November 1, 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

November 1, 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 3 — VAKIT 1 Teşrinsani 1931 ——— M. Vasilyefin ko Türk ve Bulgarlar birbirlerine benzeme- den evvel toprakları birbirine benziyordu Birinci sayfamızda şelrimizdeki| Bulgar gazeteci heyetinin reisi, Bul! garlatanın sabık ziraat nazırlarından! M; Vasilef tarafından bir konferans verildiğini, bu hususa ait lafsilâtın kısmı mahsusumuzda münderiç oldu. günü yazmıştık. Hatip konferansını, çek samimi, kalabalık bir dinleyici kitlesi arasın: dâ irat etmiştir; Evvel Giresun meb'usu ve Matbu. at Cemiyeti reisi Hakkı Tarık Bey, misafirleri M. Vasilefin Türk dost Tuğ hakkında beslediği samimi emel leri ve ötedenberi ibraz eylediği his siyatı doştaneyi hulâsa ederek hatibi; takdim! etmiştir. M. Vasilef nutkunu Fransızca olarak irat eylemiş ve İs tânbul Ziraat odası umumi kâtibi! Lütfi Arif bey tarafından tercüme © Junmuştur. Konferansçı Türk ve Bul. gar dostluğunun iki dost millete te min eyliyeceği menafiin ehemmiyeti. ni ye iki milletin ziraat hayatımdaki messi iştirakini izah ederek demiştir ki; Türk ve Bulgar topraklar aynı iklim, güneş, kabiliyet dereceleri ara. siüda bulunuyor. Diyebilirim ki Türk ve Bulgarlar birbirine Dbenzemeden efvel topraklarımız yekdiğerine ben- zemiştir.. Bu iki toprak kütlesi birhi. rinin hemşiresidir. Ziraatin toprağa istinat ettiği bu istinatgâhın ne ka. dar kuvvetli olması lâzım geleceğini takdir edersiniz. Bulgar profesörü Stranski ile beraber pek ehemmiyetli tetkikler ve tetebbülerimiz vırdır. Bu tetebbüler neticesi bize Türkiye re Bulgaristanın ziraatte iştiraki me) saişi hakkında kıymetli fikirler ver. miştir. Emin olmanız lâzımdır ki, Türkiye ve Bulgaristan toprakları, çok müsait olan bir iklim şeraiti al tındadır. Ve dünyanın en zengin topraklarından maduttur, Bu noktai nâzarım, Bulgaristanda nazır iken bi- Jevimtihfatlar karşılanmış iken tedri. cen bundaki isabeti nazarımız mezha.| rı takdir olmuştur. Türkiye ve Bul. garistan ancak milli istihsalât ile| yaşıyabilir. Ziraat ve sanayi milli ve yerli olmalıdır. Ticaret ve bankaer| lık mevcut ve mevzu bir servetle ça: Tışır. Ziraatte ise bu servetin başı top- raktır. Elli senelik tecrübelerimiz bize Bulgaf zirnatinin üç esasa İsti. nat eylediğini isbat etmiştir. Renlar| da toprağa istinat eden sanayii zira. iye, sanayii imsliye ve serbest saha yiden ibarettir, Bulgarlar bu üç sanayiden sanayii ziraiyeyi azami bir himaye usulü vaz ve kabül etti. Şeker, pamuk, ipek sanayii de bu meyandadır. Sanavii imaliye de münasip bir derecede hi mayeye muhtaçtı, bunuda anzan dikkate aldık, Çünkü iktısat hayatı nım esasi bunu icap ettirmektedir. Biz buğday zirnatine çok ehemmi yet verdik. Hasılatımızın yüzde dok- san beşini ihraç ettik. Altı milyon nüfusumuzun hemen beş milyonu köylü ve çifiçidir. Bulgar efkir w mumiyesini ziraate, toprağa doğru celbetmek için senelerce çalıştık. Bu mesaimiz gün geçtikçe muvaffakıyet. Ii semereler - vermektedir. Bir hatırıma bir fikir geldi, hemen tatbi. küâtma başladım. Bu da Bulgar top. raklarının senede bir gün olsun bay. ramını yapmak idi. Bize hayat veren; bu toprakları senede bir gün olsun| taziz ve tes'it etmek istiyordum. Bulk garistanda buna muvaffak oldum ve bu fikrimi Romada beynelmilel zira- at enstitüsüne bildirdim. Onlar da hi kabul ettiler ve 14 kânunuevvel gü-| mü toprak bayramı günü intihap edil di... Bu bayram günü bütün mektep) ler, müesseseler, kiliseler bayramı z2i- Taat hayatın uğurlu bir günü ola-| rak kabul etmişler ve her sene tes'it etmekte bulunmuşlardır. Bu bayram içmek, dans etmek için değil, ancak vesaiti mümküne ile toprağa herhan. gi bir nebatı veya tohumu ekmek için yapılır. Ziraat nazırı iken dünyanın hiç bir tarafında görülmemiş bir iş yaptım, Sofyanın milli tiyatro sali nesine çıkarak Bulgar toprağı ve Bul. gar ziraât mahsulâtı hakkında uzun bir konferans verdim. Bundan mâk- sadrm Bulgar toprağının ne tadar | xe ne gibi bir mahsul verebileceğini! elkârı umumiyeye arzetmek idi. Bu| sahada vaki olan faaliyetimin seme-! relerini iktrtaf etmeye başlamıştık. Halk toprak işlerine ehemmiyet ve alâka gösterdiler ve fikir ve mütale- alarımızı hakiki ve samimi hislerle dinlediler. Bizim fikrimizce siyaseti iki esasa tâbi olmalıdır. öyle bir siyaset olmalıdır ki, evvelâ! taprak bize, bizim istediğimizi değil.| kendi verebileceğini serbestçe vere! bilmesini temin etmektir. Toprak ta7- yik edilmemelid;r.. Topraktan alaca- gımızı ve kavaıdi dairesinde, mümkün olan her ihtiyacı temin edil dikten sonra alınmalıdır. Bunun için ilimle, tecrübe ile, tetebbu İle evvelâ| toprağı tanımak ve ne verebileğeğini bilmek ve ondan sonra topraktan o- nu istemektir, Saniyen topraklarımızm . vereceği mahsulü cihan piyasasında hakiki kıymeti ile satabilmenin yolunu tes- bit etmelidir. Bu da harlef piyasala. rı dğzima tetkik etmekle anlaşır. Bu iki esastan başka pernsip ularak ucuz ve münasip Şeraitle köylüye kre di temin olunmalıdır. Köylünün is rafatını menedecek tedbirler almma. lıdır. Her ne pahasına olursa cisun ziraat tecrübe istasyonlarında, zira. at mekteplerinde, zirat müesseseler- de, enstitülerde muayyen ve bilgili programlarla tetkikat ve tetebbuatta bulunmalıdır. Buralardan alınacak neticelere kadar ziraat mahsulât'nın nevilerini ıslah, kemiyet ve keyfiyet itibarile ziraat sahasmı genişletmek esaslarmı kurmalıdır. Biz Bulgarlar buğday ziraatini tahdit etmeye karar verdik. Çünkü buğdayı ve icap eder. se unu Yugoslaryadan da getirtebili- riz. Bunun yerine Yugoslavyaya baş ka bir mahsul göndeririz. Bütün 2i- raat mahsulleri hakkında da böyle bir mübadele esası kabul olunabilir. Biz en ziyade cihan piyasasında para usul edecek mahsulâtı yetiştirmeye gayret ediyoruz.“Bu,“gerek “bizim için, “ge rekse Türkiye için çok faydalı bir 2i raat iktısadiyatıdır. Meselâ, Bulgaristanım yola daya- nıklı, yemeklik Hafız Ali üzümü var- dır. Bu üzüm diğer Üzümlerimiz gi. bi meselâ Dimyat, Çavuş üzümleri gi- bi kıymetlidir. Hatta bundan Berlin, Viyana, Romaya gönderdim. Çok rağ bet gördü ve iyi fiatlarla satıldı. Ha- fiz Ali üzümü dünyanın en yüksek üzümüdür. Ziraat nazırı iken kendi gmes'uliyetim tahtinde bu üzümü Av- rupa piyasalarına çıkarttım ve mu- vaffak oldum. Elma ve armutların sebzelerimiz de bu suretle piyasada kıymetin; buldu. Meselâ sizin de Ka- radeniz ve Akdeniz sahil mıntakala. rında ve merkez vilâyetlerinizde ye- tişen meyvalarınız vardır. Bu mey- valar dünyanm en nefis meyvaları. dır. Bunların kıymetini bilerek hari- ci piyasalara sevketmek çarelerine bakmalısınız. Eriklerimizden her se ne yüzlerce vagon ihraç ediyoruz. Hepsi satılıyor. Bizim eriklerimiz Hambürg piyasasmda birinciliği ka. zanmıstır. Siz de bunu yâpabilirsi- niz, Sebzelere de Çok ehemmiyet ve mevki vermek lâzımdır. Bizim ihraç ettiğimiz domatesler yüz vagonu mü- tecavizdir. Almanya ve İtalyada do- mateslerimiz para etmiştir. Matta domates peltesi bile ihraç edilse para edecektir. Bu mahsulâtı yalnız Av- rüpaya değil, Amerikaya ve hatta Ja. ponyaya kadar gönderebiliriz. Velev- ki pelte halinde olsun, bu sene doma- | teslerimiz Romada birinciliği kazan- mıştır. Pirinçlerimiz vitamin itibarile Halya pirinelerine faiktir. Emin o- lunuz ki ne Almanyanın güneşsiz, nemli korak ve İklimi, ne İtalyanm güneşli fakat siyah toprakları bizin Türk ve Bulgar topraklarına rekabet edemez. Biz ise birbirimize rekabet edecek değiliz. Vâsi olan cihan piya- sası karşısmda Türk ve Bulgar mah. sulâtı bilâ rekabet daima ve kıymetli bir fiatla kolayca satılır. Bu husus ları İktisat vekili Şeref beyle görüş- tüm ve müşarileyh Bulgaristana bir| eksper göndereceğini vadetti. bu işi nferansı Yen ok .cukta tekrar çocuklara Kelimeleri nasıl öğretmeli ? Beynelmilel tedris usulü âlim- lerinden Dr. Vest'in Robe; ee v > i verdiği mühim Konferansı Beynelmilel usulü tedris âlimle - rinden, Hindistanda Dekka muallim koleji müdürü Dr. West birkaç günden beri şehrimizdedir. e Kendi. si Hindistan mekteplerine ve bilhas- sa yeni lisan usulü tedrisine dair müteselsil ve münakaşalı konferans- ar vermektedir. Salı günü öğleden sonra, Robert Kolecte hususi mahiyette verilen bi- rinei konferansın mevzuu Hindis- tanda tahsil ve terbiyeye dairdi. Dr. West, bundan başka cuma gü- nü lisan muallimlerine (hitaben iki konferans (daha verdi. İngilizce vel rilen münakaşalı konferansa bütün lisan muallimleri davet edilriklerdi. Dr. West kiraatin tedris © usulü mevzuu etrafında verdiği birinci kon feransında demiştir ki: “Çocuk okumadan evvel konuşmü- yı öğrenir. (o Söylemeden evvel din- Temeyi beller. Bunun İçin çocuklara okumadan evvel konuşmayı, ve ko. nuşmadan evvel de dinlemeyi öğret- meliyiz. (Biz büyüklerin kırant di- Timizle, konuşma dilimiz ayrı ayrı şeylerdir. o Oküma lügatçemiz daha geniştir. Meselâ Şekspirj o okurken geçen tabirleri hiç ömrümüzde kullanma -| yız. Bunun İçin konuşma lisanı ile kitap lisanı ayrı ayrı şeylerdir. Ecnebi (o lisanmda çocukları dü. şündürebilmek © için icap eden ke- limeleri o iyi intihap etmek lâzımdır. Konuşma lisanı öğretilirken tabi konuşmak bilmiyen bir çocuğun işit- mekle öğrendiği gibi eşyanın İsimle ri ve şekillerini muhtevi resimler gös- terilerek telâffuz edilir ve bunu. ettirmeden evvel me- selâ bu şapka mı, bu parmak mı diye sorulur. Çocuk da ya evet veya ha- yir diye cevap verir ve bu <uretle çocuk evet ve hayır kelimelerini kul- lanmak suretile dinlemek usulü mü öğrenir. Bundan Sonra meselâ, burada, orada gibi kelimelerin telât- fuzu öğretilir yine eşyanın yakında veya uzakta olduğuna göre ayni teni rinler tekrar edilir. Ayni usul daha İlerlemiş dersler- de de tatbik edilir; meselâ (teşekktir ederim) gibi mücerret tabirler de öğ- retilirken tekrardan istifade edilir: Mükerrer cümlelerin tekrarı ile çocuk kelimeyi (o mücerret de olsa İ- şitmekle öğrenir. Okumak öğretilmiye balaymca da eşyanın üstüne İsimlerini yazarak, hatta muallim kendi parmağınm üs-| tüne parmak kelimesini yazarak gös- termeli, Geçmiş derslerin tekrarına lüzum yoktur. Bunun yerine, ilâve kitaplar bulundurmalı, > Bu kitaplar çocuğun o ana kadar öğrendiği (kelimelerle yazılmış olmalı. o Ve katiyyen yeni kelimeler bulunmamalı. o Hem” cku- mayı eğlence haline getirir; hem de geçmiş derslerin sıkıcı tekrarından fayda temin eder. ( Bu kitap ilerle miş sınıflarda en gr le yeni kelimeleri çize ye > bildiği müradiflerini koymak. amaaa bet olacağıma şüphe yoktur. M. Vasilef, Bulgaristan tütüncülü- ğü ve hayvanatı ve hayvan yetiştirme ve ormancılık usulleri hakkmda da mufassal malâmat verdikten sonra; yerli ırk ve cinslerin “yi ee iklim ve & teşekkülâtı mi miyan İnen damızlık celbinin muvafık olamıyacağını, Türkiyenin at cinsleri. nin mükemmel, Bulgaristanın da ka- ra sığır hayvanatmım ıslah edilmiş olduğunu, binaenaleyh iki komşn ve dost memleket arasında bu hayvana. tm mütekahilen tatbik olunabilecek bir program tahtında ıslah edilebile ceğini söylemiştir. M. Vasilef, konferansını uyan! Şair olduğunu söyliyet Defterdarımız Şefik B. Bu ana kadar okumadığım bir eser j hemen yok gibidir, diyor i Bir kanadı ardına kadar açık ka-! pıdan sesler geliyor.. Yazı makinesi.| min takırtıları ve cızırtıları... Odacıya Sordum: — Defterdar Şefik bey?.. — Evet efendim. Odasında buyu- runuz.. — Acaba, yanında kimse var mı? — Hayır. İ Açık kapıyı tıkırdattım.. Ve. Adr mımi içeri atarken de, “Kapıyı yur. madan çiriniz!, yaflasını görerek) kulaklarıma kadar kızardım... İşte Şefik bey. Elinde telefon ahizesi, bir taraftan yanlış numara veren sam. traldaki matmazele çıkışırken, diğer taraftan karşısında oturan çıplak ka- falı bir zata lâkırdı yetiştirmeye ça- Uşıyor... Diğer koltuklarda da bir iki hatırı sayılır eshabı mesalih.. Sırala- rmı bekliyorlar. Iki kapı arasına sr kışan siyah göğüslüklü zaif daktilo hanımı da sayayım. Dekor tamam olsun. Odaemın : — Kimse yok! Diye kayıtsızca omuz silktiği, böy- le bir odaydı.. Şefik Bey, maliyecilerin uzun, de- rin hesaplar altında bunaldıkları, di- mağlarının ezildiği, şiir ve roman v- kumıya ne imkân me zaman buldük- ları yollu bir mukaddeme yaptıktan Sonra söze başladı. Diyordu ki: — Edebiyattan anlıyabilecek bir ça ğa geldiğimden bu ana kadar hemen okumadığım bir eser yek gibidir. (Mukaddeme ile bir tezat, amma.) eskileri okuduğum gibi, yaşadığım müddet zarfındak; bütün edöbi hâre. ketleri — Servetifünun . edehiya ö edebiyatı cedideyi. ; yanlarını sonra.yeni neslin edebiyatı:! nı — muntazaman ve zevkle takip et. seren mesane sesreseemeasassmeeasrna resmen, la vücude getirilir. > Böyle ayrı ta- bılar vücude getirmek daha doğru. dur. Bildiğimiz birçok kelimeleri kari. ne, İle öğrenmişizdir. Lügat kitabına bakmıya ihtiyaç görmemişizdir. Fara za ben Cow Boy kelimesi için hiçbir lügate bakmadım ve ilk gördüğüm kitapta ne olduğunu anladım. — İşte kitap - yazılırken yeni kelimelerin böyle verilmesi lâzımdır. SÜRATLİ OKUMAK Okurken (çocukların doğrudan doğruya ookuduğu Isanla düşünme sini temin için onları süratİi okunu- ya alıştırmalıdır. Direkt usulde talebenin bazan bil- meden de doğrü cevap Yerebilmesi mümkün olduğu için bunu kontrol etmek için lâboratuvâr santinde geç miş derslere dair süsler sorulur. Çocuklar anne dillerile cevap verir - ler, Ve bu suretle çocukların malü- matı vakit yakit mizan edilir. Dr, West sözünü bitirmeden evve) kıraat zamanına hasredilen zamanın bazan sulistimal edildiğini, ve ekse. riya bu müddetin ancak yüzde W w nun kıraate hasredildiğini ve böy« le kıraatin haricindeki © fofsilâtın; Yüzumsuz olduğunu © söyledi ve' bu müddet yüzde 60 ınm kırante hasre dilmesin lâzrmgeldiğini ilâve etti. kendilerinin de Türkiyeye gelerek iş- tiraki msaj hakkında el birliği ile çö İrşabileceklerini © kaydettikten sonra Büyük Cümhur reisimiz Mustafa Ke mal Hazretleri hakkında çok ritayiş kârane cümlelerile Türklerin başmda böyle büyük ve yüksek ruhlu çok bit gili dâhi bulundukça istiklâlini kur taran Türk milleti ziraatinj de kurlar racak ve Türkler istikbalde Şarki Av. rupa milletleri arasında cihan piy&- sasına hâkim en yüksek bir mevkie sahip bulunacaktır demiştir. M. Vasilefin Türk ve Bulgar siyâ- $i ve iktısadi iştiraki mesaisi hakkın. bitirme.) da çok kıymetli olan bu konferans, den bütün ziraat erbabını, ziraat mu) pek.samimi bir lisanla söylenmiş v tahassıslarını, ziraat muallim ve pro.) dinliyenler bu. samimiyet karşısında ler tetkik sahasında iyi bir tarzda e| fesörlerini behemehal (o Bulgar'stanı| hatibi mükerreren ve takdirle alkış. tüd edilirse alınacak neticenin müs-) ziyarete davet etmiş ve bilmukâbele| lamıştır. Ni ge” tim. Bütün bu cereyanlarda konan — ve bir kiymet olan" nesir bütün asarı okümuş, vüs iktidarım nispetinde ekserisini han&me koymuşumdur.. — Eski yeni sizde en kı birakan, en çok zevk aldığınız Ellerini uğuşturdu.. Koltu, leri geri saflandı.. — Zevk. dedi, zevk, bu nisbi fi bir şeydir benee.. Meselâ ben ki şusradan zevkaldığım gibi e9 şiirleri de pek âlâ zevkle okü yorum. Efendim, zaten şiir mektir?1.. — Bize zevk veren her şey $İ gil midir?.. İster muvaffak çi b ter vezinsiz bulunsun, hoşumi den iki güzel cümle karşısında ( deriz.. Sonra, lâtif bir manzarâ şısında derin bir zevk duyarız. — Ne güzel manzara! 8 ” ir! Diye söyleniriz. Meselâ şu manzaraya bakınız... j Pardon! Şefik Beyin işaret manzarayı kısaca tarif edeyi hep birden bakalım: Masada bir alay evrak. Yığın yığın velleri, hesaplar, hesaplar, hesi” Hesâplar ve kitaplar. Evet.. Şimdi şaşmadan de beyi dinliyelim; — Meselâ $u şiirin manza; kınız. Bu münzaranm zevkine vârıyorum.. Demek manzara hi ten şiirindir (1).. Ve, ben şairi Yani, Demek istediğim şu kl ; zelMigi görebilen herkes şalışliri güzel şey mutlak sevilir. Bende en çok tesir bırakan gelince, demin de söyledim ya: # izafidir ve nispidir.. Zamâna gişir.. Kültüre göre değişir. göre değişir» Şen, şah Nedimi çok - beğeni! Ve, çok severim. Baki harikulâd€ festir.. Nef'iy;: anlamak biraz güçtür... Dürdu.. En gok beğendiği Şair, römancilârt ayrı ayrı saymaktan denbire vazgeçti: — Hem canım, canım, ben doğru bulmam.. Meselâ Reşat N nin Çalıkaşunu beğendiğimi sö) seri, bunu okuyan kariin “kaf; “Bak Çalıkuşunu beğenmiş de lerini beğenmemiş! gibi bir f husule gelebilir. Gerçi Çalıkuşu | di zatında güzel, zevkaldığım bir man olmakla beraber, edebiyat âl mizde o ayarda ve belki ondan © yüksek eserler veren genç rTomâ İarımız vardır.. Defterdar beyle bu mevzu liz de daha bir hayli konuştuk. 5 ayrıldım. “Dahili telefon bütün vetile ötüyor. Harici telefon hızile zırlıyor.. Yazı makinesinin tp tükenmez takırtılar.. Bu Şefik Bey arkamdan sesleniyor$ “ —Galiba ankete cevap diye orW bir üeübe koyduk. Kuzum siğ kuşa benzetiverin şunü.. Reşat Fnia Tebrik telgrdfları Dünkü nüshamizda Cümhur” yetimizin yıl dönümü münase?” tile Bulgar Kıralı Hz. nin Reis” cümhurumuz Hz. ne çektiklefi 1 tebrik telgraflarını neşretmiştik" Dün de ajanstan öğrendi i göre Sovyet cumhuriyetleri ittib* reisi Kalenin yoldaşla Amerik* cümhur reisi Mr. Hover, italy#* Efgan, Irak, Mısır kralları iran şahı (o hazeratı (tarafı Gazi Hz. ne bu münasebet birer, tebrik , telgrafı çekili müşârünileyh Hz. tarafından m“ kabeleten cevaplar verilmiştir. kb Mİ inim dik sini 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: