27 Mart 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

27 Mart 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

cik # 277 Mart 1833 Muhaliflerinin beraeti, Hitler'cileri kızdırdı! Jüri, kararını bildirince, müddeiumumi “ işitilmemiş şey!,, diye kalemini şiddetle hücum ediliyor Avusturyanın biribirine muha- ! Am muhakemesi, Viyanada neti - | Mi iki partisi mensupları arasında İr müddet evvel olan bir vak'a - <elenmiştir. Vukua geldiği yer itibarile, mering davası denilen bu da- | Vâya ait bütün muhakeme saf - haları, Avusturyada büyük bir a- lâka ile takip edilmiş, suçlu mev - künde bulunan on altı sosyal de- Mokrat fırkası mensubunun muha- | emesi sırasında, muhakemenin | *ükünetle devamını yarıda bırak- | tiracak herhangi bir hâdise olma- Ması için Viyana polis kuvvetleri *ıkı tedbirler almıştır. Kurşun yağmuru altında Davanin mahkemeye geliş şek- line göre, bu on altı sosyal demok- Tat, mensup bulundukları fırka bi- Dası pencerelerinden muhalifleri lunan nasyonal O sosyalistlere ı ateş açmışlar, kurşun yağ * Muru altında kalan nasyonal s0s - Yalistlerden Staller ve Zenhofer, | bir de o civarda bulunan polis me: |! Muru Tlazek vurularak ölmüşler, | Yirmi altı kişi de yaralanmışlardır. || Vak'anın başlangıcına gelince, A- || Yusturya Hitlercileri olan nasyo - Ral sosyalistlerle onların muhalif- eri sosyal demokratların karşılık» | k Dümayişlerinden çıkmıştır. Sos - | $€Y. Yal demokrat fırkası binası önün - de iki taraf karşılaşmış, biribirle tine sövüp saymışlar, dövmüşler- dir. Bu aralık suçlulardan sosyal İ demokrat Çerni tarafından, fırka | inasmın açık kapısından bir el $un sıkılması, bütün pencere - den, bütün civardan, sağdan, *oldan silâh atılmasına sebep ol - Muş, bu, âdeta bir “ateş!,, kuman- tesirini göstermiştir. “Çengelli haç,, işaretleri Muhakeme, muhtelif o celseler "ürmüş, şahitler dinlenilmiş, niha- Yet müddelumumi, iddiasını 8öy- iş, kurşun atanlardan ele ge $en bu on altı kişinin, memleket | ttayişini bozmak, vatandaşlarının | İmüne ve yaralanmasına sebep *İmaktan cezalandırılmalarını is - İtmiştir. Bilhassa mevkuf olarak Muhakeme edilen beşinin cezası - Nin şiddetli olması lüzumunu kay- | iştir. Buna karşı, suçlu vekilleri, suç- hk görülenlerin evelce alınan ikrar *eklindeki ifadeleri, poliste dayak Yemeleri tesirile olduğunu, hattâ © bırakıldıklarını ileri sürmüşler, Nüsyonal sosyalistlerin sosyal de- Mokrat fırkası binası duvarlarını, le “Çengelli haç,, işaretleri z ak “kirettiklerini, , sonra #çiler mahallesine doğru toplu bir balde yürüyüş yaptıklarını, hülâ - nasyonal sosyalistleri ölümle tehdit ve karşı koymağa tahrik, kendilerini korumağa mecbur et- tiklerini ve esasen, onların da suç- alanın fırkalara ait binaya kur - tan sıktiklarını iddia etmişlerdir. Jüri'nin kararı: Suçsuzdurlar « Resmi memurlar, polis âmiri, ptintak hâkimi, dayak atmak, aç bakmak, hülâsa zora çekmek id- nlar reddetmişler, mütehas - Kular da sosyal demokrat fırkası Binaamdaki kurşun deliği olduğu eri sürülen deliklerin, sonradan VAKIT fırlattı. Jüri usulüne burgu ile açılmış delikler olduğu” nu söylemişlerdir. Nihayet karar safhası geliyor. Avusturyada jüri usulü vardır. On iki kişiden ibaret jüri heyetine mahkeme reisi, soruyor: — Bu on altı kişi, suçlu mudur, değil midir? Bildiriniz! l Ahali arasından seçilmiş olan | bu heyetten üçü, “Evet!,, diyor, fakat dokuzu da “Hayır!,, dinle - yenler arasında, suçlu olarak mu - hakeme edilenlerin taraftarları da var, aleyhtarları da... Yani 80 - yal demokratlar da, nasyonal s0s- yalistler de... Fakat, jüri heyeti- nin kararı anlaşılınca, ne aleyhte, ne lehte bir söz işitilebiliyor. Çün- kü mahkeme reisi, karara karşı ses çıkaracak olanın, salonda gü - rültü, patırtı yapacak olanın, kim olursa olsun, derhal tevkif edile - ceğini bildiriyor. Gerçi dinliyenler de hiç kimse ağzını açmıyor. Amma, suçlula - rın şiddetle cezalandırılmalarını istiyen müddeiumumi Dr. Narhaft, resmi bir makamda bulunmasına rağmen, kendisini tutamıyor: — Hakikatin bu şekilde bir ifa- de buluşu, teessür uyandıracak bir şeydir! Müthiş şey, işitilmemiş ey! Ve hiddetle, parmakları âra - Sinem Orta oyunlarının içinde (Kanlı Nigâr) vakıâ en hareketli, en gü- lünç; ve en hatırı sayılır bir oyum böyle olamadı acaba? , İstanbulun en meşhur oyuncu - larının perdede canlandırdıkları seyredenler bir hayli eğlendiler, güldüler ve gerek oyunu, gerek oyuncuları epeyce alkışladılar. Lâkin en usta, en iyi oyuncula - rın oynadıkları “Kanlı Nigâr,, gibi dar eğlenme, bu kadar gülme ve bu kadar alkış doğrusu bana az göründü.. Ayni oyuncular, ayni o- yunu perdede değil de, meydan - da canlandırdıkları zaman seyir | cilerin daha çok eğlenip daha çok güldüklerini ve daha çok alkış ko- pardrklarını herkes bilir. (Peki amma, bu neden böyle oldu?. Di- yeceksiniz, söyliyeyim: 1 — Elhamradaki seyircilerden bir kısmınm, orta Oyunu ve orta oyununun .nüktelerini, tu- haflıklarımı © anlıyamıyan, kav- rayamıyan ve bu oyuna kar- şı oOoşimdiye kadar © yabancı kalmış kimseler olması, 2 — Perdedeki bütün sözlerin mektedir. Daha karar neşrolunur- ken, jüri usulü aleyhinde neşriyat ta baş göstermiştir. Jüriye şiddetli hücumlar! Bu sahada, Avusturyada her fırsattan istifade edilerek yazrlar yazılmakta, jüri usulünün, ada - letin tecellisine yardım etmediği, sındaki kurşun kalemini, önünde- ki masanın üzerine fırlatıyor. Re- is, müddeiumumiye dönüyor. Söy- lediğini iyi işitmemiş gibi soru » | yor: — Makam namına, bir istekte mi bulunuyorsunuz? — Hayır! Suçlular salona getiriliyor. Reis, kararı bildiriyor. Suçluların on al- tısında da ses yok! Müddeiumumi, kararı beğenmeyince .. Fakat, müddeiumumi dayana - mıyor, birdenbire ayağa kalkıyor: — Suçluların hepsi hakkındaki beraet kararını derhal temyiz e- diyorum ! Suçluların vekili Dr. Aysler, mevkuf bulunan beş sosyal de - mokratın da serbest bırakılmasını istiyor, Müddeiumumi, itiraz edi - yor: — Olamaz! Mahkeme de, müddei umumi - nin İsteğine göre, ret kararı veri - yor. Salon, boşalıyor. İçerde olan biten bu (kadar. Fakat, dışarıda kıyamet kopuyor. Berat kararını işiten yüzlerce nasyonal sosyalist, Opera binası yakınında toplanıyor. Stefan mey- danına doğru, protesto maksadile yürüyüş yapıyorlar. Zaten böyle bir şey yapılması ihtimalini düşü- nen polis kuvvetleri, hemen yeti - şiyor, toplananları dağıtıyorlar. Bununla beraber, kararın lehinde | ve aleyhinde hararetli münakaşa - lar almış, yürümüştür. Aleyhte bu- lunan gazeteler, bu husustaki ya - zıya “Hayret uyandıran bir karar,, “anlaşılmaz bir karar,, şeklinde serlevhalar koyuyorlar. Diğer taraftan bu kararın jüri usulü aleyhtarlarının bahsi taze - lemelerine vesile verdiği görül - bilâkis onu büsbütün © körlettiği, şahitlerle, delillerle yapıldığı mey- dana çıkan bir suçun, jüri heyeti « nin hiç bir esasa istinat etmeden, kayıtsız, şartsız “hayır!,, demekle ! suç olmaktan çıktığı, kanlı bir ka- tilin bile böylelikle kürtulup elini, kolunu sallıya | sallıya mahkeme | salonundan çıkıp gittiği, jürinin, mahkemenin elini, kolunu bağla - yıp suçluyu bir sözle kurtardığı anlatılarak, şiddetli hücumlar ya - pılmaktadır. İşte, dolambaçlı bir lisanla ya - pılan en son bir hücum nümune - sinden bir kaç satır: “Bu suretle, evvelce bir kere nasyonal sosya - listler, cezadan kurtulmuşlardı. Şimdi de sosyal demokratlar, te - mize çıkıyorlar! Bu, bir “devri da- im,, dir. Gene ahali arasında mü - nakaşa uyandıracak ve vak'aya uygun görülemiyecek bir kararın çıkmış olması, teessüre değer. Jü - ri heyeti, küçük burjuvalardan müteşekildi. Bunların korkuya ka- pıldıklarma, herhangi bir kin ve gareze hedef olmaktan çekindik - lerine, kolaylıkla inanılabilir, Fa - kat, bu işte başlıca mes'ul olan, jüri heyetidir, demek te pek doğ - ru olmaz. Siyasi havanın ağır, buhrana düşürücü tesiri var, Kim bilir, belki hâkimler de bu vaziye- tin tesiri altında kalabilirdi. Bera- et kararı, herhalde âdilâne ve afa. ki olarak telâkki edilmiyecektir. Ne yazık! Âdilâne kararlar veril- mesini temine yarıyacak vaziyet ortaya koyunuz, herhalde öyle ka- rarlar çıkacaktır!,, Temyiz neticesi bekleniyor Müddeiumumilik, kararı, mah- kemede söylediği gibi, hemen tem- Yiz etmiştir. Yüksek mahkemenin ne karar vereceği her tarafta me - rakla beklenilmektedir. Sik N sin akü sg km inse Hik neki id ia Orta Oyun dur. Fakat bu, sinemada niçin) İ | bu oyunu, cuma günü, Elhamrada |! çok meşhur bir oyun için bu ka -| Sayıfa: 7 —.—— u Kimler ne oynadı ? Düğün gecesi mi, Kanlı Nigâr mı? Zerde mi, aşüre mi ? Naşit ve Hâzım Beyler Orta oyununda seyirciler tarafından kelime keli - me tamamile ve iyice duyulama * ması, yahut duyulup ta anlaşıla - maması ., İşte bu iki sebepten dolayı El - hamrada oynanan “Kanlı Nigâr,, oyunu dışarıda oynandığı za mandaki o pek bol kahkaha ve alkışları aynen toplıyamadı. Fa» kat, tekrar söyliyeyim ki, böyle olmakla beraber halk bir hayli eğlendi, güldü, el çırptı. . Temsil nasıldı?. Doğrudan doğruya oyuna baş - lanmayiıp bir sünnet düğünü ba - hanesile başlanması, cok iyi ve tam yerinde olmuştu. Düğüne ha - zırlık sahneleri doğrusu pek gü - zeldi, hele düğün evinde tahta silme manzarası fevkalâde idi .. Çıplak bacaklarile şen türküler söyliyerek tahta silen Emine Hanım bu manazranın tam kah - ramanı olmuştu.. Emine Hanımın tahta silerken söylediği: “Oğlan kolunu sallama, , “Nafile benim için ağlama,, Ve: “Dere boyu düz gider,, “Bir kınalı kız gider, Türküleri de tam o sahneye yakışan ve sahneyi bir kat daha parıl parıl canlandıran türküler « di. Kendisini ikidir perde de seyrettiğim Emine Hanım, kor- karım ki bu gidişle Darülbedayi » deki Halide Hanım komşusuna taş çıkarmıya başlamasın! Oyu - nun sonundaki çifte tellisi ile de kendisini gösteren Emine Hanım bu gibi oyunlar, piyesler için ne mükemmel biçilmiş bir kaftan - mış. Oyundan evvelki ahçı, mut- fak manzaraları da çok hoştu. Yalnız yemek masasının üzerini dolduran o kâse kâse zerdeler ne- den sarı değildi acaba?. Haydi bi zim gibi alaturka düğün dernek nedir bilenler, bunların zerde ol - duğunu anlayıverirlerdi. Fakat , yanı başımızda oturan Musevi matmazeller, üzeri fıstık, üzümlü kâselere baktıkça: — Ke buşka esia aşure, aki ez dunke una butika malebici? (*) Diye biribirlerine soruyorlardı.. Eğer rejisör piyasada safran pa - halı diye böyle yaptıysa ucuz ta - rafından on kuruşluk zerdeçal da mı alamazdı?. Oyun ve oyuncular: Kavuklu Ali Bey, Naşit, Fahri, Zenne Sait ve Siyret Beyler birin- ci derecedeydiler. Sevimli Hâzrm bu oyunda en kibar ve en hoş rol olan acemi al- (9) Bu aşureler, burada ne &rr- yor, burası mahallebici dükkâm mı?. mıştı.. Fakat, nedense, belki C€- filmde olduğu için onun bu rolü ötekiler kadar sahneyi doldura - madı.. (Bunda kendisinin aceme makiyajsız çıkmasının da tesiri çoktu.. Sarr acem olur mu hiç?. Fahrinin Kayserili ve yahudisi cidden parlaktır. ?Naşit, Kürtte, Lâzdan fazla yer tuttu. o Ali Bey baştan nihayete kadar bütün oyu- nu tuhafiklarile sürükledi. Eğer | Ali Bey meydana girerken öyle paldır küldür girmeyip te zurna « nın kavuklu havasiyle girse ve Asım babayla orada çarpışsa, te- kerleme yapsaydı daha iyi caktı.. i Meydana çıkan tiplerin içinde en mühimleri eksikti, Meselâ Ba - lama yoktu, Ermeni yoktu, Hal ola - | buki Elhamrada kıvrak ve usta» bir Balama ile yatkın ve pişkin bir Erineni ne kadar alkışlanırdı ... Keşke Naşit Lâza çıkacağına Er « meniye, Hâzım Arnavuda, Sey - ret Balamaya, Sefer Lâza, Muaz « zez züppeye çıksaydı.. Sorra Naşidin ayni sima ile iki rola çıkması da hataydı. Vakıa , onu Fahri de yaptı amma, Kayse- riliden sonra yahudide onuyas bancılar tanıyamadı.. Oynun kendine gelince: Bence “Kanlı Nigâr,, yerine eğer “Sihir- baz,, oynansaydı sinema müşteri - leri onu daha cok tutacaktı. Çüm kü “Kanlı Nigâr,, nihayet bir pa * tırdı, kütürdü, bir tangırtı, tun» ,gurtu oyunudur; meydanda çok ivi gider amma, perdede pek git - miyor.. Halbuki “Sihirbaz,, tam perde oyunuydu. (Hele sonunda bütün tiplere Kavuklu Hamdivari bir de gesit resmi yaptırılarak iş şatafatlı biterdi. Neyse bu gecti, bir dahasına bakalım! Lâkin bir dahasına tek- rar orta oyunu değil, daha başka manzaralar, baska mevzular ister. Hem, bir dahasına, elde bu kadar insan varken neler yapılır, ler!. ne « Osman Cemal Vekâlet emrine alındılar Eminönü Malmüdürlüğünde ya- pılan teftişler esinde yenidefi dört memur vekâlet emrine alın » mıştır. meakpık Mısır Kralının doğum günü Dün Mısır kralının d ün yıl dönümü idi bugünü tes'it et- mişler, Misir konsolosu Hakkı B. tarafmdan kabul ve izaz olunmuş- lar, Mısıra tebrik tulgrafları çe - kilmiştir. k di

Bu sayıdan diğer sayfalar: