1 Haziran 1938 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 14

1 Haziran 1938 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİSİRİLEN HAYVAN Yuzan: Zuhuri Danışman Birisini tanırım, belki onu siz de tanı. yacaksınız, çünkü bu çeşit insanlara ha. yatta sık sık tesadüf edilir. Sonradan uzun zaman kendisiyle beraber bulunduğum bu adamı bakınız nasıl tanıdım Birgün gazinoda oturuyor, günlük ha- vadisleri gazete sülunlarında takip edi- yordum Tanıdığım iki arkadaşım, tanıma- dığı birisi ile beraber geldiler — Buyurunuz, dedim, yer bakarim; oturdular. Arkadaşlarım neş'eli, alaycı kim- selerdi. Yeni arkadaşı bana takdim ettiler ve: — Çok sevişiriz, hoş sohbet bir arka- daştır, meclisine doyum olmaz, dediler. Onlar bana bunları anlatırken, gayet ciddi görünmek istemelerine rağmen, daklarının kenarında garip bir takım çiz. giler husule geliyor, gülmemek için ken- dilerini zor tutuyorlardı. Yahut bana öyle geldi. Yeni arkadaş, bu iltifat tufanı kar- nl ezilip, büzülüyor u- — Aman efendim, ne münasebet, had- dinden fazla bana kiymet veriyorsunuz... Bilâkis efendim... Tanışmamız bu hava içinde oldu. Fakat nedense birdenb're bir durgunluk oldu. Bir mevzu bulmak lâzım- dı. Onlar, sonradan geldikleri için adetâ ben ev sahibi vaziyetinde idim, söze baş- lamak mecburiyeti altında kıvranıyordum. Böyle zamanda bune güç, ne şeydir bilseniz... Mamaalih herkesin sıkıl- diğı vakit bulduğu beynelmilel bir mevzu vardır. Derhal bu mevzua sarıldım e kadar sıcak bir hava değil mi? bdikminet elendi - yeni tanıştığım arkadaş - hemen atıldı, söze başlamak için firsat gözlüyormuş meğer: — Sormayınız efendim, kulunuz bir defa da buna benzer bir havaya Adanada rasgelmişimdir. o Aman elendim, © sıcak, ne boğucu, ne tahammül edilmez bir hava idi... Tahmin edemezsiniz, nerede ise çat diye çatlıyacaktım. Vakia hattıüs- tüva taraflarında da böyle havaların ol- duğunu söylerler, fakat... Bir aralık bu hava bahsinin pek uza- dığını ve uzayıp gideceğini anladım, bir başka balis bulmak için düşünüyorum, fa- müşkül bir. kat adamcağız sözünü keseceğim korku- suyle biribiri ardı sıra söyleniyordu. Saalimi çıkardım, onunla oynamağa an oldum, Abdüssamet efendi der- hal atıldı 5 iii n iyi anlarım, vaktiyle bir müddet ei ta yaplım, çok ince bir sanattır. Ne müşterilere e ei Her birisinin mizacına göre hareket -lâ- zımdır, berekelversin bunu yaparım. Eğer saat almak niyetinde iseniz, Zenit marka- larından ayrılmayınız. — Meselâ Lonjin v — Evet, evet, söyliyecezinizi anlıyo- rum, söyledikleriniz de iyidir. Maamafılı bendeniz size daha birçok markalar saya- bilirim, e cet yok.. — Ne için olmasin, herşeyi bilmek, bilmemekten daha iyidir. Hemde hoşça vakit geçirmiş oluruz, meselâ Saat bahsini kapamak sisle elindeki bastona bakacak oldum. O, bunun derhal Tarkına vardı, — Bastona bakıyorsunuz sanırım, sapı iy ba kendisi de Hezerandır. Size vsiye ederim beyefendi, ati alacak- SANIZ;. — Öyle bir niyetim yok.. Diğer iki arkadaşım benim e gülüyorlardı. Bir çıkmaza girmiştim O, harıl harıl anlatmak hırsiyle yanı- yordu. — Meselâ birgün almak isterseniz diye söylüyorum, hezerandan ayrılmayınız. Bay Zuhuri DANIŞM Muzik Öğretmen Okulu Baş V ei Nefes nefese gelmiştim. Ağzımı açmağa imkân bulamıyorum. Bakışımdan, kımılda- ir mevzua atılıyordu, Bir sitalü gibi hareketsiz durmak, gözle: rimi kapamak mümkün olsaydı yapacaktım. İdu, ne pahasına olursa olsun müsaade isteyip kalkmağı düşündüm. Tam #ğzımı açacağım sırada gazinonun radyosu açıldı, güzel bir şarkı.. ben ha: rekete hazırlanırken Abdüssamet efendi kolla tutuu ; Ah, beyefendi, vaktiyle öyle gürel öyle uyanik, öyle tesirli bir sesim vardı ki. sade bu kadar olsa iyi, ayni zamanda gür bir ses . Bir seski, tam on kilometrelik bir mesafeden... Allah. Allah., — Ciddi yiyor alimallal tam on alametreslen işitilirdi. Buna kimse inanmıyor ams.. Siz ne buyurursunuz ; — Hi Na uyuracaktı . ulu orla e Hayır desen ie allah yarım sas NE İkide bie ses tecrübesi bir yapacal Mr dedim.. herhalde e olmasa siz bunu üylemezkiniz değil mi efendim i Celimeler ağzımdan dökülüyordu. Başımı bir aralık sağa çevirdim. Pencereden di şarı bakıyoru gün adi; sokaklar Köylüler pazar gölürüyorlardı kalabalık yerine sürü sürü hayvanlar — Ne semiz hayvanlar |.. Diyecek oldum. Keşke diyemez a vi anma böyle dediğime son vesile ile ri diy bir hikâye inledim ei Abdüssamet elendi mevzuu kav — sabi. yin ndi... Vaktiyle be de her semir gördüğüm hayvana baka- alien Belki z er gidecek iyeyim ki n yine pazar e 9 düm biz hayvanı gözüm tutmadı, eve elim boş döneceğimden dolayı canim #i- kılıyordu. Benim iyi bir alıcı olduğumu — Şurada tam Kiel gibi semiz bir hayvan var, bir kere görseniz.. Dediler, Mer zal © tarafa koştum. Birde ne göreyim ?. Bir öküz ki, görenin gözleri kamaşır.. a parıl parıl yanıyor, derisi, e karşısında gerilmiş bir davul derisi gı Hayvan yerinde duramuyor, tepiniyor, iki tarafa tekmeler alıyor, kuyruğu bir küheylân gibi havada helezonlar çiziyordu özleri kan çanağına dönmüş ve yerlerin den firlayacakmış Ogibi gözkapaklarının işinde fırıl fırıl dönüyordu. Kemik namına hiçbir şey görünmüyor- du.. bir tablo e gibi bir defa hay vana tım, ağz etrafında hararetli bir alış veri esiyordu. Bu mükemmel hayvanı kaçıra- mazdım. Derhal alış verişe ben de rim. Keneme güveniyordum. O zamanlar en iyi bir hayvan 30x40 lira arası idi. Bir aralık seksen lirayı bul- du. 85 lira diye haykırdım Fakat bırakır- larmı? Derhal 90 diler. Kendimi kay- betmiştim» 100 lirad iliği Yine artırmakla devam ettiler. nihayet kaldı. Gururla etrafıma bir bakındım. Her- kes bana gıpte ediyordu muhakkak... Paraları saydıktan sonra hayvanın yalar rından tutarak, arkamda bir dünya sürük- lüyormuşum gibi salına salına evime geldim. a

Bu sayıdan diğer sayfalar: