1 Mart 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

1 Mart 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

VAKIT'm Edebi Tefriiâs : w 7 r* Bir Yastıkta Kocayın w 6! aras 5 (liyec İl A4 inlar olsa) Yazan: Mediha Münir Bu beklemediğim ziyaret ve İ olmak şerefine nail olduğum za - Ummadığım teklif karşısında şa - faladım, Nazif Şakir Bey ev sa - hibim olacaktı, onun kiracısı ola» Saktım!, Peki ama, bu adam neden bu- Tâya gelmişti?.. Buna ne lüzum Yardı?, Eyvah!.. İçimden geçeni Nazif y gene anladı. Bu adam yüzü - . bakınca sahiden içimi okuyor- Dedi ki: — Buraya gelmeme lüzum Yoktu diyeceksiniz (değil mi? Haklısınız. Avukatmızla bu işi halledebilirdim. Fakat ben, mut- olmasını istediğim işlerimi kendim yaparım.. Kiracı » İN Mun siz olmanızı muhakkak isti - İİ Yorum. Sordum: — Neden? — Çünkü o köşkte büyüdüm. Ö köşkte çocukluk hatıralarım Yar, Sizin, bu hatıraları iyi muha- faza edeceğinize eminim. Seneler Var ki, Adaya gitmemiştim. Dün Bittim Çocukluğum © gözlerimde Canlandı. O eski havayı ciğerleri- me doldurarak nefes aldrm.. Hayretle Nazif Beye bakıyo - Tüm. Ne bassas adammış.. Halbu- ki onu böyle hassas zannetmez » # dim.. Acaba benimle alay mı edi- Yordu?. Yoksa sahi mi?. Halâ kapının önünde duruyor- duk. 11 - Hanımefendi, dedi, sizi ka- "bı önünde ayakta tutuyorum. İs - ? terseniz bahçeye çıkalım. Hava Büzel. Bahçede görüşürüz. Elinde şapkası, başı açık, ka- “İ bıya dayanmış duruyor. Ben, ka- “İ pıdan gelen hafif rüzgârla dağı - “ij Jan saçlarımı düzeltiyorum. i Kimbilir, bu darmadağın saç - # larla ne kadar çirkinleşmişimdir. Bereket versin Nazif Bey bakmı- Yor ve anlatıyor: — Ben adayı, köşkümüzü u - Dütmuştum. Dün görünce çarpın- tiya yakalandım. Girince gözle - Yim doldu. Her odada, kendimi, küçük Nazifi gördüm. Tek evlât Yanorıklığı ile büyütülen o çocu - ğun yaramazlıklarmı hatırladım. tün yaptığım şeyler, gözlerimin önüne geldi... Evet yaramazdım, #rmarıktım ve bütün bunlar biraz beni hotgüm yaptı. Yalnız kendi- Mi, kendi zevkini düşünen bir a « dam oldum. Biliyorum, bunu be- Zenmiyorlar, akılı — başında olan İnsanlar benden uzak kalmak is- tiyor. Hatta siz bile.. Fakat itiraf *deyim ki, onların da, sizin de Z var, Birdenbire bu sözler beni ge » Ne irkiltti. Adeta haykırdım. — Sizin hakkınızda ne düşün- 'ümü nereden biliyorsunuz be- Yefendi? Sizinle dört kelime ko * Buşmadık. Sizi ilk olarak bu gün, “ğ irimizin yabancısıyız. Tanı « ii bir kimse hakkında ne Filerim olabilir? — Bu da doğru, henüz şimdi - biribirimizin yabancısıyız.. zelil daima yabancı kalmıya; İtz.. Kemali hürmetle biribirimi - 26 yabancı kalmıyacağımızı iddia “diyorum... Siz, benim şimdiye ka- ve tanıdığım kadınlarm hiçbiri - benzemiyorsunuz. zel kesmek, değiştirmek is « “tedim, Fakat o, devam etti; 7 Ahbep o el | l | l | man, çocukluğumda aldığım sı « marık terbiyenin neticelerini gö - receksiniz hanrmefendi. Kendi - mi beğendiğim içindir, ki evlen - medim. Kendim gibi çocuk yetiş « İ trmekten korktuğum için izdivaç- tan uzak kaldrm.. Sonra başka bir fikrim daha var. Nasıl olur da bir erkek, bir kadm yalnız ve yal- nız beni sevsin der ve nası lolur da bir kadın da, bir erkekten ay- ni şeyi ister. Benim havsalam bu- nu bir türlü almıyor. Eskilerin de bir sözü vardır. Bir gülle yaz geç- mez derler, Bir sevgile de bayat geçmez, Bunu kabul eden bir er- kek nasıl evlenebilir.. Nazif beyin açık açık konuşması hoşuma gitti. Güldüm: — Amma dedim, bereket ver - İ sin dünyanın çoğu sizin fikrinizde değil. — Sözlerimi yanlış tefsir etti - niz. Ben evlenmek (fikrindeyim, İfnkat bir türlü bir kadına: “Sen yalnız beni seveceksin!,, demeğe cesaret edemiyorum. Dedim ya, ben çok şımarık büyüdüm. Tam bir | diktatörüm. Dediğimin yapılması» | nı isterim. Meselâ annem gece be ni yatırır ve uyumam: beklerdi. Halbuki ben onu bırakmazdım; Ya tardım ve tam uyuyacağımı hisset tiğim zaman: “Gitme, derdim, bekler, uyudu- ğumu seyret), — Dediğinizi yapar mıydı? —Yapardı. Halide, ve ben uy » kuya dalıncıya kadar bekledi. A - rada sırada gözlerimi aralar, onun gülümsiyerek bana bakan gözle - rini görürdüm. İşte böyle keyfime buyruk yaşamağa çocukluğumdan beri başladım. Devam ediyorum. Bilemezsiniz, hayatta istediği şe » yi düşünmeden, aklından geçer geçmez yapmak ne iyi, me nefis bir şeydir. Hayatın yegâne zevki- dir.. Siz, ki hayata yeniden atılmış | gibi, iniz, bir tecrübe ediniz, göre- seksiniz, ki bu zevk, bulunmaz bir zevktir. v Filvaki benim de bü zevki tat - mak en büyük emelimdi. Tanıma» ğa da başlamıştım. Fakat Nazif Beye bir şey söylemeditn ve bu #öz | lerini cevabsız bıraktım. | Bahçede yavaş yavaş yürüyor - duk. Konuşa konuşa, kocamın av - cı kulübesine geldik, Kulübe diyo rum, amma, dehize, yakacığa na - zır mükemmel bir odadır. Koyu İ kâğıt kaplıdır. | Nazif Bey sordu: — Bu nedir Hanımefendi? — Bu bir oda Beyefendi. Ko - cam: “Av kulübem,, derdi. Fakat ben bu odada akşamları oturtur, say içerdim. — Girelim mi? — Girelim, Girdik. Nazif Bey pek beğendi. Pençereden gözlerin önüne ya - | ha genişliyerek yürüyor. da görüyorum diyebilirim. | yılan manzaraya baktı: — Nefis diyor, cönnet gibi bir Berberin ustura ile tehdidi Galatada birahane (O sokağında 11 numaralı hanede sakin Bedros ağa kızı Marya Beyoğlu merke - zine müracaat ederek dostu iken ayrılmış olduğu Kemer altı cadde- sinde 59 numaralı evde oturan ber ber İbrahimin kendisini ustura ile tehdit ettiğini söylemiştir. Dİl köşesi Ana dilden derlemeler Himir Zübeyir, Ishak Refeç CHP. yaymalarındann , Ankara Halkevi Türk dili için yapılan araştır - malar, bilimli ve duygulu bir yol- da yürümiye başladı. İşte bu iki değerli arkadaşın | bir derleme deneyisi olan ilk yaz - maları bir güzel basma kılığında elimizde bulunuyor. Yorulmak bilmez bir çalışma - ! nm, dile ve yurda bağlılığı göste- ren derin bir dil sevgisinin ortaya çıkardığı bu çok güzel sözlük ör- neğini diline gönül vermiş olan sevgili okurlarımla beraber ele - mek istedim, Hamit Zübeyir ve Ishak Refet | Beylerin bu değerli basmada gö- rülen (ön söz) lerinden anladığı" mı biraz açmak isterim. Böylece işin içine girebiliriz. Orada der- lenen öz Türkçe sözleri, konuşma ve yazı dilimizin içinde nasıl kul- ! lanabileceğimizi de-sonra anlata- biliriz. Bu iki arkadaş, bize Türk dili çalışma yolunda iki yön gösteri - yorlar: p— Türk dili haznasını bütün- ce toplamak, 2 — Türkçeyi zenginleştirmek için yeni anlayışlara ve dili arıt- ma dolayısile açık kalan anla * yışlara Türk dili kaynağından söz ler bulmak ve kullanmak. Biraz sonra birinci ve ikinci yolları genişletecek işlerin nasıl ve neler olması anlatılırken, bu « nu dil bilgileri bölümlerine ayı * rarak çok güzel göstermişlerdir. Burüda ilk olan dil haznasını bütünce toplamak için güdülen yolun başa çkacağına inanıyoruz. Ülküde ünlenen dil sefer eşkin- liği her Türkü bu yola yöneltmiş- tir. İşte elimizdeki bu küzel der- | leme denemesi de onun bir örneği | değil midir? İkincisi olan dili arıtmak, yeni İ anlayışlar için söz bulmak işine gelince derin derin düşüneceğimiz yer burasıdır, Bu da ikiye ayrılır: 1 — Yeni yeni ortaya çıkan anlayışların Türkçesini bulmak, 2 — Dilimize üşen ve Türk di- lini binlerce yıldanberi tutsak yap- miya çalışan yabancı sözlerle söy- lenen anlatışları öz dilimizin söz- | lerile anlatmak. Birincisi salt söz derlemesile bulunamaz. Zira yeni yeni anla- yışlar bizim dilimizde, üç yaban dil ile yer bulmuştur: Arapça, A- cemce, frenkçe. Şimdi işte bumların yerine öz dilimizden karşılk bulmuya uğra- şanlar var,... Bunu başaracak « lardır, Büdie en çok (bilgiye) dayanan işlerdir ki onunla uğra- şan dil kolumuz her gün biraz das Bunlar bölüm bilgisi olduğu için bütün bütün yazı diline, konuşma diline bağlanamaz, Ancak,,, ikincisi çok düşü- nülecek ve uğraşılacak bir düz - lüktür, Konüşmalarnmızda, yazmala - rrmızda dopdolu yabancı sözler öyle kökleşmiş bir kılıktadır ki bunların, bugün gönül ve kafaya mak olmıyan sokulgan, rİrköz Türkçeleri varken, bir türlü onla- rı kullanamıyoruz, tersine Arap - çasını, Acemcesini söylüyoruz. İşte iş buradadır. Bize yavaş yavaş diyorlar., Oh... bu (yavaş yavaş) bence Türkçe değildir. Sayıfa: 5 İstanbul balıkçıları mühim sayılabilecek bir geçirmektedirler. Bunun kazancın maliyet fiatını bile lâyı- kı veçhile korumaması ve bütün | vaziyette bulunmasıdır. Balıkçılar cemiyetinin erkâ - nından birisi bize balıkçıların ali ziyetini ve dertlerini şöyle anlat - | it: Bu sene balıkçıların vaziyeti! hiç iyi değildir. Palamut boldu fa- kat bu bolluk dolayısile para ge tirmedi ve netice itibarile balıkçı- lar kazanamadı. Uskumru mevsi « | mi ise fena geçti. Bazı sebepler | dolayısile muntazam ve muttarit i şekilde balıkçılık yapılamadı ve yalnız açık havalarda Gırgır ka - yıklarının tuttukları, toplu olaark arâsıra piyasaya döküldü fakat bu da istifade temin etmedi. Şimdi balıkçılar gözlerini ve ümitlerini çiroz mevsimine (bağlamışlardır. Fakat bu ümidin de boşa çıkması | ihtimali çok kuvvetlidir. Çünkü! ihracat hemen tamamile durmuş gibidir. Bu itibr a tutulan balık- ların İstanbulda kullanılması lâ- zımgeliyor. Halbuki İstanbul tu - tulan balıkları kendi başına istih- lâk edemiyecek vaziyettedir. Me- selâ bu sene balık çok olduğu va- kit talep azdı. Balık az olduğu va:! ki te talep çoktu. Bunun için he- men hemen balıkçıların sermayesi | sıfıra indi. İhracat yapılamaması- mezar arar neyden ratmış olan tarihin büyük ünlü çocuğu Türke, bin üç yüz yıldan- beri yerinde saydırmaktan başka bir iş yaptırmamıştır. Bu (yavaş, yavaş) beyin kavu- ran kum çöllerinin uyuşturucu $ı- cağı altında yaşıyanlar içindir. Türke de o yerin kafalarından geçirilmiş Türk olmıyan bir arta- kalmadır. Türk yavaş, yavaş yürümez. Türkün içinde ve soyunda yalnız | bir güç vardır: İyi duyup düşün - mek ve birden atılmak, İşte bu kutlu güçtür kü onu bir Yeşim taşı gibi sırasına göre ısıtır, sırasına göre sörinletir ve ancak yeteğine koşturur. Öyle olmasaydı, Türk Atanın bütün yer yüzüne yaydığı çocuk- ları binlerce binlerce yıdanberi bugün her yerde görülen, şu bü- yük varlığı böyle yürütebilir miy- di? Bunum içindir ki yavaş, ya - yaş, Türkçe değildir. Duracak, dinlenecek bir günü- müz yoktur. Bizi binlerce yıl, ta ce, ilerleme, yükselme erimlerin - den alıkoyarak: (Düşünme, inan ve inandığından benim dediğim o- | lacaktır) deyen kötü anlatışa ar » trk inanmıyoruz ve bunun içindir ki, Hamit Zübeyr - İshak Refet Beyler (Türk dil kaynağından sözler bulmak ve kullanmak) sö | zü ile bunu anlatmak istiyorlar, | Bu nasıl olacak? İşte bunu kurallaştırmak için | gözeteceğimiz yolu, benim kart kafamda kakılmış kalmış, kırk yıllık dil düşüncelerimle vuruştu - öz dilimize varıncıyadek düşün - İ | rarak sırasıyla anlatmıya çalışa - cağım. m m sdü ıltapi Istanbul E balıkçılarının sıkışmasına sebep nedir? /. a i » . gi » - ihracat yollarınınveimkânlarının temini lâzım, yoksa vaziyetleri bozuluyor oldukça | nım da da sebebi şudur: Romanya- buhran | da çok fazla gümrük vardır. Yu » sebebi ! nanistanda para çok düşüktür ve bundan başka on şubattan itibareri balıkları da kontenjana tâbi tuta” ihracat kapılarının o kapanmış bir! caklardır. Bulgaristan ise (hiçbir şey almamaktadır. Bu vaziyet kar sısında ne yapacağımızı bilmiyo * ruz. Maliyet fiatlarının çok yük » sek olması, buna mukabil balıker» lık levazımının eski fiatınr muha- faza etmesi bizi çok müşkül bir va ziyete sokuyor. a Bakmız maliyet fiatı ne kadar çoktur; Meselâ çiroz balığınm bu sene kilosunun iki kuruş edeceği- ni farzedelim. Bunun elli kilosu yüz kuruş edecektir. Bu yüz ku - ruşlan çıkarılacak kısımlar şunlar» dır: “ 12 miri, 5 kuruş komisyon ve kabzımal, | kuruş cemiyetler ai - datı, 5 kuruş yardımcı ücreti, 25 kuruş oktrova, 25 kuruş navlun, 13 | kuruş tayfa hakkı, 2 kuruş yol ve saire, #i i Bunların yekününu yüz kuruş » tan çikarınız. Geriye kalan 12 ku- ruştur ve balıkçı çirozun kilosunu iki kuruş ettiği takdirde elli kilo İ çirozdan işte ancak bu kadar ku - ruş kazanmış olacak ve bununla geçinecektir. Bizce balıkçıların bu müşkül vaziyetten kurtulabilmeleri için imkânlarınm temimidir. Yoksa va- yegâne çare ihracat-yollatının ve İziyetimiz gün geçtikçe daha müş - külleşecektir. —— m. sürp Agop mezarlığı Sürp Agop mezarlığı yüzünde | Ermeni Patrikhanesi ile belediye arasında çıkan ihtilâf mahkeme - ye aksetmiş, mahkeme belediye nin lehinde karar vermişti. Erme- | ni Patrikhanesi davayı temyiz et- miş ve üç ay evel de temyizde ta- 7 rafeyn ve İleri dinlenilmişti. Tem yiz mahkemesi 4 mart cumartesi günü bu dava Hi kararını verecektir. ; ğini Millet mekteplerinde imtihan Millet mekteplerinde tedrisat dün akşamdan itibaren nihayetlenmiş- tir. Bugün imtihanlara başlanacak i ve imtihanlar bir hafta sürecek « tir, , dak Beynelmilel Turizm birliği © Şubatm on dördünde Kahirede n toplanan, beynelmilel turizm bir « fliğinin dokuzuncu kongresine Tür | kiye turing klübü namma iştirak İ etmek üzere Mısıra gitmiş olan Ko | caeli mebusu Reşit Saffet Bey dün şehrimize dönmüştür. Szammağmler Sanayi kredi bankası müdürü teftişte Bir kaç gün evel Ankaraya gi - iden sanayi kredi bankası müdürü İ Sadettin Bey Ankaradan Hereke- ag ye gitmiştir. Sadettin Bey Hereke — de fabrikayı teftiş etmiştir. Bugün şehrimize gelecektir. Şüpheli bir adam Beyoğlunda dolaşan şüpheli bir y şahıs yakalanarak merkeze götü 4 rülmüş ve yapılan tahkikatta sa -, bıkalı ve Beşiktaşlı Yorgi olduğu anlaşılmıştır. Üzeri arandığı zaman bir kaçak çakmak mi ve me se mu y tır li a

Bu sayıdan diğer sayfalar: