25 Eylül 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

25 Eylül 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ME Kİ mama Rasimin eski zamanları ve son Üç dileği çardı: Cuma günü gömülmek, ölürken Al- saatleri lah demek, sarhoş ölmek... Üçüde tahakkuk citi (Baş tarafı 1 inci sayfada) gazinoya getirilirdi. Orada otu- rurdu. Gene bu suretle akşam evine dönerdi. Netekim öldüğü gün de böyle yapmıştı.,, Bütün zulmü kendisine Ahmnt Rasim Bey mütareke içinde ( Yenigün ) gazetesinin mes'ul müdürü ve ayni zamanda mubharriri idi. Fakat (Yenigün) kapandıktan sonra (Vakıt) tah- rir ailesi arâsına girmişti. O za- manlar Ahmet Rasimin sıhhi vaziyeti bir aralık Kendisi bünye itibarile çok kuv- vetli bir yaratılışta olmakla be- raber bir ekzamaya tu'ulmeştu, Ellerinin Üzerinden parmaklarının arasında iltihaplar görülüyordu. Doktor kanının tasfiyesine lüzum görmüştü, Onun için haftada iki | üç gün kendisine şırınga yapı lıyordu. Merhum O sıralarda bir gün matbaada arkadaşlarına şöy- le demişti: Gi Artık ben akşam yemekle- rini tâmamen kaldırdım. Yal mz , öğle yemeği © yiyorum. yirmi dört saatta bir defa ye- mekle iktifa ediyorum ve gece- leti bu suretle pek rahat uyu- yurum.,, Bu ekzama merhumda içkinin tesirinden mütevellit idi, Onun için Hakkı Şinasi paşa cenaze- sine giderken vapurda ismi et- rafında hesbihal ederek ve mer- bumun meziyetlerinden * bahse- derek şöyle diyordu: — Evet, Ahmet Rasim Bey çok namuslu çok faziletli bir insandı. Abdülhamit devrinde Yıldıza gidip gelmiş olanlar pek iyi bilirir. Abdülhamidina dam- ları onu ele geçirmek isterlerdi. Fakat © hiç bir zaman mâddi menfaat mukabilinde memlekete ve miiletine zararlı gördüğü bir tarzı hareketi kabul etmemiştir. Onun bütün zulmü yanlız kendi. sine idi. Çünkü fazı, içerdi. Ahmet Rasim Bey etrafta kendi hakkındaki bu kanaatı bilirdi. Fakat o fazla içmediğini daima dostlarına söylerdi. Bu münasebetle gene bir hasbi. hal esnasında Vakıt matbaagın. | daki arkadaşlarına şöyle demişti, — Bana çok içer denildiği. ni bilirim. Fakat bu çok yanlış bir kanaattır. Beni hiç bir kimse şimdiye kadar sarhuş halde gör- memiştir. Abdülhamit zamanında bana bir hafiye musallat olmuş- tu. Mütemadiyen beni takip ederdi. Bu adamın şerrinden kurtulmak için bir tedbir dü- şündüm : Bir meyhaneye kapağı attım. Sabahtan akşama kadar hergün meyhanede otururdum. Önüme bir kadeh rakı kor, su ile doldururdum. Beni takip eden hafiye gelir, kapıyı aralık eder, bir adam arıyormuş gibi içeriye bakardı. Beni rakı içiyor zannederdi. Tekrar dolaşır, bir iki saat sonra gelir, beni gene ayni vaziyette görürdü. Nihayet bu herif bu takibat neticesinde benim gece gündüz rakıdan baş kaldırmaz bir ayyaş olduğuma hükmetmiştir. Yıldıza o yolda jurnal vermiş ve benim yakamı da bırakmıştır. İşte bu gibi hal- ler benim sarhoşluğum, ayyaşlı- bozulmuştu, ! ğım hakkındaki rivayetlerin ya- yılmasına sebep olmuştur. Fakat | dediğim gibi doğru değildi: Mızıkçılığı sen yaptın ! beraber muhakkak olan şudur ki merhum son gün- İstine kadar bilhassa akşam üstleri önüne bir kadeh rakı koyarak arasıra dudaklarını 1s- Bununla ! İatmak kabilinden ağzına götür- mekten zevkalırdı. Rivayete göre öleceği gece de yatağında yatarken bir aralık çocuklarına: — Bana bir kadeh rakı geti- | rin! Demiş, rakıyı vermişler, içmiş sonra istirahate çekilmiş. Bu sı- rada oğlunun başka bir odada kendi kendisine içmekte olduğu nu sezmiş ve genci çağırarak: — Sen beni uyulmıya çalışı- yorsun, kendin dışarda içiyorsun mızıkcılık etme, bakalım... Diye lâtifelerde bulunmuş. Gülüşmüşler, Ahmet Rasim B. de neş'el&nmiş. bol bol kahkahalar atmış ve bu kahkahalar arasın- dada tıkanarak gözlerini hayata kapamış. Bu sefer oğlu Şeyda B. büyük teessürü içinde baba- sına cevap vererek üzerine ka- panmış: — İşte şimdi asıl mızıkcılığı sen yaptın, baba... Merhumun hayatta üç dileği varmış: biri ölürken (Allah!) di- mesi, ikincisi serhuş olarak ken- dindini bilmez bir halde can vermesi, İ cuma günü gömülmesi... Bu üç dileğin üçü de tahakkuk etmiştir. Dostları Yine rivayete güre merhumun öldüğünü duyan dostiarından ta- rihçi Ahmet Refik B. derhal kalkmış, Rasim Beyin evine git- miş, ailesine merhumun içtiği rakıdan bakiye bulunup bulun- madığını sormuştur. Olduğu ce- vabını alınca bunu kendisine vermerlerini reca etmiş, çünkü Abmet Rasim Beyin yazı masa- sının üstünde bu bakiyeyi içme- ğe ahdetmiş olduğunu söylemiş- tir. Abmet Refik Bey bu ahdini yerine getirmek suretile merbu- mun batırasını ihya etmiştir. Ahmet Rasim Beyi pek çok seven dostlarından birde Kadı köyünün tanınmış bir siması olan gazinocu Mardik Efendidir, Mar- dik Efendi başından sonuna ka- dar cenazede bazır bulunmuş, merhumun techiz'ne, tekfinine âit son hizmetlerini yapmış, elemli çocuklarını teselli etmiştir. Ab- met Rasim Bey Kadıköyünde Mardik Efendinin gazinosunda senelece olurmuş, içmiş, ahbab- lık etmişti. Mardik Efendi evel- ki gün Heybeli Adada cenaze merasiminde mehutun çocukla- nnın kolunda iri cüssesi, göste- rişli sakalı ile caketsiz kıyafeti ile dikkati celbediyordu. Heybeliada. da Mardik Efendiyi tanımıyanlar çoktu. Ağızdan ağıza şu sözler dolaşıyordu : — Troçki de cenazeye gelmiş.. Filvaki Mardik Efendi Troçki- | ye değilse bile memleketimize fabrikalar kurmıya gelen Rus mütahassıslarına benziyordu. Mardik Efendi Ahmet Rasim Beyin cenazesinde cansiparane Kıymetli bir Üçüncüsü cenazesinin | VAKIT Hırka ile birde seccade Ne oldu, nereye gitti? Muhiddini Arabiyeye ait olup Konyada meşhur Türk âlimi Sadreddin Konevi kütüphanesin- de bulunmakta olan taribi bir hırka ile kıymetli bir seccade İstanbuldaki Türk ve Islâm eser- leri müzesine gönderilmişti. Bun- ların buraya gelmediği hakkında yapılan ikbar üzerine Maarif ve- kâleti bu hususta ciddi bir alâ- ka göstermiş ve meselenin tah- kiki için lâzım gelenlere emir vermiştir. Buradaki müzelerde yapılan araştırmalarda bunların kayıtla- rına tesadüf edilememekte oldu- ğundan kıymetleri çok yüksek olan hırka ve seccadenin Avru- paya kaçırıldığına ibtimal veril- mektedir. Tahkikata ehemmiyet- le devam edilmektedir. Mehmet Necip izmirden Kurultaya geldi Mehmet Necip... Oz dilimiz için İzmirde açan savaşm başpehiivanlarımdan (o biri? Dün İzmirden geldi; yarınki dil kurultayın- da bulunacaktır. Şu sözleri Mehmet Necip söylemiştir "Sevgili türkçe taraftarlarma, pek çok a- çık türkçe yazışa kargı, itrata varılıyor di- yerler var. Bugün balkm konuştuğu dil oldukça zengindir. Bundan pek az İkrdrlar yazı ve edep dilme girebilmiştir. Eğer biz bunları kullanmakla kalacak olursak dilimizi bir i- kinci fakra uğratınış oluruz. Bugün bura » larda bilinmediği halde başka yerlerde kul lamlıp durulan sözlerle yazılmış bir gey için Metin animeyi ana OÖilini Pek Küzet bilen tir TüPkte yazacağı ber yey- | ilandığı, fakat henüz bizim her nnst sn İşitememiş bulunduğumuz bir çok sözler için kendisini ifrata varıyor diye iihama kalkışırsak pek Kuki: olmayız. İk defa işit- tiğimiz için bize çagatayöz gibi gelen bir çök sözler ona pek tabii gelebilir, hatta on- ları “Gayri menusiyet,, ile itham edişimize şaşar kalır ki bunda pek haklıdır. Türkçe sözlerin tedricen kullanılmasına geline: Türkça yazacak olanlar hiç tir ka- yıt alta remez; çünkü na dilince ya- ayorlar, “İfrat,, m türkçeyi iyi bilen bir Kimse için nasıl hükmi yoksn onun gözün- de “Tedricen,. de öylüdir. Bize düşen bizim benüz işitmediğimiz, görmediğimiz sözlerin Giğer yerlerde kullanıp kullanılmadığını ve bünların manas ne olduğunu anlamaktır, Eğer beş on kelime öğrenmekten çekinirsek sonra ne olacak? Arapça, nasmos İçin nasl lügat kitapları karıştırırsak birz da türk- 66 lüratleri karıştıralım. Hem de bu bir va» zifedir, bir barçtur. "Ana dilini istihkardan İbaret iirazlara kolay kolny hir at takılmaz, böyle bir at başka dillerde de bulunamaz, “Biz iğidik, anlar da biraz yükselsin. dlye itirazda bulunanlara karşı ne denecek olaran böşter. Biz o yükselmesini istiyen kimseler #rrasndayız. Sanırım ki kendileri ne wzatilân, yükseltilen biraz nasıriıca, bir Az çatlaklıca el, geriye itilmez. (Makber) in yelsengiz feryatları yerine o elden kopan ah ve feryatiara karş: daha hassas olmak yakışmaz zn1?,, Bu sisleri Mekmet Necibin bize dün #öylediğini zanpettiniz, değil mi? Hayır, bü» nu bundan Lâmem 32 yıl evvel İzmirde Çi kan Hizmet gazetesinde yazıyordu! Pvet, 32 yıl evvelki Hizmet gazetesi ki Mehmet Neciplerin, Mehmet Şereflerin, Tevfik Nev- zatların dil hareketine saha olmuştu. Meb- met Necip yarınki kurultayın en bahtiyar simalarından biri olsn gerektir. PEPEE EEE ES ESTA FUEEAE FEAEEEVESABEEEY AMA bizmet ediyordu. Fu arada Hü- seyin Rahmi Beyi gördü, elini Efendiyi şu sözlerle karşıladı ; — Demek öldürdüklerinizi gö: müyorsunuz da! Ahmet Rasim Beyi Heybelia- dada Türkler kadar Rumlar da severdi. Kilise cenazeye iştirak edip son hürmet vazifesini yap- mak üzere iri yarı bir zangocu memur etmişti. Resmi elbisesi, kasketi, sırmalı kemeri; elinde | kocaman sopasile gelen zangoç başından sonuna kadar mera simde hazır bulundu. Melek Sinemasında Adalar 25 Ein 1982 Şarkısı Lups Velez — Lawrence — Tıbbatt Amerikan filim 28 eyidi çarşamba akşamı Melek sinemasında gösterilecek olsn Adalar şarkışmdan Bir sahne Zengin bir allenin oğlu cesar Terry Bur- ke bahriyelilerle birleşmiya muvaffak olur. | Çok samimi arkadaşları Romance ve Jones De birlikte K,üba adamda eğlenceli birsva- kit geçirir. Bir gün sokaklarda gezerken tu- haf ve uydurma şarkılar söyliyerek (fıstık satan genç kız, Nenitaya raagelir, Kendi memleketinde asilzade Matmazel Kristal lip nişanlı olduğu halde, Terry No- nitaya çüzmen şık olur ve nihayet genç Kizin gönlünü kazanmıya © muvaffak olur. Son derecede mes'ut ol fakat ansızın ilânı harp otur ve Terry Küba dilberine ebe- | diyyen sadık kalacağını vadeğderek mecburi ayrılır. Harp esnasında Kristal Terry'yi bulmak maksadıyla hasta bekrct olur ve güzün b - rinde nişarlısmı yarı ölü bir vaziyette bi Tursa da onu tedavi ederken hastana Üzeri- he bir bomba düşer ve genç kız fesi surette yaralanır. Kihamra Sınemasında Kristalin bu kadar fedakârlık güsterğ inden dolayı Terry çok mütessstir olur © derhal genç kızin evlenir. Seneler geçer, bir gün Küba orkastıs bulunan bir kabtrede, Terry Nenitanm föf tık satarken söylediği şarkıyı iştir ve KÜ tada geçirmiş olduğu o güzel zamanları bö tırlar, dayanamaz tekrar Nenitayla birleğ mek üzere Kübayn hareket eder w mektupla refikasmdan af diler. Zavallı refikas kendi kendine o genç dibi aramıya gidiyor, fakat onun © çoktaf geçmiş olduğunu öğrenince tekrar bana #V” det edecektir, diye dllşünerek teselli bulu yordu, Terry beybuda yoruldu, bütün Havanaği Nenltayı yalnız mezarında kulabildi ve zih#* yet onun kıymetli batması olarak öksüz b raktığı ve esasen kendisi de onun babası di” duğu, bir tek yavrucukla bertber tekrif Kristala döndü. ve Daktilonun izdivacı Mari Gülori — Nuel Nwel Kant (Noel - Nari), Matmazel Tripst (Elen Perdryer) ile evlenip onun serveti i- le eski saltanatmı ihya etmedet evvel, met yeni Talu (Dinma) ile alâkasmı kesmek is tiyor. Lulu e beraber kont evden çıkar çık maz hizmetçisi Jan: (Urban) eski efendisi olan bir markinin kiz Jeneviyev (idari Glo- ri) in ziyaretini kabul ediyor. Bu kızcağız tabanın ölümünden sanra fakir düştüğü #- gin daktiloluk yapısaktadır. Eftendisinin dışarda olduğundan istifzde etmek istiyen Jan, genç kızı muhükleak ye- meğe oymak istiyor, Üstelik ona gm panya da ikrem edince, böyle geylere alıştk olmıyan Jeneviyrr uyuya Kalıyor, hem de | Kont eve dönüp de yatağında bu güzel Kızı görünce şaşırıyor. Metresi Lulu ise ©- nu evleneceği matmazal Tripet zannederek koşup kızın babasma telefon ediyor. Aiöayö Tripst (Aklistapas) geliyor ve: — Bu benim kızım değil. diyor, fakat müstakbel damadımın yatağında bu kız ne arıyor? Kont bunun üzerine Jeneviyevi kız kar- deşi olarak takdim elmek mecburiyetinde kalarak: Taşrada idi, diyor, yeni geldi Kont ertesi gün metresi Luluya hakikati anlatmca, E stun nişaniısnn babası ca giderek: — Ben de kontun ikinel koz kardeşiyim, Diyor. Hakikatte kontun bir kız kardeşi vardir ama, hem sağır, bem de külüstür bir şeydir. (Mfargriz Moreno) ve Kont onu Pa- rise getirmek istememektedir. Halbuki bu kargaşalık arasında, Mösyö Tripet kontun metresine Aşık olmuştur ve ona gönderiyorum diye gönderdiği badiye - ler, çiçekler, bep bu ihtiyar ve külüstür bakiki' kız kardeşe gitmektedir. Mesele bila « metresi Laluyl, öptü, Hüseyin Rahmi Bey Mardik | sevrrsnrunsisrasnarsssu sutun sona s0assasan00neLsass senar serra bütün çatallaşıyor değil mi? Dehası da ve Sağır ve ihtiyar hemşire, kardeşinin evini gelince Jepeviyevi kardeşinin nişanlısı, yapi Mösyö Tripetin kızı gannediyor. Öle taraf * Yarın alışam Elhamra #inemarnda gözeli” lecek olan Daktilonum İzdivacı filmisd” bir sahne tan, matmazel Tripet, Jeneviyevi kendisi” samimi bir arkadaş olarak ediniyor ve kontu sevmediğini itiraf ediyor. Nihayet, kont Jeneviyevle evleniyor çü Tripete bırakıyor” rare g bir Gazino kahramanı Dün akşam Fenerde Kılburnu gazinosunda büyük bir gürültü olmuştur. Hadisenin bbibi şoför Niyazi isminde bir'sidir. Arap Abdi, Faris, şoför Niyazi ve daha on kadar arkadaşları bir alem yapmak üzere dün akşam Kilburnu gazinosuna ge- lerek içmiye başlamışlardır. Bir müddet içtikten sonra şoför Niyazi arkadaşlarından birini şarkı söylemek üzere saz heye- tinin bulunduğu sahneye çıkar- mak istemiştir. Fakat bu arzus” reddedilmiştir. Bunun üzerine reddedilmek” ten muğber olan şoför Niy3 sustalı çakısını çıkararak önü” gelenlere saldırmıya başlam!f ve çıkan gürültüden isti ade eden diğer arkadaşları da içti leri rakı parasını vermeden # vuşmuşlardır. Gürültü üzer yetişen polisler hadisenin kah ramanı olan şoförü yakala lardır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: