7 Eylül 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

7 Eylül 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 — VAKIT 7 Eylül1933 m , Evvel zaman içinde, kalbur sar Man içinde, deve tellâl iken, Pir? *fendi hazretleri de hamalken a » kallı, fikirli, malümatlı, bilgili, her *eyden anladığını iddia eden bir Zat varmış. Bunun kim olduğunu söyleme- en bilecek misiniz?. O adam bi: #im Cabi efendiymiş. Cabi efendi her lâfa karışır, ler şeyi bilir, hayvanların tabia - ından anlar, insanlara Obakar bakmaz huyunu söyler, hele kuş - lara, kuzulara dair saatlerce söz #öylermiş.. Yazı sever, kışa bayı - İır.. Yemeklerden o hoşlanırmış. Tatlı olunca çatalı elinden bırak» maz, dondurmayı görünce kaşığı- Yy sekmezmiş.. Böyle zaman: a; — Sizin ellerinizi bağlamalı be »im de ayaklarımı. diyerek kol - arımı stavr, tabakların dibine da- ” ekermiş, Fakat bütün bunlara rağmen Cabi efendinin sevmediği bir şey Yarmış. O da.. hamama (gitmek, Yikanmak.. Yalnız hamamda değil; umu - Miyetle yıkanmak Cabi efendinin anımı sıkarmış.. Olacak bu ya... Günlerden bir #ün Cabi efendi hastalanmış, dok- tor gelmiş.. Nabzma bakmış, dili. i Muayene etmiş ve nihayet kork- ğ söylemiş: — Cabi efendi, mutlaka hama- gideceksin.. , Zavallı Cabi efendi o hamama Sitmiş fakat dışarı çıkınca her Sördüğü ahpabma şu derdini söy- emiş; — Sıcak su iyi geldi amma.. Aksi gibi babamdan yadigâr bir düğmem yardı onu hamamda çal - dım, Aradan aylar, yıllar (o geçmiş.. $ sene sonra Cabi efendi tekrar talanmış,. Doktor bey gene ha. Mam tavsiye etmiş. Korka korka imama giden Cabi efendi bu se- “ağ sevinç içinde hoplryarak, zıp- | Yarak hamamdan çıkmaz mı?. İL > Aman Cabi efendi.. hayro- İ > İyi ki hamama (gitmişim.. sene evvel kaybettiğim düğ - Deyi buldum. z Herkes buna hayret etti: — Yahu.. beş sene evvel ha - I amda çalınan düğme nasıl bu » ur? i Cabi efendi onlara şu cevabı “edi, / Küçük Hikâye : e sm Beş sene evvel hamama girer- ken soyunduğum zaman düğmeyi gömleğimin içinde (o unutmuşum.. Şimdi hamama girmek için soyu - nurken düğme birdenbire düş - mez mi?. Güneş hayattır Güneş olmasaydı, dünyada ha- yat olmıyacaktı. Çünkü güneş ev- velâ bize ışık veriyor. Verdiği ışık bizim yüzümüzü güldürüyor. Havanın kapanık ve yağmurlu olduğu günler herkesin canı sıkı - lr. Daima köşede oturmak ster. | Halbuki hava güzel olunca güneş» doğunca insanın yüzü güler, koş » mak, oyanmak,, şarkı ister, 44 i ia Bunun sebebi, insanların yaşa - mak için fazla ışığa, daha doğrusu güneşe muhtaç olmasıdır. Bulut » lu havalarda canımız sıkılırsa ka - ranlıkta ne yapardık. Zifiri karan- lıkta hiç durdunuz mu?. Can sıkıntısından insan patlar, Güneşin en mühim vazifesi haya. söylemek vE Adı ne imiş !.. | o Küçük Ali bir gün sokakta ar- | kadaşlarile beraber bir * aşağı bir yukarı dolaşıyordu. O esnada bir yabancı küçük A» liye adımı sordu. Fakat canı sıkı- lan Ali yabancıyla konuşmak iste- mediği için osrulan suallere şu ce- vabı verdi. — Çocuğum adın ne.. — Babanın adı.. — Babamın ismi de benim is- mimin aynıdır. — Oğlum seni yemeğe çağı » racakları zaman nasıl çağırırlar. — Beni kimse yemeğe çağır - maz ki.. Ben herkesten evvel he - men sofraya gider oturuveririm. Kanarya uçtu! Anne — Kanaryayı kim kaçır dı?. Ali — Kimse kaçırmadı anne. ciğim. Kafesin kapısını açtım o da uçuverdi. Anne — Peki kuşun kafesini ne diye açtın!.. Ali — Kafesin içi kokuyordu, biraz hava alsın dedim.. O da u - tımıza tesir etmesidir. Bau da bü- yüdüğünüz zaman öğrenirsiniz. çup giderdi. Bunda benim ka- bahatim ne?. erene Yazısız Hikâye: Bican Efendinin | başından geçenler Çok koşmayın.. Çok koşan çabuk yorulur der- | ler.. O halde fazla koşan ne olur? Cevabını gene siz verebilirsiniz. — O da tıkanır. İşte size bunu anlatmak istiyo- rum, koşunca tıkanır?. Eğer evinizde gaz lâmbası var- sa fazla açarsanız is çıkardığını görürsünüz. Sobaya fazla odun atarsanız ısınacak yerde terleme - ğe başlarsınız. İşte köşmak da böyledir. İnsan koşarken çok kuv- vet sarfeder. Çok (koşunca bütün vücut, bilhassa kalp çok çalışır. Ve çok koştuğunuz zaman kalbi » niz tak tak vurmıya başlar. Çok yürüdüğünüz ve yahut kaldıramıyacağınız ağır bir iş yap- tığınız zaman muhakkak surette kalbiniz fazla çalışır. Ve nihayet kalbiniz muntazam çalışamıyaca » mü bekler demektir, Çünkü yolda giderken birden - bire tıkanır ve ölür, Mektepte !.. Muallim hesap dersinde küçük Aliyi çağırdı ve şiddetle bağırdı: — Şu rakamlara dikkat etmi » yorsun.. Bunun sonu ne olacak! Küçük Ali boynunu büktü: —İyi yazıyorum ya.. muallim bey.. — Nasıl iyi yazıyorsun bu üç mü, beş mi... baksana. İşte şu üç | beşe benziyor.. — Aman muallim bey.. O üç değil baş. — Daha iyi söyledin ya.. Öy : leyse neden bu beş üçe benziyor. j Eylül Bu haftaki bilmecemiz cümle- lerden hece teşkilidir; yor —lı—ça—a—ar—te kr —sa — haf — bu —ler — tep — mek — ve — ti — bit — til — ta Bu cümleyi doğru halledenler arasında 150 okuyucumuza şeker, Bisküvi, kart postal ve muhtelif — Aacba insanlar neden çok ğı için hastalanmıya başlar, Kalp | hastalığı olan insan da her gün ölü. | Bunları Biliyor musunuz ? Hizmetçi şakası Büyük hanım hayvanlara bayı « lırdı... Bunun için evinde sürü gibi kedi ve birçok da kuşlar vardı. Bunlar içinde papağan ile kanar. yaya, bir de pamuk kediti ile fino köpeğine bayılırdı. Gezerken, otururken hep onla- rı düşünürdu. Bir gün gezmiye git. ti, hizmetçisine dedi ki: — Hayvanlara iyi bak.. Yem « lerine dikkat et.. Sakın aç kalma » sımlar. Ne yap yap, hayvanları do. yur.. İki gün sonra misafirlikten ge- len büyük hanm kapıdan girer girmez hizmetçisine sordu: — Kız., kuşlara yem verdin ya. Kedi ile köpek de inşallah aç kal- madı ya.. Hizmetçi başını büktü: — Ah hanımcığım.. Dün ak şam kediye ciğer vermeyi unutmu şum.. — Eyvah desene hayvancık aç kaldı.. — Merak etmeyiniz hanımcığım papağanla kanaryayı yedi karnını iyice doyurdu.. Bahriyeli şarkısı — Bahriyeli olursam Dalgaları yararım Düşman gemilerini Enginlerde ararım. Yaylım ateş ederek Dört taraftan sararım O zaman vatandaşlar Olur sevinçten deli Bağırırlar bin yaşa 4 Bilmecesi Ey şanlı bahriyeli. Orada balık tutma.... Küçük Ali deniz kenarında balık tutmıya alıştı. Bir gün tuttu iyi.lkinci günü de, üçüncü, dördün- cü günüde bol bol balık tuttu. Fakat ondan sonra artık orada balık tutamaz oldu. Bir gün bunu Yumurcağa söyledi ve se- bebini sordu. Yumurcak derhal şu cevabı verdi ; — Hay aptal hay.. Bunda an- lamıyacak ne var. Balıklar ar- tık seni tanımışlır da onun için tutulmuyorlar.. seven eer sn osasammnsa sess smrene sayan sar e0RAA AMAN 7 YY Yüzelli okuyucumuza hediye veriyoruz hediyeler vereceğiz. $ Bilmeceyi hallettiğiniz kâğıt- ta isim ve adresiniz okunaklı ol - sun.. $ Adresleriniz mektep adresi olursa daba iyidir. $ Hal varakalarını doğrudan doğruya (Vakıt gazetesi çocuk sa- yıfası) muharririne gönderiniz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: