28 Şubat 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

28 Şubat 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Vakıt'ın Edebi Tefrikası — a No.10 Minimini Kız Ve Aşk Nuri, Aliye: — Ben böyle işler göremk için artık ibtiyarladım. Kendi işini kendin gör, diyordu, İ — Sus Nuri. Dediğimi nasil olsa yapacağımı biliyorsun. Gülseren artık işitmiyordu. Onla | rm konuştukları oru alâkadar €- demezdi. o Onların başına her ne gelirse gelsin; kendi başını gelen neydi?. Bir gün ona arkadaşları fena muamele etmişlerdi de, öfke- sinden yumruğunu ısırmıştı. Ço- cuklarda, izzeti nefisleri kırılan çocukların hiddetini anlamazlar... Gülseren, gözüyle (gördüğü düş- manlarla mücadele edebilirdi. Fa- kat görmediği, fakat icindeki düş- manma ne yapabilirdi. Gene inledi. — Ölmek istiyorum. Ali, Nuriye: — Haydi, haydi, diyordu. sen gelip benden beş yüz lira borç is- tediğin zaman ben bu kadar naz: | lanmadım. Çıkarıp verdim, ver-! meseydim, belki de beynine bir ta» | banca sikacaktın. o Halbuki şimdi bal gibi yaşıyorsun. Kız içeri gir- di, yanlız biz biribirimizden sak- lamıyalım hayat iğrenç şey.. — Unutma ki bir kızın var. — Mürebbiyeyi kapılardan din- lediği için koydum. Bizim için ha- yat ne kadar © iğrençse, Gülseren için de o kadar gülünçtür. Haya- tm bir kanunu vardır: o Kavi ol- mak. Gülseren, grupun o kızıllıkları| karşısında düşünüyordu: — Aman yarabbi, ne kadır bet- bahtım !. Bütün çekirgeler susmuştu. — Betbahtım!.. Öteki vardı. Gülseren onu sev- miyordu. Neden gelip rahatını kaçı rıyordu?. İnsan geceleri yatağına yatır, rahat rahat uyur.. Helbuki uyuyamıyor. Öteki geliyor, felâ- ket geliyor. Felâkete Gülseren pek ehemmi- yet vermiyordu. Babası nasıl olsa garesini bulacaktı, - Babası büyük | bir adamdı!, Ona yaklaşanlar bo- yun eğiyorlardı. Babası hızlı s€*- , Je konuşuyor, misafirler (o yavaş sesle konuşuyor, misafirler yava$ sesle cevap veriyorlardı. Nuri Bey de yavaş sesle konuşurdu. Onun için babası herşeye, her- kese hâkimdi. Öteki geldiği Za- man, Gülseren babasına güvenip boyun #ğmemiş, odasına hırsız gir. miş gibi “imdat! diye haykır. mıştır. İçine giren hayata imdat para eder mi?, tn matmazel gel- mişlerdi. “Siz kadınlar aranızda an demişti. Anla- laşamamışlardı. Ve babası ona: “San benim minimini kızımsın,, demişti. Fakat öteki gelmişti. O Fe- naydı . Ve iyi idi. Ve addediyordu. Gülseren: — Daha sonra, diyordu. | Yalnızlıktan korkan bu minimi. | , I mar oynıyacak, Yazan : Selâmi İzzet Eski masumiyet yoktu artık... Safiyet kaybolmuştu. o Gülseren kendi kendine soruyordu: — Ben kimim? . Bunu her genç kız kendi kendi- ne sormuştu. —10— Alinin yüzü korkunçtu. Nuri dedi ki: —- Ben senin yerinde olsam, bü- tün işlerimi tasfiye ederim. Her halde bir köşede, seni rahat yaşa- tacak kadar paran vardır. — Ben rahat yaşamasını bil- mem,. Ben tehlike içinde yaşıma- İ ğa alışmışım. — Kızım için yaşa ... — O da tehlike içinde ömür sü- recek.. Marmara susuyor. Ve doğru bir İ söz: — Her kadın gibi.. Nuri: — İnsan delilerle dedi. Ve cebinden sönmüş piposünu konuşamaz, ! çrkardı: — Ben, namuslarına sığınarak yaşıyan kadınlar bilirim.. — Onlar kendilerine sığınırlar. — Çocukları olur, o çocuklarını büyütüp terbiye ederler. — Sen haydutsun. — Ben hayatı bilirim.. Kimisi hayattan bir şiir gibi bahseder .. Ben bilerek konuşurum .. Hayat kahpedir. 5 Mühre erdiz eman. Haya | bana da, sana da ihanet etti. Bu- i gün güzelliğine hayran oluyorüz.. Bugün mteliğin (yok. Ku - kumar ması smd taliimi bir kere daha deneye- cek kadar bile p-ram yok., Senin kâtibin, hattâ uşağınım. betbaht değilim. e Haydi git hazırlan. Ben ede- biyattan nefret ederim, Amma | — — Onun için mes'ut değilsin... Senden eksik olan şey ruh. — Sırası gelince onu öldürürüm. — Öldürmedin, çünkü kızın var.. Ben de ruhumu öldürebilir- yoktu. Yapyalnız kalmak isteme dim, Anlıyorsun ya Ali, yaşamak lâzım, — Anlamıyorum. — Nasil anlamıyorsun?. — Bu türlü hayattan anlamıyo- Tum. — Hayat senin için nedir?. — Galibiyet. Affet amma, her zaman değil.. — Her zaman... — Hayır, hayat bazan mağlübi- yettir. İnsan gençken galip olur .. Hayat, insanın boynunda bir at - insanım elinde yegâne kalan servet olur. Senin boynundaki atkın kı- zındır.. — Bana ders verme.. — Lâzım geliyor. — Gülserenin annesi (o parasız ni kızı geceler, uzun karanlık celer buluyordu. Teshir ediyordu. Ve her gece bu börleydi. İnsan bu halini kime ifşa edebi- kaya para yatırmıştım. — Sana paradan bahsetmiyo- rum. Kızın kadınlaşıyor, farkım» | anıfi da değil misin?, (Devam var) hariçten de Necip Yakup, dim. Öldürmedim, cünkü kızım | kıdır. İnsan ihtiyarlar ve hayat! İ geçmiş senelere ait tütün ikramiyesi almi- kalmasın diye, onun n-mına ban | San'at âleminde arm EE Yeni bir konser heyeti yapıldı | Bazı san'atkarlar bir yaylı sazlar orkestrası teşkil ettiller Konservatuvar vmallimleri Cemal Re- sit Beyin riyasetinde içtima ederek bir “Konser heyeti,, teşkil etmişler ve muh- telif smufların yüksek seviyede talebele- rini de aralarına almak suretiyle “Yaylı sazlar orkestrası,, vücude getirmişlerdir. Bu teşekkülde konservatuvar muallimle- rinden Âli Sezai, Ekrem Betin (o Meh- met Ali, Ferdi Beyler ve M. Lüşinski ve| İzzet Nezih ve Mesut Cemil Beyler sanatkârlar 63a8- İı vazifeler almışlardır. Yaylı sazlar orkestrası kadrosu şim dilik (30) kişiden mürekkeptir. Ve bu orkestranm biribirini takiben üç konser| vermesi mukarrerdir. Biriaci konserin programı şudur; Vivalai conserto graso. 1. 5. Bach - Brariden burgisches kom zerto No. 3 1. $. Bach - Kladir konzert D - dur. Haendel - concerd grosso No. 13 Orkestra Cemal Reşit Bey tarafından| idare edilecektir. Konservatuvar müdüriyeti muallimle" rin de iştirak ettiği bu orkestranın pr©| valarında bütün talebeyi de babanne mecbur etmiştir. “Konservatuvar konser heyeti, yayılı | #az orkestrası badema İstanbula gelecek meşhur garp sanatkârları da teşriki faali- yet edecek ve onlarla birlikte konserler | verecektir. Bu hüsüsta bilhassa şimdi: | den piyanist Korto ile mutabık kalınmış! ve vad alınmıştır. Şu halde konservatuvarın esaslı | ve kıymetli bir orkestarası (o teşekkül etmiş demek olduğundan bunu gerek talebenin istifadesi ve gerekse halkın musikiye kar- İsi ihtiyaç ve rağbeti noktai (o nazarından ibunu ehemmiyetle kayda yaşan görebili- riz. Konserlerin hangi tarihte verilmeğe başlanacağı malüm olmamakla (o beraber pek yakın bir zamanda bunun mümkün olabileceğini zannetmekteyiz. Bu ciheti ayrıca karilerimize bildireceğiz. | KONFERANSLAR | Selim Sırrı Beyin İstanbul radyosun- da yarın akşam saat yedide vereceği kon- feransın mevzuu (Eski Türklerde idman) İder. Selim Sar Bey bu müsahabede okçu» luktar ve pehlivanlıktan bahsedecektir. (CoRaRELER | Verem mücadele cemiyetinde Verem mücâdele cemiyetinden: İstanbul verem mücâdele cemiyeti ye- dinci senelik kongresini martın © ikinci Cuma günü saat onda Cağaloğlunda Halk evinde aktedecektir. Bütün azanın teşrifleri rica olunur, eek İ DAVETLER Ü nüzilmizn aranması 2 Tütün ikramiyelerini almıyanlar Beyoğlu askerlik şubesinden: Şubemizde mukayyet ve Beyoğlu mal müdürlüğünden maaş almakta bulunan malül müteknidini askeriye ile halen ma aş almakta bulunan şehit yetimlerinden “emen yanların 15 nisan 934 akşamına & kadar kayıtlarını yaptırmaları için şubeye mü- racaatları, Deniz sınıfına mensup ihtiyat imera ve zabıtan Beyoğlu askerlik şubesinden : Şubemizde mukayyet deniz ( sınıfına sup yam ihtiyat ümera ve zabitann. t edilmek üzere 8-3-934 eke) şubeye behemehal müra- İm egim Mm İ lanmasinı rica etmişti. J s—VAKIT 28 ŞUSAT 1934 — UMUM! HARPTES “TeşkilâtıMahsusa E Kah. AL l VAKIT'ın yeni Tefrikası; 116 Yazan: A. MiL Seninle kucak kucağa sarılarak ölelim! “Muhterem İbrahim Bey, Sırplar çok büyük ve bizim çeteye pek faik bir kuvvetle etrafımızı sardılar, Ben ve Halit ağır surette yaralandık. Öyle bir vaziyette bu- lunuyoruz ki bizim için kurtulmak imkânı kalmamıştır. Ben sağ ola - rak düşmana teslim olmıyacağım. Ne yapalım mukadderat ilâhiye böyle imiş. Ölüme intizar etmekte olduğum son dakikalarda İstan bul lisesinde okuyı kardeşimi düşünüyorum, O büsi yalnız kalmasın. Kardeşimin tah - siline yardım etmenizi rica ve size ve bütün arkadaşlara ebediyyen arzı veda eylerim.,, Mehmet Ali Bey bu satırları | yazdıktan sönra mektubu Ahmede uzatarak; — “Ahmet, demişti. Bu mektu- bu al. Şayet caninı kurtarabilirsen ve düşman çenberini yarıp geçebi- lirsen, onu götürüp Hafız Recep | Efendiye verirsin. İbrahim (Beye göndersin diye rica ettiğimi söy- lersin?,, Ondan sonra Mehmet Ali Bey belindeki revolverini ve cebindeki puslasmı da çrkarıp Ahmede ver- miş ve onların da Hafız Recep E- fendi vasrtasile İbrahim Beye yol- Bu esnada Ahmet hem bu eşyayı teslim alı- yor, hem de Mehmet Ali Beye: — “Yapma, etme beyim. Gel se- ni kaçırayım, belki beraber kurtu- luruz!,, diye rica ediyordu. Fakat Mehmet Ali Bey buna kat'iyyen razı olmuyordu. Diyordu ki: — “Artık bütün ümitler mab- voldu. Ahmet sağlam ve sıhhatte olduğun halde senin bile kurtul man şüpheli, nerede kaldı ki bizim gibi iki ağır yaralı kurtulabilsin! Onun için sen kendi başımın çare- #ine bak. Herhalde düşmandan yakanı sıyırmaya çalış ve buna mu vaffak olursan, sapa verdiğim mektubu ve revolveimi Hafız Re- cep Efendi vasıtasile İbrahim Be- ye yolla!;, Mehmet Ali Bey bu sözleri söy- ledikten sonra cebinden çeteye ait olan evrakı ve şifreyi çıkarıp bir kibritle yakmış ve tamamile imha etmişti. Ondan sonra yanmda bay- gın bir halde yatan arkadaşı Halit Efendiye dönerek demişti ki: —“Halit, kardeşim, gel (o yanı» ma! Seninle kucak kucağa sarıla- rak ölelim. Yaşamak için çok vak- timiz kalmadı. Bak, düşmanlar gittikçe yaklaşıyor.,, Halit Efendi arkadaşı Mehmet Ali Beyin bu ihtarı üzerine yerin- den Yavaş yavaş kımıldanarak kalkmış ve Mehmet Ali Beyin boy nuna sarılmıştı, Bu esnada Meh- met Ali Bey yanmdaki bombasını kendisile Halit Efendi arasına koy muş ve fitilini de yakmıştı. Ahme- din ricalarına ve niyazlarına artık hiç aldırmıyordu. Yalnız bomba nım fitilini yaktıktan sonra Ahme- de son defa olarak: — “Haydi çabuk buradan uzak- laş, yoksa sende parçalanırsın! İ “Elveda Ahmet, söylediklerimi u- nutma, mektubumu, tabancamı, itün hayatta ! İ kurtulursan, İbrahim Beye behe- mehal yolla!,, diyebilmişti. Ahmet orada daha fazla kalırsa kendisinin de iki fedakâr arkadaş la beraber mahvolmaktan başka bir şeye yaramıyacağını anladı ğmdan seri adımlarla uzaklaşma» ğa başlamıştı. Uzaktan Mehmet Ali Beyle Halit Efendinin kucak kucağa sım sıkı sarılmış oldukla- Yını görmüş ve fitili yanmakta o- lan bombanın infilâkına intizaren biribirlerile vedalaştıklarını ve ke- j imei şehadet getirdiklerini işit- mişti. Müthiş infilâk Bir iki saniye sonra işitilen müt- hiş bir infilâkı müteakıp havada © | uçuşan kollar ve bacaklar ve infi- lâk mahallinde açılan derince bir çukur, silâh arkadaşlığında sada kate, çetecilikte fedailiğe ve na- musa enıparlak, en yüksek bir nümune yaratan iki arkadaşın bi- raz evvel orada son dakikalarını yaşamış olduklarma delâlet edi- yordu. Toprak bile şimdiye kadar bu kadar kuvvetli fedakârlık his- leri taşıyan vücutlara tesadüf et- mediği için, sanki iki arkadaşın cesetlerini almak üzere açılmış © lan o çukur, ölüm vaka'sile bera ber ayni saniyede meydana gelen © mezar açık kalmıştı. i Sırp askerleri bir kaç dakika sonra o mahalle vâsıl oldukları za- mân orada bombanın açtığı o çu” kurdan başka bir şey görememiş- | lerdi. Ahmet ise bu esnada hem hayatımı kurtarmak, hem de Meh- met Ali Beyin vedialarını yerine isal etmek azmiyle koşuyor, daima koşuyor, mütemadiyen koşuyordu. O (Doyran) kazasmın bir köyün den idi. Onun için etraf ve havali- Yi çok iyi biliyordu. Esasen asıl vazifesi Mehmet Ali Bey çetesiyle merkez arasında irtibatı temin ey- lemekten ibaretti. Bu bilgileri Ah- mede yardım ettiği için Mehmet Ali Bey çetesine mensup olan efra- dım büyük bir kısmı ile beraber o da bir geçit bularak Sırpların iha- tasından kurtulmuş ve doğruca Ustrumcaya giderek orada Hafız Recep Efendiye Mehmet Ali Be- yin mektubunu, revolverini ve pus lasını teslim etmişti. Ahmet Doyran havalisi etrafm- da cereyan eden kanlı musademe ve Mehmet Ali Beyle Halit Efendi nin feci ölümleri hakkında lâzm gelen tafsilâtı vermişti. Herkes iki arkadaşın birbirlerine karşı gös“ termiş olduğu büyük fedakârlığa hayret etmiş, onların akıbetine ağ- lamıştı. Çeteler yeniden tanzim ediliyor Sonradan alman malümata na- zaran Doyran musademesinde ge- rek Sırplar, gerekse Mehmet Ak Bey çetesi mühim telefat vermiş- lerdi. Sırplarla çete arasmdaki | kuvvet farkı nazarı dikkate alıma- cak olursa Sırplarm verdiği telefat nisbet itibarile Mehmet Ali Bey çetesinden çok farklı idi. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: