5 Ağustos 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

5 Ağustos 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tm 4 — VAKTT5 Ağustos 193 Teslihatı Tahdit meselesi İkinci safha,son derece buhranlı olacaktır Neticenin ne olacağına gelince, şu iki şeyden biri :* Ya hep, ya hiç! “Teslihatı tahdit konferansı, henüz, bitmedi. Onun ancak ilk | safhası nihayet buldu. Elde e * dilen neticeler son ve tam mu - vaffakıyetler teşkil etmiyor. Bun lar, ancak ilk semerelerdir, Konferansın imuvaffakıyet ve ya muvaffakıyetsizliği onun ikin ci safhasında anlaşılacak. İkinci safha, son derece buh- ranlı olacaktır. Ve o zaman ya münevver insanlığın en büyük zaferlerinden biri kaydolunacak, yahut büyük bir fırsat kaybedile cektir. Konferansın altı aylık mesai- den sonra ancak hava bombardr manına, tankların hacmini kü - çültmiye, kimyevi ve bakteriyo - lojik hârplerin men'ine, ve dai- mi bir teslihatr tahdit komisyo - nunun teşkiline dair kararlar ver mesi bütün dünyayı inkisara uğ- ratmıştır. Bunu yakinen biliyo - rum, Şayet âlemşümul bir konferan sın elde ebebileceği (neticeler bunlarla kalacak olursa, herkes- teni ziyade muztarip ve münke « sir olurdum. Cünkü böyle bir ne- tice, tahammül olunmaz bir mas- karalıktır. Fakat ben, bütün dün yanin emellerile bu şekilde istih- za edileceğine kani değilim. Konferans, bu milletlerin bekle- diklerini tahakkuk ettirmiye ça - lışacaktır. Konferans, bütün * milletlerin teslihatını tahdit için esaslı ve! şümullü tedbirler almak icap et- | İenle öden yığın yığın teektaplar tiğine derin bir kanaat besledi - ini, bu suretle sulhü tarsin ve iktrsadi faaliyeti ihya ve teşvik etmeyi istediğini ilân etmiştir. Gene konferans, teslihatı esas lı bir surette tahdide ısrar ile azmettiğini ifade etmiş bulunu * yor. N Bunun için konferans, Ameri ka müttehit devletleri cümhuri- yeti reisinin teşebbüsünü samimi yetle hüsnü kabul etmiş ve ka » ra, deniz, hava teslihatınm esas- Ir ve şümullü bir surette tahdidi” ni ye bu hedefe vâsıl olmak için taarruz vasıtalarını tahdit etme- yi kararlaştırmıştır. Konferansa iştirak eden dev- letlerin taahhütleri bu mahiyet - tedir. Bu sarih ve kat'i taahhüt leri, teslihatı tahdit konferansı neticelendirecektir. Bütün dün ya bu sözleri, konferansın birer taahhüdü olarak kabul etmiş bu lunuyor. Esaslı ve şumullü tah - didatı temin edebilecek büyük devletler de bu taahhütleri tas - vip etmişlerdir. Bir taraftan bu taahhütlerin vukuu, diğer taraftan dünya ef kârı ammesinin müzahereti saye sinde konferansın muvaffakı : yetsizliğe uğramamasını ümit e- diyorum. Esasen bütün dünya milletle- rinin inkisarımı tadil eden ve on ları ümide düşüren yegâne âmil de resmi beyanatlardır. Geçen altı ay zarfında kon « feransın müzakeratına ve konfe- ransın umumi komisyonuna riya set etmiş olduğumdan, milletle - rin emniyetini suistimale mahal kalacağına inanmıyorum. Geçen kânunusanide Cenevre ye hareket ettiğim zaman, mu - vaffakıyete ermeden evvel, tesa- düf olunacak ve yenilecek müş- külleri takdir etmiyor değildim. Müzakerat esnasında geçirdiğim tecrübeler, bu müşküllerin, hem hakiki ve ciddi, hem karışık ol - duğunu göstermiştir. Fakat bum ların mühim bir kısmı beğaraf edilmiştir. Neticede konferansın vazifesi kolaylaşmış, ve iyi ni - yetlere, sarih kararlara, ameli hareketlere çevirmek imkânı hâ sıl olmuştur. Bunu ispat eden delillerden biri mösyö Heryonun Hover tek- lifi münasebetile söylediği söz » lerdir. Mösyö Heryo, Hoover tek lifinin asil bir fikre istinat etti - ğini ve lâyık olduğu ehemmiyet- le telâkki edilmediğini söyledik « ten sonra taarruz kuvvetlerini a- zaltarak müdafaa kuvvetlerini nis bi bir surette inkişaf ettirmek i cap ettiğini söylemişti. Daha baş ka liderlerin sözlerini de nakle- debilirdim. Fakat bütün murah - hasların kat'i taahhütleri, ayrıca tekide muhtaç değildir. o Çünkü konferansı bunlar teşkil (ediyor ve konferansın hedeflerini ta - hakkuk ettirecek olanlar da om lardır. Bunlardan her birinin arka - sında kuvvetli efkârı amme var. Ben de, konferans reisi sıfatile, İ kabul ettiğim & murahhaslardan her memleketin efkârı ammesini tanımıya imkân buldum ve ef » kârı ammenin noktaj nazarını i « ve telgraflar aldım. Onun için bütün dünya, kon- feransın yeniden O toplanmasını yeni alâka ve derin ümitlerle karşılıyacaktır. Murahhaslarm verdikleri ta- ahhütleri ifa etmeleri için onla - ra yardım etmek kuvveti efkârı ammenin elindedir..,, Konferans reisi Artur Henderson logiliz kralına karşı Şiddetli bir hücum üst tarafı 1 inci sayfada) bedbahtlar için fena ve alacak- hlar için iyi neticeler veren ik- tısadi bir hareketin başına geç- miş olmakla iyi hareket etme- miştir. Ve amele fırkasından bir tek kişi çıkıp kral için ve Ağus- tos 1931 ayı sonlarında karart- miş ve akılsızcesine yapılmış olan propaganda hakkında bir tek kelime söylememiştir.,, Muhafazakâr Morning Post gözetesi, Vels'in samilerinin ona itiraz etmeyip kendisini terbiye- ye davet etmeyişlerine bâyret ediyor. Liberal Nevs Kronikl gazetesi idip Vels ile görüşm Vels e, geler eler” Riba ken, kralın da mevzuu bahsedil- memek imkânı olmadığımı söyle- miş ve: — Kralı mukaddes bir şahsi- yet, ve ef'alinden gayrı mes'ul telâkki etmek kendisine hakaret olurdu. Demiştir. Birçok defalar amele partisi namına muvaffakiyetsiz- likle namzetliğini koymuş olan Vels bu fırka için demiştir ki: — Amele fırkası, bir takım boş boğazlardan, baris ellerden ve beyinsizlerden mürekkep ol- duğunu ispat etmiştir. — Akşamdan Cezayire giden çok olur, Akşamdan verilen söze iti « bar olunmaz. Ekseriya akşam verilen söz değiştirilir, makamm dadır. Karaman oğlu Mehmet be yin hikâyesi meşhurdur. Akşam dalkavuğu şairin bir sözünü be- ğenir. “Sabah sana yüz altın ve- reyim.,, der. Sabahleyin şair bu vadini hatırlatır. Mehmet bey “Canım! Akşam sarhoşlukla öy- le bir halt etmişim,, der. Şair de “Beyim, o haltı akşam değil, şimdi ettiniz,, demiştir. Araplar da gece verilen söze itibar olma- dığımı “Kelâmülleyli yemhokün- nehare,, mısraile beyan ederler. “Gecenin sözünü gündüz bozar demektir. Bu meselin mevridi şudur ki: Cezair bizim korsanlarımızın elindeyken onlarm (adamları Alâiye yalılarmda bağırırlarmış: — Yok mu anasına babasına da” rılan, Ellerinden kan ktıtal çıkan! Haydi Cezaire, haydi suçunu, günahını temizlemiye. Derlermiş. Delikanlılar akşam toplandıkları yerde “Cezayire gideceğiz. Dini bir uğruna gaza edeceğiz. Şöy - le zengin olacağız, böyle köle halayık getireceğiz,, diye hara - retli hararetli konuştukları hal - de sabahleyin dernek yerinde kimse bulunmazmış. O “serden geçti,, lerin namı, nişanı görül « mezmiş. ». — Al sana oğlum beş akçe. İster bağ al ister bahçe, Hasis babaların, efendilerin elleri titriyerek bir kaç para ve- rip bin türlü minnet ettiği, ya * hut iş buyurduğu vakit söylerler, (Bir verdiği paraya bak, bir de) yüklettiği işlere bak) makamın - dadır. Meşhurdur: Hocanın biri (Sel man eden — nefes okuyup dile- nen) bir bektaşi dervişinin keş * külüne kırk para bırakıp (der - viş! Sakın rakıya verme ha!) di- ye ihtar edince derviş parayı ge“ ri verip: — Al hocam mangırını! Kırk pa. r& ile hacca gidilmez demiştir. ... — Alimışa geldikten sonra altın. dan dayak, gümüşten ayak yaplırsan | nafiledir. (Dayak — baston) ... — Altının ayarı taş üstünde, in- | sanın ayarı iş üstünde görünür. (Malâmdur ki altın, gümüş (mehenk) dedikleri kara (— taşa sürtmekle anlaşılır. Kelime a - rapça (mehak) den Türkleşme - dir. (Hak — sürtme) aslından - dır. (Mehenge vurmak) meca - zen bir kimseyi tecrübe ve imti- han etmek demektir: Düşman ne denlü saht ise de şat ol Nedim. Senk üzre gösterir zeri kâmil aya. rin.) # » * — Aldatan alçaktır, aldanan ah - mak, . — Aldın ipek, sattın ipek. Hani kârın a köpek. »# » — Allah öir, peygamber hak. Pekmez kara yoğurt ak. Akşam yat, sabah kalk. (Türkün akidesi) ... — Allah yurt yoksulluğun güs - termesin, (Türkün acılarından biri de gölü 3 Yerli mallar sergisi emsöl siz bir rağbet görüyo! Dördüncü yerli mallar sergisi ni dün akşama kadar 47,500 kişi ziyaret etmiştir. Afyon meb'usu Ali, İktrsat Vekâleti müsteşarı Hüsnü Beyler ve bir çok ecnebi- ier dünkü ziyaretçiler arasında bulunuyorlardı. Bundan başka Atinada çıkan Elefteros Antropos gazetesinin İstanbula sergi hakkında tahki- kat yapmak üzere gelen muhabi- ri M. Avadaçyoz sergiyi ziyaret ederek her pavyonla teşhir edi- len mallar hakkında izahat almış ve sergi komiseri Nazmi Nuri B. ile “görüşerek Türk sanayiinin son senelerde mazhar olduğu in- kişafın esbabını sormuş ve mu" fassal cevaplar almış, Türk mal- larmı takdir ve hayranlıkla sey- retmiştir, Bu sene sergiye olan rağbet her gün biraz daha art- maktadır. Galatasaray Jisesi ve bahçesindeki sergi gazinosu gü- nün her saatinde dolu bulunmak- tadır. Bilhassa serginin radyo ile yaptığı plâk neşriyatı ve reklâm- lar çok büyük bir alâka ile din- lenmektedir. Dün sergiye Beyoğlu Beli tahsildarlarr gelerek sergi w lesinde açılan dükkânlarda” | belâ resmi diye 62 lira istem” dir. Sergi komiserliği ua Belediye hududunda sergi wi hallesi namile bir sokak kani ğmdan bu talebin gayri 7 olduğu için vergi vermeğe — bulunmadığını iddia etmiştir. | Umumi bir methalden gi ve methal kapısındaki ilân” | sumunu veren sergi idaresi i yonlardan ayrıca vergi alını”. nm doğru olmıyacağı kanali dedir. Cümhuriyet gençler makie dün akşam sergi müneseiii” Galatasaray lisesi tiyatro si” nunda bir müsamere vermi” Bu müsamerede Ali Zühtü B£. (izdivaç komedisi) isimli es8” yine Ali Zühtü Bey ve Müçi* Salâhattin Beyin (karma! pi isimli komedi müzikali tem$il dilmiştir. Gençler bu müs: lerinde çok muvaffak olmuf”” ve davetliler tarafından alkış!” mışlardır. Pazartesi günü | ikinci temsil verilecektir. Rusyadan alınacak makineler içil tetkikat başlıyor Rusyadan almacak makineler | Bu tetkikat iptidai madde le kurulacak fabrikalar için ya- kında tetkikata başlanacağını ve bu işle meşgul olmak üzere Rus- yadan mütahhassıs bir heyet ge- leceğini yazmıştık. Ankaradan gelen haberlere göre Rusyadan gelecek mutah- hassıs heyet Sovyet sanai plân şubesine mensup altı zattan müteşekkildir. Mütahbassıslar ayın on beşine doğru Ankarada bulunacaklar ve iktisat vekâleti müşavirlerile bir- likte gruplara ayrılarak memle- ketimizde kurulacak fabrikaların yerlerini tayin için tetkikata baş- lıyacaklardır. temin yerleri, nakil muharrik kuvvet temini latmdan yapılacaktır. Hey! dolaşacağı yerler Eskisehir. 1 şak, Denizli, Kadıköy, Sarayki Nazilli,” Izmir, Mersin, Adar Malatya, Sıvas, Kayseri ve tamoni havalisidir. il Tetkikat neticesinde ipti© £ maddelerin nümuneleri Rusyafi götürülerek orada muayene ei | lerek, bunlara hangi tip ms” © nelerin muvafık olduğu ray” edilecek, bir taraftan da fabii kaların projeleri hazırlanacak! Fabrikaların inşasma gelecek şaat mevsiminde başlanılacak, vazi, muhacirliktir. suz ve hasis maksatlarla Viya - naya kadar gitmişler, Halis ana yurdundan yani Anadoludan mil yonlarca Türkü oralarda öldür- müş ve oralara gayri ilmi bir su- rette serpiştirmişler yerlileri dil- lerile, dinlerile, servet ve san'at- larile hasılı maddi ve manevi her türlü tefevvuklarile bırakmış * lar. Onlar da papasların, dindaş larm, irkdaşların mütemadi him metlerile iki asır sonra Türkleri geri püskürtmiye (başlamışlar - dır. Alt tarafı malüm. O muha - cilerin beş asırlık dastanları yü- rekleri paralıyan türlü facia har- manrdır. Halâ oralarda bu das- tanlar hazin hazin terennüm olu- nur, Hayf ki bu hatıralar bile toplanmamıştır. Halbuki bu ne- vi ateşli kamçılardan mahrum o- lan milletler gaflet uykusundan | güç uyanırlar. Bir yurttan diğer yurda mu - hacirlik ne kadar elim olsa ge - ne nispeten ehvendir. Ya yur - dundan yabancı ellere muhacir olmak işte felâketin büyüğü bu - dur. Şairin: Gariptir bu ki göbekten iftirak edeli Garip derbeder oldum diyarı | gurbette Dediği bu nevi katmerli ga - Osmanlılar şuur- | | İ İ i verilmiştir, müderrisin bu mi | rek balaban at, Bin eşeğini Dünkü konferan, Dün halk evinde müd Ki Vehbi Bey tarafından kara “a ler ve mazârratlarından koru" çaresi mevzulü bir bea konferansı bir çok halk tari dan alâka ile dinlenilmiştir. Denizde bir kaza Dün saat 14,30 da gekei bun yüklü olup İnabokale. ramın idaresindeki kayık, Mef vatköy açıklarında Rizeli özür medin motoru çarpmasi Y” den devrilmiş, kayığın hami | denize dökülmüş, kayıkçı ramla iki tayfa kurtarılmış... e — — ripliktir. Yurt garibi, yar g8” diyar garibi. ... — Anadan karaya yuma neyi Anadan kuruya yime neylesi Anasından kara doğan! "© p* dar yıkasan boştur. Yar# e kuru, zayıf olan da ne my kmsa nafile, gene kuru, ger” gi ru.) — Anan tat, baban tat ye : ve (Tat — dilsiz demekti” yyh millet kendi dilini bilmiye"* der, Arap da başkalarına t der ki, (t2*) demektir. 0? Kastamonu pa Velet Ço!

Bu sayıdan diğer sayfalar: