15 Nisan 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

15 Nisan 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iş e ) “« Sevr ve Lozan, Mühim bir tez: Devletçilik ve koope- ratifçilik — Türklerin istiklâli ve adalete re) sayısmda gayet mühim e başlamıştır. pula ret ve iktisat mektebi diseleri tarihi ve hukuki ha - tetki ee bir metot ve esasla şel cem Ve tenkit ettiği zaten iktı - fer. <emiyetinde verdiği kon * görülmüş ve takdir e - di Su Sili, “ Nuri Bey “Devlet - Verdiği b. tifçilik,, namile töadı By t konferansta yalnız ik- ağını evletin kabil olamıya - Yünek Si devlet mefhumunda si - Miyan duğunu ve siyasi ol- Tamay bir saniye bile Milerinie ı ezcümle o Türk ve rin kooperatif Siyacez: nde terakki ve inkişaf Biğtnleiri İspat etmişti. Gene İSMİN dak; a “Ülkü varlığı, Zalaya, nfetansında ayni mev bense umumi ve İususi, bah ve milli krizlerden Türki, Suphi Nuri Bey bilhassa “ vaya içtimai, iktısadi ve siya Meyg, “ti hakkında yeni bir te ken by ağ Gk çekdi sd vade, Clk varlığı,, konferan - ünizm iz faşizm metot- 4 ui iz Rümuneler gösterilerek milyonu köylü ©- rak Köylü iz halkının sâyini İYetiyy ünün bugünkü alım *derse bu vaziyetin ne leşeceğini anlattıktan son si madde kopya edilir Tacize, liberalizm, komü | bağlılığı lake Fransız veya İngilizler gibi olamayız ve zaten de olmak lâzım değildir diyen Suphi Nuri Bey| Türklerin istiklâle, adalete, inkı - lâba ne kadar bağlı olduklarını is- pat etmiştir. Suphi B. ezcümle hukuk fakül- tesi mecmuasında neşrettiği yeni Sevr ve Lozan eserile ortaya yeni i birtez daha çıkarıyor. Bu eserde Osmanlı devleti çe - tin bir imtihana çekilmiştir. Sevr muahedesini imza etmiye razı o - lan zihniyet olanca çıplaklığı ile gösterilmiş ve Sevrde hilâfete do - kunulmadığı için muhafazakârlar imzaya muvafakat edildiği anla - tıldıktan sonra “Ölen Osmanlılar, ın karşısmda “yaşıyan Türkler,, in Mustafa Kemalin bayrağı altın - da nasıl o menhus muahedeyi yır * tp attıkları ve niçin Lozanda bü: tün gelip Avrupa devletlerine par- lak bir muahede imza (ettirmiye| muvaffak olduklarını ispat eyle * miştir. Suphi Nuri Beyin tarihimizi ve hukukumuzu orijinal bir gözle tet- kik ve tenkide koyulması yeni bir çığırın açıldığına (delildir. Artık memleketimizde de ( profesörler, münevverler, darülfünuncular bir taraftan tarihe karışan o Osmanlı devrini, diğer taraftan da büyük Gazinin halkettiği inkılâp ve cüm- İ*tiDİ ve eğer kooperatifçilik | huriyet Türkiyesini ilmi ve esaslı metot ve prensiplerle tetkik etmi » ye başlamışlardır. Gerek iktisatçılar cemiyetinin konferansları, ve gerek hukuk izm alınmaz; Türk mil - | fakültesi mecmuasmın neşriyatı mal has bir mazisi, bir | memleketimizde bir ilim ve tefek- bir benliği vardır; mut - i kür havasınm estiğine delildir. Tai e Milli marş Öğretilmiye başlanıyor Nisanda 3 2 bin gencin birarada Mini Marş söylediklerini duyacağız Mürkr be irliğin arul » mem milli marşımızı öğret - a teşebbüslere geçtiğini m birliği Halkevi arla görüşerek ça - ari tespit etmiştir. İs- i talebe bugün a yedinci Pazartesi, on vii on dokuzuncu Çar- m m 18,30 a- vi konferans salo - lay anacaklar, burada kon- in Mu- e Bey kendilerine mil tarafi daki talebe d 10 ındaki e ile 18/30 arasında Orta: on bandosu mektebinde, zinci salı, on dokuzun- de gene ayni m stlerde toplanacak - osu şefi Hulüsi Be- mill; li marşı öğrene - kurslar bittikten Cumartesi günü Da- | İN j YEİSİZİ fi 7? H bir etle 23 bep Ni 2 yapıla» Nisan günü birden bir a- e 7 'trana ş 1 da pa? Kovsun ona sularından orda Türk sanenğı rada milli marş söylemeleri im- kân dahiline girmiş olacaktır. Milli Türk talebe birliği bu mü- nasebetle talebeye hitaben bir be- yanname neşretmiş, onları bu kurs lara davet etmiştir. Bu çalışmalar esnasında iki yü- ruyüş marşı da öğretilecektir, Her üç marşm güfteleri şunlardır: istiklâl maışr Korkma (sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak, O benim milletimin yıldızıdır parlıyacak, O benimdir » benim meliletimindir ancak. Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı bii, Kahraman ırkıma bir gül, ne ba şiddet bu celâl, Sana olmaz, dökülen kanlarımız sonru helâl Hakkıdır hakka bapan milletimin Hatikini, Karadeniz Karadeniz, Karadeniz, gelen düşman değil biziz Yarım asir beklediğin Barbarosun hafidiyiz. Onun sana selâmı var, diyor düşmanın ns canı var, var, Selâm sana şanlı sancak Şeretimiz #easin ancak, Senin sayende bu millet, e ği lan ai İlmddi ea önel iy e ie DEVE m eN cinayeti (Baş tarafı 1 inci sayıfada) lunduğunu tespite çalışmıştır. Bu imoktayi temine yarıyacak elde, A- İnadolu ajansmın telgraf servisi defteri vardır. Anadolu ajansında telgraflar telsizle alındıktan sonra telsiz me- muru bu iş için tahsis edilen bir deftere telgrafı aldığı saati yazmı- ya ve imzasmı atmıya mecburdur. Cinayet günü akşam üstü saat 16 ile 17 arasında fedai Beyin iki tel- graf aldığı bu defterde bulunan | imzasile sabittir, Fedai Bey en son 17 de bir telgraf almış, saati def » tere yazarak imzalamıştır. 17 ile 18 arasında da bir telgraf aldığı defterde bulunan imzasından an » laşılırsa kendisinden şüphe edile- miyecektir. Çünkü bu takdirde ci- nayetin yapıldığı sıralarda, yani saat 17,30 da Köprü üzerinde de- ğil ajansta vazifesi başında bulun duğu kat'i surette anlaşılacaktır. Filvaki defterde saat 17,30 da alı- nan bir telgrafın kaydi vardır. Fa- kat deftere yalnız vürut saati ya - zılmıştır. Hizasında her zaman ol- duğu gibi imza konulmamıştır. Mesele bu telgrafın Fedai Beyin a- İp almadığını kat'i surette tespit edebilmektedir. Bu telgrafı acaba kim aldı? Ajansta çalışan bütün memurlara sorulmuş, hiç kimse “Bu telgrafı biz aldık,, dememiş - tir, Diğer taraftan Fedai Beyin id - diası hilâfına kendisinin saat beş! sularmda sokaktan geçtiğini gö - ren ve götdüğünü şöyliyenler var- dır. Fedai Bey ise ajanstan hiç çık madığını iddia ediyor. Cinayet es - nasında Köprüden geçen bir za - bit te Matmazel Suzanı vuran ada mı Fedai Beye benzettiğini söyle miştir. Diğer taraftan saat altıya doğru evine uğradığı da sabittir. Bu meselede Suzanı öldüren kurşunun çıktığı silâhı bulmakta - y vr. Yapılan bütün araştırmalara sâğmen katil silâhi bulunamamış, yalnız Fedai Beyin evinde bir ta- banca kurşunu bulunmuştur. Bu kurşun Suzanı öldüren kurşunun | başına; cinayeti yapanın Fedai B. olduğunu gösterecek derecede Yür vetli bir delil değildir. Çünkü ay - İni kurşunu kullanan birçok taban- calar © bulunabilir. Binaenaleyh yalnız bu delil Fedai Beyin katil olduğunu ispata kâfi görülmekte- dir. Katilin Fedai Bey olduğu far - zedildiği takdirde şüpheleri üzerin den atmak için derhal ajansa ko- sacağı ve bu esnada katil silâhmı oratdan yok etmek istemesi tabit görülüyor. Bu takdirde Fedai Be- İyin cinayeti akabinde Kargaşalığa ! karışırken elindeki silâhmı da de nize attığına ihtimal veriliyor. | Simdiki halde bu feci cinayeti | örten esrar perdesi tamamile sıy < rılmıştır, denilemez. Netice adliye tahkikat ve mahkeme kararile an lasılacaktır. Ölrlyerek, yaşıyseak » 84 gibi kanlar #kacak, © kaslar düşmanı boğacak, Bu millet maras uğrunda, Ölecek ve yaşıyacak. Gençlik marşı Titresin heybetle bastıkça zemin Arkadaşlar er meydüniğer be. Yadişârmer şerefli #pilletim. Gençleriz Miz yurdun istikbaliyiz. Hakka gider birim yolumaz, Çelikten yaratıldı kolumuz, Kudretin timsaliyiz. | tipki tıpkısma eşidir. Fakat bu tek | d .İ riliyor. Köprü üstü Heroin rü en lanan de Ki künlerin hali Birdenbire bu zehirden kurtulunca çektikleri: Ağlıyor, teneffüsü müşkül, sıkıntısı çok ii Doktor Fahrettin Kerim Bey dostumuzun küçük bir broşürü var ki, bize bizzat kendi tecrübe - lerini anlatıyor. Son günlerde bü - kümetin giriştiği şiddetli müca - deleyi düşünerek heroincilerin ha Tini tasvir eden broşürden bazı notlar alıyoruz. Fahrettin Kerim Bey müşahede ettiği bir heroin düşkününü şöyle anlatmaktadır: Ruhi sahada bir teheyyüç gös - teriyor. “Tahammül edemiyorum AAlah aşkına beni çıkarmız, gene yaparım, diye ağlıyor, (kapılara hücum edioyr, uykusuzluk var göz- leri soluk, altı çürümüş gibi sim- siyah bir haldedir, (gözlerinde yaş, nezle, paslı bir dil nazarı dikkati celbediyor. Derecei hara- ret 37 dir. Nabız 60 — 54 de in - miştir. Sık sık esneme, üşüme ve nefes sıklığı görülüyor. Uykusuz- dur. Banyo yapılıyor, luminal verilmiştir. Konuşmıya taham - mülü yoktur. Maimukattar zer - kedildi. 2 gün sonra iyileşti. Na - bız gene 60 tır. İshal başladı, ga - siyan etti. Ruhi sahada sakindir. Banyosuna devam ediliyor. Dere - cei hararet 36,5 tur. Ü ç gün sonra ruhi sahada neş'esi geldi. Tenef - füs muntazamdır. Renk düzeldi. Nazarlar canlanmıştır. 26 da nabız 76 dır. Sakindir. Uukusu tabilleşmiştir. 29 da ai - lesinin israrile çıktı. Bu defaki ge - lişinde günlük seyri maraz ber - veçhi atidir. 24 — 9 — 932 de ilk geldiği sabah biraz evvel yazdı - ğrmiz gibi sabahleyin heroin ala - rak girmiştir. Girdiği zaman na - bız 72, derecei hararet (36,4 tür. Sersemlik gösteriyor. 25de rengi soluk, nabız 60 dır. Ağlıyor, 81 - kınsısı çok, teneffüsü müşkülâtlı - dır. Hadakalarda miyozis mev - cuttur. Retleksler tabii şiddetin - edir. Zeyti kâfuri zerkediliyor, banyo yapılıyor. Saçları arasına sakladığı heroini bulamayınca fe- na olmuştur. Bağırıp çağırıyor, öleceğim, diyor. Gecet luminal ri . Ağlamıyor. Derecei hara - S 37, nabız 60, adedi teneffü - sü 20 dir. o Nezleden müşteki, göz yaşı devam edi: mıyor. kli verilmiş, elim teşrihi oyu - ğuna koyarak çekmiş ” e du Bu saatte santi - gey dahilen alıyor. Ra - hatlık duyuyor. Gramofon dinle. di. Sakinlemiştir. Şarkı söyle - iye başlamıştır. > ça amda derecei hara- ret 38, nabız 60, teneffüsü 20 dir. İştihası iyidir. Gece İuminala rağmen uyuma - dı, baş dönmesi, mide bulantısı, ağrılardan müşteki, koku almı - yor, kuru nezleden muztariptir. Zeyti kâfuri yapıldı. Posyon içerisinde brcmure ve - 2—9—20da derecei hararet 35, nabız 69 tır. Uyku» suzluk, sıkıntı devam ediyor. A - yaklarında ağrılar, hareket faz» Yalığı var. İştihası (o iyilesmiştir. Teşrin'evvelin birinde nabız 60, ateş 35 dır. Sakin” iz Tekel baş - ladr. Dörtdefa dışarı (çıkmıştı, neş'elidir. 2 Tenieve, uykusu ve haleti ruhiyesi tabidir. Mide sancısı ve hazımsızlıktan müştekidir, bu de - fa tamamile iyi olarak çıkmak is - tiyor, Çalışma kabiliyeti 3 — 19 — 932 tarihinde 16,4 olmuştur. Nasıl tedavi edilir ? Erolikandarlaiza tedavesinde, hastaların bedeni ve ruhi vaziyet- lerini nazarı itibara almak lâzım- dır. Kalp ve teneffüs cihetlerine dikkat etmek icap eder, Duhem birdenbire kesmek ta raftarıdır. Biz de hastalarımıza ayni suretle cezri tedavi tatbik et- tik, İlk günden itibaren luminal zer kiyatı, ılrk banyo, zeyti kâfuri in- jJenksiyonları yaptık. Mide ve bar- sak teşevvüşleri için bi carbonate de soude verdik. Bazı müellifler bu meyanda Brooks ve Mixell he - roinden keserken codeine Symes evvelâ morfin sonra adalein tav - siye ediyor. Biz bunlara taraftar değiliz tecrit muhakkak kapalı bir müessesede yapılmalı ve asgari üç ay bırakılmalıdır. Daha evel çı - kanlarda nüks görülür. Hastala - rın musirrane ve muannidane yal - varmalarına kulak vermemek lâ - zımdır. Müessesede kaldığı müd - detçe nezaret altında bahçeye çı - karmak, kısa gezintiler yaptırmak ! hafif işlerle meşgul etmek faideli - İdir. Nasıl mücadele edilir? Felâketzedeleri tedavi ederken yeni bedbahtların çoğalmasına mâni olmak için eroin felâketini gençlere anlatmak lâzımdır. Memleketimizde açılan eroin fabrikaları bu zehir iptilâsmın te « vessüünde rol oynamıştır. Bu fab- rikaların kapanmasına rağmen iptilânın devamında komşu memle kılmaktadır. Kaçakçılar kilosunu 400 liraya aldıkları eroin memle - ketimizde 600 liraya satmakta o » 26 da ishal başla -| Heroin diye biraz kar-| ilanlarda perakende olarak kilosu 1200 liraya getirmektedirler, Te « pebaşı, Tünelbaşı, Tomtom, Tarla iyor. Koku duy- İ başı, Çemberlitaş, Sirkeci, Üskü - dar Bülbül deresi ve civarı kaçak- | çıların merkezidir, Bunlardan bazi kahveler kaçak- çılara merkez teşkil etmektedir - ler. Zabıta mühim bir kısmını ka « patmıştır. Buna rağmen bazı ev - lerde kaçakçılık devam etmekte ve erbabına on iki buçuk kuruş mu kabilinde sepetlerle paketler içe - risinde muayyen işaret mukabilin- de eroin verilmektedir. 1930 senesinde dünya üzerinde meşru eroin sarfiyatı 870 kilodur. Buna mukabil umumi istihsalât 29 tondur. Bu Fazlalık hiç şüphe » siz kaçakçılara sermaye oluyor, ketlerden yapılan kaçakçılık âmil — Bu memuru kim yaraladı? Eyüpte, gümüşsuyunda oturan rüsumat memurlarından Hakkı E- fendi göğsünden yaralı olarak bu- lunmuştur. Rüsumat memurunu kimin vur « duğu tahkik edilmektedir. Memur tedavi altına alınmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: