10 Ağustos 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 11

10 Ağustos 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a nk nir de Karşıyakada Mason Yin tilâp, atmakla ve bu su- ö yakti halkın huzur ve bozmakla maznun Gi - Sey sulh cezada mu- *dilmiştir. salonu, bu davayi din- | gelenlerle dolmuştu. Suhl R Rİ Kemal Bey hâkim “e idi, bulunan Şevki Bey, “ğundan bu celsede * doğruya şahitlerin . ifa Müracaat edilmiştir. Ev mut Esat Bey şahit mev- MİŞ ve hüviyeti tesbit e - sonra, Mahmut Esat Bey v İevki Bey İş İyekinde duran Şevki ir idadisinde sınıf arka: tanıştığını söyledi ve timesini şöyle söylemiş: i arkadaşımdır. " çok severim, Gazi Haz Yapılan suikast haberi - c nekle bir vatan kurtar» im. be. için kendisini daha gin saraç Rıza Efendiye İdim, Şevki Beyle bera: / ak elim dedim, karanlık * gi ON Min saraç Rıza Efendinin gidilemezdi. Karşıya "a kadar bir gezinti Vakit gecsin, sonra da gideriz dedim; — Saat kaçta harekel çinha karşı idi. Emin Bey, ki Bey beraberdik. "— Otomobil Mason Sİ Önünd eğ Bmaz durdu mu? 1 dl dr. O sırada 3 - 4 el ği a >— Silâhı elinden aldır j İN ; Ç P t im vey Sevki suya münafi bulu-! 4 Ny de A, sila © Sil Tabip âh M4 i, St aldım, Ben Masonlu' , orıyım. Şevki Bey, va: | , # bir teşkilât olarak asonluğun memleket olduğu kanaatinde bu - a hakaret kastile attı - bi Ben masonluğun a- iz Yazarım, farmason » in milli ve vatani Ye ali olduğunu da: > Farmasonluk teşki - h atılmıştır. Fik. hiz; Meselesi başkadır. <1 Sötenmek (isterim la mı olmalıdır? töre değil, Emir buyurdu Aki “k : fi izah ediyorum, Far - ven mağlüp etmek Şunu da arzede- ği milli ve vatani ait, , 7» benim bu mü- oku, Szlerimi dinler, ya: mm İnan, Atılan kurşunlardan Yeti ç, Mt katındaki ma Tan asma girmiş, bay - MIŞ, tahribat yap Ben de: , öyle gör il T ır, “orbalılı Emin B ey, inlenildi. İzmirli Tt verlidiği gün ifadesi | "de ve meclislerde söy: | | Göztepe tramvay caddesinde otur duğunu, Sevki Beyi tanıdığını söyledi ve tahlif edildikten sonra I sözüne devam ederek saraç Rıza | Efendiye davetli olduklarını, Gaf - far zadeden otomobille hareket ettiklerini, Karşıyakada mason kulübü önünden geçerken Şevki ! Beyin bir kaç el silâh attığını, bu- nun sebebinin masonları tahkir etmek olduğunu söyledi. Hâkim — Ne fenalığı varmış masonluğun? a — Masonluğun fenalığını ğa - zetede okumuş. Hâkim — Siz neye silâh at- madınız? — Yapmadım. Hâkim — Yapılmasını hoş gör- dünüz mü? — Havaya attığından bir beis görmem. Maamafih silâh atılma - sını hoş görmem. Emin Beyden sonra 60 numa - ralr otomobil şoförü Osman oğlu Hamdi Efendi isticvap edildi ve dedi ki: Sabaha karşı Efendileri Gaf - far zadeden alıp Karşıyakaya gö- türdüm. Karşıyakada tam iskele önünde âni bir silâh atıldı, Birden şaşırdım. Kaç el atıldığını tah- min edemiyorum. atmağa başladı. Hallerinde o ka» | dar sarhoşluk tasgörmiyordum. Hâkim —- Silâhlar neteden atıldı? — Silâhı pencereden çıkarıp attı, Hâkim — Silâh attıktan sonra ne yaptılar? — Hiç bir şey. Diğer Efendi- ler silâhı elinden almak istediler. Bundan sonra zabıta memur - ları dinlenilmiş, bunlar bilâbara : vak'a mahallinde keşifte bulun- duklarını söylemişlerdir. i Bundan sonra Şevki Beyin tah- iriri olan müdafaanamesi okun- muştur. Bunda © farmasonluğun i milliyeçiliğin aleyhtarı olduğu, farmason hocalarınm milliyetçilik aleyhinde propagandalar yaptığı- farmasonlukta Yunanlı, Arap, İn - igiliz, Ermeni ve Yahudinin hep birlikte beynelmilel bir halde ça - lışıldığını, farmason o olanların başka milletten de olsalar farma son olmıyan hâlis bir Türke yar- dım etmedikleri, Türkiyedeki mâa- sonluk merkez heyetinin ekseri- yetini Ermeni, Arap, Arnavut, ve ; Musevilerin teşkil ettiği, sefaret- lerde çalışan bazı memurların da dahil bulundukları, farmasonlu- ğun Beni İsrail ıztıraplarını beşe- riyete nümune olarak gösterdiğini, Müsevilikten başka bütün dünya aleyhtar olduğu, bunları âlenen zem ve takbih ettiği, bu cihetin farmasonluk rehberinde sarahat - le yazılı bulunduğunu, farmason - luğun ahlâk tanımadığı, ahlâki günün veya günün modası olarak kabul ettiği, namus icabı sayılan mukaddesatın yarın bir hiç ola» bileceği, © farmasonluğun Türk | ğençliği için seciyesizlik talim et- | mekle, Türk gençliğinin yüksek | meziyetlerini kemirmekle meşgul ! bulunduğu, farmasonluğun harp aleyhtarı olduğu, harbi katiller ve Mason klübüne silâh atanın muhakemesi | mut Esat Beyin hazır bulunduğu otomobil gezintisi İh ““ce sabaha karşı Karşıyaka Mason klübünün önünden geçerken .. — Şevki Bey, benim evim bu- | beri yapmakta olduğu neşriyat ve rada. Dedi ve ondan sonra silâh | konferanslardan öğrendim, kendi. ! | vahşi saydığı Asyalılara ve Türk - | lere ve bir de Faşistlere karşı har» | bi tecviz eylediğini, memleketi- mizdeki farmason teşkilâtının da bu fikri millet ve gençler arasm- da neşretmekte olduğu, bu gibi propagandaların vatanı müdafaa ile mükellef teşkilâtın ne derece - de zarar gördüğünün takdirini yüksek mahkemeye (bıraktığı, harp zamanında böyle propagan- da yapanların kurşuna dizildiği zikrediliyor ve deniliyordu ki: — Trablusgarp gibi bütün bir kıt'ayı ana vatandan ayıran o va- kitki Hakkı Paşa kabinesinin fars masonluk iğfalâtına kapılmasıdır. Bu, vesikalarla sabittir. Farma- sonluğun belli başlı fenalıkların - dan birisi de iktidar ve meziyet aramadan, müntesipleri kim olur- sa olsun onları tercihan alması- dır. Son zamanlarda bu teşkilât İtalya ve Almanyada dağıtılmış, salikleri kanuni takibata maruz bırakılmıştır. Farmasonluk, mül - ga tarikatler gibi bir tarikattir, kendisine mahsus âyinleri, duala - a” v Meryem e eee Mi Yirminci : a , 11 — VAKIT 10 Ağustos ana görünüyor pr z mü ” * 1933 mem medeniyet asrında mucize hastalığı 200 binden fazla hasta ve ziyaretçi Bel- çikada Meryemanayı görmek ümidinde Belçikanın küçük bir kasabası son günlerde hristiyanlık âlemin - de hiç beklenilmez bir şöhret ka- zandı.. Kasabanın geçirdiği ha - dise, yirminci medeniyet ve maki- ne asrında manevi kuvvetlere kar- sı halk kütlesinin hâlâ beslediği ra bıtayi göstermek itibariyle izaha değer.. Yüz binlerce kimsenin bugün - lerde toplandığı Boreny kasabası Lessi nehri kenarında Ardenlerin sulak ve lâtif manzaralı tenha - lığında metruk bir küçük belde - dir.. Geçen teşrinisaninin yirmi do- kuzuncu günü beş çocuk kasaba - daki rahibe mektebinden akşam üzeri çıkmışlar, evlerine gidiyor. lardı... Saat akşam altı buçuktu. Bu çocuklar, tepedeki bir mağara- da bir ışık görür gibi oldular.. O günden itibaren evvelâ biri, sonra onun teşviki ile diğerleri mağara- nın içinde dolaşan ışığın İsanın validesi Meryemin dolaşmasından | kabul etmemekle beraber müm » İ kün olduğunu ileri sürdüler. * Lion darülfünunu profesörlerin den Grif ve Von Gönthen hâdiseyi psikolojik bir surette anlatarak bu nu “müşterek birsam,, mahiyetin- İde gördüler., Çocukların gördük- ileri hayali halk, etraftan kalaba- lık toplıyarak ticaret yapmak için ' kuvvetlendiriyorlar, dedi. Şimdi Borenz'de mucize vardır diyenlerle, yoktur diyenler arasın. da bir münakaşadır gidiyor. Bun- dan iki gün evvel Meryem ana « yı görmek ümidi ile iki yüz bin İ kişi toplandı. Belçikalı tüccarlar İ buna seviniyorlar ve diyorlar ki: İ “Borenz Fransadaki Lura gibi her İ sene yüz binlerce ziyaretçi kabul edecek... İşin garibi şu ki Meryem anayı ilk gördüğünü iddia eden Fernand (şimdi on beş yaşında bir kızdır) konuşurken: “Bunun olması lâ - zımdr, buhrandan bunalmıştık.,, diyor.. Halkın maneviyatına olan rı vardır, bu da millet arasına iki- | husule geldiği kanaatini besleme - | meylini istismar için nasıl bir yol lik girmesine sebep olmaktadır. | Bütün bunları (o meb'usumuz| Mahmut Esat Beyin iki seneden -| sine itimadım vardır, o, yalan söy lemez ve bilmez, Şahsi kimseye hüsumetim yok- tur ve hiç bir farmasona karşı iğbirarım yoktur. Vatan ve mille- tim için muzır gördüğüm bunla- rım müesseselerini ve varlığını protesto etmek için binası önünde havaya bir kaç el silâh attım. Bundan sonra salon boşaltıl- dı. Beş dakika sonra tekrar maz- nun getirildi ve karar şu suretle tefhim edilmiştir: “İcabı düşünüldü. Mason teş- kilâtı aleyhinde beslediği kanaa - tin tesiri altında kalarak Karşıya kada mason kulübü önünde 3 78 - 933 tarihinde saat dört sıraların da masonluk şahsiyeti maneviye - sine hakaret kastile silâh atmakla suçlu Şevki Efendi tarafından bilâ lüzum üç dört el silâh atıldı- ğı dinlenen hukuku âmme şahit» lerinin şahadetleri ve silâhlardan çıkan kurşunlardan birinin kulüp binasının üst kat odalardan birine gidriği keşif yapan şahitlerin şa - hadetile sabit olmuştur. Hareketi Türk ceza kanunu- nun 551 inci maddesine uymakta» dır. Fakat hâdisenin mahiyetine suçlunun memleket dahilinde ve kanun karşısında yer almış ve ta- nınmış bir teşekkül aleyhine si- lâhla hakaret yapması ve bu sü- retle gece vakti halkın huzur ve istirahatini bozması ve bu vesile ile âsayişe dokunan hareketi tak - diri sebebi şiddet addedilerek beş gün hapsine ve beş lira hafif pa- ra cezasile mahkümiyetine, fakat geçmişte mahkümiyeti olmadığı için cezanın tecili halinde ileride suç işlemesine mâhi olacağı hak» kında mahkemeye kanaat geldi- ğinden 89 uncu madde mucibince cezasmın teciline açık olmak üze- " Yaşında olduğunu, | cinayet diye tavsif ettiği, yalnız i re yüzüne karşı karar verildi, ğe başladılar. r İlk bunu düşünen çocuğa bu fi- kir nereden gelmişti bilinemiyor.. en büyüğü olan Fernand adındaki kız seslenmiş: “Siz Meryem ana mısınız?.,, İddiasında mağarada birinin başiyle evet işareti verdiği- ni görmüş.. Artık bu Meryem ana rivayeti gittikçe büyümüş.. Tabii mektebi idare eden rahibeler de bu fikrin yayılmasına yardım et - mişler. 4 kânunuevvelde Meryem ana- nın bir mücize yapacağı rivayeti yol almış. * Çocukların iddiasınca bu sene- nin 3 kânunusani tarihine kadar Meryem anayı otuz üç defa gör - i # müşler.. : Rivayet etrafa yayıldıkça civar halkı Boreng'e toplanmağa başla- mış. 21 Kânunuevvelde 2,000 ki. şi, ayın 24 ünde 6,000 kişi, sene- nin son günü ise 12,000 kişi ma- ğaranın karşısına toplanmışlardı.. Bu miktar kânunusaninin üçünde 25,000 i bulmuştu. Yüz kadar dok- tor bu çocukların etrafını almışlar vahi anındaki hallerini tetkik edi- yorlardı. Bu rivayetler ile beraber bir riyayet daha yol aldı.. Borenz'e giden hastalar iyi oluyorlarmış.. Bir çok sakat çocukların iyi olduk ları haberi halkı bütün bütün he- yecana getirdi.. Sakat bir çocuk iyileşmiş.. Bu çocuk Meryem ana- yi dört defa gördüğünü, son defa İ sında: “Ben ağustosun beşinde ge leceğim. Benim için o gün bir zi- İ yaret yapınız.,, dediğini iddia et- ti. Borenz mucizesi meselesi ya » vaş yavaş bütün mıntakaya yayıl- tutulduğunu şu kısa muhavere ifa» de etmez mi?. Ziyaretgâh halini alan Borenz İ Kânunuevvelin ikisinde çocukların | de evler altın bahasma satılıyor. Adamım biri on bin franga küçük bir ev almış, ayni gün mucizeye i inanan bir zengin de eve iki yüz bin frank vermiştir... , Maamafih fen bir taraftan tal kikatımı derinleştirerek çocukların kapıldıkları vehmin sebeplerini a. raştırmağa devam ediyor. Meryem anayı ilk gören genç kız, şimdi meşhur bir “tedavi edi. ci,, gibi tanınmaktadır. Elini sa» kat yerlerine sürmesi için sabah- tan akşama kadar yüzlerce hasta evini sarıyor.. O, yorgun bir hal- de gelen hastaların üzerine elleri» ni tutarak dudak kımıldatıyor.. Akşam olunca yalnız başma ma - ğaraya duaya gidiyor.. O vakit et- raftaki cemi gafir dualar okumağa başlıyor. Ardenler de dua nağme leri ile çınlıyor.. Ey makine devri!, En müterak. ki bir garp memleketinde bu hal- lerin olduğunu duyan insan gayri ihtiyari soruşturuyor: — Medeniyet, terakki, ilim bil. gisi hep birer safsatadan başka bir şey değil mi?, Yoksa büyük har - bin vurduğu yaralar insanları bu ! kadar geriye mi sürükledi?, LİLA LU LE FSEPLER ; Asmalımescit 74 | o Genç ve kiymetli muharrir | Fikret Adil Beyin bu güzel ro- manı Sühulet kütüphanesi tara- fından kitap halinde bastırılıp” çıkarılmıştır. “Asmalımescit 74,, | Beyoğlunun Bohem hayatını san- | atkârane bir şekilde anlatan, | yaşanmış, hissedi'miş değerli bir dı.. Papaslar mucizeyi tamamen! eserdir. Tavsiye ederiz. Inhisarlar Umum müdürlüğünden ; Takasla ve Pazarlıkla “11” çeşit “5” beş santilitrelik aitmiş beş bin Likör şişesi satın a'ınacaktır. Taliplerin nümüne ve şart nameleri gördükten sonra pazar lığa iştirâk etmek üzete & 7,5 teminatlarını hâmilen 12- 8-933 Cumartesi günü saat İ$teGa- latada Alım, Satım komisyonuna müracaatları. (3601) | |

Bu sayıdan diğer sayfalar: