17 Haziran 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

17 Haziran 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Galatasarayda açılan Ma- car resim sergisi kapandı Çıkrıklar Türk ressamlarını Macaristanda bir sergi açmıya dâvet ediyorlar Macar ressamlarından Profesör; Rudnay Gyula ve Zajti Ferencin eser lerinden ynürekkep, maarif vekili E-| Sat beyin himayesinde, önce Ankara- da Halkevinde, sonra İstanbulda Ga- latasaray lisesinde açılmış olan Re - SİM sergisi kapanmıştır. Dün sergi tertip heyetinden Vegh Yenö bey ile görüştük. Kendisinin an İâttığına göre Sergi, aynı ırktan o - lan Türk ve Macar milletinin hars sa hasında rabıtasını temin, ve idame #ttirmiye önayak olmak gayesini gö Zönünde buludurmuştur. Takip edi- len gaye, Türk halkınm ciddi ve çok Samimi alâkasiyle memnuniyetbahş bir surette alınmıştır. Bu alâka için de Türk gençliğini ve ressamlarını bilhassa kaydetmek bir vazifedir, Ga Ye olan rabıtayı daha çok kuvvet - lendirmek ve daimi yapmak için kar deş Türk ressamlarının da Macaris- tanda bir resim sergisi açmalarını çok faydalı görmekte şiddetle iste - nilmektedir. Vegh Yenö B. macar ressamları ile sergi tertip heyeti namma, kendi- lerine gösterilen büyük lütuf ve mü- zaheretten dolayı, gâzetemiz vasıta - sile Başvekil İsmet Paşa hazretleri - ne, Maarif vekili Esat beye ve maa- rif vekâleti arkânı ile Ankara Halke vi idare heyetine, İstanbul valisine, Güzel san'atlar akademisi müdürü Namık İsmail, Galatasaray lisesi mü dürü Fethi beylere Ankara ve İstan- bul matbuatına, Anadolu ajansınt,! 'Türk halkına ve gençliğine çok sıcak ve candan gelen teşekkürlerini bil - dirmektedir, Manisada bağcılık Ziraat vekâletinin Manisada tesis ettiği (Amerikan asma çu- buğu fidanlığı); bağcılara geniş mikyasta yardımlar yapmaktadır. Fidanlığı kuran Amerikada Ka- Uforaniyada bağcılık tahsilini bi- tirmiş olan mütehassıs genç'eri- mizden Reşat Beydir. 250 dönümlük sabada yetişti- tirilen asma çubuk'arından geçen *öne yerli ve çekirdeksiz revi- den 50 bin Amerikan çubuğu; bağrcılarımıza parasız dağıtılmış- br. Bundan başka 50 bin kadar da meyvesiz ağaç fidan dağıtıl- mıştır, Fidan'ıkta yalnız asma subuğu değil, diğer fidanlar da Yetiştirilmektedir. 932 senesi için gene 50 bin adar Amerikan asma çubuğu Yetiştirilecektir Fidanlığın 141 dönümü anaç, Bir gün Tagami işinden dündü- sırada masanın Üzerini pis 'daklar, tabaklar, boş şişeler le dolmuş gördü. Salonu siğara anı doldurmuştu. Faz'a içmiş bir kaç Rus hep bir ağızdan Askeri marşlar söyliyorlardı. Ta- ami doğru odasına çıktı. Nata- İM arkasından koştu dedi kiş ay geliniz sizi prazante yim. Aşağıda bir jeneral, iki ray, bir iki yüz başı var. Psi zabittir, mz ponyalı hırçın bir tavırla Mukabele etti; Istemem. Onlar gittikten tona er LA akşam keyfiniz yerin- de değilş seri e nir RÖrüşürsünüz, ataşa misafirleri ile vedala- Roz Navar diğer”kisimlân rtitidde, kolleka yon ve imtizac bağları namları altında tecrübe için ekilmiştir. Fidanlığa yakın bir yerde 19 bin liraya güzel bir bina inşa edilmiştir. Burada aynı zamanda bağlara ariz olan bastalıklarla da mücadele edilmektedir. Tesis edilen hava rasat İstas- yonlarile don. dolu gibi bağlara zarar veren afetler ve sergide olan üzümleri ıslatarak. onlatın fiatlarının. düşmesine saik olan yağmurlar; vukuundan evvel an- laşılacak ve bağcılar haberdar edilerek lâzımgelen koruma ted- birlerini almaları kabil olacaktır. Manisa bağcılık mıntakası; ya- kın bir zamanda fidanlık saye- sinde iki üç misli istihsalâta ma- lik o'acaktır. Yazan: Mam. Rabe janski şırken, Üyemaç madamın cömert- liği neticesi olarak busule gelen zararları efendisine sayıp dökü- yor masrafın me derceyi buldu- gunu anlatıyordu. Bu hadisenin neticesi olarak Japonyalı ile metresi (oerasında şiddetli bir münakaşe oldu. — Bu ne demek Nataşa? Ne için bu kadar çox misafir kabul ediyorsunuz ? — istediğimi evimde kabule bakkım yok mu? Onları ben da- vet ediyorum. — Fakat para Tagaminin ce- binden çıkıyör. Her ikindi zama- nı gelip yedikleri turşuların su- cukların parasını Tagami veri- yor. Onlar benim et mi yiyorlar. Japonyadan getirdiğim konserve- lerin dibine darı ekmişler. Bü- Durunca Sadri Etem'in romanı Rus- çaya tercüme ediliyar “ | Sadri Etem Bey Başvekil Paşa ile birlikte Rus - yaya, edip ve muharrirlerimizden bir heyetin de gitmiş olması Sov - yetlerin memleketinde Türk ede - biyatma karşı samimi bir alâka uyanmasına sebep oldu. Büyük Rus edibi Maksim Gorki ile ediplerimiz arasında geçen has - bühal ve onun akişleri gazetele - rimizde intişar etti. Haberal- dığımıza göre, Rusyada Maksim Garki'nin riyasetinde bir heyet, Türk edebiyatını tanımak ve Rus - lara tanıtmak i için çalışmıya ka » rar vermişlerdir. Bu heyet, Türk edebiyatından muhtelif eserleri Rusçaya tercü - me edeceklerdir. İlk olarakda kıymetli muharrirlerimizden Sad - ri Etem Beyin “Çıkrıklar durun - ca...,, ve Yakup Kadri Beyin “Nur Baba,, isimli romanları tercüme edilecektir . Evvelki sene gazetemizde tef - rika edildikten sonra kitap halin - de deintişar etmiş olan “Çıkrık - lar durunca...,, , Anadolu köylü * sünü pek yakından görüp göste - ren, kütleyi mevzu olarak alan ve memlekette el sanayiinin ma - kine sanayii imar mağlü - biyetini, bu yüzden zarar gö renlerin isyan ve ihtilâlini, söy - liyen içtimai bir romandır. Yakup Kadri Beyin “Nur Ba - ba,, romanı'da eski Türk hayatını gösteren kıymetli bir eser b itibarile intihap arile intihap edilmiştir. Selânik mubteliti muhteliti Bu sâbah geliyor İstanbul, 16-(A:A) — Selânik | muhtelit takımı iki maç yapmak üzere 17 Haziran Cuma sabahı saat İ0 da şehrimize muvasalat edecek ve ilk maçını aynı günde öğleden sonra saat tam 17,30 da Kadıköyünde Fenerbahçe saha- sında yapacaktır. Maçın hakemi Mister Allen'dir. İkinci maç Pa- zar günü Taksim stadında yapı- lacaktır, garalarımı eee Her lonunda bile s'gara uçları bulu- yorum. Dün banyo kullanılamıya- cak bir halde idi. Niçin? Siz durmadan öteberi satın alıyorsunuz. Tagami'nin pa- rasını almınızın terile kazanmiyor- sunuz yal Bir semaver almasına ihtiyaç mı vardı? Ne kadar e leğim, mendilim varsa | dağıttınız, yakında çıplak geze- © ceğim. Bu ne demek diyorum l size?. — Hül onlar öyle acınacak hal- dedirler ki.. Göreceksiniz Allah size verdiğinizin yüz mislini ve- recek, — Ben lâzım olduğu kadarını verdim, Tagami bütün Rüsyayı besliyemez. — Mubalağa ediyorsunuz, bir- kaç lira vermekle batacak de- ilsinizya. Siz bana her vekıt sponlar misafiperver dersiniz. tarafta hatta odamda, banyo sa- — Japonlar alici bilir- ğ ehil di N ye dll düekltmdiri iri Si ieyezlimi vari 45 liğin Şi ei 5 — VAKITT 17 Haziran 1932 —— i Eğer er Kayser'de yahudi kanı olmasa imiş .. Pariste artistler kahvesinde prens Yoahim Hohenzollernile bir mülâkat ! “Lö Kotidyen,, gazetesinin Berlin muhabiri anlatıyor: Bugünlerde gazetecilik güçleşti Bilhassa bir Fransız gazetecisi için Berlinde bulunup bir çok havadisle- ri tahkik etmek imkânsız gibi bir şey, Yorgun argın, geçen akşam, ale - lekser gittiğim ve içlerinde bir çok | l tanıdıklarım bulunan artist, muhar- | rir, ve aktörlerin devam ettiği kah.) veye girmiştim. Garip tesadüf hiçbir tanıdığa rasgelmedim, dönüp çıka - caktım, Birisi seslendi. Bu bir musi - kişinas arkadaştı. Yanmda gayet te. miz giyinmiş sakallı birisi vardı Ma saya yaklaştım. Arkadaşım dostunu takdim etti: — Prens Joakim Hohenzollern! Hayretle baktım. Filvaki bu o vi Konuşmıya başladık bana, musikiye olan iptilâsından bahsederken, Tols- toyun meşhür Anna Karenin eserini bestelemek arzusunu da söyledi. Ken disine bu işin bir ıslav tarafından da ha müuvaffakıyetle, daha duyularak yapılabileceğini söylemekle (beraber ilâve ettim. — Pilvaki, bugün, yirminci asır Avrupâsında, muhtelif kanlar o ka - dar karışmıştır ki... Bu sözleri bitirmeden prens Ho - henzollern kıpkırmızı olmuştü . —İddianız çok cüretkâr, dedi. Me selâ ben yüzde yüz Almanım. Damar Tarımda bir damla yabancı kan yok- tur. Hatta, amcam Giyomdan daha fazla Almanım. — Prens, damarlarınızdaki kanın temizliği şüphesizdir. Fakat impara - torun da öyle değil mi? — Hayır. Onun kanı tamamen ger man kanı değildir. Damarlarında ya- | budi kanı bile vardır. Eğer Gotanın almanağını tetkik ederseniz... Prens bunları söyliyerek bir ta - kım prens, kont İmparator isimleri saymıya başladı, koca bir şecere, çi- kardı ve sözlerini ispat etti. — Peki ama, prens, dedim, bu pek uzak yahudi kanı imparatorun üze - rinde hiçbir tesir yapmış mıdir? Prens güldü ve cevap verdi: — Yahudiler, bütün piç ırklar gi- bi yaratılmışlar ve karakterleri iti - barile devlet idare edemezler. Maale sef bu düsturu ikinci Giyom bir de. fa daha ispat etmistir. Ve bunun İçin umumi harbi kaybettik, 1906 da bir mile içtimamda birçok akrahalarımız ve bilhassa babam, imparatora, siya- setinin birfaciayla nihayetleneceğini ispat etmişti, — O halde nazariyenize göre, si- yah saçları, asabi hareketleri, kaçan gözleri ile Hitler, Nibeloungunların bir evlâdı olmadığına göre, onun si- yaseti de imparatorunki gibi bir fa- ciayla bitecektir. — Hayır. Hitler başka, Ben onun partisinde değilim. Fakat onun prog rTamınin bazı noktalarını tasvip edi- yorum. Bir memleket idare edilmeli- dir. Sadece İşlerini görmek kâfi de- gildir. Bütün felâketlerimiz Versay muahedesinden ve kuvvetli bir şahsi yetin ademi mevcudiyetinden ileri ge liyor. — Ya bu şahsiyet tamamen Al - man değilse? — Şimdilik bunun ehemmiyeti yok. Mesele bu günkü vaziyeti tasfi- ye etmektir. Sonra.. — Sonra belki bir Hohenzollern Iş başma gelir değil mi? Fakat prens buna cevap vermedi. Uzaktan bir güzel kadın görünmüş - tü, Ve zannetlersem, zevahire naza « ran yüzde yüz Alman değildi amma, prens onu karşıladı, uzun boyla iği- lerek şerefli gözlerile, eğer yanımız- da olsaydı, Giyomla akrabalığını bi- le kabul ettirebilecek güzelin elini öptü. İ Memleket Haberleri | Cenup hududumuzda Halk sesi refikimizde okuduğu - muza göre Nusaybin ve Cizre kazala rı arasında takriben 140 kilometre u zunluğunda bulunan hudut noktasın- daki köylerimize kadar yayılan Şâm mari aşireti köylülerimizin mahsul - lerine tecaviz etmişlerdi. Yapılan muhabere neticesinde Fransızlar askeri kuvvet kullanmak suretile bu aşireti kâmilen Suriye ve Irak hududu istikametine tart ve teb'it etmişlerdir. Bu tedabir netice- si hudut mmtakasının mütekabil em niyet ve süikün her gün biraz daha artmıya başlamıştır. Safurda yakalanan beş şâki Öteden beri şekavetle melüf olan aşiretlerden beş kişi bizzat kayma - kam vekili Baha beyin kumanda et- tiği müfrezenin takibinden kurtula- mamıştır. Şakiler yakalanarak kaza merkezine getirilmişlerdir. ler. Fakat siz bana müşkülât çıkaracaksınız. Şurası aklınızda kalsın ki Tagami bir diplomat- tır. Rica ederim buraya yaban- cıarı davet etmeyiniz. Şimdiye kadar bu hevesiniz geçer diys bekledim. Şimdi ise: “Artık kâ- fil,, diyorum. Nataşa cevap vermedi. den düşünüyordu.. — Sen istediğin kadar söyle. Ben vatandaşlarımı bırakmam, Onların benden başka yardım- cısı yok! ... Nataşa misafirlerine dedi ki; — Dostlarım, masanın östü dolu, büfede istediğiniz kadar votka ve sigara var, Keyfinizce yiyiniz, bir şey İzm o'ursa hiz- metçiye emrediniz, ve beni bek- liyerek keyfediniz. Burası sizin... Ben gidip doktor Ostrovski'yi geni Bir saate kadar ge- m, Herkes vaziyet aldı ve topuk çarparak kenç kadının elini öptü köpeği “Çörtik,, i ko'u nun altına aldı, bir eline de Uya-. maçın bas'ununu alarak dışarı çıktı. Doktor müşterilerini intizar salonunda bekleterek Nataşayı odasına kabul etti. Rus kadınının işsizlik sıkıntısile kendisini ara sıra ziyaret etmesi huşuna gider- di. Nataşa doktorla görüşmekten zevk alıyordu. Yalnız onu biraz mahcup: ve şaşırğan görüyordu. Kenç kadınım içinde büyük bir görüşme ihtiyacı vardı. Tagami ile görüşecek mevzu bu'amıyor- du. Rus zabitleri harp bikâyele- rinden, projeden mücadeleden başka. bir şey konuşmıyorlardı. Burada para ve aşk kelimeleri bütün mükâlemelerin temelini teşkil ederdi. OHa'buki doktor Sereja onunla ciddi görüşüyor, dimağı zevkini tatmin ediyordu. Genç kadın girip oturunca doktor dediki; — . Ne gözel köpeğiniz varmış. , £Bitmedi) misin

Bu sayıdan diğer sayfalar: