17 Mayıs 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

17 Mayıs 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B . Hürriyet (Başmakaleden devam) Binaenaleyh, samimiyet olmadıktan — sonra sadece intihap serbestisini ilân et- mekten, bir dereceli intihap usulünü — kabul etmekten alınacak neticeler dahi bir ande sıfır olabilir. Görülüyor- ki, her şeyden evvel sami- miyet ve iyi niyet en başta gelmek şarttır. Memleket işlerinde sami- mi görünmeğe pek ziyade gayret eden Halk fırkasının intihap hürriyetinden kaçın- masnaın manasını - hakkile anlıyabilmek, doğrusu güç olmaktadır. Fırka, bu defa yaplığı programda, — vatandaşların intihap edeceklerini seçmek kabiliyet ve vasıflarından mahrum bulunduklarını söy- lemek suretile işin altından sıyrılıp çıkmış, yahut çık- mak istemiştir. Vaziyet bu merkezde iken, fırkanın ileriye sürdüğü bir nazariye — vardı: Fırkanın mecliste kendi kendisini ten- kit etmesi nazariyesi..Dünyada misli geçmemiş, — görülüp işitilmemiş — olan yeni şek- Hn, muvazaanın en /açığı olduğunda — vatandaşlardan ittifak etmiyen tek kişi bu- lunmasa gerektir. O kadar ki, bizzat Halk fırkası er- kânı dahi.. İktidar mevkil üzerinde hassas olmak, her fırka ve her zümrenin tabii hakların- dan biridir. Lâkin mevzu- ubahis hakların makul ol- ması şartı da en başta gek mek lâzımdır. Halk fırkası ileri gelenleri Meclis hürri- yetini görünür şekildeki va- ziyetler dahilinde gene ken- dilerine inhisar — ettirmek isteyince, bir çok yerlerde bir çok vatandaşların re'y sandıkları başına gitmedik- leri, müstenkif — kaldıkları rivayetlerile — karşılanmıştı. Rivayetin sihhatı malüm değilse de, Halk fırkası umumt kâtipliğinin hemen tekzibe müsaraat gösterdiği hatırlardadır. Fırka bütün vatandaşların — kendilerine rey — verdikleri iddlasında musir idi. Belki doğru, bel- ki yanlıştır. Ortada muatız varlıklar kalmamış olduğu için, aksi iddia edilse de ha- kikate vüsul imkânı yoktur. Şu halde intihap — hür: riyeti yok demek olmuyor ? Mec'is hürriyetine ge- Onun gekli, ancak sin devamlı içtimala- anlaşılacaktır. Meselenin, görünür, açık şekli bu iken fırka kadınla- ra meb'us intihabı hakkı tanıdığını şöylece ilân ediyor: | “Fırkamız vatandaşların — siyasi hakları noktasında cinsiyet farkı gö- | | çıkarıla bir akşam gazete- | Bilâkiş Türk milletinin ek vo derin tarihinde içtimat atımı her moktadan birliğe istinat miş olduğana bilen fırkamız, adınlarımızın Belediye intihabında ağu gibi mebus intihabında da... hc Şu fıkraları okuyan ve- sayetâltındakileri ayni mad. denin — başlangıcında — ilân edilen vatandaşların hayret- ere düşmemeleri kabilmi- dir. Halk fırkasının kadınlar- Jan evvel, erkek müntehip: re en esasi hakları olan bir dereceli intihap hakkını, indhap hürriyetini vermesi iktiza etmez mi idi ? Siyasi yesayet altında bulunduru: lan cemiyetin kadın'arından mebus çıkarmanın faydası nedir ? Matbuat hürriyetinin, bu YARIN Fırka koöngresi dün de bitme_d_ğ Kongrede dahili piyasada dam- ping olmadığı ileri sürüldü (Birinnci sahifede devam) söyliyerek hususi idarelere verilen bu salâhiyetin ref'i talebinde bulunmuştur. C.Kerim bey ne demiş? Cevdet Kerim Bey (İs- tanbul), Memleketin yol ih- tiyacından ve nahiye, kaza ocaklarile vilâyet kongrele- rinde bu hususta izhar edi- len temernilerden bahsede- rek demiştirki: “Yol bedeli naktisinin tenzili talep edi- lirken bu ihtiyaçları düşün- mek lâzımdır. ve yol inşaatı işinin durmaması İlâzını gel- diğini gözönünde bulundur- mak konkgrenin vazifesidir., Cevdet Kerim Bey iza- batına devamla ve mükel- lefiyetlerinde yapılacak ten- zilât dolayıslle elde edilecek varidatın mevcudu muhafa- zaya kâfi — gelmiyeceğine nazarı dikkati celbeylemiş ve bedeli nakti zamanlarının tayini hakkının hususi ida- lerderden alınmasının doğ- ru olmiyacağını ileri — sür- müştür. Azmi B., (Trabzon) Cev- det Kerim Beyin noktal na- zarını müdafaa ederek hu- susi idarelere verilmiş olan salâhiyetin takyidi aleyhin- de bulunmuştur. Nafıa vekili ne diyor? Bundan sonra Nafıa ve- kili Hilmi Bey söz alarak Çanakkale vilâyetindeki baf taklığın kurutulması işinin su işleri meyanında bulun- duğunu ancak bu maksatla bütçeye mevzu tahsisatın çok mütevazi bulunması do- layısile birkaç sene için bü- yük su işlerine girişilmesi kabil olmıyacağını kaydede- derek demiştir kit “Mersin limanının inşaat işine gelince bu inşaata ait projeler hazırdır ve Vekâlet inşaata mezundur. Samsun ve Ereğli manları da aynı derecede haizi ehemmiyet bulunmaktadır. Fakat tah- sisat bulunmadığından ne zaman inşaata başlanılacağı * bilinemez. Bu inşaatı kredi ile yapmak istiyenler var, muvaffak olacağız., Ne kadar köprü yapılmış !.. Vekil Bey vaktisi mükellefiyeti etra- fında ileri sürülen mütale- safhalar göste;diği asla id- dia edilemez. Matbuat her- şeyi, her faslı millete arze: demiyor. Çakız çiğnemek mecburiyeti altında kalıyor. Halk, gündelik havadis- lerden, gündelik yazılardan bendi dertlerine aşina çık- mıyan yazıları okumuyor. Teessürle haber alındınğına göre, bir buçuk senedenberi yol bedeli | alara cevap verek bunun 18-19 milyon lira arasında dönen bir vergi olduğunu meraleketin — takriben 200 — milyon liraya — mal olabilecek 20 — 21 bin kilo metre yola ihtiyacı ol duğunu söylemiş, yapılması ileri süsülen tenzilâtın bu vergi miktarını yarıya indi receğini ilâve eylemiştir. Vekil bey şoseler ve köprüler kanununa temas ederek kanunun ikinci tat- bik senesi içinde bulunma- sına rağmen çok - faydalı neticeler elde edildiğini ve bu kanunla vekâlete isabet eden hisse ile Anadoluvun Tüzum ve ihtiyaç hissedilen muhtelif yerlerinde 25 bü. yük köprü yapıldığını, bü- yük yol şebekelerinin bazı zılarının da ihale edildiğini söylemiş ve demiştir ki: “Kanunla vekâlete veri- len hisseden hiç bir zaman müstağni kalmayacağı için- dir ki vekâlet bu ufak his- seyi elinde tutmak istemiş- tir,. » İzmir mebusunun te- şekkürü Sadettin B. (İzmir) ih- racat mallarının bugünkü vaziyeli ve sürümlerinin temini için verilen takrır- lere cevaben iktısat vekili tarafından verilen izahata teşekkür ettiktikten sonra demiştir ki: * Muvzuu bah- settiğimiz mes'elelerden bi- ri de mahsulâtı sımaiyenin memlekette sarf ve istihlâki ve aynizamanda sanaylin in- kisafını temin için devlet bütçe sinden maaş ve ücret alan ze- vatın yerli malı kullanmaları mecburiyeti idi. Vekil Bey ve | bunu çok cazip bulmakla | beraber endişeler serdettiler. Bu endişelerin birisi böyle bir mecburiyet karşısında faz'a talep dolayıslle ihti- kârın husule gelmemesidir. Böyle endişe varit değildir. » Bugünkü fabrikalar fil- hakika bu ihtiyacı tatmin edecek derccede değildir. Fakat böyle bir mecburiyet | konduğu takdirde mahdut | bir zaman için sıkıntı hisse- dilse bile sanayi erbabı ve sermayadarlar derhal bu ihtiyacı karşılamak için yeni fabrikalar vücuda getirecek- | lerdir, demiştir. Saadettin Bey bu hu- | sustaki noktai nazarını te- yit için n — ithalâtına yüksek gümrük resmi vaze- dildiği zaman memleket | içinde kâfi derecede değir- hükümet ve fırka tarafından | si sönmüş kapanmıştır. Bu- nu diğer bir gazetenin tak'p edeceği — anlaşılıyor. — İşte, Türk matbuatının vaziyeti. Çok samimiyetle söyle- mek İlâzım gelirse, Halkın maneviyatı kırılmıştır. Ezi- len, ustirap çeken — vatan- daşlar, manevi gidaya olsun muhtaçtırlar. Vaziyetin bu merkezde bulunduğunu — söylememek- ten ne çıkar, İyi, fevkalâde mükemmel dense de gözler görüyor, kulaklar işitmiyor mu ? Hiç olmazsa şimdiden sopra, İntihap ve dolayısile Meclis ve Matbuat hürriyeti temin edilmek lâzımdır.Bun- lar olmazsa, bir şey yapıl- mış olmiyacaklır. ARİF- ORUÇ | | | İ men bulunmadığını ve fakat himayenin vazı karşında bu gün ihtiyacatı karşılayacak miktarda diğirmen' yapılılı- ğinı ileri sürmüştür. Program tamamen tatbik edilirse.. Emin bey Eskişehir, fırka programının mükellefiyetin- den bahsederek demiştirkli “Halk firkası proğramı nin devlet iİşlerine tatbiki ile köylü ve memleketi da ha ziyade refaha eriştirmek te muvaffak olunacaktır. Hiç yüphe etmem ki bu progra- mın icabatı noktası tatbik edildiği gün milletimiz dün- yanın en bahtiyar milleti olacaktır., Bizler eğer maişet sı- kıntısı çekersek... Emin Bey bundan son- ra programın tatbikında gö- zetilmesi lâzımgelen husu- sat etrafındaki noktal ntza- | rini izah etmiş ve bilhassa memleketimiz için — çok GÜNÜ ——— — ——rnromza aai S eeei aa ee aman Cei eee Si ASA Lama çi YÜYT v © yarcmm A EÇ e e e Xe0 AFI Galatada Mumhane caddesinde geçen vaka İvnlen ei — a OY Ai Şükrü bir lâf söylemeden Flo- rinayı bıçakla vurdu! Evvelki gün, Galatada umumhane işleten Madam Filorinayı vurmuşlardır. Bu hususta almış oldu- ğum munzam ve mufassal malümatı bildiriyorum: Galatada Mumhane cad:- desinde 41 numarolı evde oturan Madam Filorina bım- dan 20 sene evvel fahişeliğe sülük etmiş, şimdi iki ev sahibi olarak umumhane işletmeğe başlamıştır. Filorina, 45 yaşlarında olup kısa boylu tıknazca bir kadındır. — Yavrum, yirmi sene- denberi bu işi yapmaktayım başıma çok şeyler geldi ga- zeteye girmedi, şimdi. gire- cek hal, Haydi girsin bakalım. 25 Yaşında iken çok gü- kıymetli bir varidat mem- bat olan hayvancılığa na- zarı dikkati celbederek de- miştir ki : ,Bu memlekette oturan bizler eğer ma'şet sıkıntısı çekersek gelecek nesil bizi atfetmez. Çünkü madenleri, tütün- leri ve bayvanları varken aç kalrışlar, diyeceklerdir. Bu ittihamatsan kurtulmak için en küçük Ferdimizden en büyüğüne kadar fera- galı nefsle çalışmak lâzımdır. İşlerdeki bozukluğu itiraf ediyorlar Bundan sonra Şükrü B. (Bolu) söz almış ve orman işlerindeki müşkülâttan bah- setmiştir. İkinci celse 16. (ALA.) — C. H. Fırkası büyük kong- resi öğleden sonra saat 14 bu- çukta İsmet Paşa Hazretle- rinin riyasetinde toplanarak vilâyet kongrelerinden gelen dileklerin müzakeresine de- vam etmiştir. Bir çok dilekler Bu deliklerden — İktisat vekâletine taallük edenleri hakkında söz alan murah: haslar ormavlar, kerestecilik, afyon, yün ve harici ticaret hakkında mütalealarını söy- mişlerdir. Murahhaslardan biri kerestelerimizin Ihracı hususunda ihracat pazarla- vaziyetini iyice tetkik etmek ve ihracat maddelerinin cin- sini — nefisleştirmek, tarnif ve ambalaj gibi — şeylere ehemmiyet vermek lüzu- mundan bahsetti. Turgut Bey (Manisa), Sepetlerden alman gümrük resminin yaş meyva ihraca- tını müşkülleştirdiğini ve a- lelâmum ibracat muddeleri- nin ambalâjında kullanılan zeytinyağı varilleri ve çuval gibi şeylerin kabulü muvak- kat usulü ile ithalinde mer'i bulunan bir sene müddetin iki seneye çıkarılması, tica- ret odaları tarafından ve- kâletlere yazılan evrakta pul kullanmak mecburiyetinin kaldırması lüzumunu söyle. miş ve Seyrisefainin Mısıra yaptiğı veferlerin rekabat ve muamelesindeki intizam ve dürüşti dolayısile ihraca- tta faydalarından bahsede- rek Seyrisefain — idaresinin idaresinin — eylül, — teşrinev- vel, teşrinisani gibi ihra- cat meyvsiminde olsun bir kaç şilep ile Akdeniz | ve İngiltere limanlırına da zel bir kasdındım. On dört yaşında kocaya vararak tam 22 yaşında dul kaldım. Bir iki sene kısmet bekle- gdim çıkmadı, can buya artik tahammül edemiyecek bir hale geldim.. Derken Efendim, aradan bir kaç zaman geçti tanıdıklar — vantasile Top- hanede meşhur Eleninin evi- ne düştüm. İşte burada, gitzaman derken hayli müddet kaldım. Fakat, gençliğimde oka- darhaşarı, okadar hırçin bir şeydimki tarif edemem. İşte bu halim yüzünden © evde Allahın günü bir ci- nayetle bir kavgaya sebep olurdum. Nihayet bunu an- hyan Eleni, beni kovdu. Bunun üzerine Allah rah gelzaman bir ticcari nakliyatta bulunma- sını temenni etmişlir. Afyon murahhası, Türki- yede afyon istihsalâtile ge- çinen yarım milyonu müte- caziz nüfus bulunduğunu ve afyon imal ve istimalinin men'i hakkındaki beynel- milel mukavele ile Avrupa menleketlerinin — Istihsalâtı tahdit etmiş hattâ arttırmış olduklarını, Cemiyeti Akva- mın 1926 istatistiklerine islinaden beyan etmiş, bu tazyikın Türk çiftçisi zara- rına olduğuna, afyon kon- feransına gidecek murahhas- ların nazarı dikkatini cel- betmiştir. Hasan Reşit Bey, yün meselesine temas ederek te: mizlenmeden, tasnif edilme- den, yıkanmadan denk ha- line getirilmeden — ihracat yapılması harici pazarlarda yünlerimizin itibarına halel verdiğini ve hattâ bizden yön alanların yakın mem- leketlerde bu işleri yaparak memlekette kalması icap eden bir çok paranın ecnebi birkaç mutavassıtın cebine girmesici intaç eylediğini söylemiş, hükümetin bu işle alâkadar olmasını ve büyük bir servet membarı olan yün ihracatçılığının inkişafını temin edecek ted- birler almasını temenni et- miştir. Gümüşane murahhası Na- bi Bey dampingten bahse- derek — dahili — pazarları- mızda damping olmadığını fakat — harici — pazarlar- da sürüm sahalarında bil- hassa buğday ve tütünde dampinga — maruz kaldı- ğımızı, orman ve kömür mahsulleri üzerinde de bugün ©o derece mahsus olmamakla beraber gittikçe Jbüyüyen Rus dampingi muva- cehesinde bulunduğumuzu söylemiş, hariçteki ticaret mümessilleri tarafından pi yasaya temevvücasına ait gelen — raporların — neşrini ve bu hususta uğrayacak bir konjoktör müessesesi vü cuda getirilmesi lüzümunun ilâve — etmiştir. Kongre yarın saat 10 toplanacaktır. C H.F. kongresinde bu- gün lâyiha encümeni maz- batasının Nafıaya ait kısmı kaboul edilmiştir da | met eylesin, eski — tulum- bacı reislerinden arap Ali namında biri vardı, beni dost tutarak Galatada bir odaya kapadı. Bir müd- dette burada kaldıktan son- ra, günün birinde onu da vurdular. Bu seler yine yaâlnız başıma kalmıştım. Aradan çok — sürmedi arkadaşlarından Tosun is- minde biri gelip dost olma- mızı söyledi. Yakışıklı ve güzeldi, hemen kabul ede- rek birlikte oturmağa baş ladık, Uzatmayalım üç dört ayda onunla kaldıktan san- ra ayrıldım. Ondan sonpra yine bir çok dost tutarak oturdum. Nihayet Harblumumide yi- ne, umumhanelerden birine girdim, işte burada çok sa- falar sürdüm, çokta cefa- lar çektim. Nihayet günün birinde yani, bundan yedi sene evvel abanozda küçük bir evcağız açtım. Yavaş yavaş, işim yolu: na girmeğe başladı. İşte şimdide iki ev idare ediyo- rum amma nasıl ediyorum, gelde bana sor? Bu findıkçılar adamı öldürüyor, hoş biz de evel: ce öyle idik ya ne ise.... dedi ve eski defterlerini ka- payarak evvelki günkü vak'- asına başladı. Ben, tam altı sene olu- yor ki çalışmam eskisi gibi bir dostum vardır. onunla olturur. yaşarım... İşte bundan dört sene evvel yaşadığım bir dos- tum vardı. O da ArapŞük rü idi. Kendisile son za- manlara kadar” yaşadım, Fakat üç ay evvel kavga ederek ayrılmıştım. Bu ayrıldıktan sonra Şükrü evime gelmiyordu. Tabiidirki gelmezdi... İşte bu üc ayı ikimizde ayrı yaşadıktan sonra geçen bafta duydumki Şükrü, dost tutuyor. Bunun üzerine hemen, rakıları aldım, çalğıcıları çağırarak — dost — soframızı tes'ide başladım. Aradan iki gün geçti, odamda oturu- yordum. Kapı çalındı, kör olası hizmetçi kimdir o de- meden hemen açtı. Açma- sile beraber : — Aman Şükrü geliyor. diye seslenmesi bir oldu. Bunun üzerine hepimi£ feryatla evin içinde çil yav- rusu gibi dağılmaya başla* dık. Allahtan olacak bu ava: zelerimiz onu korkuttu n€ yaptı bilemiyorum, elindeki bıçağı kalbime saplayacağ! yerde bacağıma sapladı ve! — Ölüsü kınalı kart ge" ber diyerek çıkıp gitti., Madam Filorina hikâye* sini burada bitirip sörzün” nihayet verdikten sonra! — Aman aman bacağı? bu yaştan sonrada bıçak ha * dedi... Meseleye vazıyet - edet polis tahkikatına devam ©" mektedir. A. $

Bu sayıdan diğer sayfalar: