30 Kasım 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

30 Kasım 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

l0 js va İnci saylamızda | pt koymamasıdır. Yunanlılar Ya şarap satmışlardır. yi — Bizde sattık. | | el | meb'us hükümeti tenkidediyor ! » Limanlar ıslah edil- Masraf o çokluğundan den hükümet hergün me aüt ediyor. Bir ay evvel me alanbir ay sonra tekaüt edilmiştir. inhi- başında mütehassıs yok- ç mur istihdamında israf Sy eklerin hakikati fecaatile Mag lerinden minnettarım, Yan mütehassıs o'sa randuman fazla olacaktır.Ismet Pş. dağlarım itimat ötmek *ebep yoktur. keriye gümrük hududu Ni, ,22iB. (Sıvas), Suriye güm- yg dudu muhafaza efradının ey İaizliğini, fevkalâde mah- a ihtiyaç olduğunu, tahdit- Üç gün. sonra İstanbulda pa- diye Şarkış'ada şelte- .€ çıkardıklarını söyledi ve : ederek; bilye ek yıl daha başka ted- iğ ihtiyaç olacaktır. Köy eği erine de bir miktar iy könmalıdır. Maliye teftiş i ki, genişletmelidir. İstan- e bir şubenin teftişinde bin- , “wa mektum çıkarılır. ü Yerii diye Avrupa malı! y ştü B. (Bursa), San'atkör- Me; teşekkürlerini söyledi Agiz miktarmıu indirilmesini ve dedi ki: vi iptidaıyeler, makineler UN slar dışardan geliyor, k kanun kati tatbik edil | Ai 5 Ödemişte Turgut reis d a hatırası bir (| balatçi Seyrisefain yumuşaktır diye l Oda an alıyor. Rağbet | “iyi inkişaf olmaz. Beton y Yapıyoruz, yanmasın di- gez getiriyoruz. Sekizinci “ateş çıkar mı? Ankaranın bak, gözlerimin o yaşına burada taştan yapı yapıl- Yok, Şimenciferlere muvazi GN eğ me k Fİ* ,.: Hangi sanatı ne dere- r üre ii kararlaştırıl- Ni k Mikotajcılara kızıyorum ! Ma, Otajcılara da kızıyorum. Mh göni ini Dn yere Te. vaddı iptidaiyesi du- » Bunlara da verdikleri za- Kaladar vergi koymalı. Yerli aramaz diyen adamı ma- ğ T önünde asmak Jâzım- Skaütleri de memuriyete '» Mütehassısa gelince rnda bir patates müte- elli bin lira verdik elli Menfaat görmedik. Ben is- “gi ki, mütehassıs da yerli muahede yaptığı" İşlaiz gündenberil.. > 5 i BE (Aydın) — Esas dü- z M tedbir de kâfi gelmi P adamki hükümt böyle ekâlâ., Neticede fatlar ) iş, İngiliz kumaşının Veten elli beşe çıkacak- ize bad Giymeyiveri- > ududunda kaçakçı- Ki | hü larla muahede Sağl Jai Bünde, nberi böyledir. Bun- d, maksatlar vardır. Bize , örtmek istiyorlar. Hu- Yâ, Mintaka ayırmalıyız. u Mei karan amuslu adam- Niş toktur. Bu tedbirlerden Müteessir olabilir: İzmir, l . Halbuki şark uzun okkası elli diye Avrupa malı kulİsni- li on pahalıda olsa | altmış kuruş otdu. Bir zaman hayvanlara tuz verilemediğinden derilerini (o sağlam (o bulmadılar, geri verdiler. Güvercinlere benziyen memurlar Memurlar bizde Eyüpsultan- daki güvercinlere benzerler. Bir tensikat yaparsı uçuşup kaçar- lar, saçaklara konarlar, birde bakarsın, gene toplanmışlardır. Tahsin B, (Sefirler locasını sü- zerek) mütahassıslardan bahsetti. Dedi ki; “ İlmin mubassalasımı inkâr ede- meyiz, fakat Millet - Medisine getirdiğimiz babçevan gibi ol- masın, bir orman mutabassısı getirdiler, Zeytin ağacının denizden dok- san kilometre içerilerde olma- dığını bilmiyordu. Bir oOkanün yapmıya kalktı, ormancılar bunu imlaya getirinceye kadar dört sene geçti, Bu harptede muzaffer çıkarız Eazı kanun teyitlerine lüzum olabilir, İstiklâl o mahkemelerine mebal kalmaz. Türkün kanaat- ! kârlığı sayesinde bu harpten de i müzafler çıkarız. Podra ve koku Vasıf B. (Istanbul) — tahdit harice para vermemek içindir. Av rupa fabrikaları podra koku gi- bi şeylere yüksek resim konumn- ca Türkiyede şube açtılar, Pa- râlar gene el altından berice gidiyor. Bir beton mutahassısma bin lira veriliyor. Parayı hep - memleketlerine ! götürüyorlar dedi. Rüştü B. ce- vaben mevaddi iptidaiye hakkın- daki sözlerini mubalagalı: buldu ve devam etti: Mevaddı iptidaiyemiz ne kâfi- dir,nede gelenlerin. emsalidir. Çarık giyer, hayatı. iptidaiyeye rvcu gdetiz, .Yerli,yün, serttir, Sırrı B. ( Yozgat) yüzde beş iplik karışlırırsın. Vasıf B. devamla: — Bizde pamujun kalitesi ka- badır. Ses'er: Kaba oluversin! Devamla: San'atkâr satılacak şey yapmıya mecburdur; Yöltiz ipekçiliği değil, diğer san'atları- da dikkate almalıdır. İhtikâra gelince, sanayi bilâkis bu ibti- kârın önünü almakta amil olur. İbtiköri kaldırmak için sanayii himaye edelim. Iktısadi cidalde de... Suat B, (Kastamonu) kararı alkışladı Ismet Pş. bahtiyardır ki iktisadi istiklâl cidalinin de ba- şında bulunuyorlar, Kararın en az zararla tatbiki mühimdir. Ke- sirsiz, kusursuz tatbiki için me- selâ ber vekâletten alınacak uzuvlarla teşkilât vücude getir- mek, Gazi vari bir zibniyetle müstakil teşkilâta istinat ettiril- mek lâzımdır. İktisat vekilinin beyanatı Iktisat vekili Mustafa Şeref B, cevap vermiş ve ticaret muahe- deleri hakkında demiştir ki: . Ticaret muahedeleri umumiyet itibarile müddetler üzerinde ola- ş olan muahedelerdir. sna edildiği takdirde ekserisinin önümüzdeki sene zar- fında müddeti hitam bulacaktır. Bu vaziyette olanlara karşı ka- rarpamede koymuş olduğumuz ahkâmı elbette ki tebliğ edece- giz. Yalnız meseleyi esasında nazari dikkati âlilerine arzetmek isterim, Bir ticaret muahedesine kom- pansiyon listesi raptetmek de- mek her halde ticaret muahede- sini akteden devlet olarak satın alacağını temin etmek demek değildir. Bu daha ziyade bir sis- tem meselesine teallük eder. Eğer o devlet bizim kendisinden Kİİ .M. Meclisinde Hararetli Münakaşa “aldığımız eşyaya mukabil ken- disine milli mahsulââmızı alma- sını teğlif ettimiz zaman kendi- sinin o mahsul üzerinde çalışan inhisar sahibi fabrikası veya böyle bir hizmeti yoksa haklı olarak bunları almak suretile memleketimde devlet namına ti- carethane tesis etmiye kalkamam diyebilir. MustafaŞeref B., buna çare olarak, sene nihayetinde umumi ticaret o müvazenemiz de açık olduğu takdirde o memleketten gelecek ithalâtta bunun nazarı itibare alınacağını söylemiştir. İhtikârla mücadele Mustafa Şeref B. ihtikâr me- selesine temas ederek alınan tedbirlerin umumi harpteki ted- birlerle mukayese edilemiyeceği- ni bugünkü kararın ithalâtı men değil tahdit ettiğini ve bu tah- didatın iptidai maddeler fabri- rikalar tesisine lâzım olan ma- kinelet ve bunların yedek aksa- mile ihracat eşyamız için lüzum- lu ambalaj eşyası gibi maddeler haricindekilere o hasrolunduğunu kaydeylemiş ve herhangi bir madde üzerinde yapılacak ihti- kâra karşı gelmek için listelerin iki aylık olarak tesbit edildiğini söyliyerek demiştir ki: Her hangi bir tüccar getirttiği mal üzerinden bir ibtikâr ve in- hisara tevessül ettiği takdirde kontenjan . listelerinde “tadilât yapılacaktır. Şunu da arzedeyim ki yapılan tabdidat yüzde 20, 25 nisbetindedir. İbtikâra karşı yeni ceza kanunumuzda maddeler vardır. Bu maddeler bugünkü vaziyeti korumıya kâfidir. Ma- mafi yeni karârnamenin tatbik noktasından bir müşkülâta tesa- düf edildiği takdirde , aynca bir maddei kanuniye Meclise tevdi edilecektir. İktisat vekili yerli mevaddı ip- tidafyenin himayesi için mevzu usullerden bahsetmiş ve teşviki sanayi kanununun ne gibi esas- lar dahilinde tatbik edilmekte olduğuna dair karşılanacak nok- sanların müteakip listelerde iza- lesi göz önünde bulundurulaca- ğını ve transit eşyabın tamamen transite (o sevkedilmesini (temin için bu hususta selâhiyeti natık bir kanun meclise verileceğini söylemiştir. Maliye vekilinin beyanatı Iktısat vekilinden sonra Mali- ye vekili Abdülhalik B. beya- natta bulunmuş ve kaçakçılıkla şiddetle mücadele (edileceğini söylemiş ve üç beş ay evvel büt- çe yapılırken vaziyeti gidermek ve ona göre yapılmak icap ede- ceğini ileri sürenlere karşı de- miştir kiz Bütçeler normal geçen müte- addit senelerin hasılâtları vasa- tisi anarak tahmin edilir. O va- kit demiştimki biz bütçemizi normal şekilde tanzim etmedik, bedbin olarak hesap tuttuk 1928 929 senelerinin varidatını değil de yalnız 1930 senesi gibi en fena senenin varidatını nazarı dikkate aldık. Fevkalâde ahvali daha evvelinden tahmin etmek mümkün değildir. Bütçemiz en yakın senelerin tahsilât göz önünde bulundurularak yapılmış- tır, Fakat para sene içinde kâfi gelmemiştir. Biz de varidatı se- ne içinde kâfi gelmiyen her devlet gibi hareket ettik, Maliye vekili, maaş ve ücretlerden alı- nacak vergiye dair suallere bu kanun müzakere edilirken cevap vereceğini söylemiştir, Hakkı Tarık beyin suali Vekil B, masraf fasıllarındaki tenkisatı hükümetin kendi tak- dirile mi yapacağı hakkında Hak- kı Tarık B. (Giresun) un sualine karşı demiştir ki: Masrafların bir kısmı tamamile mukannendir. Doğrudan doğruya kavanini 8 A ŞE YAŞ Acuzenin Definesi Müellifi : Nizamettin Nazif Zavallı Murat Paşa .. Ressamı : Münif Fehim Geldiğine de gele- ceğine de pişman olmuştu .. O zaman Murat Paşa cümlesini şöyle tamamlamıştı: — İstanbul Subaşılığı mulrafız bölükbaşılarından Aptülhalim a- 8 a. Fakat betbaht paşa, o anda gel- diğine de, geleceğine de, bu sözle ri söylediğine de söyliyeceğine de bin kere peşiman olmuştu. . Vay efendim sen misin ol kerimci itfet vesimeden bahsaçan arslan.. Şey- hülislâm efendi hazretleri birden- bire ayağa kalamış ve avazı çıktı” ğı kadar haykırmıstı: — Zinhaar!.. Zinhaaar! İşte yukardaki muhavere bu bâ- disenin bir devamıydı. | — Almız bölükbaşınızı ve basr- nız bağrımıza, . Bu sözleri söylerken şeyhülis- lâm öyle garip bir hal almıştı ki, biran, onu deliriyor sanmıştı. Yah ya Efendi ayağa kalkmış, dişleri», cırdatıyor, yumruklarını sıkı” ni gı yor ve muttasıl “olamaz!,, diye bağırıyordu: | — Olamaz! Olamaz! Zinhaar olamaz. . Hemen yanına koştu: — Aman efendi hazretleri —de di— Bendeniz teklifimi geriye al- dım. . Reca ederim sükönet bulu nuZ. . | Yahya Efendi sustu. . Bir müd- det daha odada dolaştıktan sonra! geçti, kalktığı yere oturdu. Burnundan soluyarak bir müd- det te orada sessiz durdu. . Neden sonra; — Beni affediniz paşa hazret- leri. —dedi— Sizi iğfal etmişler sanırım. . Kabahat sizde değil, su- başı olacak o Derviş Paşa lâinin- dedir ki, üstüste iki defa vaki o- lan müracaatini (o reddettiğimiz halde, o mendebur soysuzun kula- ğını çekip benim başımı bu büdire den kv iarmaz.. Yoksa size ser- zenişe hiç bir suretle hakkım yok- tur. Oruçlu kafa ile söylediğim sözler sizi dilgir etmezlerse bah- HE Girl a urat Paşa: — Aman efendimiz. . —dedi— Dilgir olmak haddimiz mi?. Ve yerden bir temennâ alarak: — Affmızı tekrar tekrar temen ni ederim. . Affediniz efendim.. Affediniz efendi hazretleri. . — Estafurullah paşa hazretle- ri, . Estafurullah. . Malüm a.. Ke- favet meselesi. . Peygambetimizin bu esas. . — Malüm efendimiz. . — Evet bu esas üzerindeki nok| mahsusa ile tespit ( edilmiştir. Memur (maaşları gibi bu nevi masrafları tenzil etmiyoruz. On- lardan yalnız vergi alıyoruz bir kısım o masraflar da © vardır ki gayrı mukannendir ve ihtiyaca göre taayyün eden masraflardır. Senebaşında her vekâlet kendi masrafını tanzim ettiği proğram dahilinde mevkii tatbika koyar teahhüdata raptedilmemiş olan masrafları doğrudan (doğruya hükümet kendi kendine tevkif edebilir. Taahhüde © raptedilmiş olanlar başkasının o hakkına ta- allük ettiği için bunlardan ten- kis yapılmasına imkân yoktur. Onlar devam edecektir, Şimdilik şu veya bu masrafı tenkis ede- ceğiz diye yeni bir kanuna lü- zum görmedik, lüzum hasıl o- lorsa böyle bir lâyıhayı takdim ederiz. Hükümete müttefikan itimat Müzakere kâfi görülerek reye | müracaat edilmiş müstakiller de dahil olduğu halde 247 mebu- sun ittifakı arasile hükümete iti- mat beyan edilmiştir. Alkışlar arasında Başvekil İsmet paşa zretleri kürsüye gelerek de- kiz tai nazarları ve ehadisi şerife, , — Malüm efendim.. Malüm.. Paşa güçbelâ bahçeye çıkmış v4 bir temenna daha aldıktan sonra koşa koşa uşaklarınm yanına git- mişti. Hemen atına atladi.. Sokağa çıkıp köşeyi saparken bile hâlâ: — Malüm efendimiz... Malüra! —diye mırıldanıyordu— Zavallı Murat Pasa geldiğine de geleceğine de bin bir kere pe şiman olmuş; haşlanmış tavuğa dönmüştü. Mübarek Ramazan günü oruç haliyle, sabah sabah bu gürültü dinlenir, çekilir şey miydi hiç? ONUNCU KISIM ALNININ KARA YAZISI Acaba Derviş paşadaki o âni tahavvülün sebebi neydi? O fev kalâdelik nedendi?. Bu iki sualin cevabını Yediku- le ağası, ancak, yatsıdan sonra bulabilmişti. Çünkü, civar mahal» lelerdeki müslümanlar yatsı na mazından henüz çıkıyorlardı ki, mazgallardan etrafı gözetliyen a» ğa, iki atir büyük bir arabanın de- mir çemberli tekerleklerinden çı kan gürültüsünü işitmişti, Önünde iki atlr ve arkasında altı atlı ile gelen bu araba Yedikulenin bü“ yük demir kapısından geçmiş, av« İ İuda durmuştu. Hemen, koşa ko- İ şa aşağıya inince ağa öndeki iki i atlıdan birinin subaşı Derviş pa- şa olduğunu görmüştü. Acaba a- rabanın içindeki kimdi? Yeni bir müşteri mi? Fakat bu kadar dep- debeyle zindana getirilen kim 0- labilirdi? ' Z Derviş paşa derhal atından in- i, — Ağa. — Paşam.. — Meş'aleler nerde? Ağa hemen seğirtti: — Meş'ale! — Ali!, Hasan, Veli, Hüseyin! — Meş'ale! Meş'aleler! Ötede beride duran bir takım gölgeler, titriyerek karanlıkta e- ridiler.. Bir koşuşma oldu. Uzak- laşan nalçalı kunduralar; “koşa koşa geriye döndüler, Kalın çıra- İ ların dumanlı ve kıvılcımlı. ışığı, çok geçmeden avlunun ortasında duran arabayı dört yandan sar- mış bulunuyordu. Derviş paşa, perdeleri sıkı sıkı kapalı olan â- rabanın kapısını açtı.. (Bitmedi) Ismet Paşanın beyanatı Arkadaşlar ;- içinde - bulundu“ ğgumuz büyük mücadelede mill iktisadı kat'i muvaffakiyete er- dirmek için bu muvaffakiyetin başlıca vasıtası ancak sizin mü- zaheretiniz olabilir. Burada ha- tiplerin serdettikleri mülâhazalar bize, icrai kuvvete, başlı başına istifade membaıydı. Milli parayı müdafaa etmek için, milli iktısa- diyatı müdafaa etmek için giriş- tiğimiz mücadelenin her safha» sında büyük meclisten daima istifade etmek mecburiyetindeyiz. Bugün izhar buyurduğunuz te- veccüh bundan sonra da müzahe retinizi esirgemiyeceğinize bir de- | lil olduğu için bizi bilhassa teşci etti. Bu hususta istihsal edece- | ğimiz muvaffakıyetin azametini şimdiden tasavvur ederek ; sizi bilhassa tebrik ederiz. ,, “Alkışlar,, . Meclis yarın saat | 10'da toplanacaktır. Rus ve Macar sefirleri Ismet paşa Meclisteydi. Al nında Oküçük bir sargı vardı, | Rus, Macar sefirleri de iki gün- dür müzaketeyi başından sonuna kadar takip ğe -

Bu sayıdan diğer sayfalar: