18 Mart 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 5

18 Mart 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Eğer, bu badıreden zor kurtulur, Hatıratını yazan! Naci İSMAİL bu kâhine tesadüf etmemiş olsaydık, eski İranın bin üç yüz senelik Arap perdesi altında tozlanan me deniyetini öğrenemezdik Si 16 — Bir Zerdeşt Kâhinin Evinde Eski devirlerde, Türkle- rin en kuyyetli karakterle- rinden diri de yıkanmaktı. O devirlerde, Türk bayrağı nereye - dikilmişsee, — orada bir de hamam yapılmışti. Avrupada hamamdan eser yoktu. Türkler, Mıcırîıtı:ı ha: mamı götürmüşler, Budapet- tede lılRö Tnı:ı hamamı da avrupada hamam, yıkanmak modasını çıkarmıştı. Filha- ika, avrupanın hamamları tekâmül etti. Şark sisteminin sindirdiği ağır, rutubet ko- kusunu kaldırdı, Yıkanmakta yevmi bir ihtiyaç şekline girdi. Dktorun hakkı vardı. Bir Amerikalı, banyosuz yaşa- yamazdı. Nihayet, bir İran hamam'ına gidecektik. Kambere haber gönder- dim koşa koşa geldi. — Hamamcıya haber gönderir şizlere halvet yap- tırır. bir cümbüş divanı da hazırlatırım. Kamberin ne demek is- tediğini anlamıştım. Eh İran' da idik, Fakat, Amerikalılar ne İngiliz ne de almanlar hamam cümbüşlerini sever- di, Amerikalı, ise, kadın ve paradan başka bir zevk bilmezdi. — Aka, dedim. Biz ne divan isteriz, ne de halvet. alnız, yıkanmak! Aka, bu sert çevabı an layamamıştı- Halâ bıvık al- tndan — gülüyor, manidar nazarlarla Arserikalıları sü- Züyordu. Başka çaresi kalmamıştı. şf_nberle açık görüşme! ünün (Birinci sayfadan devam) Bu mesvlede bizim vazi- Yetimiz — bir az karışıktır. & mektepler, âhedesine istinat ediyorlar. Fakat Türk — çocuklarının mekteplere gitmemelri İçin bir kanun yapmak sa” lâhiyetimiz de refolunmamış- tir yal li Şimdi, bunlarla ve eka- iyet mekteplerile alâkadar 9lan mühim bir mesele vardır. altı senedir, gayri Türk Mekteplerde Türkçe ve Türk okunmaktadır. Fakat ı:'"h'n'ır göstermiştir. ki, vi tedrisat müsbet bir netice I;,m'"l'- Bunun sebebini e€cnebi mektep müdü- :::u sordum. Şu cevabı kş — Bu doğrudur. Fakat, M Meseledeki mes'uliyet te 'Aarif vekâletine attir: Türk- $e derslerin bir çok muallim "ııl' 'ınıll.im uıııfı;l*dî: Llı- edilmemiştir. Halbuki, xd"'ı'numdlr:nlmuılumln- fin, Mezun muallimler tarâ: Y.::" okutulması lâzımdır. bir iz bir iptida$ muallimi Tühi İlk mektep çocuklarının ı“_:" anlar. Böyle olmadığı öneZ ki ne Türk Jisanı, ne- ıı...::'k tarihi esasli bir okutulamıyor! Lozan mu- | icap ediyordu. Nihayet, güç” lükle kandırabildim. Kamber, püserlerinden birisini yanımıza verdi. Dört kişilik bir kafile, Buşirin dar sokaklarından geçerek ha- mama gidiyorduk. İran hamamı, bizimki- lere benzemiyordu. Kapısr nın iç tarafında tüvânâ iki tellâk, Dara askerleri gibi diyan duruyorlar, yedi kişi- lik bir köçek tokımı mera- simi yapıyordu. Sakalı k- nalı, başı matruş biri, önü- müze geldi: — Safa amedi! Diyerek elindeki zilli defi salladı. Bir iki saniye içinde etrafımızı bir tellâk grubu — sarmıştı. İçinden çı- kılmaz belâda bundan ! aşka türlüsü olmazdı. Hepsi bir şeyler söyliyordu. Fakat, fa- risiden anlayan ki Amerikalılar şaşkın, ben darğın bir hal aldık. Yalnız kime meram anlatmak müm- kün. Ben türkçe söylüyorum hamamcıda farisi cevap ver'- yorne ben bir şey anlıyorur, ne de ol Hamamın - sahanlığında bir. pandomimadır, koptu. Nihayet, baş natır geldi de yakayı — kurtarabildik Meğer, hamama girerken, tellâklardan birisine bah- şiş verirler, o tellağın yıka- ması angaje edilirmiş ! Bizdekinin tersine ! Aklımdan da geçmiyor du, değil a! Be'ki de, ec- nebiyiz, diye bu numarayı yapmışlardı. (Devamı var) Mes'elesi allimlikten başka işlerle iş- İitigal eden insanların ilk, or- ta ve hattâ İiselerde mu- allimlik edemiyeceklerini kabul etmek lâzımdır. Medemki bu mektepler vardır, bunların ecnebiler tarafından idare edilenleri- nin talebeleri de yüzde 95 Türk çocuklarıdır. Bu mek- teplerdeki tedrisata — ilmi bir — şekil vermeli — ve mualiinı olmayanların alâ- kalarını — kesmelidir. Bu şehirlerdeki Türk mektep- teri muallimleri arasında bir teşkilât yapılır, bunlar tarafından okutulur. Bu su- retle, bu mekteplerin zararları da kısmen azaltılmış olur. G A e Ocaklar Halk fırkası şube- si mi oluyor: Ankara, 17 ( Yarın ) — Türk ocakları bugüne kadar olan müstakil vaziyetlerin- den çıkacaklardır. Bunlar Halk fırkasının hars mücssese- leri haline erllıcoklırdlr. Türkocağı ismininde de- giştirilmesi mevzuubahistir. ı Kırk yerde işi olan, mu- | (Biriaci sayfadan devam) tesadüf bize yeni yeni mu- lümat elde etmeğe sebep oldu. Duyduklarımızı — bir hikâye şeklinde yazıyoruz, belki Polisimiz için bir ip ucu vermiş oluruz. Ermeni dilberi Bit gece ansızın evinden kaçırılan Ermeni kızı, tasav- vuürun fevkinde güzel ve kıvrakmış... Neslinin aksine olarak sarışın, iri yeşil ğözlü lüle lüle kıvırcık saçları bir altın demeti gibi güzel başını süslermiş. Maballeye bir girişi var- mış ki, bütün delikanlılar, hattâ kadınlar bu kız için deli divane ocurlarmış. Şenmiş şuhmuş, bir parça da fıkır- dakmış. Güzelin güzel arkadaşı Bu güzelin bir de kendisi gibi güzel arkadaşı varmış. İkisi de — Sakızağacında ki Katolik mektebine giderler. Miş. Kızlardan - birincisi Sa- ma'yada, ikincisi de Kumka- pıda oturuyormuş. Kumkapıda oturan ve birincisinin arkadaşı olan kızın annesi kumkapıda randevü evi işleten bir ka- dınmış adı da madam Fran- suüva imiş. esrarengiz ev ! Madam Fransuvanın evi tıpkı sinemalarda gördüğü- nüz Amerikan filmlerinde olduğu gibi esrarengiz bir evdir. Buraya hep böyle genç kızlar kaçırılır. ve çok em- niyet ettikleri zevata pre- zante edilirmiş, göya bir kaç kerre taharri edilmiş, basılmış fakat bir — türlü kimse bulunamamış. Fakat bize verilen ma- lâmata göre, bu evde bir genç kız tam sekiz ay saklı kalmış, ötekine berikine takdim edildikten — sonra, bir gün nasılsa kaçmış kurtul- muştur. Lakin bu kız teh- dit edildiği için bu sırrı kimseye — söyleyemiyormuş. O kız elyevm bir adamla evli imiş. Aynalar arkasında Madam Fransuvanın kız- ları gizlediği yerler ya bir aynalı dolap arkası, yahut bir duvar içi imiş. Burala- rın açılma kapanma manev- rasını madam Fransuvadan başka kimse bilmezmiş. Hakkı süküt veriyor Madam, bu gibi vak'a- larda komşularının — teve cühünü kazanmak için her gece birkaç fakire yemek verirmiş. Hattâ ihtiyar bir Türk kadını da bu Madamın çok lütfunu gördüğü için sesini çıkarmıyormuş. Çamaşır değil Bu evde öyle yerler var- mış ki güya kirli çamaşırları gelişi güzel attıkları bir. de- lik varmış, işte o delikten fevkalâde sıkıştıkları zaman kızları kaçırırlarmış. Sair zamanlarda kızlar, asma ki- hitli odalarda bir mahküm gibi müsteri beklemeye mec- bur tutuluyorlarmış. YARIN Esrarengiz Ev l Meraklı Dünya Haberleri ı Sahife 5 Müsadesiz Olmaz Küçük kuşlar ve hayvanlar bü- yüklerden niçin daha çabuk Bu eve girmek için mutlaka Madam Fransovanın tanıdı- | ğı kimlerden kart almak Tâzımmış. Meslâ bir Ermeni dişci varmış, ismı de (H) imiş.Yine bir döşemeci ve yahut mo- bilyacı (L) bey varmış İşte bunların delâleti olmzşa bu eve girmek ve bu genç kızları görmek — kimseye müyessir. olamazmış. Bu ev Kumkapıda Rum kilisesi yanında imiş Telefon numarası da varmış o şöyle imiş 3800 Bu evde her ge- ce 30 - 40 liralık frakı ziya- feti verilirmiş. * Bütün bu tafsilâtın ne dereceye kadar doğru oldu- ğunu bilmemekle beraber ttimat ettiğimiz bir zatın malümatını aynen yazdık. Kaçırılan Ermeni kızının valdesi — kızının bir türlü bulunmamasından — şüphe etmekte imiş. Asıl şüphesi de, Sakıza- ğacı mektebindeki Madam Fransuvanın — kızının kendi kızını kandırarak Kumka- pıdaki bu batakhaneye gö- türmesi imiş. Bu mühim ve şayanı hayret mes'eleyi polis erkânıme- zan meydana çıkararak ef kârı umumiye karşısında bu kabil tuzakların yaşamıya- cağını isbat etmelerini ümit ve temenni ediyoruz. Denizitilâfı Londra, 16 (A.A ) — İn- gilterenin teklifi üzeriae bu ayın 19 unda Londrada İn- giliz Fransız İtalyan ililâfı- nın nihai şeklini tesbit ve tanzim etmeğe memur mu- tahassısların , içtimar — için lâzımgelen tertibat alınmak üzeredir. Hatırlarda olduğu weçhile geçen hafta bu iti- Tâfnamenin ahkâmı neşr- olunduğu zaman bu metnin bilâhare müzakere edilecek olan nihai itilâfın bir esa- sından başka birşey olmadı- ğı beyan edilmiştir.' Amerika ve Japonya hü- kümetlerinin müzakerata iş- tirakleri ümit edilmektedir. Amerika âyanından M. Dul- ghta Morronvv'un Amerikan noktai nazarinı izah etmek üzere Londraya geleceği te- min ediliyor. Lort Cecil'in beyanatı Londra, (A.A.) — Lort Cecil, fpugün milli Liberal kulübünde irat etmiş olduğu bir hitabede beynelmilel va- ziyetin tedrici surette salâh bulmakta olduğunu beyan etmiştir. mumaileyh, tahdidi teslihat ihzarı komisyonunun Mesaisine telmih ederek mütehassıslar tarafından tan- zim edilmiş olan plânın tes- Lihatın tahdidinden daha bü- yük bir netice istihsalini yani — teslihatın - tenkisini mümkün kılacağını söyle- miştir. Mütehassıslar yalnız teslihat miktar ve adedini değil, ayni zamanda bu tes- lihatın neye malolduğunu da hesaba katmış oldukla- rından tahdidi teslihat yo- hunda büyük bir adım atmış- lardır. i ı İ uçarlar! Bunun fenni sebebinedir? Uçanyvanların enk ü- çüğü olahn sineklerin gayet kolaylıkla havada uçtukları ve muühtelif , vaziyetlerde bulundukları malümdur. Büyük kuşlar ise bilâkis daha ziyade güçlükle uçar- lar.Bunların hızlarını almak için tayyare gibi evvelâ koşmaları icabeder. Meselâ tavanı olmıyan bir kalese bir kartal konulacak olursa bu hayvan oradan kolay kolay uçamaz. Zira uçması için evvelâ koşarak hızını alması lâzımdır. Hayvanla- rın en küçüğünden en bü- yüğü ve batisi olan deve kuşuna gelecek olursak bu hayvan için uçmak keyfi- yetinin gayri mümkün ol- duğunu görürüz. Bu husu- satın niçin böyle olduğunu kendisinin bazı kavaidi ip- tidaiyesi Izah eder. Bina- enaleyh bu meseleyi hal için birinin kanatlarının arzı 1 santimetre diğerinin dahi iki santimetre — olduğunu farz- edelim ve faraziyenin selâ- meti için her ikisinin de ta- mamen aynı şekilde bulun- z « İspanya'da Madrit, 16 (A.A) — Mu- hatazakârlardan bir grup E! Sol ve Lâvo gazetelerini sa- tın almışlardır. Bunlardan birincisi Liberallerin mürev- vici efkârı diğeri de alelâde bir istihbarat gazetesi ola- caktır. yapıldı Londra, 16 (A.A) - M. Snovden'e yapılan cerahi ameliye muvaffakıyetle ne- ticelenmiştir. Avam kamarasında Londra, 16 - (A A.) Avam kamarasında sorulan bir süale cevap veren Hin- distan umuru nazırı silâhsiz itaatsizlikten dolayı hapse- dilmiş olan eşhastan şimdi- ye kadar 14 bin kişinin ser- bes birakılmış — olduğunu beyan etmiştir. M. Hender- son sorulan diğer bir süale cevaben çindeki hariçezme- mleket imtiyazı meselesine ait olarak cereyan etmekte olan müzakeratın, bu müza- keratın muğlak — mahiyeti- nin müsaadesi nisbetinde, iler- lemekte olduğunu, fakat hali hazırda bu husus hakkında sarih beyanatta bulunamı yacağını söylemiştir. Bir deniz kazası Cebelüttarik, 16 (A.A) — Bahri manevralar esnasında Valrus ve Vhitley - torpito muhripleri müsademe — et- miştir. Müsademe hafif ol: muştur. Valrus ehemmiyet- siz bazı hasarata uğramıştır. Kanalizasyon işleri Kanalızasyon şebekesini işletmek için belediye fen heyetinin — hazırladığı — tali- matname bitmiştir. — Tali- matname şehir meclisinin Nisan ietimaında müzakere edilecek, ondan sonra tat- bik olunacaktır. M. Snovden'e ameliyat İ duğunu kıyas edelim. İkinci hayvanın kanatları diğerin- den iki defa daha geniş ve büyük olduğundan kendi sathının dört defa büyük olduğu anlaşılır. Lâkin vücu- du iki defa uzun iki defa daha geniş ve iki defa daha kesif olduğundan bu hayvan sekiz defa daha büyük ve sekiz defa daha ağırdır. Tabiri aharle taşı- ma sathı. tulün murabbaile tezayüt ettiği vakit siklet te onun mikâbile tezayüt eder. Binaenaleyh ikinci hayvan dört defa büyük bir sathile sekiz defa daha ağır bir sikleti taşımağa mecburdur ve kendisini harekete getir- mek için iki defa daha kuvvetli bir motöre ihtiyacı vardır. Yani birinciden daha ziyade kuvvet sarfına ihti> yacı vardır. İşte buna imtisalen Kar- tal ve Akbaba gibi kuşların uçtukları — vakit uçuşlarını daima muntazamen idare etlikleri ve hava cereyanla- rına tâbi bulundukları gö- rülür. Cenubi Gal kömür amelesi Cardiff, 16 (A.A) — Ha- kem mahkemesinin ahiren ittihaz etmiş olduğu ücret- lerin tenkisi kararından mü- tevellit vahim vaziyet hak- kında müzakeratta bulun- mak üzere cenubi Gal kö- mür — madenleri murahhasları bir konferans akdetmişlerdir. — Bir kömür madenleri amelesi, murahhaslardan bir protes- to grevi ilânı lebinde karar vermelerini istemişlerse de murahhaslar bunu tasvip etmemişler ve Icabında hü- kümet marifetile bitarafane tahkikat Icrasına taraftar olduklarını beyan etmişler- dir. Bu tahkikatın? hedefi sanayi erbabının ne miktar ücret tediye edebilecekleri noktasını tesbit etmek ola- caktır. Her ne kadar ame- lesi hemen hemen müttefi- kan grev ilânıma taraftar bulunmakta iseler de başta- kiler buna şiddetle muhale- fet etmektedirler. İçtima amelesi çok akşama kadar devam etmiş olduğu halde hiç bir karar ittihaz edilmemişlir. Dr. Ahmet iİkbal 66 Ankara caddesi 66 Cıhan kütüphanesi üstünde Perşembe günleri sabahtan öğleye kadar meccanen Doktor Hayri Ömer Almanya Emrazı cildi- ye ve zühreviye Cemiye- ti azasından Beyoğlu Ağa- cami karşı sırasında 133 No. öğtleden sonra müra- caat. Telefon: 3588

Bu sayıdan diğer sayfalar: