5 Mayıs 1930 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

5 Mayıs 1930 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hint ve Mısıraltam'İstik- lâl mı kabul ediyorlar ? — şrerrireasan Bir taraftan Süveyiş kanalından asker çekmek talebine hayret ediyorlar ! FLondra : *Bermingham,, de inikadeden müstakil amele fırkası kongresi Mısır ve Hindistanın tam bir istiklâle baklarını teyit eder bir karar vermiştir. Bu karı Si mevkuflar ğ hakkında bir affi umumi - ilânı, | Merastaki muharebenin durdu- rulması, Hindistan ile bir dow- luk konferansı akdi hususları da dahildir. İngilizrre askerini çekecek mi? Londradan : (Deyli ekispres) gazetesi İn- giliz —Mıtır müzakeratından bah- settiği sırada ciyorki? “ Mısır heyetinin Mısırdan İngiliz aske- rinin çekilmesini istemeleri Ha- riciye nazaretini düşündürmüş ve İngilterede şiddetli bir mera- kı mucip olmuştur. *Eğer bu talep kabul edilirse askerimizi Süveyş — kanalından çekmemiz lâzım gelecek. Halbu ki orası Britanya İmparatorluğu ticaretinin en can alacak nokta- | sıdır. » | İskenderiye de kaç deniz — | hamamı açılıyor * İskenderiyeden : Deniz hamamları inşası için bu sene 1900 ruhsatname tevzi edilmiş ve bunlardan 8000 İngiliz yanı 60 küsüur bin Türk lirası” resim alinmıştır. - ———0 Şayanı hayret bir mesele! İngiltere hisabına. Mısıra yağan altınlar! İskenderiyeden: Gümtük umumi idaresinia neşretliği bir istatistiğe naza- ran 19830 senesi Şubatı iptida- sından yeni tarifenin tatbika başlandığı 16 Şubat tarihine ka- dar 257,980 İngiliz (2,391,194) Türk, Hiralık tütün ve 8,471,301 | İngiliz (84960,200) liralık sair eşya ithal edilmiştir. Mezkür müddet — zarfında 9,525,757 İngiliz (15,303,297) Uralık pamuk ve 28,024 İngiliz (288,647)liralık sigara ve 380,082 İngiliâ (3,811,868) liralık eşya ihracedilmiştir. Rusya - İngiltere ticareti sair Moskovadan: İnıilleıe ile yeniden tesisi münasebet ettiği — gündenberi Rusyanın İngiltereden on milyen | Miralık mubayaatta bolunduğunu Londradaki Sovyet ticaret hey- eti reisi beyan etmiştir. Rusyanın satın aldığı şeylerin mühim kısmını ziraat makineleri teşkil ediyor. İngiliz fabrikalarından birile üç milyon liralık suni gübre ve boya için mukavele akdedilmiş- ür. Âyni zamanda bu fabrika Rusyadaki kimya fabrikalarına fenni muavenette bulunacaktır. ——rreani Macee ——— Tenekeder” yapılan şişe kapakları Avrupadan Memleketimizde küçük san'- | atların terakki etmesi için ahali- mizin o gibi mamulata rağbet etmesi lâzım geldiği gibi hükü- metimizin de himaye etmesi lâzın gelir. Bilhassa Avrupadan gelen | malların aynı bizde yapılırsa o- nun revacını temin etmek he- pimize düşen bir vatan borcudur. — Bunun en basit şeklini kayde- | delim: Bira, gazoz ve su şişele- | ri üstündeki teneke kapakların | cümlesi evvelce Avrupadan getiri- lirdi. Şimdi ise iki san'atkârın 9 sene mülemadi bir sâyi ne- ticesi olarak buşkapsülları aynen Avrupa malı derecesinde güzel ve temiz olmak üzere yapmak kabil oluyor. İki arkadaş dokuz sene evvel bu kapsülleriimal için konserve ku- tuları yapati fabrikalardan arlan hurda teneke parçalarını alırlar ve ellerile kapsül haline koyarlardı. Bu ameliye şimdi makinalara inhisar etmiştir. Yüz yirmi beş yapraklık 50 kilo — sikletinde bir teneke sandığından binlerce kapsül imal edilir, Evvelâ tenekeler safha halin- de olarak - tazyikla işleyen bir makinanın altına verilerek ufâk daire şeklinde kesilir ve diğer bir geliyordu!. makina da kenarlarının tirtıllarını | yapar. Bundan sonra el emeği başlar, bu kesilen ve kenarları yapılan kapsülların içine ince | bir kâğıt konur, Ayrı bir makinada bulok ha- linde gelen kalın mantarları is- | tenilen ayarda ince yaprak ha- linde keser, diğer bir makina da bu yaprak mantarları dairevi pul haline koyan ve işçiler de bun- ları kapsülların içine yerleştirerek ameliyyeyi | ikmal ederler. Bu mutavazi Ffabrika gönde on beş bin kadar kapsul yapmaktadır. Eğer rağbet bulurda mal sar- fiyatı artarsa günde yüz bin a- det kapsül imali kabil olur ve bu yüzden işçi aileleri kendile- rini geçindirerek — ihtiyaçlarını kısmen olsun temin ederler. Ma- alesef bizim Türk gençleri bu gibi san'atlara rağbet etmiyor- lar, Sofyadan gelen bir Bulgar da bu işi yapıyor ve bizim cebi- mize kalması icabeden bir çok para kazanıyor. Bu mal evvelce Avrupadan gelir ve bin adedi yüz seksen veya iki yöz kuruşa kadar satılırdı. Yeni tatbik edilen gümrük tarifesinde, bu gibi eşyadan fazla Şehremanetinin nazarıdik- katına : Şehrimizde mer'i olan ebniye kanununun larihl pek erskidir. Onun. yapıldığı tarihte şimdiki bina sistemleri malum bile de- ğgildi. Beton arma usulile yapı- pılan binalara ahşap sakaflar hakkındaki ahkâmın tatbiki pek garip değil midir. Bundan dola- yı yapıların tatil edildiği görü- lüyor. Bu ise her taraf için zarardır. Binaenaleyh, bir an evvel elzem olan tazhihat yapıl- malı ve şehrin güzelliğine taal- luk eden asriliğin icabı tcra edil- melidir. Zabitvekillerimi- zin isimleri Birinci sahifemizde resimle- rini dercettiğimiz Harbiye mek- tebinde bu sene mezun olan za- bit vekilerimizin isimleri şudur: (Önde oturanlardan sağdan: Ab- dullahB. (Erzrum), Süleyman B. (Bozkır), Abdurrahman B. (Kon- ya), Zeki B, (Erzurum), Kâmil B. (Beşiktaş), arkada soldan: Nibat B. (Erz.), Yıldırım B, (Tra- buzon), Kılıç oğullarından İsa B. (Türkistan), Hazım B. (Manastır) MuharremB.(Paşabahçe), Sencear B. (Trabzon), Haryi B. (Kelkit), Yusuf B. (Erzincan).| —» bertidedsi —— Poliste SEMLEL MMM A Gizli fabrika Dün de gizli bir rakı fabrikası basıldı Eyüpte Bahriye cadedesinde Tevfik paşa bahçesinin müsteci- | ri manastırlı. bahçivan Rifatın bahçesindeki ahırda kaçak rakı yapıldığı müskürat muhafaza mü- diriyeti tarafından baber alınarak dün (tabarriyat yapılmış Osman | Aptullah Mehmet bakkı Ohnik ve Artin gizli rakı yaparlarken yakalanmışlardır. Gizli imalathanede 200 kilo- luk kazan 600 kilo cibre üzüm 60 kilo rakı müsadere edilmiştir. Bakkal hırsızı Büyük ada bahçivan oğlu sokağında bakkal Yorginin dük- kânına hırsız girmiş, bir miktar para ve altın saatı çalınmıştır. Denizde bir. çocuk naşi Kuru çeşmede Rıhtim şirke- | tinin antireporu önünde denizde bir çocuk naşi zuhur etmiştir. Naşin ı:ıı.ııy:ııell-“de altı ay- hık bir çocuk olduğu anlaşılmış, vefatının esbabı anlaşılmak üze re morga gönderilmişlir. ——rage— Muhafaza memurlarının tensiki Ankara, 4 (Telefon) Gümrük muhafaza memurla- rinm tensiki lâyıhası mütalâası olmak üzre vekâletlere gönderil- mişlir. -_g————-—,'_'_-_—— resim alındığı için biraz reğbet bulmaktadır. Hatta daha fazla mal yaparak İrana, Afganistana - sevketmek bile kabil olur. Ora- larda bulunan Türk şehbender- leri buna biraz yardım etmeli- dir. Yalnız işin şayanı hayret ciheti Bomonti febrikasının bir senede vasati sarfettiği üç mib yona yakın kapsüller elân Avru- padan getirilmekte olduğudur. | muska uzatıyordu. Muamma! - Arap masalı - * Kızgın bir öğle güneşi badiyevi tahammül edilmez bir cehennem haline getiriyor. Deve hörgücüne benzeyen tepeciklerin ardından kalkan kum yıgınları sert bir sam ruzgârımın önünde etrafa savuruluyordu.. Badiye bir kum mahşerine dönmüştü.. Bu bir kum kasır- gası idi. Beyaz ve ipek burnuzuna sımsıkı burünen — Ebülmuzlim, çevik atının böğürlerine şiddetle mahmuz vurup şehire doğru yol alıyordu.. Fırtına dalga dalga savurduğu kum bulutlarının arası- na dalıp çıkıyor; gideceği yere bir an evvel yetişmek için sabur- suzlanıyordu. Ebülmuzlim otuz yaşlarında kadar vardı ve yakın- da sahranın en güzel kızının ko- cası ve en nufuzlu kabile reisi şeyh Abdürrahmanın damadı o- lacaktı.. Bir şimşek, bir yıldırım hizi ile sürdüğü kır arap atı, badiyeyi aşmış, şehrin çarşısına | yaklaşmıştı.. Ebülmuzlim attan indi ve hayvanın sırmalı dizğini- ni koluna takıp çarşıya doğru yürüdü.. Dar sokaklardan; ince bacaklı yarı çıplak çocukların oynadığı mabhalle arasından ge- | onu gören şehirliler | çerken , hürmetle çekiliyor; Yol veriyor- lardı.. O çarşıda bir kaç dükkâ- nı dolaşmış, nihayet aradığı yeşil boncukları ihtiyar bir yakutçuda bulabilmişti. O bu boncukları kızına ; kalbinin — sahibi Hamraya götürecekti. — Alış verişi bitirdikten sonra tekrar badiyenin yolunu tuattu. “ Ku- labeli mescit ,, in geniş kemerini geçerken orada diz çöken göğsü açık bir fakir gördü. Bu adam ince, zarif ellerini kaldırmış; “ — Yâ erhamerrahimin. Fa- kire bir, sadaka! diyor ve bir Ebülmuzlim muskayı aldı; ipek kuşağının arasından bir kese çıkardı ve keseyi diz çöken fakirin önü- ne atıp hayvanını mahmuzladı yolda muskayı açmış şu cümleyi okumuştu. * Allah en büyük, aşkı yarat- tı ve şeytan aşktan korktu. , * * Şeyh Abdürrahman, şehirden uzakta, badiyenin gerisinde “iki katlı bir evde oturuyordu Şeyhin şeyhin Hamra isminde ceylan gözlü, güzel bir kızı ve genç bir esiri vardı.. Esirkabileler arasındaki cenklerde alınan ganaim sırasında şeyhin eline düşmüş ve onun en mulı kölesi, en sadık adamı olmuştu. Şeyh kızı zengin bir tacirin oğlu olan Ebülmuzlim ile evlen- direcek ve kırk deve kestirip büyük bir ziyafel verecekti!. Fakat ceylan gözlü Hamra, Ebul- muzlimi — istemiyor, — babasının esiri, kölesi, genç fakir Ebül- Mmuhsini seviyordu.. Şeyhin ve zengin tacirin oğlu Ebülmuzlimın :—: tizli alâkadan haberleri yok- Hamra evin önünde gölğeye çekilmiş, kendi kendine düşü- nüyordu. Birdenbire atını süre- rek gelen Ebülmuzlimi gördü ve içeri, eve çekilmek istedi. Onun yüzünü bile görmeğe tahammül edemiyor, uzaklaşmak çok uza- klara kadar gitmek istiyordu. olan | Yazan : #asan İlhami Tacirin — oğlu atından indi , kızın yama yaklaştı... ve onU memnun etmek için kum kasif” gası içinden geçerk getil yeşil buncukları Hamra'nın önü- ne biraktı.. * * Şeyh ile Ebülmüslim, karf! karşıya akşam yemeğini yemll“"’ hava almak, biraz serinlei üzre evin damına çıkmışlardi -* Arap evlerinin düz ve genit damlarına serilir, bedriler bt güzel tarsalarda hava alır, serif” lenir ve uyurlardı.. Ebülmuzlim cCakşam şeyhin evinde misafif olacak ve ertesi gün de Hamrâ ile evlenecaklerdi,. Şeyh verer ceği ziyafetin hazırlıklarını bi" türmiş; rahat, müsterih bir halde burnuzunu — atıp keyfini çat miştı.. « Güzel bir mehtap beyaz arap evlerini aydınlatıyor, ince &z serince bir rüzgür hurma yap” raklarından sesler, kokular ge” tiriyordu.. Şeyhin de, Ebülmuz” limin de sinirleri gevşemiş, beden” lerine rahavet gelmişti., » Vakit ilerledi ve hasırın üzerine uzanıp tatlı bir uykuya daldılar.. tarasanın kuytu bir köşesinde, ince bir hasırın üstün” de şeyhin esiri Ebülmuslim oyu” yordu.. hamra aşağıda, evde kalmıştı.. * * « Şeyh ile tacirin oğlu, er” | tesi sabah gök ağarırken uyan” mış, rüyaya benzeyen bir mu- ammanın içinde kalmışlardı.. Tarasanın kuytu bir köşesinde kıyrılan fakir köle Ebülmüslin meydanda yoktu.. ceylan gözlü güzel Hamra da gaiplere karış- mışlı.. Şeyh kiymetli taşlar, yakut- lar ile süslü, sivri hançerini ku- şağına soktu , . Kbulmuzlim tüfeğini omuzu- na attı ve o gün ikisi de yola çı- kıp akşama kadar aradılar . . Köle ile Hamrayı bulamadılar. » * O gün ve o günden sonra bu muammayı kimse halledemedi: ğ İst_gp! İngiliz ceberutu bu! — Milli kıyam fitne imiş Simla, 3 (A.A) — | Simla'da çıkan yevmi gazer telerden biri çıkardığı bir fevkal- âde nüshada Peşaver mıntakı sında ve hududun şimali garbi- sinde bulunan eyaletlerde fitne ve fesat tertip etmek maksadile — yapılacak içtimaların meni hak- — kındaki kanunun tatbik mevki” ine konduğunu haber veriyor. . Ahali galeyanda . Kalküta, 3 (ALA) Abali bu akşam bir içtima yapmak istemiştir. Zabita, bu — toplanmanın kanuna mugayi” olduğunu bildirmiş ve halka da- gılmasını teklif etmiştir. Fakat ahali bu emre riayet etmediğin” den polislerin hücumuna maruz kalmıştır. Birkaç kişi yaralanmış ? 5 kişi de teykif olunmuştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: