19 Ocak 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

19 Ocak 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 — VAKIT 19 İKINCIKANUN 1939 bak iie Yazan: Leon Deuteck Mahir Memduh fevkalâdö emindi.. Elindeki küçük pakete, Karısı. na kediye olunacak bir ganimet nazarile btlkıyordu.. Bu küçük kırmızı çanta, muhakkak ki Ha, Mdenin çok hoşuna gidecekti. Gerçi pahalı bir şey deği, fakat Halide kocası tarafımdan halır- intihabından lânmaktan büyük bir zevk duya. | caktı, Büylik bir Fransız muharriri: “Çok iyi birleşmeler vardır, fa- kat mükemeline rastlamak müm. kün değildir... Demişti, Bazı bedbin kadınlar edibin bu kıymetli sözünü şöyle tadil etmişlerdi: “Çok iyi kocalar vardır, fakat | mükemmeline rastlamak müm - kün değildir. İşte Mahir Memduh ta Zümrüt Anka kuşu gibi nadir, mükemmel koca evsafında olmak iddiasm daydı.. Elinde çanta, evine doğru yol lanırken tanldık bir sesin: — Memduh, Memduh, bune Diye seslendiğini duydu.. Dön. dü baktı, karşıda bir kuyumcu dükkânınm kapısında, kısa boyu, tostoparlak vücüdü ve başmdaki geniş kenarlı şapkasiyle yerden bitmiş iri bir mantar hissini ve- Ten ellilik bir adamın kendisine doğru aşina bir tavırla geldiğini gördü.. Yaklaştı: — Nasıl beni tanımadın mı? Dedi.. Mahir Memduh hakika. ten tanrmamıştı. Maamafih: — Nasıl tanımam, canım, hiç Unutur muyum, siz gey, diye bir geyler sö; daki onun müşkili vaziyette oldu. Zunu anlamıştı: — Hikmet.. Hatırlamıyor mu- Sun, Üçüncü” süvari bölüğünden.. Diye kendini tanıttı. İki yabancı adam bir anda cân. dan dost olmuşlarâı.. yeniden canlandı. Ayni cephede yanyana harp etmişler, beraber Yuruşmuşlar, beraber sefalet çek. mişlerdi. Sonra mütareke olmuş, ayrılmışlar ve yirmi sene biribir. lerini görmemişlerdi. Hikmet bu eski silâh arkâda- gma candan bir alâka gösteri . yordu: — Nasıl, ne var ne yok.. dedi. Yirmi senede neler yaptın? — Hiç. Sadece evlendim.. Ço. Tuk çocuğa karıştık., — Evlendin mi, ne iyi.. Ben de evlendim, bugün de karımm Senel devriyesi!, — Ne tesadiif, ne tesadüf bu. gün benim karımm da senei dev. riyesi.. kovalıyordu. Yirmi sene sonra buluşmuş, ayni günde karıları- Aşağı olmasın Hatıraları | aye. Nakleden: Muzaffer Acar . kalâde zengin olduğunu anlamış- tı. Zengin mahallelerini ayıran caddeleri aşmanm, memleketler arasmdaki hudutları geçmekten çok daha müşkül olduğunu bilir. di. Büyük bir ülitimamla elinde tuttuğu çanta ile cadeğnin orta. | sında kalakalmıştı. Derin bir en. dişe içinde çantayı elile tartıyor, sanki ağırlığı ile pahasmı ölçmek istiyordu. Sonra birdenbire karar verdi, çantayı almış olduğu mağazaya doğru yollandı. Demin, mutta - sil, cr cir söylenerek, “Hanıme. İfendi bu çanadan çok memnun | kalacak, diye kendisini tavlamış olen satıcı kizm karşısma dikil. di: — Bu çanta benim hoşuma git. medi.. Hem fiyatı da pahalı. a- lamıyacağım.. dedi. Salıcı kız şeytanca bir gülüş . le: Evet, zaten şaşırmıştım. Si. Zin bu parayı veremiyeceğiniz belli idi. Dedi.. Bu sözlerile Mahir Mem duhun çok ince bir tarafına do- kunmuştu. O paradan kaçacak bir adam değildi, — İstersem, daha fazlasını da verebilirim. yeter ki çantayı be. ğeneyim. dedi. Tecrübeli (o tezgâhtar Mahir | Memduhu dikkatle süzdü. Artık insan sarrafı olmuştu. Müşterile. ri çok iyi tanırdı. Mahir Mem . | hışmma duhtan da para çıkacağını anla- dı, büyük bir sabır ve dikkatle mağazadaki bütün modelleri gös. terdi, hepsinin evsafmı anlattı, teker teker methetti.. Mahir Memduh gösterilen moğel leri beğenmediği gibi üzerindeki açılıyor, yerden bitme, mantar ki- Uklı arkadaşma kızıyor: “Bu Al lahın cezası da nereden karşıma | çikti, bu kadar hovarda olabil - mek için kim bilir nasıl, zengin | olmuş, şunun bunun parasını gas. | petmiştir..., diye düşünüyordu. Fakat bütün bu mülâhazalar onu fikrinden, caydıramazdı, Mu. hakkak o da yüksek bir hediye alacıktı.. Hikmetten aşağı ola mazdı ya, (Devamı 11 incide) nın senei devriyesi, hepsi ne gü. | zel tesadüttü.. Hikmet İnce bir sicimle par . xoağına sarılt küçük bir paketi işart ederek ballandıra ballandı. Ta anlatmağa başladı: — Karıma pırlanta bir bil aldım.. Pahalı bir gey di Jira.. Bundan aşağı bir gsy alma. maz ya.. Mahir Memduhun dili tutul «- Muştu: — Tabi, tabii bundan aşağı ol. maz. Diye, kekeledi.. Hikmet büyük bir neşe ile sözüne devam eğiyor. du: — Görüyorsun ya Memduh, iki. miz de küçük hediyelerimizle ne kadar mesut görünüyoruz., Biraz daha konuştular. Hik -|? met müthiş yüksekten atıyordu.. Ayrilırlarken: — Allaha ısmarladık dostum, yine görüşelim, dedi.. Mahir Memduh: “Böyle gider. |' #n, inşallah yine yirmi sene son. şa, diye söylendi. Ayrıldılar. Belki bir dahada görüşem!yeceklerdi.. Mahir Memduh dostunun fev. Tiyatları gördükçe de gözleri dört | .. Uzak Şarkta Prens Konoye kabinesi Ne Gibi Sebepler Altında İstifa Etmiş Japonyada eski başvekil Kono” ye kabinesinin is ettiği telgraf haberi olarak bildirilmişti. Gelen mütemmim malümata nazaran Ko noye kabinesi yalnızca siyast se- bepler tahtında değil, ayni zaman” da hususi ve allevi sebeplerin tesi- siyle de istifa etmeği muvafık gör müştür. Tokyoda başvekâlet sarayı fev- kalâde muhteşem ve yeni stil üze- rine İnşa edilmiştir. İşte bu sarayda eski Japon baş vekili Konoye Amiral İyonan ve General İtaja tarafından çok şid- detli tenkitlere maruz kalmıştır. Amiral İyonan, denizcilerin teş kil ettiği Satzuma fırkasının, Ge neral İtaja ise arazi sahiplerinin teşkil ettikleri fırkanın mümessili» dirler, İki fırka arasında senelerdenbe- ri mllthiş bir rekabet mevcuttur. Bu çekememezlik daha bundan birkaç sene evvelisine kadar de vam etmiş, fakat nihayet Çinde ve Asyada büyük bir hareket yap- mak Üzere, ancak her iki taraftan I4- bir kaç vekilin cesedi karşı smda her iki taraf da anlaşma im- kânmı bulabilmişlerdi. Japonlarm bu bamlede muvaf- fak clamıyacaklarını iddia edenler merhamet edilmeden ortadan kel dırılmışlardı.. Japon kuvvetinin inanmıyanların evlerine evvelâ bir hançer gönderilmektey- di. Bu İşaret ananevi usule göre: “Kendinizi ortadan kaklırabile- cek kadar kabiliyete malik değil misiniz?,, # Mânasma geliyordu., Eğer bü ihbar müsbet bir neti- ceye varmaz İse birkaç zaman son İ ra bu kere bir tabut gönderilmek- ! teydi. Bu yeni işaret: “Günleriniz sayılıdır,, mânasını Made ediyor” Bu işaretlere ehemmiyet vermi- yerek kendi işlerini kendilerini görmiyenler, insafsızca ortadan | kaldırılıyorlardı. Eski başvekil kral ailesine men sup olduğundan ve prens ünvanını | haiz bulunduğundan bu şekilde öl dürülmekten yakayı kurtarmıştı, Yoksa Prens Konoye de Japca milletinin arzu ettiği şekilde bü- yük bir kuvvet gösteremiyor; bil- (Devamt 11 sayfada) Amerikada kadınlar arasında yeni bir ayakkabı modası tü. | redi. Bilhassa genç kızların rağbet etliği bu ayakkabılar tahta. dandır, Yalnız mektepler koridorlarda gürültü olduğu için tahta ayakkabıları menetmiştir. Bişim paramızla yeni ayakkaplar 5, 6 liraya satılmaktadır. 300 SENE EVVEL gi ME eN G Türkiye ve istanbul: “be Ramazan,Bayram, Türk gö ler nasıl eğlenirler? £.. kei 300 Sene evvelki hastalıklara ve ilâçlara dali 5 Sm bahalıya mal olduğunu # Çoğu yeniçeri olmak vr A, ü kakları bir takım muşlar; ellerinde birer damla gül suyu döküyrii ra öbür ellerini uzatarak ik Mi işik | P ve vermiyecek olursanız, yapıştyorlar, Türeli ra güzel bir ödetlerei va ii mn, düşmanlarını affedip Meta, Jaşınca birbirlerine sarıl, şüyorlar. Birbirlerinin V gelip geçenlerin burüne ima çe ise bahşiş bekliyorlâfe e Bu bayramda gö lar. Sokakta Düne, Dün ni tebrik edip sıhhat VEÜİ. ii diliyorlar. n Türkler ramazan Sak iş Bİ büyük bayram diyorlar. İber küçük bayram > “AF rın bayramı var. İki b Akg sı yetmiş gündür. Küçük bi ram zilhiccenin onuncu Seği, dür, ve dört gün sürer. Bir de peygamberin rebitilevvelin on "kinel ii mevlüd vardır. O gece 1 an er de kandiller yanar, sabahi wi dişah Sultan Armet car a kar, Camie şekerler ve S Gür, betleri götürülür. San Duadan gonra halka i gerbet dağıtılır. old Türkler, işsiz olduklari Nun vakit geçirmek için bizim ki #ımız gibi bir odada meydanda aşağı yukan mezler. Hatti böyle j İ frenkleri görünce deli def Evlerinde bulunduklari heman daima. divan rinde otururlar. Yalniz yurlar, çubuk içerler, ni bura çalarlar. m tap okur, eser Yi daşları varsa konuşurisf oyun oynarlar. ler kâğıt oyunu ve diğe: mar oyunlarını oynamaz. ranç, dama, yerde çizilmiğ” arasına taş kaydırarak ©? bir nevi çocuk ya Ne zengini ve ne de faki na asla kumar anama Fakat, gündüzleri. Sokakta Çİ- yüzden çıkan kavyalar çekler ve ağaç dallarile süslenmiş İşin içinde kumar olmas Ramazanlarda her akşam oruç bozmak için bir top atılıyor. Bu nun üzerine bütün minarelerde kandiller yanıyor. Minareler ara- killer yapılıyor. Türkler, ramazanda (geceyi sına yine kandillerle bir çok şe- gündüz, gündüzü gece yapıyor- lar; zira bülün gün uyuyorlar, geceleri sade sokaklar ve kahve- haneler adam deryası oluyor, ve İk az EN “5 hi Mösyö de Thevenot'un Şark seyahatnamesin- den naklen REŞAT EKREM sabaha kadar uyuyorlar. Kahvelerde s#âz takımları ve Karagözler var. Harbde ve seyahatte, sonru kaza etmek şartile oruç yenme ğe müsaade olduğu halde oruç tu tanlar olduğu gibi, oruç yiyenler de bulunuyor. Fakat, oruç yiyen- ler yakalanırlarsa fevkalâde şid- detle dayak cezasına çarpılıyor. İstanbulda beni sik sık görmeğe gelen bir kaç Türk vardı, bende, oruç yerlerdi. Bir iktiyar sipahi ise, yalnız oruç şöyle dursun, Müslümanlara yemesi her za- man yasak olan domuz eti bile yerdi, ve bulabildiği kadar da şa- rap içerdi. Bir gün, bu sipahi, yarı sarhoş, ramazanda dervişleri ziyarete gi- der. Berikiler onu bir odaya alır- lar, meğer oturmuş rakı içiyor- larm ipahiye de rakı sunmuş» lar, sipahi, riyakârlık ederek, ra- mazanda rakı içemiyeceğini söy- lemiş. Bunun üzerine dervişler, kendilerini ele vermemesi için salıncaklar kuruluyor. Sallan- mak istiyenler salıncağın tahta- sına oturup iplerine tutunuyor. Salıncağın ayrıca sallamak için iki uzun İpi var. İki adam, biri bir tarafa, diğeri öbür tarafa ge- çip bu iplerin ucunu tutuyorlar, bir defa biri, sonra öteki bütün kuvvetleri ile bu ipleri çekprek salıncağı sallıyorlar, öyle ki, âde- ta göğe fırlatıyorlar. Bu salıncak eğlencesinin bedeli de bir akçe- dir, Salıncak safasına bir de mu- #iki, davul zurna refakat ediyor. Sokaklarda bu davul zumalar sa- bahtan akşama kadar, bayram miiddetince tam üç gün sugmu- yor. Salıncaklardan başka sökak- larda bir dedönme dolaplar var, Bizim değirmen çarhları gibi. Büyük, küçük içindeki gözlerine girip oturuyorlar. Sonra çarkı çe virmeğe başlıyorlar. İnsan hava- ya yükselip aşağı iniyor, sonra tekrar yükseliyor. Buna tali do- Cirid atmada çok m Türklerin büyük bie li m yahut bir çayırda atlar öne cirid oynadıklarını gö! yulmaz bir ektir. Bazal yunlarında çok ağır dahi olur. v w yahudi olan karagözcüle Bunlar bilhassa ramazAf'ş rinde kahvehaneden &9 ye dolaşırlar. Bir kahve ce evvelâ para topiarii” kendilerince kâfi iran men, bir oyun oynatıp. Eğer parayı azımsar! lerine dağıtıp oynatms bir yere giderler. larak konaklarda oyun VW oyuna karşı büyük oir Ö göstermezler. Türklerin, bilhassa ik d en büyük eğlencesi askö, Yı) limleridir. Mükemmel ok Biri Eğlence olarak, bir d Bir de, karagözcülef h Odanın bir köşesine Bu 7 bir halı gererler. piti tünde dört köşeli kesik, vi re vardır. Buraya, beyi yl gerilmiştir. Arkasına bir #öği), lar yakılır. Evvelâ elleri? siyle bu perdeye bir a İn van gekilleri düşürülen yassı kuklaları bu te rak oynatırlar. Bir türküler söylerler. Pil mevzuları umumiye? kin bir takım nüktelerf'â Lâkin büyük bir rap tedir. labı diyebiliriz sanırım. Bayramda bunlara benzer da- ha bir çok eğlenceler var. Bütün sokaklar kalabalık, insan zor do- laşıyor, Bütün şehir halkı kadın, erkek sokaklara dökülüyor, s0- kak sokak dolaşıyorlar, Frenklerin bu bayram günlerin dö sokağa çıkması biraz tehlike- Mdir, Zira, bayramda içki serbest olduğundan sokaklarda bir çok sarhoşlara rastlanıyor. Bunlar renk gördüler mi hakaret edi- yorlar hattâ bazıları hançerine ( Bir gün beni evine bile sarılıyor. meğine çağırmış ols Fakat, ben merakımı yeneme- di bana bir karagöt md dim. Bayramın Ikinci günü bir o Bu mühtedinin eren sipaht ile beraber şehri dolaştım. man Giriddeki 'Türk Fakat, şehri dolaşmanın bir haylı (Devami zorla rakı içirmişler, aksi halde kendisini öldürüp cesedini tenha bir köşeye atacaklarını söyliye- rek tehdit etmişler. Çünkü, ra- mazandâa şarap ve rakı içenlere ölüm cezası verilir. Bu vakayı bana anlatan sipahi ilâve etti Ramazanda içki kullananların ağzıman kızğın kurgun akıtılarak öldürürlermiş. Fakat, bu ceza na- dir tatbik edilirmiş, ekseriye âdi ölüm cezası verilirmiş, Ramazandan sonra, bayram o luyor. Yeni ay görününce bayranı Saray civarında bulunan toplar- la Hân ediliyor. Bayram geceleri ile ramazan ge celeri arasında pek sz fark var, DE

Bu sayıdan diğer sayfalar: