23 Aralık 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

23 Aralık 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kimlerdir, Ne İİ Münir Nurettin Bey Alaturka musiki hakkındaki kanaat- leri, verdiği konserler ve tahassüsleri Muganni Münir Nuretiim Beyin ba- yandan ve bazı kanaatlerinden dünkü müshamızda biraz bahsetmiştik. Münir Beyin musikimiz hakkımdaki intibalarını da bugün yazıyoruz: Bir konser için. Münir Nurettin beye, senede ancek birkaç konser vermesi de- laymile işitilen şikâyete benzer ta- bassüslerden ve O temennilerden bahsettim. Dedi ki: — Haklıdırlar, fakat ben de haklıyım. Konser vermek için ha- zerlâanmış olmak lâzımdır. Bir konser hazırlamak benim için en aşağı iki aylık bir çalışmıya ve e- meğe mal oluyor. Çünkü bizim musiki telâkkilerimiz çok dağı -| mıktır. Alafranga sevenler var, alaturka istiyenler var, halk tür- küsü sevenler, piyasa şarkısmdan hoşlananlar var, Bütün bu nokta | İ ni renkler, yeni ifadeler bulmak e ları hesaplıyarak öyle bir prog - ram hazırlıyacaksınız ki her si - if halkı memnun edebilsin. Biz- deki dinleyiciler, diğer memleket- lerdeki (dinleyicilere (O katiyyen benzemez. Konser müşkülâtmdan birisi de, hiçbir memlekette olmadığı halde, bizde konserlerden çok fazla, yüzde yirmi resim alınma - srdır, Yanlış telâkkiler Münir Nurettin beyin esaslı te- €sür ve şikâyetlerinden birisi de musikimiz hakkındaki yanlış te- lâkkilerdir. Diyor ki: — Vakıa her millette ayrı is- tikâmette yürüyen cereyanlar o » labilir, Meselâ Fransızlar klâsik musikisi yanında bir de Mon- martre musikisi vardır. Fakat bun- lar derhal ayırtedilir ve bir mü - nekkit işe başlarken asıl Fransız musikisini, klâsik musikiyi ele a- lr, Halbuki bizde kritik yapan- lar Türk musikisi deyince gözle- rinin önüne bir bar & mızıkasını getiriyorlar ve bir çalgılı kahve musikisini nazarı itibara alarak işe başlıyorlar! — Bugünkü musiki hayatımı- zı nasıl görüyorsunuz? San'atkârı en çok düşündüren bu sual oldu. Çünkü mevzu pek geniş ve şümullü idi. Fakat Mü - nir Nurettin bey bunu kolaylıkla İs mire ifade etmiye muvaffak — Bu sorduğunuz sual mühim bir mesele, dedi. b Kendi kanaatimce Türk musi- kisi deyince aklıma Piyaa mu - sikisi gelmez, Türkün klâsik ve bir de halk musikisi gelir, Bu iki kısım da kendi sahalarında fevka- lâde zengin olmakla beraber bizde noksanolan kısımı bugünün ihti ihtiyaç | kuş,, ismindeki filmde bir rol »- larını, duygularım ifade edecek temsiW musikidir. Asıl klâsik Türk musikisinin armonize edil « mesi taraftarı değilim. Buna im- kân da göremiyorum. Esasen bi- zim eski musikide melodi zengin- İiği ona armonile verilecek zengin- likten kendisini müstağni vaziyet- te bırakmaktadır. Yalnız. o yapılması lâzım bir şey varsa, hakiki Türk melo » dilerini, Türk renklerini garp tekniğile telif edebilecek temsi - KW bir musiki vücuda getirebik mektir ki, bu da birkaç ayda ola- cak iş değildir. Her iki musikiyi bihakkin bilen ve kendisinde | si muhtemeldir, VAKIT Bozkırda Çeyiz Yüreği temiz bir Amerikalı, boş şampanya şişesini karnınm üstünde oynatarak: — Kimbilir kaç piliç değerin dedir, diyordü; tam bir kız çeyiz- liği. Şişerân altın sarısı etiketi, kır- mızı boyun kâğıdı, hepsi tamam ve yerinde idi. Şaşalıyarak yüzüne baktım: — Yarm Alişar'a gidiyorum, dedi, köy köy dolaşacağım. Yay- la köylerinde boş şişe para yerine geçer. Bildiğimiz bayağı beyaz şişeler epey çoğaldığı için şimdi iki yumurta pahasma kadar düş- Kazanıyorlar ? bestekâr ruhu bulunan bir ada « min senelerce çalışması şartile bu İş, yavaş yavaş vücut bulabi- lir. Her memlekette de böyle ol- muştur. Klâsik musikimizin yegâne ih- tiyacı ise, icra tarzmdaki muvaf- fakıyet, iyi eda ve hissetmek kıs- mında toplanır. Hasıl çalışıyor ? — Sesinizi nasıl muhafaza €- der nasıl çalışırsınız? — Beş sene evvel Pariste şa- na başlamıştım. Garp musikisinin ses tekniğinden birçok noktalar- da istifade ettim ve etmekteyim. Sıhhatime dikkat ederim. İçki ve sigara kullanmam. Her gün sö ekzersizleri yapar ve okuyacağım eserler üzerinde daimi surette ye- yahut toparlak viski şişelerinin tavukla değişildiği olur. Yayla köylerinde şişe maldır. Bu şam- panya şişesi ile yahudi, bir hindi alabilir. Bol kahkahası ile gülerek: — Bir gün, ufalmış, köyleşmiş bir kasabada geceliyordum, de- di.. Burada eski bir Türk hama- mı vardır. Hamam her zaman ısıtılmaz. Senede bir kaç gün, zengin müşteriler geçerse, ve ara” larında benim gibi sıcak suya su- samış olanlar bulunursa, akşam- dan ısmarlanır. “Hamamcıyı çağırdım. Odun parası, bir de temizliğe daha dik- kat eder diye sarı ve köşeleri oy- malı bir likör şişesi verdim. Ha- mamcı sevinçten poturuyun bü- tün yamaları oynıyarak seğirtti, “Ertesi gün; camsız delikleri çulla tıkanmış tonoz kubbe altın- da, göbek taşma uzanmış, terli- yordum. Biraz sopru kapı hafif aralandı. Hamamcı beni daha hoşmut etmek için bir gramofon getirmişti. İlk koyduğu plâğın ne olduğunu söylemeğe lüzum yek: Bir kaç yerinden çatlamış 918 fokstrotlarandan biri... Soğukluğu çıktığım vakit ter- “.- Hamamcı, kusura bakma» smlar, diyor. Plâk fazla cızırtı- hıdır amma, kasabada başka A- merika marşı bulamadım. melile çalışırım. Beğendikleri.. — Eskilerden kimleri beğenir- siniz? — Klâsik bestekârlardan en çok beğendiklerim Jtri, Büyük De de efendi, Zahariyadır. o Klâsik şarkı bestekârlarından da hacı Arif ve Şevki beyleri beğenirim. Yenilerden, Ali Rifat, Lem'i, Muh lis Sabahattin ve (Yesari Asım en beğendiklerim arasındadırlar, — Musikimiz için ne yapmak lâzımdır? — Türk musikisinin kıymetini maalesef kendi müntesipleri dü- şürmüştür. Bu musiki iyi ifade o- lunduğu vakit iyi dinlenebiliyor. Türk musikisi alaylı musikişinaş- lardan kurtarılıp yetişmiş insan » lar tarafından ekseriyetle temsil edildiği vakit kendisini bu tezeb- züpten kurtarmış olacaktır. Bir mektep ve bir disiplin lâzımdır. Tavsiyeler — Yeni yetişenlere ne tavsi- ye edersiniz? — Evvelâ her işte olduğu gi - bi musikinin de bir ihtisas şubesi olduğunu kabul edip ona elifin » den başlamayı. Bir disiplin al « a tında gayeye doğru yürümeyi. O- i â ı E Alişar taraflarında bir kaç se- , taganninin yalnız ba - nedenberi toprak karmakla uğra- ğırmaktan ibaret olmayıp okunan eserin ifade ettiği manaya göre © eseri icra etmenin Jâzrmgeldiği- ni ve asıl meselenin ruhunun bu- rada olduğunu. Nihayet iyi oku- yanlardan iyi tavır öğrenmeyi.. # . * Henüz otuz bir yaşmda bulu- nan genç san'atkâr Münir Nuret- tin beyle konuşmamız burada bitti. Malâm olduğu üzere kendi- si yakmda İpekfilm stüdyosunda çevrilmiye © başlanacak “Mineli şan Alman mütehassısı, bir gün, bana kâğıt üstünde gördüklerini ve bulduklarmı anlatryordu. Top- rak katlarını şöyle #raladı: En üstte şimdiki köy, onun altmda bu köyün ölülerihin kemiği, bir kaç metre sonra bir medeniyet, ve artık her metrede bir başka medeniyet... Bü medeniyetlerin bilmem kaç tanesini saydı? Ve her sayışta bana, oradan çikim, her birini müzelerin paylaşmadığı ya bir kabartma, yabir vazo, ya bir testi Fotoğrafı gösteriyordu. Ali- şar köylülerinin, dedelerinin ve büyük dedelerinin ev, ecak ve sofra 6şyasmın resimlerini bile, lacak ve bu suretle film hayatma da başlamış bulunacaktır. Bu fil- min arrari Mes'ut Cemil ha- bir müjde. se” basacak kadar kıskanır iv. A. Sim Çatlakları en büyük tekir Cenevredeki (Ja De müze, müze dolaştırılan testiler, İşlemeli çanak, çömlekler arasım- bâş murahhası şehri- » — a çeyizlik, boş şişe gözümün ö- mize geli Cenevredeki Sü A ilik 1! Do hası M. Matsüika bu ayım yirmi be-| tum Amerikalm karar üetüzle şinci günü şehrimize gelecektir M. | oynıyan boş şişekiin altın etiketi, bir srtma sarrm gibi seluyor, ge işliyor, karım O dömüyer EA? eee » ve, tü. Fakatrfıkli ve dört köşe, | 23 Könünuevvel 1932 #4 Son Tayyareciler Rihard Dir | Mary Asir | Erk Ven Sirolein / Jerl Me. Crex / Dereli fördan Majik Sinemasında gösterilmekte Olan Yakmda Majikte gösterilecek olan “Son tayyareciler,, filminde Holivyutun en mahir tayyarecile - rinin havada yaptıkları atışları, havadan yere doğru 200 mil sü- ratle, düşercesine inişlerini seyre- derken heyecandan ter dökecek - siniz.. Filmde hava kahramanlarmın ne kadar mühlik vazifeleri ol - duğunu gösteriliyor. Askerlikten yeni terhis edilen bir tayyarecile rin hayatlarını kazanmak için'a - tıldıkları tehlikeli mesleğin kor « kunç safhalarından başka Holivu tun sinemacılık . hayatını da . bu filmde göreceksiniz. Filmi temsil eden artistler, herkesçe malümdur. Fakat tayya- re (o bünerlerini yapan fedakâr tayyarecileri de ( tanımaklığımız icap eder. Müheyyiç seneleri ya ratanlar meyanında eserin müel- Yifi tayyareci “Dick Grace,, bah- ri muhiti geçerek Amerikadan Havay adalarına kadar hiç dur- madan uçarak giden tayyareci Art Gobel'de vardır. Aşk onların kanatlarını dai - ma harekete getiriyordu. Rehber- leri ya ölüm veya hayattı.. Garp cephesinin kahraman as lanları Holivut semalarının par - lak yıldızları olmuşlardı. Son Tıyyareciler filminden bir sahne O kahramanlar, yalnız harpte ölümden korkmamak mecburiye - tinde olduklarmı © zannetmeyin. Onlar zaten bütün hayatlarını is“ tihkar etmiş isanlardır. Çünkü tayyarecidirler. Aşkı ve ölümü ayni tebessüm le karşılıyanları filmde size heye- canlr dakikalar yaşatırken göre “ ceksiniz, müheyyiç sahnelerin iç yüzünü © anlıyacaksınız, insan kudretinin nelere kadir olduğunu tasdik edeceksiniz. Holivut bütün gizli kapılarmı ardına kadar bütün dünyaya açı - yor. Size bütün hava kahraman « larını bir filmde takdim ediyor. », 5 4 Harbi umumide otuz tayyare « den mürekkep bir hava filosunun yegâne sağ kalan ferdi ve bu e « serin müellifi olan Dick Grace “Son tayyareciler,, filmi çevrilir- ken Holivut semalarında da ha « yatının dehşetli anlarını tekrar yaşamıştır. Film yapılırken düşüp ölen tayyarecilerin, bunca sene harp » te düşmanlarla pençeleşip kurtul duktan sonra maişet derdinden atıldıkları tehlikeli vazife başın- da kurban gitmeleri (hakikaten insanı müteessir etmekte ve bir çok seyircileri ağlatmaktadır. Terkos şirketi ge- ne mahküm oldu Terkos şirketinin abunelerine su vermediği halde tamam abune be- delini tahsil etmesinden dolayı a- vukat Mün'im Mustafa Bey tara" fından aleyhine açılan davasının rüyetine dün dahi devam edilerek karar tefhim olunmuştur. Bu karara göre şirketin filhaki- ka haftalarca su vermediği halde müşterisinden fazla para tahsil et- tiği anlaşılmış ve fazla alınan pa- ranm red ve istirdadna mesarifi mahkeme ile mahkümiyetine. ka- rar verilmiştir. Hatırlardadır ki Terkos şirketi bundan bir müddet evvel tesisat bedeli için fazla para aldığından dolayı gene mahküm olmuştu. derin bir rüya sarartısı (içinde, Bozkır Kızlarının alı sönmüş ya” nakları, pırıltısı dinmiş bakışları, hayal meyal dalgalanıyor! Falih RİFKI Vapurculukinhisarı geriye mi kalıyor! Vapurculuk inhisarı hakkında ki kanunun bir sene tehirle tatbik edileceği hakkında bir şayia var” dır. Bu hususta dün vapurcular bir i liği ile İstanbul Ticaret Müdiriye * “ tinde yaptığımız tahkikatta kanu” nun tehirle tatbik edileceğine dair bir emir gelmemiştir. eaamağkink. Bir tayfanın katli muhakemesi i Zeyrekte vapur tayfalarından Lütfü Efendinin öldürülmesi mu* hakemesi dün ağırceza mahkem€ sinde görülmüştür. Maznunlar, Bedri ve Cemal Ef- lerle Mehmet Ali Efendidir. Meh * met Ali EF., teşvikten maznun 9“ larak, muhakeme ediliyor. Dün baz: şahitler dinlenilmi" muhakeme, başka şahitlerin ç# 5 ğırılmasma kalmıştır. > Z iğ sbaoyeimoğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: