29 Ağustos 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

29 Ağustos 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

... YAKI ın Terlan 37 . Ölüme Susayan Gönül Mem herşeyi İLAN Kr| RAE eğ | iy i affedecsktir. Nasr! teh-| zi mahva sürüklendiğini gö- *tir. Her şeyi burada söyliye- | “eğim, Ondan sonra da size: askeri: U ; iş nizi aşağı alınız,, diyece * | erkes sizin ne ahlâksız, ne | il bir insan olduğunuzu . göre « tir, | N 7 Nesrin Hanım dikkat ediniz. | Sirin anesine sarıldı: | > Anneciğim, affet beni.. Bü-| Pir günah işledim, fakat ce-| “nt da çektim. | ği demek istiyorsun o yav -| ü Söyle, kabahatin, | 4, ahin ne olursa olsun, bir anne | 2 Da lânet etmez.. anlat, Ayvaz “kâr bi vi dil Ğİ tehditkâr bir tavır ta ; > Nesrin Hanım?. cktor Cemil Bey: Öneme dedi, Yoktur, yi Yer o... bırakınız un ağzı bağlı değildir. €stin, ağlıyarak, hınçkırarak, İZ Yaşı dökerek, Celili sevdiğini gla kaçtığını, başına gelenleri | * birer anlattı. Hiç bir şey sak- | hnağı, Hepsini söyledi... Dilferip Hanım kızını bağrına birde; ve >— Korkma yavrum, dedi, iç *diyorum. Bundan sonra da se- | müdafaa edeceğim. Nesrin başını kaldırdı: - Benfhüdafaa edeceksen bu | İdama karşı müdafaa et anne ve *rkacaksak, yalnız bu adamdan seni lam, Gl Eliyle Feyyazı işaret yi > Diterin Hanım saşaladı: > Feyyaz Bey mi? iz Evet, o... Cocuğum ne oldu?. Sil ne oldu? Bunu ona sorunuz. adam bizi takip etti... Buna e dü Rim... Muhakkak Celili öldür- « Çocuğumu öldürdü... Doktor Cemil, bir şey söylemek | Miyormuş gibi ilerledi. Feyyaz ö- | “nü keşti; > Doktor... ük Sap geri döndü. Boynun n Nesrine yaklaştı: > Beni haksız yere itham edi- ta *unuz... Söylediklerinizin bir larını şimdi öğrenmiş oldum. €srin bir hareket yaptı, Fey- 2 ilâve etti: > Mahaza, bu söylediklerinizi İF sir gibi saklıyacağım... Maa- afih isterseniz Ridvan beyefen- 'Ye ifşa edeyim... Nesrin, bu tehdide Ylerdı: >— Sefil, rezil, ahlâksız! Doktor Cemil gülümsedi: ”— Görüyorsunuz ya, benim bu e kabahatim yok. “yyaz sesini çıkarmadan arka» | Mü yedi, yürüdü. beri içeri girdi. > Hoş geldin azizim Feyyaz... la mektubundan seni burada acağımı anlamıştım. ki kadın, yanyana büzülmüşler, | ararmışlar, kımıldamıyorlardı. köpürdü, M3 gelenleri söylerse, babası için v Ağar bir darbe olacaktı... Hem ça Rıdvan beyin, kendisini af- *tmiyeceğine de emindi. da acizdi a meslek ketumiyeti | Bu esnada kapı açıldı, Rıdvan | emeğe mecali de kalmamıştı. | Yazan . Selâmi İzzet | Eğer bütün olanları duyacak o- | lursa, onu evinden (O kovacağına süphe yoktu. o Hayır, mezdi, iğer taraftan Dilferip hanım Kocası üzerinde (o hiç bir nufuzu yoktu. Ofu yumuşa- | amazdı... Kızımı müdafaa etmek | isterken, kocasını bütün bütün çi- | | leden çıkarması ihtimali çok kuv- | ' vetliydi. Fakat kızını, bu herifin pençe- sinde bırakabilir miydi? Doktor Cemil, iki kadınm peri- İ şan halini görüyor, ama ağzını a- | İ çamıyordu. Doktorun böyle bir | sir ifşasına imkân yoktu. Hem ifşa etse bile neticesini kestiremi- yordu. Bunun için yumruklarını sıkıyor, dudaklarını kemiriyordu. Feyyaz Rıdvan beyin elini sık- tn İ Biraz evvel geldim... — İyi ettin yavrum... o Bundan | böyle kızımı ancak senin mesut €- | debileceğine kanaat getirdim. Feyyaz, gülümsiyerek, yan göz- le Nesrine bakıt. Rıdvan bey, kızına yaklaştı: — Kızım, sen de artık bir an değil | ei evlenmek istiyorsun | mi? Nesrin, bembeyazdı. | Bütün cesaretini topladı: | — Hayır baba, dedi, i kadar size yalan söyledim. Benim Feyyaz beyle evlenmeme imkân yoktur. ölü gibi bugüne İ Rıdvan bey başmı"salladı: ! — Düşünceni, me demek ,istedi- ğini anlıyorum.. Fakat Feyyazla İ evlenmen imkânsız değildir, kı- zım... İşlediğin hatayı biliyorum. Feyyaz bana anlattı... | Nesrin sendeledi.. İ Nasıl oluyordu da, babası bildi- ği halde soğuk kanlı, sakin duru- yordu? Rıdvan bey devam etti: — Feyyaz, olanları, yaptıkları: | Onları bir kabahat İ nı unutuyor. lü- İ saymıyor... Benim de israrım İ zumsuz olur. Ben de seni affedi- “orum. Yaptıklarını Oo unuttum.. Başından bir hava esmiş... Geçip İ gitmiş... Haydi bakalım, Feyyaza elini uzat... Nestinin gözleri yerinden uğra- mıştı, Hayret korkulariyle baba- sma bakıyordu... o Anlamıyordu.. Çıldırmış mıydı? Rüya mı görü- yordu. Elini uzattı. Feyyaz, uzatılan eli adetâ kap tu... Kendine doğru çekti.. Alnın- dan öpeçekti.. Birdenbire Nesrin kendini top- | Jadı. Geriledi: — Hayır, hayır... temiyorum. Şaşalamak sırası Rıdvan beye i gelmişti. Feyyaz itidalini tamami- | le toplamıştı... Rıdvan bey hiddetle sordu: — Bu da ne demek?. Bu mese- İ lede bir $ır var. Benden sakladr. / İ ğınız bir esrar var... bakalım, bana doğruyu anlatınız. Dilferip hanım atıldı. Kocasiyle | | Seni alnından öpsün. İstemiyoru, is- İ ed! ini arasına girdi. Nesrine siper €srin vaziyeti kavramıştı. Ba- | oldu: - Sır falan yok. Nesrin Feyyazı beyi sevmiyor ve sevmediği bir er- kekle evlenmek istemiyor. Mesele bundan ibaret.. (Devamı var) İ F. idar itiraf ede- | ' isi T heyet C.H F. ve Halkevi r H. Bulane sar C nan, yi simi r veran siiher min, mit, F, citözü çekdi. su C.H, F ye reisi Ken heyeti r reisi Münir. A 5 “VAKII 4 AĞUDİUZ 4504 mem BABiL VE PERSEPOLİS SARAYLARINDA > — “ N DARÂ..İSKENDER Pad vE Gi İshak Ferdi Babil halkı günahları azan “ şarapla temizlerlerdi zınal 2k Bahçe z reisi ve lareli Halkevi reisi cek CC H.F.r Virancık na namına ive reisi ve C n, Gönen C. zım Beyler. VİLÂYETLER Altınova be lediye r Söyleyiniz i met, 5 isi Kemal, İ Salih İzmir £ ler, HA. F H.F diye (Devamı var) | Kahraman (Bardiya)nın karısı gözlerini açtığı zaman, evvelâ karşısında duran hükümdarı gördü İranilerde ölü gömmek ve ölü şarapla temizlemek âdeti Babil -| ye temas etmek günah sayılırdı. de yalnız zenginler arasında ya -| Ölüye temas edenler günlerce tes pılırdı, Çünkü Mukaddes şarap/ mizlenirlerdi. Babil ahalisi temiz tedariki gayet müşküldü. Bir ça“) liği her şeyin fevkinde bir vazife rap testisinin üstünden on beş 5-| addederlerdi. Vücudun sıhhatini İ ne geçmeyince o şarap mukaddes y;uhafaza için temizlik lâzımdı. Bu addedilmezdi. Büyük adamlar| sebepten temizlik ahkâmı diniye- fazla günah işledikleri için, evle-! den adedilmiş ve ayrıca dini bir rinde daima mukaddes sarap bu- | taharet şekli vücuda getirilmişti, Demişti, Günahları mukaddes| İ lundururlardı. Fakirler, bereket| mabudu (Anahit) e ibadet eder- lerken, mâhzenlerinde mukaddes) şarap bulund: armadıklarından| şikâyet ederler ve zenginler gibi| kendi mahzenlerinin de şarap ve| zahire ile doldurulmasını isterler- | di. | Dârâ, hassa kumandanma, eli- için bir| ) hedi-| nin kanını temizlemesi mahzen (Mukaddes şarap) İ ye etmişti. Taspa memnundu: ( ». # | Kahraman (Bardiya) nm ka -| özlerini açtığı zaman, evve «| lâ karşısmda duran hükümdarı! “| gördü. ni. Daren-| tdek be- İdi, niyeti re- ır Behçet i Bey -| Gözlerini uğuşturarak yattığı| yerden doğruldu: | Kocam nerede?.. | Dârâ celi bir teessürle cevap verdi: | addedilir, Taharet büyük merasime tabiydi. İranilerin itikadınca insanm ru- hu temiz yaradılmıştı. Fakat bu ruh, insan kalbine girince (Ehri- man — Fenalık haliki) nin vücut» ta yarattığı pis aza ile girletilmiş ti, Bunun için vücudu daima te- mizlemek saçları ve tırnakları kes- mek ve bu pislikleri temiz insanlar i dan on, ateşten yirmi, sudan otuz ! adım uzağa atmak lâzımdı. Bu te- mizlik herkes için mecburi olmak» la beraber, ayrıca bir de fevkalâde bir temizlik vardı ki, bu da senede | dokuz gün devam ederdi. Bu taharet mutlaka bir rahip tarafından yapılırdı ve çok mas - raflı olurdu. Tahareti yapan ra- İ hip memnun edilmezse © zaman yapılan taharet hiç hükmünde ka- İrr ve o adam da ilelebet (o mırdar hiç kimse kendisiyle te — Iki esir, kahraman (Bardi-| mas etmezdi. ya) yı boğmuşlar. Ve teselli kastiyle genç kadına| eğildi: | — Müleessir olma!... Esirleri| | derhal (ölüm kuyusu) na attır il İ dım. Şehirde herkesin matem el il bisesi giymesini (ove kahraman| (Bardiya) nın ruhu şat olması i-| çin Mabutlar (Ahora| Mazda) ya yalvarmasını emret *| tim. Babil baştan başa kocanın| matemini tutuyor! Haydi, kalk seninle beraber (Mitra) ya | ibadet edelim! (Libya) çok heyecanlıydı. — Kocamı sizin mukafızları - nız boğarken gördüm! dedi, onu İ siz boğdurdunuz! Dârânm canı sıkıldı.. Eğer o - dada yabancı bir kimse bulun - muş olsaydı, mağrur ve kinci hü- kümdar, Mısır dilberinin verdiği cevaba şiddetle mukabele ede - cekti, Bereket versin ki, odada kimseler yoktu. Ve hükümdarla Libya başbaşa konuşuyorlardı. Dârâ genç kadını fazla müte- kendisini lüzumsuz mabudu İ eşsir görünce, olarak rencide etmekten çekin - di: — Hakkın var, yavrum! De - (Bardiya) (o gibi bir kocayı kaybetmek kolay değildir. Fakat, bir kadın, Dârâ gibi bir hüküm - darın dostluğunu kazandıysa, bu şeref, o kadına kederlerini unut- turmağa kâfi gelmez mi? Muzur ve mukaddes hayvanlar Kahraman (Bardiya) nın ce- sedini sarayın önüdeki meydanda, büyük bir taş üstünde dokuz gün İ teşhir ettikten ve güneş altında bi- | raktıktan sonra balmumuna sara- rak mezara gömmüşlerdi. leten ve ölünün en ufak bir ! şadığı için, ölüyü adeti derhal Babil ve Suz şehirle- | rinde kökleşip kalmıştı. Ölüm, kötü ruhların galebesi demekti. Bunun için ölüye kim temas ederse taharetini kaybeder Kitabelerde bile bir o ölünün akibeti, başında toplanan kötü ruh ların iğrenç vaziyetleriyle (o tasvir edilirdi. Bir kimse öldüğü zaman, muhitindeki kötü ruhları (o tardet- mek için ölünün akrabası tarafım- dan dualar okunurdu. Ölü olan evde kışm dokuz, yazın otuz gün ateş yakılmazdı. Ateş her şey- den mukaddesti, Ateş ve toprağı o kirletmemek için, ölüler ne yakılır, ne de gö - mülürdü. Ölüyü yüksek bir yerde güneşe karşı bırakırlar, etini kö - peklere yedirirlerdi. Ölüden artık hiç bir eser kalmayınca, o ölünün konulduğu yüksek zemini dümdüz yaparlardı. di. Böyle bir mezar düz- izini bile yer yüzünde birakmıyan kim- senin bütün günahları affolunur- du. Bu âdet Bahteriler, Hikarna- lılar, Partlar vesair kabileler ara- I sında Dârâ zamanına kadar de» vam etmişti. Dârâ babasımın cesedini bir ra- hibin tavsiyesiyle balmumuna sar dırıp mermer bir mezarın O içine gömdürmüştü. Bundan sonra ev - velâ İran zenginleri bunu taklit et- mişler ve aradan seneler geçtikçe bu şekilde ölü gömmek halkın in- sani duygularını daha ziyade ok- balmumlamak Babilde meşhur şairlerden (Hu- ma) nın sevgilisi ölürken: “— Benim secedimi yak!,, ateşte (Devamı var) a aaa (1) Ziya, ve güneş mabudu..

Bu sayıdan diğer sayfalar: