31 Ocak 1930 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

31 Ocak 1930 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kahire muhafızının senelik rapo- runa devam ediyoruz. Mlısırın en büyük ( Dünkü nüshadan mabat ) Kahire muhafızı tarafından yazılıp Dahiliye Nezaretine tak- tim olunan senelik raporun üçün- cü faslı: 1 — Uyuşturucu şeylerin isti- mali yüzünden Mısırın ne halde bulunduğu. 2 — Esrar, Afyon, Kokain, heroin gibi muhaddir maddelerle icrayı ticaret edenlerin vetutulan mevadın mıktarı. 8 — Kaçakçıların bu madde- leri ithal esnasında, perakende olarak sattıkları sırada kullandık- ları hiylelerin başlıcalarını. 4 — Muhadderata iptilâ dola- yısile memleketin sıhhi, içtimai, iktısadi zararlarını izah ve tasrif etmiştir. Muhafız paşa raporunda diyorki: Mısırda uyuşturucu şeylerin günden güne fevkalâde intişarına gelince Mısır hapishaneler idare- sinin tuttuğu istatlstiklere nazaren 1929 senesi Kânunuevvelin son günü bütün memleket hapishane- lerinde mevkuf bulunanların mik- tarı 24129, kişi olup bunlardan 7180 u men'i muhadderat kanunu * mucibince mahküm olanlardır. Bu 7180 kişiden 5897 si muhad- derat kullandıklarından, 18138 ü de bunu satmak ve kaçırmaktan dolayı mahküm olmuşlardır. Ha- pishane idaresi mukadderat tica- retile meşgul olanların ekserisi de müptelâlardan olduğunu söyliyor. O halde 24129 mahpustan 6000 ve küsuru yani umum hapishane- ler sakinlerinin dörtte biri muhad- derat müptelâlarından bulunmak- tadır. Mısırda muhadderata verilen paraya gelince: Bir osrarkeşin, orta bir hesapla esrar için günde beş kuruş verdi- ğinitaktir ediyorum. Bütün Mısır kıt'asında kesrar — kullananların 250000 kişi olduğunu'tahmin eder- sek bunların esrar için günde 12500 Misirlirası verdikleri anla- pılir ve senede buzehire 4,562,500 lira sarfedildiği neticecine varırız. Herain, esrardan daha paha- h olduğu çihetle bunu istimal e- denlerin günde 5 ile 20 yani orta hesapla 10 kuruş verdiklerini far- zedelim ve Mısır kıtasında bunu kullananların aşağı bir takdirle 250,000 kişi bulnnduklarını tah- min edelim. Bn besapla günde bunun için 25000 Mısır lirası ve- riliyor yani senede 9,125,000 lira sarfediliyor. Bu rakkamları birleştirince Mı- tırda mukadderat için senede ve- rilen paranın 13,5 milyon Mısır li- Tası olduğu tebeyyün eder ki bu Pek müthiştir. Burada bir kerre daha tekrar edelim ki bu rakamlar hakikati vakıa değildir. Ve hiç şüphe yo- ktur ki noksandır.Halbuki biz bu- nların bilâkts fazla olduklarını ta- hmin ile yarı yarıya, hatta dört- te bire indirerek yine muhadde- rata senevi verilen paranın ye- künu 3,000,000 lira ederkibu da- hi dehşetli bir yekündur. Bir kerejde bu yüzden keder olan vakti hesabedelim: Esrar, heroin, morfin gibi uyuşturucu belâsı şeylere müptelâ olanları bütün Mısırda yarım milyon olarak kabul edersek kaybedilen saatle- rin yekünu iİnsana hakikaten dehşet verir. Malâmdur ki Mısır çiftçisi bü- nyece kuvvetli olup kışın günde dokuz ve yazın on bir saat çalı- şabilir; bu saâlı mesal orta hesap- la hergün için on saat eder. Muhadderata iptilâ halinde acaba bu köylü günde kaç saat çalışabilir ? Esrar, kokain, heroin istimal eden bir adamın dalgınlıktan kurtulması ve aklının başına gel- mesi için en az üç saat lâzımdır. biz bunu iki ve hatta bir saat farz edersek günde yarımı milyon senede 182,5 milyon saatın zayi olduğu görülür. Bir saat bile zayi etmemesi icabeden bir memleket için bu yekünun nekadar müthiş olduğunu söylemeğe lüzum yok- tur. Esrar, afyon, heroin gibi mu- hadderat licaretile iştigal ettikleri malüm olanların miktarı, 1929 senesi son günü 1914 kişi idi. Ek- s#erisi ecnebi himaye ve imtiyazını haiz olan bu kaçakçılar hakkında zabıtaca takibat icrasından bir an hali kalmayor ve bütün sefa- retlerden oldukça muavenet te göriyor ise de ticaretin pek ziyade olması dolayısile, her şeyi göze alan kaçakçılar bir taraftan ar- tuyor. Muhadderatın sıhhi ve içtimat zararlarına gelince 1929 senesi için yapılan İstatistiklere göre bütün memlekette vuku bulan talâkın yüzde on dokuzu, tecen- nün vak'alarının yüzde yirmi biri bu iptilâdan neş'et etmektedir. Nesle olan mührip tesiri ise pek mühimdir. Bir cami yıkıldı, üç kişi öldü, beş kişi yaralandı Kahireden yazıltyor: İki aydan beri Babışşarye ma- hallesinde kanalizasyon ile oğra- şılıyordu, Toprak pek derin ka- zılmış, sokağın iki tarafındaki binaların muvazenesini temin için tedabir ittihaz edilmemiş ol- duğundan bazı duvarlar çatlamış ve sahipleri tamir ettirmeğe mec- bur kalmışlardı. Elfutiye meydanı cıvarında kâm Evkaf Nazaretine ait ve büyük tamire muhtaç olduğu ci- hetle yirmi beş senedenberi ka- (palı bulunan Eluryan camisi de tehlikeli bir hale geldiğinden ci- var polis komiseri camie yakın olan dükkânları kapattırmış ve Evkaf Nezaretinede haber ver- mişti. Evkaf tarafından gönderilen mühendisler tehlikeli binayı mu- ayene edip gitmişlerdi. Kânunusaninin sekizinci gü- nü sabahı saat on buçuk suların- da birdenbire minare yıkılmıs ve cami bınası da münhedim ol- muştur. O sırada tesadüfen ora- dan geçen iki kadın ile bir erkek ankaz altında kalarak İvefat et- mişler ve beş kişi de yaralanmış- tir. Ankaz altından çıkarılan olü- 'KatlcduııHüse_vinlı;ıkkınılzı Çatalcanın Nakkaş köyünde babası Sadık Ağayı katlederek idam talebile ağır ceza mahke- mesinde aylardanber! davası ru- yet edilmekte olan, Hüseyinin muhakemesi dün bitmiş ve Hüse- yinin hakkında çatalcadan bazı hususatın sorularak gelecek ce- yaptan, sonra müddeiyi umuminin iddianamesini terdeylemesi ka- rarlaştırılmıştır. Arkadaş katili Yazın bebek sırtlarında bir ra- kı alemini müteakip arkadaşı Recebi vuran Üzeyirin muhake- mesi dün Âğır cezada intaç edil- miş Üzeyirin tehevvür neticesi Recebi katleylediği sabit olduğu- ndan 15 sene hapse Recebin ve- resesine 2 bin lira tazminat ita- sına mahküm olmuştur. —rrrraiMeses Rusyanın buğday mâahsulü Bu sene Rusyada buğday mah- sulü çok mebzul olduğu için Rus- lar hariç memleketlere buğday göndermek İçin tedbirler almağa başlamışlardır, İhracata bu ay sonunda baş- hyacaklardır. Bunun için Rusya buğday nakli için yük vapuru ih- zarına çalışiıyorlar, Bununun için vapurcularımıza müracaat edi- miştir. İtalyan kumpanyaları da Rusya arasında mukaveleler ya- pılmıştır. Yunan vapurcularıda Rusya- ya muracaat etmişlerdir. Şubat ayı zarfında llmanımız- dan yalınız trajşit olarak 60 va- pur geçeceği tekarrür etmiştir. Çinileri çalıyorlar Aldığımız malümata göre Da- rülfunun kütüphanesi civarında- ki Kaptan paşa sebilinden ga- yet kiymetli çiniler aşırılmıştır. Bunu haber alan evkaf ida- resi sebilin bütün pencerelerini kapatmıştır. ler ile yaralılar hastaneye nakl- olunmuşlardır. Eğer polis tetik davranıp çi- vardaki dükkânları ve mebaniyi tahliye ettirmemiş Ve ,İnhidamı müteakip oradan ge€meği men etmemiş olsa idi müsab olanlar daha fazla olurdu. Minare ve cami ile ittisalinde yıkılan üç ticarethanenin ankazı kanalizasyon" çukurlarını doldur- muştur. Şimdi bundan Mes'ul olan kimlerdir ? Hükümet müsâade etmiş Bağdattan bildiriliyor” İzak hükümeti kabail ruesa- sından Acemi paşa Sadunun İra- ka avdetine müsaâde etmiştir.Bu zat İrakta Türkiye hükümetinin enbüyük taraftarlarından olup 1s- tiklâl muharebesinde Anadoluda harbe iştirak etmiştir. Bir Meb'us iştirak ediyor Amandan Yazılıyor; Şarki Erden memalikine ilti- ca etmiş olan Dürzilerin hudut haricine çıkarılmalarına Meclisi Meb'usanda bir Meb'us itiraz et- miş ve hükümetten bu mes'eleye dair izahat talep etmiştir. Hükü- met Murahhası buna dair izahat vermeği vadeylemiştir, ae ÜB eekislrr di lll KORKUTAN KORKAK Kısa boylu, çelimsiz bir gençti. Fakat çok zeki idi. Keskin zekâsı ve tutumluluğu nihayet günün bi- rinde onu zenginler sırasına ge- çirmişti. Nazifin yani bu iyi kalpli, yerden yapılı gencin yalnız büyük bir eksiği vardı: Cesaret.. Daha küçücükten cin, peri hikâyeleri, umacı efsaneleri din- liye, dinliye büyüdüğü içindi zahir ... Tasarrufun her haddine cim- rilik, hasislik denildiği, Israfın her türlüsünün cömertlik sayıldığı günlerde kazancına göre arttırdığı ve geceli gündüzlü ayrı ayrı sa- halarda çalışarak kazandığı para- larla edindiği küçük servetine aksi gibi göz dikenler de vardı.. Bilhassa belli etmemesine rağmen korkaklığını bilenler. Badi Nuri.. Tarif etmeğe ha- cet yok. BünyeceNazifin bir eşi, Lâkin anasız, babasız, tahsilsiz sefil bir hayat onu tam bir serse- ri yapmıştı. Aynı semtte oturduk- ları için Nazifi tanırdı. Son za- mahlardaki vaz'iyetini de yakın- dan takip ediyordu. İş bulamamak, bulduğu işlerde tutunamamak ve nihayet yine İş- sizlik,.. artık Nurinin vicdanını büsbütün körletmişti. Bir kaç za- mandır kafasını yep yeni bir fi- kir burgu gibi oyuyordu: Kâh gü- zellikle kâh tehditle onun bunun sırtından geçinmek... ve ilk defa ise Naziften başlamak. Tereddüt içindeydi. Acaba Nazif; işi git gide çapulculuğa vardıran bir Iş- sizin düşmanlığından korkarak isteyeceği parayı verir mi idi, Yoksa hiç aldırış etmez hatta üs- telik başına bir belâ da açar mı idi. Nihayet kararını verdi ve bir gün Nazife haber gönderdi : İstediği parayı vermezse bir akşam yolunu keseceğini bildirdi. Lâkin umduğu para hemen öyle kolayca avucuna girivermedi. Hat- ta bir kaç gün sonra korkak ta- nınan Naziften şöyle bir de haber aldı : — Ne zamandır geceleri eve dönerken tesadüf etmek istedi- ğgim halde hiç rastgelemiyorum. Bir kere karşılaşsak fena olmıya- çak , . Bu şaşılacak şeydi. Nazif hiç korkmamış bil'akis meydan ' okur gibi bir vaz'iyet almıştı.Kim- se buna kolay kolay kurnazlık diyemezdi. Souk, yağmurlu bir akşamdı. Elektrik lâmbalarının ışığı altın- da yağmur domlaları gökten yere sarkmış madeni teller gibi uzu- yor ve parıldıyordu. Geniş cad- deden sokaklara taksim olan in- san kümeleri içinde Nazif de var- dı. O da işinden çıkmış, evine dönüyordu. Islanmamak için hız- h hızlı yürüyordu.Arkasından da meçhul bir ayak” sesi adımlarını takip ediyordu, Merak edip dön- dü, baktı. Ve bir az gerisinde Badi Nuriyi gördü. Kalbi şafak vakti uyanmış bir horoz gibi çır- pındı. Fakat vaz'iyet pek nazikti. Zekâsının emirlerine uymak lâ- zımdı. Evvelâ yavaşladı. Sonra durdu, ve gür bir sesle merhaba arkadaş diye bağırdı. Kendini zorladığını hiç belli etmeden bü- tün kuvvetini toplayarak Nuri- nin elini sıktı. — Haydi ıslanmayalım, yi rüyelim dedi. Yürüdüler, Yolların sağa ve sola .,nv cağı noktaya gelmişlerdi. N"" j ağız açmasına meydan ve! Nazif : — Gel şöyle bir az ynrü” Hem bir praça kır havası bf | hem de konuşuruz,, diye yoln'ı terdi. Bulundukları nokta mı ; bir semtin en kenar mahall b Bir az ilerisi yazın mesire # her kesin hava almağa çı ağaçlık, 1ssız bir yerdi, Bi bazan soyğunculuk vak'aları bil olurdu. Nazif Nuriye işte h bir yerde konuşmağı teklif .'â yordu. Z Hani umulmadık vak'alar hareketler karşısında afalla: insanların şaşkın hali vardır * Nuri de tıpkı sersemlemli Tereddütle karanlıklara doğru t rar yürümeğe başladılar. Natf paltosunun düğmelerini çözü: fi | du. Nuri bunun manasını anif makta gecikmedi. Daha beş ' adım yürümemişlerdi ki gene z zifin sesi orada hüküm süren s&f | sizliği giderdi: » — Nuri dedi “ iyi , insan Ü bansız insan demek değildir" BU nu iyi bil.Birisinin alın terile K& zandığı parada bir b T zorbalıkla alınacak hiç bir h yokrur. Biliyorum, çektiğin let senin ahlâkını dormuş ve züyor. Acırım sana. Büsşbüti felâketlere türüklenme neresinden dönersen kârdır senin için iş bulmağa da çelışayıf Yalnız sebatsızlığı bırak. Doği ve iyi ol. Namusunla çalış. Buraya kadarı sana b kardeşçe nasihat. Eğer isteri daha ilerilere gidelim ve b türlü konuşalım. Bunları söylerken sanki detten tıkanıyor, ve bir fen yapmamak için kendisini maktan titriyor gibi idi. ! Bu vaz'iyet karşısında ha; ten hayrete düşen Nurinin İ dan gayrı ihtiyari çikan cevap V— oldu : | — Hayır lüzum yok. Dön Döndüler. Yollarının ayrıld yerde birbirlerinden ayı * Nuri kendi kendine : y — Ummadığın taş baş yıl*. | yumuşak atın tekmesi 'pek | derler hakikaten doğruymuş.: korkak bilinen bir insandan para sizdirmak kolay bir şey #l gilmiş. Anlaşıldı : Bu yol çI yol değil diye söylenerek kar! n bildi. İçeri girer girmez ilk #f oldu bilir misiniz ? Çamaşır değiştirmek.... Ve buhranlar içinde İ yatlı.... v Â,R. NES ) | Ingilizlirasi — İngiliz lirası 1031 de ',’ ' 1032,5 kadar çıktı, 102? Fırka riyaset intihâ”” | Halk |fırkası İstanbul idare hoy'oı:ı riyaset intibab! ” rın icra edilecektir. ” Cevdet Kerim ve Emif beyler namzet lıılu—lıw

Bu sayıdan diğer sayfalar: