2 Temmuz 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

2 Temmuz 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yl l N i UY — Benim damarlarımda son derece iece bir san'at olduğunu söylerler. — Sen bele bir kere şu kaasızlığına bir çare bul ... 6, Düşman ordusu G Vaterlo harbinde (Napolyon Bonapart, erkânıharbiyesile bir - likte büyük harp meydanını tet - kik ediyormuş. o Yanındakilerden birine dürbünle düşman ordusun - dakilerin hangi milliyetten ol - duklarını kendisine söylemesini emretmiş. Emri alan jeneral uzun boylu tetkiklerden sonra : — Haşmetmeap, demiş. Sağda Vortembergliler var. 10 bin kadar. Bir çare | Bir İngiliz bir berberde traş ola- | cakmış. Fakat cebinden bir ingiliz Tirasıyla bir tabanca çıkarıp ma - sanm üstüne bırakarak berbere: — Bak, demiş. Eğer hiçbir ta- rafımı kanatmadan tıraş edersen lirayı alacaksın. Eğer bir tarafımı kesersen kurşunu beynine yiyecek- sm. — Berber, İngilizin hiçbir ta- rafmı kanatmadan traş etmiş. İn- giliz lirayı uzatırken hayretle sor - muş: — Hiç telâş etmedin galiba!.. — Hayır efendim, çünkü eğer bir tarafınızı hafifçe kanatsay -| dım, kendi kafamı kurtarmak için gırtlağmızı dibinden kesecektim. ar Mlp — Doktor kocam uykusunda bir şeyler sayıklıyor. — Sesini kesmek mi istiyorsunuz ? — Hayır, ne dediğini anlamak için yükseltmek isti. yorum... KA YAZILAR hh Zhfiras NX 1 i yak İl İsa — Ehemmiyeti yok. —- Merkezde 40 bin İngiliz bu- Junuyor. — Hiçbir şey değil, — Solda Prusyalılar, 30 bin Prusyalı.. — Ali. Jeneral birdenbire haykırdı: — Fakat haşmetmeap Turnelli- ler... — Ne kadar var?, — Dört tane. Kırmızı balıklar Büyük bir salonda, masanın üt töndeki vazoda gördükleri kırmı - | zı balıkları tetkik öderken Semi - ha Ranaya sordu: — Acaba bu kırmızı balıkları nereden getirirler?. — Tabii Bahriahmerden.. Selime hanım, çocuğunu elin - den tutarak istasyona kendini dar attı. Büyük sepeti bir elinde, Fet- hirin eli öteki elinde vagona gire cekken istasyon memuru: — Hanım, dedi. Kadınlar için ayrı Yagonumuz yok.. Bugün bu kadar yolcu olduğunu bilmiyor - duk, İkinci mevkide boş bir kom-| partımanda oturursunuz, zalen üç| İra tam erkek olur ve aşkın ihti - İ ğı bir yukarı dolaşıyordu. saatlik yol.. Rahmetli Bir köylü kadının kocası ölmüş- Beçenlerde Fransada bir İngi - liz kadını kıskançi'k yüzünden kocasını öldürdüğü için on sene hapse mahküm oldu. Hapishane Bİ de hatıralarını yazan bu ( ingiliz| kadını hatıranın bir (noktasında diyor ki: “Bence erkek ellisinden son- rasını ancak ellisinden sonra tat- min edebilir, Çünkü ancak bu ka- dar senelerdir ki erkeği aşkın bü- tün tecrübelerinden istifade ede - bilecek bir çağa getirir. İşte ben kocamı o yaştan sonra sevdim.,, Bereket ki, her kadın elliden geçkin erkeklere bu derece tut - kun değildir, Çünkü bu ingiliz kızı gibi hem kendilerinin, hem sev - dikleri erkeklerin başını yiyecek -| ler demek. | M— “Kadınlara mahsus Selime hanım tutturdu. İlle ka- dmlara mahsus vagon ictiyordu. Altı yaşmdaki oğlu da annesile beraber zırlıyordu. İstasyon me - muru adela yalvarır gibi; — Hanım, dedi. İnat etme. Na- file katarı geç bıraktırma. Anla - dık. Hakkmdır. Sana kadınlara mahsus vagon ayırmalıyız. Ama vaktimiz kalmadı. Öteki de dol -| du. Yenisini takmcaya kadar tren geç kalacak, Selime hanım dinlemedi. Bu - nun üzerine istasyon şefi emir verdi. İlâve vagonu katara bağla” nıncaya kadar o aradan 8 dakika geçti ve tren geç kaldı. Bu sırada Selime hanım, ağlaması devam «- den Fethiyle istasyonda bir aşa - Tam vagon bağlanıp da Seli- me hanım binmiye hazırlanırken! şef önünde durdu: — Siz trene yalnız bineceksi - niz, — Neden, ya çocuğum?. — Bu vagon yalnız kadmlara mahsustur, erkekler binemez. —— Imkânsızlık Bir eve bizmetçiliğe giden kız evin efendisine sordu: — Ne vakit işe (e başlıyabilirim beyefendi?. — Hemen bugünden, yalnız çık tığın eve haber bıraktın mı?. — İmkân yoktu efendim, çün - kü ben çıktığım zaman onlar da sokakta idiler, Arkadaşça bir rica — Azizim zevcen pek lâtif ., Eğer dul kalırsa bana muhakkak haber ver, © Şen Yazılar © | Ha var, ha yok.. Yolda eski aşinalarından Suat Beye rasgelen Hikmet hemen eli- ni uğuşturarak yanaştı: — Aman ne iyi tesadüf, aman insana ne can veren tesadüf, Suat bey bu eski tanıdığı bir kaç kere görmüş ve maksadını pek iyi sezmiş olduğu için cevap vermiyordu. Hikmet devam etti: — Suat bey, dedi. Sizden ay başında verilmek kimsenin duymamasını rica ederim. — Merak etme, hatta ben bile duymamazlığa gelirim. —— Ders Saadet hanım küçük o Tahsini elinden tutmuş. Âsarı atika müze- sini gezdiriyordu. Birçok heykelle- rin önünde uzun uzadıya durduk- tan sonra Venüs heykelini seyre - diyorlardı. Küçük Tahsin heyke - lin kırık kolunu göstererek: — Anne, dedi. Bunun elini ne- den kırmışlar?. — İkidebir burnuna götürür - müş de ondan.. pe Alay bu Genç kadın evlendiği yaşlıca | Farkında olmadan imzaladım de- K Pp Cahil adam Moruk Ahmet hırsızlık için girdiği evde ihtiyar hizmetçiyi i de öldürdüğü için mahkeme huzu- runa çıkarılmıştı. Heyet, şahitle » ri, delilleri tetkik ettiken sonra Moruk Ahmet hakkındaki kararı” nı veriyordu. Reis Moruk Ahmede: sordu: — Sen bu ihtiyar kadını öldür- i düğün zaman kendi idam hükmü- dun?. — Nereden anlıyayım reis bey. sem, o da olmaz. Çünkü zaten © kumam yazmam yoktur. Bahşiş Nahit bey uşağını çağırdı. Eli ne bir lira tutuşturarak: 3 — Koş rıhtıma; dedi. Saat do « kuzu çeyrek geçe bizim kayın vak de Bursadan gelecekti, al onu, ge tir. — Peki efendim, ama ya gel - | mezse. tü. Bütün köy halkı zavallı dulun kulübesi önünde toplanmış onu te- selliye çalışıyordu. Dul kocasınm meziyetlerinden bahsederek başını salladı: — Ah, ah! Dedi, Allah rahmet eylesin. Elinden her iş gelir, tuttu- ğunu koparırdı, Komşulardan biri tasdik etti: — Bilmez miyim komsu bilmez miyim !.. Sana bir dokundu mu üç gün hasta yatardın. —— Hodbin nedir ? Bir muharririmize botbinin ta - rifini sormuşlar, Şu cevabı vermiş: *““Hotbin benimle meşgul olmı- yan kimseye denir,,, kocasına sesleniyordu: — Sen bir hayvansın. — Doğru mu söylüyorsun ?. — Evet; tekrar ediyorum. Sen bir hayvansın. . — Çok güzel, fakat ben alayı hiç sevmem. Başka bıçak Müşteri bifteğin kesilmiyecek kadar sert olduğundan şikâyet e - diyordu. Lokanta sahibi geldi, ka- yış gibi ete baktı. Sonra garsona seslendi: — Beyefendiye başka bir bıçak getir, — Fakat Hanım, kocanızın kolunu kırmak sebep değil ki ,, — O zaman sana iki lira vere - için bubir — Ama Beyefendi o bana ikide bir suratına vuraca” || ğım, der dururdu. e z İ | di 47 İ nü imzaladığını anlamıyor muy - 5 üzere beş li-| İra istiyeceğim. Fakat 7 |

Bu sayıdan diğer sayfalar: