23 Ekim 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

23 Ekim 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Salamonun karısı Rebeka gü- Levi, yalnız gözlerini ayırama- makla kalmamış, birkaç kere Re- bekaya ateşini açmış, göğlünü dökmüş, sevgisini söylemişti. Ama muvaffak olamamıştı. Rebeka namuslu bir kadındı, kozasına sadıktı, Kendi o iddiası böyleydi... Biçare Levi göğüs geçirir, içini çeker, boynunu (o bükerdi. Güzel Rebekayı elde edemiyecekti. Bun- dan ümidini kesmişti. İşte ümidini kestiği günlerden bir gün yazıhanesinde otururken kapı açıldı. İçeri kim girdi dersi - — Buradan geçiyordum, size uğramadan geçmek © istemedim.. Geldim işte... Levi yerinden fırlamış, titriyor- du: — Hoş geldiniz... nİZ... Sersemlemişti. Konuşamıyor - du. Söyliyecek söz bulamıyordu.. Bu güzel kadınla böyle baş başa kalınca nutku tutulmuştu... Fakat gönül: bu. Sevda her şeyden üstündü. . — Ah Rebeka.. Eğer isteseydin beni mesut ederdin... Saadetim s6- nip elinde de merhamet etmiyor - sun... Güzel Rebeka cevap vermedi. Dalgındı, düşünceliydi. Aklından başka şeyler geçiyordu. Levi yalvarıyor, yakarıyordu. Birdenbire Rebeka, munis bir sesle sordu: 2 — Demek beni bu kadar çok #eviyorsunuz? Levi haykırdı: Ne iyi etti - sıya seviyorum. Rebeka kırıttı: — Bunu bana ispat edin. — Emrediniz.., — Her dediğimi yapar Misi - nız? — Sizin için kendimi staja ata» rım! —İstediğimşey bu İadesi mü » him değil, — Ne istiyorsunuz? -— Kış geldi. Bir kürk manto slacağım.. Biliyorsunuz ya Sala- mon pek cömert (değildir. Ben mantonun parasını ( biriktirdim, yalnız yüz lira eksik... Bana yüz lira veriniz. Levi sarardı, kızardı, morardı, gene sarardı: — Yüz lira!... Yüz lira!... — Evet yüz liracık.. Bir şey de- gil. Sizin için yüz kuruş kıymeti yoktur.. Levi birdenbire ciddileşti: — Size bu parayı overmekle bahtiyar olacağım... Bunu bir va- zife telâkki ederim, — Teşekkür ederim. — Yalnız bu sırada bu kadar ia yğir. Rebeha #aşlarını çattı: — Şu halde bu bahsi — Deli gibi seviyorum, çıldıra: | » Tercüme (eden: Nakleden : İzzetoğlu Rebeka gitmek üzere kalktı. | zel bir kadındır. Onun karşısma Levi de kalktı, S gelen erkekler muhakkak şaşılaşır ! kuldu: gi lar... Gözlerini ona dikerler ve a- — Beni dinleyiniz, dedi. Hatı- yıramazlar, rınız için büyük bir fedakârlığa Rebekadan gözlerini ayıramı » | katlanacağım. yan bir de Levi vardı. Rebekanm yüzü biraz güldü: — Ne yapacaksınız? — Bir delilik yapacağım.. Öm- rümde yapmadığım bir şeyi yapa- cağım.. Bunu da sizin güzel hatı- ımız için yapacağım... — Nedir bu fedakârlık? — Borçlanacağım. — Anlamadım? — Gidip yüz lira borç alaca- ğun ve size vereceğim. Siz bana yarın sabah geliniz. DR A Rebeka gittikten © sonra Levi doğru Salamonun © yazıhanesini boyladı. — Salamon, dedi, uzerime cüz- danımı almağı unutmuşum, bana yarına kadar yüz lira verir misin — Hay hay, al bakalım. . — Teşekkür ederim Salamon., La Ertesi gün Rebeka parasını ta- mamladı, mantosunu aldı. On beş gün geçti, Bir sabah Salamon Levinin ya- zıhanesine geldi: — Kusurabakma Levi, hâlâ yüz lirayı vermedin. — Hangi yüz lirayı? — Hani bir sabah ( geldin de, yarın veririm diye benden yüz li- ra aldın. Hâlâ vermedin., — Ne diyorsun Salamon, be - nim sözüm sözdür. Yarın dedim - se, ertesi günü yüz lirayı karına verdim. Sana borçlu değilim.. bana Usküdar Hale Sinemasında Raşit Riza Tiyatrosu 23 Teşrinievvel Salı akşamı sa- fi at 20,30 da (Onlar Ermiş) Vodvil | 3 Perde. Yazan: Bedia H., | Vasfi Riza Bey. al Saray (Eski Glorya) Sinemasında E Raşit Riza Tiyatrosu 24 Teşrinievvel Çarşamba akşa- fi mı saat 20,30 da (Onlar Ermiş) Vodvil 3 Perde, : Yazan: Bedia H., Vasfi Riza Bey. Hi Fiatler: 500 - 400 - 300 - 100 - 75 - s0 —30. İ | TEPEBAŞI ŞEHİR TIYATROSU TEMSİLLERİ Bu akşam saat 20'de. İstanbul Belediyesi CURÜM ve Şehir Tüyateosu CEZA ii 20 Tablo Yazan: F.M, Dostoyeviky Tercüme eden: Saye Ham. NN ii aa Tiyatrosunda Bu akşam temsil yoktur. Yarın akşam saat 20 de.. YARASA Çıyan Belediyesi mit Şehir Tüyafresu de. Besteliyen : Yohann Ştraus Ekrem Reşit.. Cu- Yüz İrez macerası (Firdevsi ve Farsça Tarihte iki yüksek yüz vardır ki | Firdevsi ve Loter. Biri Acem, öteki Alman Firdevsi “Şehna- Rebekaya 80- | me, sinde diyor ki: Şu üç yıl çok sr kıntı çektim ise de Acem dilini dirilt- Ötekinin protestanlığı kurması değil Alman dilini diriltmesi yönünden ünü daha ölmezlerin başında yaşar: dilini diriltmiştir. tim. Doğrusu da budur, çoktur. Firdevsinin daha geçende bininci yıl dönümü kutlulanırken onun Acem diline ne kadar emek verdiği uzun uzadıya anlatıldı ve en son Şehname için bir çok değerli Spede ve elemeler yapıldı. Şehnamenin dili, başarmıştır. Fars dilinin dirilmesinden sonra gelen Fars yüksek yaratıcı ozanları nın hiç birisi onun bulunduğu yüce- Bunu hir yer- “Kadsiye,, den sonra inan değiştiren Farslıların diline ya- liğe yükselememiştir. de aramalıdır. | ban sözler üüşüşmeğe başlamıştır. İş- | lenen dil, kendi öz kaynağından a- ? kan sözlerden çok Arap sözlerle ka» rıştırılmıştır ki yavaş yavaş Fars gençliği bunu anlıyarak bir kıpırtı ve özdile doğru bir dönüş başlamış- tır. Daha önce (Pehlevi) dilinin Fars- çaya doğru akarak önce ince işlen- mesi've çok değerli yazıcıların ortaya çıkması Fars dilindeki ölmezleri do- Zurmuştu. Yazı akışı, düşünce ve duygu yü- zünden çok yüksek olanlar okununca görülür ki dil ne kadar Farsçada olsa araya serpilen Arap sözleri, o dilden duyulan tadr vermiyor. Hay» Hafız, Sadi gibi Fars budu- nunun ak yüzlü ölmezleri bile bu kö- yam, tü alışkanlıktan kurtulamamıştır. Bizim için buradan alınacak dene- Farsça arasına karı. şan Arap sözleri Acemce kurallarına uymamış, o dil ile bir türlü kayna- Demek oluyor ki kökü umman | başka bir soy dilinde olan sözler İ| hangi bir yabancı dilin arasında ek- ii! siksiz yutulup eritilemiyor. il nun içindir ki öz dilimizde bir tek yabancı sözün bulunmasını islemiyo- 8) ruz ve bu yolda yürüyerek öz dilimizi | bugünün ve yarının istediği yere çi- | karacağız. Bu Türk gençliğinin en | başta gelen en köklü bir yurtseverlik me de şudur: şamamıştır. işidir. ” Edirne mebusu Şeref Maarifte ; Ümmemkmmanannali kadroları Resmi ilk mekteplerle ecnebi ve ekalliyet mekteplerinin ikinci muallim kadroları tasdik edilmek üzere (OVekâlete gönderilmişti. Kadro dün gelmiştir. İstanbul ilk mekteplerine ye - niden doksan muallim daha veril- miştir. Bu hocalarla ilk mektep- ler kadrosu tamamiyle dolmuş ve açık hocalık kalmamıştır. Ekalliyet mekteplerindeki Türkçe hocalarının vaziyetleri İlk tedrisat umum müdürü Ali Rıza Beyin reisliği altında maa - rifte bir toplantı & yapılmıştır. Toplantıda şehrimizdeki ecnebi ve ekalliyet mektepleri Türkçe muallimler'nin vaziyetleri görü » şülmüştür. Kemal Edip Bey İstanbul Kasımpaşa ilk mek - tepleri müfettişliğine tayin edilen Kemal Edip Bey dün Edirneden şehrimize gelmiştir. Kemal Edip Bey yarından itibaren mi vazi » Fars budunu- nun mitolojisi yönünden yüksektir ve sanırım ki Firdevsi de bu kaynak- tan aldığı hızla coşarak şu yer yüzü durdukça yaşıyacak olan büyük işi İşte bu- — “İmkânı yok. Çünkü hizmet- çiler en yukarıda öbür tarafta ya- tıyorlar.,, — “Evet, evet, bir gürültü var.. Bak, dinle!,, Jerome ayağa kalktı, fakat ka- rısı ondan evel davrandı. Başını odadan içeriye soktu, kapıyı tek- rar kapadı ve anahtarı alarak de- di ki: — “Hiç kimse yok, zaten oda- da kim olabilir?,, Jerome bir müddet düşündü ve dedi ki: — “Odana pi hiç bir za- man istemedin... G—işlağı, çünkü orası benim genç kızlık odam.,, — “Ya'sonra,,, Karısı tekrar yerine © oturdu. uzun müddet yüzüne baktı. Sonra tavırla elini tuttu ve başını çıplak koluna doğru eğdi. Fakat tam dudaklarını çıplak koluna temas ettireceği anda Rolande yerinden fırlıyarak: — “Hayır, hayır... Seni bundan menediyorum...,, diye bağırdı. İkisi yüz yüze geldiler, gözleri gözlerinin içine baktı. Jerome ken disinden kaçınan kadının — haleti ruhiyesini tahlile çalışıyordu. Fa- kat kendisini toplıyarak ayni tat- İı ve refik sesiyle dedi ki: — “Sinirlenme sevgili Folan - dem. Bu sabahtanberi, bildiğin o hadise olalıdan henüz kendine gelemedin. Bununla 'beraber her şey aramızda (kararlaştırılmıştı. Ben sana annemin arzularını da bildirmiştim. Hatırlamıyor mu - sun?... Valdem zengin değildi. Ba- ! na hiç bir zaman satmak istemedi- ği nişan yüzüğünden başka bir şey bırakmamıştı. Bana her zaman derdi ki: “Evlenecek olursan karı- na karşı babanın bana karşı hare- ket ettiği gibi hareket et, Kilise- den avdette karına bu yüzüğü ver ve onu asıl nişan yüzüğünün üze- rine geçir.,, bu suretle, biliyorsun ki mutabık kalmıştık. Bununla be- raber... Bununla beraber... Sana o yüzüğü takdim ettiğim zaman düşüp bayıldın.,, Dolande kekeliyerek cevap ver- di: — “O bir tesadüf eserinden baş- ka bir şey değildi.. Müteheyyiç - tim. Yorgundum...,, — “Fakat.. O yüzüğü istiyerek kabul ediyorsun değil mi?,, Rolande elini gösterdi. Par - maklarından birinde nişan yüzüğü ile güzel bir elmas taşlı yüzük bu- İunuyordu. Jerome dedi ki: — “İşte parmağında vüzükle- rin ikisi de görünüyor. Binaena - leyh, Rolande bu el benimdir.. Onu senden istediğim zaman be - nim elimin içine koymuştum... — “Hayır...,, — “Nasıl hayır? Elini elimin i- çine koymamış mıydm?,, — “Hayır. Sen bana sadece de» miştin ki: Bir gün gelip de benim- le evleneceğini ümit edebilir mi - yim?,, — “Sen de evet cevabını ver - miştin.,, Arsen Lüpen'in Sergüzeşteri Arsen Lüpen, oğlunun düşman OE vap Jerome onun önünde diz çöktü ve | yavaş yavaş ve gayet nazikâne bir | İntikam Yazan: Maurice yu İkisi de karşı karşıya | duruyorlardı. Jerome g fısıldadı: — “Bu ne demek? se bir yabancı gibi duruyor akşam... Bu akşam is€ | büsbütün uzaksın. varmı?,, Jerome gittikçe hi du. Diyordu ki: — “Aramızdaki m aydınlanması lâzımdır. | Elini ver, elini elimin Yüzüklerimi taşıyan © | dir. Onuöpmeğe de dır.,, — “Hayır... — “Nasıl hayıh? Ne © anlamıyorum.,, | — “Sen elimi şimdiy9il hiç öptün mü? Ona e le müsaade ettim mi? mı, yanaklarımı, alnım! | saçlarımı öptürdüm mü — “Hayır, öptürme! bunun sebebini bana zabet yüzünden böyle yordun. Aramızda hatıra bırakan Eliza yı, bir nevi çekinme böyle yapıyordun. mı istemiyordun.. Bunu! dum.. Hatta © hareket Ediyordum.. Fakat * — “Vaziyetimizde lik var mı?,, — “Ne demek? Şimdi 1 dun...,, — “Pekâlâ, sonra? Jerome, bu söze he! ten kendini alamadı. miş bir halde dedi ki: —“O halde istemiy0” şer böyle mi telâkki j sun?..,, Rolande sert bir ta verdi: — “Zannediyor evde, o kadının sevdiğin bu eyde ben yap rim?,, Jerome derhal atıldi* — “O halde hemen hareket edelim. Nerev€ gidelim! Fakat bir dahs « diyorum, sen benim “|. karım olarak kalacaktı” ç — “Hayır.,, i — “Nasıl hayır. — “Senin istediğin # olamam.,, e tını gösteren Belediyenin gıda ©. £ azami fiatını göstere” 4 ayda bir defa olmak © deceğini yazmıştık. Be 7 zırlanmaktadır. - Bu ayın sonunda “” tır. Belediye stabistik R İstanbulun elektrik, h* yi tenviratımı göstere bir broşür de hazırl j da ay sonunda cıkarıla© i —e— Köprülü Fuat gey. g. İranda yapılan Fir€ 4 lerine iştirak etmek na giden İstanbul Ür debiyat fakültesi de! — “Evet cevabını verdim ama

Bu sayıdan diğer sayfalar: