30 Ekim 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

30 Ekim 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tr, Ju b. e... © “İF ümit ırmağıdır. İN ancak dinler, mezhepler, esa- » edebiyat bu cehli örtüyor ve | i “ül sümmettedarik ve tabir ca- ” dı. uydurma hakikatler atıyorlar. | “il Kaba faraziyelere (akide) şek li verilmişti, ! “yç, Neden şimşek çakıyor? Çünkü “Yük mabut Jupiter — Müşteri le istiyor. Neden toprak mah - i ve Yeriyor?, Çünkü diğer mabut sesin iradeti budur. Yeni insan- Mr Su kadarla iktifa edemezler. hah atta yerleri, gökleri Al - Ma6—7 günde yarattırıyor. yim kâinatın tam ortasıdır. Kâ t arzın etrafında ve arz için iyor, yan kâinatın en şerefli mah- dur. Kâinat insan için yaratıl Muşta, Arzın kâinatın merkezi (Go ie) ve beşerin de onun sul - m (Anthropocentrie) olması fik w Rönesanstanberi hesapla erdde- İdi. Vakıa kadim Yunanistan - Romada doğru * fikirleri ileri türen, pek ulu hakimler yok değil. » Lâkin bunlar ortaya yalnız iha ir SÜTUN IDelvet ve Mecli Hm 3g Um Muharriri: Celâl Nuri 4 İr faraziye sürmüşlerdi; onların #inden yürüyen yeniler bu fikirle- n faraziyelikten çıkardılar, onları heap anetile tebyin ettiler. kikati ihtiva eder ve sahip oldu - ğu ideal daimidir. l Faşist, kendi dairesi hudutları | içinde kalmış bir hotkâm ve hatta ailesi içinde mahsur bir enai ol - madığından diğer insanlara ben - zemez. Millet denilen bir âlemin bir cüz'üdür ve orada vazifedar - dır. İdeali uludur. Hizmet ve fa- aliyeti, diğer faşistlerinki gibi, za- man ve mekân içinde hudutsuz va zife duygusuna müstenittir ve bu- nunla beraber onun ideali fikrin - den mahrum bir rüyaya tekabül etmez. Faşist şeniyetçidir.,, Mösyö Mussolininin bu ifade - sine göre faşist raybi değildir, melâl değildir, körükörüne nikbin de değildir. Hayatı tatlıdır ve ha- | yatını tatlı etmek için mücadele e- decektir. Mussolini devam ediyor: | “Bu cida! güçlüklere ve emek- lere müsadif olmadan devam e - demiyecektir. Bundan o başka fa - şizm dini bir akidedir; fert geride bırakılmıştır; insan kendisine kuv vet ve şuur bahşeden ulu bir kanu na mutidir. Canlı bir cemiyetin yal nız bir uzvu değildir, onun ruhani | bir kısmıdır.,, Mussolini bazılarının faşizmi | idarei maslahatçı (Opportuniste) gördüklerine kızıyor: “Her şeyden Eğer muhafazakâr kalsaydık, | evvel, hatta bir hükümet sistemi / Söcr hâlâ Tevrata çivili bulun - | olmaktan evvel faşizm bir fikir sis aydı beşerin asla gözü açılmı - | temidir.,, Deniz Gedikli | Zabit mektebile Deniz reviri Dün Kasımpaşada mera- simie tekrar açıldı Dün, Kasımpaşada o Diyanhane i denilen eski Bahriye nezareti bi - nasında deniz gedikli zabit mekte- | binin, eski Bahriye hastanesinde de deniz revirinin küşat resmi ya | pılmıştır. Divanhane son zamanlarda Bah- riye müzesi olarak kullanılmakta idi. Bahriye hastahanesi ise kapa tılmıştı, Deniz gedikli zabit mektebinin Gölcükten Kasımpaşaya nakli de, bahriye devairinin ve tersanenin İzmit ve Gölcüğe nakli üzerine ba yatı sönen Kasımpaşaya yeni bir can vermiş, onun için dünkü bay - ram gününde yapılan bu çifte açıl ma merasimi Kasımpaşalılara iki defa bayram ettirmiştir . Dün evvelâ deniz gedikli mek- tebinin açılma merasimi yapılmış, mektebin muzikası ve talebesiyle davetleliler deniz zabitan ve üme- rası saat dörtte Divanhanenin ö - nünde toplanmışlardır. Muzika evvelâ istikalâl marşını sonra cümhuriyetin onuncu yıldö- nümü marşını ve nihayet gedikli zabit mektebi marşını çalmıştır. | Mektebin müdürü deniz binba- | Şş- VAKİT 30 B, teşrin 1Yiomen VAKTın Edebi Tefrikası : 76 |INMNNANNNNNUNNNNNNINl| KISKANÇ Nihayet çaresiz zaman geldi. Beynim boş, bom boş, ümitsiz bir halde Behireye bakıyorum, Yü zünü boyuyor. Söylenip duruyor: — Öf... Pudra tulmuyor... Saç- larımı düzeltemiyorum.. Sen de ne deli adamsın.. Neyse, hoşça — Ben bir türlü alışamıyorum Behire. — Neye?. — Senin gittiğini görmeğe. o | Yüzünü buruşturdu, omuzlarmı silkti: — Ya ne istiyorum — Biliyorsun.. — Deli!.. Çıkıp gitti. »» Bir sefer de, Behire İzmire git- ti... Avdet edeceği günü hiç onut - mam. Kanapeye uzanmış, sigara | sigara üstüne içiyor, mütemadi -| yen saate bakıyordum. Vapurun gelişini, zihnen hesaplıyorlum. Ye silköyü geçti, Kumkapıya geldi, yaklaştı, yaklaşıyor, Sarayburnu- nu dönecek.. Kapıya koşuyorum, açıyorum... | Behire ile karşılaşıyoruz.. Üs - tünde bir gömlek var.. Uyanıyorum.. Bu rüyadan uya nıyorum. Sokağa fırlıyorum.. Bir AAA ANAN Mezdeleden : Selâmi Izzet ğil Her zaman göreceğim değil mi?.. Daima buluşacağız.. — Daima.... Bu da ne demek? Randevu mu istiyorsun, yemin mi?. Önümde uçurum açılıyor.. — Senin kendine emniyetin yok galiba.. Her seferinde kendi ken- dinden şüphe ediyor: “Bir gün bu da bitecek!.,, diyorsun. — Bir gün gelir her şey biter. Her şeyin sonu vardır. Sen de bir gün gelecek, bıkacaksın.. Çıldırıyorum: -— Senden bıkmak mı?.. Bunu aklıma bile getirmiyorum. Sen be- ni tanıyamamışsın. Kuzum doğru söyle, yoksa sen benden bıkmağa başladın mı?, — Henüz başlamadım. — Başlıyacak mısın?. — Henüz başlamadım ya, bu - nunla iftihar edebilirsin. Bir se- ne!... Dile kolay bu!.. Bir sene- nin pe uzun olduğunu tasavvur et, — Ediyorum, ama sen doğru söyle... — Neyi?. — Eğer bıkarsan bana belli e » der misin?. — Katiyen., — Öyleyse?. — Ozaman: Artık ben gidiyo- İ rum, bir daha gelmiyeceğim!. de- rim, | şası Saim Beyle İstanbul deniz ku- i mandanı kaymakam Talât Bey kı- sa birer nutuk irat (oederek deniz i meyhanede sabaha kadar içiyo- rum. Yacak ve ilmin ianetile sanayide Hiçbir terakki hâsıl olmıyacaktı. Meselâ arzın kâinatın merkezi ol- “Su fikrine insanlar ebediyyen | Man etselerdi arzın küreviyeti, “ş>irleri va. hareketleri bilinmi ** tekâmüldür. Hiçbir vakit fertçilik idaresinin, desiiş :ek, Amerika keşfolunmıyacak; #emicilik sahil sefererine münha- * kalacaktı. İlim, daima menku - Yitla mücadele edegelmiştir. Yo - ” üzücü, mütemadi, çetin harp *rden sonra galebe, ilimde kaldı. Türk milletini eski müdirleri Mazide tuttukça âs'a gözümüz a- a amadı. Olduğumuz yerde say- Daha ileriye gidelim: İlmin bu © Bünkü hali bile bir kat'iyet ifade “mez, Zamanımızın tecrübi olan İl - Mine bile pek makul bir surette ruz ediliyor. Mach, Poincare, | & Lebon, bilhassa Einstein dünkü | hesap ve hendese, dünkü meka - Dik ve kozmoğrafya, dünkü fizik ilim'erine bile başka bir gözle bak zı mucip olacak faraziye ve iyelerle bizi gerçekten şaşırt Yar, İş böyle olunca muhafaza - kalmak, hususile siyasette, iç- © “maiyatta, devlet telâkkisinde ma | iye saplanmak muasırlıkla telif kabuğ etmez zannındayım. Evet! inkılâpçıyız... Bu kelime Yor, Bü tek kelime coşan ve koşan Pek büyük bir eser olan İtal - ya “Faşizen, aynı zamanda o hem ide ve bir ameldir. Birçok tari- bütün bir istikbal açıyor. Bu tek “o Sinyor Musoliniye göre ğ An “Siyaset, edebiyat, hüner ve İlin milli ansiklopedisi, he Mus- faaliyet ve bir fikir, hem bir ii veeiler onu ilham ettiler. Fa- i yalnız şu şeraite, şu zemine Kelime bize bütün bir istikbal açr- Faşizm “Mini'nin yazdığı tariftir: k | İ l a, YU zamana tatbik edilmiş değil. pi 3 0, daima ve her yerde mamu- mbihtir; çünkü müstekar bir ha- İl üzerinde sağlam ve kat'i bir sis Mütaleasına göre, faşizm, müte | madiyen tazelenmek şanından o - lan hayatm tarihi bir telâkki tar - zıdır. Fert, tarih haricinde hiçbir şey değildir. Tarih mütemadi bir tem kurulamıyacaktır. Fert, düş- mandır; devlet, selâmettir. Bu, ferdiyetin ortadan o kaldırılması (ilgası, yoğaltılması) manasına a- lınmamalıdır; hayır! fert, devlet telâkkisine girer. Aynen: “Fert devletle bir vücut olur, ikisi aynı vücudu terkip eder. Biri diğeri ol- madan mevcut olamaz.,, Fikrine göre liberalizm hürri - yet manasına gelmez ve faşizm in- sanın hürriyetine muarız değildir, lâkin insanlar, budala XIX uncu asrın yarattığı gülünç bir kemiyet otmaktan da uzaktır. Bilâkis, faşi- zm hürriyete taraftardır, lâkin devletin içindeki ferdin hürriyeti- ne, Duce'nin göklere çıkardığı, dev letin bu mutlakıyeti ve bu istibda- dıdır. Devletin haricinde hiç bir sey yoklur. İçtimai tabakalar a - rasında mücadele olmamalıdır, yoktur, çünkü bu tabakaların hep- s! birleşmiştir ve devlet içinde bir birlik kesbetmiştir. Bu mücadele yi körükliyen sosyalizm olmuştur; onun yerine akıllı ve muvazeneli bir loncacılık (syndicalisme) doğ- muştur ki herkesin ihtiyaçlarını nazara alır. Lonca sistemi (sistem korporatif) devlet vahdeti içinde herkesin menfaatini telif eder. Faşizm “keyfiyet,, yerine “ke- miyet,, ikame eden demokrasinin aleyhindedir; imdi, halk bir kemi yet olmak üzere değil, bir keyfiyet olmak itibarile nazara alınmalıdır. Halk, büyük ve kuvvetli bir fikir dir; o fikri gayet az bir miktarda bir akalliyet, daha doğrusu bir tek insan ifade eder (yani bizzat ken- di). O zatın fikri, bilâhare, mille- tin fikri olur. (Devamı var) gedikli zabit mektebinin bu büyük | ve muhteşem binada açılmasından i mütevellit memnuniyet ve şükran- larını beyan etmişler, Cümhuriyet ordusunu irfan j sahasında yükseltmek için sarfetti ği gayretleri * minnetle” kaydeden İstanbul deniz kumandanı kayma- kam Talât Bey, merasime davetli bulunan gazeteci arkadaşlarımız- dan Abidin Daver Beye: “— Şiz, Türk denizciliğinin en vefalı dostusunuz. Bizleri daima seversiniz. Türk deniz ordusunun kalem sahasında daimi bir hâdimi olmanız dolayısiyle mektebin kü - şat resmini sizin yapmanızı o rica ederiz.,, demiş, Abidin Daver Bey teşekkür ederek; — Bu tarihi binanm deniz ge - | dikli zabit mektebi için uğurlu bir yurt olmasını temenni ederim,, di- yerek kordelâyı kesmiştir. Mektep kısaca gezildikten son- ra vaktiyle Bahriye Nazırı Cemal İ Paşanın nezaret salonu, şimdi de mektep müdürünün mesai dairesi olan büyük salonda hazıruna şe - kerler ve sigaralar ikram edilmiş - tir. İ Bundan sonra, divanhanenin büyük kapısına inilmiş, orada De- niz Gedikli zabit mektebi talebesi tarafından parlak bir resmi geçit yapılmıştır. Buradan diyanhanenin yanın - | daki sırtın üstünde olan (Bahriye | hastanesine gidilerek orada da de- | niz revirimin küşat merasimi ya-| pılmış, İstanbul Deniz Kumandanı kaymakam Talât ve donanma ser- tabibi deniz miralayı doktor Ra - sih Beyler tarafından nutuklar irat edilmiş, hastanenin tekrar küşa - dımdan, İstanbuldaki deniz ordu- su mensubininin ve Kasımpaşa hal kının edecekleri istifadeler zikre- dilerek cümhuriyet idaresine ve cümhuriyet ricaline teşekkür edil- Sarhoş olmak, #ızmak, unut -| mak... İşte istediğim bu!. Bir senedir, bu aşıkın pençesin- de esirim, Bu mengenede inliyo- rum.. Bir membadan fışkıran ve doğru bir akışla bir yerde birikip göl teşkil eden bir akar su gibi, fi- kirlerim bir membadan fışkırıyor ve bir yerde toplanıyor: Behirede. O, ilk gün nasılsa, bugün de ay- nr halde.. Hiç bir yerde toplan - mıyan bir akar su... kıyor, geçip gidiyor. Lâkayt!, Sanki Behire ile uzun bir rabı - tam yok ta, her seferinde başka bir kadinla buluşuyorum. Hafif yağmur damlaları arasın- | dan süzülen nisan güneşi gibi ge » liyor. Bazan ateşli ve dost, bazan 40- ğuk ve durgun... Fakat her halde daima ruhunun örtüsünü muhafa- za ediyor. İçini açamıyor. Her ayrılışta, son ayrılışımız sanıyo - rum., — Seni tekrar göreceğim, de - gil mi Behire?. — Elbette... — Ama yalnız gelecek sefer de- le doktor Rasih Beyin de tesisinde büyük himmetler ettiği hastanenin harici ve cerrahi kısmında açılmış olan revir (o 130 yataklıdır. Eski deniz kimyahanesi ve lâboratüva. rt olan binanın lâboratuvarı tek - rar açılmış, deniz kimyahanesi baş ka yere nakledilmiştir. Bu güzel bina, gayet iyi muhafaza edilmiş olduğundan ufak bir tamir ve boya | ile mükemmel bir hale gelmiştir. | Revirin başhekimi deniz binbaşısı | doktor Rıza Beydir. | Açı'ma merasiminde Yavuz ku mandanı miralay Hüsnü Beyle İs- tanbul deniz kumandanlığındaki deniz ümera ve zabitleriyle Kasım paşa nahiye müdürü, C, H. Fırkası Kayıyor, a -| — Bunu söyler misin?. — Bunu söylerim... L.E.R.M... Acı acı gülümsedim — Şimdilik göz göze konuşa - lim; tehlike yok mu?, — Tehlike yok. Kollarımın arasına aldım: © — Üzerine bu kadar düştüğüm için canın sıkılmıyor ya?. — Hayır, eğleniyorum. — Eğleniyorsun ha!.. Bana bun dan daha fena bir şey söyliyemez- idin.. — Ya senin canını sıkmıyor /mu?. — Ne eğlendiriyor, ne de sıkı- yor.. Bu bam başka bir şey... Be- hire, bu aşkımın seni eğlendirme- sini istemiyorum., Yanaklarımdan öpüyor: — Emir yok.. İstek beyan et « mek yasak,, (Devamı var) Dalandıracakmış Nuri isminde bir sabıkalı, Tah- mis sokağında oturan tüccardan miş, fakat Rauf efendinin vak - tinde işin farkına varmasıyle yaka sını kurtarabilmiştir. Nuri Efendi, gümrük memuru olduğunu söylyerek eşyasını ça — buk çıkaracağını, bunun için 40 li ra vermesini söylemiştir. Rauf Efendının şikâyeti üzeri- ne Nuri ve şeriki Pavli yakalana - rak ıkıncı ceza mahkemesine ve - rilmişlerdir. Iş bankası Usküdar şubesi İş bankası Üsküdar şubesinin açılma merasimi bugün yapılacak» tır, Hergün miştir. Hastanenin (o kordelâsmı| Kasımpaşa nahiye ocağı oerkânı, (o Hergün gazetesnin bugün ve İstanbul deniz kumandanı kayma- | bazı mütekait bahriye ümerası bu-| yarın intişar etmiyeceği bildirili * kam Talât Bey kesmiştir. Vaktiy- | launmuşlardır. yor. « M3) eş Raruf efendiyi dolandırmak iste -

Bu sayıdan diğer sayfalar: