12 Mart 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

12 Mart 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 4 — VAKITI2Z MART 1932 - Sevgi ve saygı! ı Kadro mecmuasile Akagündüz bey arasında bir münakaşa Akagündüz beyin mukabil cevabı Ankarada çıkmakta olan Kadro mecmuasının £ İkinej sayısında bulu- nan bir makale yüzünden Akagündüz Beyle mecmua arasında bir münaka- şa çıkmaştır. Akagündüz Bey «İnkılâp heye canların adımı taşıyan bu makalenin bazı fıkraları için hakimiyeti milliye-' de «Biraz değil, tam saygı isteriz» başlıklı bir makale yazmış ve tarziye istemiştir. Bu makalenin son cümleleri şun-i Jardır: «Biz, Türk inkılâbı için kan dök. mişler ve can vermişler, bir Türk in- kilâbı için her işarette kan dökmeğe| ve can vermeğe hazır olanlar (Kad- ro) adındaki mecmuaya - bu mevzu vesilesiyle » şunu söyleriz: Bize he. men tarziye ver, Sen bize (kahve mah sülü) ve halka (âvare) dedin — arka: daş! On temmuzu yapanlar, otuz bir! martı bastıranlar, hareket ordusun- dan sağ kalahilenler, Sakarya'da vu- ruşanlar, ve binnetice Çankaya'yı çev reliyenler kahve mahsülü, ve onlara sevinen halk dvare değildir, Şimdilik dostluğumuzdan istinkif o etmiyece-i Giz. Yalnız bu iş acele olsun azizim kadro.» Bu makale üzerine ertesi günü gine Hakimiyeti milliede Kadro mec müası namına imzasız bir cevap Ve-| rilmiştir. Bu cevap şudur: «Ântuzyazmı bir şuur hâdisesi o- larak telâkki eden muharrir, meşru- tiyeti müteakip sokakları o dolduran nümayişçilerdeki heyecanın bir ink ldp şevki olmadığını ve kalabalıklar rın sesinde, bir hedef üstünde anlaş- maş olmanın ve bu hedefe doğru müş. ferek prensiplerle yürümenin, devam- lı ve emin ruh heyecanı bulunmadığı. nt yazmıştır. Muharrir, Fransız inki- lâbının nümayişçileri için de ayn; hü- #ümde bulunmuştur. Bu hükmün Türk milleti hakkında asla bir haka- ret tazammum etmediğini söylemeğe Tüzum yoktur. Türk milletinin Sultan Hâmidin zulmünü ve o devrin feodalizmin; his setmiş olması, yeni girilecek olan dev rin, o zamanlar bir çok münevverler-! ce dahj meçhul olan prensiplerini ar- lamasına ve şuurlaşmış olmasına de- lâlet etmez. nin iktisadi menfaati, Türkiyeyi tam, mükemmel, möstakil bir iktısat makinası haline koymak- tır. Tanzımattan beri bize borç vererek imtiyazla, banka ile, siyasi iktısadi şartlarla memle- kete nüfuz edenlerin maksatları gizli değildir. Sermaye inkişa- fına, sanayi ve ticaret grupları- »ın çizdiği plana göre memleketi istismar etmek isterler. Son zamanlarda Fransanın yarı canı Romanyanm ve Yuğos- lavyanın borçlanma şartlarını hatırlamak kâfidir. Söylenildiği zaman utanılma sı lâzım gelen (Turgui fication ) kelimesini dünya maliye ve iktı- sat kamusuna pek yeni bir ke- lime olarak ilâve eden bir züm- renin dilinden dökülen iktisadi menfaat bize ancak bir teblike işareti olabilir. »» Türkiyede ecnebi mekteple- rin faaliyeti azalıyor diye dizini dövenle bize iktisadi menfaatten bahseden arasında fark yoktur. Memleketi borçlandıran, mem- ket sânayiini baştan başa yıkan rejim ile mektepler arasındaki rabıta çok sıkıdır. Biri memleketin tezgâhlarını yıktı, kesesini boşalttı, öteki beynine çüktü kültürünü bir kurt gibiydi, Şimdi ikiside bizi yo- Tamuzdan alıkoymak istiyen kur- naz bazirgânın sesidir. Biz ne 10 temmuz nümayişçileri- ne şuurlu inkıldpçı, ne de 31 mart nü mayişçilerine şuurlu mürteci deriz. Bilâkis bütün bu hâdiseler ve akıbet-' ler elnkılâp heyecanı» makalesinde; müdafaa olunan şuurlaştırılma fikri- ni takviye eden misallerdir.» Akagündüz Bey «Ankara hafta- sı» mecmuasının son sayısında buna mukabil bir cevap vermiştir. Bu ma- kaleyi aynen iktibas ediyoruz: «Bu ağacın öz suyu bozuk olur. sa; yemişi çürük,çiçeği bozuk, yaprağı soluk olur. Ve bir ağacın öz suyu biterse o a- ğaç; kurur, gölgesiz, kötü bir şey o Tur. O ağaç yarasa, yarasa ocağa, 80 baya yarar, İnsanlık ta omanevi bir ölür. Bu güzel, bu yemişli ve çiçekli ağacm öz suyu sevgi ve saygıdır. İnsanlığın öz suyu eksildi mi; insanlık, tahtala- şir, odunlaşır. Ocağa sobaya değilya, bahçe gübresi olmıya bile yaramaz. Eğer bu çörlime hir çeyreğe (mühite! bulaşırsa o çevreden hayır gelmez. Benliği varlığı yetmiş ve yetmiş mil- let çevreleri buna örnektir. Hepimiz birbirimize sevgi ve says giyle bağlı varlıklarız. Kaldı ki bu toprağa ve bu millete az çok hizmet etmiş, iyi bir şeyler vermiş olanların hatıralarına, ünlerine karşı bu sevgi ve sayzı katmerlidir; katmerli olma» sı lâzımdır. İşte ben bu, insanlığın öz suyuna kalem batırarak iyi arkadaşlarımın çıkarmakta oldukları «Kadro» mec- Radyo muasına hücum ettim. Onlar bile bile demeyim âma, her nedense istekli bir gaflete düştüler: Bu milleti padişah! ve emperiyalizma istipdadından kur-| taranlara “Kahve unsuru, ve kurta» rıldıkları için sevince düşen masum ve mazlüm hülka “âvare,, dediler, ve bunda ısrar ediyorlar. Ben işte bu sevgisizliğe ve sâygi- sızlığa karsı üstüme bir tenkil vazi- fesi aldım. Bir mesele varsa benimle Kadro arasında vardır. Milletin gözü önünde bu meselemizi halletmek ve- ya tatlıya bağlayıp bağlamamak iki. mize düşer. İmzasız bir fıkrayla bir üçüncü ve imzasız bir mektupla bir dördüncü buna karışmak isterse veya gene kas! rışacaksa şu düsturu unutmamalıdır: Sevgi ve saygı, İnsanlığın öz suyudur Dava basittir: Ben: - Temiz vatandaşlara «Kah- ve ünsurü» ve temiz halka “âvare, demeyiniz, dedim. Karşımdaki de: Israr ederim, ve derim diyor. Davamızın hükmünü millet ver. sin. Benim, milletime karşın sevgim ve saygım vardır,» Dünkü hava Dün, eski takvimlerde *koca karı soğuğunun başlanğıcı,, diye işaret edilmesine rağmen şehri- mizde yaz günlerini hatırlatan çok güzel ve güneşli, bava vardı. Günün cumaya tesadüf et- mesi , baharın bu ilk güzel gü- nünden istifade etmek Üzere s0- kağa çıkanların sayısı çoğalmıştı. kalabalık bilhassa Beyoğlunda çok fala idi. Karnaval mevsiminin en ha- raretli devresinde bulunduğumuz için dün Beyoğlunda maskara- | ralar da sıksık tesadüf ediliyor- du. Pazartesi ğünü Kurtuluşta senelik büyük bir panayır kuru- lacak, karnaval şenlikleri yap lacaktır. Yeni Bükreş sefirimiz — İki gün evvel Ankaradan şehrimize gelen Bükreş sefirimiz Hamdullah Supbi bey Şadri Etem pazartesi günü Bulgaristan yoluyla Ro- ER ak me İ manyaya hareket edecektir. Günün Muhtırası Takvim — Cumartesi 12 Mert 3! y 1932 4 Zilkade 1350 Senenin geçen günleri: 73 kalan günler 291 Güneş — Doğuşu: 6,97 Bauşu 18.06 Namaz vakitleri — Sabah: 502 Öğe: 1295: ikindi 1538: Akşam: 1BÜS Yatsı: 1035 imsak: 449 Hava — Dün sıcaklık azam! 16 | asgaıt) & dereceydi. Bugün bava ek seriyetle açık olacak, rüzgir mütevassıt şiddene ekseriyetle İndostan esecektir. Istanbul — 18 den 19a kâdar | gramolon 19,30 dan 20,30 a kadar Darüt- talim musiki heyeti 2030 dan 21 e ka- dar gramofonla opera, 21 den 22e kadar Darüttalim musiki beyeti, 72 den ? kadar orkestra. Viyana — 12,30 Konser — 14.J0 könser — 15 es Slezak tarafından kon- ser — 16,25 dini merasim 1635 7,55 konser — 2030 or 21 Göthenin bir eseri — 23,35 konser ve dans İ Heilsberg — 7,30 ve 940 Jim nasrik (2.15 mektepliler için 12.40 Berlinden nakil — 14,05 konser— | 16,45 Danzigden nakil — 17,15 kon şer — 23,15 haberler ve dans. Bükreş — 13 Plak — Romen mu- sikisi — 19.10 örkesra — 21 Koro konseri — 22,15 Romen twusikisi, Roma — 14 musiki — 13,45 ses ve musik: konseri — 1830 ses kon- seri 18,45 orsesira könseti — 21,$ m 2145 opera'dan nakil Praga — 13 Sant başı — 19,30 askeri musiki — 20,20 konser — 21 Snetana salonundan nakil — 22 Brüno- dan nakil Budapeşte — 10,15 Konser — 13.0$ Budapeşte konser orkestrası tars- fından konser — 17 klar için — 20,15 Tsigan müsiaisi — 31,15 dans. Moskova — Zden 23e kadar neşriyat Varşova — 13.10 matine — 1930 konser — 2İ,İ5 hafif musiki — 2310 Chopin'in eseri — Şerefine A Amerikan kolonisi ziyafet verdi Hükümeti tarafından Tokyo sefirliğine tayin edilen sabık Amerika sefiri Mr. Gru şerefine dün şehrimizdeki Amerikan ko- lonisi namına Tokatlıyan otelin- de ikiyüz kişilik büyük bir öğle ziyafeti verilmiştir. Istanbuldaki tanınmış Amerika- lıların hemen hepsinin bulunduk- ları ziyafette Roberkolej müdürü Mr. Gets'le Amerikan kolejin- den Mis Brums ve Amerikalı tüccarlar namına birzat birer nutuk söyliyerek Mr. Grunun Türkiyeden ayrıldığını görmekten doğa n teessürlerini bildirmişler ve kendisinin Türk — Amerikan münasebatının inkişafı yolundaki büyük bizmetlerinden takdirle bahs ve yeni vazifelerinde muvaf- fakiyet temenni etmişlerdir. Mr. Gru bu nutuklara cevap vererek teşekkür etmiştir. Mr. Gru'ya ziyafette, Ameri- kan kolonisi namına Türkiye ha- tırası olarak gümüşten bir tepsi hediye edilmiş Mm. Gru'ya da buketler verilmiştir. Sabık sefir pazar günü şehri- mizden hareket ederek evelâ Parise, oradan da Amerikaya gidecektir. Yeni sefir Mr. Çarls Hiçkuk | Şerril üç ay sonra memleketi- mize gelecekti Hamdullah Sapbi bey, Romanva kralı Karol hazret- lerinin memleketimizi ziyaret edeceği hakkında resmi hiş bir maldmatı Olma diğini söylemiştir. Ziraat Bankası — Ziraat Ban- kasının doğrudan doğruya Ziraat vekâ- letine bağlanması düşünülmektedir. Bu " hususta tetkikax yapılmaktadır. Pranoy mühendisin (elini sami- miyetle sıktı. Çıkmadan evvel dönüp bir kere daha tavsiye etti: — Her şeye rağmen, bi rşey söy- lemeyiniz. — Böyle bir kimse katiyen yok, | — İyi anlaşalım mösyö... Ada- letin temsil edilmesi için, bize bütün! hakikati söylemeniz lâzım. Hemen! hemen bütün ailelerde, kaybulmuş ve ya piç bir kul da vardır... Marki sert bir tavurl, — Bizim ailemizde böyle bir şey yok. Bu ciheti de artık keselim, boşu- na yorulmuş oluyorsunuz . — Peki. Esasen sözlerinizden! şüphe ettiğim yok. Başka cihetlerde! arıyalım. Hayatımızda... Meselâ ka- dm yüzünden birisini o gücendirmiş.! kıskandırmış olmıyasınız? Birisi in. tikam hissile sakın. — Fakat böyle bir şey olsa bile| küçük kasalart nediye çalsınlar? — Belki içinde bir takim esrar) vardır? — Hayır.. Hem doğrusunu ister-| seniz hiç böyle bir mâcera geçirmiş! değilim. Şuracıkia yalnız başıma ih- tiyarlayıp gidiyorum . Hayatımda da, zannedersem kimseye büyük bir hak- sızlık etmiş değilim, Bütün bunlari boş.. — Doğru.. Ne arasak boş çıkı yor. Ortada bir iz bulamıyoruz. Larşe odaya girdi: — Ben, dedi, burada kalıyorum. Belki geçe bir şey bulabiliriz, Hem Mösyö d'Oviyak'ın o ne gibi tetbirler aldıracağını görmek isterim. Mükâleme burada bitti, polis müfettişini götürüp odasını gösterdi. Larşe sordu: — Acaba, bütün odaların anah- tarlarını alabilir miyim? Gece lâztm olüverir.. Kont anahtarları getirtti. tiş memnun oldu: — Eh, dedi, simdi artık istediğim odaya girebilirim » Belki de satisi Yur. dım eder de bir şey bulabiliriz Kont elini sıkarken: — Temenni ederim, dedi, * İHTİRAS Aşk Kastelmeyran'la oLartig'i mütemadiyen güzel Rusların evine çekiyordu. Mühendis, Elena ile Sonya aley- hine delâil topladığı ve onların müc- rimiyetine kani olduğu halde köşkle- rinin yanına gelince derhal sa'fa duçar oluyor ve istemiyerek oSonya-! nım gözlerinin tesirine (o kapılıyordu. Lartig onu seviyor ve bu aşktan bir türlü kendini kurtaramıyordu. Kas telmeyransa ihtirasını açıktan açığa! meydana vuruyordu. Esasen herkes| bunu görüyordu. Hattâ, civar köyler- de bile bunun dedikodusu yapılıyor, ve güzel Rus kadınının; < kontla ev- lenmediği için aptallığından bahsedi- lyordu. Elena niçin razı olmuyor- du? Çocuğunu mu düşünüyordu? Hep yalân.. Mühendis, onların ne fe- na niyette olduklarını ve Elena'nın, çocuğunu ne gibi işlerde kullandığını! biliyordu. Küçük Mişel'in parmak izi elân cebindeydi: — Bu muammanın anahtarı her halde budur, diyordu, küçüğün odaya ne aramıya gittiğin; bir bilsem, üst tarafı kolay. Zira, Markinin şatosüna tarafı kolay. Zira, Markinin şatosına giren hırsız kadından sonra, Kont- taki hırsızlık teşebbüsü oldu. Bu te- şebbüsü Sonya ile Mişel Kont, müfet- birler alınmaya başlamıştır. yapmışlar-! Bütün görenler tarafından şayanı hayret bir film olduğu beyan edilen SEVGiDEN SONRA (Apres !amour) Bu akşamdan itibaren GLORY A'da tekrar iraesine başlanacaktır. LEONCE PERRET' getirdiği bu muazzam eseri ve muktedir mümessilesi: Gaby Morlay w Victor Francen'i henüz görmemiş olanlar için müstena bir fırsattır. İlâveten” FOX halihazır dünya havadisleri, Çinin son hadiseleri. 'Nakledem fa. dı. Elena bizimle beraber yemekteyâk Larşe bu meselelerin biribirine bağl! olduğunu bilmiyordu. Eğer bilse, o bu meselenin ailevi bir mesele olduğuna hükmederdi. İş te asıl muamma burada, Meselede bir Rus var. Fakat Oviyak'lar hiç bir va- kit Ruslarla münasebette bulunmuş değillerdir. Her halde bu iz bizi gene bir meçhule götürür. Franay ne di- ye susmamı tavsiye ediyor! Bildikle rimi Larşe'ye söylesem her halde bir netice çıkarabilir. Bununla beraber, Mühendis Fra nay'ın tavsiyelerini dinliyor ve İki k& dın: göz altında bulundurmakla ikti- fa ediyordu. Şimdi, Elena her gün Markiyi zi yarete gidiyordu. Görünüşe nazaran, Elena Markiyi teselli etmek için elin- den geleni yapıyordu. Yalnız, gürcü kadını şatoya, orada Kont yokken gelmiye çalışıyor ve muvaffak ta olu- yordu. Bu suretle, oKontun ihtirası gittikçe artıyordu. o Acaba Elena'nın maksadı neydi? Yoksa, evlenmeden Kontun servetini elde etmek mj isti- yordu?. Bu suretle altı gün geçti, Altı / gün Elena Konta görlünmemişti, Şa« toda, Larşe sinirleniyor, arıyor, hır- siz ve katilin muhakkak şatoda oldus gunu iddia ediyordu. Fakat bütün tas harriyat akim kalmıştı. o Bunun için artık şatodan gideceğini söylüyordu. Gazetecilere de bir şeyler söyleyip meseleyi kapatmak lâzımdı. Onların bir hayli darılmış, hiç birisini şatoya kabul etmemişti. Bu yüzden bir sürü de düşman kazanmıştı. Kont, Ruslarm evine gitliği 2 man Elena'yr orada bulmuştu. Onu görmeyeli yedi gin olmuştu. Elena beyaz bir elbise giymişti. (Bitmedi) TFeyezanmtümülleri Havaların birdebire sınması yüzünden muhtelif yerlerde çay ve nehirlerin taşması ihtimali baş göslerdiğinden vilâyetlerde ted- Darülbedayide Son temsiller İstanbul Belediyesi Yalnız bugün çet Mi atnosu gre HM "a 30 rsi LI mi Hasan Ferit m. rsi Bestekârı : L Gelip UN Tenzilâtlı balk gecesi Halk, Talebe ve Zabitan gecesi. Yakında: KAFATASI A Bogğün akşam o Raşif Riza sat 9130 da o TİYATROSU i Şehzadebaşı Otello 3 perde 2 tablo Şekspirin şah © seri, Zabitana, mual- limlere ve talebeye birinci 50 duhuliye 30 kuroş vücuda

Bu sayıdan diğer sayfalar: