26 Mart 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

26 Mart 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Leblebici Horhor Ayyy yg yg Nasıl Bir Filmdir ? Kusurlu Ve Kusursuz Taraflarını Toplu Olerak Gözden Geçiriş “« Leblebici Horhor ,, Filminden Bir Görünüş İstanbulda o çevrilen o Türkçe filmler serisine yeni bir film karış tı. “Leblebici Horher,, filmi... Bir | kaç gündenberi gösterilen bu film, nasılBir filmdir?.... “Leblebici Horhor,, , umumiyet- le bilinen ve hoşa giden bir operet- | tir. Dikran Çuhaciyanın bestesi, şümullu denilebilecek surette, ku - laklarda yer tutmuştur. Benliyanın Rozali ile birlikte sık sik oynadığı bu operet, ozamandanberi hangi tüp tarafımdarroynansa; birçok seyirci ve dinleyici bulmuştur. Bu öperetin.... bestesinin tesiri, yalnız bu memleketin hudutları içerisin - de yaşıyanlar üzerinde tesir bırak- makla kalmamıştır. Meselâ, geçen lerde İstanbula gelen Iro Handa Yunan trupu da bu opereti oyna - dı! Bu itibarla, bu mevzudan ve musikiden film için istifade etme- ği düşünmek, isabetli bir düşünüş- tür, Memleket içerisinde ve mem - leket dışarısında geniş bir sahada | alâka uyandıracak bir isim taşıyan mevzu ve musikiden istifadeye te- şebbüs etmemek, bir film şirketi için ihmal teşkil ederdi! Bu kısa işaretten sonra, filme gelelim. “Leblebici Horhor,, filmi nasıl bir filmdir?... Burada çevri- | len diğer filmlerle uzun boylu mu» | kayeseye girişmeği bir tarafa bıra- | karak, bu yeni filmin toplu bir halde mükemmel olmadığını, par- ça parça bazı iyi ve bazı fena ta- rafları bulunduğunu (söylemek, yerindedir. Film, toplu bir halde mükem- mel değildir. Hattâ, müsamıhayı lüzumsuz sayar ve ortadan kaldı. | rırsak, böyle mükemmel olmaktan | hayli uzaktır. Çok basit, pek ale- | lâde olan vak'anın cereyanı, giriş | ve bitişe kadar, hesaplı bir çiziş seyri takip etmiyor. Sahnelerin çoğu, eklemedir. Birbirinin icabı, birbirile alâkalı görünmüyor, bir- birlerile icap ve alâka aykırılığı- nın giderilmesi külfetine katlanıl- madan ortaya konulmuş hissini ve- riyor! Hartâ bası yerde müphem- lik, yahut birdenbire anlaşılama- mazhs var. Hasbuki, ba, hiç te zih- vi kurcalayıcı, yorıcu entrikalarla | dolu, esrarenziz mevzu'u bir film | vlarak vücude ; getirilmemiştir. | Dolayısiyle, bu bariz bir kusurdur. Sonra ,taganni ve besteye lüzu- Sonra, tagani ve besteye lüzu- mundan fazla yer o ayrılmıştır. “Deniz Kızı,, nın şarkısı başta ol- | mak üzere müddet ölçüsü iyi ta- yin edilmemiştir. Taganniler, oka- dar sık ve devamlı olarak biribiri- nın peşi sıra geliyor ki film bir ope ret filmi değil, bir konser filmi şek Vini alıyor. Bu, bir kusur mu?.. Ses vemusiki,; bol bok. Evet, bi “bir Könser'filmi ise; küsür değil, bilâ- kis..... Fakat, bir operet filmi ola- rak yapılması gözetilmiştir. Mev- zuları operetlerden alman ecnebi filmlerinde, bilhassa Alman film- lerinde, beste ve şarkıya'ne derece ye kadar yer verildiği, buraya geti- rilen böyle filmlerden herhangi bi- risi hatıra getirilirse göz önüne ge- lir. Bunların ilham membalırı, bol ve güzel musikili, şarkı ve danslı Viyana operetleri olduğu halde... Meselâ, “Orlof,, ..... Hulâsa, ne de olsa operet operettir, film film..Ve taganni, beste ön safa alınarak, bu vaziyette vak'ının geçişi, hâreket- li oluşu, o kadar mühimsenecek | bir şey olmadığı'mülâhazasi ileri sürülürse, bu mülâhaza, isabetli sayılamaz, Kusur olarak tesbit edilecek diğer bazı noktalar arasında, genç | mirasyedi Hurşit rolünde bulunan Ferdi Tayfurun yerine şarkı söyli- yen gencin, kayıptan şarkıya baş * lar başlamaz, Ferdi Tayfurun se - yircilere karşı ya sırtını dönmesi, yahut yan durması... Döndürülme- isi, durdurulması da, diyebilriz. Bu, İ seyredenlerin o kadar gözüne çar- pıyor, o kadar menfi tesir yapıyor | ki... Filmi seyrederken yanımda | oturan bir tanıdık, şöyle söyledi: — Bu genç, mademki bu tagan: | niyi yapımıyacak ve o şarkı söyle- mediği halde o söylüyormuş vazi- yelte cepheden gösterilemiyecek, şu (o balde bu rolü, şarkıyı söyli- yen kimse, ona verseydiler. Gerçi bu genç, film sahasında istidat gös teriyor, iyi'yetişiyor. Fakat, bura- da mühim bir rolü yok.. Rolü, he- men hemen hareketsiz bir görünüş ten ibaret! Tanıdık, doğru söylüyordu. Ben, ses sahibinin Adem isminde bir genç olduğunu işitmiştim, Kendisi, Jozef . Şmi | Birkaç ay evel “Artistik,, sine- İ masında “Dünyayı dolaşan şarkı, isimli filmi gösterilen tenor yıl. dızlardan Jozef Şmit, yakında İs- | tanbula gelecektir. Jozef Şmitin İstanbula gelme- si, konser (Overmekiçindir. Bu genç tenor, ilk filmi olan “Dün- yayı dolaşan şarkı,, Viyanada gös- terilir gösterilmez, birdenbire meş- hur olmuş, filmin bu ilk gösteriliş gecesinde sinema salonunda hazır bulunan Jozef Şmit, şiddetli ve " sürekli alkışlar arasmda sahneye çıkarılmış ve sonu kolay kolay gelmiyen ısrarlar karşısında, bir gok şarki söylemiştir. Sesi, Rişard Tavberle Jan Ki- yepuranm seslerini bu iki sesin imtiziciyle ayrıca bir hususiyet de gösteren Jozef Şmit, son zamanlarda ikin- ci filmini çevirdi. Bu arada Av- Istanbula Geliyor! | hatırlatan ve ! beraber, | Almanyanın Holivudu olan i Noybabelsberg studyolarında Em- merih Kalmanın meşhur “Çardaş- fürstin,, opereti o filme alınıyor. Bu operet, İstanbulda büyük harp senelerinde Kordi Miloviç tarafın- dan tekrar tekrar oynanmış ve o kadar beri msenmiştir ki hâlâ İs- tanbula (gelen muhtelif oo peret truplarının repertuvarların- da yer tutuyor, Filmde Edvin rolünü genç te- nor Hans Zönker, Silva Varesku rolünü Marta Eggert yapıyor. Di- ! ğer rollerde de Kemp, Pavl Hörbi- ger, İda Vüst oynuyorlar . rupanın muhtelif memleketlerin- den konser vermek üzere yapılan davetleri kabul etti, gitti (o geldi, gitti geldi. Biraz rahatsızlandı, yavaş yavaş iyileşti. k.s Gelen haberlere göre, kendisis ni ölümüzdeki ay içinde burada görecek, -dinliyeceğiz. Yeknesaklığa düşmekten kur- tarmak için değişik (o muhitlerde, değişik mevzularda film çevirmesi gözetilen Jozef Şmitin İsatnbulda bir film çevirmeği düşündüğü de söylenilmektedir. filmde görünmeğe ikm edilemedi- ği için, bu vaziyete katlanıldığına hükmettim ! Filmde “Tepe tepe....,, diye baş- İiyan bir tavsiyemsi lâf ve mubata- bın kabaca zerzevat adıyla anıl ması v. 8. gene vazgeçilemiyen iti yatların tezahürleri.. Evvelki Türk ! çe filmlerde bol bol harcandığı halde, bunlar hâlâ tükenmemiş... Gerçi 'ne zararı var?... Bu herkesi diyecekler, ortaya çıkabilir.. Her - kesin düşüncesi kendine, ben, bun- ları en hafif tâbirle “haşiv,,. say- makta serbestim! Kavuklu, kürklü, Bey, fesli ve sırmalı elbiseli arabacı, bizim de bildiğimiz tarzda araba... Fesli hamlacılar, yüksek kavuklu ve ya” Irı çıplak haremağaları.... Dekor ve i kostüm noktalarından, devirler biribirine karışmış.Garp memleket İerine de gideceğini duyduğumuz bu filmin bu karışık cihetlerini o * ralarda kimse farketmez, zaten onlar da bunları birbirine karıştı- rarak ve daha geniş mikyasta uy - durarak, daha ezbere şark filmleri ! hazırlarlar. Fakat, burada seyredi lirken, göze batıyor, Bununla bera ber, bir nokta; bir bakıma müda- faa noktası olarak ortaya atılabi- Tir: — Bu, eğlendirici, zaman geçir- tici bir filmdir. Giyim, kuşam v. 8. eğlendirmesi gözetilen bir film!,, | Joan Kravford Ve Robert Montgomeri yy yg gg yy yy yy yy Sg de tırihi çerçevenin dışına mak, mesele değildir!... Bu karışıklıktan çekinilse, daha i iyi olmaz mı idi?.. “Mesele değil!,, Ne ise, gelelim filmin iyi taraf- i larına.. Kâhtanede çevrilen man- | zaralar, hakikaten hoştur. Man- | zara cihetinden hemen umumiyet- le iyi.. Film, esas itibariyle evvel- kilerden daha temizce çekilmiştir. Sesler, evvelkilere nispetle boğuk- uktan kurtulmuştur. Hele Feriha “Tevfiğin şarkıları, daha berrak akişlidir. Büyük Behzat, Leblebici Horhor tipini benimseyişle can- landırıyor. Belki unutulan başka bazı ku surları gibi, başka bazı iyi taraf- ları da kalmıştır. Bununla beraber, “Leblebici Horhor,, filmi, bence, işte aşağı yukarı budur.. Böyle - dir. İnce eleyip sık dokumıyan- lar, bu filmden doyasıya zevkala- rada güzel manzaralar seyrede- rek, yer yer kulağa hoş gelen bir beste ve birçok taganni arasında birkaç şarkı dinlemek, hoşlarına gider. Etrafında muhtelif mülâhaza- lar göze ilişen, kulağa akseden yerli film bahsini başka bir yazı- da gözden geçirmek o niyetiyle, hayli uzıyan bu yazıyı bufada ke- siyorum! .. Mehmet Selim bilirler, Titiz davrananların da, a- | İ ren yıldızlardan Kete TEE EŞ Çardaş Fürstin mmm mummm Birkaç Yıldız Karl Ludvig Dil, Pavl bir kaç film çevirmek üzere “U- fa,, tarafından angaje edilmişler- dir. Bu şirket hesabına film çevi « Kemp, fon Nagi, Renate Müller, İda Vüst, oTrude Marlen, Brigitte (OHorney, Villi Friç ve Herman Speylmans da ya- kında bir çok film çevireceklerdir. Bu şirkete bağlı olanlardan Brigi- te Helm için, şimdiki halde yeni bir film tasavvuru yoktur. Bu yıldızlardan Trude Marlenle Brigitte Horney, son zamanlarda şöhret kazanan yeni yıldızlardan- dır. yy yy yy ypg gg Yıldızların Sevişme Pozları Janet Makdonald Ve Ramon Novarro “kl Haftanın Filmleri Bu hafta “İpek,, ve “Elhamra, sinemalarında “Leblebici Horhor,, filmi devam ediyor, Rejisörlüğünü Ertuğrul Muhsin Beyin yaptığı bu filmde Feriha, Melek, Neclâ, Ef- talya Hanımlarla Behzat, Ferdi, Muammer, Vasfi, Mahmut, Hazım Beyler vardır. “Melek,, sinemasında (“Gülen Paris,,... Moris Şövalyenin bir fil- mi... Geçende “Mösyö Bebe,, filmi gösterilen “Parisli şarkıcı,, filmi mümessilinin bu yeni filmi de, her filmi gibi, şarkılı ve eğlenceli ol- ması gözetilerek yapılan bir film- dir. “Sumer,, sinemasında bu hafta gösterilen film de, mevzuu eğlen- dirici olması gözetilerek hazırla- nan bir filmdir. Bir musikili kome- di... “Ateşli kadınlar, ismi altındaki bu filmde oynıyanlardan bazıları Arman Bernar, Margörit Moreno, Tişadel, AndreRoan.. “Saray,, sinemasmda mevzuu büyük Fransız ediplerinden Viktor Hügonun meşhur eserinden alınan “Sefiller,, filmi... Bu seferki, bu e- serin üçüncü dafa olarak filme. a- İmmuşt... Oynıyanlar arasında, Harri Bor, Şarl Vanel, Hanri Kravs, Margörit Moreno, Joselin Gael ve Odet Florel bulunuyor. maki

Bu sayıdan diğer sayfalar: