14 Haziran 1930 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 5

14 Haziran 1930 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Haziran Sahife 5 ilânı harp etmiş oluyordu... Bir taraftan halk hazırlanıyor diger taraftan krali- Şenin komitesi hücum emrini vermek için sabırsızlanıyor. i4 Pariste açlık devam ediyor- u. Diğer taraftan şehrin zengin burjuvaları da vaziyetteu her fün biraz daha müşteki idiler. Ya ticaret durmuş, kıymetler tünden güne alçalıyordu. Paris halkının bu telâş ve eyecanına Milli meclis te Işti Tak ediyordu. Zira Kralın tahşit *ltiği kuvvetlerle meclisi dağıt- Maya kalkışacağı gün gibi aşi- kârdı, Fakat, Kıralın topladığı as erler arasında da yavaş yavaş Memnuniyetsizlikler - başlamıştı. Pale Ruvayal meydanında ve bahçesinde kahvelerin iskemle- eri, parkın sıraları üstüne çıkıp Mütemadiyen söz söyliyen hatip- er, esasen mühim bir kısımı Paris çocuklarından olan GARD tTansez alaylarını inkilaba ta- Taftar kılıyordu. Pale Ruvayal bahçesi on al- fıncı Luinin kuzeni olan Dük d'Orlena aitti.Bahçenin ortasında *Çin kahvesi, bir kahve vardı. Fransız - tiyat- Totunun binası o zamanlar gene isminde meşhur burda inşa edilmekteydi. Bahçenin nihayetinde muaz- Zam kubbesile dük d' Orleanın Sarayı Eyükselmekteydi. Dük d'Örlean on altıncı Lui- Yi devirerek kendisi tahta çık- Mak istiyordu. Bundan dolayı 'ale Ruvayel bahçesinde soz söy- liyen hakiki inkilapçıların yanın- da Dük tarafından satın alınmış tahtekârlarda avaz avaz bağır- Makta idiler. İnkilapçı hatipler alkı umumiyetle asilzadelerin,sa- tayın aleyhine teşvik ederlerkeni Dük tarafından satın alınmış ha- tpler on altıncı Lulye küfredi- Yorlar,Dük d'Orleanın methü se- hasında bulunuyorlardı. İşte böyle muhtelif cepheler- den Kıralın aleyhinde bulunan hatipleri dinleyen askerin inzibatı, Saraya karşi merbutiyeti git gide kırılıyordu. Halk tarafından zindan- dan çıkarılan askerler Paris kışlalarında askerler,za- bitlerin emirlerine kulak asmaz Olmuşlardı. Halkın çocukları hal- 1n kavgasında asilzadelerden mü- rekkep olan kumanda heyetini din- iyorlardı. artık. Neferler ve küçük zabitler yani: onbaşılar, çavuşlar, başça- vuşlar bir kulüp tesis etmişlerdi. Bu kulüp açıktan açığa Tarliyet gösteriyordu. Kulüp halkla bera- berdi..Kışlalarda zabitlerin yap- tıkları dürüşt Mmuameleler bu kulüpte. münakaşa ediliyordu., 25, 26 haziranlarda kışlalar- daki inzibatsızlık artık haddi az- amiyi bulmuştu. Neferlerle zabi ter arasında ağız kavğaları ya- pılmıştı.. 380 hazıranda bir çok takım” 12 Temmuzda Tüleri meydanında katliâm Kamil Demulen lar nöbet almak istemediler.Kı- şlaların içi gürültüyle doldu.Zabi- tler askerleri nöbete çıkmaya davet ediyor, neferler bu davete kulak bile aşmiyorlardı.. Niha yet, inzibatını kaybetmemiş bir bölük vasıtasıyla, elebaşılardan 11 nefer tevkif edilerek kışlanın zindanına atıldı. Bu haber Paris ahalisi üstünde bir yıldırım siri yapmıştı. Pale meydanı ve bahçesi kaynamağa başladı.. Ha. üpler kürsülere çıkarak: “Hal- kın menfaatını müdafaa için ha- te- Ruvayal pse giren neferlerin kurtarılması lâzım geldiğini, haykırıyorlardı,, Pale Ruvayalı dolduran halk, derhal harekete geliyor ve eline ne geçerse kavrıyarak : askerle- rin kapatıldığı zindana doğru iler. lemeğe başlıyor . . Asılzadelerden mürekkep olan zabitlerin bir kısmı halkın bu yürü- yüşünü haber olınca kaçacak delik arıyorlar..Halk zindanın kapusunu kırıyor ve mahpusları Iıımıny(.,_ O gece, zindandan kurtarı- lan neferlerin şerefine büyük bir ziyafet verilmiş , şaraplar içilmiş,meydanlar da danslar edil- miş, tabesabah, saraya küfredi- lerek eğlenilmişti. — .Vll“î Illk'('ıibin ıx.ll'îlıa mu- racaatı Bütün bu kargaşalıklar esna- sında Milli meclis Kırala müra- caat ederek, tahşit edilen askeri kuvvetlerin derhal dağıtılmasını talep etti . . Kıral bü talebe gayet soğuk bir cevap verdi : Tahşit edilen kuvvetle'in Milli meclis için bir thlike teşkil etmedi. söyledi. Ve buna, asker kuvvetleri vası- tasile kargaşalıkları tenkil ede- ceğini, Kıral bu sersemce cevabıyla halka ilânı harp etmiş oluyordu.. Daha doğrusu bu cevabı verme- ğe Kıralı teşvik eden, Kıraliçe ile uşığı kont d' Artuanın komi- tesiydi. Bu suretle asılzadeliğin erkârı harbiyesi vazifesini gören komite, intikam saatının geldi- gine kani olmuştu artık .. Milli Meclis bu cevabı alın- ca, öteden beri halkın siyasi kulüpleri, fırkalarıyla devam et- tirdiği münasebeti bir kat daha sıkılaştırdı.. — Zaten — Paris'teki müntehipleri müsellah bir kuvvet toplamayı ve bu kuvvetle Kırala karsı vaziyeti müdafaa etmeyi teklif ediyorlardı. Son zaman- larda bu teklif kuvveden - file çıkmak üzereydi.. Günler böyle heyecan içinde geçmekte idi... Bir - taraftan halk hazırlaniyor. diğer taraf- tan Kıraliçenin komitesi hücum emrini vermek için sabırsızlani- yordu.. Bu sabırsızlık son had- dini buldu ve Kıral 2 temuzda nazır Nekeri azletti.. Bu azil haditesi halkın sura- tına satılmış bir düello daveti mesabesindeydi. Çünki Paris burjuvaları, ev- velce de söylediğimiz gibi, Nekeri Kırılan nezdinde kendi adamları telakki — ediyorları Neker de rezilin biriydi. Fakat burjuva- ların hatipleri kendi menfaatla- rını müdafaa etmek için, Nekeri halka karşı bir kahraman gibi göstermişlerdi. ni ilâveyi de unutmadı.. (Devamı var) Bizde Sgo; Seyircisi çoğaîmış bir . tiyatr Bütün medeni milletlerin be- | deni, mali hatta siyasi bir gay- retle ve bütün mevcudiyetleri- yle çalıştıkları “982, Amerika | olimpiyadına yaklaşırken bu mü- | him sü'ali kendi kendimize sor- | mak ve onun cevabını filen almak | zamanı (Bizde spor ve sporculuk var mı) gelmiştir. zannediyoruz. Bu mühim sü'ale bilâ tereddüt | ve hemen cevap verelim, Bizde katiyen spor ve spor- | culuk yoktur. Üstat Selim Sırrı beyin geçen sene “Gol, ğazete- | sine verdiği mülâkatta söy'ediği gibi (Bizde spor henüz maneleef seyircisi çoğalan bir tiyatrodur) Bu neden böyledir? Bizden doğan komşu millerde |bile por şümullü ve hakiki manasiyle hazmedilerek dev katveleriyle ilerlerken biz neden yerimizde dahi sayamıyarak geri geri gidi- yoruz? Bu satırlarda bunu tah- lile gayret edeceğiz... Memleketimizde sporun bu öksüzlüğünün hakiki âmili beş mühim şebeptir; Mektepler. yev- mi gazeteler, idman teşkilâtı, klüpler, gıdasızlık... Bunlardan başka bazı iktisadi ve mali se- varsa da bunlar diğerlerine na- zaran taevzuu dahs dahi olamaz. Biz. hakiki spor sporcu- luğun nürlu ve feyizli yolunda metin ve azimkâr bir yürüyüşle her şeyden evvel (gayeyi) tayin etmeli ve ona erişmek için bü- tün gayretimiz bütün mevcudi- yetimizle didinmeliyiz. Halbuki bizim sporlardan gayeyi tayin etmeden halka ve gençlige(Sporun) hakiki manasını telkin etmek lazımdır. Bizde dalma Jjimnas- tik, idman, spor kelimelerini karışmış ve bundan bu günkü kocaman baldırlı, basık gögü- slü, ranksiz çehreli acubeler pej ve ydalanmıştır ki bu kısımdan me- | ktepler ve yevmi matbuatımızın spor muharrirleri mesuldür. Bizim mekteplerimizde umu- | miyetle beden terbiyesi dersi en derin bir ihmale bir derstir. Hükümetimizin Av- rupaya tahsil için gönderdiği talebelere ve İsveçten muallim- ler celbedip açtığı kursa rağmen bugün bizde ( beden terbiyesi ) dersi tamamile sıfır ve tamamile kendimizi aldatmaktır. İstikbalin — nesli, — istikbalin ordusu olan gençlerin mektep- lerde ( beden terbiyesinden ) neş'e, kuvvet, sihhat alabilme- leri için kendilerine tatbik edi- len (İsveç Jimnastiği) derslerinin hergün muntazam ve muayyen saatlerde olması lâzımdır. ( İsveç Jimnastikleri ) ancak derin bir kıskançlıkla her gün muayyen ve muntazam sastlerde tatbik edilirse nurlu ve güldürü- cll neticesiyle çocuklara, gençlere Yoksa bizim ilk, ve liselerimizde iki dera hayat verir. orta mektep olduğu gibi haftada oyuncak kabilindendir. İşte bizim — çocuklarımızın kökünden kuvvetsiz. cansız ka- hıslarından kuvvetli bir sebep... Maarif Türkiyeyi müteh. rla doldursa bile bu günkü proğra- mın ademi kifayesi dalma men- fi netice vermekte devam ae cektir. Yapılan jimnastik bayra- mı da ancak bu gibi işlerde(Kom- uğrayan | odur! petan) olmayanları ikna edecek zarif bir şekilden başka bir şey değildir. İşte bizde sporcular (kö- kü beslenmiyen ) bu mektep ço- cuklarından doğar ve doğrudan doğruya vücudunu takviye etme- den evvel (spora ) başlar. Bu kısımdan da doğrudan doğruya | (spor muharrirleri ) mes'uldur. Bizde apor muharrirliği dün- yonın hiç bir tarafında görülme- miş bir şekildedir. rirler vazifelerini ğördüklerini kayitle biter vehmindedirler ? Halbuki medeni milletlerde spor | muhbarrirleri yazdıkları sporun bütün teknik malümatını hazm etmiş, o sporla evelce uzun müd Bizde muhar- | det meşgul olmak - süretiyla ten- kit hakkını kazanmış kıymetli sporculardır. Halbuki bizde bü- tün muharrir arkadaşlar işin ya- Iniz kayt ve bol bol tenkidinde- dirler. Bizde spor gazeteleri çok satılmaz, binaenaleyh spor mu- harrirleri yevmi matbuatta genç- lere bir haç sütun ayırarak on- lara spora ait teknik malümat verebilirler. v Iı;ıi;ıd n sonra Hariciye vekili ile Venizelos birbirle- rini tebrik ettiler! Ankara, 12 — Türk - Yunan itilâfının imza edildiğini yazmış- tık. İmza işinin bitmesi dolayı- siyle Hariciye vekili Tevfik Rüştü B.le M. Venizelos arasında hararetli tebrik telgrafları teati edilmiştir. Tevfik Rüştü B. telğrafında hülâsaten şöyle söylomektedir. “Yunan ve Türkiye cümhu- riyetlerinin müstakbel münase- | batı için büyük bir ehemmiyeti halz olan bu hadiseden duydu- : ğum derin memnuniyeti zali 'dev— | letlerine beyan etmek isterim., | M. Venizelosun telgr: fında da â şu cümleler vardır: İ | *İilâfnamenin imzalandığını öğrenmekle bahtiyarım. İmza ettiğimiz itilâfla ekseriya müel- lim olan bir maziyi katiyen tas- fiye ettik. Bu itilâf Akdeniz şarki havzasında Balkanlarda binnetice Avrupadaki müsalemet davasında - fili ve samimi bir müşarekete hizmet :decekılı._ Atina, 13 ( A.A ) — Hariciye encümeni Cumartesi sabahı top- lanacaktır. M. Venizelos Türkiye ile akdolunan itilafnameye ve muhtelit komisyonun bitaraf aza- sının ecnebi. emlâkinin tasfiyesi meselesine ait mütalealarına da- ir izahatfü bulunacaktır. e—T BELVÜ ; BAHÇESİ — HARBİYE - İstanbulun cenneti Viyolonist ZEKİ B. idaresinde ÖRKESTRA Taze bira, nefis mezeler Kibar aileler mahfeli SADÜNN KUK

Bu sayıdan diğer sayfalar: