9 Haziran 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

9 Haziran 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 HAZİRAN 1934 saman $ — VAKIT yi n — — Vakıt'ın Edebi Tefrikası: 18 MEZ vr ee, EEE ANAN Nakleden : Selâmi izzet d olursa olsun git- > meliyim, onun eve girmesine mani el yım... | * pılacak, kırmızı tuğlalı bir ev © Bunları, yavaş sesle tekrar edi - © Yor, tekrarladıkça korkusu artı - yordu. giren beri Ali Naki gor işti. Akşam yemek zama geldi. Masanın üstüne bir KE kutusu bıraktı — Bonsuvar, dedi, yeni senen yi olun. Begüm biraz daha | Mali bir heyulâ gibi karşı -| a Beye haber göndi din değil* iz Tabii derdini, 3 eminim.. Bu gece randevu - N — Çoc: ve Şayandada yeli, ü vaı e aralık, ba eti basından ni adayi aralık bı - yi takacak, Şayanın çıkmasına yar- ali rm edecekti. A e | Sayan dediki: Ş — Kapıdan Şayan çıkmıyacak e hanımefendi, siz çıkacaksınız .. çi Muallâ kurtulduğuna, & daha i İyi u Selim Nazımı tehlikeden ei rtardığma zahip oldu. Hemen İsb€ ye giyindi, merdivenleri indi. Kalbi ı ye” Iş —— a Ken ii yl “Üni kapıdan dışarı attı gri Kaldırım: — ba; , ba Yılacak gibi oldu ve sendeliy şi sendeliye, yan sokaklardan biri- bu tr.. Her adımda, omuzu İs ie el tutacakmış gibi geliyor- nd | Saim ordu. Mütemadiyen al) | im Nazımın tarifini tekrar e Ki , | inde e İ e. geldi, fakat (sola eril g | tapma adı, sağa saptı. Hayır, ken - le bir” | gitmesi e değildi. : ye | Yan kocasiyle karşılaşırsa, iş yakti! ih & t olurdu. So: n eve gir - ile ie Nasıl girecekti?, Ki gi sey düşünüyordu. Cesaret eli yn N. de, yoldan geçen birine yal * ler # na, pin m ei N see yi Naki evden, silâhmı alıp ir yan?” isti, Güzerken cebine e & edil mr yerleştirmi My Tam ç on birde eve girdi. Ka - Piyr, Sel, im Nazım açtı. Ali Nakiyi görünce sarardı , Baba-Oğul Türk - İran hudutlarında Dr 1 Neler gördüm ? mebusu Aziz Samih Ali Naki > Beni beklemiyordunuz de - gil mi? Selim Naz e ayda ça - buk giderdi. “Kendin topladı. Buna rağmen, lie bir şüphe - ye kapıldı. ğ e yse, ce - sur bir adamla, kolay kolay baş e- di di.. Ss ım korkak değildi. Ali Nakışi odalardan ( birine aldı ve sordu: — Dinliyorum. i Naki kısaca söyliyece - . Üsütünüzde bir Lazi Bu mektup e > s başi Ki, cebinde bulı sını ,. Bu mi inde Bemar Selim Nazım kollarını kavuş - lu: dedi, sahi mi?. Muallâ ül sizi vekil tayin etti mi? — Karımın bu mese! le ile alâ - er yok. Eğer bir tuzak varsa , endi başıma tuz: acak ka» ei Burada, karşınızda > ve bana ait olan ir şeyi istiyorum. — Affedersiniz mektup bana miras kaldı (Bu | mektup benim malımdır ve bize “| çok gaye maloldu. Hem mektubun yanımda olduğunu ne- edeli byum . Söz verdiniz. Sö- zünde dd iri insansınız... sali Meşe göle ta teşekkür ederim .. Yalnız > AR yakışmıyor. Hem uyor, hem de gay- ri yarin masanın üstünde ran güzel bir Bursa kamasına ba- kor Bu kamayı Ali Naki ka- pabilirdi.. Ali Naki, bıçak oyununun kur- duydu.. Gencin bi dü, gülümsedi. — Yanınızdaki mektubu isti - m. Bana bunu tekrarlatma - yınız ,dedi.. Selim Nazım başını salladı : — Hayır, o “e silâh olduğ m. Beni öldürünüz bir şi dür ha düre olursunuz. Ali Naki sarardı: — Kerata!.. muyum sal nıyorsu! . Alnınıza katil Mi Mm iN ndu: Küfrün sırası değil. tağil cebinizde, şu rüyorsunu: yorsunuz.. Selim Nazım, gözlerine baktı. Her Ali çağı da Haykırdı; O mektup zun hüccetidir. fiyelerinin elinden kaçırıp dığı cüzdanı bağrına du. (Devamı var) amma, bu)| yoru; | çukta na ye akışlarını gör « Mai yavaş sesi yükseliyor - & mekte vermem. — Kim eter! bilmiyor Mek « cebinizde, geler yi gayri ihtiyari oraya elinizi götü - z, muhafazaya çalışı - Nakinin r şeye karar vermişti. çe eği üstündeki bı - — Hayır, o mektubu vermem, o mektubu benden alamazsınız .. namussuzluğunu - ikken Ali Naki ile ha - sakla - Yolculuk sırasında görülenler Dirzor civarında kadınlarda süs— Bazı acıklı hurafeler Bazısı soğan soyuyor, patates a- or d ğimiz arabalar da bi ve konak yerleriyle hareket za- manlarını bize uyduruyordu. Git- gide kalabalık bir kafile oluyor- duk. Kânunuevvelin dördüncü günü saat birde yola düzeldik. Fıratın uzağından ve gayri mi gali bir araziden geçiyoruz. Saat dörtte tekrar Fıratın kenarma in- dik sağ da 20 metre yüksekli- ğinde kayalıklar var. Saat bu: ğın ağaçlarından ufacık bir or- man meydana gelmiş. Bu ormanlık iki buçi Z dar sürdü. Orma: e dikin sonra Saffeyn muharebesinin o! ol duğu arazi lg Saat on bu- merkezi olan Sebha Bir yolcu var dolu. Öteki hanlara ye bir rs sığındık. mbe günü erkenden kalk- tık. Fakat ancak iki buçuk saat sonra saat on bir buçukta yürüye- ei Bugünkü imera epey e uzak da gir urup (o yem anları istirahat ettir- Hayv: dik. Yürüdük. Saat on birde Tüb- ki on bir saatlik yol neye geldik almışız demektir. Tübnede bir na v Ha nda ekmek bi: gördüm. İndiğimiz han pek fena idi. Buraya kadar olan mıntak- ahali Türkçe az biliyor. Fakat han cıların > mükemmel Türkçe konuşuyo: Ahali e olarak malım becl) diyorlar. Herkes bun: yıp değil sanıyor. Bilmem me mel'un bir hu güya bu illete rafe uydurm dünyada ln ahrette tutu- Tacakmış, Binaenaleyh herkes ah untazam dal| -İ sayıyor. Arazi gay. -| ut olacak ve seyyar halk ta iskân han ve bir de yeni yapılmakta o- karakolundan Heyet âzasından bir kısmı Dicleden geceki rette ilelebet melül dünyada bu illete tutulmağı şeref| gele, kalmamak içir) menzili 8 kilometre imiş. Birinci at bu mesafeyi 29 dakikada et mahsuldar-| al dır, Senede üç defa mahsul e larmı: “e 'umartesi gününü Dirzorda is- RO rahate ve erzakımızın yenilenm. ın tecavüzzü olmasa Ve| sine hasrettik, Pazar günü üç ve asayiş yerinde olsa ahali çok mes- çukta gene yola çıktık. Bugün ilk defa olarak (Serap) denilen hâdi- seyi gördük. Öğleden sonra hafif meyilli bir araziden gidiyorduk. Önümüzde bir göl, gölün içinde a- dacıklar görünüyor. Gölün kenar- bo-| jar; ve adacıklarm üstü hafif or- manlık. Lâtif manzaralar var. Diyarıbekir bu 1 de istirahat h - İ ibn gibi bir de çıbanı 2) a ye pri sa 'esadı ahlâk Namusun is- edilecektir. “Cebeli Abdülâziz hiz li koşu- gozle. Biz ilerledikçe gölün man F. mi bile yokmuş. teessüf olu- Ri b nin r in Yarım saat kadar 2 yle delicesine süratle gittik. Ne bakmamıştır. > e 5 ük bükdasliziğii GMOĞRİ ış bizi takip ediyorlardı. z rabalar da bi ; Fakat bir türlü göle yaklaşamıyor- uk. Biraz daha gittik. O zaman serap aklıma geldi. Gülmeğe baş- m — 'atini azal ım. Arabanın si lttrk, p Biraz sonra da o güzel yerler kay- tırmağa uğraşıyor. Fakat ayni za- bolup gittiler, vi kalesinin manda nehrin içinde mükemmel kârğir köprü ayakları gördük. Bu ayaklar yapılmışken kayık köprü| önünden g buçukta | kaza merkezi olan Semai e geldik. Pek pis bir yer, kasabanın yapmağa kalkışmanın Mi etrafı tamamile ye ve “| belediye reisinden sordum. > ak murabbalara ayrılmı valir reis dertli imiş. Bir KE yn nıyor. Kasabayı gezmek ve dedi ki efendi derdimi tazeleme| yemek epi biz buraya bir köprü yaptırmak is- tedik bir mühendisimiz vardı. ii bu gördüğün kârgir ayakları yaptırdı. Üstünün döşemesini yap- — mağa sıra gelince başka tarafa peyce sürdü. le üçte yattık, Geceleyin mütemadiyen tehlikeli buldu. Bunlar nehrin yata Yollarda > ğını ar A Sular çoğalınca şehri su neş kendini eği çe murun az ol basarmış. Bunları yıkınız. Yerine ms rap aba cf vk kayık Cn yapalım dedi. Onun v3 sözüne e Ayakları sökecek- dik. Bu ” men yanında tik, Fakat o kadar sağlam ki — meşhur Kan kalesi harabesi var. ne zor yıkabiliyorduk. Ayn: (Devami var) a da Musuldan usta gi Rüşv et almaktan suçlu e Gid yaptırmağa başlad Beşinci itintak i kâtip- mühendis te başka yere mi almak» Şimdi iş bana kaldı. Ben köprü ... nini o a ret uğraşıy: cü ceza mahkemesinde muhakeme yi haklı tarizleri öliyekek edilmiştir be- reis a rıldık, Akşam at ya-| yin, gerek bu işte mutavassıt vazi» rışlarnın ME dinledik. Bu- rada küçük mesafeli koşular mak:| kiflerine karar verilmiş ve her iki- bul değildir. Uzun mesafeli koşu-| si de mahkeme huzurunda tevkif | lar yapıyorlar, Bugünkü koşunun edilmişlerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: