31 Aralık 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

31 Aralık 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

* Dediod Sosyete hayatı etra- | fında düşündüklerim b ğ ğ ku sahipleri ile misafirlerin unutma- Amerika cenubundaki kömür madenlerinde taş haline gelmiş müthiş ayak izleri bulundu Sosyete hayatı denilince | insa- in aklına bin türlü kayıt, şartlar | maları lâzım gelen bazı noktalar için bu bir felâkettir. En iyi hemen oradan uzaklaşmaktır. İki kişi-| İN ie N DÜNYA HABERLERİ Beşer tarihinden binlerce sene izlerine tesadüf edilince, âlimler Ilk mahlükata ait müthiş izler bir şey varsa o da şimdi ayak iz « N eliyor Bunlara riayet edilmeden | den fazlasını alâkadar etmiyen ha | evvel dünya yüzünde yaşamış olan | bu izler hakkında ne diyeceklerini | leri keşfedilen bu müthiş hayvan- şeliyor, »de i a b lostlar, ahbaplar arasında konuşu | tıraları kurcalayıp çıkarmaktan | #âYet cesim hayvanların izlerine | şaşırmışlardır. abilse, ne kadar iyi olacak! İnsan | geri durmalıdır. Zaten insanların rasgeliniyor. Şurada burada hafri | sir dostunun kapısının önünden | bir çoğu monologlardan başka bir | Yat yapıldıkça bu hayvanlara , teçerken şöyle bir uğrıyayım dese | “ ce girip orada sÖZ ve sohpet ile va tit geçirse fena Mı olur? İyi olur | ima bunu daima yapmak sün olamıyor. Çünkü bu samimi: ret, dostlar arasındaki münasebet- erin şekline ve deröcesine tâbi o- an bir ş€Y- Bana kalırsa insan iş zamanına esadüf eden vakitlerde ziyaretten © sekinmelidir. Evleri müsait olmı - ran ve hizmetçiler; bulunmıyan cimseleri de vakitsiz ziyaret etmek İ “ Yoğru değildir. Düşünmeli ki filân :a hanımefendi mutfakta yemek | aişirirken veyahut turşusunu kurar | ten ziyaretine gidecek (olursanız | farşınızda oturduğu zaman hiç! hemnun görünmiyecektir. Yahut | 'ilânca bey birden bire sizi görün. | “ e yazdığı yazısını terkedeceğin: | len veyahut siz gelmeden Tüştndüğü iş dertlerile kafası do: u olduğundan sizi gördüğü | nan hoşnutsuzluk eseri gösteremi | recektir Öyle buhranl: zamanlarda yaşı: foruz ki hemen hiç bir kimse ziya 'et filân verecek bir halde değil- lir. Onun için Ziyaret vakitlerini müm evvel za- Yey söylemezler. Anlattıkları şey- İ ayrılmazlarsa daha iyi ederler. O i yen o ciddi sözler saka telâkki &- ler ekseriya yalnız kendilerini alâ kadar eder., Bunu iki kişi kendi a- | rslorında yapmağa kalkışırlarsa, ona artık hiç dayanılamaz. Ben bir çok terbiyeli ve malü- matlı insanlar bilirim ki söylenilen sözleri dinlemezler, yalnız arada sırada kulak kabartarak kapabil- dikleri bir iki kelime ile bir müba hasaya girişmek veya sorulan bir suale cevap vermek isterler, Böyle bir şey ne kadar ayıp ise sırasın beklemeden cevap vermeğe kal kışmak, başkası söylerken kendi söyliyeceklerini söyliyemiyor diye ! adeta bir işkence duymak ta o ka- dar ayıptır. Şakacı ve hazır cevap olarak ta | nılan -kimselerin sosyetedeki vazi feleri çok müşküldür. Fazla şaka yapamazlarsa iç sıkarlar. Onun | - çin bu gibilerini ciddi sözlerden inden beklenilmi - zaman kendil dilir, P Bir cemiyette hazır bulunan dok | torlara hastalıklarınızı bütün tefer sayıp dökmek ayıp olduğu İ ait iskeletler ve kemik parçaları! falan meydana çıkarılıyor ve bu| sayede onların ne sekilde olduk - ları ve ne zaman yaşadıkları hak -| kında bir fikir edinilmiş oluyordu. Taş olmuş bir halde meydana | ayak izleri | tabii çıkarılan bu müthiş şimdi Amerikanın muhtelif tarih müzelerinde tetkik edilmek: | | tedir. Bugün yerin dibi sayılan ve | ! kömür çıkarmak için derin kuyu | | nam İ ların şimdiye kadar yer yüzünde | yaşadıklarma ihtimal verilen Di » edile » miyecek kadar büyük hayvanlar - dan daha bir çok binlerce sene evvel yaşamış olmalarıdır. Âlimlerin yaptıkları ilk tetkika- ta nazaran son günlerde taş olmuş osurus gibi tasavvur Fakat bu defa Birleşik Ameri - | lar kazılan o yerler demek ki bun-| bir halde keşfedilen bu yeni izler ka devletinin cenup kısmında (A- | dan bir çok sene evvel henüz yer yer yüzünde belki yüz binlerce se labama) kömür madenlerinde ge- | yüzü idi ve üzerinde de bugün bi- | ne yaşamış olan ilk mahlükata ait çenlerde yeniden bir takım ayak | zim tüylerimizi ürpertecek kadar | bulunmaktadır. (Gençlerle başbaşa (Baş tarafı 7 isci sayfada) İşte size bir tane Türkiyenin | maruf sanatkârlarından . viyolo. | nist (Hakkı) Bey İstanbulda iş bulamıyor ve gündelikle Adana- | da (3) liraya çalışıyor. — Musikiye olan hevesiniz ne | zaman başladı? 928 senesinde kemana çalış- mıya başladım. Ve bugün beş se- nelik bir amatör kemancıyım. Ke- mana ilk heves ettiğim zaman Ali | efendi sinemasına gider ve orada | çalman parçalar hoşuma giderdi. | Nihayet bir keman aldım ve ça- içinde lıştım. Bir buçuk (o sene epey ilerledim ve Gelenbevi orta Sinyor Musolini M. Lit- vinof ile anlaşamadı (Baş tarafı 1 inci sayıfada) “Mussolini Avrupa devletlerin den bir kısmının rehberliğini şab- | | sına hasredebilmek için sulh mu- | i ahedelerinin tadili meselesini or- | taya Bu revizyonizm hareketine karşi başta Fransız hü kümeti olmak üzere (alâkadar memleketler tarafından müdafaa tertibatı tabiidir. Fa- kat bu hareketten en az endişesi o lan memleket Fransadır. Ve mü- | dafaa tertibatının başına geçmesi atmıştır. alınması sırf Avrupada sulhun bozulması- | mek üzere olan Rusyanın bu yeni sistemin muvafık bir tarzda inki- tezeb- züblerden korunduğunu fakat Rus yanın bu müsalemetkârane hattı hareketine mukabil diğer büyük devletlerin harbe doğru yürümek te olduklarını, bunların o İtalya gibi Versay muahedesiyle tesbit edilmiş olan kararlardan Oo gayri memnun ve ihracat mahsullerine şafına hail olacak harici | cebri bir surette pazar mahalleri teminine çalıştıklarını, harpten ev vel başalmış olan büyük devlet i mektepte talebe olduğum için ora İ daki müsamerede ilk küçük konse | hali hazırda bulunduğu” na mani olmak maksadından ileri | gelmektedir. Sovyet Rusya öte- *vvelinden tayin etmeli ve ziyaret | Kadar bir avukata da davalarınızı ler emperyalizminin | dahi devam etmekte ” tamanı yemekten sonraya tesadüf | #melidir. En doğrusu iki ailenin “ rada sırada biri birlerile lokanta- | Ja buluşmaları ve her tarafın mas | safı kendisine ait olmak üzere be: | 'aberce yemek yemeleridir. Misafir gittiğiniz zaman kapı- | dan içeriye girerken, bilhassa fena | “ davalarda kundüralarınızı iyice emizlemeği unutmamalısınız. Hiz | metçi kız ne kadar yosma olursa İ olsun koridorun karanlığında onu sıkıştırmamak ta misafirliğin şa- hındandır. Ev sahibi sifatile misafirinizi kabul ettiğiniz zaman yapacağınız | İlk vazife gelenlere halânm nere € olduğunu göstermektir. Bu su- retle misafiri büyük bir sıkıntıdan anlatarak ondan istişareye kalkış- mak ta ayıptır. Gıyabmızda sizin de aleyhiniz- de bulunulduğunu istemezseniz bir cemiyette hazır bulunmıyanla- rında aleyhinde söz söylemeyiniz. Böyle bir cemiyette hazır bulunan | hanımlardan birisi kalkıp gider- ken kapının önünde başını hazıru | na doğru çevirmiş ve: “Lütfen be- ni çok çekiştirmeyiniz!,, sözlerile herkesi güldürmesi sayesinde gıya bında çekiştirilmekten kurtulmuş. tur, | Birisi bir hikâye anlatacağı za" man ekseriya hazırundan bazıları» nin o hikâyeyi bilip bilmediğini so rar, Ne ortasında ve ne nihayetin- de anlatılan hikâyeyi hiç bir kim- rimi verdim. Ve daha sonra çok çalışmak sayesinde ( bir amatör cazbant teşkil ederek cümhuriyet | gençler mahfelinde çalıştım. Ve birkaç ta beste yaptım (hepsi bu kadar. Melih Nazmi Bir otobüs yolcuları hücuma uğradılar İzmirden aydına yolcu taşıyan 22 numaralı otobüs yolcuları yarı yolda garip bir hadise ile karşılaş mışlardır. 22 numaralı otobüs on kadar yolcu ile İzmirden kalkmış 35 in- | ci kilometrede Kuşçuburnu kah- kurtarmış olursunuz. Misafir onun | senin bilse de bilmemesi lâzım ge- | vesine geldiği zaman durmuş, $0- nerede olduğunu sormağa utanır, Bazan koca bir odanın içinde tek bir sigara tablası bulunur, Ta-| bit iki üç tane bulundurmak mu: vafıktır. Kibar bir misafir geldiği zaman | Paltosunun yakası sökülmüş veya | Rsacak yeri kopmuş ise orasını ta. | Mir etmesini hizmetçinize tenbih €dersiniz. Ufak bir şeydir ama mi- safir üzerinde iyi tesir bırakır, Davet edeceğiniz misafirlerin | mdedi ile misafir kabul edebilece- | Kiniz odalar arasındaki nisbeti da. | Sa gözetmek lâzım gelir. Bir çok | yeratirleri bir odaya tıkmak ra- hataralik verir. Misafirleriniz gel | diklerin, bis J 1 3m > Mübah, şman olurlar. j > seyi idare etmek, daima yeni Mevzular bulmak ve iç sıkıntı #ma meydan Yermemek | y hane sahibine terettüp eder, misafirlikte iki kişinin ayni Sete okuduğu veyahut harptı hi cephede silâh arkadaşlığı ettiği Meydana çıkarsa, diğer misafirler vazifesi Bir mek- e ay-| lir. İ Başka bir gün gene bu sosyete | bahislerine avdet etmek üzere bu- günlük burada nihayet verelim. Dedikoducu İzmirde bir deli | İzmir Emniyet müdürl gü To- pal Muharrem isminde bir adamı | yakalamıştır. Bu adam hoca kr yafetindedir. Deli olup olmadığı anlaşılmak üzere ( İstanbul tubbı adli müşahedehanesine gönderile- cektir. OISTANBUL BELEDİYESİ Şehir Tiyatrosu Temsilleri in saat 1930 da | MN Lüküs " Hayat "İl Büyük Operet | Yazan; Esrem ve Cemal Re- stBey'er. UMUMA ! Bu akşam | | | för Muharrem efendi, yeni yapı lan şosenin açık olduğunu tahkik ederek yoluna devam etmek iste- miştir. Fakat o sirada kahvede bulunan bütün yol amelesi otobü- | se hücum etmişler, şoförü ve bü- tün yolcuları fena halde dövmüş- lerdir. Hadiseyi haber alınca bir süvari jandarma müfrezesi hal Kuşçu kahvesine yollanmış ve mütecaviz ameleyi tahkikata başlamıştır, yakalıyarak ISTANBUL: 170) — 18,30 gramolun. 1480 — 19,80 or kestra ve Türkçe tamgolar. o Bedriye Han tarafından. 19,30 — 21 kemani Reşat Bey ve İ sa—ve'15 mozomen oğiz — Hedayii iasikiye heyeti, Semi «| türakiyle, ANKARA: — 12,80 — 1430 gramofon. 18 — 15,45 orkes tra, 18,45 — 20 alaturkn sar. #Onjana der- | uzak | Ro «| hükü- / denberi bu mücadelelere kalmıştır. bir taraftan diğer taraftan Paris | metleri mütemadiyen (Rusyaya ! İ tekliflerde bulunuyorlar. Bu hal! Sovyetlerin beynelmilel (| siyaset | âleminde haiz oldukları ehemmi- yeti bir kat daha arttırıyor. Bu iti barla (O Mussolininin (oLitvinofu ma, Amerikadan avdet (ederken | Romaya davet etmesi dik- kate (şayandır. oLitvinof ORo mada iken yapılan temas lar esnasında bütün cihan mesele leri o konuşulmuştur. Ancak bu | mülâkatların neticesi © hakkında neşredilen (o resmi tebliğ içinde | “Bilcümle mesailde iki taraf ara- sında görüş birliği mevcut olduğu | anlaşılmıştır... tarzında bir ibas| re bulunmaması ehemmiyetle kay dolunacak bir “noktadır. Demek ki Mussolini — Litvinof müzake releri esnasında en mühim ©han meseleleri üzerinde bile ittihadı efkârm temini kabil olamamış. iter. | | | İ Mussolininin takip ettiği siya- set ile Avrupada büyük kargaşa lıkları mucip olması ihtimali kar- $isında Litvinofun “İttiharı ef- kâr,, kaydını tebliğe derctmeğe muvafakat etmemiş olması çok mümkündür. Sovyetler Forein Office mec muasının ikinci kânun nüshasın- | da harici siyasetlerinin (esasları hakkında bir tebliğ neşretmişler- dir. Bu tebliği Radek kaleme ak mıştır. İzvestiya (gazetesindeki makaleleri daima büyük bir dik- katle ounan Radek Rusya kadar bir memleketin sulhu muhafa | Ii zaya muhtaç (olmadığını, | yeni | nin tadiline taraftar nu yazmıştır, Radek'e göre Sovyetlerin hari- j ci siyaseti her şeyden evel sulhun idamesi gayretine istinat etmekte- dir. Sovyetlerin bu maksadı ge- rek silâhları bırakma, demi tecavüz ve uzlaşma husüs- larında yapmakta oldukları muka velelerle sabittir. Bununla beraber Radek kapi- talist devletlerin emperyalist ga - yelerini izah ederken (Rusya ile büyük devletlerden biri (7) ara sında ittifak akti muhtemel oldu- * gerek a İ ğundan da bahsetmiştir ki bu nok ta ayrıca dikkate şayandır. Radek böyle bir ittifak ihtimalini kayde derken: “Bu, büyük devletler. | den birinin Rusya ( topraklarına göz dikmesi halinde ( tahakkuk edebilir... diyor. Bundan maada İzvestiya gazetesinin Sovyetlerin hiç bir suretle muahedelerin tadi- li arzusunu gütmediği hakkında neşriyatta bulunduğunu ilâve et mek lâzımdır. Vakıa Sovyetler oOAvrupada meydana çıkmakta olan iki cere- yandan birine iltihak etmek iste- diklerine dair şimdiye kadar hiç bir hareket göstermemişlerdir. Bu nunla beraber sulh muahedeleri- olmadığına dair olan tebligat Sovyet Rusya» nın İtalya tarafından © tertip ve tatbik edilen siyaseti tasvip etme diğini gösterir. bir istihsalât sistemi vücude getir |

Bu sayıdan diğer sayfalar: