüz milyon altın serveti olduğu meşhurdur. Run. dan başka onun. elindeki elmaslar başka bir kimsede mevcut değildir. Onun hükümran olduğu memleket İngiltere vüs'atindedir. Tebaası İn- gilterenin üçte biri kadardır. Haydarabat nizamı, umumi harp esnasında İngiltereye yirmi milyon al| tn teberrü etmişti. Bundan başka ni. zan geçenlerde, Londrada bir cami inşası İiçn (60,000) ingiliz birası ver mişti, Nizam, an'aneperver bir zat olmak! İa beraber münevver bir zattır. Onun büyük kerimesi örtüsüz dolasmakta-| | Fransiz matbuatı memnun gö- | teabhütlerini filen Laval - Hovver Mülâkatı —Baş makslemizden mabast— neticesini vermemiştir. Onun için rünmek için zorluk çekmekte, Amerika matbuatı da Fransız başvekilinin Vaşington ziyaretin. den mahsus bir netice almama- dığını istemiyerek itiraf etmek- tedir. Hoover - Laval | mülâkatında mevzuubabsedilecek büyük ci- han meselelerinden biri tahdidi teslihat işi idi, bu meselede müsbet bir netice alınması 1932 şubatında toplanacak Beynel- milel umumi tahdidi teslibat konferansının muvaffakiyetini te- min edecekti. Bu muvaffakiyet- te ise her tarafta teslihatın mü- temadiyen artmasından mustarip olan bütün milletler müstefit olacaktı, Filhakika Amerika rei- sicümhuru M. Laval ile bu işi | görüşmüştür. Fakat Fransız baş- vekili o meşhur emniyet mese- lesini öne sürmüştür; yaBi “Fran sa silâhlarını tahdit etmeğe ra- u olur. Ancak bunun mik letler arasında teçavözi bir harp olmıyacağım, olduğu takdirde taarruza düçar olan memleketin müdafaasını Amerika ile bera- ber diğer büyük devletlerin bir- leşerek taahhüt etmeleri ve bu ifa edecek Beynelmilel bir teşkilât vücuda | getirmeleri lâzımdır.,, demiştir. Halbuki dünya yüzünde mevcut ahval ve şeraite göre Fransız başvekilinin bu talebi hemen he- men tahditi teslihat işini mubale tilik etmekten başka bir $€y değildir. Onun için bu mevzua dair olarak Hoover ile Laval arasında başlıyan mükâleme bu noktada kalmıştır, Beynelmilel harp ve tamirat meseleleri tahdidi teslihat İşi kadar şümullü olmakla beraber yene bu da mühimdir; Çünkü umumi harbin neticelerini tasfi- ya ve tamir etmek isterken şu veya bu milletin Avrupada ink- razı tabil olarak uzaktan ve ya- kından diğer memleketleri mü- teessir ve mutazarrır edecektir. Bu halin neticesi de yene iktr sadi cihan bubranmın önüne geçilmesine en kuvvetli bir mâni teşkil edecektir. Bu itibarla M. Hoover ile M., Laval arasında bu mesele de mevzuubahsedile- | miş, fakat bu hususta kat'i bir karar verilememiştir. Anlaşıldı- ğına göre Yung plân esaslan dairesinde olamak üzere iptida Almanyanın tediye © kabiliyeti | tetkik olunacak, bu tetkikat | neticeleninceye kadar Avrupa | devletlerini sıkıştırmıyacaktır. Fransız matbuatı Laval - Hoo ver mülâkatından alınan yegâne müspet netice olmak üzere na- kitte altın esasının muhafazası prensipinin okurtulduğunu ilân ederek seviniyorlar. Bilmeyiz ki bütün dünyanın altınlarını kendi hazinelerine toplamış olan iki memleket arasında bu tarzda verilen bir karar dünya abvali- Ml noktasından o kadar iğ ie bir muvaffakiyet mi- Bu netice olsa olsa di mülâkatını yala Tale milletlerinin derdinden ye istik- balinden ziyade kendilerinin bu günkü menfaatlerini Okorumak maksadile hareket O ettikle- rini gösterir. Fakat bugün “ge | misini kurtaran kaptandır.,, zih- niyeti ile hodbinane bir yol tutanlar, dünya buhranı içinde yalnız kendi memleketlerini kur- tarmağa çalışanlar birgün başka milletlerin dertleri içerisine bir- denbire düştükleri zaman neka- hata ettiklerini anlıyacak- ir. Mehmet Asım Onun $on günlerde Londraya ge- len iki oğlunun masrafı (40,000) is terline varmıştır. Hindistan müslümanları nizama karsı derin bir hörmet beslerler, İ İ malümdur. Bu heyet, 5 — VAKIT 28 Teşrinevvel 131 — Kooperatifçiliği tami m cemiyeti Darülfünun eminile Fakülte reislerinin ve bir çok taşıyan Darülfünunda kooperatifçilik için bir heyetin teşekkül ettiği ahiren Emin ve (fakülte Darülfünun reislerile bir çok müderrisler ta- rafından imza (edilen bir be- yanname neşretmişlerdir. Bu be- yanmamenin sureti berveçi atidir: Birkaç ay evvel darülfünunun si-| nesinde teşekkül eden kooperatifçili ği ilmi bir surette tetkik ve tamim cemiyeti, o müderris ve muallimler| den ilim mensuplarından birçokları nın alâkasını celbetmiştir. O vakit, cemiyetin neşrettiği beyannamede bu alâkayı uyandıran gâyeler yazılmış- tı. Bugün neğrettiğimiz bu izahata ko- operatifler ve kooperatifçilik halckın- daki kanantlerimizi izhar ediyoruz. Dünyanın geçirdiği büyük iktisadi) buhran ve inkılâptan memleketimizin mümkün mertebe az müteessir olma- sını ve milli sermayenin bir gün evvel birikmesini temin edecek (iktisadi kooperatifçilik) memleketimizde inti- şarı fikrinde ilim mensuplarınm be- raber olduğunu göstermek is Diğer taraftan da, kooperatif mülkiyet hakkını o selbeden kollekti vizme kadar gitmek istiyen cereyan lardan uzak olduğumuzu ve bu cere- yanların memleketimize büyük zarar İ Jar vereceği kanaatinde bulunduj muzu tebarüz ettirmeyi lüzumlu gö- rüyoruz Söze başlamazdan evvel, bütün dün yayı saran ve süratle ilerlemekte bu- lunan kooperatiflerin ehemmiyetini vatandaşlarımıza işaret eden büyük müncimizi takdis ile yadederiz. Büyük Gazinin İzmirdeki nutkun- dan sonra ber tarafta kooperatif- ler hakkında faaliyet başlamıştır. Ce. miyetimiz; o sözlerden aldığı ilham üzerine darüllünunda (teşekkül et- miştir. Diğer iktısadi cemiyetler ve teşekküller de o vakte kadar ihmal ettikleri © “kooperatifçiliği » faaliyet programlarma koymuşlardır. Büyük halâskârın küçük bir işare- tile uyanan bu alâka memleketimiz. de gittikçe büyüyecek ve vatandaşla- rm büyük halâskârm irşadma ne ka- dar bağlı ve sadık olduğunu göste - recektir, Iktısadi bünyesi itibarile memle- Ketimiz, kooperatif teşkilâtının en zi- yade muhtaç ve müsait yerlerdendir. Kooperatif teşkilâtı, müstahsile muh- taç olduğu sermaye, ve teşkilâtı, müs| tehlike de ihtiyacmı en doğru fiatla vermeyi düşünür. Bu nazari kaide her iki cins kooperatifin ehemmiye- tini göstermekle beraber (o memleke- timizde en övvel ve daha ziyade koo- peratif teşkilâtına muhtaç olanlar müstahsillerdir. Başka memleketler de istihlâk kooperatiflerinin bilhassa harpten evvel çoğalması oralarda! istihsal ve kredi teşkilâtmın esasen| mevcut ve kuvvetli olmasındandır. | Zirai kredi ve istihsal (satış,, mal; zeme tedariki) kooperatiflerine verdi #imiz bu ehemmiyet; netice itibarile istihlâki de tanzim etmek gayesini ihtira eder. İstihlik maddelerimi. din doğru fiatta olması, istihlâk teş- kilâtmdan evvel bozuk olan İs sahamızdaki (kooperatif daha çabuk ve daha esasından min edilebilir. Binaenaleyh iktısadi kooperatifçilik dahilinde her türlü kooperatiflerin teessüsünü arzu ve teşvik etmekle beraber en evvel neş- vünemasındân faide gördüğümüz fk. tısadi teşekküller, zira! kredi ve istih- sal (satış, malzeme tedariki) ve esnafi kooperatifleridir. Zira, asrrlarea milli! gayelerden uzak, sui istimal ve idare sizlik içinde yaşamış olan memleke- tmizde halkm (büyük bir ekseri- yetini (teşkil (Oeden köylülerimiz fakir düşmüş, sermayeden (omah- rum kalmış, hiç bir Oiktısadi te. şekküle malik olmamıştır. Binaena.| leyh istihsal kuvvetlerimizin tanzimi- ni bir düstur telâkki ediyoruz. Bu meyanda ziraatle beraber sa- nayii de nazarı dikkate alıyoruz. Memleketimizde sanayi kredisi müş. külâtı daha uzun zaman süreceğine göre büyük sanayi erbabına kredi ih-| tiyacı bankalarla temin olunabilir.) | dâtı İ nin öğrettiği şartlar haricinde | ha müderrislerin imzalarını bir beyanname neşretti Fakat esnafın ve küçüy sanay; erba- bınm da sınai ve esnaf kredi koope- ratifleri teşkil etmelerinde büyük fai- deler görüyoruz. Bunun için de zirai kredi hakkında olduğu gibi sanayi kredi işlerini tanzim edecek br kanu na ihtiyaç vardır. Kooperatiflerin bugünkü ehemmi- yeti ancak harpten sonra anlaşıla- bilmistir. Avrupada bile one efkârı umumiye, ve matbuat ve ne de ikti satçılar umumi harbe kadar koop& ratiflere hakiki ehemmiyetini ver- memişlerdir. İlk zamanlar kooperâ- tif şirketleri faydaları ve mazarrat- ları olan her hangi bir ticaret teşki- addedilmişlerdir. Fakat, harp- ten sonra kooperatiflerin hayat pa halılığına karşı açtıkları muvaffak. yetli mücadele yavaş yavaş bu şirket- lerin ehliyetlerini herkese ispat et miştir. Artık bir asra yakın bir zaman. dır muhtelif iktisadi şartları haiz yekdiğerinden uzak muhtelif mem- leketlerde yapılan kooperatif tecrük beleri müstakbel cemaatlerin umumi hatlarını gösterecek kadar kuvvetli neliceler veriyor. Kooperatif tatbikatının neticeleri, bunların fayda ve manalar anlaşık madan evvelki delillerde iktisat iltal- bir nevj şirketin bir iktisadi teşebbüsü yaşıyabileceğini ve hatta lüzumunu gösteriyor. Kazancı temin ederek, ortaklara kârı geri vermeyi kaide ittihaz edi- yor. Diğer şirketler de biribirile ba- zan büyük zararlar veren (rekabet hissi hâkimdir. Halbuki, kooperâ- tifler kendi elnsinden evvel diğer te şekküllerle (o rTekubet edecek yerde mümkün olduğu kadar birleşme siya» setinj takip ediyor. Bunlardan başka kooperatif şirketleri bir işte. serma» yenin hâkim olmasına müsaade ef memekte ve o işi yalnız haşma #6 mayenin istismar etmesinde bir mü- vaffakıyet beklememekledir. Koope- ratifler sermayenin (bütün şerikler menfaatine işlemesini düşünür.Du iti- barla sermayenin hakiki bir dostu- dur. Kooperatif zihniyeti yeni bir cemiyetin sermayeye ihtiyacımı bil. sa bilir, bunu takdir eder, ve bunun için de kendi sermayesini bi- riktirmiye çalışır. Sermayeye muay- yen bir faiz verir. Fakat sermayeye, işi meydana getirmiş olmak vesile- sinden dolayı hâkimi mutlak olarak hükmetmek hakkını vermez Buna rağmen, hakikatte (kooperatiflerin teşekkülü için ve tegekkülünden son- ra da sermayesini arttırmak için ser- mayedara müracaat ettiği çok vaki olmakla beraber iktisadi kooperatif zihniyeti gayrı meşru mikyaslarla istismar edici sermayenin diktatör- Tüğünü kabul etmez. Fakat bunun yerine de amelenin ve geniş manasile diğer müstahsillerin diktatörlüğünü koymak tasavvurunda değildir. Müs- tahsil ve müstehliklerin menfaatleri- le umumun menfaati arasında hiç bir fark o görmemektedir. Binaenaleyh müstahsillerle müstehlikler ve ser- mayedarlarla kooperatifçiler arasın- da hiç bir zıddıyet tasavvur etmediği gibi bilhassa bunlar arasında hiç bir içtimai sınıf mücadelesi olmasını is temez. Kooperatiflerden iktısadi fayda- larla (o beklediğimiz içtimai oOter. biyenin ehemmiyeti de büyüktür, Çünkü kooperatifler birleşme, bera ber çalışma müesseseleridir. Bundan dolayıdır ki, cemiyetimiz mektep kooperatiflerinin çalışacaktır. Aynı zamanda daşlar arasmdaki tesanüdü de ha zırıyacak olan bu (kooperatiflerin ziraat ve meşher mıntakalarma mek. teplerde yukarda saydığımız iktesa- di şekilleri içinde bilhassa ilk ve or. ta mekteplerde mektep müzeleri, ki. taphaneleri, İlmi alât ve edevat te. mini, bedeni terbiye, musiki, genç. lik ve tiyatro eğlenceleri tertibi gibi ameli terbiye cemiyetleri esaslarının taammümünü cemiyetimiz o ehemmi yetle takip edecektir. Buraya ka. dar izah ettiklerimiz, kooperatif teş. kilâtını siyasi gayelere vasıl o olmak Lütlen sayfayı çeviriniz vatan.

Bu sayıdan diğer sayfalar: