11 Mayıs 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

11 Mayıs 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sivastopoldan bü görünüş Gruzia vapuru, 9 mayıs 1902 — Sivastopol da beş buçuk saat ne çabuk ç Seçti İstanyonda anlamakta güçlük mediğimiz bir Türk lehçesi, Kı - Tak Şüralar cilmhuriyetinin reisi ola- ak, İşte İsmet Paşaya ilk hoş geldi. İlk takdim merasimini söylüyor. ka elim ve geçit resmini yapan &s- az burnda kıyafetini değiştirdi: Be Biyinmiş bahriyeliler.. Başvekilin ül selâmı Kıml bahriyeye inkılâp laa Üstüne kurulun küçük bir ta- bir ortasına Gazinin resmi asılmış merdivenden bir meydanlığa ine - Karadeniz filosunn muntazam elini seven ve takdir eden güz- * takip ediyoruz. yg omobiller bizi bu meydandan x- $ bir baştan bir başa ve kısa fu- vi arla karşılıklı nöbet yerlerinde lâm veren babriyeliler ve onların kanda, yolda, sokak ağızlarında, kk önlerinde, balkonlarda, yığılmış kitleleri arasından karşılıklı a- vaa geçerek gene büyük bir mey- İskele meydanına geliyoruz. ler yerde bizim bayrağımızla it- k € bayrağı kücak kucağa. a, ara gene cemile olarak bir Türk i pe rağ konulmuş bir muşta İsmet Sovyetler Memleketini e Ziyar et: 6 Sivastopoldan Istanbula dönüş .. “ Türkiyeden dostluk getirdim, Türkiyeye dostluk götürüyorum. Ne zevkli, ne şerefli vazife! ,, Karadeniz donanmasının saatlerce süren haşmetli bir teşyi hareketi.. Hakikaten bir kuyunun dar ağzm - dan, sonunu göremediğimiz demir çubuklara tutunarak iniyoruz. Yal - nız Ziya Muslihiddin bey kuyunun ağ zmı gözüne kestirememiş olacak, ara- mizdan eksildi. Şimdi geminin sebe- bi hilkatiyle karşı karşıyayız: Tor - piller. Kumandanın sualine en evrel ar- zuyla cevap veren Vedit bey! İşte bi ri göz açıp kapıyacak kadar bir za- manda topun içine yerleşti. Baki - ye hareketleri işaretlerle tamamlı - yoruz. Turbin dairesinden zabitler büfe sine, oradan büyük top kulelerine çıkıyoruz, Deniz seviyesinden daha bilmem ne kadar aşağıdayız. Biraz sonra, kulelerin önünden da- ha küçük topların paşayı teşyi ettiği” ni görüyoruz. Iskele meydanında selâmlar ve haralar, Kızıl ordu eyi. Paşa salonun dr varlarını kaplıyan resimler, grefik - ler, yazılar hakkımda izahat alıyor. Büyük bir ziyâfet, Gazinin, İsmet Paşanın resimleri. Sarsılmaz Türk Sovyet dostluğu için yazılar, yaşasın Türkiye Cümhuriyetinin reisi Mus - tafa Kemal ibareleri, Salonun bahçe ye bakam pencerelerini ağaç dallari arasından mayısm yeşil elleri fis - keliyor, Leningratta dört beş gün evvel şubat vardr. Sivastopolda 1 - Recep Beyin tabiriyle, bir Nİ ne ve Tevfik Rüştü Bey, limandaki Yu ziyaret ediyoruz. ! Etrafta ticaret faaliyetini andı - in bir hareket yok, İstanbulu ha- riyoruz, Bu hareketsizliği Sovyet ği dan lehine kaydediyoruz. Dışar . bir şey satın almayı demek ki İ arar haddine © indirmişlerdir. t ğe boştur ve bu boşluk ken- dini geçindirme, iktısadi cah- j det bulma yolundaki kuvvetli azmin i linerin; veriyor, b teş Birçok dretnotlar, zırhlı kruvazör i riza geçiyor, efradın gü- Ran lerinde vücude getirdiği saflar -! p i aliş mızıkalarının, hurra nidalarının i lerini duyuyoruz. z N Denizin çırpmtısı muşun uçar gi- #idişini arttırıyor; manzaranm ğ etini bütün mevceleriyle daha “Sekten, daha yakından zaptetmek in bir anten gibi ayağa kalkan ; e Kâzım Paşa ikide bir: © Otursana! diyor. r ğ ig Azonların haziran sıcağında de- ; yi, ayduğumuz serin hasretini iş-! | Yy bahar yağmuru gibi yüzümüzü serpintilerle dindiriyoruz, — zırhilar, gene tahtelbahirler, i tada arkalarda deniz tayyareleri, : deniz tayyareleri.. i iy Mira gemisi, Adı manalı bir ter- İ * Paris komünü. Yanaşıyoruz. Kü, vertede cepheler teftişine alış- Mae kumandanın peşinde heyecan Ma vir devir, Amiralın küçük bir açılan küçük bir kamarasında iler üç gruba ayrılıyorlar. YU leyleği üçarken görmüş olan Rüştü Beyden seyahatin bir # 12 Miygy e üktesini daha işitiyoruz; A- i tra Salohda kalacak bir dördün. D? diye sorüyor. e efradım yatak Salonu: meler üzerinde bantlar: “Ya- sm sulh rekitn için en iyi Tür - İ — Sovyet dostluğu. | maya üstünü gazeteler dolduran | Biyig :€ içi dolu bir kütüphane. Te De küçücük gazetesinden birer ta- İ İmeç orlar, Bu günkü nüsha. İşte : aye, ağanın resmi, İşte türkçe bir Mini klişesi: “Türkiye Cümhuri- kiye, âli vekilleri huzurunda Tür - glkanı kazgın selâmlarınızla &€- Taidze merkezi, ölektrik merkezi. ee ardan iğilip giriyor, iğilip & le ik har, Gün değil, mevsim atlıyoruz. , Paşa donanma kumandanının nut Lıştıklarını. açık surette göstermekle- dir. Bütün ünyonda bilhassa kültüre büyük ehemmiyet verilmesi - başlıca nazarı dikkati celbeder. Görüyorum ki, Kırım cümhuriyeti ünyonun bu esaslı hassasından ehemmiyetli suret te istifade etmektedir. Her tarafta gördüğümü burada da görüyorum ve cümhuriyet hükümetinin salâhiyettar ağzından işitiyoruz: Milletler kendi cümkuriyetleri dahilinde kültüre bü. yük bir muvaffakıyetle çalışmakta -| dırlar. Tabü bunun esaslı bir tek şarlı! vardır: O da ünyon birliğini esas ola rak mahfuz tutmaktır, Her cümluri- yetin sandeti bütün ünyonun saadeti içinde bu kadar iyi bir surette hulâ. sa olunursa güzel bir şeydir... Geceleri vagonlarımızın munta - zam bir itinayla kapanan perdelerini bu sabah açtığım zaman artik Kı - rm topraklarma girdiğimizi günler - den beri süren şu ovalarm burada | yavaş yavaş komıldanıp kabarmıyı başladığından anlamıştım. Akmesçit, Bahçesaray... İki nehir arasında ilk köprüyü bu sabah geçtik. Bütün Ukrayna ve R“s- ya mekteplerinde çocuklara tüneli hayatta göstermek için onları Sivasto pol kıyılarına getirmek lüzim, İkişer; üçer dakika süren dört beş tünel bura! da. Ve bu tabiat hususiyetleri üstün.! de hâkim insan ellerinin mesaisini tanımak için yeşil yapraklardan keli- meler, mevzun endamlı kayakların €- Evet, daha Odesa limanmdayız. Filo, birer birer önümüzden geçe rek açılıyor. Saat beşte biz hareket ediyoruz ve filo ta uzaklarda karşı - lıklı iki saf teşkil ediyor. İsmet Paşa kumanda mevkiinde, İ- ki saffın arasından geçmiye başlıya- cağrmız sırada üstümüzü deniz tay- yarelerinin cazibeli bir uçuş niza - mı kaplıyor. Biribirinin peşinde hü - cum botları.. Diyorlar ki kırk mile varan bir sürat: Yürümüyorlar, uçu- yorlar. Son amiral gemisini de sağımızda bıraktık. Botlar birer birer Groziayı dolaşarak dönmiye başladılar, Selâm işareti ve teşekkür düdü - gü! Bütün Türkiyenin son selim ve dostluk teminatı.. Artık Karadenizde! yiz ve Anadolu sahilleriyle Sovyet; memleketlerini birleştiren Karadeniz de, >. Denizden korkanlar beyhüde he - yecanlanmiış oldular. Hafif bir rüz- gârın şakaları hissolunmıyor değil, fakat herkes salonda, güvertede ken- disini gösteriyor, hatta Vasfi Bey bi- le! Akşam sofrası, Paşa hazretlerinin küçük bir rahatsızlıkla Leningrada gelemediğinden müteessir olduğumuz hanımını sofranın başında görmekten hep memnunuz. Paşa misafirleri Lit- vanya sefiriyle sefiresinin arasında pek neşeli, Salon bize etraftaki resim kuma cevap veriyor $ “Kumandanın büyük bir nezaket- le bize Karadeniz donanmasının he- men her tarafını göstermesi dostluk hissliyalının ve emniyetin başlı başı- na bir delilidir. Müsaade ederlerse ben de kendisine temin edeyim ki, gördüğüm donanma dünyarın her ta rafında güzel ve kuvvetli bir donan - madır., Sovyet memleketlerinin o merasim nutukları bile bu memleketi sarın (İş) esasınm en bariz İm'ikâslarını gösterir. Moskova o Sovyetlerinin ça- yında okunan nutuk Moskova şehri- nin imar ve tanzimi ve Moskovadaki iktisadi faaliyet hakkında rakamlar ve mütalealarla doluydu, Burada Kı- rom Sovyet meclisi icra komitesi reji sinin nutku da cümburiyetin yaptığı işlerden rakamlarla malümat veri - yor. Müspet düşüncenin eserleri. Mü cerret kelimelerin ikna kabiliyetini kaybettiği bir muhitte olduğumuzu her yerde hissediyorsunuz. Size ken- disini arzeden, size kendisinden bazı şeyler tevdi etmek istiyen bütün şah. siyetler kendilerini ciddi ve hakiki 0- larak işgal eden işe, günün işlerine ve işin istikbaline dair konuşuyorlar. İş ve amele edebiyatı! Tabiat, güzel, tarih. Bunlar unutulmuş, müstehase- leşmiş kelimeler. İsmet paşa nutukların bu farika- sını kaydetmeden geçmiyor: “..Kirim cümhüuriyetinde vücude getirilen isrekkileri reislerinin sa - lâhiyettar ağzından memnuniyetle b şillim; Memleketin ziraatte, bahusus Sovyet idaresinde sanayi sahasında zikrettikleri eserler, söyledikleri ra- İ kamlar kendilerinin ne kadar çok ça- teklerine sürünerek akan su harkla- rından cümleler var, Geçtiğimiz yerler reisi tastik edi - yor. Sant dört! Grusia, bizim vapur diyemez miyiz, işte açıkta... Ben Tevfik Rüştü Beyle en sona kalıyorum. İskeleye inerken hariciye vekilimizin askere selâmı yüksek &es- lerle iade olunuyor. Vedalar... Bura- ya kadar teşyie gelen hakikaten bil - yük elçimiz Hüseyin Ragıbı yürekten öpüyoruz, Litvinol yoldaşla mada - mı ve çok sevdikleri belli küçük kı - zn; Suriç yoldaş ve madamı, Pasdo - hof yoldaş ve Odesa açıklarından başlıyarak bütün seyahatte ve her ziyarette hepimizin en iyi tanıdığımız Polyakof yoldaş ve tercümanlıkta şa- yanı hayret bir sürat gösleren Zat, ayrılıyorlar. Hariciye komiserliğinin Ukrayna hükümeti nezdindeki münes sili de burada kalıyor. İsmet paşa Tas ajansınm mümes- siline bir kaç veda cümlesi veriyor: “Türkiyeden dostluk getirdim, Tür - kiyeye dostluk götürüyorum. Ne zevk li, ne şerefli vazife!, Tevfik Rüştü Bey: “Çok iyi duygularla geldik, çok İyi intibalarla dönüyoruz. diyor. Fotoğraf ve sinema, merdivenin üst sahanlığında, aşağıdaki muşta ka- lan bu kafilenin on selâmlarını el- Terini çırparak karşılıyan İsmet Pa - şanm ve bütün küpeşteye abana yol- cuların son pozlarını tesbit ediyor. Evvelki gün Moskovada sinemada bize gösterilen (film gazetesinin son satırları ya bunlar olacak, ya biraz sonra Karadeniz donanmasının bir buçuk saat süren haşmetli bir teşyi hareketi! lerle bu gün daha aşina, daha kalbe yakın görünüyor. Stalini giderken yalnız resminde ve yalnız bir büyük siyasi teşekkülün başı olarak taniyorduk; şimdi onun yüksek nüfuz ve kudreti kadar yük- sek meziyetlerine inanmış olarak ge- Jiyoruz. Kaleninin gözlerinde kendisinin bal ba ruhunu şimdi daha iyi okuyoruz. Meotof kendini bu iktidar mevkiine | getiren büyük sabır ve sebatı ve ide-| aline hasrettiği büyük hizmeti yakın! dan görmüş olmanm doğurduğu hör- met hissi içinde bana Kremlii sarar yında nutkunu okurken bulduğum mimi vaz'mdan daha samimi görünü» yor. Burada resmi bulunmamasına rağ- men Vuroşilof yoldaşı kalbimizde his- sediyoruz. (Yaşasın Türkiye — Sovyet dostlu- ğu!) sade bir cümleden, bir cemile - den ibaret değil. Sofra neşe içinde ve neşeyi aritı - racak hadiseler biribirini takip edi. yor; bir dondürma tabağı salona umu mi bir alkış koparan bir osan'atkâr gibi girdi: İçinde sşık yanan bir ku- le ki, üstünde Sovyetler ittihadinın remzi yazili bir bayrak görüyor ve bunu bir ay yıldızla karşı karşıya buluyoruz. Biraz sonra: İşte bu san'at eseri nin müessiri! Diye kapıdan biri sev - kolunuyor. Beyaz takkesi, beyaz ön- lüğüyle Rusya Bolulularından biri... Demin eser alkışlanmışlı, şimdi ese - rin saniini alkışlıyoruz. Bir bardak şarap İkram ediyoruz. Maheup, bir hamlede içiyor ve adeta kaçar gibi çıkıyor, Boğaziçinden, Istanbul Derken, Hasan bey, paşanın dayı- zadesi, salonda (o gecikenlerden iki « sinin kulağına bir haber fislıyor; an lıyoruz ki, gökte ayla yıldızın yeni bir telâkisi var. Ali Beyle çıkıyoruz. Serin, hoş bie gece. Gökte ay, hilâl (o şeklindedir. Parlak yıldızla arka arkaya vermiş- ler. Yıldızım ortasmda orak çekiç yok ama biz onda bir hüsnü talil mevzuu buluyor: — İşte Türkün hilâliyle Sovyetlerin yıldızı arasındaki yakm. D lık! diyoruz. Vâlâ Nurettinin kaptanın kızı di- Ye karilerine yanlış takdim ettiği kız tayfa, sarı saçlı değirmi çehresiyle işte nöbet yerinde bu temaşanın gü“ zel bir şahidi! j ... Sabahleyin bize vapurun gazetesi. ni veriyorlar. Bellediğimiz harfler mündericatının o bize taallâk eden taraflarını anlatmakta yardım edis yor; içinde bir kaç satır da Kırım türkçesi var: “Sovyetler birliğinin (o Karadeniz bahriyesi cengâverleri Türkiye Cüm huriyetinin âli vekilleri huzurunda dostane — Türkiye harbi bahriyeliles rine kızgın selâmlarmı teslim etti « ler, Kâzrm Paşanın yüksek sesini işiti yoruz: — Ali Bey, Ali bey, kara gö « rönüyor! ! hakikat öyle... Anadolu sahillerine yaklaşmışız, Dün Sivastopoldan, İs“ tanbula 25 saatte geleceğimizi hesap ediyorduk. Bir buçukta boğazdayız. İsmet paşa kaptan köprüsünde. Ru « meli fenerinden başlıyarak Roğaziçi- nin her noktasma ayrı ayrı bir alâka gösteriyor. Rumeli kavağında memleket sesi- ni duyuyoruz, memleket sesini ve memleketin istikbali sesini.. İskeleye, sahile dolan çocuklar, halk, bayrak « lar sallıyarak, çırpımarak paşaya hoş geldin diyorlar. t Ortaköy önlerinde İstanbulun em « salsiz dekoruyla karşılaşıyoruz. Ru « şon Eşref Ortaköy enmisini suda a « çılmış milüfere benzetiyor. j Sakarya motörü!. Arkasında bit çok motörler ve sandallar. Gemiye doğru koşuyorlar. (Vali ve belediye reisiyle birlikte gelen karşıcılardan hanımlara buketler geliyor. İstanbu lum, hayır, Türkiyenin rengi ve ko « kusul,, Nedimi hatırlayınız: i Böyle narin bir renk ve ruha nü» fuz eden bir koku ancak bu toprak « lâr süzüldüğü zamandır ki çiçek diye tekâsüf ve temessül edebilir, başka hiç bir yerde!... 1 » » * İşte rıhtıma yanaşıyoruz ve İsmet paşa karaya ayak basıyor: Mütemadi alkışlar! Allışlayınız, yatandaşlarım, alkış « layınız! Sevginiz ve alkışınız yerin « dedir: Yarın Ankarada bitecek olan bu Rusya seyahatinde mensup olduğu - nuz milletin bütün liyakatiyle temsil olunmasını bu alkışladığınız ve dat « ma alkışlıyacağınız büyük iktidira borçluyuz. i Sovyet idaresi şöyle hulâsa edile « bilir: İşçiyi değil, işi hâkim kılmak, fert lerin mesaisini galip bir kuvvet olun. caya kadar tekâsüf ettirmek, N Yarım bu görüşten bu vadide metm- leketin faide nasibini de onun elin « den alacaksınız. hakkı tarıle i e 2 bali Bai İĞNE kai Ün, MİLEdbz aa Sk ML ez İİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: