24 Temmuz 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

24 Temmuz 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 — VAKIT 24 Temmuz 1937 —— Kiri Tropikal a dep9 Taksim bahçesine dia olarak gidebiliyorum, i asında, pek hürmetkârı am bir hanım efendinin be- iş — Yavında görmek arzusunu İn telâkki ettiğim için, ar, Mriyet,, güzelini görmek Bitmiş, Oo akşam kendi- GWh 4. 9Ynı masada olurduğum, / ikütte güzellik kraliçele- za Bölgede bırakacak kadar ni iki hanımla beraber bulun- İm. Bu çok tatl refakat, aş bütün manasile, cuma ak- k Öprüden kalkan bir tram- alabalığı ile dolu olan bah- i 9'an bitenleri unutturmuştu. v On . * ili yöre temmuz, Fransızların 0 Yra: İşi Gün. bütün . halk sokaklara » kaldırımlarda danseder. he” Taksim bahçesi, tıpkı İn, İka bensiyen bir rüvü ye- ve garip bir tesadüfle de, vü 14 temmuzda oyunları- tâ başladı, a >ullular da, i a sokaklara dökülüp kal- 14 temmuz bay- da danssdenleri seyre * gibi, hiçte mana ve kıy- i itibarile bu işten olmıyan rövüyü seyre koy» Kn | p N R | i ç N N / ğ |, | pirin Hamletini san'atle az. Mi alâkadar olan herkes bilir. Bu 2 eser dünyanın her sahne- iy. Yer bulmuş ve temsil edil- m Onun enson ve yepyeni şilde oynandığı yer Rusya y, vEov tiyatrosuydu. Tiyatro- iy “Sİisörleri Hamleti baştan a- geğiştirerek eski Hemlet ye- mudhike vücude getirme- uvaffak olmuşlardır. Bunun 4, sebepleri vardır. Vegtan- Şaatrosunun rejisörlerine gö“ eri Pir, asırlardanberi kapita- Hay Kurbanı olup gitmekte i- İri, Kikatte dâhi şair, kapitalist- i, Köstermek istedikleri gib de- Sin için bir komünist. MziL tas atan, burjuvanın hali “e alay eden, burjuvanın Lili, ,*Xmı tezyif eden İngiliz vw komünist değil de ne ola- n ; P | açar onu anlamıyanlar, yahut! anlıyanlar malül bir roma- ; İN dalar ve başka sınıfları is- denerim aleti yaptılar. e , Sekispir halkın tam bir ik İ Ekspres 1 tular, bir İstanbullu haysiyeti ile ben de gittim. Hemencecik fikrimi söyleyive- reyim. Bu rövünün ismine “Tro- pikal Ekspres,, yani hattı üstüva ekspresi demişler. Bence bu is- mi “Keçi boynüzu,, na çevirmek daha doğru olur, Çünkü, nasıl keçi boynuzundan iki dirhem şeker almak için sekiz okka tahta yemek icap ediyorsa, bu rövüden biraz zevk alabilmek için de insanın bir şeyler görüp içinden iyisini ayırabilmek için uzanan boynuna kulunç giriyor. Bu kadarcık zevk, bu kadar ta- hammüle değer mi, bilmem. Rövü, haddi zatında fikir ve küçük buluşlar itibarile fena değildir. Yalnız temsil çok fe- nadır, Yani, “bu rövüde oynıyan artistlerin “ekserisi, bu işin ehli değildirler, veyahut, alelâcele ve sümmettedarik angaje edilen bu artistler, benöz provalarını tamamlamamışlar, Taksim bab- çesi' sahnesini, galiba bir prova sabnesi olarak telâkki ettikleri için şimdilik, ;sıl rövü temsiline hazırlık yapıyorlar. Rövünün içersinde bir kaç gözel pumara var. Ayaklarile mubtelif eşyaları zıplatıp oynatan evirip çeviren kik buronlu artist Rus Fiyatcosu : Şekspir Komünistmiş ! Ruslar Hamleti başka bir tarzda oynamıya başlamışlar İddialarına göre şahısların karakterleri yanlış anlaşılmıştır Bu yepyeni telâkkiye göre Şe- kispiri âdeta yeniden keşfetmek gerekti. Vegtangov tiyatrosunun rejisörleri de bu maksatla hareket ederek evvelâ şairin (Hamlet) i- ni uzun uzadıya tetkik etmişler, ve eserin bir satırını değiştirme- den, yeni telâkkiye göre tertip et- tikleri, yani Hamleti asıl haiine çevirdikleri takdirde mükeramel | "Çünkü Rus Keçi Boynuzu ! ile, moderen ve akrobatik dans- lar yapan çift gibi, Bilhassa bu | çiftin kadını pek mütenasip ve lâstik vucudu ile çok güzel va- ziyetler alıyor, ve kıymeti, rövü- nün şişirme, doldurma kalabalık dansları arasında yükseliyor. Ispanyol dansları yapan bir artist te var. Dans itibarile çok kuvvetli olan bu kadın, vucut itibarile bir haylı fıkaradır. Ben- ce varyete sahnelerinde, her şey- den evvel tenasüp, güzellik: ara- nır, san'at sonra ikinci derece- de kalır. Ve yahut bu san'at meselâ bir Pavluva bir Arjanti- nın san'atı kadar yüksek olma- lıdır, ... Röwü dekorları, artistlerin kos- tömlerinin fıkaralığı ile, mevzu: un vahdetini, beyhude bir muvaf- fakiyetle tamamlamağa çalışıyor. Arjantin den geldiği söylenen bu içinde vasati Avrupanın hâkim olduğu beynelmilel rövü nün tam bir muvaffakiyetsizlikle karşılaş- ması için yegâne sebep İstanbul halkımın varyete noktai nazarın- dan pek az görgüye, sonsuz bir hüsnü niyete, gayesini tesbit et- memiş bir takdir hissine sahip oluşudur, fa. bir netice elde edebils-sklerini görerek çalışmışlar ve yeni (Ham- let) i ortaya koymuşlardır. Rusların telâkkisine göre Ham- let bizim bildiğimiz Hamlet, değil onların yeniden ortaya attıkları “Gamlet,, tir. Daha evvel Almanlarda (Ham- let) üzerinde oynamışlar, onu as- rileştirmişler ve bu Danimarka prensinin bir erkek değil, fakat kadın olduğunu ispat etmek iste- mişlerdi. Ruslar böyle yapmadılar, Onla- rın vücude getirdikleri Hairlet melânkolik bir adam değildir. rejisürlerine göre Hamleti melânkolik, kararsız, in- tiharı düşünen bir adam heline sokanlar kapitalistlerdir. Haki- katte ise Hamlet, şen, şatır, realist bir gençti. Onun için Hamlet, mü-! kemmel bir plân hazırlıyarak kral! olmak istedi. Onun tarafından görüldüğü söylenilen hayale” düş- manları iğfal için icat edilmiş bir hile idi. Hamletin düşüncesi de| intihar edip kurtulmak değil, bi- lâkis maksat ve merama nail ol- Musahabe : Beklediğimiz san'atın eserini kim verecek ? Dostum Bürhan Ümit Edebiyat) gazetesinde yazdığı bir makalede bugünkü edebiyat havasından bah| sediyor, Makalenin adı “Mesele yok, tur. Bürhan Ümit muharrirleri! hakikaten kendilerine mahsus canlı bir mesele ortaya isikli rından dolayı itham ediyor. Eski dostum Vâlâ Nurettin U-| yanişta bir ankete verdiği cevapta bugünkü edebiyata müthiş bir sar) tır atıyor. Nüfusunun yüzde doksanı çift- çi olan Türkiyede edebiyatın he- nüz Erenköyden daha bir adım ileri atamadığını söylüyor. İki değerli arkadaşımın bir gün- de işaret ettikleri hâdise bir emri- vakidir. Muharrirlerin meselesi yoktur. Ve meselesi olmıyan muharrirler! bir delik gibi okuyucu mesafele- rini kaybettikçe şişiyorlar, ve hor- luyorlar, Arasıra sayıklama nev'in den şamatalar oluyor. Ertesi gün ortalık süt liman sanki söyliyen ve cevap veren birer nam,,dır. Uyandıktan sonra me- sele yoktur. Senelerce “tez,; e ve tezli esere karşı harp ilân eden bir edebiyat muhitinde başka bir şey olabilir miydi? » Muharrir ne zaman bir mesele-| ye alâkadar olacak? Bugün, kendi ruhunun örüm- cekleri altında ve yalnız cinsiyeti- nin paslı kale dıvarları arkasın- da gizlenen, orada bir derebeyi! gibi yaşamak istiyen bizim eedbi- yatçı dünyaya en uzak adamdır. Kendi içindeki yıkık şatonun iz- “sairifilme-! besinde toptan, baruttan, telefon-| dan, radyodan bihaber ashabı ke- hef gibi yan adam muasırlarr na ne söyliyecektir? Onun ne meselesi vardır? O, hangi teze gönül! verebilir? Bu vasıfları taşıyan bir edebiyat çalışan köyde bir züppe diye taşla- nır). Köylünün sevki tabitden mu- addel zekâsı münevverin elinde ve kaleminde sevimlileşen ve şehirli kafasmı zapteden zehire karşı bir panzehirdir. Bu şehirlerin ciyfe edebiyatı kendi damarlarını zehirliye ze hirliye kakırdıyacaktır. Dostları- mın bundan müteessir olmamala- rı lâzımdır. Lr e Gelin sizinle bu tereddiden son- ra gelecek gürbüz, canlı, güneşe bakabilir, tarlada çapa çapalıya- bilir, fabrikada balyoz sallıyabilir bir edebiyata nasıl gideceğiz, bu- nu arıyalım, bunu hangi muharrir bize verecek. Ya bir köylü çocuğu çıkacak tıp“ kı Gorki gibi teknik, meknik ilim, milim anlamıyorum diyerek yep- yeni bir hava ile beklediğmiz san'- alın eserini verecek. Yahut ta, bize beklediğimiz gür- büz edebiyatı, kafası safsatadan, kurtulsun, ithalâtçı Osmanlı fikri- yatını yıkmış, kafasında yep yeni bir ufka çıkmış bir adam getire - cektir. Mesele bulamıyan san'atkârın kafasını katleden ithalâtçı sistem- dir. Senelerdir san'at pazarında, da rağacında Osmanlı (fikriyatının bedenlerinden kopardığı kelleler asılı kaldı. Muharrire meseleyi görmek için göz, gözün görmesi için de katle- dilmemiş bir kafa lâzımdır. Sadri Etem Kalpler Hes gece kapılar sürmelenince Kalplerin kilidi açılıverir İçleri yoklanır inceden ince, Ne varsa ortays saçılıverir. Hepsi öyle cazip, öyle güzel kl. Neleri vardır ah kalbin, neleri, Bu gizli servetin yanında belki Pul etmez cihsnn hazineleri. Fakat, sevdalılar. Sakın açmayın. Sık sık örselenen şeyler hor oluf. O gizli serveti döküp saçmayın, Derleyip toplamak sonra 70r oluf, aktı. iv Ruslara göre şimdiye kadar yanlış anlaşılan şahsiyet yalnız Hamlet değildi. Ofelya da öyle... Şimdiye kadar burjuvalar nahak yere onun için göz yaşları dök- müşlerdir. Bizim şimdiye kadar mahçup, mahzun, masum ve maz- lâm tanıdığımız, hayatın gadrine uğradığını ve bu yüzden çıldıra-! rak intihar ettiğini zannettiğimiz Ofelya da meğer böyie değilmiş! Ofelya da şen ve tatlı bir kızca- ğızdı. Hamleti damı: a dü- şürmek için uğraşan ve muvaffak| olamayınca da kral ve kralicenin ziyafetine giderek orada sarhoş| oluncıya kadar içen ve kazara! tan bir kadındı. İ Şekispirin Hemletini bu kılığa| sokanlar da hiç şüphesi” yaptıkla-| rının doğru olduğuna kani değil. dirler. Fakat eserin tertibini ve manzaralarını değiştirmekle bu 1939 Necmettin Halil neticeyi elde etmek mümkün muştur. Hamlet bu kadar olmakla be- ols ihtişamından hiç bir sey keybet- memiştir. Bilâkis onun yeni şekli aslındaki bozguncu ruhiyati ber. taraf ederek onun mizah ve yükte ile öldürmüş ve onu Ş$-”” pirin e- seri olmaktan çıkarmamıştır. Eserin yeni şekli pek mükemmel. dir. Bedii bir his ve yülzek bir zevk ile hazırlanan eser Şeki:yi. rin yaşadığı Elizabet devrini eği kemmel bir surette canlan diyor, Eser Moskovada har” ilâde bir muvaffakiyetle oynanmış, bilhas- sa yeni Hamlet rolünü apan G runov pek büyük itleri ler ihraz etmiştir. : Eserin bilhassa Londra ve Âme- rika tiyatrolarında bir sansasyon e edeceği muhakkak sayılı» *

Bu sayıdan diğer sayfalar: