12 Haziran 1930 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

12 Haziran 1930 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sui 'ıg.o* P“!"""' ü sa_lgını' istimal . Hareket-Herman davası Sonm % ünleri Adanadasahtetah! sil müzekkerele- | Muhariri -A'a'“"' Taıfte bulunan Mıthat -Egşa;ihabısşgı firarından Cevdet paşa : Nasıl, nasıl? firarmı ? diyerek elindeki çorba kaşığını dü- şürmüştü. Mithat paşanın Loncrada cekilmlı bir resmi Paşa ile Osman bey karşı kar- şıya yemek yerlerken, mabeyin cilerden Rağıp beyin : — Buyurunuz, buyurunuz pa- şa efendimiz... Diye bir zate yol göstermeğe çalıştığı görülmüş, — işidilmişti. Mahmut Nedim paşa, gelen ada- muan kim olduğunu anlamak için göyle bir göz ucuyla açılan kapı- ya bakmıştı. Eğer gelen, Başve- kil Abdurrahman paşa ise, çok fena bir tesadüf olacaktı. Bir şey değil, Başvekil ile araları açıla- caktı. Halbuki içeriye giren meş- hur Cevdet paşa idi, Abdülha- midin Adliye nazaretinde kul- landığı Cevdet paşa... Cevdet paşa Mahmut Nedim paşayı görünce : — Vay, paşa efendimiz . . Devletlâ Başkâtip paşa hazret- leri tarafından teşrifi fahima- nelerine işaret buyurulmuştu. — Diye gülerekten teklifsiz- ce Mahmut Nedim paşanın alt başına ilişivermişti. Koca hazret, oralarda değildi. Cevdet paşanın Sadarette filân gözü olmadığı için, saraya davetini bir komls- yon, bir istişare işinden başka bir maksada Istinat edemiyece- ğini biliyordu. Bu itibarla da, Hünküra yaranmak, ondan bol bol atıye almaktan mâda düşün- cesi olamazdı, Baş Mabeynci Osman bey paşaların görüşecekleri n şeylere kulak vermişti, Mahmut Nedim paşa yavaşça : —Daveti seniye Üzerine mi pa- şa hazretleri 7 Diye fısıldadı. Cevdet paşa, Osman beye iyice lımlrehılıuk bir sesle : — Saadetlü Osman bey efen- di hazretlerinden bazı temenni- lerimiz vardı, Beşiktaş canibine ! gelinmişti, Hazır fırsat ve vesile elvermişken sarayı şevket ihti- | vayı mülükâneyi taciz — edelim, Osman beyefendiyi şöyle bir zi- yaret edelim, dedik, Zatı müni- manelerile taamda bulundukları haberi üzerine . . Mahmut Nedim paşa ikinci bir süal sormaktan vazgeçmişti. Yahut Cevdet paşanın söyledik- lerine inanır gibi görünmek is- temişli., Halbuki hakilrat Cevdet paşacın söylediği gibi değildi. Cevdet paşa da Başkâtip Rıza pa- bususi tezkeresi üzerine saraya koşmuştu, fakat hakikati şanın söylemiyordu. Yemekte öteden beriden gö* rüştüler. Baş mabeyinci Osman bey son günlerde hünkârın" ' pek ziyade sıkıldığından bahsetti; Cev- det paşa'da Mahmut Nedim pa- şada gayet tetik duruyorlar; ke- Hmeleri tartarak — söyliyorlardı. Çünkü sofra başında söylenecek her kelimenin Sultan Hamide oku- | nacağını biliyorlardı. Mahmut Ne- | dim paşa. Ya..Devletlu Başkâtip paşa hazretlerinden de duyulmuştu. Vallahi cihan başımıza dar geldi. Allah devletlerine ve saltanatla- rına bağgışlasın.Şu tahtı sliye efen- dimiz gibi durendiş bir padişahı nercah ve hadırdan nasıp ola- mamıştı. şep — istirahatı humayunlarını feda ediyorlar. Büyük böyle hareket buyurur- sa, biz naciz abitlere ne yolda ve ne derece fa:lı sedakatle ça- lışmak — terettüp eder, taktir buyurunuz efendimiz ! Dedi.. Cevdet paşa : — Huda ömrü seniyelerini müzdat, saltanatlarında dalm ve ber karar büyursün, amin ! Vü- cudu humayunları şu ümmeti merhumeye mevhibei Rabbani- dir. Neden endişe buyuruyorlar. Şükürler olsun sayei veliyün niamide memaliki şahanelerinin her koöşestinde emin ve asayış ber kemal bulunuyor. Osman bey: — Mahut Mısir meselesi münasebetile . . Diye mırıldandı. Mahmut | Nedim paşa derhal atıldı : — Aman beyfendi hazretle- ri, Meclisi hası vükelalar ne gü- | ne duürüyor. Artık kulların endi- şe etmesi iâzım gelen ahvalde dahi, efendileri mi sıkılsınlar ! Elbet bir kavli leyyin — ve tedbiri musip ile hadisoler bertaraf edilmek mümkündür. (Devamı var) * Bir iltifat Yarım gazetesi sermuharriri ve sahibi Arif Oruç Beyefendiye Ç1 Haziran 930 Azizim efendim, Alenen yazdığım gu satırlar” arasında arzetmek istedim ki bir aralık İstanbul matbuatında Mit- kat paşa hakkında, velev hikâye Ruzu makrun Ayhan imzasile yazılan Mithat paşa mühakemesi idi. “Uniform,, bir matbuat ara- tarzile olsun hakikate en ziyade | rile hapisane bo- şalmış ! Adanada içki inhisar idare- sinde yolsuz bir musmele olmuş hilâfı hakikat tahsilât müzekke- resi kesilmek suretiyle bazı ce- f muası sahibi Sait beyler Dün devam edilen muhakem pek şayanı dikkat bir safhaya girdi Hareket gazetesi sahibi Suat Tahsin ve Türk Tütünleri mec- aley- hine Herman şirketi tarafından açılan dava neticesinde İkinci | cezaca verilen mahkümiyet ka- zalı kimseler hapisten çıkarılmış- | tır. İnhisar memurlarından Ham- di efendi isminde biri muhtelif zamanlarda kaçak rakı ile tutu- | lup ta tahakkuk etmiş olan para cezasını vermediklerinden dolayı bağaskonniraş bit kisstelâr'bü cezayı vermiş gibi tahsilât mü- zekkeresi keserek hapisten tah- liye ettirmiştir. efendi daire müdürünün haberi olmadan — tahsilât — müzekkere- lerini kesmiş ve resmi tam- gayı — bastıktan sonra da mü- dür namına kendisi imza etmiştir. Mes'ele anlaşıldıktan — sonra tahkikat başlamış ve Mersinde oturan merkez müdürüde Ada naya gelmiştir. Şimdiki halde bu suretle ha- pisten çıkarılmış olanların ade- diyle kimler olduğu anlaşılama- mıştır. İçki inhisarı müdürü bey. — Filhakika böyle bir mes- ele vardır. Henüz tahkikat saf- hasındadır. — Şimdilik bir şey söylenmez demiştir. A S AA Devri — dilarayı hazreti —Ab- dülhamit hanide, nice bin Misir maddesi - halledilmek er- heldir. Hemen işaret ve ferman buyursunlar. Dedi. Cevdet paşa bıyık al- | tından gülümsüyordu. Mahmut Nedim paşa şu - sözlerile, açık açık başvekâlete — namzetliğini koyduğunu ima ediyordu. Osman bey— paşa efendimiz, Taifte bulunan Mithat habisinin firarı raporundan ha- berdar bulunuyorlar mı? Cevdet paşa — Nasıl, firar mı?, Diye elindeki çorba kaşığını düşürmüştü. Osman bey: Firar teşebbüsü raporundan diyecek yer de; Firar raporunda demişti. sında hak ve kakikat diye fer- yadınız bana sizin Arif Oruc bey olduğunuzu ogretti. İstiklâli fik riyenin, huriyeti şahslyenin, ce- sareli medeniyenin, doğruluğun kurbanı ve onun meclubu oldu- ğumdan benim gibi efradı millet arasından çıkarak müdahane ve riyakârlığı —istihkar edenlerin daima takdirlerinde bulundum. Babam bulunan Mitbat pa- şanın idamını yazmakta bulun- duğumuzdan sureti idamın tafsi- lâtı hakkında Şeyhülislâm mer- hum Hasan Hayrullah efendinin mektubunu elde etmişsiniz mülâ- hazasına İstinaden anı gönder- meğe lüzum görmeyerek tabbet- mekte olduğumuz Miıthat paşanın birinci havadisi resmi — yerine Londrada çıkarttığım merhumun en son resmini taktim ediyorum. Ali Haydar Mühat YARIN : Ali Haydar Mithat Beyin kıymetli iltifatlarına teşek- kürler ederiz. Yalnız, merhuma ait bazı vesikaların kendilerinde bulunduklarıni öğrendik. Bunla- rın birer suretini İutfederlerse bizi minnettar bırakacaklardır. AYHAN nasıl! paşa | rarı Temyiz mahkemesince nakz- edilmişti. Davaya »nakzen dün devam edildi. Meşhur Kohen e- fendi, adamları Bakkalbaşızade Hikmet ve tellal Ali efendilerile birlikte mahkemeye getirmişlerdi. Evvela sorguya Kohen efendi çekildi. Şirketin — nasıl teh- dit edildiğini anlattı, Suat Tah- sin bey bir çok noktalarda Kohen efendinin sözünü keserek sünller irat etti. Verdiği cevap- ların bir çoklarının uydurma oldu- ğuna işaretle meselenin iç yüzü- | nü ve Kohen efendinin setrü ihfa etmek istediği cihetleri tfşa ve | tevzih ile : — Yalan söyliyor.. hakikat- ları inkâr ediyor, diye bağırdı. Bilâhara şahit Hikmet efeni dinledi. Bakkalbaşızade bir alay sözlerden sonra içinden çıkılmaz tenakuzlara düştü. Tehdidin ya'nız mahut pa- raya inhisar etmediğini ve ve- raset işlerile de tehdit edildik- lerine dalr evvelce şahadet et- tiklerini söyledi. Suat Tahsin beyin vekillerinden Sami bey itiraz ile : - Evvelce — böyle — şeyler söylenmiş değildir, işin çıkmaza girdiğini anladıkları için yeni yeni vaziyetler ihdas etmek isti- yorlar. Zabıtlar okunsun, yalan- ları meydana çıksın . . . Dedi.. Reis Hamit bey zabıtı okuttu. Hakikaten zabıtta veraset işleri- | ne di hiç bir det yuk(u Ve: tutulmuş Hikmet efendi afalladı. — Zabıtlar - eksik olacak diye kekeledi. Bilâhare şahitlerden Ali efen” di çağırıldı. Bu zavallının hali görülecek bir haldi. Temyiz mahkemesi bu zatın ifadelerinin baştan aşağı mütenâ” kiz olduğunu söyliyordu. Haki- katen Ali efendi bu son celsede okadar yeni tenakuzlara düştü ki gerek suçlu taraf avukatları, gerek reis ve gerek müddeiumu- mi bu yalancı şahide sual sorm” aktan —usanmış — görünüyorlar, fakat Ali efendi her tevil için ye ai tenakuzları düşüyordu. En son olarak bir mikrofonla dört k'şinin tehdit muhaveresini i$i" tip, şahadet etmelerinin kabil olup olmadığı hakkındaki mes'ele mev” zuu bahs edildi. Azadan Şevki bey naip sıfatiyle ehli vukuf ta- yin etmiş, telefon şirketinden mütehassıslar celbetmiş ve tec7 rübeyi yapmıştı. Raporda bir mik- rofonla dört kişinin işitmesinin kabil olmadığı bildifiliyordu. Vekil Sadi Riza bey.—Bu fen- ni garibe hakkında söyleyecekle- rimiz var amma daha hazırlan- madık, dedi. Ve diğer şirket ve- kili : — Bu para keyfiyetinin iç yüzü pek firaklıdır. Müddeiumu- milige de vvziyeti iblâğ edeceğiz. diyerek mahkeme azâsından Na- ip Şevki bey hakkında bazı ima ve ihsaslarda bulunmak istediler. Vekil Nurl bey şiddetli ce- vaplar verdi. Ve şahitlerin ifa- | delerindeki tenakuzları izah etti. Muhakeme 16 haziran pazartesi | günöne talik edildi. Gümrük idaresi kanun- dan anlamıyor mu! Bir yanlış anlayışta israr yüzünden mallar gümrükte kalıyor Gümrük komisyonları ğüm- rüte maruz kaldıkları müşkilât Ve yolsuz muamelelerden — şikâ- yet etmektedirler. Dün bu hu- susta komisyonculardan Riza B, matbaamıza şu meelde bir şikayet- name gördermiştir: Tarife kanun nun 138 mcı maddesinin altındaki 3 numrolu ihtarda aynen şöyle denilmekte- dir. “İpek mensucattaki madeni teller ve elyaftan gayrı sair me- vat ipek addolunur,. Bu kanun da tamamen musarrah olduğu halde İstanbul Gümrük idareleri madeni telleri ipek addederek bizden fazla gümrük istemekle beraber ceza daalmak istemekte dir.Çönkü mağdeni telleri ipeğe zammederek ipek miktarını yük- seltmekte ve ceza istemektedir. Halbuki kanun madeni telleri ipek addetmemektedir. ve bu gayet sarihtir. Şayet vazıı kanun madeni telleri ipek addelmek isteseydi bu ihtarı şöyle yazardı : “İpekli mensucattaki elyaftan gayrı olan madeni teller ve sair mevat ipek addolunur , — derdi. Ve lın(ıyl böyle bir hılıyı düşmezlerdi. Bu mes'ele İstanbul paket gümrüğünde hadis olmuş 8 mayıs tarihinde başlayan bir ipekli parken yapanlar | üstündeki müuamelemiz bu mad- de böyle yanlış anlaşılıp yanlış tatbik edilmek istendiğinden do- layı henüz intaç edilmemiştir. Gümrük — kumisyoncular birliği âzasından Riza Şikâyetnameyi naklettik. Gü- mrük — idaresinin ehemmiyetle nazarı dikkatini celp ve bu yan- he anlayışta isrardan vaz geçe- rek bir an evvel bir çare bul- masını tavsiye ederiz. *İzmır O;;ı;â;n)- ikasında da bir sah- tekarlık Zit Osmanlı " bankasının - İzmir şubesinde banka memurları tara* fından bir sahtekârlık yapılmış- tır. Bayın'dırlı ihtiyar bir zatın bankaya — yatırdığı (3000) lira | sahte bir mühür istimali suretile vezneden çekilmiştir. Sahtekâr- lığın hesabi cari kâtibi tarafından yapıldığı anlaşılmış isede vak'a- dan beri bir kaç kâtip değişmit olduğundan bunlardan hangisinin sahtekâr olduğu tahkik edilmek" tedir. ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: